25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 TEMMUZ 2008 PERŞEMBE CUMHÜRİYET SAYFA DIZI 9 lıdem tazminatı kırmızı çizgi' • Istanbul Haber Servisi- AKP iktidan tarafından çalışanlann kıdem tazminatının kaldınlmasına yönelik yapılan çalışmaya ilişkin yazılı açıklama yapan SHP Genel Başkam Murat Karayalçın, kıdem tazminatının çalışanların kırmızı çizgisi olduğımu belirtti. Karayalçın "SHP bu hak gaspına karşı işçi örgütlerimizin demokratik direnişlerini destekleyecek, kırmızı çizginin aşılmaması için meydanlarda onlarla birlikte olacaktır" dedi. 'Birlikte hareket edîlemez' • lstanbul Haber Servisi - DİSK eski genel başkanlanndan, Tekstil-lş Gcncl Başkanı Rıdvan Budak, DtSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'ninyerel seçimlerde CHP ile birlikte hareket edeceği açıklamasını eleştirerek, "Biz CHP ile birlikte hareket edemeyiz. Bu açıklama DİSK Tekstil'i bağlamamaktadır" dedi. Çelebi'nin açıklamasını "talihsizlik" olarak niteleyen Budak, "DtSK'in demokrasi anlayışı ile CHP'nin demokrasi anlayışı arasında bcnzcrlik yoktur" diye konuştu. 1.3milyon memura ek ödeme • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, ek ödeme almayan 1 milyon 300 bin personele ek ödeme verilmesine ilişkin düzenlemenin Meclis tatile giımeden yapılacağını bildirdi. Afet ve Acil Yönetim Başkanhğı kurulmasına ilişkin tasannın görüşmclcrindc konuşan Çiçek, "Ek ödeme alamayan 1 milyon 300 bin personelle ilgili düzenleme yapıyoruz. Bu düzenlemeyi Meclis tatile girmeden yapmayı düşünüyoruz" dedi. Emekli zam istiyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Birleşik Emekliler Derneği Genel Başkanı Yücel Coşkun ile Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, yaptıklan ortak açıklamada mcmurlann maaşlarında yapılacak iyileştirmelerden emekli memurlann da yararlanmasını istcdi. Açıklamada, "EmekJi maaşlannın insanca yaşanabilir seviyeye yükseltümesini talep ediyoruz" denildi. Fazla mesai ücretierine dava • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Ulaşım-Sen, memurlanna fazla çalışma ücreti olarak 90 YKR ödenmcsine karar veren, Devlet Demiryollan lşletmesi Genel Müdürlüğü'nün söz konusu karannın iptali vc yiiriitnıesinin durdurulması istemiyle dava açtı. Sendika Genel Başkanı Nazmi Güzel "Fazla çalışmak istemiyoruz. Aldığımız ücretin bir saatine tekamül etmeyen ücretle fazla çalışmaya zorlanıyoruz" dedi. Türkiye'de yaşanan hastalık tüm dünyanm, özellikle Asya ülkelerinin de büyük sorunu Istihdamyamtmayanbüyüme T ürkiye'de 2002'den bu yana her çeyrek yılda bü- yüme yaşanıyor vc iktidar bununla çok övünüyor. Aııcak, bu büyümenin iş, istihdam ya- ratmayan bir hastalığı var. 2002- 2007 döneminde büyüme orta- lamasının yıllık yüzde 6.8'e ulaşmasına karşın, istihdamın artmak yerine yıllık yüzdc 1.4'lük düşüşler yaşadığı göz- lemlendi. Ekonomide bugün, 3 yıl öncesi kadar insan iş sahibi değil. İstihdam yaratmayan bu sağ- lıksız büyüme, sadece Türki- yc'nin sorunu değil. Bu, küresel kapitalizmin tüm düııyada, özel- likle de sanayi üretimini taşıdı- ğı Asya, Latin Amerika ülkele- rinde ağırlıkla yaşanan bir sorun. Kısa adı ILO olan Uluslararası Çalışma Örgütü'nün Ocak 2008'de yayımladığı Küresel İstihdam Eğilimleri (Global Em- phyment Trends) raporu , hızlı büyüme performanslanna vc bu büyüme ile birlikte gelen yeni is- tihdam artışlarına rağmen dün- ya ekonomilerinde işsizlik oran- larının çok yüksek seyrettigine dikkat çekiyor. 2007 yılında da, 2005 ve 2006 yıllarmda olduğu gibi, ıstikrarlı bir şekilde seyre- den büyümeye karşın ülkeler, iş- sizlik oranlarında kayda değer düşüşler sağlayamadılar. Orneğin, dünya ekonomisinde 2007 yılı büyüme ortalaması yüzde 5.2 olarak gerçekleşir- ken, işsizlik oranı yüzde 6.0 düzeyinde seyretti. ILO, işsiz- lik oranlannm daha düşük dü- zeylere çekilmesindc "ekono- mik büyüme" ve "istihdam yaratma" arasındaki ilişkinin yeniden kurulmasının önemine dikkat çekmekle birlikte, gös- tergeler farklı bir tablo ortaya ko- yuyor. A Y N I HASTALIK Son on yılda dünya ekonomi- si yılda ortalama yüzde 4.2 bü- yürken istihdamdaki artış yüzde 1.7 olarak gerçekleşti. Yılda or- talama yüzde 10'ları bulan bü- yüme oranlanna karşın, istih- damda artış Doğu Asya'da yüz- de 0.6'da, Güney Asya'da yüz- de 2.4'te kaldı. Son on yıl içerisinde ekono- mik büyüme, verimlilikte artış, istihdamda azalışla sembolize ediliyor. ILO ekonomik büyüme ve is- tihdam yaratma arasındaki bağın koptuğuna ve lıemen tüm az gelişmiş ekonomilcri kapsayan genel bir "istihdam yaratma- yan büyüme" hastalığına işaret ediyor. Dünyada son dönemde "bü- yüme mucizeleri" olarak gös- terilen Hindistan ve Çin'de de büyüme-istihdam ilişkisi benzer bir fotoğraf veriyor. Örneğin, Hindistan 1980'ler boyıınca yıllık yüzde 5.4, 1990- 93 arası yüzde 6.3 vc 2002- 2005 döneminde yüzde 8'in üzerinde bir büyüme yaşadı. Ancak, 1984-94 döneminde yıl- lık ortalama yüzde 2.7 olarak gerçekleşen istihdam artışı, 2000'li yıllara gelindiğinde yüz- de 0.6'lara dek gerilemiş du- rumda. ILO, yaratılmış görünen is- tihdamın yansının da "eksik- güvensiz" istihdam (vulnerable employment) olduğuna dikkat çekiyor. . Aynı durum Çin için de ge- çerli. 1980-2000 döneminde yıl- lık ortalama yüzde 10'ları bulan büyüme oranları yakalayan Çin ekonomisi için ortalama istih- dam artış hızlan 1980-1990 dö- nemi için yüzde 4.1, 1990-2000 dönemi için ise sadece yüzde 1.1'de kaldı. Hindistan'da büyümenin te- mel lokomotiflerinden "yazı- lım" sektörünün istihdamdaki payı ancak yüzdc 0.15. Çin'de en yüksek işsizliğe üniversite mczunlan kategorisi sahip ve "kayıt dışı" ckonominin payı hızla gcnişliyor. Ancak ortak tablo, dünya ekonomisinde ya- ratılan işbölümü ile doğrudan ilişkili ve çevre ülkeleri açısm- dan büyüme-istihdam dinamik- lerinin belli özelliklerinin pay- laşıldığı anlaşılıyor. Ortak nokta şu; emperyalizm, ücret mallannı bu ülkelere ürettirirken en ucuzcu ihracatın peşinde dibe doğnı yarışan ülkeler, hep işgücünün sırtına basıyor, en az işgücü ile en rekabetçi ihracat sağlanmaya çalışüıyor. Büyüme yaşanıyor ama istihdamı arttırmadan.. 2007 yılında da, 2005 ve 2006 yıllarında olduğu gibi, istikrarlı bir şekilde seyreden bü- yümeye karşın ülkeler, işsizlik oranlarında kayda değer düşüşler sağlayamadılar. Ucuz emeğe yönelim arttı İmalat sanayünde çalışan sayısı yüzde 2.6 arttı. 2001 krizi sonrası, ihracata dönük sanayi üretimi ile büyü- mesi ivme kazanan Türkiye eko- nomisinin, ağırlıkla AB'ye dö- nük otomobil, beyaz eşya, teks- til ağırlıklı ihracatının artmasın- da ucuz emek iklimi önemli bir yer tuttu. Krizle birlikte artan işsizler ordusuna tarımın hızla çözül- mesinden katılan vasıfsız işgücü de eklenince, firmalara her tür ni- telikli, niteliksiz emeği istedik- leri fiyatla ve şartla kullanma im- kânı doğdu. Bu fırsata, ucuz kur politikası da eklendi. Böylece, dolar kuru ile Asya'dan girdi ge- tirip, içeride ucuz emeği tepe te- pe kullanıp Avro ile AB'ye sat- ma biçiminde bir düzen hâkim kılındı. Bunu bazıları "AB'nin Çin'i olmak" olarak adlandırıp yüceltti bile.. Bu düzcnek, özellikle belli iş- kollannda çalışan sayısını art- tırmadan, çalışan başına sağılan artık değeri (Buna resmi dilde ça- lışan başına verimlilik denili- yor.) hızla arttırmayı da müm- kün kıldı. Ömeğin, sadece 2005 başından 2007'nin son çeyreğine kadar olan dönem dikkate alındığında, imalat sanayünde çalışan sayı- sınm yüzde 2.6 artmasına karşı- lık, çalışan başma katma değcrin yüzde 20 oranında arttığı görü- lcbilmektedir. Bu, istihdam ya- ratmayan büyümenin en çarpıcı göstergelerinden biridir. Türkiye İmalat Sanayünde Verimlilik ve İstihdam: 2005-2007 Çalışan Endeksi (1997=100) Verimlilik Endeksi (1997=100) Kaynak: TÜİK verilerL 2008 krizi işsizliği tırmandınyor İstikrarlı büyüme altında dahi yeterli ve nitelikli istihdam yaratamayan dünya ekono- milerinde, 2008 dünya ekonomik krizinin yıkıcı etkileri ile birlikte en büyük sorunlardan birinin yine "işsizlik" olacağı görülebiliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre 2007 yılında dünya üzerindeki rcsmi işsiz sayısı, 2006 yılına göre yaklaşık 3 milyon kişi arttı ve 190 milyona ulaştı. 2008 global krizi ile birlikte bu sayının daha da hızlanması bekleniyor. ABD'de yüzde 5.5'e ulaşan işsizlik oranı, ekonominin daha da daralması ile yükselecek görünüyor. ABD'deki krizin AB'ye yansımalan, kendisini büyüme oranlarında düşüş ve işsizlikte artışla gösteriyor. AB'de ortalama yüzde 8'i bulan işsizlik oranıııın birkaç puan daha artabileceğinden endişe ediliyor. 2008 global ekonomik durgunluk beklentilcri doğrultusunda ILO, önümüzdeki dönemde Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Salıra-altı Afrikası hariç dünya ekonomilerinde ciddi büyüme kayıplannın olacağmı öngörüyor. Çin ve Hindistan başta olmak üzere Asya ülkelerindc de, hem emtia fiyatlarındaki aıtışlann hem de merkez ülkelerindeki durgunluk sonucu ihracat talebinin azalması ile büyümenin tempo kaybetmesi, bunun istihdama da yansıması, yeni işsizliklcrin tcnsikatlarla artması bekleniyor. Türkiye'nin de özellikle AB ağırlıklı ihracatının azalması ve iç talebin biraz daha daralması durumunda, ikinci çeyrekten başlayarak büyümesinin yavaşlaması bekleniyor. Ağır bir dış borç stokunun üstünde oturan Türkiye'de yüksek faizlc afyonlanmış ekonominin yüksek faizin bile kâr etmeyeceği noktaya gelmesi halinde, makyajının akacağı kesin. Bu, yüksek faizle maskelenmiş krizin, ayan beyan ilanı olacaktır ve bu durumun istihdama yansıması ile işsizlik sorunu daha can alıcı biçimde yaşanacaktır. İstihdam yaratmayan büyümenin bile artık teklemeye başladığı koşullarda, biriken işsizlere bir de işyerlerinden çıkanlacak yeni işsizlerin eklenmcsi, sorunlan içinden çıkılmaz hale getirebilecektir. Yüksek bir belirsizlik ortanu yaratıldı Çevre ülkelerde 1980'lcr sonrası dışa açılma süreçleri, ticaretin ve sermayc hareket- lerinin serbestleşmesine da- yanmakta idi. Bu dönüşüm, bu ülkelerdeki büyüme dina- miklerini gittikçe artan bir oranda dışa bağımlı hale ge- tirdi ve gerek büyüme, gereksc çalışanlar açısından gidcrek daha yüksek bir belirsizlik ortamı yaratıldı. İhracata dayalı büyüme stra- tejileri, gelişmekte olan ül- keleri belirli sektörlerde uz- manlaşmaya itti. Bu, genel- likle gelişmiş ülkclerin alt ve orta sınıflannın kullandığı, adına "ücret malları" da de- nilen dayanıklı, dayanıksız tüketim malları üretimlerini (otomobil, beyaz eşya, gıda, tekstil vb), yanı sıra, ÇCVTC so- runlan yaratan demir-çclik, gemi, kimya gibi sanayilerin çevre ülkelere aktanlmasını içeriyordu. Çokuluslu dev fınnalar, ya- tırımlarını başta Çin olmak üzere Asya ülkelerine akta- nrken, buralarda geliştirdikleri yerli sermaye ile bütünleşik yapılar kurdular ve merkez ül- kelere dönük ihracatçı yatı- rımları geliştirdiler. Ancak bu ihracatın hem iç pazarlar- da hem de dünyada kendine yer bulması, rekabet gücü sağlaması, ağırlıkla işgücü üretkenliğini arttınnaya odak- landırıldı. Hedef şuydu: Daha fazla ihracat malını, daha ucuz emekle üretmek. Bu uğurda birbirleriyle "dibe doğru ya- rışa" giren ülkeler için yapı- lacak şey, nispi artık değeri arttırmak, yani birim işgü- cünden olabildiğince çok ar- tıkdeğer sağmak... EMEĞIN PAZARLıK GÜCÜ Üretim düzenleri, 3 kişinin işini 2 kişiyle yaptınnak şek- linde kurgulanıyor; gercktiği yerlerdc sennâyc yoğun tek- nolojiler kullanılarak emeğin pazarlık gücü iyice azaltılıyor. Bu dibe doğru yarış, berabe- rinde işsizler ordusunun art- masını ve her tür işe, her üc- rete boyun eğmesini getiriyor. Demokrasinin de içinin bo- şaltıldığı bu ülkelerde sendi- kal yapılar hızla zayıflatılmış durumda ve anti sendikal dü- zenler hâkim, Malezya, En- donezya gibi ülkelerde de ls- lamlaşma projesi neolibera- lizmlc el ele yürütülüyor... Mal hareketlerinin yanı sı- ra sermaye hareketlerinin ser- bestleştirilmesi, küresel fir- malara, yatırımlannı istedik- leri yere kaydırma imkânı da sundu. Özellikle düşük emek maliycti, yer seçiminde önem kazandıkça, yatırım çekmek isteyen ülke, emek maliyetle- rini ucuzlaştmcı önlemlerden geri dunnadı. Kayıt dışılığa, iş cinayetle- rine göz yumma, işgücü üs- tünden dalıa az vergi alma, ör- gütlenmeyi, grevi zorlaştır- ma, bu alanda yabancı ser- mayeye sunulan cazibelerden bazıları. Ucuzlatılmış emek orta- mından istediği yatınmı ve üretimi, ihracatı gerçekleştiren fınnaların, hep ellerinin al- tında devasa büyük, sürekli genişleyen ve uysallaşan bir işsiz ordusu birikiyor ve is- tihdam yaratmayan büyüme, bir anlamda yeni sermaye bi- rikimlerinin güvencesi de olu- yor. S Ü R E C E K Düşük emek maliyeti, yer seçiminde önem kazandıkça, yatırım çekmek isteyen ülke, emek maliyetlerini ucuzlaştırıcı önlemlerden geri dunnadı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear