Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
ğunu, ümüğümüzü sıktırmayız diyerek başladı.
Ekonomi o denli yolunda gidiyor, dünyayı sarsan
krizden Türkiye o kadar etkilenmiyordu ki, uzun-
ca bir süre IMF ile yeni anlaşma yapmaya ya-
naşmayacağı izlenimi verdi.
Bu arada IMF kaynaklarından yeni bir anlaş-
manın temel öğeleri sızdırıldı.
Bunlar arasında 2009 bütçesinden hükümetin
belediyelere yapacağı para yardımına karşı ol-
duğunu içeren bir madde de yer alıyordu.
RTE’yi şiddet ve hiddetle IMF’ye karşı iten mad-
delerin başında üstelik yerel seçim öncesi bele-
diyelere yapılacak para aktarımının gündemden
çıkarılmasını isteyen madde geliyor.
Oysa AKP, 2009 bütçesinden belediyelere (da-
ha çok AKP’li belediyelerin yararlanacağı) 4 mil-
yar YTL’lik aktarım için gerekli hazırlıkları yapmıştı.
IMF’nin stand-by anlaşmasında bulunmasını is-
tediği koşul, RTE’nin yerel seçimlerde uygulamayı
planladığı partisel yaptırımlarına taş koyuyor.
RTE’yi hiddetlendiren başlıca nedenlerden bi-
ri buydu.
IMF halkın değil, RTE’nin ümüğünü sıkıyordu ve
RTE’nin bu koşulu kabul etmesine olanak yoktu!
RTE, baştan karşı çıktığı yeni bir stand-by an-
laşmasına sonradan neden yumuşadı acaba?
IMF koşulları fazla ilgilendirmiyor RTE’yi.
18 aylık yeni bir stand-by anlaşmasının temel
maddeleri sızdırıldı ve görüldü ki, IMF, bildiğimiz
IMF’dir.
Beklenildiği gibi, ancak öne sürdüğü koşulların
kabul edilmesi durumunda 25 milyar dolar kredi
sağlayacaktı.
Neler dayatıyor? KDV’lerin yüzde 8’lere düşü-
rülmesi mi gündemde? IMF, kimi ürünlerde
KDV’nin yükseltilmesini istiyor.
İktidar yükseliş gösteren enflasyonun 2009’da
gemleneceğini mi söylüyor!
IMF’ye göre enflasyon 2009’da yüzde 14-15.
Hükümetin 2009’da gerileceğini kabul ettiği bü-
yümeyi IMF sıfıra indiriyor.
RTE’nin nihayet şu veya bu yoldan halka olum-
suz yansıyacak olan IMF saptamalarına, koşulla-
rına karşı itirazı yok ki, anlaşmaya çok yakın ol-
duğumuzu söyledi.
Öyleyse RTE’yi IMF ile anlaşmaya iten neden ne
olabilir?
RTE, IMF’yle yaptığı pazarlıklarda:
Mart seçimlerinde kullanmayı planladığı 2009
bütçesinden belediyelere aktarılacak olan para-
ya karşı çıkan IMF’nin -gelen haberler doğru ise-
orta yol bulduğuna inandı. Bu nedenle yumuşa-
dı.
Açıklandığına göre IMF, 4 milyar YTL’den 1.7
milyar YTL’lik kesilmesi, 2.3 milyar YTL’ye çekil-
mesi koşuluyla belediyelere 2009’da yapılacak pa-
ra aktarımına karşı çıkmaktan vazgeçmişti.
Belediyelere yardımların Mart 2009’da yapıla-
cak yerel yönetim seçimlerinin yapılacağı dönem
öncesi olan yılın ilk çeyreğinde değil, izleyen dö-
nemde gündeme getirilmesi koşuluyla…
Böylece seçim arifesinde bütçeden belediyelere
para aktarımını önlemiş görünüyor.
Ancak yanıldığı bir nokta var IMF’nin:
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, şeytana pa-
bucu ters giydirir; IMF engellerini aşacak, bele-
diyelere yardımın uygulanmasını sağlayacak öy-
le bir formül bulur ki…
Bir de bakar IMF; atı alan Üsküdar’ı çoktan geç-
miş. Seçim öncesi bildiğini okumuş, belediyele-
re para aktarımını sağlamış!
Olmaz, olamaz demesin IMF: AKP’nin olanak-
sız görünen kimi konuları kitabına uydurduğunu,
kısacası bu oyunları çoook gördük, izledik. Sıra
IMF’de!
SAYFA10 ARALIK 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
17HABERLERİN DEVAMI
İstanbul PB 10
Edirne PB 11
Kocaeli PB 12
Çanakkale PB 11
İzmir B 13
Manisa B 12
Aydın B 14
Denizli B 12
Zonguldak PB 11
Sinop Y 12
Samsun Y 10
Trabzon Y 9
Giresun Y 10
Ankara PB 3
Eskişehir PB 3
Konya PB 2
Sıvas K - 1
Antalya B 17
Adana PB 16
Mersin PB 17
Diyarbakır K 3
Şanlıurfa Y 10
Mardin Y 7
Siirt K 4
Hakkâri K 1
Van K 3
Kars K 2
Oslo PB - 5
Helsinki K 4
Stockholm K 2
Londra PB 4
Amsterdam K 7
Brüksel PB 4
Paris PB 3
Bonn K 3
Münih K 0
Berlin PB 5
Budapeşte PB 6
Madrid PB 10
Viyana K 6
Belgrad Y 10
Soyfa PB 10
Roma Y 16
Atina PB 14
Zürih K 3
Moskova PB 1
Aşkabat B 18
Astana PB 3
Taşkent PB 11
Bakû B 8
Bişkek PB 8
Tiflis Y 12
Kahire PB 18
Şam PB 16
Yurt geneli parçalı ve
çok bulutlu, Orta Kara-
deniz kıyıları Doğu Ka-
radeniz, Doğu Anadolu,
Güneydoğu Anado-
lu’nun kuzey ve doğusu
ile Kayseri, Sıvas ve Şan-
lıurfa çevreleri yağışlı ge-
çecek. Hava sıcaklığı
yurdun doğu kesimleri 4-
6 derece azalacak, diğer
yerlerde önemli bir de-
ğişiklik olmayacak.
Türk Toplumunun Açmazõ...
Yrd. Doç. Dr. Ayşe ATALAY
Marmara Üniversitesi
nelmesine yol açmaktadõr. Bu da beraberinde barõşõ, sev-
giyi, dayanõşma duygusunu ve adaleti yok etmektedir. Eko-
nomik nedenler de bireyin toplumsal sistemi sorgulama-
sõ için gereksindiği maddi koşullarõ ve toplumsal sistemin
sorgulanmasõ yoluyla alõnacak sonucu olumsuz yönde et-
kilemekte, neredeyse olanaksõzlaştõrmaktadõr. Buna bir de
yöneticilerin bireylerin toplumsal sistemi sorgulamalarõ için
gerekli kanallarõ tõkamak istemeleri de eklenince; insan-
larõn her gün çeşitli nedenlerle birbirlerinin boğazõna sa-
rõldõğõ, cinnet geçirdiği, şiddet ve vahşet ekseninde dönüp
duran, kõvranan bir toplum yapõsõ ortaya çõkmaktadõr. Türk
toplumu öfkesini “öteki”ne değil, sisteme yönelttiği gün
bu kaotik toplumsal yapõ da değişecektir.
Baştarafı 2. Sayfada
Polis şiddeti kaygı vericiİstanbul Haber Servisi - Po-
lis Vazife ve Salahiyetleri Ka-
nunu ve bazõ yasa değişiklikle-
rinin, Türkiye’deki polis şidde-
ti kültürüne katkõ sağladõğõ ve re-
form çabalarõnõn önünde engel
oluşturduğu belirtildi. İnsan
Haklarõ İzleme Örgütü (Human
Rights Watch) tarafõndan Tür-
kiye ile ilgili hazõrlanan rapor-
da, kanunun “kuvvet ve silah
kullanma” ile ilgili maddesin-
de, uluslararasõ standartlarda
yer alan “ölümcül gücün son
çare olarak ve sadece hayat
kurtarmak amacıyla kullanı-
labileceği” şartõnõn bulunma-
dõğõna dikkat çekildi.
“Adalete Karşı Safları Sık-
laştırmak-Polis Şiddetiyle Mü-
cedele Önündeki Engeller”
başlõklõ 80 sayfalõk söz konusu
raporda, Türkiye’de yaşanan
“polis şiddeti” ve insan hakla-
rõ ihlalleri konu alõndõ. Raporda,
polis şiddeti iddialarõyla ilgili so-
ruşturmalarõn “kusurlu ve ya-
vaş” yürütülmesinin köklü bir
sorun teşkil ettiği belirtilerek
“Bu sorunu çözebilmenin
önündeki önemli engellerden
biri yetkiyi kötüye kullanma
olaylarını inceleyecek bağım-
sız ve etkin soruşturma me-
kanizmalarının olmamasıdır.
Savcılık soruşturmaları çok
yavaş ilerlemekte, genellikle
aylar, hatta yıllar almaktadır
ve sıklıkla kovuşturmaya ge-
rek olmadığı kararıyla so-
nuçlanmaktadır” görüşü dile
getirildi.
Raporda, işkence gördüğü id-
diasõ olan bir kişinin tõbbi mua-
yene etmeye yetkili sağlõk ku-
rumlarõnõn hepsinin devlet de-
netimindeki resmi kurumlar ol-
masõ eleştirildi. Raporda, poli-
sin kötü muamelesine yönelik
iddialar söz konusu olduğunda
“hızlı, bağımsız, tarafsız ve
kapsamlı bir soruşturma” yü-
rütecek bağõmsõz bir birimin
olmamasõnõn da olaylarda fail
durumundaki polislerin ceza al-
mamasõnda önemli bir etken
olduğunun altõ çizildi.
Polisin görevi kötüye kullan-
dõğõ iddia edilen durumlarda
memurun bağlõ bulunduğu em-
niyet müdürlüklerinden polisi
koruyan ve karşõ tarafõ suçlayan
açõklamalar yapõldõğõna dikkat
çekilen raporda, “Soruştur-
malar devam ederken polis
yetkililerince yapılan bu tür
açıklamalar, savcılık soruş-
turmasının sürdüğü davalar-
da kararı beklemeye niyetli ol-
madıklarını ve kamuya, poli-
sin safları sıklaştırarak hak-
larında insan hakları ihlalle-
ri iddiaları bulunan memur-
larına kurumsal bir cezasızlık
sağlayacağını gösteriyor” de-
nildi.
Türkiye’de “polis şiddetinin
ısrarla devam etmesinin” kay-
gõ verici olduğu, şiddetin devam
etmesinin nedeni olarak “kötü
muamele yapanların hesap
vermeyeceklerine yönelik hak-
lı güvenleri bulunduğunu”
gösterdiği kaydedilen raporda,
Türkiye’de ateşli silahlarõn
“haksız ve yersiz” kullanõmõnõn
hâlâ temel bir sorun olduğuna
dikkat çekildi.
Kimlik sormanın bedeli ağır oldu
TARKAN TEMUR
Polis yeleği giyen 5 kişinin Avcõlar’daki bir
restorandan bir kadõnõ kaçõrarak tecavüz et-
mesinin ardõndan İstanbul Emniyet Müdürü
Celalettin Cerrah’õn “üniformalı dahi olsa
polise kimlik sorun” uyarõsõnõ dikkate alan
Mustafa Alpoğan, kendisini durduran polis-
lerden kimliklerini göstermelerini isteyince po-
lisler tarafõndan acõmasõzca dövüldü. Alpdo-
ğan’õn, kafatasõ ve burnu çatladõ, çenesi kõrõldõ.
4 Aralõk gecesi alkollü olarak kullandõğõ ara-
cõyla evine dönen 41 yaşõndaki tekstilci Alp-
doğan, maruz kaldõğõ polis şiddetini şöyle an-
lattõ: “Avcılar sahil yolundan Küçükçek-
mece’ye giderken polislerin yolu kestiğini
görünce yönümü değiştirdim. Kaçtığımı sa-
nan polis aracı aniden önümü kesti. Bana
niye kaçtığımı sordular. Bende kaçmadı-
ğımı, alkollü olduğum için ceza almamak
için çevirmeden uzaklaşmaya çalıştığımı evi-
min hemen yakında olduğunu ve evime git-
tiğimi söyledim. Kimliğimi istediler. Ben
kimliğimi gösterirken polislere ‘Bende sizin
kimliğinizi görebilir miyim’ diye sordum. Ba-
na hemen küfür etmeye başladılar, ‘Üni-
formalõ olduğumuzu görmüyor musun, nasõl
kimlik sorarsõn lan?’ diyerek yumruklama-
ya başladılar. Başka bir polis kapıyı açarak
beni arabadan aşağı yaka paça indirdiler,
kelepçeleyerek beni yerde tekmelemeye
başladılar. Ben İstanbul Emniyet Müdürü
Celalletin Cerrah’ın ‘polislere üniformalõ bi-
le olsa kimlik sorun’ sözlerini hatırladığım
için bu uyarıyı dinleyerek kimlik sordum.
Bir daha polise kimlik sormaya cesaret ede-
bileceğimi düşünmüyorum” diye konuştu.
Aynõ gün, DTP Bahçelievler İlçe Örgütü yö-
neticisi Mustafa Erol da sokakta yolunu ke-
sen ve sivil polis olduğunu söyleyen kişiler-
den kimliklerini göstermelerini istemiş, ancak
polister tarafõndan dövülmüştü.
Mustafa Alpdoğan’õn eşi Melek Alpdoğan
ise yaşadõğõ korkunç geceyi şöyle anlattõ.
4 Aralık gecesi Mustafa bir arkadaşıyla
buluşacağını ve eve geç döneceği için ken-
disini merak etmememi söyledi. Ancak ge-
ce saat 02.00’da halen eve gelmediği için
Mustafa’yı merak ettim ve telefon ettim.
Yolda olduğunu, 15-20 dakika içinde evde
olacağını söyleyince rahatlıkla uyudum.
Saat 03.30’da uyandığımda eşim halen
dönmemişti. Mustafa beni ancak sabah
saatlerinde arayarak durumunu anlatabildi.
Aldığı darbelerle kafatasında ve burnunda
çatlak olmasına ve çenesinin kırılmasına
rağmen, sabaha kadar yaralı halde kara-
kolda bekletmişler. Telefonda konuşmak-
ta zorlanıyordu, konuşamadığı için yaşa-
dıklarını bile anlatamadı. Eşim hırsızlık yap-
madı, cinayet işlemedi, sadece İstanbul’un
emniyetinden sorumlu yetkili müdürünün
‘polise üniformalõ dahi olsa kimliğini sormak
vatandaşõn görevi, kimliğini göstermekte po-
lisin görevidir’ sözlerini dikkate aldı. Demek
ki İstanbul Emniyet Müdürlüğü polisleri,
Cerrah’a pek itibar etmiyor, güvenmi-
yor”. Sağlõk kontrolünde çenesinde kõrõk,
kafatasõnda ve burnunda çatlaklar, tüm vücu-
dunda ise morluk ve yaralar olduğu belirlenen
Alpdoğan, 7 Aralõk’ta Bahçelievler Yaşam
Hastanesi’nde ameliyata alõndõ.
Konuşmakta zorluk çeken Alpdoğan, aile-
siyle de yazarak iletişim kuruyor, sadece sõvõ
gõdalarla beslenebiliyor. Alpdoğan, kendisine
saldõran polisler hakkõnda şikâyetçi olurken,
polislerde Alpdoğan hakkõnda kendisini darp
ettikleri iddiasõyla şikâyetçi oldu.
BAHADIR SELİM DİLEK
ANKARA - Dünya, 10
Aralõk İnsan Haklarõ Gü-
nü’nde yine kara bir tablo ile
karşõ karşõya. Küreselleşme-
nin getirdiği yeni değerler,
son dönemde insan haklarõnõn
ikinci plana atõlmasõna neden
olurken ABD’nin Afganistan
ve Irak’a yönelik askeri ope-
rasyonlarõnda insan haklarõ-
nõ da gerekçelerden biri ola-
rak ortaya koymasõ, bu önem-
li kavramõn yõpratõlmasõna
giden sürecin önünü açtõ.
İnsan Haklarõ İzleme Ör-
gütü (HRW), BM Irak’a Yar-
dõm Misyonu (UNAMI), Sõ-
nõr Tanõmayan Doktorlar Ör-
gütü ve diğer sivil toplum ku-
ruluşlarõnõn araştõrmalarõna
göre gerek Afganistan’da ge-
rekse Irak’ta yaşamõnõ yitiren
sivil sayõsõ 2001 yõlõndan bu
yana 4 milyona yaklaştõ. Ev-
siz kalan ve göç eden Iraklõ-
larõn sayõsõ ise 6 milyonu
buldu.
UNAMI’nõn hazõrladõğõ
son altõ aylõk raporda, gerek
bölgesel Kürt yönetiminin
gerekse merkezi yönetimin
denetiminde olan bölgelerde
işkence ve kötü muamelenin
devam ettiği belirtildi. Ra-
porda Iraklõ Kürtlerin “na-
mus cinayetlerine” de dik-
kat çekildi. Ülkenin gene-
linde, Kürt bölgesi de dahil
olmak üzere sivil tutuklularõn
durumunun ciddi kaygõ ya-
ratmakta olduğuna işaret edi-
len raporda, BM Irak hükü-
metinden cinsiyet temelli ay-
rõmcõlõğõn önüne geçilmesini,
töre cinayetleri işleyenlerin
yargõ önüne çõkarõlmasõ için
gerekli önlemlerin alõnmasõ-
nõ istedi. HRW’nin Asya yö-
neticisi Brad Adams imza-
lõ bir başka raporda, ABD as-
kerlerinin Afganlõ tutuklu-
lara insanlõk dõşõ muamelede
bulunduğu ve işkence yapõl-
dõğõ belirtilirken, Afganis-
tan İnsan Haklarõ Komisyo-
nu da bu tür işkenceyi doğ-
ruladõ. ABD, 2001’den bu ya-
na çok tartõşõlan Guantanamo
Üssü’ndeki işkencelere de
devam etti.
Avrupa’dan geri adım
Öte yandan 11 Eylül son-
rasõ gelişen güvenlik anlayõ-
şõnõn doğurduğu korkular
Avrupa’da insan haklarõ ka-
zanõmlarõnda geriye gidişi
hõzlandõrdõ. Özellikle, Müs-
lüman ve Avrupalõ olma-
yanlara yönelik insan hakla-
rõ ihlaleleri giderek artmaya
başladõ. AB son dönemde
insan haklarõ konusundaki
çifte standartlarõ ile öne çõk-
maya başladõ. Birçok AB ül-
kesinin ABD’yle yaptõğõ “te-
rorizme karşı savaş” işbir-
liği nedeniyle sõğõnma hakkõ
ortadan kaldõrõldõ. Avrupa
Komisyonu õrkçõlõğa ve ya-
bancõ düşmanlõğõna sessiz
kalmaya başladõ. İngiltere,
İspanya, Fransa, Almanya,
İtalya, Hollanda, Polonya,
Belçika, Yunanistan, Kõbrõs
ve Macaristan teker teker
“şüphelileri” gözaltõnda tut-
ma süresini uzatacak ve ay-
rõm yapmadan mensubu bu-
lunduklarõ ülkelere iadesini
sağlayacak yasalarõ çõkardõ.
Bu ülke hapishanelerdeki kö-
tü muamele vakalarõnda pat-
lama yaşanmaya başlandõ.
ABD ile yürütülen siyasal or-
taklõklar; insan haklarõnõn ih-
lal edilmesi ve unutulmasõ
için iyi bir gerekçe oldu. Bu
durum katliamlara, “güven-
lik amacıyla” sivillere karşõ
şiddet uygulanmasõna hava
sahalarõnõn işkence yapmak
için kullanõlmasõna ve tarihi
miraslarõn yasadõşõ biçimde
başka ülkelere kaçõrõlmasõna
yol açtõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM İnsan Haklarõ Komisyonu üyelerin-
den CHP Sõvas Milletvekil Malik Ecder
Özdemir, “Türkiye’nin insan hakları
karnesinin giderek karardığını” vurgula-
dõ. Özdemir, 10 Aralõk İnsan Haklarõ Gü-
nü’nde yurttaşlarõ “temel hak ve özgürlük-
lerimizin teminatı olan laik demokratik
Cumhuriyete ve Cumhuriyetin değerleri-
ne sahip çıkmaya” çağõrdõ.
Özdemir, şunlarõ kaydetti:
“Ülkemizde insan hak ve ihlalleri gide-
rek artmaktadır. İstanbul’un göbeğinde,
bir kadın, sahte polis kimliğine, kıyafeti-
ne bürünmüş eşkıyalar tarafından, şehir
eşkıyaları tarafından dağa kaldırılmış,
günlerce tecavüze uğramıştır. Bu olaydan
sonra İstanbul Emniyet Müdürü’nün bir
açıklaması var: ‘Vatandaşõmõz duyarsõz,
polise kimlik sorsun’ diyor. Polise kimlik
soran vatandaşlarımızın akıbetini gazete-
lerden ve televizyonlardan izliyoruz. Gün
geçmiyor ki sokakta polisin arkadan ateş
etmesiyle öldürülen yurttaş olmasın. İn-
san hakları konusunda, giderek karne-
miz kararmaktadır” dedi. İnsan Haklarõ
Komisyonu üyeleri olarak bazõ cezaevlerini
gezdiklerini anõmsatan Özdemir, şunlarõ
söyledi:
“Hazırladığımız raporları ilettik ama
hiçbir gelişme olmadı. Bütün cezaevlerin-
de kapasitenin 2 katı mahkûm barındırıl-
maktadır. Bandırma Cezaevi’nde insan-
lar üst üste, kucak kucağa yatıyor vazi-
yetteler ve yine cezaevlerinde keyfi uygu-
lamalar devam ediyor. Sabah ve akşam
yapılan sayımlarda hiçbir yasal gerekçesi
olmaksızın mahkûmlar tek sıra askeri di-
sipline tabi tutuluyor. Buna uymayan,
karşı çıkan mahkûmlar da işkence ve kö-
tü muameleye maruz kalıyorlar ve yine
günde 3 YTL’lik üç öğün iaşe bedeliyle
mahkûm ve tutuklular insan gibi beslene-
memektedir. Cezaevi ziyaretlerinde ceza-
evinde yatan mahkûm ve tutukluların ya-
kınları üst araması yapılırken kötü mua-
meleye, zaman zaman cinsel tacize varan
muameleye tabi tutuluyorlar. Cezaevine
ilk girişte üst araması gerekçesiyle yapı-
lan aramada, insanlar iç çamaşırları da-
hil soyunduruluyor ve makat kontrolü
yapılıyor. Hangi çağda yaşıyoruz? Bun-
dan daha büyük insan onurunu kırıcı bir
hareket olabilir mi? Polisteki, güvenlik
güçlerindeki bu keyfilik nereden kaynak-
lanıyor? Eğer TBMM’de bir milletvekili
kalkıp ‘Ben seve seve insan öldürürüm’ di-
yebiliyorsa, Türkiye Cumhuriyeti’nde
Başbakan pompalı tüfekle sokaktaki in-
sanlara ateş eden adamı savunmak adına
‘Elbette benim vatandaşõm kendini koruya-
cak’ diyorsa orada keyfilik almış başını
gidiyor demektir, orada insan hakların-
dan söz etmenin olanağı yoktur.”
İnsan hakları
küreselleşmeye kurban gitti
AKP’nin insan
hakları karnesi zayıf
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İn-
san Haklarõ Evrensel Bildirgesi’nin be-
nimsendiği 10 Aralõk Dünya İnsan Hakla-
rõ Günü olarak kutlanõrken, AKP’nin insan
hak ve özgürlüklerine yaklaşõmõ samimi bu-
lunmadõ. Türkiye İnsan Haklarõ Kurumu
Vakfõ (TİHAK) Başkanõ Muzaffer İlhan
Erdost, 60 yõl içerisinde hak ve özgürlük-
lerin daha çok baskõlandõğõ, ezildiği ve çiğ-
nendiğini vurguladõ. Halkevleri Genel Baş-
kan Yardõmcõsõ Ender Büyükçulha ise
AKP’den hak ve özgürlüklere yönelik bek-
lentinin hayalcilik olacağõna dikkat çekti.
10 Aralõk Dünya İnsan Haklarõ Günü’nde
insan haklarõ örgütleri AKP’nin hak ve öz-
gürlüklere yaklaşõmõ ile ortaya çõkan tabloyu
değerlendirdi.
TİHK Başkanõ Muzaffer İlhan Erdost, 60
yõl içerisinde insan haklarõ ve temel öz-
gürlüklerinin uluslararasõ bir statüye ka-
vuşturulduğunu belirterek, “Ne var ki, bu
60 yıl içerisinde, hak ve özgürlükler da-
ha çok baskılandı, ezildi, çiğnendi ve yok
edildi, yok ediliyor” değerlendirmesini
yaptõ. Erdost, küresel egemenliğin önündeki
siyasal, ideolojik, ekonomik engellerin,
“taraf” olanlar tarafõndan “bertaraf” edil-
meye başlanmasõyla birlikte, temel özgür-
lükler, emek ve emekçilerin “ümüğünü sık-
ma” özgürlüğüne dönüştüğünü vurguladõ.
Erdost, “Küresel faşizmin girdabından,
ulusların kültürel hazinesi ve zenginliği
olan etnik, dinsel ve mezhepsel farklı-
lıklar, ulusları etnik ve inançsal konum-
larına göre, ayrıştırma ve ayırma hakkına
dönüştürüldü” dedi. Halkevleri Genel
Başkan Yardõmcõsõ Büyükçulha, Türki-
ye’nin insan haklarõ tablosunun her geçen
gün daha da kötüye gittiğine işaret ederek,
“AKP’nin insan hakları ve demokrasi ko-
nusunda samimiyetsiz olduğu söylemle-
ri, ikiyüzlü bir tutum takındıkları ve son
dönemde artışa geçen yaşam hakkına yö-
nelik ihlallerle görülmüştür” dedi. Son dö-
nemlerde doğrudan yaşam hakkõna yönelik
hak ihlallerinde artõş görüldüğüne dikkat çe-
kerek “AKP iktidarının kendini eleştiren,
kendisine muhalefet eden kesimlere yö-
nelik sergilediği antidemokratik tutum,
olumsuzlukların temel başlığı olarak gö-
rünüyor” diye konuştu. Büyükçulha, Baş-
bakan Tayyip Erdoğan’õn “herkesin tüy-
lerini diken diken eden sözleri” anõm-
sandõğõnda insan haklarõ açõsõndan gelecek
günlerde olumlu tabloyu beklemenin ha-
yalcilik olacağõna dikkat çekti. Türki-
ye’deki insan haklarõnõn “iç açıcı” görün-
mediğini kaydeden İnsan Haklarõ Derneği
(İHD) Genel Başkanõ Öztürk Türkdoğan,
“12 Eylül’den bu yana temel sorunları-
mızda kısmi ilerlemeye rağmen hepsi ol-
duğu gibi duruyor. Yaşam hakkı ihlalleri,
işkence devam ediyor. İfade özgürlüğü so-
runu aşılamamış. Bulunduğumuz nokta
pek iyi bir yerde olmadığımızı gösteriyor”
diye konuştu.
‘Karnemiz
kararıyor’
Mustafa Alpdoğan polise kimlik sormanın bedelini ağır ödedi. Alpdoğan konuşmakta
zorluk çekiyor ve sadece sıvı gıdalar alabiliyor.