Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 ŞUBAT 2008 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Müsteşar ile Teftiş Kurulu Başkanı, kurulu ‘kapatırım’, ‘kapattırmam’ kavgasına girişti 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Gümrük’te sert tartışma İLHAN TAŞCI Aydınlığın Kutsal Başkaldırısı... Şafakta arayıp öğle vakti yitirdiğimiz aşklar vurdu ölümlere benzeyen... Gözlerimizin içinde çoğalan boşluk, bir kaçışın gölgesine sığınıyordu o yıllar... O yıllar gerilerde kaldı... Şimdilerde derin ve sessiz boşluğun içinde Üsküdar’da kalabalıklar içindeyiz, Kadıköy vapur iskelesinde çoğalan yalnızlığımızda bir şeyler arıyoruz... Yoğurtçu Parkı’nda bankların birine oturmuş, ağaçlarla konuşan ben, alacalı can sıkıntılarını topluyorum içimde... Davutpaşa’daki katliam ve 21 kişinin ölmesi.... Bekir Coşkun’un yazdığı gibi “Kültür Başkenti İstanbul’da” 21 ölü... Kaçak yapılar, kaçak atölyeler... Evler, işyerleri, sigortasız işçiler... Kapkaç, taciz, yaralama, öldürme... Kültür başkenti İstanbul, finans başkenti olmaya hazırlanırken Tayyip Bey, “sıkmabaş”la avutuyor toplumu... Gerginlik artıyor... Yarı kül rengi bir uykudayım sanki... Değişen mevsimler, kıyılarını yitirmiş denizler... Rüzgârlar eser boylu boyunca Sarayburnu’nda, Beylerbeyi’nde bir aşk gizlenir, kimse fark etmez... İstanbul kültür başkenti... Yapılarının yüzde 65’i kaçak... Boya atölyeleri, ilaç depoları, maytap yapıcıları ruhsatsız... Kimin umurunda!.. Dağıt kömürü, fasulyeyi, bulguru, nohudu, mercimeği, şekeri; al oyları!.. Dini siyasette araç olarak kullan, demokrasiyi tramvaya benzet yeter... ??? Mayıs şarkılarını özlüyorum şubatın ilk günlerinde... Huzursuz ve tedirginim!.. Bir kentin sokaklarında gece yarısı dolaşıyorum... Bakamıyorum gökyüzüne, Ortaköy’de Boğaz’dan geçen gemileri göremiyorum... Bir hafta önce Balçova’da o görkemli kalabalık, Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya’nın aydınlatıcı konuşması umutlarımı çoğaltmıştı oysa... Tuğrul Keskin dizeleri “Yusuf ile Züleyha”nın öyküsü bir başka fotoğrafı gözlerimden çekip almıştı: “şımarık gömleğimin içinden çıkarır yıkardım kendimi gülmeyen babalara vermek için bir oğlun sevgisini geceyi unuturdum kendimi uyuturdum mavi örtüler sererek üstüme” Salihli’de ikindi akşamları... Belediye Başkanı Zafer Keskiner başlatmıştı... Bir tiyatro salonu... Şadan Gökovalı, Can Yücel, Şükran Kurdakul... Ne çabuk geçiyordu yıllar... O gece benim çocukluğumun Salihli ilçesi... Yazlık sinemaları, istasyondaki “İrfan’ın Meyhanesi”, ben, babam ve annem... Tren saatleri... Altınordu İlkokulu... Belediye Başkanı Mustafa Uğur Okay.... Salihli’yi tepeden seyrederken çocukluk düşlerimin isyan etmesi... Ne de çabuk geçti bir hafta... Ben bugün İstanbul’da insanı ısıtan bir güneşin altında Moda’da, Yoğurtçu Parkı’nda, Kadıköy ve Üsküdar İskelesi’nde oyalanıyorum... İstanbul kültür kenti... İstanbul finans kenti... 21 ölü, 116 yaralı... Sahipsiz bir kent oldu istanbul... İstanbul’u tam 14 yıldır “Milli Görüş” yönetiyor... ??? Bir soru geliyor aklıma mayıs şarkılarını özlerken: “Eski günlerden kalan sevda, saçındaki o çiçek nerede?” Sonra Ünal Ersözlü’nün yeni çıkan (Everest Yayınları) “Gençliğin Dün Gecesi” şiir kitabını okumaya başlıyorum: “Büyük bir düşe/Davet ediyorum sizi Damlalar kavuşur denizine çünkü/Eflatun nasıl yaktı ise kalbini/İnsan kendi ateşinde yanmalı.” Ben de hayatın semalarında sonsuzluğun hiç yazılmamış boş sayfalarında dolaşmak istiyorum Ersözlü gibi. İstanbul’da patlayan bomba... Sigortasız işçiler... Kayıt dışı ekonomi... Ne zaman gerçekleşecek Ünal, aydınlığın kutsal başkaldırısı? ??? Bazı aydınları, bilim insanlarını anlamak çok zor... Aziz Nesin’in oğlu ünlü matematik profesörü Ali Nesin, “sıkmabaşa özgürlük” bildirisine imza atan 500 kişinin arasında... Din eksenli hukuk, demokrasi ve özgürlük!.. Ali Nesin’in bildiride adını görünce Sıvas katliamını anımsadım; alevlerin içinden çıkarılırken “Kâfir Aziz” diye bağıran yobazların seslerini duydum; Aziz Nesin’in fotoğrafını arşivden çıkarıp bir kez daha baktım... İçimdeki hüzün dalgaları çoğaldı... Ne diyorsun Ali Nesin? Genco Erkal’ın yazıp sahneye koyduğu, Fazıl Say’ın müziğini yaptığı belgesel oyunu “Sivas 93”ü izlemek ister misin? Sezer: Türban süreci dursun ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, türbanın yükseköğretimde serbest bırakılmasını içeren anayasa değişikliği teklifine ilişkin gerilimli sürecin “acilen ve kesinlikle” durdurulmasını istedi. Sezer, yaptığı açıklamada, çözüm bekleyen iç ve dış sorunların, AKP hükümetinin sergilediği aymazlık nedeniyle her geçen gün daha da büyüdüğünü belirtti. Türkiye’nin her geçen gün karanlığa, derin bir kaosa ve önlenemez bir bunalıma sürüklendiğine işaret eden Sezer, dün ayrıca Ankara Cem Kültür Evleri Yaptırma Derneği’nin geleneksel olarak düzenlediği “Aşure Günü”ne de katıldı. ANKARA Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı Erdener Demirağ, milyarlarca YTL ’lik rüşvet ve kaçakçılığı ortaya çıkaran kurulu kapatmak isteyen Gümrük Müsteşarı Emin Zararsız’a bürokratların önünde sert tepki gösterdi. Müsteşar Zararsız, “Taslağı hazırlayanlar hangi çevrelerin tetikçiliğini yapıyorlar, taslak hukuken sakat” diyen Demirağ’ı salondan çıkarmak istedi. AKP, Kamu Yönetimi Temel Yasası ile yolsuzlukla mücadelede kilit görev üstlenen teftiş kurullarını kaldırma adımını atmış, ancak 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu düzenlemeyi veto etmişti. Gümrük Müsteşarlığı ? Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı Demirağ, milyarlarca YTL ’lik rüşvet ve kaçakçılığı ortaya çıkaran kurulu kapatmak isteyen Gümrük Müsteşarı Zararsız’a bürokratların önünde sert tepki gösterdi. da teşkilat yasasındaki değişiklikle teftiş kurulunu kapatarak, müfettişleri pasif pozisyona çekmeye dönük taslağı hazırladı. Taslağın görüşülmesi için Gümrük Müsteşarlığı’nın üst düzey 25 bürokratı geçen perşembe günü Müsteşar Emin Zararsız başkanlığında toplandı. Zararsız, bürokratlardan yalnızca taslaktaki kimi sözcüklere ilişkin görüş almak istedi. Bir önceki müsteşar Mehmet Şahin’in akaryakıt kaçakçılığına yardım suçlamasıyla yargılanması yolunu açan Demirağ konuşmak istedi. Bunun üzerine Demirağ ile Zararsız arasında tartışma yaşandı. Diyalog şöyle gelişti: Teftiş Kurulu Başkanı Demirağ: Taslakla 150 yıllık kurulumuzun ortadan kaldırıldığını gördük. Herhangi bir bakanlığın hazırladığı yasa, tüzük ve yönetmelik konusunda bile teftiş kurulundan görüş isteniyor, örneğin salyangozların çapına ilişkin yönetmelik konusunda. Kurulla ilgili yaşamsal düzenleme konusunda herhangi bir görüş ya da katılım istenmiyor. Bu taslağı kimler hazırlamıştır? Müsteşar Zararsız: Gümrük Müsteşarı Emin Zararsız. Demirağ: Bilelim ki, 150 yıllık kurulu kimler yok etmek istiyor. Öğrenelim ki, tarihin kara sayfalarına bile geçmeyi hak ediyorlar mı? Hangi çevrelerin tetikçiliğini yapıyorlar, deşifre edelim. Zararsız: Konuşamazsın. Demirağ: Anayasal özgürlüğümü kullanıyorum. Zararsız: Susun. Demirağ: Bana tahammül etmek zorundasınız. İşte anayasa; hukuken sakat bir tasarı hazırlamışsınız.. bunun yanlışlarını ortaya koyuyorum. Zararsız: Bugüne kadar ne yaptınız? Demirağ: 2005 yılında 2 katrilyon 190 trilyon, 2006’da 308 trilyon, 2007 yılında 1 katrilyon 50 trilyon TL kaçakçılık, rüşvet ve yolsuzluğu ortaya çıkardık. Durumu 550 soruşturma raporuyla savcılığa bildirdik. Sayın Başbakan, “Hükümetimiz döneminde yolsuzlukların önlenmesi, hesabının sorulması yönünde çok ciddi tedbirler alınmıştır. Yolsuzluklar karşısında hükümetimiz tavizsiz tutumunu sürdürecektir” diyor 60. hükümet programında. Başbakan’a rağmen kurulu kapatma girişiminiz hükümet programına da aykırı. Zararsız: Susun, salondan çıkın. Demirağ: Teftiş Kurulu akaryakıt, otomobil, nükleer eşya kaçakçılığını ortaya çıkardığı için bu taslağı hazırlayanlara göre kapatılmayı hak etti. Zararsız: Toplantı bitmiştir. DEDEGİL’DEN ŞİDDET YORUMU ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART ‘Değerlere özen gösterilmeli’ ? ÇANKIRI (AA) CHP genel başkan adayı ve Samsun Milletvekili Haluk Koç, “Laiklik savunması yaparken halkın değerlerine özen göstermeliyiz’’ dedi. Koç, CHP Çankırı İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, zor bir dönemden geçildiğini ifade ederek “1990’dan sonra tek kutuplu bir dünyada yaşamaya mahkum edildik. 12 Eylül’de Türkiye’nin uzun bir zaman önünü kapatacak bazı girişimleri hatırlıyorsunuz. Bugün AKP var, yarın başka bir parti olur; ama o geleneği ısrarla devam ettirir’’ diye konuştu. Koç, “Sokakta dolaşan gerçeklere sırtımızı kapayarak siyasete devam etmemeliyiz’’ dedi. ‘Kadın hem mağdur hem de fail’ ? Dilekçe Komisyonu Başkanı Dedegil, “Kadınlar şiddet görüyorlar. Ama çok ağır bir biçimde şiddet de uyguluyorlar” dedi. ANKARA (AA) TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Alev Dedegil, Türkiye’de kadınların şiddetin hem mağduru hem de faili olduğunu ifade ederek, “Kadınlar; fiziksel ve psikolojik şiddet görüyorlar. Ama bir yandan da çok ağır bir biçimde bu şiddeti uyguluyorlar; çocuklarını, kardeşlerini, gelinlerini dövüyorlar’’ dedi. 30 arkadaşıyla birlikte İstanbul’da kurduğu İstanbul Kadın Araştırmaları Merkezi’nin (İKAM) başkanlığını da sürdüren Dedegil, kadına yönelik şiddet ve kadının uyguladığı şiddet konularında görüşlerini dile getirdi. Dedegil, İKAM’ın araştırma yaptığı konulardan birinin de “Şiddet’’ olduğunu belirterek şunları söyledi: “Şiddet dediğiniz zaman, ‘Kimden şiddet, kime şiddet?’ gibi altbaşlıklarda olaya bakmaya çalışıyoruz. Şiddet incelenirken kadını sadece mağdur olarak algılamak kültürü var bizde. Bu da sizi sıkıntılı bir yere götürüyor. Nereye götürüyor? Sürekli mağdur olduğunu empoze ettiğiniz birilerini, sürekli korumaya çalışıyorsunuz. Ama kadın Türkiye’de şiddetin hem mağduru hem de faili. Fail olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Bir şeyden nasıl korunacaksın?.. Peki tamam, ‘Senden birileri nasıl korunacak?’ gibi bir şey çıkıyor ortaya. Çünkü Türkiye’de kadınlar haklı olarak şiddetten çok şikâyetçiler. Fiziksel, ekonomik ve psikolojik şiddet görüyorlar. Ama bir yandan da kendileri çok ağır bir biçimde bu şiddeti uyguluyorlar; çocuklarını, kardeşlerini, gelinlerini, birbirlerini dövüyorlar. Ne oluyor? O zaman siz bir hadisenin faili olduğunuzda, mağdur olmaktan şikâyet etme hakkınızı da kaybedersiniz.’’ Dedegil, topluma artık, “Bir kadın öldürülürken kaç kadın seyrediyor’’ sorusunun sorulması gerektiğini ifade ederek, töre ve namus cinayetlerinin, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde halen yaşanan sosyolojik bir vaka olduğuna işaret etti. Dedegil, bir kadın töre cinayetinden öldürülürken bunu seyreden kadınlar olduğunu dile getirdi. Toskay: Hasadını alacağız ? ANTALYA (Cumhuriyet) MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay, türbanın 1968 yılında başlayan sosyokültürel sorun olduğunu ileri sürerek “Bugünkü ortamın 28 Şubat süreci gibi algılandığını” söyledi. Antalya’da basın toplantısı düzenleyen Toskay, bir gazetecinin, “Muhalefet partilerinin iktidara gelmeleri, muhalefetteyken gösterdikleri tutumla da ilgilidir’’ demesi üzerine Toskay, “Biz bunun sonuçlarına razıyız, biz ne yaptığımızı biliyoruz, maliyetini de ödemeye hazırız, hasadını da yapacağız’’ yanıtını verdi. musakart@yahoo.com TÜRBAN ÖZGÜRLÜK MÜ? Yıllardır, ulusumuzu kandırarak oy almanın bir aracı olarak türbanı kullananların ve bunu inanç özgürlüğü gibi sunanların maskesi düşmüştür. Laik Cumhuriyetin yapısal sistemini ve temel taşlarını artık değiştirme noktasına geldiklerini; Cumhuriyetin tüm kurumlarıyla hesaplaşma gücünü kendinde bulduklarını düşünenler “türbanın bir siyasal simge” olduğunu duyurmuşlardır. Amaç türbanın siyasete alet edilerek dinci dikta rejimini kurmak; emperyalizme en ağır darbeyi indiren, en ağır yenilgiyi yaşatan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtarıcısı ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile hesaplaşmaktır. Siyasal geçmişlerini türbanla örterek bugüne gelenler, şimdi de amaçlarına erişmek için türbanı bayrak olarak kullanmaktadırlar. Türk Ulusu kamplara bölünmekte; gittikçe artan yoksulluk, işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik türban yoluyla unutturulmak istenmektedir. Çıkarılmak istenen türban yasası, Öğretim Birliği ve Kılık Kıyafet Devrimlerine indirilen darbedir. “Sadece üniversite öğrencileri için serbest bırakılacağı” bir aldatmacadır. Bu girişimin nereye varacağını şimdiden kestirmek hiç de zor değildir. Üniversitede öğrenci iken türban bağlamayı bir anayasal hak olarak görenler, yarın kamu görevi aldığında bu haktan vaz mı geçeceklerdir? Veya lisede ve ilköğretim okullarında okuyan kızlar da türban talebi ile seslerini yükseltince “Demokratik bir talep, toplumun kanayan yarası, bir insan hakkı ...” gibi gerekçelerle ayrıştırma daha da derinleştirilmeyecek mi? Anayasa kuralı ile toplumu ayrıştırmaya ve giderek de çatışmaya sürüklemek kimseye yarar getirmez. Artık herkesin görmesi ve anlaması gerekir ki: “Hedef laik rejimi yıkmak, yerine baskıcı ve dinci bir rejim getirmektir.” Dünyada ilk kez kadın haklarına kavuşan Türk kadınını ikinci sınıf yurttaş durumuna getirmek, kafes arkasına itmektir. Cumhuriyetle birlikte başlayan Aydınlanmayı ortaçağ karanlığına geriletmek; Türkiye’nin aydınlık yüzünü Arap, Ortadoğu gibi İslam ülkelerine çevirmektir. Bu, bir karşıdevrim sürecini hızlandırmaktır. Ülkemizin bu kutuplaşmalardan ve ayrıştırıcı ortamdan bir an önce çıkarılarak gerçek gündeme sokulması; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetin temel değerlerinin korunması, herkese düşen bir görev ve sorumluluktur. Türk Ulusu tarihsel deneyim ve birikimleriyle, bağımsız yaşama bilinciyle Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkacaktır. Çağdaş Eğitim Kooperatifi olarak LAİK CUMHURİYETİN, ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİNİN, ÖĞRETİM BİRLİĞİ’NİN kararlı ve yılmaz savunucusu olduğumuzu kamuoyuna saygı ile duyururuz. Bağış için Aktan talebi ? WASHINGTON (AA) ABD’de Utah Üniversitesi’ne 1.2 milyon dolar bağış yapma sözü veren bir Ermeni işadamı, MHP milletvekili emekli Büyükelçi Gündüz Aktan’ın 1915 olaylarına ilişkin 5 Şubat’ta yapması planlanan konuşmasının iptal edilmemesi halinde, üniversiteye yardımdan vazgeçme tehdidinde bulundu. Aktan’ın, Indiana Üniversitesi’ndeki konuşması ise üniversite Ermeni lobisi üniversite yönetiminden gelen baskılara karşın programın düzenleyicisi Prof. Kemal Sılay’ın “Bu toplantıyı kimse engelleyemez’’ yönündeki kararlı duruşu sayesinde yapıldı. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 VİZE KADASTRO MAHKEMESİ ESAS NO: 2006/284 Davacı Maliye Hazinesi vekili tarafından, davalılar Hüseyin oğlu Mustafa ve müşterekleri aleyhine açılan, kadastro tespitine itiraz davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karar gereğince; Davacı Maliye Hazinesi vekili dava dilekçesi’nde özetle; Vize ilçesi, Evrencik Köyü’nde kâin, 142 ada, 1 ve 280 nolu parsellere uygulanan, tapu kayıtları miktar fazlası üzerinde zilyetlikle mülk edinme şartları gerçekleşmediğinden, Hazine adına tespit ve tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Yapılan tüm araştırmalara rağmen adresi tespit edilemeyen ve tebligat yapılamayan davalılar; Hüseyin oğlu Mustafa, Mustafa karısı Fatme, Mustafa kızları Saliha ve Zeynep’in sağ iseler kendileri, ölü iseler mirasçılarının davadan haberdar edilmeleri bakımından ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olup, adı geçen şahısların duruşma günü olan 17.03.2008 tarihinde, saat: 11.45’te Vize Adliyesi’nde yapılacak duruşmada hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmeleri, aksi takdirde tebliğin ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra yapılmış sayılacağı ve yargılamanın yokluklarında yapılıp karar verileceği tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 24.12.2007 Basın: 5349 ‘Irkçılar yargılansın, çetelere dur de’ “Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De” Girişimi “Çetelere Dur” dedi. Taksim Gezi Parkı’nda bir araya gelen ve “301 kaldırılsın, ırkçılar yargılansın; Çetelere Dur De” pankartı taşıyan Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi, “301 kere hayır”, “Çeteler halka hesap verecek” sloganları eşliğinde basın açıklaması yaptı. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi de Taksim Gezi Parkı’nda şiddet politikalarına karşı “ÖldürmeyinÖldürtmeyin” başlıklı bir basın açıklaması gerçekleştirdi. (Fotoğraf: EZGİ HIDIROĞLU) BURSA ÇAĞDAŞ EĞİTİM KOOPERATİFİ CUMHURİYET 05 K İstanbul Üniversitesi’nden aldığım öğrenci kimliğimi yitirdim. Hükümsüzdür. ABUMÜSLÜM POLAT