22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18MAYIS2008PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIZI 11 jjarısınm, 'La Diva Turca' olmasının açıklamasmı alçakgönüllülükle yaparken 'Ben sadece ağzımı açıp şarkı söyledim' derdi ! sorarsanız: Şans-kader-kısmet Lsonra etme> Turc göres şeyy açıp ^ derdi kısm Buı kendi hoşla eyla Gencer gerek "Tutkunun Roıııaıu" kitabı için çalışııken, gerek i yıllar boyunca "jeni hep ikna e çalıştı. Başarısının, "La Diva " olmasının açık. aması ona ans, kader, kısmetti. "Ben bir pmadım sadece ağzımı arkı söyledim, hepsi bu" "Gerisi: Şans, kader, t..." un gerçek olmadığını elbet de bilirdi. Ama si>ylemekten ırdı... Tümbaşarısını çalışnıa, araştırma, öğr nmcli arama ve ı ıücadelemüke sonucu clde ctmişti. Bi soncunda cldc etmişti. kısmc An mcsle rastla te yeryoktu. ak illaki "şans' nnıe. LEYLA GENCER LA DİVA TURCA Zeynep Oral inçli seçimler lastlantıya, ramak gerekiyorsa c yaşamının ilk bpşlannda işte iki tısal olay: İNGRID BERGMAN'I AĞLATAN SOPRANO Yıl Carlo oynu) 954. Leyla Gencer Napoli'de San Opcrası'nda "Madam Butterfly" or. 3 temsil için a'nlaşması var. ginlerde Napoli, ne Napoli'si tüm tüm Avrupa bir aşk hikâyesiyle alanıyor: Ingrid B^rgman - Roberto lliııi aşkı! Ingıid Bergman, Amerika'da kocasım, cocuğunu terk etmiş seraiği adaınm len îtalya'ya gelnıiş, aynı tiyatroda d'Arc oynamışj temsiller bitmiş, *Iapoli'den ayrılmak üzere.. Ayrılmadan önce San Carlo'da Madam Butterfly'ı seyreder... Romantik operalann en romanriğini izlerken müthiş etkilenir Bergman. Butterfly sahnede, Bergman locada gözyaşlan içindedir. Temsil sonunda salıne arkasına atar kendini genç sopranoyu kucaklar, ona iltifatlar yağdınr. Bu arada yüzlerce flaş patlar... Ertesi gün tüm ltalya "Leyla" adını duymuş; o fotoğraftan, "Ingrid Bergman'ı derinden sarsan Türk soprano"nun yüzünü tanımıştır! ltalya çalk Ross peşın Jeann artık SAN FRANSISCO'YA ACELE FRANCESCA ARANIYOR Yıl 1955. San Francisco Operası Müdürü Kurt Adler, Napoli'deki San Carlo Operası Müdürü Di Costanzo'ya telefon eder. Panik içindedir: "tmdat! Bana hemen Francesca da Rimini'de başrolü oynayacak çok iyi bir İtalyan soprano bul!" Francesca rolünü üstlenen Renata Tebaldi, son anda hastalanmış, sahneye çıkamayacak! Napoli'deki Opera Müdürü Di Costanzo, San Francisco'daki Opera Müdürü Adler'i yatıştınr: "Aklımda biri var, harika Francesca olur. Çok iyi bir soprano." Ve telefonu kapamadan ekler: "Yazık ki İtalyan değil." Ondan sonraki günlerde iki kıtadaki iki opera arasında, "bu yeni çıkan soprano Francesca olabilir mi, olamaz mı" tartışması sürerken Di Costanzo hiç zaman yitirmeden Leyla'ya "Sana Francesca rolünü teklif edecekler, hemen kabul et" diye haber yollar. Francesca da Rimini mi? İşte o operayı hiç bilmiyor. Ama nasıl olsa hemen öğrenebileceğini artık çok iyi biliyor. Hem zaten tüm hocalan tembih ettiler ya: Hiçbir operayı bilmiyorum demeyecek. Ne teklif etseler "elbet biliyorum, söylerim" diyecek. Kurt Adler'in teklifine "evet" dedi. Yurtdışma adımmı atmasının üzerinden iki yıl geçmişti. Ve şimdi San Francisco Operası'nda Renata Tebaldi'nin yerine başrol oynamaya gidiyordu. Bana durumu şöyle açıklayacaktı: "Daha bonjour der demez, kendimi Tebaldi'nin yerinde buldunt!" Callas gelmiyor, kurtar beni' O ünlü fotoğraf: Ingrid Bergman ile 'Madam Butterfly 1 temsilinden sonra. (Napoli 1954). Başarının sım "ıl 1057. San Fransiseo Operası mevsimi iki eserle açacak: La Traviata ve Lucia dj Lammermoor. Lucia di Lammemıoor'un Lucia'sı Maria Callas'tır. La Traviata temsilleri çok başanlı geçer. Sıra Lucia'da.., .... Odasından içcri San Francisco Operası'nın Müdürü Kurt Adler dalar, Ağlamakh, "Mahvoldum! Bittim! Bcni kinısc kurtaramaz! Yok, yok, bcni yalnız sen kurtarabüirsin" deyip bir koltuğa yığılı.. "Pcrişanim... I üm bilctler satıldı... Oysa o gelmiyor... Billinı! Mahvoldum... Leyla, valvarırıın kurtar beni..." Francisco'ya gclemeyeceğini bildirmişti. "Ama ben Lucia'yl bilmiyorum ki!" Çok şaşırdı Adler: "Nasıl olur ! Biyografindc, bana vcrilen ıcpertuvar lisiıııde Lucia da vardı!" "Lucia'nın yalnız sondaki delilik aıvasını biliyorum, hepsi o kadar. Hcm o listc doğrıı dı-şiil ki. Napoli'de San Carlo Operası Müdürü bana, sendeıı liste istcdilcr nıi, tiiınüııü ya/.arsın rirmişii. Ben dc öyle yaplını. Söylenıek islvdiğim tüm operaları, biliyoruın diye ya/.dını... Onıııı için si/i kııı taraınanı... İsterdinı, ama kıırtarnıam inıkânsı/.!" Adler hiçbir şey dinlemiyordu. "Lülfcn, yalvarırnn" diyor başka şey demiyordu. "İlk temsil ne zaman?'" "Beş, }>üıı sonra." "Yapamam." "tstersen yaparsın." "İstesem dc yapamam." "Yaparsın." "Yapamam." "Yaparsın!!!" "Yapamam..."' "Yapmalısınü!" "llclc baslaıı sona clinleycyim stı operayı..." Dinlcdi. Baştan sona dinledi. Bir daha dinledi. Bir daha dinledi... "Yaparını" dedi. Gala'ya beş gün vardı. Tiyatıoya kapanıp çalıştı. Otel odasına kapanıp çahştl. Ciecc gündüz yirmi dört saat çalıştı. Ve yaptı! 'La Tıaviata' San Fransiseo. (1957) # I • Istanbul, Ankara, Milano, Roma. Napoli, Floransa, Verona, Venedik, Viyana, Varşova, Paris, San Fransiseo, Los Angeles. Chicago, Bilbao. Buenos Aires, Barcelona, Edinburgh, Glyndeboume, Lond- ra, Moskova. Leningrad. Stockholm, Köln, Lizbon'da, "Lucia", "Norma", "Lady Macbeth", "Alceste". "Kraliçe Elizabeth". "Anna Bolena", "Maria Stuarda", "Medea", "Aida", "Tosca", "Madam Butterfly". "Violetta", "Leonora" ve daha nicesini unutulmaz kılan neydi? Neydi başarının sırn? Şans, kader, kısmet olmadığını sizler de en az benim gibi biliyorsunuz. Ancak başannın sırnnı (üstelik sır falan da değil) "tüm bir yaşam" diye belirteceğimden burada "tüm bir yaşam"ı özetleycmem. Ancak birkaç başlık verebilirim: - Çok genç yaşta tutkusuna sanldı. Tutkusu, var olma nedeni, şarkı söylemek, opera ve müzik dünyasının birparçası olmaktı. Inançla, inatla, aşkla bu tutkunun peşinden koştu.... - Hep bilinçli ve akıllıca seçimler yaptr Daha başiangıçta Istanbul Konservatuvarı'nı terk edip ünlü italyan hoca Aarangi Lombardi'nin peşinden Ankara'ya gitmek gibi... En usta hocalan seçmek, ileride birlikte çalışacağı maestro ve reji- sörleri seçmek, söyleyeceği operayı seçmek gibi... - Mükemmeliyetçiydi. Salınede yalnız kendisinin değil, her şeyin, herkesin mükemmel olmasını istiyordu. Çünkü onun için temsil bir bütündü. Ve seyirciye saygısı sonsuzdu. - Çok çalışkandı. Hep çalıştı. Ses çalışması, rol ezberlemenin ötesinde bir çalışmaydı bu. Oynayacağı operanın tarihteki, coğrafyadaki, edebiyattaki, müzik dünyasındaki yerinden, o dönemin politikasından, bestecisinin geçirdiği tüm cvrclere uzanan çok geniş bir araştırma, analiz ve sentezden oluşan bir çalışma süreci... Her yoruma, engin kültür birikimini kattı. - Kolayı değil, zoru seçti. Kimselerin söylemeye cesaret edemediği ya da çoktan unutulmuş, hiç temsil edilmemiş eserlerin peşine düştü. Bunları ortaya çıkanp yıllar sonra ilk yorumlayan olması onu öteki "Diva"lardan farklı kıldı. Bu "zor", alışılmışm dışı rollerin aranan sanatçısı oldu. - Tekniği çok güçlüydü. Teknik gücüyle sesinin olanaklarını bütünledi. tümünü oyunculuk yeteneğiyle yoğurdu. ltalya'da hiçbir temsilini kaçırmamış olanlardan hep şu tümceyi duydum: "Leyla, sahnede göründüğünde, daha ağzını bile açmadan, hepimizi kendi ateşiyle tutuştururdu." Sahne karizması bu olsa gerek! O karizmayı temsillerini, konserlerini izleyenler iyi bilir. Hatırlasanıza, Istanbul konserlerinde, Aya lrini'nin kubbesinde uçuşan kuşlara bile hükmederdi! Boşuna dememişler, "Yeryüzünün tüm duyguları onun sesinde" diye... Ona sorarsanız. O, hiçbir şey yap- madı. "Hepsi, şans, kader, kısmet..." SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear