25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
C İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına İLHAN SELÇUK ? Baştarafı 1. Sayfada Genel Yayın Yönetmeni: İbrahimYıldız ? Yazıişleri Müdürleri: Mehmet Sucu, Güray Öz (Sorumlu) ? Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara İstihbarat: Cengiz Yıldırım ? Ekonomi: Hasan Eriş ? Dış Haberler: Özgür Ulusoy ? Kültür: Egemen Berköz ? Spor: Abdülkadir Yücelman ? Makaleler: Sami Karaören ? Düzeltme: Abdullah Yazıcı ? BilgiBelge: Edibe Buğra ? Yurt Haberleri: Mehmet Faraç Yayın Kurulu: İlhan Selçuk (Başkan), Emre Kongar (Başkan Yardımcısı), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay Atatürk Bulvarı No: 125, Kat:4, Bakanlıklar Tel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 ? İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık, H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4418745 ? Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, İnönü Cd. 5 S. Aksoğan İş H. Kat 1 Tel: 363 12 11, Faks: 363 12 15 Antalya Temsilcisi: Ahmet Oruçoğlu Cumhuriyet Meydanı Yıldız Apartmanı B Blok No: 80/5 Tel: 0242 2480057 Faks: 0242 2430509 ? İdare Müdürü: Hüseyin Gürer ? Mali İşler: Bülent Yener ? Satış: Fazilet Kuza ? Cumhuriyet Reklam: ? Genel Müdür: Özlem Ayden ? Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Tel: (0212) 251 98 74 75 /251 98 81 82 Faks: (0212) 251 98 68 Rezervasyon: (212) 343 72 74 Faks: 212 343 72 53 İmsak: 5.38 Güneş: 7.07 Öğle: 12.25 İkindi: 15.04 Akşam: 17.31 Yatsı: 18.53 Yayımlayan ve Yönetim yeri: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2. 34381 Şişli/İstanbul. Tel: (0/212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0/212) 343 72 64 Yaygın süreli yayın Baskı: Merkez Gazete Dergi BasımYayıncılık San. ve Tic. AŞ Fatih Mah. Hasan Basri Cad. Samandıra Kartal/İstanbul Dağıtım: Merkez Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. A.Ş. www.cumhuriyet.com.tr 3 ŞUBAT 2008 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK devletine dönüşümünün kaçınılmaz olacağını” saptayan vurgulamayı “Reflekslerini ortaya koydular” diye yanıtlayarak önemsemediğini ortaya koyuyor. Görünen köy kılavuz istemez; toplumsal gerilim… gerginlik... üniversitede, toplumda kamplaşma olasılıklarına hoşgörülü. Türbanla başlayan sürecin Cumhuriyet’i laiklik ilkesinden uzaklaştıracağı, İslam devletine dönüşümün kapılarını açacağı içeriğindeki siyasal ve toplumsal örgütlerden gelen tepkilere karşı ortağıyla duygusuz, duyarsız. Örneğin sivil toplum örgütlerinin Anıtkabir’deki eylemlerine bakış açısı malum: “Anıtkabir’de ‘sap’ gibi durdular!” Ankara çalkalanıyor: Bir yandan TBMM Anayasa Komisyonu’nda CHP, sonuç alamayacağını bile bile ama sonuna kadar laiklik savaşı veriyor. Bir yandan Üniversitelerarası Kurul ne derlerse emrin olur diyen, hükümet komiserliğine soyunan YÖK Başkanı YZ Özcan’ın tehditlerine kulak asmadan tarihsel görevini yerine getiriyor. ??? RTE soluğu Istanbul’da alıyor ve havaalanından uzaklaşırken söylediği iki cümle ile tepkilere ne kadar duyarsız olduğunu gösteriyor. “Üniversite refleksini ortaya koymuş” diyor ve ekliyor: Ne anayasanın değiştirilmesi olanaksız 2. maddesi, ne toplumda, üniversitelerde kamplaşmaların yoğunlaşması olasılığı… RTE’yi ve peşine takılan MHP’den Bahçeli’yi ilgilendirmiyor. RTE, demokrasilerde sadece parlamentonun değil, parlamento dışı dünyanın da söz sahibi ve etkili olduğunu kabul etmediğini, toplumsal tepkileri hiçe saydığını bir kez daha “Parlamentomuz gayet güzel çalışıyor!” diyerek ilan ediyor. Gazeteci, RTE’nin bu duyarsız tutumunu; “Sıkıntı yok yani?” diye hayretle karşılıyor. Yanıt; “Hayırlı olacak!” ??? On yıl, on beş yıl önceki kafa neyse, bugün de kafa, aynı kafa! Değiştiğini söylüyor ama değişmedi. Yıllarca önce açıkladığı yolda yavaş yavaş ilerliyor. “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor. Yani bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek yahu” diyordu; bugün bu saptamasını gerçekleştiriyor, laiklik gidiyor. “Türkiye’yi İslamın devlet planı içinde düşündüğünü” söylüyordu; bugün bu yolda hayli mesafe aldı, yürüyor. ??? Savunmalarındaki gerekçe; türbanın, İslam dininin bir koşulu, kuralı olduğunu öne sürüyor. Bu yaygın söylem, türbanın İslam dininin ve Müslümanlığın bir emri olduğunu söylüyor söylemesine de; isterseniz deneyin, sorun sokaktaki herhangi bir türbanlıya emrin Kuran’ın neresinde, hangi ayette, ne biçimde yazılı olduğunu bilmediğini, kulaktan dolma, hoca hacı sözleriyle dinin gereği olduğuna inandığını göreceksiniz. Hürriyet’te Özdemir İnce bir ayetten söz ediyor, çevirisini veriyor. Çeşitli kaynaklara sorduktan ve araştırdıktan sonra sık sık sözü edilen Nur Suresi 31. ayetinin çevirisini aktarıyor: “Söyle inanan kadınlara: Harama bakmaktan sakınsınlar ve cinsel organlarını saklasınlar. Örtülerini göğüsleri (memeleri) üzerine vursunlar”. O kadar ki, Özdemir İnce, ayette geçen üç önemli sözcüğü Türkçe anlamlarıyla yazıyor. Örneğin “farj” sözcüğü geçiyor: Erkek ve kadın cinsel organı. “Jayp” sözcüğü: Meme, göğüs. Bir okuru da ayetin örtmekle ilgili bölümünün hem Arapçasını hem de çevirisini yazıp göndermiş: “Vel yadrıbne bihumurihinne alâ juyubihinne” (En doğrusu ki örtülerini göğüsleri (memeleri) üzerine vursunlar). Bu yazılar, açıklamalar türban yutturmacasının üstündeki örtüyü kaldırıyor. Davutpaşa’daki patlamada yaralanan iki kişi daha yaşamını yitirdi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Ölü sayısı 23’e çıktı İstanbul Haber Servisi Zeytinburnu Davutpaşa’daki ruhsatsız bir işyerinde meydana gelen patlamanın ardından hastaneye kaldırılan Sevdat Çelik (23) ve Satılmış Haylamaz’ın da yaşamını yitirmesiyle ölü sayısı 23’e yükseldi. Patlamada yaşamını yitiren Orhan Saday (26) İstanbul’da, Yaşar Kara (37) ve Gülhan Çubuk (31) Trabzon’da, Hasan Akhun (20) Mardin’de, Aslan Doğan (35) ise Giresun’da toprağa verildi. Patlama sonrası, enkaz kaldırma çalışmalarına, Zeytinburnu Cumhuriyet Savcılığı tarafından yapılan inceleme sonucunda verilecek kararın ardından başlanacak. Afet Koordinasyon Merkezi, tedbir amaçlı olarak 5 araç ve 22 personelini bölgede bekletiyor. Patlamada yaşamını yitiren Orhan Saday (26) için, yakınları tarafından Adli Tıp Kurumu’ndan alındıktan sonra cenaze töreni düzenlendi. Saday’ın iş arkadaşı olan ve patlamada yaralanan Yu ‘AĞABEYİMİ BULAMIYORUM’ Davutpaşa’da patlamanın meydana geldiği binadaki bir torna atölyesinde çalıştığı belirtilen Mehmet Coşkun’un (28) yakınları yetkililere kayıp bildiriminde bulundular. Kardeşi Himmet Coşkun, enkaz alanında kayıp Mehmet Coşkun’un enkaz alanında bulunan telefonunun ve kazağının parçalarını basın mensuplarına gösterdi. Coşkun, Adli Tıp Kurumu’ndaki cesetler arasında ağabeyini teşhis edemediklerini belirtti. şullarını sağlayamaması sonucu bir katliam ortaya çıkıyor. Açlık ve yoksulluk sınırının çok altında olan asgari ücretin dahi çok olduğunu söyleyen ve çalışanların taleplerini gürültü olarak nitelendirenler katliamdan sorumludur” denildi. Yaralıların tedavi Tedavileri süren 19 yaralının isimleri şöyle: Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi: İlhan Nizli, Hasan Altay, Sedat Oruç, Mobir Martan. Vakıf Gureba Hastanesi: Selahattin Dukan, Rasim Mümin, Rıfat Akarsu, Necmettin Küçükyılmaz, Refik Yılmaz. Bakırköy Eğitim ve Araştırma Hastanesi: Erhan Altuğ. İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi: Hamit Tetik, Tahile Kılıç, Halil Unutmaz, Yasin Dinçer. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi: Onur Önder. Beyoğlu Göz Servisi: İskender Mutlu, Sabriye Kadakal. Hayat Hastanesi: Erol Türkan. suf Dukan, “Torna atölyesi olan aynı işyerinde çalışıyorduk. İkinci patlama ile ne olduğunu anlayamadık’’ dedi. Dukan, çalıştıkları atölyenin sahibinin, 3 ay önce, patlama olan binada yer alan kot atölyesi hakkında kirlilik yarattığı gerekçesiyle şikâyette bulunduğunu, ancak bir sonuç alınamadığını söyledi. Olay yerinde incelemelerde bulunan TBMM Başkanvekili Meral Akşener olayın basından izlediğinden daha büyük olduğu nu gördüğünü belirterek “Sanki bir kitle imha silahı patlamış gibi’’ dedi. Akşener, “Bir takip eksikliği var” diye konuştu. Halkın Hukuk Bürosu’ndan yapılan açıklamada, patlamanın “kaza değil katliam” olduğu belirtilerek “İşletilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile belediyeden izin alması gereken bir işyeri, yetkililerin ihmalkârlığı (!) ve gözünü para hırsı bürümüş işverenlerin hiçbir iş sağlığı ve güvenliği ko Baykal, Davutpaşa’daki patlama bölgesinde incelemelerde bulundu ‘Allah’ın emri değil, ihmal’ İstanbul Haber Servisi Davutpaşa’da 23 kişinin ölümüne neden olan patlamalarla ilgili olay yerinde incelemelerde bulunan CHP lideri Deniz Baykal, “Bu patlama Allah’ın emri değil. Bu kader ve kaza değil. 14 yıldır İstanbul’u yöneten kadro ve Sayın Başbakan ne yaptı?” dedi. CHP lideri Baykal, CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal ve Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk ile patlama yerinde incelemelerde bulundu. Davutpaşa’dakine benzer olayların İstanbul’da sıklıkla yaşandığının altını çizen Baykal, hükümeti ve yerel yönetimleri gerekli önlemlerin alınması konusunda uyardı. Baykal şunları söyledi: “Bu durumda ne kadar işyeri var? Nerelerde böyle bir manzara var? Bunun tespitine yönelik ciddi ve sistemli bir çabanın yürütüldüğünü söylemek mümkün mü? Tehlike arz eden işyerlerinin kapatılması yönünde bir çalışma var mı? Böyle bir çalışma yok. Bu yönde çalışmaların olmaması bir süre sonra başımıza buna benzer olayların gelmesini içimize sindiriyoruz demektir. KuFotoğraf: DENİZ TATARER CHP lideri Baykal, parti yöneticileri ve belediye başkanlarıyla birlikte patlama bölgesini inceledi. miş, kadınerkek, gençyaşlı, gözlerinde yüzlerce soru işareti dolaşan, güçlü ama kaygılı insanlar... Anıtkabir’in içi ve Aslanlı Yol tamamen doluydu. Katılımcıların kabaca yüzde 10’u 1525 yaş grubundaydı. Gönül daha fazlasını isterdi, ama bu oran da fena değil! 68 kuşağındakiler, “İş yine başa düştü. Yeniden başlayacağız” diyordu. Daha yaşlı olanlar, “Bir ömür mücadeleyle geçti, daha mı” diye soruyordu. Emekliler, “Artık işimiz buralarda olmak” deyince takıldım: “Elbette, böyle bir ortamda emekli olunmaz, emekçi olunur...” İki aylık çocuğunu sepete koyup getirmiş bir aile şu sözleri dilimden dudağıma getirdi: Anıtkabir, başlı başına bir insan pınarı! ??? Anıtkabir’de doğal olarak herkesle tanış gibiydik... Sorular da ortaktı: Ne yapacağız? Yer yer 1520 kişilik gruplar halinde sohbet ettik. Herkes bir ucundan tutuyor, bir şey söylüyor... Ortak payda şu: Bir araya gelip güçlerimizi birleştirmeliyiz... Bu payda hemen şu karşılığı buluyor: Çok doğru... Ama nasıl? Amasya Taşova’dan, salt Anıtkabir buluşması için gelen Seyfullah Aytekin yöresindeki durumu anlatıyor: “İnsanları fakirleştirdiler ve tembelleştirdiler. Karınlarını doyuracak paket verip, oylarını alıyorlar!” Oracıkta sadaka ekonomisiyle ilgili şöyle bir ortak slogan ürettik: Fakirleştirdoyuryönet! Halen kamu kuruluşlarında çalışanlar da buluşmadaydı. Onlar, AKP kadrolarının geçmiş döneme oranla farkını özetledi: Eskiden yüzdeli çalışma vardı. Bir işi yapan kişi yüzdesini alırdı. Bunlar çok daha uyanık, işe ortak oluyorlar. Araya girdim: “İstikrar dedikleri bu olsa gerek... Ortak olup sürekli akar sağlamak... Yüzdeyi bir kere alırsın, biter...” ??? İki saatlik buluşmanın ardından ayrılırken, insanların kafasındaki soru işaretleri bitmemişti. Belki de artmıştı: Ne yapmalı? Dünkü Anıtkabir buluşmasını yeni bir başlangıç olarak kabul edersek, bu kez yeni soru çıkıyor karşımıza: Neyin başlangıcı ve nereye doğru bir başlangıç? Bu soruları bana yöneltenlere çevremdeki kimi Cumhuriyet okurları şu yanıtı verdiler: “Balbay’ın bugünkü yazısındaki serçe öyküsünde olduğu gibi... Hepimiz ne yapabiliyorsak, az çok demeden onu yapmalıyız...” Anıtkabir önümüzdeki dönemlerde de buluşma yeri olmaya devam edecek... Benim önerim şu: Anıtkabir’de oluşacak insan pınarları buradan “Görevimizi yaptık” rahatlığıyla ayrılmamalı, “Görev aldık” sorumluluğuyla ayrılmalı ve halkın içinde çoğalmalı... Haklı olmak yetmez... Halklı da olmalıyız... Sessiz yığınları ne yapıp edip yanımıza çekmeliyiz! Anıtkabir’deki 100 bini aşkın kişi halkın içinde milyonlara dönüşmeli... ankcum?cumhuriyet.com.tr Konya’da ölenler anıldı ralları ihlal edenler ellerini kollarını sallayarak dolaşıyor. Kural ihlallerinin bedelini iyi niyetli vatandaşlar ödüyor. Bu olaylar kuralsızlıktan kaynaklanıyor. Kurallar önemlidir. Anayasa, belediye nizamnamesi de önemlidir. Bunlar ihlal edilirse acı olaylarla karşılaşılır.” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın ruhsat sız işyerlerini yurttaşların ihbar etmesi gerektiği yönündeki açıklamalarını eleştiren Baykal, kimsenin yurttaşları suçlamaya hakkı olmadığını belirterek “Vatandaşlar bu imalathaneleri ihbar etmişler. Etmeseler ne olur? Herkes üzerine düşeni yapmalıdır” dedi. Patlamalarla ilgili hükümetin de sorumlu olduğuna dikkat çeken Baykal, “23 kişinin ölü müne göz yumulmasının hesabının verilmesi gerektiğini” söyledi. Baykal, “Burada insanlarımız ölürken hükümet başka işlerle meşgul. Hükümet, muhalefetin elinde olan belediyeleri nasıl böleriz ve bundan nasıl kazançlı çıkarız hesabında. Türkiye’de benmerkezci bir anlayış hâkim. Başbakan’a göre Türkiye bir diktatorya” diye konuştu. Zümrüt Apartmanı önünde anma töreni KONYA (Cumhuriyet) Konya’da 2 Şubat 2004’te çökerek 92 kişinin ölümü ve 30 kişinin yaralanmasına neden olan Zümrüt Apartmanı enkazı önünde anma töreni düzenlendi. Konya Çiçekçiler Odası ile Konya Dağcılık, İzcilik, Doğa Sporları Arama ve Kurtarma Kulübü tarafından organize edilen törene Zümrüt Apartmanı enkazında yakınlarını kaybeden yurttaşlar katıldı. Törende konuşan Arama ve Kurtarma Kulübü Başkan Yardımcısı Cem Canbaz, bu acı faciayı unutmadıklarını ve unutturmayacaklarını belirterek “Bizler burada hayatını kaybedenlerin ailelerine, özellikle de çocuklarına sahip çıkılmasını istiyoruz. Onlar bu acımasız hayatta yapayalnız kaldılar. Lütfen bu insanların acılarını paylaşalım” dedi. Faciada göçük altından yaralı olarak kurtarılan ve kolunu kaybetme tehlikesi olan Betül Türkoğlu’nun şimdi okulunda masatenisi takımında oynamaya başladığına dikkat çeken Canbaz, “Bu çocuklar, bu insanlar kolay yetişmiyor. Lütfen herkes bu konuya ve bu çocuklara sahip çıksın” diye konuştu. / IŞIL ÖZGENTÜRK Erdoğan, Baykal’a çattı Türban tartışmasını başlatan Başbakan, CHP liderine ‘Sen ne anlarsın, bırak Diyanet’in işi o’diye seslendi İstanbul Haber Servisi Başbakan Tayyip Erdoğan, AKP’nin üniversitelerde türban yasağını kaldırma girişimine sert tepki gösteren CHP’yi “gerilim politikasından medet ummakla, başörtüsü konusunu istismar etmekle” suçladı. Erdoğan, “Türban nasıl dinin temel şartı haline gelmiştir? Yeni bir peygamber mi gelmiştir” diye soran CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a, “Sen ne anlarsın o işten, bırak o Diyanet’in işi” yanıtını verdi. Erdoğan, partisinin “Yerel Siyaset Akademisi”nin açılışını yaptı. Maslak’taki TİM Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirilen açılışta konuşan Erdoğan, CHP’ye eleştirerek, “ Türkiye’nin normalleşmesine katkım olur mu diye değil, gerilim üretmeye çalışıyor. Derdi; gerilim politikasından bana bir şey gelir mi? 22 Temmuz’da görmedin mi, gelmedi...” ifadesini kullandı. Baykal’a isim vermeden, “İkircilikli oynama, düz, doğru, dürüst ol” diye seslenen Erdoğan, “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. Zaman zaman söylüyorsun bunu, benim de hoşuma gidiyor ama uygula, biz de alkışlayalım” dedi. tablosu bu” yorumunu yaptı. Baykal’ın “Türbanın serbest bırakılması konusunda Menderes ve Demirel dönemlerinde dahi bir talep gelmemiştir. Bugüne kadar talep edilmeyen bu talep nereden çıkmıştır? Türban nasıl dinin temel şartı haline gelmiştir? Yeni bir peygamber mi gelmiştir?” sözlerini de “şecaat arz ederken sirkatin söylemek” atasözüyle yorumlayan Erdoğan, şunları söyledi: “Siz partinizin toplantılarına benim başörtülü kardeşlerimi getireceksiniz, seçim otobüslerine başörtülü kardeşlerimizin resmini koyacaksınız. Ama öbür taraftan ‘Peygamber yeni mi geldi’ diyor. Sen ne anlarsın o işten, bırak o Diyanet’in işi. Peygamber gelip gelmediğini soruyorsun, öğrenemedin herhalde; bu iş bitmiş. Neyin beklentisi içindesin? ” Kadın Milletvekillerine Kocaman Bir Sıfır Ben sanırdım ki, kadınlar farklıdır. Çünkü annedirler. Meğerse yanılmışım, ülke bilim ve gelişmişlik yolunu bırakıp ortaçağ karanlığına doğru adım adım ilerlerken, kadın milletvekilleri erkek başkanlarının dümen suyunda debelenip duruyorlar. Önce AKP kadın milletvekillerine soruyorum: Partinizin vitrininde birer cansız manken olmaktan hoşnut musunuz? Kanallar bol makyajlı cansız mankenleri haber bültenlerine taşıyıp, türbanın bilmem kaç biçimde bağlanacağı konusunda bilgi verirken, siz ne hissettiniz? Ben olsam, aynı gün sırtıma siyah bir çarşaf geçirip Meclis’e öyle giderdim. Böylece varılmak istenilen yere bir an önce varıp, türban bağlamayı öğretmeye çalışan kanalların da işini kolaylaştırırdım. “Özgürlük mü? Öyle olmaz böyle olur” derdim... Hemcinslerinize layık olduğunu savunduğunuz ortaçağ karanlığından kendinizi neden sıyırmaya çalışıyorsunuz? Milletvekili olduğunuz için mi?.. Sizin dokunulmazlığınız var, çarşafla topluca Meclis’e girseniz kim size ne yapabilir? Böylece her şey çok açık anlatılmış olurdu. Ama size ne bu ülkenin geleceğinden, küçücük kızların ilahiler söyleyip kapanmalarından... Emir büyük yerden, aksi takdirde gelecek seçimlerde milletvekilliğiniz tehlikeye girebilir. Gelelim, MHP milletvekillerine... Onları kadınlarıyla, erkekleriyle acayip takdir ediyorum. Nedeni çok basit: Üçbeş bin oy uğruna, canlarını dişlerine takıp abuk sabuk bir türban bağlama biçimini gündeme taşıdıkları için. Bir de bunu vatan kurtarıyormuş gibi yapmazlar mı? Onlara soruyorum: Sizin için vatan nedir? Bilimin ışıklı yolunu terk edip, ortaçağ karanlığına ilerlemek mi? Başkanınızın TÜSİAD’la atışmaları bile sizi kurtaramaz. Zaten TÜSİAD da “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” diyor. Birden aydılar. Beş ay önce “İstikrar, istikrar” diye AKP’ye gaz verirken şimdi birden ne oldu? Bunu da anlamak o kadar zor değil.. sermayeler de çatışır. Ama merak etmeyin.. ister yeşil, ister beyaz sermeye olsun bir yerde mutlaka anlaşırlar. İşin tabiatı bu, filler tepişirken olanlar çimenlere olur. Çok umutlu olduğum DTP’nin kadın milletvekillerine gelince; vallahi ben onlardan Meclis’e girdiklerinin birinci ayında umudu kestim. Bölge koşulları ve geldikleri yer gereği çok cabbar, çok savaşkan olacaklarını düşünmüştüm; nerede.. karınları aç, aileleri için birer sermaye gözüyle bakılan Kürt kızları onların umurları bile değil. Onların başlarını örtmüşler, olabilir.. aileleri okula göndermiyormuş, olabilir.. biri Kuran kursundan sonra sinemaya gitmek istemiş, ağabeyi de onu oracıkta bıçaklamış olabilir.. yeter ki İmralı’dakinin sağlığı bozulmasın... Şu anda yazdıklarımdan kadın olarak ben utanıyorum, sizler hiç aynaya bakmıyor musunuz? Şu komedi sizi etkilemiyor mu: Bir kız çocuğu başı bağlı tıp okuyacak, hukuk okuyacak ve siz ona okulu bitirdiğinde “Hayır, başını açmazsan sana iş yok” diyeceksiniz. Böyle bir faşist uygulama olabilir mi? Elbette olamaz.. ama bir yirmi yıl daha bunları konuşacağız; çünkü sizler kadınlara yaraşır, vakur ve koruyucu bir duruş sergilemediniz. Bu sözlerim CHP’li kadın milletvekillerine de.. öyle, yasa geçsin, nasıl olsa Anayasa Mahkemesi yasayı geri çevirecek demekle olmaz; ya geri çevirmezse, yedeğinizde hangi eylem planı var? İnternetten bir iletişim ağı mı kurdunuz? Topluca Meclis’i mi terk edeceksiniz? Bence AKP’li kadınların yapamadığını siz yapın, siyah çarşaflarla Meclis’e gidin. Geleceği bir fotoğraf olarak gösterin. Belki o fotoğraf insanların aklını başına getirir; çünkü bütün ülke topluca delirmiş gibi... Delilik zor bir durumdur ve bu durumu kadın olarak siz aşmaya çalışın.. çünkü annesiniz. Bundan daha güçlü bir silah olamaz. isilozgenturk@gmail.com Başbakan yine karıştırdı İstanbul İl Özel İdaresi’nce, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Ticaret Odası’nın işbirliğiyle düzenlenen “Meslek Geliştirme ve Uyum Kursları’’nı tamamlayanlara sertifikalarının verildiği törende de konuşan Erdoğan, “başörtülü ya da dindar insanların da laiklikten yana ve Cumhuriyet değerlerine bağlı” olduğunu söyledi. Erdoğan, “Vatandaşlarıma sesleniyorum; yaşam biçiminizi tehdit altında, kendinizi sosyal baskı altında hissederseniz, biliniz ki güvenceniz laikliktir. Biliniz ki, güvenceniz laik sistemin savunucuları olarak bizleriz’’ diye konuştu. ‘Herkes görevini yapar’ Son günlerde yaşanan tartışmalara atıfta bulunarak “Biz sakiniz. Unutmayın; herkes görevini yapar. Bundan kimse rahatsız olmasın” diyen Erdoğan, salondaki toplululuğu kastederek “Bakın burada başı açığı da var, örtülüsü de. Bizim arzuladığımız Türkiye CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear