Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
kan -dincilikten laikliğe dönen Ahmet Hakan’ın
tanımıyla- “kılık kıyafet zaptiyelerine ders veren”
bir konuşma yapan Deniz Baykal’ı alkışlıyor.
Nihayet… dinci bir parti ile devrimlerin sadık sa-
vunucusu diye bilinen diğer bir parti üye alışve-
rişi yaparak, birbirlerine dolaylı veya doğrudan ya-
kınlaştılar. Toplumu gerginliklerden uzaklaştırıp,
din yolunda birbirini anlayıp onaylayarak bir ara-
da yaşayacaklarını kanıtladılar.
CHP Genel Başkanı bütün gücüyle toplumu, ta-
banını ikna etmeye çalışıyor kürsüde.
Kiminin dönüşüm, kiminin açılım diye adlan-
dırdığı kara çarşaflı, türbanlı siyasal manevrası-
nı basite indirgeyerek, “CHP ilkelerini benimse-
yen kim olursa olsun, kılık kıyafetine bakılmadan
partiye üye olabilecektir” diyor.
Bir bakıma Mevlana’nın ünlü söylemini parti-
sel siyasete uyguluyor: İster kara çarşaflı, ister tür-
banlı, isterse tarikatçı… Kim olursan ol. Yeter ki
yerel seçimlere beş kala gel partiye!
Dinciliğin simgesi RTE ise AKP grubunda se-
vincini, mutluluğunu; açılım mı, devrimlerden
uzaklaşma mı her ne ise, CHP’deki son değişimi
tek bir cümle ile özetliyor: “Yıllar yılı bunu bekle-
dim”.
Fakat AKP Genel Başkanı, CHP’deki değişimin
sürekli olacağından kuşkulu.
Baykal’a “Eleştirenlere aldırma; dik dur. Sakın
ha türbanlı, kara çarşaflı açılımdan vazgeçme” di-
yor.
“Bundan sonraki süreçte ‘bu duruş’ böyle de-
vam ederse, inanın ülkenin birçok sorunu da da-
ha çabuk çözülür” derken acaba hangi beklenti-
lere işaret ediyor?
Örneğin türbanı üniversitelerde serbest bırak-
mayı öngören anayasa değişikliğini Yüksek Mah-
keme’de iptal ettiren CHP’nin herhalde değişimin,
açılımın, dönüşüm gereği bu dayatmadan vaz-
geçeceğini mi ümit ediyor?
Çarşafı CHP’ye giydirdiği gün yaptığı konuş-
malarda CHP’nin savuna geldiği temel ilkelerden
asla vazgeçmeyeceğine şöyle üstünkörü değinen
Baykal, nedense grupta türban uygulamalarına
karşı güvence veren bir iki cümleyi bile toplum-
dan esirgiyor.
CHP’deki değişim neler getirebilir, neler götü-
rebilir? Şu anda bunun hesabını yapan yok.
“Partimizin tabanında ‘bu gelenler’ yüzünden
acaba parti oy yitirir mi diye kaygılananlar” oldu-
ğunu söyleyen Baykal, “Oyumuz düşmez, tersi-
ne artar” diyor.
Çarşaflı, türbanlı değişimden oy bekliyor, oyyy!
Ne götürür? Bu konuda da CHP lideri kaygılı de-
ğil. “Benim devlet, laiklik, Cumhuriyet, Atatürk ile
ilgili sorunum yok…” diyen türbanlıyı, kara çarşaflıyı
partiye aldıklarını, alacaklarını söylediğine göre,
laikliği ve devrimleri bir ölçüde rafa kaldıran ge-
lişmelerden kaygılı değil!
Çarşaflılara rozet takmadan önce evlerinde araş-
tırma yaptırmış. Atatürk resmi asılıymış duvarda.
Böylece çarşafın üye olmasına engel kalmamış!
Kanıtı da bu!
Oysa üniversitelerde soruna çare aranırken (o
sırada çarşaf konu değildi) -başta CHP- hemen
her çevre türbanın kamusal alana yayılmasından
kaygılanıyordu.
CHP liderinin son açıklamalarına göre “benim
devletle, laiklikle, Cumhuriyet, Atatürk ile ilgili so-
rum yok” diyenlere; türbanlı da kara çarşaflı da ol-
sa yargıç, kamu hastanelerinde doktor veya
hemşire, öğretmen, devlet dairelerinde memur, iş-
çi veya personel olmalarına yol açılabilir.
CHP Genel Başkanı’nın türbanlıyı, kara çarşaflıyı
üye yapmak için koyduğu bu kriter ilgili yasa ve-
ya yönetmeliklerde yapılacak basit bir değişiklikle
kamusal alanda da geçerli olabilir.
Yazarımız Orhan Bursalı, Cumhuriyet Kitap-
ları’ndan yayımlanan “Türban/ Kadın Sorunu
mu-Erkek Sorunu mu?” adlı yapıtında sorunu her
yönüyle ele alıyor. Bir yerde çarşafla ilgili bir göz-
lemini yazıyor:
“…Büyükada’da, bir erkeğin peşinde, siyah giy-
sili, güneş gözlüklü, hemen her yanı kapalı ikili üç-
lü Suudi kadınları ve nasıl yemek yediklerini izler-
ken, insan olarak yüzüm kızarmıştı. Tüm beden-
lerini örten siyah giysilerinin baş bölümlerini alt-
tan bir aralıktan kaldırıyor, kola şişesini görünmeyen
ağızlarına dikiyor, yemeklerini de, yine aynı aralıktan,
görünmeyen ağızlarına tıkıştırıyorlar!
2008’deki manzara biraz değişikti. Yüzü örten
bölümüne yenilik gelmiş, yüz, ters ikiz kenar üç-
gen bir kumaşla örtülmüştü. Kadınlar, kumaşı uç
noktasından kaldırıyor ve yemek yiyorlardı! Bu ‘ino-
vatif’ tasarım, kadının ağzını saklı tutuyor ve ‘ağız
mahremiyeti’ne (ağız avret) halel getirmiyordu…”
Bursalı’dan çarpıcı bu alıntıyı Cumhuriyet ka-
dınlarına çarşaflı yaşam örnek olsun, geleceğe ha-
zırlıklı olsunlar diye yaptık!
27 KASIM 2008 PERŞEMBE SAYFACUMHURİYET
17HABERLERİN DEVAMI
İstanbul Y 12
Edirne B 13
Kocaeli Y 16
Çanakkale Y 15
İzmir Y 17
Manisa Y 14
Aydın B 18
Denizli B 17
Zonguldak Y 14
Sinop Y 16
Samsun Y 18
Trabzon Y 17
Giresun Y 15
Ankara Y 10
Eskişehir Y 9
Konya Y 12
Sıvas Y 7
Antalya B 22
Adana Y 20
Mersin B 20
Diyarbakır B 18
Şanlıurfa B 18
Mardin B 16
Siirt B 18
Hakkâri K 8
Van K 11
Kars K 11
Oslo Y 6
Helsinki Y 7
Stockholm Y 7
Londra Y 11
Amsterdam Y 10
Brüksel Y 5
Paris Y 6
Bonn K 4
Münih Y 12
Berlin Y 8
Budapeşte B 6
Madrid B 9
Viyana B 6
Belgrad B 4
Soyfa PB 8
Roma Y 17
Atina B 18
Zürih B 4
Moskova K 2
Aşkabat B 20
Astana B 7
Taşkent PB 22
Bakû PB 15
Bişkek B 18
Tiflis PB 11
Kahire PB 23
Şam PB 23
Bütün bölgeler parçalı
çok bulutlu Marmara’nın
güney ve doğusu, Kuzey
Ege, Doğu Akdeniz, İç
Anadolu, Karadeniz, Do-
ğu Anadolu’nun batısı
ile Kars ve Ardahan çev-
releri yağışlı geçecek.
Hava sıcaklığı; kuzey-
batı kesimlerde 6 ila 10
derece azalacak, diğer
yerlerde önemli bir de-
ğişiklik olmayacak.
TÜİK’in 2006 yõlõ verilerine göre 539 bin aç, 13 milyon yoksul var
Yoksulluk diz boyuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK)
yoksulluk analizi yaptõğõ son dönem olan
2006 yõlõ rakamlarõna göre Türkiye’de nü-
fusun yüzde 0.74’ünü kapsayan 539 bin ki-
şi, sadece gõda harcamalarõnõ içeren açlõk
sõnõrõnõn, nüfusun yüzde 17.81’ini kapsa-
yan 12 milyon 930 bin kişi ise gõda ve gõ-
da dõşõ harcamalarõ içeren yoksulluk sõnõ-
rõnõn altõnda yaşõyor.
Kõrsal yerleşim yerlerinde yaşayanlarda
yoksulluk oranõ yüzde 31.98 iken, kentsel
yerlerde yaşayanlarõn yoksulluk oranõ yüz-
de 9.31. Hane halkõ büyüklüğü arttõkça
yoksulluk riski de artõyor.
Hane halkõ büyüklüğü 3 veya 4 kişiden olu-
şan hanelerde bulunan fertlerin yoksulluk ora-
nõ yüzde 8.49 olurken, 7 ve daha fazla olan
hanelerde fertlerin yoksulluk oranõ yüzde
42.98’e çõkõyor.
Çocuklu çekirdek ailede bulunan fertlerin
yoksulluk oranõ yüzde 17.41 olurken, ço-
cuksuz çekirdek ailelerde bu oran yüzde
10.14’e düşüyor.
İşverenlerde yüzde 3.75, ücretli-maaşlõ ça-
lõşanlarda yüzde 6 olan yoksulluk oranõ, ken-
di hesabõna çalõşanlarda yüzde 22.06’ya, yev-
miyeli çalõşanlarda yüzde 28.63’e, ücretsiz
aile işçisi olanlarda ise yüzde 31.98’e çõkõ-
yor. En yüksek yoksulluk riskine sahip olan
tarõm sektöründe çalõşanlarda yoksulluk
oranõ yüzde 33.86. Buna karşõn bu oran sa-
nayi sektöründe çalõşanlarda yüzde 10.12,
hizmet sektöründe çalõşanlarda ise yüzde 7.23
olarak hesaplanõyor. Ekonomik olarak aktif
olmayan fertlerin yoksulluk oranõ yüzde
13.6 iken, iş arayan fertlerin yoksulluk ora-
nõ ise 20.05.
Okuryazar olmayanlarda yoksulluk oranõ
yüzde 33.71 olurken, ilkokul mezunlarõnda
bu oran yüzde 14.19’a, lise ve dengi meslek
okullarõ mezunlarõnda yüzde 5.2’ye, yük-
sekokul, fakülte ve üstü mezuniyete sahip
fertlerde ise yüzde 1.01’e düşüyor.
TÜİK’in 2006 yõlõnda 4 kişilik hane için
belirlediği aylõk açlõk sõnõrõnõn 205 YTL, ay-
lõk yoksulluk sõnõrõnõn da 549 YTL seviye-
sinde bulunmasõ ise dikkat çekiyor.
Güney MİT elemanı savı
MİT elemanõ kimliği deşifre olunca ABD’ye götürüldüğü öne sürüldü
DENİZ TATARER
AKP’li Bahçelievler Belediyesi, 4.5 yõl-
lõk yönetim sürecinde belediye bütçesinden
“Çanakkale gezileri”, “mahalle toplan-
tıları”, “ramazan etkinlikleri”, “sünnet
organizasyonları” ve “spor organizas-
yonları” için 3 milyon YTL harcadõ.
İlçenin eski Belediye Başkanõ Saffet Bu-
lut döneminde projelendirilen ve Türki-
ye’nin ilk yanõk hastanesi olma özelliği-
ni taşõyan “Klinik Otel ve Yanık Has-
tanesi” projesi ise AKP iktidarõyla birlikte
rafa kaldõrõldõ. Belediye birimlerinin te-
mizlik işini ve personel servisi işini de iha-
leyle özel şirketlere veren AKP’li yönetim,
ilçenin kütüphane, emekli evi, kültür mer-
kezi ihtiyaçlarõnõ ise karşõlamadõ. Bahçe-
lievler Belediye Başkanlõğõ için CHP’den
adaylõğõnõ aylar önce açõklayan eski başkan
Saffet Bulut, AKP’li belediye başkanõ
Osman Develioğlu’nun başarõsõz bir yö-
netim sergilediğini belirterek, “2004’te
kasasında 6 milyon YTL para bıraktığım
Bahçelievler Belediyesi’ni borçlar için-
de geri alacağım” dedi. Bulut, Belediye
Başkanõ Develioğlu’nun ilçeyi tanõmayan,
ilçenin sorunlarõyla ilgilenmeyen bir yö-
netim sergilediğini belirterek, Bahçeliev-
lilerin isteği üzerine yeniden aday olduğunu
söyledi. Bahçelievler’in 500 bin nüfusa sa-
hip, büyük ve sorunlarõ olan bir ilçe oldu-
ğunu kaydeden Bulut şunlarõ söyledi: “Be-
nim başkanlığım döneminde belediye bi-
rimlerinin iç temizliğini kendi görevli-
lerimiz yapardı. Bu görevlileri zorla
emekli ettiler. Temizlik işini de 725 bin
YTL’ye ihale ettiler. Daha önce hayır-
sever yurttaşların, işadamlarının ve
sponsorların desteğiyle yaptığımız pek
çok organizasyon da ihaleye açıldı. Ör-
neğin, Çanakkale’ye gezi işine 891 bin
YTL harcadılar. Sünnet organizasyon-
ları için 150 bin YTL, mahalle toplantı-
ları adı altında yaptıkları etkinliklere 436
bin YTL harcandı. Ramazanda iftar
yemekleri hayırseverlerin bağışla-
rıyla verilmesine karşın iftardan
sonraki sanatçılı eğlenceler için yal-
nızca 2008’de 825 milyon YTL har-
cadılar. Bütün bu harcamalarla bir
kütüphane, emekliler evi,
evlendirme dairesi ve kül-
tür salonuna kavuştu-
rulabilirdi.”
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABD’de
yapõlan 4 Kasõm seçimlerinden Demokratlarõn
zaferle çõkmasõnõn ardõndan Büyük Ortadoğu
Projesi’nin (BOP) geleceğine ilişkin tartõşmalar
sürerken CIA eski üst düzey yöneticilerinden
Graham Fuller’in, BOP’un bir felakete dön-
üştüğünü ve Türkiye’nin Ortadoğu’da ABD
planlarõna dahil olmamasõnõn kendi çõkarõna da-
ha çok hizmet edeceğini söylemesi, yeni dö-
nemin ipuçlarõ olarak değerlendirildi.
CIA’nõn eski Ortadoğu istasyon şeflerinden
olan ve uzun süre de Türkiye’de bulunmuş olan
Fuller’in, bu açõklamalarõ Barack Obama’nõn
seçilmesinden sonra yapmõş olmasõ dikkat çek-
ti. Ilõmlõ İslam yaklaşõmõnõn teorisyelerinden olan
ve bunun Türkiye’ye dayatõlmasõnda sürekli ön
planda yer alan Fuller’in, yine õlõmlõ İslam te-
meline dayanan BOP’un felakete dönüştüğünü
şimdi açõklamõş olmasõ soru işaretlerini de be-
raberinde getirdi.
Fuller’in, Türkiye’nin kendi Kürt sorununun
rehini haline geldiğini ve bölgesel bir güç ol-
mak için Kürt sorununu çözmesi gerektiğini de
vurgulamasõ, Washington yönetiminin bundan
sonra Ortadoğu’da ağõrlõklõ olarak dinsel ya-
põlanmalar üzerinden değil etnik yapõlanmalar
üzerinden politika yürüteceği yorumlarõna ne-
den oldu. Türkiye ile ABD, 2006 yõlõ yaz ay-
larõnda dõş politikada ortak stratejik vizyon bel-
gesi açõklamõştõ.
Yeni dönemin
ipuçlarõ mõ?
Gezi ve eğlenceye servet harcandõ
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Kanada’da yaşayan ve
yõllar önceki ifadesinde adõ ge-
çen pek çok kişinin Ergenekon
soruşturmasõ kapsamõnda göz-
altõna alõnõp tutuklandõğõ Tun-
cay Güney’in MİT elemanõ ol-
duğu ve “İpek” kod adõnõ kul-
landõğõ savlandõ. Bu iddialarõn
MİT’e ait olduğu belirtilen 7 Şu-
bat 1997 tarihli çok gizli belgeye
dayandõrõldõ.
Sabah gazetesinde dün ya-
yõmlanan habere göre Güney,
MİT İstanbul Bölge Başkanõ
Galip Tuğcu tarafõndan teşki-
lata kazandõrõldõ. 1990’lõ yõllar-
da önce “Gerici Faaliyetler
Şubesi”, sonra da İran Masa-
sõ’na bağlõ çalõşan Güney, bu
amaçla gazeteci kimliğiyle, Or-
tadoğu’daki liderlerle yüz yüze
görüşmeler yaptõ.
Ancak 1992’de MİT Gü-
ney’in görevini değiştirdi. Jİ-
TEM ve Ergenekon’a “sız-
ma” görevi verildiği savunulan
Güney’in Ağrõ’da albay rütbe-
siyle görev yapan Veli Küçük
ile tanõştõğõ anlatõldõ.
1996-97 yõllarõnda Susurluk
skandalõ sõrasõnda kullanõlan
Güney’in hem Susurluk hem de
28 Şubat sürecinde elde ettiği
bilgileri, MİT’in çalõşma mer-
kezi olarak kullandõğõ İstanbul
Dolmabahçe Sarayõ Harem Dai-
resi’ne götürdüğü belirtildi.
Tuncay Güney’in kimliğinin
2001 yõlõnda gözaltõna alõp sor-
gulayan dönemin İstanbul Or-
ganize Suçlar Şubesi Müdürü
Adil Serdar Saçan tarafõndan
deşifre edildiği kaydedildi.
ABD VİZESİ ALINDI
Gazetenin iddiasõna göre, Gü-
ney’in deşifre olmasõnõn ardõn-
dan eski MİT Müsteşarõ Şenkal
Atasagun CIA ile temas kura-
rak Güney’e 10 yõllõk ABD vi-
zesi aldõ. Güney’in ABD’ye gi-
dişi şöyle anlatõldõ: “Güney
kendi adına pasaport ile MİT
İstanbul Bölge Başkanı Kubi-
lay Günay’ın ekibi eşliğinde
THY’nin New York tarifeli
uçağıyla ABD’ye gönderildi.
New York’ta Güney’i karşı-
layanlar, Güney’i Manhattan
301 East 94 Street adresinde-
ki The Marmara Oteli’ne yer-
leştirdi. Bir hafta sonra Man-
hattan Postanesi’nin yanın-
daki gökdelende, Türk istih-
baratının kullandığı bir dai-
reye geçti ve 1 yıl boyunca bu-
rada yaşadı. Elemanı Güney
vasıtasıyla Ergenekon’u bil-
diği halde yetkili mercileri
haberdar etmeme suçlama-
sıyla karşı karşıya kalmamak
için MİT tam da bu tarihten
bir yıl sonra ilk kez resmi bir
rapor hazırladı. MİT’in
2003’te Başbakanlık’a gön-
derdiği yazıda,‘2002’de pos-
tayla ulaşan 6 adet CD ve 2 say-
falõk isimsiz mektupta Ergene-
kon ile ilgili istihbarat alõndõğõ’
belirtildi.”
Saffet Bulut, belediye bütçesinden 4.5 yõlda çeşitli etkinliklere 3 milyon YTL ödeyen
AKP’li Bahçelievler Belediyesi’nde yanõk hastanesi projesinin rafa kaldõrõldõğõnõ söyledi
Başbakanlık yine gazeteciyi suçladı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başba-
kanlõk Basõn Merkezi, akreditasyonunu iptal ettiği
Evrensel gazetesi muhabiri Sultan Özer’le ilgili
açõklama yaparken yine suçlamalarda bulundu.
Başbakanlõk, “İlk akredite edildiği 2005 yõlõndan
itibaren Başbakanlõğõ düzenli olarak izlemediği
açõkça görülen bir gazete ve muhabirinin neden
‘sürekli akreditasyon kartõ’na ihtiyaç duyduğu an-
laşõlamamaktadõr” dedi.
Meclis’te ‘burs’ tartışması
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM
Genel Kurulu’nda, öğrencilere burs verilmesini
sağlayan yasanõn iptal edilmesi sert tartõşmaya ne-
den oldu. Milli Eğitim Bakanõ Hüseyin Çelik,
“CHP’nin başvurusu üzerine yasa iptal edildiği için
burs verilemediğini” söyledi. Söz isteyen CHP Grup
Başkanvekili Kemal Anadol, Çelik ve AKP’lilerin
kamuoyuna gerçekleri çarpõtarak “CHP burslarõ
kestirdi” diye propaganda yaptõğõnõ belirtti.
MİT dün yaptõğõ açõklamada, habere dayanak olan belgenin
kendilerine ait olduğunu doğrularken Güney’in haber kaynağõ
olmadõğõnõn altõnõ çizdi. Güney’in “Bir dönem faaliyetlerin-
den dolayı üzerinde çalışma yapılan bir şahıs” olduğu belir-
tilen açõklamada şöyle denildi: “Haberde yer alan belge teş-
kilatımıza aittir. Söz konusu belgenin dışarıya yan-
sıtılmasıyla ilgili idari soruşturma açılmıştır. Tun-
cay Güney o dönem itibarıyla şüpheli faailiyetle-
rinden dolayı dikkatimizi çeken ve üzerinde çalış-
ma yapılan bir şahıstır. Bu bağlamda Tuncay Gü-
ney kayıtlı bir haber kaynağımız değildir. Kuru-
luş ve işleyişi tartışmalı olan Kontr-Terör Mer-
kezi, sorumlularıyla birlikte 1997 yılında kuru-
luş şemasından çıkarılmıştır. Milli İstihbarat
Teşkilatı’na yönelik asılsız iddiaları, belirlenmiş
senaryolara göre çeşitli dönemlerde ortaya
atanların amacı, kamuoyu tarafından bilinmek-
tedir. MİT ile doğrudan ya da dolaylı şekilde
bağlantı kurulmasına çalışılan söz konusu ya-
yınla ilgili yasal yollara başvurulacaktır.”
M İ T Y A L A N L A D I
GÜNDEM MUSTAFA BALBAY
Baştarafı 1. Sayfada
İnsanoğlunun yüzyıllardır yanıtını vermeye ça-
lıştığı 3 kısa soru! Din devlet biçimidir derseniz; di-
nin tartışmasız kurallar içeren yapısı altında dev-
leti, çağın bütün gelişiminden uzak, toplumu ge-
riye götüren bir yapıya sokarsınız.
Din yaşam biçimidir derseniz; bu kez bunun sı-
nırlarını enine boyuna tartışmaya girişirsiniz.
Din inanç biçimidir derseniz; önemli ölçüde ger-
çek yerine koymuş olursunuz. Bireyler kendileri-
ni bağlayan inanç anlayışları ölçüsünde dinini ya-
şar.
Türklerin kökenlerinde de din daha çok inanç bi-
çimi olarak yerini almıştır. Parayla imanın kimde
olduğu belli olmaz sözü, yüzyılların yaşam anla-
yışında süzülüp gelmiş bir deyimdir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, dine
son derece saygılı ve gerçek yerine oturmasını sağ-
layan temellere dayandırıldı. Zamanla yıpratıldı.
Türkiye’de dinin siyasette kullanımına ilişkin baş-
lıca unsur olarak “kadın” seçildi.
Başarılı bir şekilde kullanılmaya devam ediyor.
Kadının siyasette adı yok ama, propaganda mal-
zemesi olarak yeri var. Yıllardır yüzde 4’lük sınır
aşılabilmiş değil. Türk kadını pek çok meslekte hak
ettiği yeri aldı. Ancak bu, siyasette başarılamadı.
Öyle ki, bir kadın siyasette başarılı olmuşsa şöy-
le övüyorlar:
Helal olsun, erkek çıktı!
Türk kadını ülkenin toplam servetinde de hak et-
tiği payı alamıyor. Tapu kayıtları dikkate alındığında,
Türkiye’deki varlıkların yüzde 92’si erkeklerin, yüz-
de 8’i kadınların üzerinde.
Bu tartışmalı rakamlar ışığında CHP’nin açılımını
nereye oturtabiliriz?
Bu açılım tek başına bir yere oturmuyor.
Nasıl ki AKP başı açık kadınları bünyesine aldı
diye türbancılığı sona ermiyorsa; CHP de tür-
banlıları alınca, hemen bambaşka bir kimliğe
bürünmüyor.
Ancak, girişte sözünü ettiğimiz gibi konu, küresel
oyunlar dahil, her türlü kullanıma açık. O neden-
le bu tür açılımlarda en dikkatli olması gereken par-
ti CHP.
AKP basını CHP’nin açılımını alkışlarken arka-
sının gelmesini istiyor. CHP bu alanda yarışa gir-
di mi dipsiz bir kuyuya doğru yolculuğa başlamış
demektir.
CHP, türbanlı, kara çarşaflı kadınlar dahil top-
lumun her kesiminden oy istemeli. Bunu yapar-
ken kendisini, her kesimi içine almaya mecbur his-
setmemeli.
Böyle bir açılım yaptı diye CHP’nin hedef tah-
tasına konulması da Atatürk Türkiyesi açısından
yararlı değil.
Türbanlı bir kadın, “Bizden birinin CHP’de ne işi
var” diye tartışma açmıyor. Tersine, “Oraya da gir-
dik” diyor. Bu noktada sormak gerekir:
Türbanlılar CHP’ye girdi diye CHP’lilerin birbi-
rine girmesi sağlıklı bir politika mı?
Hayır... Bu, en hafif anlatımla özgüven eksikli-
ğidir.
CHP gerçekten kadını zincirlerinden kurtarmak
istiyorsa, zincir sadece örtü değil. Yukarıda ak-
tardığımız bir dizi olumsuzluk var. CHP yönetimi
bütün bu olumsuzlukları çözmeyi hedefleyen po-
litikalar da üretir, kadınlarla, toplumla paylaşırsa,
o zaman yaptığı açılım yerine oturur. Salt rozet tak-
makla kadın özgürleşseydi...
Küresel politika üretenler durup durup Türkiye’ye
“ılımlı İslam” tipi bir yönetim biçiyorlar. Çünkü bi-
liyorlar ki, bir toplum dünyaya salt din pencere-
sinden bakarsa, olduğu yerde çakılır kalır, hatta
geriye gider.
Türkiye’de pek çok şeyin çivisi çıktı. Her şeyi yer-
li yerine oturtacak bir iktidara gereksinim var.
CHP, ben böyle bir iktidara talibim diyorsa, top-
lumun her kesimini içine almayı değil, toplumun
her kesimine ulaşabilmeyi hedeflemeli.
ankcum@cumhuriyet.com.tr
FULLER’İN AÇIKLAMALARI
YANIK HASTANESİ ENGELLENDİ
Bahçelievler’deki 70. Yıl Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Hastanesi’nin içine Klinik Otel ve Yanık Hastanesi projesinin
hayata geçirilmesi için 2003’te Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan’a proje dosyasını gönderdiğini belirten Bulut, “Hiçbir ya-
nıt gelmedi. Çok önemli bir sağlık hizmeti engellendi. Büyük bir
fırsatı kaçırdık” dedi. Türkiye’de yanık hastanesinin bulun-
madığına da dikkat çeken Bulut şöyle devam etti: “7 milyon
YTL’lik yanık hastanesi projesini hayırsever bir yurttaşımız ya-
pacaktı. Teknik görüş raporu hazırdı. Daha sonra projenin Ba-
kırköy’de yapılması istendi. Fizik Tedavi Hastanesi 190 dönümlük
bir arazinin üzerinde. Medical Park Hastanesi de bu arazinin
uç kısmında, çok yakın bir konumdadır. Bu nedenle proje en-
gellenmiş olabilir. Sanırım ‘müşteri dağılımı’ endişesi duyuldu.” Saffet Bulut