13 Haziran 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16 TEMMUZ 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA ]4j.ıVvJJ^I U l V l L [email protected] 13 Hükümet, yerel seçimler yaklaşınca yatınmlan ve tanmı anımsamaya başladı, KEY ödemesini hızlandırdı AKP' den seçimyatınmı • Kapatma davasına ilişkin belirsizlik sürerken, AKP, erkene alınmaması durumunda Mart 2009 'da yapılacakyerel seçimlere ilişkin hazırhğı yoğunlaştırdı. Başbakan Erdoğan, KEY ödemelerinin iki hafta içinde yapüacağını açıkladı. . Erdoğan, ödemelerin 2 milyar 855 milyon YTL tutannda olduğunu belirtti. • Hükümeîin seçim hazırhğı çerçevesindeki bir diğer karannı da Tarım Bakanı Eker karşıladı. Buna göre, hubnbat ürünleri ve bakliyat ürünlerineprim desteği vehlecek. Böylece 2000'H yıllara kadar sadece arz açığı olan 5 yağ bitkisi için uygulanan prim desteğinin kapsamı 20 yü aradan sonra genişledi. ADIM ADIM MART 2009 HAZIRLIĞI •BHükümet. öncelikle, kamuoyunun tepkisini çeken "deli dumrul" vergilerinden vazgeçti. Uygulamayı başlatsaydı. vergi oranlan yüzde 100 artıyor, herkese harç ve katılım payı geliyordu. İSTANBUL / ANKARA (Cumhuriyet) - AKP hükü- meti, kapatma davasının yarat- tığı belirsizliğe karşın seçim yaünmlannı yoğunlaştırdı. Baş- bakan Recep Tayyip Erdo- ğan, KEY (Konut Edindirme Yardımı) ödemelerinin iki haf- ta içinde yapılacağını açıkladı. Erdoğan toplam 2 milyar 855 milyon YTL'lik KEY ödeme- lerinin Ziraat Bankası aracılığı ile yapılacağını ve ödemelerin piyasaya bir rahatlama getire- ceğini söyledi. Yaklaşık 8 buçuk milyon ki- şiyi ilgilendiren KEY'e ilişkin düzcnleme dün TBMM Genel Kurulu'na geldi. Genel Kurul ve Cumhurbaşkanı'nın onayının ardından KEY için hak sahip- lerine ilişkin liste, Ziraat Ban- kası'na gönderilecck. 1986-1995 yılları arasında hesabına cksik- siz para yatırılan bir çalışanın 1400 YTL alacağı belirtiliyor. 20 yıl aradan sonra bakllyata prim Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet IVIcluii Eker, bu yıl hububat yanında, bakliyat ürün- leri için de üreticilere prim des- teği verileceğini bildirdi. Türkiye'de bakliyata kamu desteği son olarak 1980'li yıl- larda yapıhyordu. 1980'li yıl- lann başında ciddi bir devlet desteği alan bakliyat ekim ala- nı 2 milyon hektan bulunca uy- gulama kaldmlmıştı. Daha son- raki yıllarda pek çok bakliyat ürününde ithalat söz konusu oldu ve ekim alanı 1.2 milyon hektara düştü. Bakan Eker, dün yaptığı açık- lamada, bu yıl kilogram başına buğday için 5 YKr, arpa, çavdar ve yulafta 4 YKr, çeltik, kuru ta- sulye, nohut ve mercimckte de 10 YKr prim verileceğini söy- ledi. Bu yıl buğdayda 18 milyon tonun altında rekolte bckleme- diklerini ifade eden Eker, hu- bubat fiyatlannın da şu anda dünya fiyatlannın üzerinde sey- rettiğine işaret etti. Eker, ku- rakhktan etkilenen çiftçilere, hububat tohumluğu yardımı ya- pılması ve kredi borçlarının er- telenmesine ilişkin bir kararna- me hazırlandığını da anımsata- rak, 35 il ve 210 ilçeyi kapsayan kararname kapsamındaki öde- melerin Hazine'ye maliyetinin 700 milyon YTL düzeyinde olacağmı açıkladı. Mali disiplin rafa kalktı; faiz dışı fazla hedefi yüzde 4.2'den 3.5"e düşürüldü. GAP illerindeki gövde gösterisini Konya Ovası Projesi'yle ilgili açıklamalar izledi. Belediyelere 1.5-2 milyar YTL'lik ek kaynak aktarma hazırhğı başladı. Bu yılın ikinci yansında gerçekleşmesi bekleniyor. SSK ve Bağ-Kur'un toplam 23 milyar 433 milyon arındaki prim alacakları yeniden yapılandırıldı. KEY ödemeleri için süreç hızlandırıldı 95 BlN KİŞÎLİK ARTIŞ VAR Veriler işsizliği gideyemedi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Türkiye Ista- tistik Kurumu (TÜİK) Ni- san 2008 itibanyla Türki- yc'deki işsiz sayısının ge- çen yıl aynı döneme göre 3 bin kişi düştüğunü, işsizlik oranının da buna bağlı ola- rak yüzde 9.8'den yüzde 9.6'ya indiğini açıkladı. TÜtK'in açıklamasına kar- şın, aynı dönemlerde sayı- sı 98 bin kişi artarak 1 mil- yon 786 binden bir milyon 884 bine çıkan "lş ara- mayıp çalışmaya hazır olanlar" da eklendiğinde, gerçek işsiz rakamı 4 mil- yon 177 bine, işsizlik ora- nı da yüzde 16.2'ye yük- seldi. TÜlK'in üçer aylık dönemler itibanyla her ay açıkladığı Hanchalkı Işgü- cü Anketi'ıün, "Mart-Ni- san-Mayıs" dönemini kap- sayan Nisan sonuçlanna göre, kentsel ycrlerde iş- sizlik oranı 0.1 puanlık ar- tışla yüzde 11.7, kırsal yer- lerde ise 0.7 puanlık azalışla yüzde 6.2 oldu. Tanm dışı işsizlik oranı da geçen yılın aynı dönemine göre 0,1 puanlık azalışla yüzde 12.3 düzeyinde gerçekleşti. Boştakiler artıyor lstihdam edilenlerin sa- yısı, geçen yılın aynı dö- nemine göre 434 bin kişi artarak, 21 milyon 650 bin kişiye yükselirken işgücü- ne dahil olmayanların sayısı 334 bin kişi artarak 25 mil- yon 876 bine ulaştı. Işgü- cüne dahil olamayanlann yüzde 7.3'ünü "iş aranıa- yıp çalışmava hazır olan- lar" oluşturdu. Bunların sayısı geçen yılın aynı ayı- na göre 98 bin kişi artınca, TÜlK'in resmi işsiz raka- mının 3 bin kişi azalması- na karşın, gerçek işsiz sayısı 95 bin kişi arttı, gerçek iş- sizlik oranı da yüzde 16.1'den yüzde 16.2'ye yükseldi. Gündem darbe değil, yoksulluk Kamu emekçileri Türkiye genelinde AKP hükümetinin zam artışlannı protesto ettiler lzmir'de Konak Alam'nda toplanan kamu emekçileri, "IMI değil emekçiler yönetsin", "VI al çal çal, hükümet zammını başına çal" sloganları eşliğînde bordrolarını yaktı. İZMİR / MERSİN/ZON- GULDAK (Cumhuriyet) - Kamu emekçileri, Istanbul, Iz- mir, Zonguldak ve Mersin'in aralannda olduğu pek çok il- de AKP hükümetinin yılın ikinci altı ayı için yüzde 3.9 oranında zam yapılmasını pro- testo etti. tzmir'de Konak Alam'nda toplanan kamu emekçileri, "IMF değil emekçiler yönet- sin", "Al al çal çal hükümet zammını başına çal", "In- sanca bir yaşam istiyoruz" sloganlan eşliğinde maaş bord- rolanm yaktı. KESK lzmir Şubeler Plat- formu Dönem Sözcüsü Ramis Sağlam, halkin gündeminde darbe planları, AKP'nin kapa- tılmasından çok işsizlik ve yok- sulluğun ycr aldığını belirterek "Artık hiçbir inandırıcılığı kalmayan TÜİK'in açıkladı- ğı enflasyon rakamlarına da- yanılarak yapılan zamlar, emekçilerin gündelik yaşaın- larında karşı karşıya kaldığı hayat pahalılığıyla boy ölçü- şememektedir" dedi. Sağlam, emekçilere dayatılan sefaleti kabul etmeyeceklerini belirte- rek "Bizler IMF dayatmala- nyla belirlenen neoliberal po- litikaları reddediyoruz, en- flasyon hedefine dayalı ücret zammı anlayışını reddediyo- ruz, bizler açlığı yoksulluğu reddediyoruz" diye konuştu. Tüm Bel-Sen Genel Baş- kanı Vicdan Baykara da Çiğ- li Belediyesi'nin çahşanlanna önceki gün yaptığı yüzde 40 oranındaki artışın, diğer yerel yönetimlere örnek olması ge- rektiğini söyledi. Öte yandan Türkiye Kamu Sen lzmir 11 Temsilciliği de AKP'yi temsil ettiği belirtilen turuncu balonlan havaya bıra- karak hükümeti protesto etti. DTP: GIDA FİYATLARIIMIN ENFLASYONDAKİ PAYI YÜZDE 55 Ekonomi Servisi - Devlet Planlama Teşkilatı (DTP), bu yılın ilk dört ayındaki gıda enflas- yonunun yüzde 9.2 olduğu esas alınchğında gıda fiyatlannın 2008 yıh enflasyonuna toplam katkısının yüzde 54.6 olduğunu bildirdi. Reu- ters'ın haberine göre DTP'den planlama uzmanlan Taylan Kıy- maz ile Yurdakul Saçh'nm kaleme aldığı "Tarım ve Gı- - da Ürünleri Fiyatlarında Yaşanan Sorunlar ve Öneriler" konulu çalışmada, bu yıl nisan ayı iti- banyla bir yıllık ortalama enflasyon rakamları üzerinden hesaplandığında bu katkının yüzde 41.2 civarında kaldığı kaydedilerek, "dolayısıyla, gıda iîvatlanııdaki artışın enflasyon üzerindcki etkisi 2008 yılında oldukça çarpıcı hale gel- miştir" denildi. Haberde, gıda harcamalannın en yoksul kesim- lcrin bütçesinde önemli bir paya salıip olmasının söz konusu kesimin fiyat artışlanndan daha fazla et- kilendiği anlamını taşıdığı özellikle vurgulandı. 'EĞER İSTİKRARA YARAYACAKSA IMF İLE PARASIZ STAND-RY YAPARIZ' /' *> Ekonomi Servisi - Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, güven ortamına \ katkıda bulunacaksa ve Türkiye'nin risk primini aşağı çekeceksc ihtiyati l stand-by yapmaktan kaçınmayacaklannı söyledi. MÜStAD'ın toplan- I tısında İconuşan Şimşek. "Eğer ülkenin menfaatine yarayacaksa, ül- * kenin risk primini aşağı çekecekse ve güven ortamına katkıda bu- lunacaksa para kullanmadan ihtiyati stand-by yapmaktan kaçın- mayız" dedi. Kendisi de cari açığı Türkiye'nin "yumuşak karnı" olarak tanımla- yan Şimşek, "yerel ve uluslararası yatırımcıların Türkiye'nin büyüyeceği konusunda ikna edilebilmesi halinde cari açığın bu şekilde beş-on yıl daha gidebileceğini" ileri sür- dü. İlk defa son bir iki aydır rezervlerde bir erime olduğu- na işaret eden Şimşek, yabancı sernıayenin gelişindeki azalma ile birliktc bunun cari açıkla ilgili olumsuz emare- ler olduğunu belirtti. Şimşek, Türkiye için en önemli sorunlann sosyal güvenlik, , istihdam ve enerjidcn kaynaklandığını sözlerine ekledi. İLGİ TOPLUMUNA DOĞRU / ÖZLEM YÜZAK [email protected] Aslında Türkiye'nin eğitim ve işsiz- lik gibi son derece önemli iki sorunu üzerinde yazmayacaktım ama bir Fran- sız gazetesinin başyazısında "GüzelAI- man Modeli" başhklı yazıyı okuyunca dayanamadım. Gazete, Almanya'da ik- tidardaki CDU-SPD koalisyonunun al- dığı "Gelecek nesillere borçlu bir Al- manya bırakmamak için, bu borç spi- ralinden derhal kurtulmamız gerek" karannı uygulayarak yaşama geçirdi- ği hem sıkı bütçe disiplini hem de re- kabetçi ekonomi politikaları sonucun- da ülkenin yeniden dünyanın en ihra- catçı ülkesi haline geldiğini ve Fran- sa'nın bu dummdan ders alması ge- rektiğini yazıyordu. Bu can alıcı cüm- le: "gelecek nesillere borç batağında yü- zen bir ülke bırakmamak" ister istemez Türkiye tablosunu gözümün önüne getirdi... 2500 sayfalık Ergenekon iddiana- mesinin derinliklerinde kaybolan bir Türkiye.... Şüphe, korku ve umutsuz- luk tohumlannın filizlenip her geçen gün daha fazla boy attığı bir ülke... Ve toz duman arasında önünü görmeye ça- balayan bir gençlik... Bizim bu gençliğe ne bıraktığımız, na- sıl bir yol çizdiğimiz, ne kadar borçlu bir Türkiye emanet edeceğimiz kimin umurunda? Bu yüzden, bugüne kadar hangi hükümet bunun vebalini ödedi ki AKP ödesin? Üstüne üstlük AKP bir ideoloji partisi, derdi rejim ile, Kema- lizm ile... Bir yandan bunlarla uğraşır- ken bir yandan da gençliği kendi gö- rüşünden neferler yetiştirmek için kul- lanıyor... Cari açığın 40 milyor dolar sı- nırına dayanmış olması, yeni doğan bir Hangi gençlik? çocuğun 5.500 doların üzerinde bir borç ile yaşama merhaba demesi (2007 verileri ile... ve unutmayalım ki 2002 yılında bu rakam 3.195 dolar idi) ülkeyi yönetenlerin gündeminde olamaz ki... Geçen hafta bir gün ara ile hem OKS hem ÖSS sonuçları açıklandı.. Üni- versitelerde bir yerlere yerleşebilenler yerleşecek. Sınava girenlerin yarısı ise her yıl olduğu gibi açıkta kalacak. Dershanelere, özel öğretmenlere sa- çılan avuç dolusu paralar da cabası. Birleşmiş Milletler Kalkınma Prog- ramı'nın (UNDP) "Türkiye 2008 Insani Gelişme Raporu"na göre, yüzde 20'le- re ulaşan genç işsiz oranıyla 177 ülke arasında 10'uncu sıradayız. Gençlerin yüzde 40'lık bölümünü oluşturan, "ne çalışan ne de okuyan 5 milyon genç ise atıl durumda". Rapor, bunların 3 mil- yonunu da "görünmez gençlik" ola- rak niteliyor. Atıl gençliğin, 2.2 milyo- nunu kadınlar oluşturuyor.... Bunlar yıllardır bilinen gerçekler. Ne yazık ki bu ülke hiçbir zaman ön- celikleri arasına eğitim ve istihdamı ko- yamadı. Üstelik gençler; işsizlik, yok- sulluk ve geleceksizlik için umutsuz- luk içine itilirken ülkeyi yönetenler utanmadan bu genç nüfusu bir övünç kaynağı olarak göstermeyi sürdürdü... Bugün 2008 Türkiyesi'nin gençli- ğinin tablosu tüm açmazları ile karşı- mızda. Peki ya; - önlerine bir hedef koyamamala- rının, - Toplumda kendilerine rol model olabilecek kişilerin hem sayısının az- lığı hem de bu kişilerin başanlannın ka- muoyu tarafından yeterince ön plana çıkanlmamasının... Bunun yerine man- ken ve futbol dünyasının, sosyetenin medyada boy göstermesinin... - Taa çocukluktan başlayarak boş zamanlarını doğru ilgi alanlarına ka- nalize edecek bir ortamın oluşmamış olmasının... - Üstlendikleri işleri baştan savma yapmaya koşullanmış olmalannın (Bu özal döneminin işbitiricilik kavramı- nın bir uzantısı olarak oluştu) - öğrenme ve başarı odaklı bir eğitim sisteminin oluşmamış olması- nın, - Toplumsal sorunların çok uza- ğında kalmaları ve sanki kendileri ile bir ilgisi yokmuş gibi bir tavır içinde ol- malannın SORUMLUSU KİM? EKONOMİ POLtTİK ERİNÇ YELDAN Cari İşlemler Açığının Finansman Kalitesi' Düşüyor! Yukarıdaki başlığın Ekonomi Politik köşesinin okuyucularınca yadırgatıcı bulunabileceğinin far- kındayım. Ancak, daha çok "piyasa oyuncularının" söylemlerinde yer alan "finansman kalitesi" deyimi- ne doğrudan vurgu yaparak, 2003'ten bu yana çığ gibi büyüyen "cari işlemler açığı" sorununa gerekli ilginin gösterilmesini sağlamada belki daha başarı- lı olabiliriz diye düşünüyorum. Sorunun özü şudur: Türkiye geleneksel olarak "ılım- lı" düzeyde (ulusal gelire oranla yüzde 1 -1.5) cari iş- lemler açığı veren bir ülke konumundayken, 2003 sonrasında cari açık hızla yükselmiş ve ulusal geli- rin yüzde 7.5'ine ulaşmıştır. Ancak, "cari açık soru- nunun", boyutlan sadece rakamsal olarak yüksek olu- şunda değil, açığın karşılanma (finanse edilme) bi- çimlerinde de yatmaktadır. Ulusal ekonomide reel sektörierin toplam döviz açı- ğını oluşturan cari işlemler açığının kabaca dört ana biçimde finanse edileceği düşünülebilir: 1. Portföy yatınmlan ("sıcakpara" girişleri) 2. Doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) 3. Yeni dış borçlanma 4. Daha önceden biriktirilmiş uluslararası rezerv- lerin kullanılması. Türkiye'nin cari açığının finansmanında 2006'ya de- ğin en önemli kalem sıcakpara akımları idi. 2003'te yüzde 59'a varan sıcak para finansmanı sonraki dört yıl boyunca gerilemiş ve 2007'de yabancı finansal yatırımcıların Türk tahvillerinden çıkışları ve yetii ban- kaların kısa vadeli kredilerindeki geri ödemeler ne- deniyle eksi değerlere dönmüştü. Bu arada Türkiye, 2006 ve 2007'de toplam olarak yaklaşık 35 milyar dolarhk bir doğrudan yabancı yatırım girişi yaşamış; bu dönüşüm ise resmi çevrelerde aceleci bir iyim- serlik ile "dış açığın finansman kalitesiyükseldi" baş- lıklanyla müjdelenmişti. DYY'nin "dış borç yaratmayan, kalıcı ve istikrarlı" bir dış kaynak türü olduğuna vur- gu yapılarak, ulusal ekonominin dış kınlganlığının or- tadan kaldırıldığı söylemi de, yerli-yabancı tüm "pi- yasa oyunculan"nca övgüyle dile getirilmekteydi. Bu arada, adındaki "yatırım" sözcüğüne karşın, DYY'nin büyük bölümünün ulusal ekonominin sabit sermaye stokunun genişlemesi anlamında yatınm ol- madığı; çoğunlukla "edinimler ve biıieşmeler" kale- mi altında kaydedilen ve ulusal mülkiyetin yabancı- lara aktanlması anlamına gelen bir el değiştirmesinden ibaret -ve bir defalık- bir kaynak girişi olduğu ger- çeği ise ısrarla gözlerden uzak tutulmaktaydı. ••• 2008'in ilk yazında, küresel finans piyasalarında patlak veren kriz ve stagflasyon tehlikesi ile birlikte, Türkiye'nin cari açığını finanse ediş biçiminin tümüyle yeni bir görünüm kazandığı görülmektedir. Türkiye, ulusal gelirinin yaklaşık yüzde 7.5'ine ulaşmış olan cari açığını artık büyük ölçüde doğrudan dış borç- lanma ve uluslararası rezervlerini kullanma yoluyla kar- şılayabilmektedir. Aşağıdaki tablo bu gözlemi ser- gilemektedir. Tablo, 2008'in ilk beş ayıyla ilgili (ocak-mayıs) öde- meler dengesi verilerini sergilemekte ve 2007'nin eş dönemine görece karşılaştırmalar sunmaktadır. Ve- rilere göre, herşeyden önce, Türkiye'nin cari işlemler açığı 2008'in ilk beş ayında, 2007'nin eş dönemine görece yüzde 33 artarak, 21 milyar dolara ulaştığı gözlenmektedir. Söz konusu dönemde DYY girişleri yan yarıya azalmış ve cari açığın finansmanındaki pa- yı da yüzde 20'ye gerilemiştir. Portföy yatırımların- daki sermaye çıkışı ise eksi 1 milyar dolar tutarıyla cari açığın finansmanını daha da güçleştirmiştir. Cari Denge Doğrudan Yabancı Yatırım, NET Portföy Yatınmlan, NET Diğer Finansal Sermaye Hareketleri Net Hata Noksan Uluslararası Rezervler Artış Kaynak: TCMB, www.tcmb.gov.tr Ocak-Mayıs 2007 -16,157 9,625 7,014 1,930 4,802 7,214 Ocak-Mayıs 2008 -21,541 4,390 -1,095 14,681 -406 -3,971 Dolayısıyla, Türkiye'nin döviz açığını finanse ede- bilmesi için doğrudan yatırım ve portföy yatınmlan dışında iki seçeneği kalmış durumdadır: dış borç- lanma ve rezervlerin kullanılması. Tablodaki verile- re göre Türkiye 2008'in ilk beş ayında uluslararası re- zervlerinden 3.9 milyar dolar kullanmak zorunda kal- mıştır. Geriye kalan "dış borçlanma" seçeneği ise ür- kütücü boyuttadır: Türkiye 2007 başından, elimizdeki son veri olan 2008 Mart sonuna kadar, toplam 57.7 milyar dolar net yeni dış borç biriktirmiştir. Türkiye'nin dış borç toplamı 2007 başında 205.2 milyar dolar iken, 2008 Mart sonunda 262.9 milyar dolara ulaş- mıştır. Son 15 ayda biriktirilmiş olan toplam 57.7 milyar dolarhk net yeni dış borcun 54 milyarı ise özel sek- tör kaynaklıdır. YTL bazında çok yüksek düzeyde olan yurtiçi faizlerden kaçan özel sektör şirketleri, dövi- zin ucuzluğunu fırsat bilerek büyük bir iştaha ile dış piyasalardan doğrudan borçlanma yoluna gitmek- tedir. özel sektörün bilançolannda gözlenen dış borç yükü, döviz kurunda olası biryükselme sonucunda tüm ulusal ekonomiyi tehdit eden bir risk oluştur- maktadır. GÜNÜNİÇÎNDEN THY10.3 milyon kişi taşıyor TürkHava Yolları buyıl ocak-haziran döneminde vol- cu sayısının geçen yılın aynı dönemine göreyüzde 15.4 artışla 10.3 milyona ulaştığmı açıkladı. Çelebi, Delhi'ye de teklifverecek Çelebi Hava Sen'isi AŞ, Delhi Uluslararası Havali- manı yer hizmetlerinin 10yıl süreyleyürütülmesi için açılan Hsans ihalesine Shaurya Aeronautics Private Limited (SAPL) ile ortak teklifverme kararı aldı. I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear