23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA 4 HABERLER İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN namikzafer@yahoo.com GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Sosyalizm ve Marx Üzerine İki Not Ekonomik kriz derinleştikçe serbest piyasa mo- delinin tüm zaafları ortaya çıkıyor. İnsanlar her şe- yi metalaştırma sürecinin kendi başına bırakıldığında, toplumsal yaşamı nasıl yıkıma sürüklediğini yeni- den anımsıyorlar. Sermaye ve onun organik entelektüelleri için çok zor bir durum doğrusu. Sermaye yıllardır, adeta bir yeryüzü cennetinde yaşıyordu. Denetim yok, engel yok, toplumsal sorumluluk yok! Onun organik en- tellerine gelince; 25 yıldır serbest piyasa okudular, serbest piyasa okuttular. Şimdi birincisi, denetim talepleri yükseldikçe bu yeryüzü cennetinden ko- vulmak üzere olduğunu seziyor. Öbürüyse, panik halinde, kendini olumlama, hâlâ bir işe yarayabi- leceğini kanıtlama savaşı veriyor. “Ama ben uyar- mıştım”… Ya da à la Greenspan, “gerçeklik ideo- lojime uymuyormuş”. Tabii bir de şu var: “Evet, ka- pitalizmde buhranlar oluyor ama bu buhranlar devlet müdahalesiyle gideriliyor, kriz sonrasında da- ha üretken bir ekonomik sürece giriliyor…” Halbuki “Sovyet laboratuvarındaki yetmiş yıllık uygulama da göstermiştir ki, ‘piyasa’ ve ‘üretim araçlarının özel mülkiyeti’ olmadan modern bir ekonominin işletil- mesinin sihirli formülü (henüz) yoktur.” Ben bu ruh halini “Pamuk Prenses” masalındaki kraliçenin histeri nöbetine benzetiyorum. Sürek- li aynaya bakıp, “var mı benden güzeli?” durum- ları… Şimdilik yok. Ama tarih bize ne gösteriyor? Eğer ayna “var” derse, bıçak, zehirli elma vb. O zaman “demokrat aydın” maskesinin düşeceği- ne emin olabilirsiniz! Sosyalizm Kapitalizmin seçeneği olmadığını iddia edenle- rin iki temel sorunu var. Birincisi felsefi (ve psiko- lojik) bir sorun. Hiçbir “üretim tarzı” sonsuza ka- dar var olamaz. Bir sistemin egemen güçleriyle, onlardan beslenenler bunu arzu edebilirler, ama “her şey değişir”. Durumlarını koruma saplantısı, kapi- talizmle, tanrı düşüncesini birbirine karıştırmaya ka- dar itiyor bu histeri nöbetini İkinci sorun kapitalizmin “gerçeğiyle”, sermaye ile ilgili. Sermaye sürekli eşitsizlik yaratır, siyasi bas- kıya yol açar, hem rekabeti hem bireysel özgürlükleri sınırlar. Sermaye, insanın hazlarına, acılarına du- yarsız olduğundan hareketi bir noktadan sonra in- sana “akıl dışı” olarak gözükmeye başlar: Bir ta- rafta büyük zenginlik ve iktidar birikir, diğer taraf- ta büyük yoksulluk, çaresizlik… İnsan aklı bir yer- den sonra bunu kabul etmez, özellikle ikinci kesimde yaşıyorsa. Sosyalizm, kapitalizmin bu “akıl dışı” özellikle- rinden kurtulma, bir çıkış yolu arama çabasından başka bir şey değildir. Eğer kapitalizmin toplumsal, ekonomik, ahlaki koşullarından hoşnut değilseniz “sosyalizm” mutlaka ilginizi çekecektir. 70 yıllık Sovyet deneyi, bir ülkede kapitalizmden çıkma çabasıydı. Başarılı olamadı. 300 yıllık kapi- talizmin deneyi ise bu modelin nasıl “işlediğini” bir ülkede değil, tüm dünyada, defalarca, nihayet sonunda gezegenin ekosistemini tehlikeye atarak gösterdi. Marx Marx modern zamanlarda savları en çok (!) çü- rütülen bir düşünür. Ama nedense “çürütme” ça- bası asla bitmez. Hiçbir şey olmasa bile, bu so- nu gelmez “çürütme” çabası, Marx’ın savlarının gü- cünü, yarattığı rahatsızlığı kanıtlamaya yeter. Ta- bii bir sorun daha var. Marx kapitalizmden çıkmak isteyenlere sistemin iç çelişkilerini, krizlerin, haksızlıkların kaynakları- nı açıklar. Üstelik bu açıklamayı, hırsızlık gibi ah- laki olgulara, yönetişim zaaflarına bağlamadan ger- çekleştirir. Ama, Marx ve Engels’in birlikte ürettikleri kül- liyat her biri 400-500 sayfalık 52 cilttir. Bırakın bu 52 cildi, üç ciltlik Kapital, 600 sayfa Grundrisse bi- le bir tutku, etik gereksinim ve yaşamsal bek- lenti olmadan okunacak şeyler değildir. Hele ek olarak 150 yıllık tarihin (Lenin, Plakhanov, Troç- ki, Gramsci, Rosa…) her ülkenin yerel çabala- rının ürettiği yüzlerce cilt… Marksizm eleştirmenleri bunları okumazlar, ge- nellikle birbirlerini dinleyip arada sırada bir iki re- ferans kitabına bakıp yazarlar; sonuçta, çoğu kez Marx’ı değil kendi durumlarını açıklamış olurlar. Güncel bir örnek vermek gerekirse, Marx’ın “Din, ezilenlerin afyonudur” sözünü alabiliriz. Met- ni okumadan, bugünkü kültürel bağlam içinde bu söze bakanlar, Marx’ın ezilenleri aşağıladığını sa- nabilirler. Halbuki Marx aynı paragrafta, din için “kalpsiz dünyanın kalbi” ifadesini kullanır. “Afyon” ise o metinde bir keyif maddesi değil, bir ağrı ke- sici, dünyanın ağrılarına katlanmanın bir yoludur; ama her ağrı kesici gibi ağrının nedenlerini ortadan kaldırmaz. Sosyalizm ise işte bu ağrının nedenle- rini ortadan kaldırmakla ilgili bir niyetin ve çabanın adıdır. erginy@tr.net; http://erginyildizoglu.blogspot.com CMYB C M Y B GENEL BAŞKAN BÜLEND TUNA’DAN ERDOĞAN’A YANIT: Mimarlar Odasõ bakanlõk değilİstanbul Haber Servisi - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn mimarlara yönelik ağõr eleştirilerine Mimarlar Oda- sõ da sert yanõt verdi. Odanõn Genel Baş- kanõ H. Bülend Tuna, “Biz, hüküme- tin mimarlıktan sorumlu devlet ba- kanlığı değiliz. Hükümet ne karar alırsa onu uygulamakla yükümlü bir devlet kurumu da değiliz. Bizim gö- revimiz, alanımız, yaklaşımımız fark- lı. Merkezi yönetim de, yerel yöne- timler de bunu bir türlü kabul ede- miyor, hazmedemiyor” dedi. AKP’nin Kõzõlcahamam kampõnõn kapanõş konuşmasõnda Mi- marlar Odasõ’nõ eleştiren Erdoğan’õn, “Bazı şeyler yapılmasın diye dava açı- yorlar. Halka çok uzaklar ve her şeye yaklaşımları ideolojik” sözleri tepkiyle karşõlandõ. Başbakan’õn söz- lerini “talihsiz bir açıkla- ma” olarak değerlendiren Tuna, “Merkez yönetimde hangi parti olursa olsun bizim icraatlarımız 54 yıl- dır değişmedi. Hepsine aynı mesafede durduk. Şu anda bü- yükşehirler ve ilçe belediyelerde de farklı siyasi partiler var. Hepsine karşı aynı mesafeyi, sorgulayıcı ve eleş- tirel tutumu takınıyoruz” diye ko- nuştu. Yerel yönetimlerin elinde çok bol kaynaklar olduğunu, bu durumun da bü- yük risk yarattõğõnõ ifade eden Tuna, “Be- lediyeler bu kaynakları yoğun bir şe- kilde mimari projelere aktarıyorlar. Ama şunu unutuyorlar: Kentlerimiz, yerel yönetimlerin istediğini, istediği şekilde yapacağı boş arsalar değildir. Projelerin yapılması doğal ve gerek- lidir. Ama üniversitelerle, meslek ku- ruluşlarıyla birlikte bu projelerin ir- delenmesi gerekir” dedi. Tuna, Mimarlar Odasõ’nõn yõllardõr böyle saldõrõlara maruz kaldõğõnõ vur- gulayarak şöyle devam etti: “Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’da belediye başkanı olduğu dönemde Kültür Ba- kanı da İsmail Kahraman idi. Yıldız Sa- rayı Dış Karakol binası Kültür Ba- kanlığı’na aitti ve odanın tasarrufuna verilmişti. Bizim demeç- lerimizden, uygulamala- rımızdan rahatsız oldular ve binayı boşaltmamız için dava açtılar. Davanın sonuçlanmasını bekleme- den çöp kamyonlarıyla eşyalarımızı apar topar taşımışlardı. Biz mahke- meyi kazandık ve geri döndük. Kahraman’a da tazminat davası açıp ka- zanmıştık. Böyle baskı- lar hep vardı, daha sonra da olacaktır...” Mimarlar Odasõ İstanbul Büyükkent Şube Başkanõ Eyüp Muhcu da kent- lerdeki doğal ve tarihi değerleri ortadan kaldõran ideolojik dayatmalarla karşõ karşõya olduğumuza dikkat çekerek “Yağma projelerine karşı çıkmak bi- zim görevimiz. Bundan dolayı ideo- lojik davranmakla suçlanıyorsak evet ideolojik davranıyoruz ve böyle dav- ranmaya da devam edeceğiz” dedi. Bülend Tuna, “Yağma projelerine karşõ çõkmak bizim görevimiz. Bundan dolayõ ideolojik davranmakla suçlanõyorsak evet ideolojik davranõyoruz” dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli, ampulün vurguncularõn ve soyguncularõn yolunu aydõnlattõğõnõ söyledi ‘AKP inanç hortumcusu’AKP’nin “kurumsal yolsuzluk markasõ” haline geldiğini belirten Bahçeli, “AKP’nin kartvizitinde; inanç hortumcusu, cepheleşme mimarõ, manevi değer karaborsacõsõ, yolsuzluk yorgunu, yõkõm taşeronu, AB ve ABD’nin sadõk hizmetkârõ yazdõğõ bilinmektedir” dedi. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, AKP’nin “am- pulü”nün vurguncularõn, soyguncularõn yolunu ay- dõnlattõğõnõ belirtti. MHP’nin dünkü grup toplantõsõnda ANAP An- kara İl Başkanõ Tayyar Güneri, DP Etimesgut İl Başkan Yardõmcõsõ Ci- hat Hatunoğlu, Peçe- nek’in bağõmsõz Belediye Başkanõ İdris Cengiz’in de aralarõnda bulunduğu bir grup MHP’ye katõldõ. Partisine katõlanlara tek tek rozetlerini takan Bah- çeli, “Milletimizi kur- tarmak için kurmaya çalıştığımız büyük çatı oluşuyor” dedi. Bahçeli konuşmasõnda AKP İl Başkanlõğõ’na ya- põlan saldõrõyõ kõnarken Hindistan’daki saldõrõlara dikkat çekti ve inanç ve insanlõk değerlerine uy- mayan bu eylemleri kõ- nadõklarõnõ belirtti. Başbakan Tayyip Er- doğan’õn hükümetinin icraatlarõyla ilgili “pem- be tablo” çizdiğine dik- kat çeken Bahçeli, “Tür- kiye’yi bir yangın yeri- ne çeviren Başbakan’ın hâlâ sözde başarı ma- salları anlatmaya kal- kışması, siyasi propa- ganda yaklaşımıyla bi- le izah edilemeyecek anormal bir durum- dur. Böyle bir hayali tablo çizebilmesi, Baş- bakan’ın başka bir ge- zegende yaşadığını ve Türkiye’ye siyasi mi- yopluktan körlüğe dö- nüşen bir gözle uzay- dan baktığını göster- mektedir” ifadesini kul- landõ. AKP’nin, “garip gu- reba edebiyatı” ve hayali vaatlerle milleti aldattõğõnõ belirten Bahçeli, AKP’nin “kurumsal yolsuzluk markası” haline geldiği- ni belirterek sözlerini şöy- le sürdürdü: “Siyasi geç- mişi, zihniyeti ve altı yıllık icraatı ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kartvizitinde; inanç hor- tumcusu, cepheleşme mimarı, manevi değer karaborsacısı, yolsuz- luk yorgunu, yıkım ta- şeronu, AB ve ABD’nin sadık hizmetkârı, bölü- cülüğün örtülü hamisi, dokunulmazlığı kulla- nan adalet kaçkını ve il- kesi, inancı, iradesi ve Türkiye heyecanı ol- mayan ucuz istismar simsarı yazdığı bilin- mektedir. Geçen altı yıl boyunca, AKP’nin am- pulü vurguncuların, soyguncuların, Türki- ye’nin kaynaklarını ta- lan etmek için seferber olanların önünü ve yo- lunu aydınlatmıştır.” Grup toplantõsõnda İm- ralõ Cezaevi’ne 5-6 mah- kûmun daha nakledile- cek olmasõnõ da değer- lendiren Bahçeli, atõlan bu adõmõ, “Adalet ve Kal- kınma Partisi’nin İm- ralı canisinin mahkû- miyetini, misafirliğe çe- virme gayretleri” ola- rak nitelendirdi. Hükü- metin bu adõmõnõn yanõ sõ- ra bölücü terör tehdidinin bütün şiddetiyle sürdü- ğüne dikkat çeken Bah- çeli, “Küresel gücün yönlendirmesi ve tek ta- raflı adımla Barzani’yle el sıkışılmasının terörü önlemeyeceği ne zaman anlaşılacaktır? Bu yolun çıkmaz sokak olduğu, yeni ve ağır sorunları davet ettiği daha kaç şehit verildikten sonra fark edilecektir? Bunun elbette ki bir bedeli ol- malıdır ve olacaktır” görüşünü dile getirdi. Büyükanıt tazminat kazandı Fikri Sağlar ve Birgün gazetesi, Dolmabahçe Sarayõ’nda yapõlan görüşmeye ilişkin yazõ nedeniyle 17 bin YTL’ye mahkûm oldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Genelkurmay Başkanõ emekli Orgeneral Ya- şar Büyükanıt ve eşi Filiz Büyükanıt, “Bü- yükanıt’a Dosya Verildi mi?” başlõklõ köşe yazõsõ nedeniyle Birgün gazetesi ve yazarõ Fik- ri Sağlar’dan tazminat kazandõ. Birgün ga- zetesi ve Sağlar, 17 bin YTL tazminat öde- yecekler. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde- ki davanõn duruşmasõna, Yaşar ve Filiz Bü- yükanõt’õn avukatõ Levent Koçer ile Sağlar’õn avukatõ Osman Oğuzhan ve Birgün gazete- sinin avukatõ Mehdi Bektaş katõldõ. Duruş- mada, Bektaş, kamu yararõ gözetilerek yayõn yapõldõğõnõ belirterek, davanõn reddine karar verilmesi gerektiğini söyledi. Sağlar’õn avu- katõ Oğuzhan da reddi hâkim talebinde bu- lundu. Koçer ise reddi hâkim talebinin reddine karar verilmesini istedi. Ara kararõnda reddi hâkim talebini reddeden yargõç Beyhan Az- man, yargõlamanõn ardõndan Sağlar ve Birgün gazetesinin, Yaşar Büyükanõt için 10 bin YTL, eşi Filiz Büyükanõt için ise 7 bin YTL olmak üzere toplam 17 bin YTL manevi taz- minatõ, yayõn tarihinden itibaren işleyecek ya- sal faiziyle birlikte ödemesine karar verdi. Dava dilekçesinde, Sağlar’õn yazdõğõ ve Bir- gün gazetesinde 15 Mayõs 2008’de yayõmla- nan köşe yazõsõnda, “Büyükanıt’a, Başbakan tarafından, Dolmabahçe Sarayı’nda yapı- lan görüşmede, Filiz Büyükanıt’ın yaptığı harcamaları gösteren bir dosya verildiği” şeklinde iddialara yer verildiği aktarõlmõştõ. UZMAN BULUNAMIYOR Kürtçe yayında ‘lehçe’ sıkıntısı EMİNE KAPLAN ANKARA – TRT’nin bir kanalõnda ocak ayõnda başlayacak olan Kürtçe yayõnda uzman ve lehçe sõkõntõsõ yaşanõyor. Devlet Bakanõ Mehmet Aydın, uzman bulmakta zorluk çektiklerini belirtirken, hangi lehçede yayõn ya- põlacağõ konusunda da te- reddütleri olduğunu söy- ledi. AKP’nin Kõzõlcaha- mam kampõnda Doğu ve Güneydoğu milletvekil- leri, Devlet Bakanõ Meh- met Aydõn’a TRT’de ya- põlacak Kürtçe yayõnla il- gili sorular yönelttiler. Milletvekilleri, Kürtçe ya- yõnõn ne zaman başlaya- cağõ, yayõnõn içeriği ko- nusunda bilgi istediler. Milletvekillerinin soru- larõnõ yanõtlayan Aydõn, Kürtçe yayõn için uzman bulmakta güçlük çektik- lerini söyledi. Hangi leh- çede yayõn yapõlacağõ ko- nusunda da sõkõntõ oldu- ğunu anlatan Aydõn, şöy- le dedi: “Kürtçede çok farklı lehçeler var. Lehçe fark- lılıkları nedeniyle biz de yeterli uzman bulamı- yoruz. Çok fazla lehçe olması nedeniyle de han- gi lehçede yayın yapıla- cağı konusunda tered- dütlerimiz var. Bunları gidermeye yönelik ça- lışmalarımız sürüyor. Uzman arıyoruz.” Bölge milletvekilleri, Kürtçe yayõn konusunda Aydõn’a önerilerde bu- lundular. Kürtçe yayõn yapacak kanalda, müzik programõnõn da yer alma- sõnõ isteyen milletvekil- leri, bölgede sevilen Ci- van Haco’nun türküleri- nin kanalda yayõmlanma- sõnõ istediler. Bazõ mil- letvekilleri, “Civan Haco olmadan açılacak bir Kürtçe televizyonunun tadı olmaz. Onun Kürt- çe türküleri televizyona da renk katar” görüşünü dile getirdiler. Milletvekillerinin öne- rilerini not eden Devlet Bakanõ Aydõn, bunlarõ de- ğerlendireceğini ve TRT Genel Müdürü’ne ilete- ceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear