23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 10 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AVRUPA GÜRAY ÖZ Sanal Değerler Idstein kar altındaydı. Sonra yağmur yağdı, eri- yip gidiverdi güzelim kar. Hava iyice karardı. İn- sanın üstüne üstüne gelen, sanki hiç açılmaya- cakmış gibi görünen alacakaranlığın yarattığı sı- kıntıyla baktım pencereden. Gün ortasındayız da güneş nerede? “Çek git” diyor içimden bir ses. “Çek git şu ka- ranlık ülkeden.” Üç beş gün için bile tahammü- lüm kalmamış benim bu ülkeye, bu karanlığa, bu sıkıntıya. İbrahim Mutlu’yla oradan oraya koşu- yoruz. Halledilecek işler arasında Frankfurt- Römer’de yakalandığımız anlamsız Weihnachts kalabalığını aşıp geçmekte zorlanıyoruz. Bir sa- attir bizi bekleyen Osman neredeyse çekip gi- decek. Schirn Cafe sanki bir sığınak. Yok yok, gitmeli bir an önce. Uçağın tekerleri alana değer değmez, sıkıntılı, dertli, kanlı, kurbanlı ülkeye geri döndüğümü bi- liyorum da, artık içimi bir sevinç kaplıyor. Oysa ha- va burada da kapalı. Burada da yağmur yağıyor. Burada da gazetelerin köşelerini tutmuş neoliberal tayfa, akıl dağıtmakla meşgul. Almanya’da da köşe yazarlarını okudum, hemen hepsi kriz konusunda hükümete akıl veriyorlardı. Bir fark vardı yine de. Oradaki neoliberallerin prag- matik devlet politikasıyla tartışmaları ince çizgi- lerin içinde gidip geliyor. Tartışmaların esasını şu göz göre göre gelen krize rağmen neoliberal dü- zenin nasıl ayakta tutulabileceği oluşturuyor. Bizdeki durum farklıdır. Bizimkilerin derdi, ka- pitalizm değil, o elde bir zaten. Onlar Türkiye’nin emperyalizme, yeni dünya düzenine uygunluğu- na, “yeni dünya”daki konumuna odaklanıyorlar. Din meselesinin, etnik sorunların, hiç anlamadıkları “demokrasi” sorununun bunların baş meselesi olmasının anlamı başkadır. Ben Almanya’da sıkıntı içinde gezinirken, ar- kadaşlar anlattılar, şimdi artık yerini gençlere terk etmiş olan eski Türkiye Komünist Partisi’nin es- ki lideri de Almanya’daymış. Konferanslar veriyor, Türkiye’nin “bir devrim yaşadığını” iddia edi- yormuş. Devrimin lideri de Başbakan Erdoğan’dır herhalde! Sözü uzatmayayım, yazıyı sıkmayayım, hâlâ Marksist, sosyalist olduğunda da ısrarlıymış bu arkadaş. Düşündüm de işin içinden çıkama- dım. Bir dostum, “Başka türlü katıldığı o yeni safların işine yaramaz ki” dedi de rahatladım. Bizdeki tartışmalar Almanya’dan ya da diğer ge- lişmiş kapitalist ülkelerdekinden farklıdır dedim, ne demek istediğimi daha açık yazayım. Orada- ki adap bizde yoktur demek istiyorum bir, kapi- talizme kendini adamış yazıcıların, iktisatçıların, entelektüellerin kendilerini solcu olarak tanıtmak gayreti yoktur iki. Bir de altını çizmeli, üstüne ba- sa basa söylemeli, döneklik pek makbul değil Ba- tı’da, rağbet görmüyor. Oralarda liberal çevrelerin görüşleri, “sınıflar ça- tışmasının artık tarih olduğu” savına dayanan ideolojik iddiadan güç alıyor. “İşçi sınıfının artık ortadan kalktığı, ya da bir başka deyişle yay- gınlaştığı, halkın çoğunluğu haline geldiği ve bir sınıf bilinci arayışının ortadan silindiği” te- zi üzerine bina ediyorlar görüşlerini. Bu tezin sa- vunucularından Habermas’ın, Almanların bu nesli tükenmiş filozofunun söyledikleri, politika sah- nesinde taraftar buluyor. Bu arada değerli düşü- nürlerimizden Taner Timur’un “Habermas’ı Okumak” çalışmasını da (Yordam Yayınları) ko- nuyla ilgilenenlere salık veriyorum. Kısacası Batı’da dönekliğin de bir raconu var. Hiç değilse, düşünen birileri var da, onların fikir- leri üzerinden, sermayeye yamanmadan “Ne oluyor bu dünyaya” sorusuna yanıt arayabili- yorlar. Bu türden tartışmaların sınıfa, insana, yurda, dünyaya hizmeti sürdürenlere büyük ya- rar sağlaması, kendilerini ve düşüncelerini geliş- tirmeleri, yeni sorulara yeni yanıtlar arayıp bulmaları da bu işin artısı. Bizimkilerin benzerlerine rastlamadım oralarda, entelektüellerin değerlerini belirleyen bir piyasa da yok doğrusunu isterseniz. Oysa bizimkilerin “değeri”, dolar gibi, euro gi- bi bir iniyor, bir çıkıyor. Ama biz onların değerlerinin tıpkı borsa gibi sa- nal olduğunu zaten bilmiyor muyuz? e-posta: guray@cumhuriyet.com.tr Yağma projeleri ve planlarõna yüzlerce dava açan Mimarlar Odasõ, eleştirilere karşõn mücadelesini sürdürüyor Mimarlarõn hukuk savaşõÖZLEM GÜVEMLİ Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan’õn “Her şeye dava açıyor- lar” diyerek eleştirdiği Mimarlar Odasõ’nõn bugüne dek kentin tarihi, doğal ve kültürel yapõsõnõ koru- mak amacõyla açtõğõ yüzlerce dava bulunuyor. Kentin yağmalanmasõ- nõn, yabancõ sermayeye peşkeş çe- kilmesinin önüne geçmek amacõy- la açõlan birçok dava üzerinden yõl- lar geçmesine karşõn bir türlü so- nuçlanmõyor. Başbakan’õn dava açarak proje- lerin hayata geçirilmesini yavaşlat- tõklarõ iddiasõna karşõn yaşanan ör- nekler aksini gösteriyor. Odalarõn açtõğõ davalarõn çoğu devam eder- ken projelerin ve planlarõn uygula- masõ da hõzla sürüyor. Yargõnõn iptal kararõ verdiği du- rumlarda ise proje çoktan tamam- lanmõş oluyor. Bu durum iktidarõn yargõ kararlarõna ne kadar saygõlõ ol- duğunu da gösteriyor. Dubai Kule- leri yapõlan ihaleyi kazanan El Maktum ile anlaşma yapõlõrken inşaatõn yapõlacağõ İETT arazisine ilişkin var olan davalar hakkõnda bil- gi dahi verilmemişti. Anlaşma im- zalandõktan sonra davalarõ öğre- nen El Maktum ödeme yapmamõş- tõ. Mimarlar Odasõ İstanbul Bü- yükkent Şubesi’nin kamuoyunun gündemini uzun süre meşgul eden konularla ilgili açtõğõ ve halen de- vam eden davalarõndan bazõlarõ şöyle: - Kadıköy Kuşdili (Salı Pazarı) Projesi: 80 dönümü doğal ve tari- hi sit alanõ olan araziye alõşverişi merkezi inşa edilmesi öngörülü- yor. İstanbul V Numaralõ ve Tabi- at Varlõklarõnõ Koruma Bölge Ku- rulu’nun bölgenin niteliğini değiş- tiren kararlarõn yürütülmesinin dur- durulmasõ ve iptali istemi ile dava açõldõ. Bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasõ bekleniyor. - Seyrantepe Stadı ile ilgili imar planı: Planõn kentin gelişimini kuzeye doğru taşõma tehditi içerdi- ği, ekolojik ve topoğrafik açõdan hassas olunmasõ gereken bölgede yoğun yapõlaşmaya gidildiği ge- rekçeleri ile yürütmesinin durdu- rulmasõ ve iptali istemiyle dava açõldõ. Dava sürüyor. - Sulukule Projesi: İstanbul Ye- nileme Alanlarõ Kültür ve Tabiat Varlõklarõnõ Koruma Bölge Kuru- lu’nun; Tarihi Yarõmada, Fatih İl- çesi, Neslişah Sultan Mahalleri (Su- lukule) Yenileme Avan Projesini onaylanmasõ işleminin durdurul- masõ ve iptali istendi. Projeye böl- genin sosyal, ekonomik ve kültürel yapõsõna uymadõğõ gibi gerekçeler- le itiraz ediliyor. Mahkemece yü- rütmenin durdurulmasõ istemi red- dedildi. Oda bu karara tekrar itiraz etti. - Gökkafes oteline ilişkin ruhsat iptali davası: Tapu sicili silinerek ruhsat verilen otelin inşaatõna Recep Tayyip Erdoğan, İBB başkanõ ol- duğu dönemde karşõ çõkmõştõ. Ruh- satõn hukuka, imar prosedürlerine aykõrõ olarak verilmesi nedeniyle iti- raz edildi. Davada halen temyizin sonucu bekleniyor. - Boğaziçi Radar Kuleleri Pro- jesi: Kulelere verilen ruhsatõn iptali için dava açõldõ. Boğaziçi ön görü- nümünü bozduğu gerekçesi ile açõ- lan ruhsat iptali davasõnda hâlâ ka- rar bekleniyor. - Ömerli Su Havzası: Su havza- sõnõ yapõlaşmaya ve sanayileşmeye açan 1/5000 nazõm, 1/1000 uygu- lama imar planlarõ ile İSKİ’nin yö- netmeliklerinin iptali için dava açõl- dõ. Temyizlerin sonucu bekleniyor. - Acaristanbul: Beykoz’da Özel Serdaroğlu Ormanõ’na inşa edilen villalarõn ruhsatõnõn iptali için dava açõldõ. Dava sürüyor. Acaristanbul villarõ, ormanlarõn katledilerek ruh- satsõz şekilde yapõlmasõ nedeniyle gündemi uzun süre meşgul etmişti. - Tarihi yarımada koruma amaçlı imar planları: Planlarõn ta- rihi yarõmadayõ korumadõğõ aksine dokusuna zarar verdiği gerekçeleri ile açõlan davada bilirkişi raporu bekleniyor. - Dubai Kuleleri plan iptali da- vası : Söz konusu arazinin El Mak- tum’a satõşõ ile deprem ve benzeri afetlerde gerekli bir alanõn kaybe- dildiği, yapõlaşmayla bölgeye yõğõ- lacak yeni nüfusun yeni sorunlar da getireceği, altyapõ sorununun arta- cağõ gerekçeleri ile dava açõldõ. Dava temyizde. - Haydarpaşa Projesi: Tarihi garõn kapatõlmasõ ve bölgeye gök- delenler dikilmesini öngören pro- jenin iptali için açõlan davaya oda- nõn müdahil olma talebi kabul edildi. Kentin yağmalanmasõnõn, yabancõ sermayeye peşkeş çekilmesinin önüne geçmek amacõyla açõlan birçok dava üzerinden yõllar geçmesine karşõn bir türlü sonuçlanmõyor. Davalar devam ederken projelerin ve planlarõn uygulamasõ da hõzla sürüyor Karaveli, AKP’nin Türkiye’yi İslami muhafazakâr bir ülkeye dönüştüreceği kanõsõnda ‘Cumhuriyet muhalefette’ Gazeteci Nazif Demirel öldü SAMSUN (AA) - Gazeteci, şair ve yazar Nazif Demirel (73), 4 gündür tedavi gördüğü Ondokuz Mayõs Üniversitesi Tõp Fakültesi Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Servisi’nde yaşamõnõ yitirdi. Demirel’in cenazesi, bugün Kefeli Camisi’nde kõlõnacak öğle namazõnõn ardõndan Kõranköy Mezarlõğõ’nda toprağa verilecek. Meslektaşlarõ arasõnda “Baba” lakabõyla anõlan Nazif Demirel’in çok sayõda yayõmlanmõş şiir, hikâye ve denemeleri bulunuyor. Türkiye’nin önemli bilardo ustalarõ arasõnda da yer alan Nazif Demirel, sürekli sarõ basõn kartõ sahibiydi. Bilgisayar faresi 40 yaşında ANKARA (AA) - Bilgisayar faresi bugün 40. doğum gününü kutluyor. ABD’nin Stanford Üniversitesi’nde 9 Aralõk 1968’de vizyon sahibi mühendis Douglas Engelbert tarafõndan, alõşõlmõşõn dõşõnda bilgisayar kullanõmõ yollarõnõ göstermek için ilk kez kullanõlan fare, tahtadan yapõlmõştõ ve bir düğmesi vardõ. Mağdurlar şüpheliyi tanıyor ESKİŞEHİR (AA) - Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tõp Fakültesi Adli Tõp Ana Bilim Dalõna cinsel taciz ve istismara maruz kaldõğõ iddiasõyla 3.5 yõlda başvuran toplam 101 mağdurun 80’inin şüphelileri tanõdõklarõ bildirildi. ESOGÜ Tõp Fakültesi Adli Tõp Ana Bilim Dalõ yetkililerinden alõnan bilgiye göre toplam 101 mağdurun 80’i, kendilerine cinsel şiddet uygulayan kişileri tanõdõklarõ yönünde ifade verdi. Cinsel şiddete maruz kalan 101 kişinin 23’ü cinsel şiddetin eşi ya da nişanlõsõ tarafõndan uygulandõğõnõ iddia etti. ATAKÖYLÜLER TEPKİLİ: TOKİ semtimizi parçalamak istiyor’ İstanbul Haber Servisi - Ataköylüler, semtlerinin TOKİ tarafõndan parçalanarak betonlaştõrõlmasõna tepki gösterdiler. İlgililerin konuya duyarsõzlõğõndan şikâyet eden semt sakinleri, TOKİ mevzuatõ içinde 5793 sayõlõ Yasasõ’nõn iptalini ve Ataköy’ün tescilinin sağlanmasõnõ istediler. Ataköylüler tarafõndan hazõrlanan bildiride, Ataköy’e ilk darbenin 1984 yõlõnda Bakanlar Kurulu kararõ ile vurulduğu belirtilerek semtin bir anda turizm alanõ ilan edildiği belirtildi. Bu karar ile bugünkü plan değişikliklerinin de yolunun açõldõğõna dikkat çekilen bildiride, “TOKİ, bu karara dayanmakla kalmamış, plan yapma yetkisini de kendi bünyesinde toplayacak yetkilerle donanarak evlerimizin çevresindeki yeşil alanlara adeta saldırmıştır. Eskidji tarafından ihaleye çıkarılan bazı parseller 2007 yılında tapu sahiplerine satılmış ve bu akıl almaz satış sonrasında söz konusu alanlar belediyeye yeşil alan olarak terk edilmiştir” denildi. TOKİ’nin “Kentsel Dönüşüm’’ adõ altõnda planda değişikliğe gittiği, bu değişiklikten semt sakinlerinin haberdar edilmediği vurgulandõ. 2006’da yeşil alanlarõn TOKİ eli ile satõlarak imara açan değişikliğin yapõldõğõ anlatõlarak, Ataköylülerin itirazlarõnõn dikkate alõnmadõğõ ifade edildi. ELÇİN POYRAZLAR WASHINGTON - Washington’da Türkiye’nin, artan İslamcõlõğõn da etki- siyle giderek Batõ’dan koptuğu görüşü daha fazla duyulur oldu. ABD Ulusal İs- tihbarat Konseyi’nin 2025 yõlõnda Tür- kiye’nin daha İslami ve milliyetçi bir ül- ke olacağõ yönündeki tahmini bunlardan biri. Washington’daki John Hopkins Üniversitesi’ne bağlõ Orta Asya-Kaf- kasya Enstitüsü İpek Yolu Çalõşmalarõ programõ araştõrmacõlarõndan Halil Ka- raveli ise AKP’nin Türkiye’yi İslami muhafazakâr bir ülkeye dönüştüreceği kanõsõnda. Araştõrmacõ Svante Cor- mell ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yaşõna girdiği 2023 yõlõndaki siya- si durumuna yönelik bir rapor kaleme alan Karaveli ile AKP, İslamcõlõk ve la- iklik üzerine konuştuk. Raporunuzda “İslami muhafaza- kârlık” ifadesini kullanıyorsunuz. Bu- nunla İslamcılığını mı kastettiniz? - AKP’lilerin artõk İslamcõ olmadõk- larõ ve değiştikleri yönünde söylemleri var. Kendilerini Avrupa’daki Hõristiyan demokratlarõn Müslüman şekli olarak gösteriyorlar. İslamcõ yani İngilizcede- ki İslamist sözcüğü Batõ’da daha çok El Kaide gibi şiddet kullanan aşõrõ örgütlere gönderme yapõyor. Ve İslamcõ kavramõnõ AKP için kullandõğõnõzda “Biz İslam- cı değiliz reform ve demokrasi parti- yiz” şeklinde kendilerini savunmalarõ ko- laylaşõyor. Biz de AKP’nin bu söylemini ciddiye alarak onlarõ İslami muhafaza- kâr olarak tanõmladõk. Bu şekilde İslamla ilişkilerine işaret eden bir kavrama ge- ri çekmiş olduk onlarõ. AKP sonuçta siyasi İslam propa- gandası yapan bir parti... - AKP’nin gönlünde yatan aslanõn Türkiye’deki toplumu ve günlük haya- tõ dini kurallara uydurmak olduğuna kuş- ku yok. Ama İran ya da Suudi Arabis- tan tarzõ bir rejim getirme çabasõ varsa da o zaten Anadolu’nun geleneğine uy- maz. AKP’nin İslami muharafazakâr bir parti olduğunu İslami yanõnõ vurgulamak için kullandõk. Batõ’da “ılımlı İslam” dendiğinde çok hoş, sempatik bir şeymiş gibi duruyor. Oysa “İslami muhaza- fakâr” ifadesinin daha olumsuz çağrõ- şõmlarõ var. AKP, Batõ’da kendini libe- ral olarak sunuyor oysa bu terim AKP’nin gerçek çizgisini daha iyi ta- nõmlamõş oluyor. Raporunuzda laik Türkiye Cumhu- riyeti’nin geleceğine yönelik bir endi- şe seziliyor. Bunu biraz açar mısınız? - Aslõnda şunu sormak lazõm Türkiye Cumhuriyeti bizim anladõğõmõz haliyle devam ediyor mu bugün? Bazõlarõna gö- re Kemalist devlet 22 Temmuz’da bit- ti. Bence Kemalist devlet 11 Kasõm 1938’de bitti. CHP 1943’te Kemalizmi parti programõndan çõkardõ. Ondan son- ra da 1950’de karşõdevrim başladõ. Tür- kiye Cumhuriyeti’nde laiklik diye bir şey sözde bile olsa süregeldi. Ama 22 Tem- muz’la birlikte geleneksel cumhuriyet yapõsõ da sona erdi. Ya da şöyle dene- bilir: “Cumhuriyet artık muhalefette.” Dinciler devletin her kademesini ele ge- çirmiş durumda. AKP’nin bu kadar güçlenmesinde kendini liberal olarak tanımlayan çev- relerin de rolü büyük. Bu nasıl ger- çekleşti? - Aslõnda dincilerin Atatürk Cumhu- riyeti’ne karşõ olmasõna bir şey denemez. Bu doğal bir şey. Türkiye’de asõl acõ olan şey liberallerin ihanetidir. Müslüman coğrafyasõnda Türkiye Cumhuriyeti gi- bi bir ülke varsa ve bu ülkede liberalizm, burjuvazi, aydõn bir sõnõf, okumuş in- sanlar varsa bu Atatürk sayesindedir. Atatürk olmasaydõ Türkiye’de bir tane liberal olmazdõ. Ve bu insanlarõn çõkõp Atatürk’e iha- net etmiş olmasõ Türkiye’nin trajedisi- dir. Liberallerin AKP’nin güçlenmesi sü- recinde çok önemli rolü oldu. Türkiye’de hem dincileri “demokrat, liberal” fa- lan diye meşrulaştõrdõlar, hem de bu par- tiyi Batõ’ya pazarladõrlar. Liberaller ol- masaydõ ABD ve Avrupa dincileri böy- lesine kucaklamazdõ. O yüzden liberal- lerin kilit önemi var. Sizce liberaller neden dincilerle iş- birliğine gitti? - Bunda 28 Şubat’õn da etkisi var. Ama daha da geriye gidecek olursak bunun nedenlerini 12 Eylül’de buluruz. 12 Eylül Türkiye’nin dönüm noktasõdõr. Bu darbe solu ezdi, biçti ve İslama kapõ aç- tõ. Aynõ zamanda Atatürkçü ideolojiyi kullanarak liberal ve ilerici insanlarõn bü- yük bir kõsmõnõ Atatürk’ten soğuttu. Bu- gün artõk öyle bir noktadayõz ki genç araştõrmacõlar bile 12 Eylül’ün Ata- türkçü bir darbe olduğunu düşünüyor. Oysa 12 Eylül solu yõkmak için tasar- lanmõş faşist bir darbedir ve ideolojisi Türk-İslam sentezidir. Bu darbe Ata- türk’ün mirasõnõ çiğnedi. Elinde Kuran ile konuşma yapõyordu Kenan Evren. Liberaller Kemalizm ile asker ve otori- ter yönetimi bir tutmaya başladõlar. Ke- nan Evren’in yaptõğõ kötülük çok bü- yüktür. 12 Eylül Atatürk’ü öldüren bir milattõr. Liberallere gelince bu insanla- rõ çok da adam yerine koymamak lazõm. Dinci hareket hepsini satõn aldõ. Liberallerin ABD’nin bakışını etki- lediğini söylüyorsunuz. AKP ABD’nin Ortadoğu’daki politikası için zaten uy- gun değil mi? - Liberaller dincileri pazarladõ derken Batõ’daki basõn, düşün kuruluşlarõ gibi aydõn çevreleri kastetmiştim. Örneğin İs- veçli bir gazeteciyle bu konuyu konuş- tuğumda, “Kusura bakma ama ben li- berallerin anlattıklarına inanıyorum” demişti bana. ABD ise Türkiye’de AKP’nin alternatifi olmadõğõnõ düşü- nüyor. AKP’nin aslõnda ne olduğunu çok iyi biliyor ABD. Ama muhalefetin de kendisine karşõ olduğunu görüyor. “Kimseye yaranamıyoruz” görüşü var burada. ABD büyük devlet olarak dün- yanõn her yerine soğuk, yani çõkar göz- lüklerinden bakar. Avrupa’da artõk stra- tejik düşünme dönemi bittiği için de- mokrasi, insan haklarõ, reform gibi söy- lemler etkiliyor Avrupa’yõ. Batõ’daki li- beral söylemi kullanan AKP Avru- pa’nõn çok hoşuna gidiyor. ABD’yi et- kileyen ise Erbakan’dan sonra dinci hareketin Amerikan karşõtõ söylemini bõ- rakmõş olmasõ. Bu, onlara ABD’nin desteğiyle iktidar kapõlarõnõ açtõ. Avru- pa ve ABD’ye kõzmalõ tamam ama Ba- tõ’nõn kafasõnõn nasõl işlediğini de gör- mek lazõm. AKP’liler Batõ’yla bilinçli ilişkiler kurdu ama muhalefet bunu yapmõyor. ABD ve AB’nin illa da laik bir Tür- kiye istediğini düşünmek gerçekçi mi? - Avrupa ve ABD arasõndaki ilişki- lerde sorunlar bile çõksa temelde değer yargõlarõ ortak olduğu için bunlar Batõ de- mokrasi ailesinin bir parçasõdõr. Bazen sürtüşmeler çõkar ama ilişki sağlam ka- lõr. Oysa Türkiye ile değerlerin ortak ol- madõğõ yalnõzca stratejik bir ilişki, ABD ile Suudi Arabistan arasõnda nasõl devam ediyorsa öyle sürecek. Ancak bu ilişki daha fazla sorun çõkarmaya aday. Tür- kiye Batõ karşõtõ olmayacak ancak aile- nin bir ferdi de olmayacak. Sizce 15 yıl içinde Türkiye nasıl bir ülke olacak? - Atatürk Cumhuriyeti’nin bittiği di- ni muhafazakâr bir Türkiye. Batõ’yla iliş- kilerini yüzeyde sürdüren ama kültürel ve sosyolojik bakõmdan giderek Orta- doğululaşmõş, İslamiyetin toplumda da- ha hâkim olduğu, daha az demokratik, otoriter bir Türkiye. İran veya Suudi Ara- bistan’dan çok Ürdün veya Mõsõr’a ben- zeyen bir Türkiye. Örneğin anayasaya “Türkiye Cumhuriyeti İslama saygı- lıdır” gibi bir şeyler yazabilirler. Şeri- at devletini ilan edeceklerini sanmõyo- rum ama ilan etmeseler ne olur. Kõsacasõ Atatürk’ün düşlediği Türkiye’den çok daha geriye gitmiş bir Türkiye olacak. Oldukça bir karamsar bir tablo çiz- diniz. Türkiye’de bu gidişatı değiştire- bilecek bir uyanışı ümit eden kesimler de var. - Hayat her zaman sürprizlerle dolu- dur. Gönül ister ki CHP yeniden güç ka- zansõn, yeni bir orta sağ ile koalisyona gitsin. Ancak dinci hareketin eğitim sistemini, devleti ve cumhuriyeti nasõl ele geçirdiğini görüyoruz. Siyasette her za- man devrimin bir karşõdevrimi vardõr. Karşõdevrimin de bir karşõdevrimi olmasõ gerekir diye düşünüyor insan. Türkiye’de bizim gibi düşünen milyonlarca insan var. Cumhuriyet mitinglerinde kendini göstermiş olan bu sivil gücün siyasi bir güç haline gelmesi, Türkiye için umut olabilir. Küresel ekonomik krizle birlikte dün- ya da değişime gidiyor. Bundan birkaç ay öncesine kadar devletçiliğin adõ bi- le geçmezdi. Artõk en büyük kapitalist ülkeler devletçilik yapõyorlar. Ulus dev- letin yeniden önemi ortaya çõktõ. Ulu- salcõlõk dünya konjonktürüne aykõrõ de- ğil bugün. Bu süreç Türkiye’de İslam- cõlara karşõ muhalefetin kullanabilece- ği bir fõrsat. Dünyadaki bu değişim rüzgârõnõ iyi okumak gerekiyor. Ergenekon davasına yönelik gö- rüşleriniz neler? - Ergenekon davasõnõn hukuk devle- ti ilkelerine saygõlõ bir şekilde yürütül- düğünü söylemek hiç mümkün değil. Bu siyasi bir dava ve amaç muhalefete gözdağõ vermek. Bir korku atmosferinin yayõlmasõna neden olduğu da ortada. Kendilerine liberal diyenler “darbeci” olarak niteledikleri Kemalistlerin ha- pislerde sürünmesine pek seviniyorlar. Bir örneğini Washington’da da gör- dük. 1962 İstanbul doğumlu. Gazeteci-yazar Orhan Karaveli’nin oğlu. Galatasaray Lisesi’ni tamamladõktan sonra İsveç’te Göteburg Üniversitesi Siyasal Bilgiler bölümünden mezun oldu. İsveç’te çeşitli gazetelerde çalõştõ ve Östgöta Correspondenten gazetesinde başyazarlõk yaptõ. Washington’daki John Hopkins Üniversitesi’ne bağlõ Orta Asya-Kafkasya Enstitüsü İpek Yolu Çalõşmalarõ programõnda Türkiye araştõrmacõsõ olarak görev yapõyor. Karaveli, AKP’nin Avrupa’nõn hoşuna gittiğini belirterek ‘ABD’yi etkileyen ise Erbakan’dan sonra dinci hareketin Amerikan karşõtõ söylemini bõrakmõş olmasõ. Bu onlara ABD’nin desteğiyle iktidar kapõlarõnõ açtõ’ dedi. KARAVELİ KİMDİR?
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear