25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 MART 2008 PAZAR 10 MÜZİK haticetuncer?hotmail.com Protest müziğin güçlü sesi Efkan Şeşen, Türkiye’den ve dünyadan halk ezgilerinin yanı sıra klasik eserlere de nefesini veriyor Bir ıslık tutturmuşum dünyaya HATİCE TUNCER Protest müzikten Karadeniz havalarına, halk türkülerine kadar yorumları ve besteleriyle müzik dünyasının en üretken sanatçılarından Efkan Şeşen, ıslığını solist olarak kullandığı bir albüm çıkardı. Şeşen kendi yapım şirketinden yayımladığı “Renkler ve Islıklar” albümünde insanoğlunun akrabalığını anlatmak istemiş. Efkan Şeşen’in ıslığı, 19801987 yıllarında Metris Cezaevi’ndeyken içeridekiler ve yakınları arasında ünlenmişti. Henüz 1718 yaşlarında bir siyasi dava nedeniyle cezaevine giren Şeşen’in müziğe yönelmesinin nedeni de ıslığının gördüğü ilgi olmuş. Başka koğuşlarda yatanların duyabilmesi için havalandırmalara açılan pencerelerden var gücüyle ıslık çalarmış: “Cezaevlerinde, radyo ve televizyonun olmadığı zamanlarda ciddi ciddi yayın yapardım. Mektup günlerinde, şu an belki hayatta olmayan birçok insanın, en güzel anlarının belki aracıydı ıslık. Hüzünlenirlerdi, coşarlardı. Hiç duyma şansı bulamadıkları ezgileri saatlerce çalardım. Her koğuştan duyulması için öyle bir diyafram kullanırdım ki dudaklarım, burnum, gözlerim, bütün yüzüm uyuşurdu. Hiçbir şeye sahip olmadığınız bir zamanda ıslık sımsıcacık bir şeydi.” İlk bestelerini ıslıkla yapan ve tahliye olduktan sonra Grup Yorum’la müziğe de vam eden Şeşen için ıslık, gitarın yanında yardımcı bir enstrüman olmuş: “Evde koca bir arşivim var. Şu an kemanların, flütlerin, davulların uçuştuğu ezgiler ıslığımdan çıkardı. Bu nedenle ıslığıma kadim dostum derdim ve bu vefayı ödemem gerekiyordu.” DÜNYA İNSANI Efkan Şeşen, protest müziğin önemli bir ismi olmasına karşın bugüne kadar yaptığı 9 albümde kendi bestelerinin yanı sıra türkülerle, Karadeniz müziğiyle, farklı tarzlarda dinleyicisinin karşısına çıkıyor: “Bu benim çok renkliliğimden kaynaklanıyor. Karadenizliyim, bu kültürün bir parçasıyım. Dar bir alanda sıkışmadığım için farklı projeleri gerçekleştirmek bana keyif veriyor. Bence bu mozaik gibi bir şey. Ama ben kendimi dünya insanı, dünya müzisyeni hissediyorum. Protest, dipten gelen o yaşam biçiminin getirdiği müzik kültürü bir tarafımda duruyor. Bir yandan ağır eserler üretirken kent yaşamında sorunsallığı dillendirdiğim modern türküler de yapabiliyorum. Köroğlu, Dadaloğlu gibi başkaldırmış halk ozanlarının deyişleri de benim müzikle kolay buluştuğum noktalar. Böyle bir albüm projem de var.” 16 DİLDE RENKLER Şeşen geçen yıl çıkardığı “Yüreğine” gaje” Tunceli ve çevresinden derlenmiş bir albümünden sonra sadece ıslık çalacağı al ezgi. Ülkemizin her yöresinde çok sevilen, büm için hazırlanmış. Evinde kurduğu stüd Artvin’in “Cilveloy” türküsü Şeşen’in yoyoda gecegündüz çalışan Şeşen’e müzisyen rumundan çok tutulmuştu. Şeşen, “Sarı dostları destek olmuş. Albümdeki beş ez Gelin”, “Çarşambayı Sel Aldı”, “Allam Allam Yâr” gibi Türkiye’nin her yögide gitar çalan Sinan Güngör, resinde çok sevilen türküler dıdüzenlemelerde yardım etşında Rus, İngiliz, Makedon, miş. 16 dilden “RenkBir Roman halk ezgileriyle aller ve Islıklar” yazan türküyü bütün bümün renklerini çoğaltalbümün kapağındadünya halkları mış. Melodisi Latin ki güzel çizimler kendi dillerinde Amerika’dan ülkemize Marmara Üniversiyorumlayabilirler. Bu kadar ulaşan “Qundo tesi’nden Zevo’ya Calienta El Sol” ve tüm ait. Serdar Taanlamda bence ıslığım sol hareketlerin en sevlu’nun grafiğiyle özbütün hepsini bir diği marş İtalyan halk şargün bir kapak ortaya potada eritti. kısı “Bella Çav” ile, ıslıkçıkmış: “En keyifli anla dünya turunu tamamlıyor. larımda ıslığı tutturdum. Şeşen, kendi bestesi olan “DünIslık, her defasında zapt edilyanın Gözyaşları” ile albümün “son memesi zor, aynı melodiyi her zaman farklı çalacağın, bir özgürlük düşkünü, lodisini” çalıyor: “Artık bu toplum her şesamimi bir enstrümandır. Islık üzerine yi açık yaşıyor. Dolayısıyla belki en aramutlaka bir kürsü açılmalı bence. Halk nan şey samimiyet ve ıslık bunu temsil edizaten sevinç, coşku, korku, anında kul yor bence. İnsanoğlunu, kökleriyle birlanıyor, ama disipline edip çalmak her ba birine bağlı ağaçlar gibi düşübayiğidin harcı değil. Islık bu işi tek ba nelim. Bir dünya bahçeşına gerçekleştirmeyi seven bir enstrü si düşünelim. Arılamandır. Ağızdaki sinirler, kaslar, bütün rın taşıdığı polenbeden, diyafram, o anki ruh halinizle lerle çiçekler açbirleşiyor. İnsanın nefesi olduğu için di sın, meyveler Bu sipline edip bilinen ezgileri çaldırtmak olsun. daha bir zordur. Zaten dünyada örnek renklerin, kokuların, biçimleri çok az.” lerin bir akrabalığı var. BeİLVELOY NANAYDA nim ıslığım, arılar “Bintiş Şelebiya” çok yaygın olarak bi gibi ezgiden ezgiye linen, farklı sözlerle birçok kez yorumla bir köprü kurdu. Sonan, çok sevilen bir Arap halk türküsü. “El nunda ‘Dünyanın Göz yaşları’ diyerek insanoğlunun bugünkü haline, derdine yandım.” MACAR DANSI Şeşen ıslıkla seslendirdiği 16 halk ezgisinin yanı sıra Brahms’ın “Macar Dansı” ve Gabriel Faure’nin “Pavane” eserlerini de yorumluyor. Özellikle Macar Dansı, dünyada birçok orkestra tarafından çalınmış olması nedeniyle Şeşen’i oldukça zorlamış, kayıtlar sırasında birkaç kez tekrarlamış: “Bu albümün sadece etnik değil, insanoğlunun genel kültürünün farklı kategorilerini anımsatması isteğiyle iki de klasik eser çaldım. Bütün ırmaklarımızın koca bir denize aktığı ve insanoğlu kültürünün daha önde oluşunun önemi var. Bir türküyü bütün dünya halkları kendi dillerinde yorumlayabilirler. Bu anlamda bence ıslığım bütün hepsini bir potada eritti. Farklılıklarımız değil, kardeşçe bir arada yaşamamız önemli. Bizim kendi aramızda fazla bir sorunumuz yok. Bizi birbirimize düşürenlerin başka sorunları var diye de gizli mesajlar içeriyor bence içerisinde.” İstanbul’un ve kadınların hikâyeleri Türkiye’de “dünya müziği”nin öncü firmalarından Doublemoon 10. yılında iki toplama albümle, doğudan batıya, kuzeyden güneye, gelenekselden elektroniğe sesleri ve melodileri bir araya getiriyor. İki CD’den oluşan “Homegrown İstanbul2” albümü dünyaya İstanbul’dan ses veriyor. “Doublemoon Kadınları” albümünde Türkiye’den ve dünyanın çeşitli ülkelerinden kadınlar, sesleri ve müzikleriyle hikâyelerini anlatıyorlar. “Homegrown İstanbul 2” albümü Burhan Öçal, Mercan Dede, Sabahat Akkiraz, İlkay Akkaya, Rojin, Buzuki Orhan, Selim Sesler, Ceza, Baba Zula, Vedat Sakman, Barbaros Erköse, Hüsnü Şenlendirici, Ayşe Tütüncü, Cahit Berkay, Cem Yıldız’ın yorumlarını, enstrümanları Türkiye’nin ve İstanbul’un müziklerini buluşturuyor. C Emel Sayın’dan Aynur Doğan’a “Doublemoon Kadınları” albümü bugüne kadar yayımlanmış albümlerinde yer alan kadın solistlerden bir seçki sunuyor. Albümde, Emel Sayın, Sabahat Akkiraz, Aynur Doğan, Sultana, Ayşe Sicimoğlu, Burcu Baş, Funda Güllü, Aziza A. Türkiye’den, Natacha Atlas, Brenna MacCrimmon, Susheela Raman, Azam Ali çeşitli ülkelerden, yaşları, kimlikleri, sesleri, duruşları farklı kadınların sesleri art arda sıralanıyor. Ş eşen, “Merhaba” albümünde seslendirdiği, Kıbrıs’ın geleneksel bir halk türküsü olan “Dillirga”yı bu albümde normal süresinde çalıyor ve hemen ardından bir kez de “DillirgaOtuz Beş Saniye” notuyla kısa bir bölümüne daha yer veriyor: “Bir ironi yapmak istedim aslında. Bu ezgi benim ıslığımla binlerce cep telefonuna 30 saniye olarak indiriliyor. Ben sahnede Dillirga’nın girişini hep ıslığımla çalardım. Islığımı kaydetmişler ve bir yıldır cep telefonlarına, üstelik beste olarak pazarlanıyor. Benim ıslığımın, üstelik bir halk türküsünün beste gibi satılması da büyük fütursuzluk. Aslında bu olay da böyle bir albüm çıkarmamda etkili oldu. Zaten bu konuda dava açtım, duruşma gününü bekliyorum.” Dillirga EV İŞLERİ Efkan Şeşen, bugün 15.0017.00 saatleri arasında Ortaköy 200 Kitabevi’nde dinleyicileriyle buluşup “Renkler ve Islıklar” albümünü imzalayacak. 22 Mart Cumartesi gü nü saat 20.00’de Avcılar Viran Kafe’de konser verecek olan Şeşen, internette www.efkansesen.net adıyla bir site kurarak sevenlerini çalışmalarından haberdar ediyor. Şeşen, müzik dünyasının sanatçıyı zorlayan koşullarına karşın değişik tarzlarda her yıl albüm çıkarabilecek gücü ailesinden alıyor. Müzik öğretmeni olan eşi Didar Şeşen, oğlu Sinan ve kızı Ezgi, Şeşen’in en büyük yardımcıları: “Aile değerleri benim için çok önemli. Baba olmak, müzisyen çocuklara sahip olmak çok güzel bir şey. Onlara emek vermek çok güzel. Evin işlerinin yarısından çoğunu ben yaparım, bu da bana keyif veriyor. Evi temizlerim, yemeğin ucundan tutarım, çamaşır, bulaşık, ütü yaparım. Müzikteki gibi yaşamımız da mütevazı, ama çok yönlülüğümüz var. Doğayı seviyoruz, geziyoruz. Biz Gaziantep’i de seviyoruz, Artvin’i de, ama Edirne’yi de.” CUMHURİYET 10 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear