23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CYB C Y B 29 ARALIK 2008 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Emekli İkramiyesi ile Kõdem Tazminatõ 5510 sayõlõ Sosyal Güvenlik Yasasõ, 5434 sayõlõ TC Emek- li Sandõğõ Yasasõ’nõn bir bölümünü yürürlükten kaldõrmõş, önem- li bir bölümünü de yürürlükte bõrakmõştõr. Emekli ikramiye- sine ilişkin uygulamalar da yürürlükte kalanlar arasõndadõr. Emekli Sandõğõ iştirakçilerine emekli olduklarõnda, “emek- li ikramiyesi” ödenmektedir. “Emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağ- lanan veyahut toptan ödeme yapılan; asker, sivil tüm işti- rakçilere, her tam fiili hizmet yılı için, aylık bağlamaya esas tutarların bir aylığı emekli ikramiyesi olarak verilir. Verilecek emekli ikramiyesinin hesabında, 30 fiili hizmet yılından fazla süreler nazara alınmaz.” Ayrõca, emekli ikramiyesini aldõktan sonra iştirakçi olanla- ra, yeniden emekli olduklarõnda yalnõzca, “sonradan geçen hiz- metlerine karşılık” emekli ikramiyesi ödenir. Daha önce “30 hizmet yılı için emekli ikramiyesi ödenmiş olanlara hiçbir şekilde ikramiye farkı ödenmez.” Ancak, “Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren ta- rafından” çalõştõrõlmalarõ nedeniyle 5510 sayõlõ Yasanõn 4.maddesinin (a) grubunda yer alanlara “malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları” kapsamõnda geçen “sigortalılık süreleri esas alınarak emekli ikramiyesi ödenebilmesi için iş ka- nunlarına tabi olarak çalışmış olanların iş sözleşmelerinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirecek şekilde sona er- miş olması (…) şarttır. Ayrıca, bu kişilerin, her ne suret- le olursa olsun evvelce iş sonu tazminatı veya bu mahiyet- te olmakla birlikte başka bir adla tazminat ödenen süre- leri ile kıdem tazminatı ya da emekli ikramiyesi ödenmiş olan süreleri, emekli ikramiyesinin hesabında dikkate alınmaz.” Devlet memurlarõnõn görev aylõklarõ çeşitli ödeme birimle- rinin toplamõndan oluşmaktadõr. Bu ödeme birimlerinin büyük bir bölümü emekli ikramiyelerine yansõtõlmamaktadõr. Emekli ikramiyesine yansõyan ödemeler: 1) Genel Gösterge Aylõğõ, 2) Ek Gösterge Aylõğõ, 3) Kõdem Aylõk, 4) Taban Aylõk, 5) Özel Tazminat, 6) Ek Ödemedir. Emekli aylõğõna yansõyõp emekli ikramiyesine yansõmayan ödemeler: 1) Makam Tazminatõ, 2) Temsil Tazminatõ, 3) Temsil Ödeneği, 4) Ek Ödemedir. Hem emekli aylõğõna hem de emekli ikramiyesine yansõmayan ödemelerden bazõlarõ: İş Güçlüğü Zammõ, - İş Riski Zammõ, - Temininde Güçlük Zammõ, - Mali Sorumluluk Tazminatõ, - Aile Yardõmõ Ödeneği, - Yiyecek Yardõmõ, - Özel Hizmet Tazminatõ, - Eğitim, Öğre- tim Tazminatõ, - Din Hizmetleri Tazminatõ, 1- Emniyet Hiz- metleri Tazminatõ, - Denetim Tazminatõ, - Lojman Tazmina- tõ, - Kira Yardõmõ, - Yabancõ Dil Tazminatõ, - Adli Personel Taz- minatõ, - Üniversite Ödeneği vb. Emekli ikramiyesine yansõmayan zaman birimleri: Otuz yõldan fazla hizmet süreleri için ikramiye ödenme- mektedir. 30 yõlõn üstündeki hizmet zaman dilimi yok sayõl- maktadõr. İkramiye tam yõl üzerinden ödenmektedir. 11 ay ve daha az hizmet süreleri göz önüne alõnmamakta ve bu sürelerin ikra- miyesi de ödenmemektedir. Ayrõca kõdem tazminatõ otuz yõl ile sõnõrlandõrõlmamõştõr ve bir günlük çalõşma süreleri için de kõdem tazminatõ ödenmek- tedir. Kõdem tazminatõnõn hesaplanmasõnda, “nakden ödenen” ücret tutarlarõna ek olarak “işçiye sağlanmış olan para ve pa- ra ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfa- atler de göz önünde tutulur” . Buna göre, emekli ikramiyelerine yansõmayan birçok öde- me, kõdem tazminatõnõn hesaplanmasõnda göz önüne alõnõr. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak yahoo.com.tr TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN www.mumtaz-arikan.com (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com HARBİ SEMİH POROY 29 Aralık SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU ‘Peygamber’ Öldü! Ona bu lakabı vermişlerdi: “Uygarlık çatışması pey- gamberi!” Niye? 11 Eylül şafağında, hedefi 12’den vuran bir isabetle “medeniyet savaşlarını”; “herkesten önce” görüp, teş- his ve tespit ettiği için... Soğuk Savaş sonrası, ’93’te bir “soru işareti” şeklinde tedavüle soktuğu “The Clash of Civilizations?” (Uygar- lık Çatışması) tezlerini; üç yıl arayla aynı adla -bu kez sonundaki soru işaretini kaldırarak (“The Clash of Ci- vilizations and the Remaking of World Order”)- kita- plaştıran Huntington için ısrarla hâlâ uluorta böyle “pey- gamber” tanımı kullanılıyor: Noel günü ölen siyaset bilimcisi için; “Uygarlık Ça- tışması Peygamberi aramızdan ayrıldı” diyorla... Yeni milenyumun eşiğine damga vuran bu ünlü akademisyenin yaşamöyküsüne baktığınızda oysa; dünyayı bölen bu kavramı dolaşıma sokan zatın en çar- pıcı özelliğinin, “devrimci mesajları önceden gören ve haber veren” bir “öncü peygamber” olmaktan çok; ha- lis mulis bir “kurulu düzen ürünü” ve “teorisyeni” oldu- ğunu görüyorsunuz. Samuel Huntington; ABD “akademik camiasının” mu- hafazakâr mabetlerinden çıkmış, Harvard’da yarım asır hocalık yapmış bir isim... Seçkin muhitlerde (Martha’s Vineyard!) yaşamış; “Milli Güvenlik Konseyi’nin” danışmanlığını üstlenmiş... “Pentagon”la sıkı fıkı bağlar kurmuş, “fildişi kulesin- den başını uzatmamış” bir entelektüelden söz ediyoruz... ABD Bilim Akademisi’ne yaptığı “üyelik istemi” -tez- leri adına kullandığı “bilimsellikten uzak formüller ve mo- dellerin” afişe olması nedeniyle- geri çevrilmiş... ‘Ayrımcılığın teorisyeni’ Şimdiye dek nedense hep gölgede kalan, üzerinde hiç konuşulmayan bu ilginç ayrıntı; Huntington’un “bayraktarlığını yaptığı”, “yeni dünyanın apartheid-cı öz- lemleri” ile yakından bağlantılı... 1968’de ünlendiği eseri “Değişen Toplumlarda Siyaset Düzeni” (Political Order in Changing Societes) de Huntington; “ırk ayrımcılığı- apartheid” damgasını ta- şıyan Güney Afrika rejimini savunmuş meğerse. “Gü- ya” bilimsel argümanlarla desteklediği tezini savunmak adına da “sahte matematiksel denklemler” kullanmış. Serge Lang adında bir matematikçinin; bu den- klemlerin “sahteliğini” kanıtlamasıyla birlikte Hunting- ton’a “Bilim Akademisi” yolu tıkanmış... Huntington’ın; “apartheid vukuatları” bununla sınırlı değil. Vietnam savaşı yıllarında da hazret; Vietnamlıla- rı, (ABD güçlerinin güvenliği adına) “aşiret” esası üze- rinden ayrıştırıp, farklı yerleşim bölgelerinde toplama- yı önermiş! Beyninin böyle her hücresinde “ayrımcılık” kazılı olan bir Harvard entelektüeli(!); derken Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla çıkıyor ve insanlığa “Şimdiye dek bildiğiniz her şeyi unutun!” diyor: “Dünya bundan böyle Soğuk Sa- vaş yıllarındaki gibi ‘siyasi’, ‘ekonomik’ farklılıklar üze- rinden değil; ‘kimlikler”-‘etnik’, ‘dini’, ‘kültürel’ kimlikler- üzerinden bölünecek... Ulus devlet önemini yitirecek. Ve ‘kimlikler’ öne çı- kacak. Çatışma alanları ve kavgalarını; bu ‘kimlik siya- seti’ belirleyecek. ‘Kimlik çatışmasının şiddetle hisse- dildiği’ fay hattı ülkeler; bunun sonuçlarının en bariz ya- şandığı ülkeler olacak...” Ve Türkler üzerindeki tezleri... “Bölünmüş ülkeler” tanımıyla sınıflandırdığı bu ülke- lerin başına Huntington; Türkiye’yi yerleştiriyor. Siyasi modelleri itibarıyla “Batı’yı” seçen Türkler; ta- rihi, kültürel, geleneksel açıdan gerçekte “İslam uygar- lığına” aittir... diyor. Bu nedenle de asla AB’ ye giremezler! İyisi mi Türkler, Müslüman blokun başına “lider” ol- sunlar! Avrupa böylelikle “Arabistan”a dönüşmez, ABD de “ihtiyatlı ve pragmatik” Türkler sayesinde “İslam te- rorizmini” zapturapta alır. Türkler; bloklar ve bölgesel güç- ler dışında kalmaktan kurtulur. Hem kendileri, hem de dünya için selametli bir iş yapmış olurlar... Bu lafları ben bizzat İstanbul’da Huntington’dan dinlemiştim. Büyük “Uygarlık çatışması” peygamberi, bu cinfikir kehanetleri ortaya atmak için neden “Soğuk Savaş” sonunu bekledi acaba? Komünist tehdidin kol gezdiği dönemde “Türkler”; İs- lam uygarlığına ait değildi de, sonradan mı katıldı? Huntington’a artık bu soruyu soramayız. Ama “Uygarlık Çatışması Peygamberinin” sıkı fıkı ol- duğu “neo-con”lar da; işe bakın ki, Beyaz Saray’dan ay- rılmak üzere... Washington kulislerinde bu tezlerin nasıl pişirildiğini -tarihe dipnot düşmek adına- bakarsınız belki bir anlatan çıkar. Hepinize iyi yıllar... HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com Gömüte Saygı Gömüt, Ankara’da, Cebeci Asri Mezarlığı’nda, üç devrimci Milli Eğitim Bakanı’nın, Reşit Galip, Vasıf Çınar ve Mustafa Necati’nin gömütlerinin hemen arkasındadır... Taşında “Ali Rıza kızı Makbule Atadan” yazar. Yani, Mustafa Kemal Atatürk’ün kız kardeşine aittir. Gömüt ve küçük bahçesi, fotoğraflarda görüldüğü gibi çok bakımsız. Bakılamaz mı? Bakılır bakılmasına da, bakan yok. Yabancılaşma Uyarısı Geçen hafta Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın, bu köşeden “Tarım üreticisi özel ban- kaların önünde kuyrukta. Hayatını dön- dürebilmek için kredi kartına yükleniyor. Çünkü ürünü para etmiyor, gübre iki ka- tına çıkmış, açık kredi kartı almaktan başka bir çaresi kalmamış maalesef. Bu durum da, üretim araçlarının, tarlasının, traktörünün yakın gelecekte elinden çı- kacağı sürecin başladığına işaret edi- yor” uyarısında bulunmuştu. Yazar, veteriner hekim Osman Namdar, uyarıya bir uyarı daha ek- ledi: “Teğet, en fazla da ülkenin tarla sı- nırlarından geçiyor. Kredi veren ban- kaların çoğu yabancı banka. Köylüler borçlarını öde(ye)medikleri durumda, yabancılar hacizle ele geçirdikleri tar- laları nakte çevirmek için satamadıkla- rı takdirde devlet mi alacak? Yoksa ban- kanın, yani yabancının malı mı olacak? Bu duruma, bir de o açıdan bakmak gerekmez mi?” Çelişkiler Hukukçu dostlarımıza göre, Başbakan’ın arkasından açık- lamayı kapıp koşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın değerlendirmeleri hem etik, hem de hukuksal an- lamda yanlışlıklar içeriyor: - Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla ilgili açıklama konusunda çelişki var: Mah- keme heyeti, Özel Tüketim Vergisi Kanunu ile ilgili bir kararın açıklanmasını isteyen Danıştay’a, “Açıklama benim görev ve yetkim içinde değil” karşılığını vermişti. Şimdi Ha- şim Kılıç, hem de yüksek mahkeme üyelerinin tama- mının haberi olmadan bir mahkeme kararıyla ilgili açık- lama yapıyor, hem de kararı yorumluyor. - Haşim Kılıç, açıklamaları hemen Başbakan’ın açıkla- masından sonra yapıyor. Yar- gı kararına ve uygulamaya müdahale ediyor. Bu müda- hale Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkisi içinde değil. Onun görevi anayasaya ay- kırılığı inceleyip karar ver- mektir. - Haşim Kılıç’ın açıklamaları hukuk devleti yönünden de hatalı, çünkü: Anayasa Mah- kemesi kararları kural olarak geriye yürümez. Ancak, hak doğuran kararlar bunun istis- nasını oluşturur. Bu da hukuk devletinin gereğidir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıy- la ilgili belediyeler yönünden yeni bir hukuksal durum or- taya çıkmış ve onlara yeni da- va açma hakkı doğmuştur. Danıştay kararı da bu yönde alınmış ve hukuk devletini korumuştur. Prof. Dr. Bilsay Kuruç, bir yılda iki çeyrek üst üste büyüme hızının gerilemesi halinde, bunun ekono- mide “resesyon” tarifi olduğunu anımsattı: “Amerika’nın 1930’dan bu yana ekonomideki uzun dönemli geliş- meleri izlemekle görevlendirilmiş en ciddi araştırma kurumlarından biri olan NBR bundan bir ay kadar önce resesyonun 2007 Aralık ayında baş- ladığını açıkladı.” Kuruç’a göre bu saptama “ABD’deki bunalım, finans balonu patladı da o yüzden çıktı” diyenleri ya- lanlıyor. Bunalım denen şey daha de- rin yani: “Bunalım, bir yıl önce zamanında teşhis edilememiş çaresiz bir hasta- lık gibi başlamış oluyor böylece. Yapısal bir olgu. Sıkıntı yapısal olun- ca, bu temizlik olacak anlamına ge- lir. Kapitalizmin özelliği, bir sıkıntıda kendi içinde temizlik yapıyor olma- sıdır. Yıkılan yıkılır, kalan sağlar ayak- ta kalır.” ABD’deki şimdiki uygulama ise biraz da değil, epey farklı ama: “Bunalım geldi, ABD’nin üç büyük otomobil ve motor şirketine; Chrysler, General Motors ve Ford’a dayandı. Bunlara toplam 25 milyar dolar veri- lecek. Neden? Bu üç büyük şirketin çökme aşamasına geldiği anda ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi bir açıklama yaptı ve dedi ki: - Bu üç şirketin batma gibi bir se- çenekleri olamaz. Otomobil sanayi- sinin yaşayabilmesi için ne yapılma- sı gerekiyorsa yapılmalıdır. Pelosi’nin bu sözlerinin anlamı açık: - Sistem çökme tehlikesi karşısın- da olunca, kendi kutsal kitabımızda yazıp başkalarına da okuttuğumuz ne kadar düstur varsa onları bir anda reddedebiliriz. Bizim de kafamıza yıllardır kakılan O düsturlardan biri neydi hatırlayalım: - Batan şirketi katiyen kurtarma- yacaksın. Hele de devlet şirketiyse, hemen batıracaksın. ABD bunalıma düşünce düstur müstur kalmadı. Burada bizim Ma- liye Bakanımız Kemal Unakıtan’ın ‘Sümerbank’ı tarihten sileceğim’ sözünü anımsıyoruz. İşte Madam Pe- losi ile Bay Unakıtan arasındaki fark burada. Bence bizdekilerin utanma duy- gusuna sahip olabilmeleri için son fır- sattır bu. Çünkü, bize belletilmiş olan tüm düsturlar silindi gitti. ‘Dev- let daima zarar eder, özel sektör dai- ma kâr eder’ safsatasını da bu vesi- leyle saptamak gerek.” Utanmak İçin Son Fırsat BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ “Amerikan or- gu” da denilen klavyeli bir çalgõ. 2/ Ağõr ve genellik- le ölümle sonuçla- nan kanamalõ ve ateşli bir hastalõğa yol açan virüs... Diyotlu aydõnlatma yönteminin kõsa yazõlõşõ. 3/ Kaba dikiş. 4/ “O yer” anlamõnda kullanõ- lan sözcük... Yurdumuz- da da yetiştirilen ve kali- teli bir şarap veren üzüm cinsi. 5/ Bir nota... Dar ve kalõnca tahta. 6/ Kemikle- rin yuvarlak ucu... Ta- but... Bir renk. 7/ Yinele- nen dize. 8/ Peynir, et, ba- lõk, turşu, asma yaprağõ gibi yiyeceklerin, bozul- mamasõ için içinde tutul- duklarõ tuzlu su. 9/ Dingil... Yahudi inancõnda bir nesne- nin dinsel amaçlara uygunluğu. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çoğunlukla yürüyüş bandolarõnda kullanõlan bir tür ba- kõr nefesli çalgõ. 2/ Afyonkarahisar ilinde bir göl... Yüz kalõbõ. 3/ Bir dernek ya da kuruluşun üyelerinin buluş- masõ için ayrõlmõş yer... Adale. 4/ İspanyollarõn sevinç ünlemi... Başlõca, temel niteliğinde olan. 5/ Başta, kas- larda, eklemlerde ağrõlar yapan ateşli ve salgõn bir hasta- lõk... “Çalma, hõrsõzlõk” anlamõnda argo sözcük. 6/ Datça ilçesine özgü, papatya ile yapõlan bir tür salata. 7/ İslam bilginlerine verilen ad... Haldun Taner’in bir öykü kita- bõ. 8/ Kuzu sesi... Soyundan gelinen kimse... Bir nota. 9/ Borneo Adasõ’nda yaşayan bir halk. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 K O Ç K A T I M I A V A L A R A L K A L A K A R I A S A L A S B A K İ U S L U E L K O Z A L A F M E R A M İ D E A R İ N A K I R L A N G I Ç 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 nilgun@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear