25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 TEMMUZ 2008 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Sırayla â Muzaffer Tanrıkul: "ODTÜ'yü yıkabilirse sırada Anıtkabir var!" Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.com.tr Tel: 0.212.343 72 74 Faks: 0.212.343 72 60 - Yedinci dalga gözaltılar başlamış... 'Yasemin Çongar dalga geçmez!" Q YÖK bildiğini okuyormuş. Imam başka ne okur ki! Nükleer g Necati Cebe: "Ali j, Babacan, 'Bölgemizde nükleer silahlara karşıyız' demiş. Israil ve incirlik'tekiler hariç, demeyi unutmuş!" Alaturka jş T. Münür t6'j Ormancıoğlu: T "Her yere kon; Türk usulü Mc Carthy'cilik bu olsa gerek." Yassah Attila Aşut: "Darbe yapmak serbesttir. Yasak olan, darbe tasarımıdır!" Pasta Ibrahim Ormancı: k "Ekmek bulamayan f pasta yesin. Pasta bulamayanlar ayvayı yiyebilirler!" SES, bir ki... Ses, bir ki üç dört beş... Alo kontrol, ses kontrol... Bir ki, bir ki... Kontrol bir ki... Ses... Ses... Dikkat, dikkat! Belediye Başkanlığfndan bildirilmiştir. Sevgili hemşerilerimiz. Beldemizin ihtiyacı olan demokrasi paketleri bu sabah itibarlyla başkanlığımıza gelmiş bulunmaktadır. Demokrasi paketlerini gönderen mübarek iktidarımız Asalet ve Kaldırma Partisi Genel Merkezi ile Genel Başkanlığı'ndan Allah razı olsundur. Paketler beşer kiloluk teneke kutular içindedir. Merak edilmesine ve telaşa düşülmesine mahal vermeden herkese üçer kutu demokrasi dağıtımı yapılacaktır. Paketlerin tasnif işlemine başlanmış olup hak Anonssahiplerine dağıtıma yarın geçilecektir. Dağıtım işlemi Merkez Camisi avlusunda öğle namazını müteakip başlayacak ve yatsı namazına kadar devam edecektir; dağıtımın bitmemesi halinde çalışmalara ertesi gün yine öğle namazından sonra başlanacaktır. Beşer kiloluk teneke kutular içindeki demokrasinin kullanımı, çok kolaydır. Merkez Çarşısı Camisi baş imamı Abdülrezzak Ampultakar Hocaefendi kullanım teknikleri konusunda ahaliye gereken bilgiyi verecektir. Ayrıca birkaç gün içinde beldemize gelmesi beklenen değerli düşünür ve kalem ustaları Hasan Kemal Beyefendi ile Fehmi Boru Beyefendi de ahaliye bir konferans verecektir. Sevgili hemşerilerimiz. Teneke kutular içindeki demokrasinin serin yerde muhafaza edilmesi ve ihtiyaç duyulduğu zaman kullanılması gerekmektedir. Bu bakımdan kutular gereksiz yere açılmamalıdır. Açılmış kutularda kalan ve bayatlayan veya köpük salarak sulanan demokrasinin geri alınması mümkün değildir. Demokrasinin taze ve ellenmemiş olanı makbuldür; bu bakımdan kullanım kurallarına harfiyen uyulması, uymayanların uyarılması çok mühimdir. Belediyemiz, iktidar partimizin himayesinde bin bir fedakârlıkla getirdiği demokrasi paketleri ile ahalimize her türlü iyiliği yapmaya devam edecektir. Duyduk, duymadık demeyin! SESSİZ SEDAS1Z (!) Lozan'dan 85 yıl sonra ne haldeyiz! LOZAN Barış Antlaşması'nın özünü tek sözcükle anlatmak gerekirse, "bağımsızlık" denilebilir. 1923 yılının 24 Temmuz'unda Lozan Barış Antlaşması imzalandı, Ulusal Kurtuluş Savaşı utku ile sonuçlandı; 29 Ekim'inde Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi. Bağımsızlık, tam bağımsızlık... Egemenlik, ulusal egemenlik... Aradan 85 yıl geçti. Bugün ne deniyor? Küreselleşme deniyor; Büyük Ortadoğu Projesi deniyor; Uluslararası Para Fonu deniyor; Dünya Bankası deniyor; Amerika deniyor; Pentagon deniyor; Brüksel deniyor; \ özelleştirme deniyor; 1 ulus ötesi sermaye deniyor; L din-iman deniyor; "şeriat isterük" deniyor ve hepsinin üstüne de tüy dikercesine "milli irade" deniyor! Kendini satan bir irade! Kendini pazarlayan bir ulus! Bağımsızlık diyen çağdışılıkla, demokrasi düşmanlığı ile suçlanıyor ve Lozan'a sahip çıkmak yadırganıyorsa yuh olsun böyle demokrasiye ve özgürlüğe! Yüksek Yerilim Hattı erdincutkueyahoo.com "Boyalı basın" biçim değiştirdi. Artık "boyalı" değil iktidaryalakası "göz boyayan" basın var! 'Lozan Utkusu' Doç. Dr. HÜNER TUNCER Lozan Barış Antlaşması, Bi- rinci Dünya Savaşı'nı sonuç- landıran antlaşmalardan bugün hâlâ yürürlükte olan tek barış antlaşmasıdır. Bunun nedeni ise, Lozan Barış Antlaşma- sı'nın, yenen ve yenilen dev- letler arasında değil de, iki ye- nen taraf arasında akdedilmiş olmasıdır. Barış antlaşmaları, genellikle, yenen tarafın lehine hükümler taşıyan belgelerdir. Bu nedenledir ki, yenilen taraf, ilk fırsatta bu hükümlerden kurtulmak amacıyla, yeniden savaş ortamının doğmasını bekler. Yeni savaşı kazandığı takdirde ise, bu kere, kendi le- hine bir barış antlaşmasını ka- bul ettirmeye çalışır. Böylece, her barış antlaşması, gerçek- te, yeni bir savaşın tohumları- nı eker. Işte, Lozan'ın farkı buradadır, çünkü Lozan Ant- laşması'nda taraflardan biri (Itilaf Devletleri) Birinci Dünya Savaşı'nı; diğeri (Türkiye) ise, Kurtuluş Savaşı'nı kazanmıştır. Lozan'da, "eş/Her arasında bir diplomasi savaşı söz ko- nusuydu. Lozan'da taraflar arasında sağlanan bu denge, antlaşmayı kalıcı kılmıştı. Oy- sa, 1919'dan sonra imzala- nan öteki barış antlaşmaları, 20 yıl sonra daha da büyük bir sa- vaşa yol açtı. Lozan Barış Ant- laşması, uluslararası alanda, 1919-1939 arası dönemde sa- vaşa değil, barışa hizmet etmiş bir belge olarak tarihe geç- miştir. Lozan Konferansı görüşme- lerine ilişkin olarak, Mustafa Kemal, Nutuk'ta özetle şunları söylemiştir: "Baylar, mirasçısı olduğumuz Osmanlı Devle- ti'nin dünya gözünde hiçbir değeri, saygınlığı ve onuru kal- mamıştı. Uluslararası hukukun dışında bırakılmıştı. Sanki gü- dürn ve kısıtlama altına alınrnış sayılıyordu. Benim, Türk ulusunun varlı- ğı için, bağımsızlığı için, ege- menliği için, yüzde yüz elde et- mek ve sağlamak zorunda ol- duğu temel hakların, dünyaca tanınacağına hiç kuşkum yok- tu. Çünkü, gerçekte bu temel haklar güçle, hak edişle ve ey- lemli olarak alınmıştı. Konferans masasında istediğimiz, ger- çekte elde edilmiş olan hakla- rın yöntemine göre yazılıp onanmasından başka bir şey değildi. Isteklehmiz açıktı ve do- ğal haklarımıza dayanıyordu. Bundan başka, haklarımızı ko~ rumak ve sağlamak için, gü- cümüz de vardı; gücümüz de yeterliydi. En büyük gücümüz, en güvenilir dayanağımız, ulu- sal egemenliğimizi elde etmiş, onu eylemli olarak halkın eline vermiş ve halkın elinde tutabi- leceğimizi yine eylemli olarak kanıtlamış olmamızdı. Baylar, Mondros Ateşkes Antlaşması 'ndan sonra, düş- man devletler, Türkiye'ye dört kez barış koşullan önermişler- dir. Bunların birincisi, Sevrta sansıdır. Bu tasan, Türkiye Bü- yük Millet Meclisi'nce tartışıl- maya bile değer görülmemiş- tir. Ikinci barış önerisi, Birinci Inönü Savaşı'ndan sonra top- lanan Londra Konferası'nın bi- timinde, 12 Mart 1921 'de ya- pılmıştır. Bu öneri, Sevr Ant- laşması 'nda bazı değişiklikler yapılmasını öngörmekteyse de; değinilmemiş sorunlarda, Sevr tasansındaki maddelerin tü- münü olduğu gibi bırakmıştır. Bu öneri, bizce tartışma konu- su olmadan, Ikinci Inönü Sa- vaşı'nın başlamasıyla sonuçsuz kalmıştır. Uçüncü barış öneri- si, 22 Mart 1922'de, yani Sa- karya Utkusu 'ndan ve Fransız- larla yapılan Ankara Antlaş- ması'ndan sonra, Paris'te top- lanan Itilaf Devletleri dışişleri bakanlarınca yapılmıştır. Bu öneri de, ulusal amacımızı ger- çekleştirecek nitelikten uzaktı. Dördüncü öneri ise Lozan An- tlaşması 'nın imzalanmasıyla sonuçlanan görüşmelere konu olmuştur. Sayın Baylar, Lozan Barış Antlaşması 'ndaki kurallan, öbür barış önerileriyle daha çok kar- şılaştırmanın yersiz olduğu dü- şüncesindeyim. Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllar- dan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük bir yok etme eyleminin (suikastın) kırılıp ön- lenişini bildirir bir belgedir. Os- manlı tarihinde benzeri görül- memiş birsiyasal utku anıtıdır!" Atatürk'ün önderliğindeki Türkiye, Lozan'da, bağımsızlı- ğını ve egemenliğini tehdit eden konularda, Büyük güçlere herhangi bir ödün vermeksizin, davasının haklılığını ve yasal- lığını onurlu bir biçimde savu- nabilmiş ve görüşlerini karşı- sındakilere kabul ettirebilmesini bilmiştir. Acaba bugün de yeniden 'Lozan ruhu'na sahip olamaz mıyız?.. KİM KİME ÜUM DUMA BEHIÇAK behlcak@yahoo.com.tr f <% A 1*1 tÇ; / HAYAT EPIK TİYATROSU MUSTAFA BILGİN ^ ^ ISSIZLIK . AÎLE YAPISINI i BOZUYORMUŞ.. A i i ı l . . ı 1 I ~ PARAN KADAR KONUŞ BAB /L (£&£ E3L ] , " ... •-,, J J ' v — r -*-~— -—• yr hetiyatrosu@mynet.com DUZ ÇÎZGİ ÜMİT ZtLELt Yeni Mandacılar Son günlerde Alev Coşkun'un" YeniMandacılar" isimli kitabını okuyorum... Sonunda söyleyeceğimi, başında söyleyeyim; içinde yaşadığımız kepazeliği gayet açık, gayet net özetliyor!.. Sevgili Coşkun, 1919'dadedelerinin ba- şaramadığı "ülkeyi emperyalizme peşkeş çekme" görevini, torunlarm nasıl son aşamalara dek getir- meyi becerdiklerini belgeleriyle ortaya koyuyor... Once terimlere açıklık getirelim: Uluslararası hu- kuk literatüründe manda, "kendileriniyönetebilecek derecede örgütlenme düzeyine erişmemiş ülkeya da sömürgelere uygulanan güdüm yönetimi" olarak açıklanıyor. lyice basitleştirecek olursak; manda, ge- ri kalmış, kendini idare etmekten aciz bir ülkenin, gelişmiş birBatı ülkesinin vesayeti altına girmesidir. Işte, Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı aydınlarının tartıştığı "zillef buydu, "Ingilizleremisı- ğınalım, ABD'nin şefaatinl mi dileneliml.." Halide Edip Adıvar, Mustafa Kemal'e yazdığı ünlü mek- tubunda şöyle diyordu: "... Bizkendimiz içinAmerika mandasını ehvenişer görüyoruz. Filipln gibi vahşi bir memleketi bugün kendi kendini idareye kadir modem bir makine hali- ne koyan Amerika, bu hususta çok işimize geliyor... Amerika da tabii mahzursuz değildir.. izzetinefsi- mizdenfonurumuzdan) epeyce fedakâriık etmek mecburiyetinde bulunuyoruz..." Tarihte 15 devlet kurmuş, yüzyıllarca dünyaya hükmetmiş Osrnanlı'nın bir aydınının kendisini Fili- pinler'le eş tutma utancına ve diğer tüm mandacı is- teklere Mustafa Kemal hep şu sözcüklerle yanıt ver- di: - Ya istiklal ya ölüml.. ••• O zamanın mandacıları, sonrasının işbirlikçileri, kapısına bağlandıkları emperyalistler kaybedince sindiler, yeraltına çekildiler... Ama hiç vazgeçmedi- ler!.. Büyük devrimcinin ölümünden sonra başlattık- ları devrimi çökertme atağının üzerinden tam 60 yıl geçti... - Bugün 1919 koşullanndan çok daha ağırbirsü- reci yaşıyoruzl.. Alev Coşkun'un kitabını okurken, yıllar önce yaz- dığım Işbiriikçiler" dizisinde yer verdiğim bir ko- nuşmaya rastladım. Alman Doğu Enstitüsü Müdürü Udo Steinbach'ın bir konuşmasının şu bölümünü birlikte okuyalım: - Sonın, Atatürk'ün birpaşa fermanıyla yarattığı yapayürün Türt<devleti ve Türkulusudur. Sorun Ke- malizm ve Kemalizmin ulusçuluk ve laiklik ilkeleridir. Sonın uyduruk, zoriama ve yapay Türk ulusudur. Böyle bir ulus yoktur... Bu uyduruk ulusuAtatürk na- sılkurdu? önce Ermenileriyokettiler, sonra da Rum- lan... Bu konuşma beni hiç şaşırtmamıştıL Türkiye'ye diz çökertmek üzere görevlendirilmiş aşağılık bir aja- nın söyledikleriydi ve gayet de uyarıcıydı!.. Ama "Ye- ni Mandacılar" kitabında birkaç sayfa sonra gördü- ğüm şu satırlar, aslında hem içeriden hem dışarıdan nasıl bir geleceğe mahkûm edilmek istendiğimizi olanca çıplaklığı ile gösteriyordu: - Olan şey, Mustafa Kemal'in var olmayan, farazi bir variığı, Türk milletini ayağa kaldırarak ona hayat vermesiydi. Onun girişmiş olduğu projenin gerçek boyutlannı bize veren ve düşüncesinin ütopyacı ni- teliğini ortaya çıkaran, olmayan bir şey için sanki vaırnış gibi çalışması ve onu var etme yolundaki ka- biliyetidir... Yazarken utandığım, Udo Steinbach'ın söyledik- lerine rahmet okutacak bu satırların sahibi Prof. Dr. Ergun ÖzbudunL Hani şu AKP'nin yeni anayasa ta- sarısını hazırlayan komisyonun başkanı!.. Aynı za- manda Türk Demokrasi Vakfı'nın kurucu başkanı!.. Son olarak, daha birkaç gün önce bir Kanada ga- zetesine demeç veren AKP'li Suat Kmıkoğlu'nun söylediklerini paylaşalım: - Slyah Türkleri temsil etmekten gururduyuyoruz. Her değişimin kaybedeni olur. Bu değişimin kaybe- deni de askerier, rektörier, hâkimler... Ne kadar açık değil mi?!.. Şimdi, başta asker ol- mak üzere bu üç kuruma yapılan akıl almaz saldırı- ları yukarıdaki açıklamalarla birleştirin, ne türden bir kadere mahkûm edilmek istendiğimizi göreceksiniz. Yıllar önce üstü kapalı bir şekilde, Türkiyeyalnızca Türklerebırakılmayacak kadarönemlibir ülkedir"dh yorlardı. Artık "Türkler zaten yoktü'ya kadar geldi- ler... - Eğerbu denli ucuzsa, çekin ipini gitsinl.. e-posta: umitzileli@gmail.com (ÇOPLUK ÇOCUKLARI) TAYYARÖZKAJS B U R A N I N BANA A I T OLDUGUNU <SÖS1 ERİR SAPŞALÜ www.junkidz.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN OTOBÜSTEKİLER KEMAL k urgenc@yahoo.com töy/e can KARAKOÇAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SA YI: 2008/104 Davacı TEİAŞ vekili Av. Leyla Demirant tarafından, davalılar aleyhine açı- lan irtifa hakkı verilmesi davasının verilen ara kararı gereğince, Fhıyıf ilı. Ka- rakoçan İK'esi. Doğanoğlu köyü nüfusuna kayıtlı davalılar Mehmet Apaydın ıni- rasçılan HASAN APA~YD1N. HÜSEYİN APAYDIN. KEMAL APAYDlN'ın tüm aramalara rağnıen adresinin bıılumııadıjSı gibi adresı de lespil edilcnıedi- ğinden, tebligat yerine geçerli olınak üzere, ;>dı geçene clavadu ve dunışma gü- nüııdcn haberdar edilmesi bakımından 7201 sayılı Tebligat Kanıuıu'nun 2S ve 29, Tebligal Tüzüğü'nün, 41 ve 50 maddeleri gereğince ycnileme dilekçesi ve duruşnıa gününün adına ilanen tebligat yapılmasına karav verilmiş olmakla. du- ruşıııa giiııii olan 22.10.200S giinü mahkememizde hazır bulunmanız veya bir vekil ile temsil ettimıeniz geıektigi. aksi takdirde yargılamaya yokluğunuzda devara edilerek hüküm verileceği davaya ilişkin tüm savunma ve delillerini teb- liğ tarihinden itibaren 10 gün içinde nıahkeıneye yazılı olarak bildimıeleruıin ge- rektiği davalılara ilanen tebliğ oluınır. 09.06.2008 Basın: 3 TARİHTE BUGUN MÜMTAZARIKAJS 24 Tnmmuz www. mumtaz-arikan. com INKAIARIN KAY/P K£NTI MACHU PICCHU:: 191Z 'AF BUGÜN, ÜNLÜ AMBKHKAU GEZSÎN UIRAM BINGHAM, MACHU PICCHU'YU SULMCJprU.ASIL MESTLEĞİ TrterHÇ/L/K OLAAJ 81HGH4M, Ü/ıJLÜ L/DE/e S/MOM 8OLttfAR't-ı4 İLEİLİ BİG: AGAÇTy/SMA IÇİN PE- 6ULUNOUGU S/S/tPA ÇiSO8), ESKİ İNKA PEÜULLJ 8lR SİLSİM 'S~E OAHA ÎLE&( GtPEREK, 4532'DE, İSPAUYOL. PrZARf2O'NUN r/Kr/Ğl MK4 r'MP/ÇeAl HAZÎH£NİM DE OISAPA BULÜMABİLECEĞİNİ ANLAT- . K.£.*JT7 BULMAyA KAGA& VEREAJ BlfJSHAM, S£- PAISAYI SASt-IYAfSAIK 191Z'O£ YEMİDEM j CUZ.CO "AJUN KUZEYÎNDEKİ Û2L£RlNOE (2.O£4m)*1ACHU PICCHU VEPESİNDE KEMTİ KEŞPeTMİfrı HAZIME euiMNAMAMIÇTI AMA, INKALA- ' C/MÇ B/R KEAjr o/?T?i>& çııeA/z/LMtşrr.. SOLÜAN SAĞA: 2 1/ Şiir kitapları açı- -\ larak bakılan eski bir falcılık yöntc- ^ mi... Bir spor takı- 3 mının gözde oyun- A cusu. 2/ "Liberal Çiftlik"in "Sakın- 5 calı Piyade"si. 3/ 6 Batı Avrupa'da bir y ırmak... lticineden, güdü. 4/ Bir mcy- 8 ve... Kesintilerden g sonra kalan miktar. 5/ Kısa kıllı bir av köpeği cinsi... Trabzon'un Ak- çaabat ilçesinde bir göl. 6/ Bir nota... lstek, arzu... Hayvanlara vurulan dam- ga. II Madenleri crgit- me... Israil yapımı bir tür suikast tabancası. 8/ Yu- nan mitolojısinde öç tan- nçası. 9/ Osmanlı dcvle- tinde atlı ya da arabalı posta görevlisi... Tellür elemcntinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Mardin'in Midyat ilçesinde, Süryani mimarisi açı- sından zengin bir bölge. 2/ Madenleri yontmada kul- lanılan çelik araç... "Cezayirmenekşesi" de denilen ve beyaz ya da pembe renkli çiçekler açan bir süs bit- kisi. 3/ Süpürgeotu... Gözleri gönneycn. 4/ Rütbesiz asker... Öbür dünyada venlecek olan ceza. 5/ Yirmi bir yaşın altındaki oyunculardan oluşan spor takım- lan için kullanılan sözcük... Lav akıntısı kalıntılarının oluşturduğu yayla. 6/ OrtadoğıTda, "Ölüdeniz" de denilen göl... Kenar süsü... lran'm plaka imi. II Diş- lerin taç kısmını kaplayan beyaz ve sert doku... Akıl. 8/ Aktinyum elementinin simgesi... "Delice" de de- nilen, taneleri zehirli olan ve ckin tarlalannı saran bir ot. 9/ Mıığla'nın Köyceğiz ilçesinde bir kaplıca.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear