Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2008 ÇARŞAMBA
HABERLER
Ergenekon'la ilişkilendirilen Hizbullah, basın açıklaması yaparak Fethullahçı yayın organlanna tepki gösterdi
'Hayal üriiııü iddialar'
MEHMET FARAÇ
Zaman gazetesinin önceki günkü sa-
yısında yer alan "Hizbulvahşet'in bü-
yük lıamisi Ergenekon çıktı" nıan-
şeti, Hizbullah örgütü yöncticilcrini
kızdırdı. Örgüt dün ilk kez bir basın
açıklaması yaparak Fethullahçı yayın
organlannı hcdef aldı. Açıklamada,
"Fcthullahçıların gerçek kimlikle-
rinin ortaya çıkması endişesiyle ör-
gütü hedef aldığı" ileri sürüldü.
Önce Aksiyon dergisi, sonra da Za-
man gazetesinde yer alan haberlerde,
Beykoz'da öldüriilen örgüt lideri
Hüseyin Velioğlunun Adana'da üst
düzey jandaıina görevlileriylc işbir-
liği içinde olduğu iddialarına yer
verilmişti. Haberde, Velioğlu'ndan
"komutanların emir eri" diye söz
edilmişti. Yalnız bıınlar değil, Za-
man'ın büyük bir gafı da örgütü kız-
dırdı. Zaman, Iran'da tedavi gördü-
ğii hastanede yaşamını yitiren Hiz-
bullahi Menzil kanadı siyasi lideri
• Kamuoyu önüne çıkmaktan genellikle kaçınan örgüt adına dün ilk kez bazı gazetecilere gönderilen
e-postalarda, "Son günlerde özellikle Fethullah Hoca gmbuna bağlı basın yayın organlarında
Hizbullah cemaatini Ergenekon yapılanınasıyla ilişkilendimıc çabaları görülmektedir. Her halinden
ısmarlama ve hayal ürünü olduğu anlaşılan bu yazı çelişkilerle doludur" ifadeleri kullanıldı.
Molla Mansur Güzelsoy'un, örgü-
tün llim kanadınca öldürüldüğünü id-
dia etmişti.
'Masa başında üretilmiş...'
Kamuoyu önüne çıkmaktan genel-
likle kaçınan örgüt adına dün ilk kcz
bazı gazetecilere gönderilen mailler-
de, Fethullahçı yayın organlanna ağır
cleştiriler getinlerck şöyle denildi:
"Son günlerde özellikle Fethullah
Hoca gmbuna bağlı basın yayın or-
ganlarında Hizbullah cemaatini
Ergenekon yapılanınasıyla ilişki-
lendirme çabaları görülmektedir.
Her halinden ısmarlama ve hayal
ürünü olduğu anlaşılan bu yazı çe-
lişkilerle doludur. Bu grubun, aynı
istikamcttc masa başında ürettikleri
hayal ürünü yalan ve iftiralarına
geçmişte de şahit olduk. Fethullah
Hoca grubuna birkaç hafırlatma-
larda bulunmak istcriz. İslanıa bağ-
lılıkta eğer saminıi iseniz. içinde bu-
lunduğunuz bu hal ve eylemleri-
nizde İslamı ölçü olarak almanız ge-
rekir. Belgesiz iftira ve karalama
eylemlerini değil İslami bir cemaa-
te karşı yapma, kâfir bile olsa hiç-
bir insana karşı böyle bir fıili işle-
meye tslam cevap vermemektedir.
Bugün atılımlar ve çıkarmalarla
yerleşmek istediğiniz Güneydo-
ğu'ya gelip rahat faaliyet yürütnıe
imkânını, bağlı bulunduğunuz de-
rin devlet size sağlamanıışbr. Aksine
Hizbullahçıların Allah yolunda akıt-
tıkları temiz kanlarınm bereketiy-
le ohışaıı ortam sayesinde olmuştur.
Doksanlı yıllarda içinde bulundu-
ğunuz zillet ve alçaltıcı durumu
unutmayın."
FethuİIahçıları tel'in!..
"Hizbullah Basın Bürosu" imza-
sıyla yapılan örgüt açıklamasmda,
Fethullah grubunun "Devlet nczdin-
deki konumunu güçlendirmek,
maddi ve teşkilati varlığını korumak
uğruna kendi dışındaki tslami grup-
lara saldırı ve düşmanlık yaptığı"
önc sürûlerek şu ifadelere yer verildi:
"Kürt halkına hakaret içerikli di-
zileri televizyonunuzda yayınlat-
maktasınız. Şoven tavrınızı tslami
bir kamuflajla yaptığıııız için bu ha-
talarınızın bedelini Müslümanlar
ödemektedir. Her ne kadar bölge
halkı sizi iyi tanıyor ve gerçek yü-
zünüzü biliyorsa da Türkiye gene-
linde bu yayınlarınızla iğfal ettiği-
niz çok sayıda insan vardır. Bun-
ların hesabının, bu dünyada so-
rulmazsa bile ahirette sorulacağı-
nı unutmayın. Hizbullahi IMüslii-
manlara bu şekilde saldırma ve
onları karalamanın nedeni, ger-
çek kimliğinizin ve bağlantılarını-
zın ortaya çıkacağı telaş ve endişe-
si içinde olduğunuz gibi bir tedir-
ginîik gözlcnmektedir. İçeride de-
rin devlet ve gayrimeşru oluşum-
larla, dışarıda ise uluslararası müs-
tekbir güçlerle var olan karanlık
ilişkilerin ortaya çıkmasından en
çok korkusu olanlar sizler olmalı-
sınız. Ayrıca Ergenekon operasyo-
nunun tek tanığı olan ve Kanada'ya
yerleşen şahsın da sizin televizyo-
nun personeli olduğunu herkes bil-
mektedir. Sözde İslami bir grubun
iftiralarını tel'in ediyoruz."
MUZAFFER TEKİN : IstanbulBölgeIdare MahkemesVnin kararı, EmniyetMüdürüiçin yargıyolunu kapattı
Bombalar
süs eşyasıydı
Istanbul Haber Servisi - Er-
genekon soruşturması kapsa-
mında tutuklıı bulunan cmekli
yüzbaşı Muzaffer Tekin, işyc-
rinde bulunan el bombalannın
"hatıra süs eşyası" olduğunu
söyledi.
Tekirdağ 1 No'lu F Tipi Ce-
zacvi'nde tutuklıı bulunan Te-
kin, gazetemizdc 18 Temnıuz
2008 tarihinde yayımlanan vc
"Muzaffer Tekin'in işyerinde
yapılan aramada kapsülleri
daha önce patlatılmış, gövde
kısmında patlayıcı bulunma-
yan, biri taarruz, biri savun-
ma tipi el bombası bulundu.
Bu iki bomba ile gazetemize
atılan bombaların mühimmat
modeli aynıydı" içerikli haber
üzerine yazılı açıklama yaptı.
Danıştay saldınsından sonra
bürosunda yapılan aramada
bomba bulunmadığını söyleyen
Tekin, bürosunda, 1985 yılında,
emekli olduğu Tuzla Piyade
Okulu'ndan eğitim yardımcı
malzemesi olarak kullanılan ve
kcndisine hatıra olarak verilen,
patlayıcı özelliği olmayan, ma-
sasının üzerinde muhafaza ettiği
malzemclcre el konulduğunu
kaydetti.
Tekin açıklamasmda şunları
belirtti: "TAPA M 204 A2,
mühimmatın tanımıdır. Bu da
şunu ifade eder: Bu kodlu
sandık içerisinde, el bombası
vardır. Yani, TAPA M 204
A2, el bombası demektir. Si-
zin el bombası dediğiniz, be-
nim için de sadece hatıra süs
cşyası olan o malzemclerin
Cumhuriyet gazctesine atılan-
lar ile ne üretim yılı ne ayı ne
de kafîle numaraları tutma-
maktadır. Cumhuriyet gaze-
tesi ve Danıştay'a yapılan
menfur saldırınm içinde ol-
mak bir yana böylesine alçak-
ça bir olay ile anılmak benim
için yaşamama nedenidir."
'Cerrah soruşturulamaz'
HİLAL KÖSE
Agos Gazetesi Genel Yayın Yö-
netmcni Hrant Dink'in öldürülme-
sinde ihmalleri bulunduğu iddia edi-
lcn, tstanbul Emniyet Müdürü Cela-
lettin Cerrah ve istihbarat şube mü-
dürlüğünde görevli polisler hakkında,
soruşturma yapılmasına izin veril-
medi. lstanbul Bölge Idare Mahkc-
mesi'nin bu kararı, Cerrah ve diğer
polis menıurlan için yargılama yolu-
nu kapattı, Cerrah'ın gerekli tcdbir-
lerin alınmasmdan soramlu olduğu-
nu söyleyen mahkeme yargıçlanndan
Sadettin Yaman karara katılmadı.
Dink ailesi avukatlan. Hrant Dink
18 Ocak 2007'de öldürülmeden ön-
ce, Trabzon ll Emniyet Müdürlü-
ğü'nce elde edilcn istilıbari bilgiler bil-
dirildiği halde, lstanbul ll Emniyet
Müdürlüğü'nün cinayeti önlemek
için gerekli işlenıleri yapmadığını
belirterek suç duyurusunda bulundu-
lar. lçişleri Bakanhğf na bağlı ınü-
tettişler bu iddiaları üç kez ön iııce-
lenie yaparak araştırdılar. Müfcttiş-
leriıı raporlannın ardından, lstanbul
Valiliği Cerrah ve Lstanbul Emniyet
Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür
Yardımcısı Bülent Köksal dışındaki
6 polis hakkında soruşturma izni ver-
di. Bu kararı Cerrah yönünden Dink
ailesi avukatlan bölge idare mahke-
mesine taşıdılar. Hakkında sonıştur-
ma izni verilen polisler de mahkemeye
itiraz etti. lstanbul Bölge Idare Malı-
kemesi, 27 Haziran'da açıkladığı ka-
rannda Dink ailesinin, Cerrah ve
Köksal hakkında soruşturma izni ve-
rilmemesi yönündeki itirazını reddetri.
Malıkeme, İstihbarat Şube Müdü-
rü Ahmet Ilhan Güler, İstihbarat Şu-
besi Büro Amiri tbrahim Pala ve is-
tihbaratla görevli başkomiscr. komi-
ser ve polis memuru olan 6 görevli
hakkında lstanbul Valiliği'nin verdi-
ği soruşturma iznini de yöntem ve ya-
saya uygun bulmadı. Mahkeme bu po-
lisler hakkında da soruşturma izni vc-
rilmemesine hükmetti. Cerrah hak-
Kemal Türkler anıldı
Türkiye Devrimci Işçi Sendikası Konfederasyonu
(DİSK) kuı•ııcııhıı ııulaıı eski DİSK Genel Başkanı
Kemal Türkler, katledilişinin 28. yıldönünıünde
Topkapı'daki nıezarı başında düzenlencn törenle
anıldı. Türkler ailesinin avukatı Rasinı Öz, "Türk-
ler'i öldüren ortaya çıkartılnııyor. Yalmzca bir te-
tikçi yargılandı. O da 2 yıl sonra zamanaşımına
uğrayacak. İnsanlık suçu işlcyen zamanaşımına
uğrayamaz. Türkler'i vuranın değil, aznıettirenle-
rin bulunmasını istiyoruz" dedi. Türkler için dün
öğle saatlerinde ellerinde karaııfilleı le, "Kemal
Türkler yaşıyor, savaşıyor", "Faşizme karşı omuz
omuza" sloganlarıyla yürüyen kalabalık grup, al-
kışlar eşliğinde Türkler'in mezarının üzerine ka-
rantlller bıraktı. DİSK Başkanı Süleyman Çclebi
yaptığı konuşmada, "Ergenekon operasyonu de-
nıokrasi için olmazsa olmaz diyorlar. Kahranıan-
maraş, Çorum, Sıvas katliamları aydınlatmadan
Türkiye'de demokrasiden bahsedilemez. Bunların
olınadığı durunıda muhalefeti susturmayı öngörcn
bir çalışma boşuna bir çalışınadır" diye konuştu.
kmda sonıştıuTiıa izni verilmemesi yö-
nündeki karar oyçokluğu ile alındı.
Yargıç itiraz etti
Cerrah yönünden karara katılmayan
yargıç Yaman, idarccilcrin sosyal
olaylann geldiği noktanın önenıini an-
lamak ve muhtemel olaylara karşı ge-
reken tedbirleri almakla yükümlü ol-
duklarına dikkat çekti. Yaman,
Dink'c, kolluk hizmeti ilkcleri çer-
çcvcsinde şalısi, tîzikı ve mckânsal ko-
nımanın temin edilmesinin hukuk
devleti ilkesinin doğal bir sonucu ol-
duğunu vurguladı. Dink'in ölüm teh-
didine karşı iyi ve etkili işlemesi ge-
ıeken önleyici kolluk hiznıctleıiııin iş-
letilmediğine şahit olunduğunu kay-
deden yargıç, istihbari bilgi paylaşı-
nıı olmasa dahi, sadc bir vatandaşın
dahi tahmin edebilcceği ortama rağ-
men konunun ciddiyetinin yeterince
dcğeıiendirilmediğini ifade etti. Kol-
luğun başı durumundaki il emniyet
müdürlüğünce ve lçişleri Bakanhğı'nı
temsil eden lstanbul Valiliği'ncc,
kamu görevlilerinin, olayın ciddiye-
tini anlamaları için uyanlmalan ge-
rektiğine işaret eden Yaman, "Gerekli
mercilere, uyarılarda bulunulma-
dığı, talimatların verilmcdiği ve
yeterli tedbirin alınmadığı açık-
tır" diyerek kanunla yüklenen görevin
gereklerinin ihmal edildiğini belirtti.
Yaman, müştcki Rakel Dink'in iti-
razının kabul edilerek olayda ihmali
bulunan lstanbul ll Emniyet Müdürü
hakkında soruşturma izni verilmesi ve
dosyanın lstanbul Cumhuriyet Baş-
savcılığfna gönderilmesi gerektiği gö-
rüşüyle, aksi yöndeki çoğunluk ka-
ranna katıhnadığını belirtti.
ANMA
Konfederasyonumuzun Genel Başkan Vekili ve
Sendikamızın Genel Başkanı
İSMAİL HAKKI ÖNAL ı
Öliinıüniin 6. yıldönümündc sevgi vc saygıyla anıyorıız.
Onu, 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında açılan DİSK ve GENEL-İŞ
davalarının hukuk ve demokrasi savaşçısı olarak;
konfederasyonumuz ve sendikamizın yeniden örgütlenmesinin
başlıca nıimarlanndan birisi olarak vc Türkiye işçi sınıfmın
demokrasi, banş, sendikal hak ve özgürlükler, sömüıüsüz ve sınıfsız
bir dünya mücadelesinin kararlı bir neferi olarak, daima hatırlayaeak
ve yokluğunu hissedeceğiz.
DİSK
Yönetim Kurulu
DİSK /GENEL-İŞ
Genel Yönetim Kurulu
Annıa Töreni: 24 Temmuz 2008 Peışembe, Saat 11.00'de
Karşıyaka Mezarlığı'ndaki nıezarı başında.
ACI KAYBIMIZ
Abimiz, Hocamız, İş Arkadaşımız
Doç.Dr.
HÜSNÜ ERKANİ
KEYMAN'ı
zamansız kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyiz.
Merhuma Allah'tan rahmel,
kederli ailesine ve sevenlerine sabırlar dileriz.
DİYALOG ARAŞTIRMA
TOPÇUOGLU
EVDEN EVE
NAKLİYAT
Tel: 0216.3601458-386 35 56
Türkiye'nin Çevre Dergisi
Abone olmak için •v\rww.y"esiliz.net
Öğrenci pasomu kaybettim, hükümsüzdür.
SEYFİ AKSU
Protestoya
soruşturma
• MERSİN
(Cumhuriyet) - Mersin
Cumhuriyet Savcılığı,
Ergenekon
soruştunnasındaki bazı
gözaltıları protesto eden
denıokratik kitle örgütü
temsilcileri hakkında
soruştıırma başlattı.
Savcılık, protesto
gösterisini "soruştumıa
süreci devam eden bir
davada yargıya
müdahale" olarak
yonımladı. Atatürkçü
Düşüncc Demeği (ADD)
Genel Başkanı Emekli
Orgeneral Şener
Eruygur. emekli
Orgeneral Hurşit Tolon,
Aııkara Ticaret Odası
Başkanı Sinan Aygün ve
gazetemiz Ankara
Temsilcisi Mııstafa
Balbay'ın, gözaltına
alınması, 2 Temmuz'da
Mersin'de
düzenlenen eylemlc
protesto edilmişti.
AVRUPA
GURAY OZ
Aydının Tarafı
Tarafın Aydını
Aydın olmak hem kolay, hem zor. Kolay, çünkü ay-
dın, tanımlanması zor bir kategoridir; öyle bir ta-
nımlarsınız ki, siz de, ben de bu tanımın içinde ken-
dimize yer bulabiliriz. Zor, çünkü belalı iştir.
Aydın kime deniyor? Düşünen insana mı?
Düşünen, düşündüğünü açıklayan insana mı?
Okuyan, okuduklarıyla kendini çoğaltan, yanıtı bi-
linmeyen sorulara yanıt arayan, düşüncesi evrenin
sonsuzluğu ile mikrokozmosun derinlikleri arasında
gidip gelen delilere mi?
•••
Eskiden aklını bilgisini, düşünce üretme yeteneğini
insanların hizmetine sunana, yalnız düşünmekle
yetinmeyen, aynı zamanda ileriye doğru değiştirmek
için çaba gösterenlere aydın deniliyordu. Şimdiyse
insanın kendini aydın sayması için, okur-yazar olması
yetiyor. Şimdi televole aydın, iktisatçı, bilim adamı
modadır.
Ama siyasi televolenin yeri başka.
Onun kuralı beynini, yazma yeteneğini gücün, kud-
retin hizmetine sunmaktır. öyle bir yazacaksın ki, ka-
leminden kan damlayacak. Öyle bir yazacaksın ki,
savcı hizaya gelecek, asker ürkecek, Anayasa Mah-
kemesi sarsılacak, korku dağları bekleyecek.
•••
Eskiden gazetecilikte aydın olmak esastı. Haber-
ci aydın kişi olmak zorundaydı. öyle ya, doğru ha-
ber vereceksiniz; ne olup bittiğini olduğu gibi akta-
racaksınız; çarpıtmayacaksınız; abartmayacak, de-
ğersizleştirmeyeceksiniz; kullandığınız kelimelerin an-
lamlarını bileceksiniz. İnsanların haber alma hakkı-
na saygı duyacak, onları kendi "doğrularınıza"
yönlendirmeyeceksiniz.
Aydın olmadan bu iş yapılabilir mi?
Yapılabiliyormuş!
Eskiden büyük resmi görmeden küçük resmin ay-
rıntılarında boğulanlara soyutlama gücünden, ana-
litik tahlil yeteneğinden mahrum olanlara aydın
denmezdi. Şimdiyse küçük resmin ayrıntılarında
kendine bir deniz bulana taraf deniliyor.
Taraf olmak günümüzde kolaylaşmıştır.
Taraf olmak için, hem solculuk taslayıp, hem liberal
olmak gibi olmazı oldurmak yetiyor. Böylece ortaya
kapitalizm savunucusu solcu, dinciliğin savunu-
cusu demokrat olarak ortaya çıkıp boy gösterebi-
liyorsun.
iddia odur ki, taraf olmanın, aydın olmanın koşu-
lu değişmiştir.
Dinciyle bir olup demokrasiyi kurduğunu iddia ede-
ceksin, Amerikalı ajanla kol kola gezip "çağımızda
bağımsızlık demodedir" nutku atacaksın, kendisi
birlik kurma çabası içindeyken sana "bölün, par-
çalan, daha iyi olacaksın" nutku atan AB'ci ukalayla
gerdeğe gireceksin, sırtını sağlam yere dayayıp
geçmişte rüyasını bile göremeyeceğin "kahraman-
lıklara" soyunacaksın.
Peki ama biz seni bilmiyor, tanımıyor muyuz? Sen
bizim iyi bildiğimiz birisin. Aydınlar tutukevlerinin pen-
cerelerinde gökyüzü ararken, "roman" yazmak için
senin nasıl debelendiğini, yine de pek dişe dokunur
şeyler yazamadığını hüzünle izler, babanın hatırına
üzülürlerdi. Işkence odalarının dolup taştığı o gün-
lerde senin yazdıkların onların yüzünü kızartırdı. Sı-
kıntı basardı tutukevindeki aydını.
Sonra senin zamanın geldi. Sen şimdi dinci iktidann
kumsuz plajında güneşleniyor, onun denizinde kur-
bağalama yüzüyorsun. Soru sormayı çoktan bı-
raktın sen, artık ifade alıyorsun.
Yeni dünya düzeni yalnızca ülkeler arasındaki sı-
nırları değil, değerler arasındaki kavgayı da silikleş-
tirdi. Böyle bir tablonun içinde "aydın" da kendini yi-
tirdi; "ben kimim" diye soruyor. Bir tek sen sormu-
yorsun, tarafını seçmiş, hem liberal, hem solcu ol-
manın "sırrını" çözmüşsün.
Rahatsın seçtiğin tarafta.
••*
Çağ değişebilir, alışkanlıklarımız, gereksinmeleri-
miz, ilgilerimiz, hepsi değişebilir. Ufkumuz mikro-
kozmosun derinliklerinden uzayın sonsuzluğuna
daha bilgili, daha kuşkulu, daha meraklı uzanabilir.
Sınırlar silikieşebilir, kültürler iç içe geçebilir. Belki de
aydın, ivmesi girtikçe hızlanan bu gelişme yüzünden
sorumluluğu artan kişidir. İç dünyasını zenginleştir-
meye doymayana, şiiri, şarkıyı unutmayana, insan-
lar için, halk için kendinden vazgeçebilene aydın de-
meli bence.
Kötülüğün krallığına taraf olup rahatlayana değil.
e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr
ÖNSEL'DEN BASIN TOPLANT1SI
İşçiPartisi: Cemevi
topluntıları uydurma
İstanbul Haber Servisi - Işçi Partisi (İP) Başkan
Yardımcısı Erkan Öıısel, Ergenekon'un çıkış
noktasının İP lideri Doğu Perinçek'in cemev-
lerinde subayların katılımıyla düzenlediği top-
lantılar olduğu iddialannı yalanladı.
Önsel, dün lstanbul tl Merkezi'nde konuya
ilişkin düzenlediği basın toplantısında İP Ge-
nel Başkanı Perinçek'e ilişkin başında yer alan
iddialan yanıtladı. Önsel, 20 Temmuz 2008
tarihli Yeni Şafak gazetesinin "Çıkış noktası
cemevi toplantıları" manşetinin gerçeği yan-
sıtmadığını vurguladı. Önsel, gazetede yer
alan "Çıkış noktası Cemevi toplantıları.
Türk Silahlı Kuvvetleri İşçi Partisi'nin top-
lantısına katılan Subayları soruşturuyor.
Hava Kuvvetleriııde 20 subay hakkında ya-
pılan soruşturma, MİT'in Yenibosna Cem-
evi'nde İşçi Partisi ve Balaban aşiretinden
bazı kişilerle düzenlediği toplantılara su-
bayların katıldığını bildirmesi üzerine baş-
ladı" ifadelerinin yer aldığı habcri "kuyruklu
yalan" olarak niteledi. Önsel, Perinçek'in Te-
kirdağ Cezacvi'nden gönderdiği "Erzincan'lı
Balaban aşireti İstiklal Savaşımıza katıl-
mıştır. Değerli insanlardır. Onlarla görüş-
mekten şeref duyarım. Ancak ben böyle bir
görüşme yapmadım. Böyle bir toplantı ol-
mamıştır'" mesajını ilctti.
Önsel, her gün iktidara yakın gazeteler tara-
findan yeni iddialar ortaya atıldığını belirte-
rek, "Ortalıkta uçuşan CD'lerin Perinçek'le
ve İP ile hiçbir alakası yokrur" dedi.