25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 19 KASIM 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Adada Vaziyeti Umumiye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu- nun 25’inci yıldönümü nedeniyle gündeme gelen soruyu bir kez daha yineleyelim: “2008 yılının on birinci ayında, Kıbrıs sorunu hangi aşamada?” 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı ile, adada- ki Türk ve Rum toplumlarının iki ayrı devlet çatı- sı altında yaşadıklarını artık bütün dünya biliyor. KKTC, 15 Kasım 1985’ten AKP’nin iktidara geldiği 2002 Kasım’ına kadar anavatanda hükü- met olmuş bütün partilerce Türkiye Cumhuri- yeti’nin garantörlüğünde ayrı bir devlet olarak tanındı. Saygı gördü. Ve bu konumu uluslarara- sı ilişkilerimizde de sürdürüldü. Önce Abdullah Gül, daha sonra da başba- kanlığı kendisinden devralan Erdoğan, Kıbrıs so- rununun kendilerinden önceki iktidarlar tarafın- dan kangrenleştirildiğini söyleyerek Batı dünya- sının istediği çözüm şeklinin en kısa sürede so- nuçlanacağı umudunu verdi. Bu sonuca ulaşmak için, öncelikle Kıbrıs Türk- lerinin ulusal lideri Rauf Denktaş’ın görevini yap- masını engellemek amacıyla çeşitli yöntemlere başvurmaktan geri kalınmadı. CTP Genel Baş- kanı Talat, önce başbakanlığa, daha sonra da cumhurbaşkanlığına getirildi. Annan Planı’nın oylanma aşaması, Yunan tezi ile örtüşen Batılı- ların BM aracılığıyla oluşturulan çözüm önerileri- nin kabulü için bulunmaz fırsat sayıldı. Özetle adadaki Türk halkı, bölünerek yönetil- mek istendi. 2009 için çözüm sözleri... Bütün bu uğraşlara karşın,15 Kasım 2008’de de, Batı’nın ve Atina’nın amaçladığı türden bir çö- züme ulaşılamamıştı. Taraflar için yeni hedef 2009 olmalıydı! Bölünmesi için çeşitli çabalar gösterilen Kıbrıs Türklerinin gerçek bağımsızlıktan yana olanları, Türk askerinin adadan ayrılmasını, adada oluş- turulacak iki federe devletin tek bir cumhuriyet çatısı altında toplanmasını oldubittiye getirecek bir oluşuma karşı bir Milli Konsey oluşturmaya yöneldiler. Konseyin hazırladığı “Milli Manifes- to”yu da, 15 Kasım günü koşulsuz bağımsızlık yanlısı yurtseverlerin imzasına açtılar. 6 buçuk yıldır, peşinde oldukları plan için bir ar- pa boyu yol alamayan AKP iktidarı, kendi yurt- taşlarından gelen yoğun tepkiler karşısında ses- siz kalamadığı için, hem burada hem de KKTC’de adeta ağız değiştirmek zorunda kaldı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in, Lefkoşa’da yapılan 25’inci yıl kutlamalarında yaptığı konuşmada “Türkiye’nin kesin olarak ya AB ya da Kıbrıs açmazına girmeyeceği” yo- lunda güvence vermekle kalmayarak; Kıbrıs’ta iki eşit, iki ayrı halkın ve iki ayrı demokrasi ile iki ayrı devletin bulunduğu gerçeğini hiç kim- senin göz ardı edemeyeceğini” söylediğini bu- rada yinelemeyi zorunlu görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı, ay- nı konuşmasında “Kapsamlı çözüm, Kıbrıs Türk halkı ve KKTC’nin kurucu ve eşit olarak yer alacağı yeni bir ortaklıkta; iki kesimlilik, si- yasi eşitlik ve Türkiye’nin garantörlüğü vaz- geçemeyeceğimiz ilkelerdir” diyor. Talat farklı şeyler söylüyor Ama KKTC’nin AKP destekli Cumhurbaşkanı Talat, daha farklı konuşuyor ve çözümün tek ça- tı altında iki eşit devletin, kendi nüfus oranlarına göre temsil edileceği Kıbrıs Cumhuriyeti’nden söz ediyor. Bu bonkörce vaatlere Ankara’nın sessiz kal- ması bir yana, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı adada bugünkü durumun kabul edilemez oldu- ğunu bildirirken, Rum Dışişleri Bakanı Kipriyanu da,Türk tarafının görüşme masasına getirdiği tez- ler ile dışarıda yaptığı açıklamaların bir bölümü- nün çeliştiğinde ısrar ediyor Benzer bir kışkırtmanın yine 15 Kasım nede- niyle Rum lider Hristofyas’tan gelmesi de an- lamlıdır. Hıristofyas, Talat’ın gizli görüşmelerde söyledikleriyle dışarıda yaptığı açıklamalar ara- sında farklılık olduğunu iddia ediyor. KKTC Baş- kanı’nın bu suçlamalar karşısında sessiz kalma- sı ise ileri sürülen kuşkuları arttırıyor. Talat, Hristofyas karşısında sessiz. Ankara, Talat karşısında durgun ve suskun. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net Muzaffer Tekin’in avukatõ Kadõgil, Şemdinli ve Hrant Dink davalarõna gönderme yaptõ: Samast’õ emniyet yetiştirdi HATİCE TUNCER / HİLAL KÖSE Ergenekon davasõnõn 15. oturumun- da tutuklu sanõk Muzaffer Tekin’in çapraz sorgusu yapõldõ. Soruya gazete- miz avukatlarõ da katõldõ. Tekin’in avu- katõ Engin Çelik Kadıgil, iddiana- meyle devletin gizli belgelerinin ya- yõmlanmasõna neden olduklarõ gerek- çesiyle soruşturma savcõlarõ hakkõnda suç duyurusunda bulunulmasõnõ istedi. Ergenekon iddianamesinin Şemdin- li’nin devamõ olduğunu savunan Kadõ- gil, “Ferhat Sarıkaya, Amerika’da Atlantik’in ötesinde kendisine o buy- rukları veren zatın yanındaki villa- da kalıyor. CIA’nın güdümünde ya- şıyorlar” dedi. İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nce Silivri Cezaevi içindeki duruşma salonunda görülen davanõn dünkü otu- rumuna 43 tutuklu sanõk katõldõ. Te- kin’in avukatõ Kadõgil, iddianamenin 300 sayfa olabilecekken, derleme ve kopyala yapõştõr yöntemiyle 2 bin 500’e çõkarõldõğõnõ söyledi. İddianamenin “hiçbir şey anlaşılmasın diye psiko- lojik harp belgesi” olarak hazõrlandõ- ğõnõ savunan Kadõgil, iddianamenin Van Yüzüncü Yõl Üniversitesi ve Şem- dinli iddianamelerinde geri adõm atan- larõn yeni bir hamlesi olduğunu ileri sür- dü. İlk önce rektör Prof. Dr. Yücel Aş- kın’õn hedef alõndõğõnõ, yardõmcõsõ En- ver Arpalı’nõn cezaevinde intihar etti- ğini söyleyen Kadõgil, “Şemdinli’de he- def büyüktü. TSK’nin Kara Kuv- vetleri Komutanı’na çeteci dediler. Sonrasında adamlarından birini har- camak zorunda kaldılar. Savcı Fer- hat Sarıkaya işinden oldu. Güçlerini yeniden denemek isteyenler, muvaz- zaf subaylarla bir yere gelemeye- ceklerini anlayan bu güçler, emekli subayları karalayarak TSK’yi vur- mayı hedeflediler. Patronları Atlan- tik’in ötesinde ‘Türk ordusuna karşõ ABD ile birlikte olmalõyõz’ diyen ki- şidir” diye konuştu. Samast’ın arkasındaki kim? Danõştay saldõrõsõnõn hemen ardõndan dönemin Dõşişleri Bakanõ Abdullah Gül’ün olayõn azmettiricisi olarak Mu- zaffer Tekin’i söylediğini anõmsatan Ka- dõgil, “Bunu ancak müneccim bilebilir ya da Alparslan Arslan’ın saldırı yapacağını biliyorlardı, önceden ha- zırlık yaptılar” iddiasõnda bulundu. Tekin’in Danõştay soruşturmasõ sõra- sõnda yaşamõnõn didik didik edildiğini söyleyen Kadõgil, saldõrõyla ilgisi ol- madõğõna karar verildiğine, Ergene- kon savcõlarõnõn bu kararõ hiçe saydõk- larõna dikkat çekti. Kadõgil, “Dink’in katil zanlısı Ogün Samast, Yasin Hayal’in arkasında kimler vardı? Bazı illerin emniyet müdürlerine bakılırsa bazı şeyler çı- kar. Emniyet müdürlüğü istihbara- tın tepesindekiler, vatan millet Sa- karya diye Ogün Samast’ı, Yasin Hayal’i yetiştirdiler” diye konuştu. Savcılara suç duyurusu İddianameyle gizli belgelerin ya- yõmlandõğõnõ, devletin gizli bilgilerinin CIA ve MOSSAD’a internet üzerinden ulaştõğõnõ söyleyen Kadõgil, “İnter- nette yayımlanan bilgi artık gizli belge değildir. Savcılar ya özür dile- yip bu suçu geri çeksinler ya da mahkemeden gizliliği ihlal ettikleri için suç duyurusunda bulunulması- nı istiyoruz. Ben de savcılık yaptım, sicilim onlardan eskidir. Delil olarak mahkemeye sundukları belge delil ni- teliğini kaybetmiştir” diye konuştu. Çapraz sorgu sõrasõnda kürsüye gelen Muzaffer Tekin, “İddianamede hu- kuki olarak bir şey yok, asimetrik sa- Özgüven: Resmi teklif yok İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal ile SHP lideri Murat Karayalçõn arasõndaki anlaşma kapsamõnda Dikili’den aday gösterilmesi öngörülen Osman Özgüven, CHP Dikili ilçe yönetiminin belediye başkan adayõyla uyumlu kişilerden oluşturulmasõnõ istedi. Yönetimden istifa eden üyelerin CHP’li kimlikleriyle AKP’li aday için çalõştõklarõnõ dile getiren Özgüven, ortak adaylõğõn gerekleri doğrultusunda hareket edilmesini talep etti. Özgüven, SHP İzmir İl Başkanõ Tamer Akcan’la birlikte il binasõnda basõn toplantõsõ düzenledi. Toplantõda, aday olacağõ belirtilmesine karşõn CHP’den kendisine resmi teklif gelmediğini kaydeden Özgüven, SHP’de, CHP’de ya da bağõmsõz aday olarak Dikili’de kazanma şansõ bulunduğunu vurguladõ. Akyürek yine gelmedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanõ Ramazan Akyürek, “Telekulak Komisyonu” olarak anõlan TBMM Yasadõşõ Dinleme Araştõrma Komisyonu’na dün de gelmedi. Akyürek’in geçen hafta komisyona geleceği açõklanmõş, ancak daha sonra iptal edilmişti. Akyürek’in dün saat 16.00’da komisyona geleceği bildirildi, ancak bu kez de Komisyon Başkanõ Hakkõ Köylü’nün seçim bölgesinde bir cenazeye gideceği gerekçesiyle toplantõ iptal edildi. Komisyonun CHP’li üyelerinden Tacidar Seyhan, “İlgili örgütler konunun fazla tartõşõlmasõndan rahatsõz olmuşlardõr” dedi. Genel müdüre çevreci tepkisi ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - MTA Genel Müdürü Mehmet Üzer’in Türkiye’deki altõn rezervinin yüzde 90’õnõn halen yeraltõnda keşfedilmeyi beklediğini savunarak “Vatandaşlar da arasõn, kazma kürek altõn arasõnlar” sözleriyle yaptõğõ çağrõya, Çanakkale Çevre Platformu tepki gösterdi. Kazma kürekle altõn arama girişiminin Türkiye’ye yapõlacak en büyük kötülük olduğunu vurgulayan Platform Sözcüsü Hicri Nalbant, Üzer’in altõn tekellerinin “ağzõyla” konuştuğunu söyledi. Büyükşehir de santrala karşı İZMİR (Cumhuriyet) - Aliağa’nõn Çakmaklõ Köyü’nde kurulmak istenen termik santrala çevrecilerden sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi de karşõ çõktõ. ENKA firmasõnõn işletmeyi planladõğõ ve ithal kömürle çalõştõrõlmasõ tasarlanan termik santral için İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çevre ve Orman Bakanlõğõ’na olumsuz görüş bildirdi. Yer seçiminin yanlõş olduğunu vurgulayan belediye, söz konusu bölgenin tarõm alanõ olduğunun altõnõ çizdi. vaş var. İddia makamı hakkındaki tespitlerimi çok üzülerek söyledim. Politize olmasalardı, hukuk metni sunsalardı, mahkemenin enerjisi da bu kadar harcanmazdı. Savcılar ne yaparlarsa yapsınlar, yok olan bu ör- gütü var edemeyecekler” dedi. Tekin, soru soracaklarõnõ açõklayan savcõlara da “Emniyet ve savcılık aklanmamam için kol kola çalışıyorlar. Bütün so- rulara hazırım. Ben olsam, soru de- ğil, bu durumun suçlusu kimse onun vesayeti altına girmemeyi arzu eder- dim” dedi. Kalbime bıçak soktum Pekgüzel, “Bu soruya yanıt ver- meyebilirsin, ancak Danıştay saldırısı sonrasında neler yaptığını anlatır mısın” diye sordu. Bu soruyu önceki ifadelerini tekrarlayarak yanõtlayan Te- kin, neden intihara teşebbüs ettiğini de açõkladõ. Olay sonrasõnda evine polis- ler geldiğinde, arkadaşlarõnõn, isminin basõna sõzdõrõlacağõnõ söylediklerini anlatan Tekin, “Basında bir cümle is- mim çıksın, ait olduğum kurum adı- na, canıma kıyarım dedim. Televiz- yonları açtığımda, 12 Eylül’de or- dudan atılan albay diye beni göste- riyorlardı. Bu çok büyük çuval ha- disesi dedim, çuvalı başıma geçir- meyeceğim dedim. İntihar olayı öy- le gelişti” dedi. Savcõ Pekgüzel, “İntiharda kullan- dığınız bıçak sizin miydi? Bıçağı kim temizledi? Yanınızda neden cep telefonunuz yoktu” diye sordu. Tekin, “Bıçak sustalı idi. Benimdi. Kelimei şehadet getirdim, kalbimi dinledim. İki defa soktum çıkardım. Allah is- temeyince yaprak kıpırdamazmış. Bıçağı kimin temizlediğini bilmiyo- rum. Üç dört ev değiştirdim, cep te- lefonu bir yerlerde kalmıştır, hatır- lamıyorum” diye konuştu. Tekin, savcõnõn “Sedat Peker ile ilişkileriniz insani ilişkiler miydi” sorusunu da “Sosyal ilişkiydi. Ben Sedat Peker’i Fikri Karadağ ile tanıştırmadım. Pe- ker 2002 yılında Öztürkler gecesi dü- zenledi. Eşimle birlikte bu geceye ka- tıldık” yanõtõnõ verdi. Şirketler ürkütülüyor Tekin soru üzerine, “Albay arka- daşımın anlatımlarının ardından Ve- li Küçük’ün nerede görsem elini öpeceğim diyordum. Patrikhanede yenilen yemekte ayrı yerlerde otur- duk. Beş dakika bile konuşmadık. Cezaevinde tanıma fırsatı buldum” dedi. Tutuklu sanõk Oktay Yõldõrõm da Tekin’e “Siz hiç yeşil bir soda şişesi gördünüz mü” diye sordu. Tekin “evet” deyince, Yõldõrõm, “İçine toz TNT ve fünye koyduğunda el bom- bası gibi patlar mı” diye sordu. Tekin, “Evet patlar” yanõtõnõ verdi. Muzaffer Tekin’in avukatõ Engin Çelik Kadõgil de çapraz sorgu öncesi söz alarak iddianamenin hazõrlanõşõnda ve soruşturma sõrasõnda birçok yanlõ iş- lem yapõldõğõnõ ileri sürerek, şunlarõ söy- ledi: “Ben de soruşturma savcısı Meh- met Ali Pekgüzel kadar bu işi iyi bi- lirim. Bir zamanlar savcılık yapmış biri olarak sicilim de kendisinden da- ha eskidir. Soruşturma ve duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, soruş- turma sırasında Maliye Bakanlı- ğı’na yazı yazarak satışından önce Kanaltürk ile Beko firması arasında ortaklık olup olmadığının acilen bil- dirilmesini istiyor. Bunu korkutmak amacıyla yapıyorlar. Beko, Koç Gru- bu’nun. Bu yazı ellerine geçtiğinde Beko bir daha Kanaltürk’e reklam verir mi?” Dünkü duruşmaya rahatsõzlõğõ olan Orhan Tunç, Abdullah Arapoğulla- rı ve Murat Çağlar dõşõndaki tutuklu 43 sanõk ile başka suçtan tutuklu Semih Tufan Gülaltay ile ayrõ bir suçtan hü- kümlü Sedat Peker getirildi. Cumhuriyet Savcõsõ Meh- met Ali Pekgüzel, Tekin’e “Alparslan Arslan’ın Do- ğuş Faktoring’in avukatı olduğunu biliyor muydun?” diye sordu. Tekin ise “Hayır. Bilmediğimi defalarca söy- ledim” dedi. Pekgüzel, Erge- nekon soruşturmasõ kapsa- mõnda gözaltõna alõnan İb- rahim Özcan’õn ifadesini anõmsatõnca, Tekin, “Yalan söylüyor. İbrahim Özcan en son operasyonda gözal- tına alındı ancak onun ifa- desi bu dosyada var” diye konuştu. Tekin, savcõnõn, Al- parslan Arslan ile kaç kez görüştüğünü sormasõ üzerine şöyle dedi: “Toplam üç dört kez görüşmüşümdür. Da- nıştay olayından önce 1.5 se- ne hiç görüşmedim. Kar- şımda avukatlık bürosu var- dı, avukat kimliği ile oraya geliyordu. Benimle tanış- mak istemiş, abi olarak me- rak etmiş, bir kez çayımı iç- miştir. Kandillerde mesaj çekmişizdir.” Savcõ da dosyaya gelen ya- zõya göre Arslan ve Tekin’in 13 Mart 2004 ve 16 Kasõm 2005 tarihleri arasõnda gö- rüşme yaptõğõnõ, en son gö- rüşmelerinin de Danõştay sal- dõrõsõndan altõ ay önce tespit edildiğini söyledi. Bunun üze- rine de Tekin, “Son güne kadar da görüşebilirdim, bu suça iştirak sayılmaz” de- di. Hiçbir sivil toplum kuru- luşuna üye olmadõğõnõ, des- teklediği etkinliklere bireysel olarak katõldõğõnõ ifade eden Tekin’e savcõ Pekgüzel, Bü- yük Hukukçular Birliği’nin bildirisi altõnda imzasõ oldu- ğunu anõmsattõ. Tekin, “Ha- tırlamıyorum ama imzam varsa kabul ediyorum. İnandığım doğruların pe- şinden gittim, sonuna kadar gideceğim” dedi. ÇAPRAZ SORGU Avukatlarõmõzdan ‘bomba’ sorusu Müdahil Cumhuriyet Vakfõ’nõn avukatõ Bülent Utku, Ankara’daki Danõştay davasõnda Alparlsan Arslan’õn gazeteye atõlan bombalarõ kimden aldõğõ konusunda netlik olmadõğõnõ belirtti. Ankara’da mahkemeden so- ruşturmanõn bu yönde genişletilmesini istedik- lerini anõmsatarak, “Ergenekon operasyonu başlamamıştı. Muzaffer Tekin’in işyerinde bulunan el bombaları ile gazeteye atılan bombalar arasında zaman, kişi, yer bağ- lantısı kurulursa bir ilişki olabilir diye düşündük” dedi. Gazeteye atõlan bombala- rõn 25, Tekin’in işyerinde bulunanlarõn ise 30 yõllõk olduğuna dikkat çeken Utku, Te- kin’e “Gazeteye yolladığınız açıklamada bombaların patlayıcı özelliği olmayan, eği- tim yardımcı malzemesi olduğunu söyledi- niz? Eğitim yardımcı malzemesi ne renktir” diye sordu. Tekin, “Yeşil ve siyah olur” deyince Utku, “İnternete yaptığımız araştırmaya göre sizin söyle- diğinizin tam tersi çıkıyor. Renkleri yeşil ya da mavi oluyor. Tapa numaraları da farklı oluyor” dedi. Bu- nun üzerine Tekin, “Ben Cumhuriyet’e bomba at- sam, o bombaları burada tutar mıydım? O dönem- de atışlarda başarılı olanlara, sarf ederken infilak etmeyen bombalar, isim ve Türk bayrağı çizilerek 25 tane hediye edildi. Bana da Orhan Batmaz hediye olarak getirdi” diye konuştu. Utku, “Boş el bombası- na fünye koymak ne kadar zaman alır?” diye sordu. Tekin de “Fünye koymak şansımız yok. Tahrip malzemesi lazım. Elinize hazır malzeme gelir- se on dakikada koyarsınız” yanõtõnõ verdi. Ut- ku, 9 numaralõ gizli tanõğõn ifadesinde, bomba- larõn Ataşehir’deki bir villada yapõlan toplantõ- da verildiğini söylediğini anõmsattõ. Tekin, top- lantõ yapõldõğõ iddia edilen tarihte nerede oldu- ğu yönündeki soruya, “Hatırlamıyorum” ya- nõtõnõ verdi. Utku, burada böyle bir toplantõ ya- põlõp yapõlmadõğõnõn öğrenilmesinin mümkün olduğunu söyleyerek, “29 Nisan-12 Mayıs 2006 tarihleri arasında Ataşehir’de Muzaffer Tekin, Rasim Görüm, Alparslan Arslan, Osman Yıldı- rım, Oktay Yıldırım, Fikri Karadağ, Zekeriya Öz- türk ve Veli Küçük’ün kullandığı ve irtibatlı olan te- lefonların baz istasyonlarına ilişkin kayıt alınırsa, orada bir konuşma olup olmadığı, irtibatların kim- ler arasında olduğunu, kimin hangi tarihte kimi aradığının mahkeme heyeti tarafından tespit edil- mesini istiyorum” dedi. Aralarında Tutuklu ve Hükümlü Yakınla- rı Derneği, Tutuklu ve Hükümlü Yakınla- rı Birliği, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şu- besi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen “Türki- ye Hapishanelerinde Tecrit Gerçeği” konulu sempozyumun sonuç bildirgesi TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nda düzenlenen toplantıyla açıklandı. Tecridin Türki- ye’deki hapishanelerde özellikle siyasi tutsakları hedef aldığının belirtildiği bildirgede, Bildirgede hapishanelerdeki hak ihlallerinin önlenmesi için “bağımsız denetim me- kanizmalarının” oluşturulması gerektiğine dikkat çekildi. ‘Tecritişkencedir’ Eminağaoğlu’nun suç duyurusuna takipsizlik kararõ verildi YARSAV da dinlenmiş ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yar- gõçlar ve Savcõlar Birliği (YARSAV) Baş- kanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun, ken- disine ve derneğe ait telefonlarõn ve bilgi- sayar yazõşmalarõnõn, Ankara 11. Ağõr Ce- za Mahkemesi’nin verdiği yetkilerle dinlenip izlendiği iddiasõyla MİT, Emniyet ve Te- lekomünikasyon İletişim Başkanlõğõ (TİB) görevlileri hakkõnda yaptõğõ suç duyurusu üzerine başlatõlan soruşturmada, kamu gö- revlileri hakkõnda takipsizlik kararõ verildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ, Emi- nağaoğlu’nun MİT, Emniyet ve TİB gö- revlileri hakkõnda yaptõğõ suç duyurusu üzerine başlattõğõ soruşturmayõ tamamladõ. Soruşturmada, şikâyet edilen kurum yetki- lilerinin, talepleri üzerine de olsa verilen mahkeme kararlarõnõ uyguladõklarõ ve mah- keme kararlarõnõn uygulanmasõnõn suç ola- rak nitelenemeyeceği değerlendirmesinde bulunularak, kamu görevlileri hakkõnda kovuşturmaya yer olmadõğõna karar veril- di. Kararda, Eminağaoğlu’nun, hakkõnda çarpõtõlmõş haberlere yer verildiğini, bunlarõn da iletişim bilgilerinin çarpõtõlarak basõn ta- rafõndan kullanõlmasõndan kaynaklandõğõ- nõ beyan ettiği aktarõldõ. Eminağaoğlu’nun iddialarõnõn, Ankara Ağõr Ceza Mahke- mesi’ne sorulduğu ve mahkemenin, yasa- ya aykõrõ bir karar verilmesinin söz konu- su olmadõğõnõ bildirdiği anõmsatõlan karar- da, TİB ile yapõlan yazõşmada da başkanlõ- ğõn, yasaya aykõrõ bir mahkeme kararõnõn uy- gulanmasõnõn söz konusu olmadõğõnõ bil- dirdiği belirtildi. Kararda kendisiyle ilgili kimi haberlerde bazõ bilgilerin çarpõtõlarak kullanõldõğõ be- lirlemesinin yapõldõğõnõ vurgulayan Emi- nağaoğlu, “Demek ki gizli bilgiler elde edilmiş ki çarpıtıyor birileri” dedi. ZİRVE YAYINEVİ DAVASI ‘TBMM müdahil olsun’ AYŞE SAYIN ANKARA - Türkiye’deki Protestan cemaati temsilcileri, ziyaret ettikleri TBMM İnsan Hakla- rõnõ İnceleme Komisyonu Üyesi Ahmet Ersin’e, Malatya Zirve Yayõnevi katliamõ davasõnõn “sav- saklandığından” yakõnarak, Meclis’in davaya müdahil olmasõnõ istedi. Türkiye Protestan Kili- seleri Birliği temsilcileri ile Malatya Zirve Ya- yõnevi katliamõna ilişkin davanõn avukatlarõ, TBMM İnsan Haklarõ İnceleme Komisyonu üye- si CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’i önceki gün Meclis’te ziyaret etti. Avukatlar ve cemaat temsilcileri, cinayet işleyenlerin korunduğunu belirttiler. Davada delil olacak kayõtlarõn karartõl- dõğõnõ belirten temsilciler, “Karanlık noktaların aydınlığa çıkarılması için çaba harcanmıyor” görüşünü dile getirdiler. Cemaati temsilcileri, Emniyet İstihbarat Daire Başkanõ Ramazan Akyürek’in savsaklamasõ ne- deniyle katliamõn yaşandõğõnõ belirterek, “İzleme yapılmasına rağmen katliamı önlemedi” görü- şünü savundular. Temsilciler, TBMM İnsan Hak- larõ Komisyonu Başkanõ Zafer Üskül’ün davaya bir kez katõldõğõnõ “takipçisiyim” açõklamalarõna karşõn, bir daha arayõp sormadõğõnõ belirterek, “Biz artık TBMM’den davaya müdahil olma- sını istiyoruz” dediler. Ersin ise konuyu İnsan Haklarõ Komisyo- nu’nun ilk toplantõsõnda önereceğini belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear