Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
19 KASIM 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Adada Vaziyeti Umumiye
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu-
nun 25’inci yıldönümü nedeniyle gündeme gelen
soruyu bir kez daha yineleyelim:
“2008 yılının on birinci ayında, Kıbrıs sorunu
hangi aşamada?”
20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı ile, adada-
ki Türk ve Rum toplumlarının iki ayrı devlet çatı-
sı altında yaşadıklarını artık bütün dünya biliyor.
KKTC, 15 Kasım 1985’ten AKP’nin iktidara
geldiği 2002 Kasım’ına kadar anavatanda hükü-
met olmuş bütün partilerce Türkiye Cumhuri-
yeti’nin garantörlüğünde ayrı bir devlet olarak
tanındı. Saygı gördü. Ve bu konumu uluslarara-
sı ilişkilerimizde de sürdürüldü.
Önce Abdullah Gül, daha sonra da başba-
kanlığı kendisinden devralan Erdoğan, Kıbrıs so-
rununun kendilerinden önceki iktidarlar tarafın-
dan kangrenleştirildiğini söyleyerek Batı dünya-
sının istediği çözüm şeklinin en kısa sürede so-
nuçlanacağı umudunu verdi.
Bu sonuca ulaşmak için, öncelikle Kıbrıs Türk-
lerinin ulusal lideri Rauf Denktaş’ın görevini yap-
masını engellemek amacıyla çeşitli yöntemlere
başvurmaktan geri kalınmadı. CTP Genel Baş-
kanı Talat, önce başbakanlığa, daha sonra da
cumhurbaşkanlığına getirildi. Annan Planı’nın
oylanma aşaması, Yunan tezi ile örtüşen Batılı-
ların BM aracılığıyla oluşturulan çözüm önerileri-
nin kabulü için bulunmaz fırsat sayıldı.
Özetle adadaki Türk halkı, bölünerek yönetil-
mek istendi.
2009 için çözüm sözleri...
Bütün bu uğraşlara karşın,15 Kasım 2008’de
de, Batı’nın ve Atina’nın amaçladığı türden bir çö-
züme ulaşılamamıştı. Taraflar için yeni hedef
2009 olmalıydı!
Bölünmesi için çeşitli çabalar gösterilen Kıbrıs
Türklerinin gerçek bağımsızlıktan yana olanları,
Türk askerinin adadan ayrılmasını, adada oluş-
turulacak iki federe devletin tek bir cumhuriyet
çatısı altında toplanmasını oldubittiye getirecek
bir oluşuma karşı bir Milli Konsey oluşturmaya
yöneldiler. Konseyin hazırladığı “Milli Manifes-
to”yu da, 15 Kasım günü koşulsuz bağımsızlık
yanlısı yurtseverlerin imzasına açtılar.
6 buçuk yıldır, peşinde oldukları plan için bir ar-
pa boyu yol alamayan AKP iktidarı, kendi yurt-
taşlarından gelen yoğun tepkiler karşısında ses-
siz kalamadığı için, hem burada hem de KKTC’de
adeta ağız değiştirmek zorunda kaldı. Başbakan
Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in,
Lefkoşa’da yapılan 25’inci yıl kutlamalarında
yaptığı konuşmada “Türkiye’nin kesin olarak
ya AB ya da Kıbrıs açmazına girmeyeceği” yo-
lunda güvence vermekle kalmayarak; Kıbrıs’ta
iki eşit, iki ayrı halkın ve iki ayrı demokrasi ile
iki ayrı devletin bulunduğu gerçeğini hiç kim-
senin göz ardı edemeyeceğini” söylediğini bu-
rada yinelemeyi zorunlu görüyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı, ay-
nı konuşmasında “Kapsamlı çözüm, Kıbrıs
Türk halkı ve KKTC’nin kurucu ve eşit olarak
yer alacağı yeni bir ortaklıkta; iki kesimlilik, si-
yasi eşitlik ve Türkiye’nin garantörlüğü vaz-
geçemeyeceğimiz ilkelerdir” diyor.
Talat farklı şeyler söylüyor
Ama KKTC’nin AKP destekli Cumhurbaşkanı
Talat, daha farklı konuşuyor ve çözümün tek ça-
tı altında iki eşit devletin, kendi nüfus oranlarına
göre temsil edileceği Kıbrıs Cumhuriyeti’nden
söz ediyor.
Bu bonkörce vaatlere Ankara’nın sessiz kal-
ması bir yana, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı
adada bugünkü durumun kabul edilemez oldu-
ğunu bildirirken, Rum Dışişleri Bakanı Kipriyanu
da,Türk tarafının görüşme masasına getirdiği tez-
ler ile dışarıda yaptığı açıklamaların bir bölümü-
nün çeliştiğinde ısrar ediyor
Benzer bir kışkırtmanın yine 15 Kasım nede-
niyle Rum lider Hristofyas’tan gelmesi de an-
lamlıdır. Hıristofyas, Talat’ın gizli görüşmelerde
söyledikleriyle dışarıda yaptığı açıklamalar ara-
sında farklılık olduğunu iddia ediyor. KKTC Baş-
kanı’nın bu suçlamalar karşısında sessiz kalma-
sı ise ileri sürülen kuşkuları arttırıyor.
Talat, Hristofyas karşısında sessiz. Ankara,
Talat karşısında durgun ve suskun.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Muzaffer Tekin’in avukatõ Kadõgil, Şemdinli ve Hrant Dink davalarõna gönderme yaptõ:
Samast’õ emniyet yetiştirdi
HATİCE TUNCER /
HİLAL KÖSE
Ergenekon davasõnõn 15. oturumun-
da tutuklu sanõk Muzaffer Tekin’in
çapraz sorgusu yapõldõ. Soruya gazete-
miz avukatlarõ da katõldõ. Tekin’in avu-
katõ Engin Çelik Kadıgil, iddiana-
meyle devletin gizli belgelerinin ya-
yõmlanmasõna neden olduklarõ gerek-
çesiyle soruşturma savcõlarõ hakkõnda
suç duyurusunda bulunulmasõnõ istedi.
Ergenekon iddianamesinin Şemdin-
li’nin devamõ olduğunu savunan Kadõ-
gil, “Ferhat Sarıkaya, Amerika’da
Atlantik’in ötesinde kendisine o buy-
rukları veren zatın yanındaki villa-
da kalıyor. CIA’nın güdümünde ya-
şıyorlar” dedi.
İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nce Silivri Cezaevi içindeki duruşma
salonunda görülen davanõn dünkü otu-
rumuna 43 tutuklu sanõk katõldõ. Te-
kin’in avukatõ Kadõgil, iddianamenin
300 sayfa olabilecekken, derleme ve
kopyala yapõştõr yöntemiyle 2 bin 500’e
çõkarõldõğõnõ söyledi. İddianamenin
“hiçbir şey anlaşılmasın diye psiko-
lojik harp belgesi” olarak hazõrlandõ-
ğõnõ savunan Kadõgil, iddianamenin
Van Yüzüncü Yõl Üniversitesi ve Şem-
dinli iddianamelerinde geri adõm atan-
larõn yeni bir hamlesi olduğunu ileri sür-
dü. İlk önce rektör Prof. Dr. Yücel Aş-
kın’õn hedef alõndõğõnõ, yardõmcõsõ En-
ver Arpalı’nõn cezaevinde intihar etti-
ğini söyleyen Kadõgil, “Şemdinli’de he-
def büyüktü. TSK’nin Kara Kuv-
vetleri Komutanı’na çeteci dediler.
Sonrasında adamlarından birini har-
camak zorunda kaldılar. Savcı Fer-
hat Sarıkaya işinden oldu. Güçlerini
yeniden denemek isteyenler, muvaz-
zaf subaylarla bir yere gelemeye-
ceklerini anlayan bu güçler, emekli
subayları karalayarak TSK’yi vur-
mayı hedeflediler. Patronları Atlan-
tik’in ötesinde ‘Türk ordusuna karşõ
ABD ile birlikte olmalõyõz’ diyen ki-
şidir” diye konuştu.
Samast’ın arkasındaki kim?
Danõştay saldõrõsõnõn hemen ardõndan
dönemin Dõşişleri Bakanõ Abdullah
Gül’ün olayõn azmettiricisi olarak Mu-
zaffer Tekin’i söylediğini anõmsatan Ka-
dõgil, “Bunu ancak müneccim bilebilir
ya da Alparslan Arslan’ın saldırı
yapacağını biliyorlardı, önceden ha-
zırlık yaptılar” iddiasõnda bulundu.
Tekin’in Danõştay soruşturmasõ sõra-
sõnda yaşamõnõn didik didik edildiğini
söyleyen Kadõgil, saldõrõyla ilgisi ol-
madõğõna karar verildiğine, Ergene-
kon savcõlarõnõn bu kararõ hiçe saydõk-
larõna dikkat çekti.
Kadõgil, “Dink’in katil zanlısı Ogün
Samast, Yasin Hayal’in arkasında
kimler vardı? Bazı illerin emniyet
müdürlerine bakılırsa bazı şeyler çı-
kar. Emniyet müdürlüğü istihbara-
tın tepesindekiler, vatan millet Sa-
karya diye Ogün Samast’ı, Yasin
Hayal’i yetiştirdiler” diye konuştu.
Savcılara suç duyurusu
İddianameyle gizli belgelerin ya-
yõmlandõğõnõ, devletin gizli bilgilerinin
CIA ve MOSSAD’a internet üzerinden
ulaştõğõnõ söyleyen Kadõgil, “İnter-
nette yayımlanan bilgi artık gizli
belge değildir. Savcılar ya özür dile-
yip bu suçu geri çeksinler ya da
mahkemeden gizliliği ihlal ettikleri
için suç duyurusunda bulunulması-
nı istiyoruz. Ben de savcılık yaptım,
sicilim onlardan eskidir. Delil olarak
mahkemeye sundukları belge delil ni-
teliğini kaybetmiştir” diye konuştu.
Çapraz sorgu sõrasõnda kürsüye gelen
Muzaffer Tekin, “İddianamede hu-
kuki olarak bir şey yok, asimetrik sa-
Özgüven: Resmi
teklif yok
İZMİR
(Cumhuriyet Ege
Bürosu) - CHP Genel
Başkanõ Deniz Baykal
ile SHP lideri Murat
Karayalçõn arasõndaki
anlaşma kapsamõnda
Dikili’den aday
gösterilmesi öngörülen
Osman Özgüven, CHP
Dikili ilçe yönetiminin
belediye başkan
adayõyla uyumlu
kişilerden
oluşturulmasõnõ istedi.
Yönetimden istifa eden
üyelerin CHP’li
kimlikleriyle AKP’li
aday için çalõştõklarõnõ
dile getiren Özgüven,
ortak adaylõğõn gerekleri
doğrultusunda hareket
edilmesini talep etti.
Özgüven, SHP İzmir İl
Başkanõ Tamer
Akcan’la birlikte il
binasõnda basõn
toplantõsõ düzenledi.
Toplantõda, aday olacağõ
belirtilmesine karşõn
CHP’den kendisine
resmi teklif gelmediğini
kaydeden Özgüven,
SHP’de, CHP’de ya da
bağõmsõz aday olarak
Dikili’de kazanma şansõ
bulunduğunu vurguladõ.
Akyürek yine
gelmedi
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)
- Emniyet Genel
Müdürlüğü İstihbarat
Daire Başkanõ
Ramazan Akyürek,
“Telekulak
Komisyonu” olarak
anõlan TBMM Yasadõşõ
Dinleme Araştõrma
Komisyonu’na dün de
gelmedi. Akyürek’in
geçen hafta komisyona
geleceği açõklanmõş,
ancak daha sonra iptal
edilmişti. Akyürek’in
dün saat 16.00’da
komisyona geleceği
bildirildi, ancak bu kez
de Komisyon Başkanõ
Hakkõ Köylü’nün
seçim bölgesinde bir
cenazeye gideceği
gerekçesiyle toplantõ
iptal edildi.
Komisyonun CHP’li
üyelerinden Tacidar
Seyhan, “İlgili örgütler
konunun fazla
tartõşõlmasõndan
rahatsõz olmuşlardõr”
dedi.
Genel müdüre
çevreci tepkisi
ÇANAKKALE
(Cumhuriyet) - MTA
Genel Müdürü Mehmet
Üzer’in Türkiye’deki
altõn rezervinin yüzde
90’õnõn halen yeraltõnda
keşfedilmeyi
beklediğini savunarak
“Vatandaşlar da arasõn,
kazma kürek altõn
arasõnlar” sözleriyle
yaptõğõ çağrõya,
Çanakkale Çevre
Platformu tepki
gösterdi. Kazma
kürekle altõn arama
girişiminin Türkiye’ye
yapõlacak en büyük
kötülük olduğunu
vurgulayan Platform
Sözcüsü Hicri Nalbant,
Üzer’in altõn
tekellerinin “ağzõyla”
konuştuğunu söyledi.
Büyükşehir de
santrala karşı
İZMİR
(Cumhuriyet) -
Aliağa’nõn Çakmaklõ
Köyü’nde kurulmak
istenen termik santrala
çevrecilerden sonra
İzmir Büyükşehir
Belediyesi de karşõ
çõktõ. ENKA
firmasõnõn işletmeyi
planladõğõ ve ithal
kömürle çalõştõrõlmasõ
tasarlanan termik
santral için İzmir
Büyükşehir Belediyesi,
Çevre ve Orman
Bakanlõğõ’na olumsuz
görüş bildirdi. Yer
seçiminin yanlõş
olduğunu vurgulayan
belediye, söz konusu
bölgenin tarõm alanõ
olduğunun altõnõ çizdi.
vaş var. İddia makamı hakkındaki
tespitlerimi çok üzülerek söyledim.
Politize olmasalardı, hukuk metni
sunsalardı, mahkemenin enerjisi da
bu kadar harcanmazdı. Savcılar ne
yaparlarsa yapsınlar, yok olan bu ör-
gütü var edemeyecekler” dedi. Tekin,
soru soracaklarõnõ açõklayan savcõlara
da “Emniyet ve savcılık aklanmamam
için kol kola çalışıyorlar. Bütün so-
rulara hazırım. Ben olsam, soru de-
ğil, bu durumun suçlusu kimse onun
vesayeti altına girmemeyi arzu eder-
dim” dedi.
Kalbime bıçak soktum
Pekgüzel, “Bu soruya yanıt ver-
meyebilirsin, ancak Danıştay saldırısı
sonrasında neler yaptığını anlatır
mısın” diye sordu. Bu soruyu önceki
ifadelerini tekrarlayarak yanõtlayan Te-
kin, neden intihara teşebbüs ettiğini de
açõkladõ. Olay sonrasõnda evine polis-
ler geldiğinde, arkadaşlarõnõn, isminin
basõna sõzdõrõlacağõnõ söylediklerini
anlatan Tekin, “Basında bir cümle is-
mim çıksın, ait olduğum kurum adı-
na, canıma kıyarım dedim. Televiz-
yonları açtığımda, 12 Eylül’de or-
dudan atılan albay diye beni göste-
riyorlardı. Bu çok büyük çuval ha-
disesi dedim, çuvalı başıma geçir-
meyeceğim dedim. İntihar olayı öy-
le gelişti” dedi.
Savcõ Pekgüzel, “İntiharda kullan-
dığınız bıçak sizin miydi? Bıçağı
kim temizledi? Yanınızda neden cep
telefonunuz yoktu” diye sordu. Tekin,
“Bıçak sustalı idi. Benimdi. Kelimei
şehadet getirdim, kalbimi dinledim.
İki defa soktum çıkardım. Allah is-
temeyince yaprak kıpırdamazmış.
Bıçağı kimin temizlediğini bilmiyo-
rum. Üç dört ev değiştirdim, cep te-
lefonu bir yerlerde kalmıştır, hatır-
lamıyorum” diye konuştu. Tekin,
savcõnõn “Sedat Peker ile ilişkileriniz
insani ilişkiler miydi” sorusunu da
“Sosyal ilişkiydi. Ben Sedat Peker’i
Fikri Karadağ ile tanıştırmadım. Pe-
ker 2002 yılında Öztürkler gecesi dü-
zenledi. Eşimle birlikte bu geceye ka-
tıldık” yanõtõnõ verdi.
Şirketler ürkütülüyor
Tekin soru üzerine, “Albay arka-
daşımın anlatımlarının ardından Ve-
li Küçük’ün nerede görsem elini
öpeceğim diyordum. Patrikhanede
yenilen yemekte ayrı yerlerde otur-
duk. Beş dakika bile konuşmadık.
Cezaevinde tanıma fırsatı buldum”
dedi. Tutuklu sanõk Oktay Yõldõrõm da
Tekin’e “Siz hiç yeşil bir soda şişesi
gördünüz mü” diye sordu. Tekin
“evet” deyince, Yõldõrõm, “İçine toz
TNT ve fünye koyduğunda el bom-
bası gibi patlar mı” diye sordu. Tekin,
“Evet patlar” yanõtõnõ verdi.
Muzaffer Tekin’in avukatõ Engin
Çelik Kadõgil de çapraz sorgu öncesi
söz alarak iddianamenin hazõrlanõşõnda
ve soruşturma sõrasõnda birçok yanlõ iş-
lem yapõldõğõnõ ileri sürerek, şunlarõ söy-
ledi:
“Ben de soruşturma savcısı Meh-
met Ali Pekgüzel kadar bu işi iyi bi-
lirim. Bir zamanlar savcılık yapmış
biri olarak sicilim de kendisinden da-
ha eskidir. Soruşturma ve duruşma
savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, soruş-
turma sırasında Maliye Bakanlı-
ğı’na yazı yazarak satışından önce
Kanaltürk ile Beko firması arasında
ortaklık olup olmadığının acilen bil-
dirilmesini istiyor. Bunu korkutmak
amacıyla yapıyorlar. Beko, Koç Gru-
bu’nun. Bu yazı ellerine geçtiğinde
Beko bir daha Kanaltürk’e reklam
verir mi?”
Dünkü duruşmaya rahatsõzlõğõ olan
Orhan Tunç, Abdullah Arapoğulla-
rı ve Murat Çağlar dõşõndaki tutuklu
43 sanõk ile başka suçtan tutuklu Semih
Tufan Gülaltay ile ayrõ bir suçtan hü-
kümlü Sedat Peker getirildi.
Cumhuriyet Savcõsõ Meh-
met Ali Pekgüzel, Tekin’e
“Alparslan Arslan’ın Do-
ğuş Faktoring’in avukatı
olduğunu biliyor muydun?”
diye sordu. Tekin ise “Hayır.
Bilmediğimi defalarca söy-
ledim” dedi. Pekgüzel, Erge-
nekon soruşturmasõ kapsa-
mõnda gözaltõna alõnan İb-
rahim Özcan’õn ifadesini
anõmsatõnca, Tekin, “Yalan
söylüyor. İbrahim Özcan
en son operasyonda gözal-
tına alındı ancak onun ifa-
desi bu dosyada var” diye
konuştu. Tekin, savcõnõn, Al-
parslan Arslan ile kaç kez
görüştüğünü sormasõ üzerine
şöyle dedi: “Toplam üç dört
kez görüşmüşümdür. Da-
nıştay olayından önce 1.5 se-
ne hiç görüşmedim. Kar-
şımda avukatlık bürosu var-
dı, avukat kimliği ile oraya
geliyordu. Benimle tanış-
mak istemiş, abi olarak me-
rak etmiş, bir kez çayımı iç-
miştir. Kandillerde mesaj
çekmişizdir.”
Savcõ da dosyaya gelen ya-
zõya göre Arslan ve Tekin’in
13 Mart 2004 ve 16 Kasõm
2005 tarihleri arasõnda gö-
rüşme yaptõğõnõ, en son gö-
rüşmelerinin de Danõştay sal-
dõrõsõndan altõ ay önce tespit
edildiğini söyledi. Bunun üze-
rine de Tekin, “Son güne
kadar da görüşebilirdim,
bu suça iştirak sayılmaz” de-
di. Hiçbir sivil toplum kuru-
luşuna üye olmadõğõnõ, des-
teklediği etkinliklere bireysel
olarak katõldõğõnõ ifade eden
Tekin’e savcõ Pekgüzel, Bü-
yük Hukukçular Birliği’nin
bildirisi altõnda imzasõ oldu-
ğunu anõmsattõ. Tekin, “Ha-
tırlamıyorum ama imzam
varsa kabul ediyorum.
İnandığım doğruların pe-
şinden gittim, sonuna kadar
gideceğim” dedi.
ÇAPRAZ
SORGU
Avukatlarõmõzdan ‘bomba’ sorusu
Müdahil Cumhuriyet Vakfõ’nõn avukatõ Bülent Utku,
Ankara’daki Danõştay davasõnda Alparlsan Arslan’õn
gazeteye atõlan bombalarõ kimden aldõğõ konusunda
netlik olmadõğõnõ belirtti. Ankara’da mahkemeden so-
ruşturmanõn bu yönde genişletilmesini istedik-
lerini anõmsatarak, “Ergenekon operasyonu
başlamamıştı. Muzaffer Tekin’in işyerinde
bulunan el bombaları ile gazeteye atılan
bombalar arasında zaman, kişi, yer bağ-
lantısı kurulursa bir ilişki olabilir diye
düşündük” dedi. Gazeteye atõlan bombala-
rõn 25, Tekin’in işyerinde bulunanlarõn ise
30 yõllõk olduğuna dikkat çeken Utku, Te-
kin’e “Gazeteye yolladığınız açıklamada
bombaların patlayıcı özelliği olmayan, eği-
tim yardımcı malzemesi olduğunu söyledi-
niz? Eğitim yardımcı malzemesi ne renktir”
diye sordu. Tekin, “Yeşil ve siyah olur” deyince Utku,
“İnternete yaptığımız araştırmaya göre sizin söyle-
diğinizin tam tersi çıkıyor. Renkleri yeşil ya da mavi
oluyor. Tapa numaraları da farklı oluyor” dedi. Bu-
nun üzerine Tekin, “Ben Cumhuriyet’e bomba at-
sam, o bombaları burada tutar mıydım? O dönem-
de atışlarda başarılı olanlara, sarf ederken infilak
etmeyen bombalar, isim ve Türk bayrağı çizilerek
25 tane hediye edildi. Bana da Orhan Batmaz hediye
olarak getirdi” diye konuştu. Utku, “Boş el bombası-
na fünye koymak ne kadar zaman alır?” diye sordu.
Tekin de “Fünye koymak şansımız yok. Tahrip
malzemesi lazım. Elinize hazır malzeme gelir-
se on dakikada koyarsınız” yanõtõnõ verdi. Ut-
ku, 9 numaralõ gizli tanõğõn ifadesinde, bomba-
larõn Ataşehir’deki bir villada yapõlan toplantõ-
da verildiğini söylediğini anõmsattõ. Tekin, top-
lantõ yapõldõğõ iddia edilen tarihte nerede oldu-
ğu yönündeki soruya, “Hatırlamıyorum” ya-
nõtõnõ verdi. Utku, burada böyle bir toplantõ ya-
põlõp yapõlmadõğõnõn öğrenilmesinin mümkün
olduğunu söyleyerek, “29 Nisan-12 Mayıs 2006
tarihleri arasında Ataşehir’de Muzaffer Tekin,
Rasim Görüm, Alparslan Arslan, Osman Yıldı-
rım, Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Zekeriya Öz-
türk ve Veli Küçük’ün kullandığı ve irtibatlı olan te-
lefonların baz istasyonlarına ilişkin kayıt alınırsa,
orada bir konuşma olup olmadığı, irtibatların kim-
ler arasında olduğunu, kimin hangi tarihte kimi
aradığının mahkeme heyeti tarafından tespit edil-
mesini istiyorum” dedi.
Aralarında Tutuklu ve Hükümlü Yakınla-
rı Derneği, Tutuklu ve Hükümlü Yakınla-
rı Birliği, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şu-
besi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Çağdaş
Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen “Türki-
ye Hapishanelerinde Tecrit Gerçeği” konulu sempozyumun sonuç bildirgesi TMMOB
Makine Mühendisleri Odası’nda düzenlenen toplantıyla açıklandı. Tecridin Türki-
ye’deki hapishanelerde özellikle siyasi tutsakları hedef aldığının belirtildiği bildirgede,
Bildirgede hapishanelerdeki hak ihlallerinin önlenmesi için “bağımsız denetim me-
kanizmalarının” oluşturulması gerektiğine dikkat çekildi.
‘Tecritişkencedir’
Eminağaoğlu’nun suç duyurusuna takipsizlik kararõ verildi
YARSAV da dinlenmiş
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yar-
gõçlar ve Savcõlar Birliği (YARSAV) Baş-
kanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun, ken-
disine ve derneğe ait telefonlarõn ve bilgi-
sayar yazõşmalarõnõn, Ankara 11. Ağõr Ce-
za Mahkemesi’nin verdiği yetkilerle dinlenip
izlendiği iddiasõyla MİT, Emniyet ve Te-
lekomünikasyon İletişim Başkanlõğõ (TİB)
görevlileri hakkõnda yaptõğõ suç duyurusu
üzerine başlatõlan soruşturmada, kamu gö-
revlileri hakkõnda takipsizlik kararõ verildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Emi-
nağaoğlu’nun MİT, Emniyet ve TİB gö-
revlileri hakkõnda yaptõğõ suç duyurusu
üzerine başlattõğõ soruşturmayõ tamamladõ.
Soruşturmada, şikâyet edilen kurum yetki-
lilerinin, talepleri üzerine de olsa verilen
mahkeme kararlarõnõ uyguladõklarõ ve mah-
keme kararlarõnõn uygulanmasõnõn suç ola-
rak nitelenemeyeceği değerlendirmesinde
bulunularak, kamu görevlileri hakkõnda
kovuşturmaya yer olmadõğõna karar veril-
di. Kararda, Eminağaoğlu’nun, hakkõnda
çarpõtõlmõş haberlere yer verildiğini, bunlarõn
da iletişim bilgilerinin çarpõtõlarak basõn ta-
rafõndan kullanõlmasõndan kaynaklandõğõ-
nõ beyan ettiği aktarõldõ. Eminağaoğlu’nun
iddialarõnõn, Ankara Ağõr Ceza Mahke-
mesi’ne sorulduğu ve mahkemenin, yasa-
ya aykõrõ bir karar verilmesinin söz konu-
su olmadõğõnõ bildirdiği anõmsatõlan karar-
da, TİB ile yapõlan yazõşmada da başkanlõ-
ğõn, yasaya aykõrõ bir mahkeme kararõnõn uy-
gulanmasõnõn söz konusu olmadõğõnõ bil-
dirdiği belirtildi.
Kararda kendisiyle ilgili kimi haberlerde
bazõ bilgilerin çarpõtõlarak kullanõldõğõ be-
lirlemesinin yapõldõğõnõ vurgulayan Emi-
nağaoğlu, “Demek ki gizli bilgiler elde
edilmiş ki çarpıtıyor birileri” dedi.
ZİRVE YAYINEVİ DAVASI
‘TBMM
müdahil olsun’
AYŞE SAYIN
ANKARA - Türkiye’deki Protestan cemaati
temsilcileri, ziyaret ettikleri TBMM İnsan Hakla-
rõnõ İnceleme Komisyonu Üyesi Ahmet Ersin’e,
Malatya Zirve Yayõnevi katliamõ davasõnõn “sav-
saklandığından” yakõnarak, Meclis’in davaya
müdahil olmasõnõ istedi. Türkiye Protestan Kili-
seleri Birliği temsilcileri ile Malatya Zirve Ya-
yõnevi katliamõna ilişkin davanõn avukatlarõ,
TBMM İnsan Haklarõ İnceleme Komisyonu üye-
si CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’i önceki
gün Meclis’te ziyaret etti. Avukatlar ve cemaat
temsilcileri, cinayet işleyenlerin korunduğunu
belirttiler. Davada delil olacak kayõtlarõn karartõl-
dõğõnõ belirten temsilciler, “Karanlık noktaların
aydınlığa çıkarılması için çaba harcanmıyor”
görüşünü dile getirdiler.
Cemaati temsilcileri, Emniyet İstihbarat Daire
Başkanõ Ramazan Akyürek’in savsaklamasõ ne-
deniyle katliamõn yaşandõğõnõ belirterek, “İzleme
yapılmasına rağmen katliamı önlemedi” görü-
şünü savundular. Temsilciler, TBMM İnsan Hak-
larõ Komisyonu Başkanõ Zafer Üskül’ün davaya
bir kez katõldõğõnõ “takipçisiyim” açõklamalarõna
karşõn, bir daha arayõp sormadõğõnõ belirterek,
“Biz artık TBMM’den davaya müdahil olma-
sını istiyoruz” dediler.
Ersin ise konuyu İnsan Haklarõ Komisyo-
nu’nun ilk toplantõsõnda önereceğini belirtti.