25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B OTEL İŞÇİSİNE SENDİKA BASKISI 2006’da tamamõ sözleşmeli yapõlan Kõzõlay çalõşanlarõ örgütlenmek istediğinde işlerinden oldu. 16 kişi işten atõldõ Türkiye Otel Lokanta Eğlence Yerleri İşçileri Sendikasõ’ndan (OLEYİS) yapõlan açõklamada, Ramada Ankara Oteli’nde, işçilere sendikadan istifa etmeleri için baskõ yapõldõğõ öne sürüldü. Açõklamada, otel işçilerinin anayasal haklarõnõ kullanarak DİSK’e bağlõ OLEYİS’te örgütlendikleri ifade edildi. İşçilerin yüzde 80’inin sendikaya üye olmasõnõn ardõndan 4 Kasõm 2008’de yetki tespiti için Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanlõğõ’na başvurulduğu, bunun ardõndan işçilerin kanunsuz bir şekilde işyerine alõnmadõğõ dile getirildi. BANKA ÇALIŞANLARI TEDİRGİN Banka ve Sigorta İşçileri Sendikasõ (BASS) Çukurova ve Güneydoğu Anadolu Bölge Başkanõ Ömer Faruk Delikanlõ, bankalarõn dünya genelinde yaşanan finansal kriz nedeniyle, personel alõmõnõ durdurduğunu bildirdi. Yaklaşõk 120 bin civarõnda çalõşanõn bulunduğu sektörün, dünya genelinde yaşanan krizden şimdilik çok fazla etkilenmediğini kaydeden Delikanlõ, “Şu an için personel çõkarõmõ yok. Ancak, yõl başõnda başlayan alõmlar, yaşanan küresel kriz nedeniyle durduruldu. Çalõşanlar tedirgin” dedi. BAŞTÜRK ÖDÜLÜ VERİLDİ DİSK ve Genel-İş Sendikasõ’nõn eski Genel Başkanõ Abdullah Baştürk anõsõna düzenlenen “Abdullah Baştürk İşçi Edebiyatõ Ödülü” yarõşmasõ sonuçlandõ. Genel-İş, Edebiyatçõlar Derneği ve Baştürk ailesince bu yõl 6’ncõsõ düzenlenen yarõşmada, Haydar Demir’in “Makine” adlõ öykü kitabõ, Zehra İpşiroğlu’nun “Özgürlük Yollarõ” adlõ yaşamöyküleri kitabõ ile Hasan Kõyafet’in “Umut Direniyor” adlõ romanõ ödüle layõk görüldü. SendikaKõzõlay’õnkanõnadokundu GÖRÜŞ SUAY KARAMAN (*) Sap Gibi... K õsa bir süre öncesine kadar Kõzõlay çalõ- şanõ olan Ruşide Punar ile Arzu Örün diyor ki, “... Bizler Türkiye’nin ilk hem- şirelik okulu olan Kızılay Özel Hemşirelik Ko- leji’nde dört yıl yatılı okuyan, 14 yaşında oku- la girdiği tarihten itibaren ülkenin dört bir ya- nında Kızılay’ı alnının akıyla temsil eden, geçici görevlen- dirmelerle yurtiçi ve yurtdışında hizmet veren, çadırlarda kan alan, kan merkezi ve afet görevlerinde doktor, yardımcı personel ve şoför arkadaş- larıyla birlikte Kızılaycılık ruhunu yansı- tan, ekip çalışmalarıyla kurumun adını yü- celten, dosyaları teşekkür ve başarı belgele- riyle dolu bir grup hemşireyiz...” 10 ile 20 yõl arasõnda değişen hizmet sürele- riyle Çapa Kõzõlay Kan Merkezi’nde çalõşan bu hemşireler son iki yõldõr sözleşmeli olarak ça- lõşõyor. Ancak, Punar ve Örün’ün verdiği bil- giye göre bu kendi tercihleri değil. Kurum 2006 yõlõnda tüm çalõşanlarõ sözleşme- li konuma getiriyor. Çalõşma koşullarõ- nõn kötüleşmesi, yöneticilerin olumsuz tavõrlarõna karşõ yurtiçi ve yurtdõşõ pek çok gövlendirmeyi kabul ederek hac, Pa- kistan, Sudan, Endonezya deprem böl- geleri gibi pek çok yerde özveri ile ku- rumu temsil ediyorlar. Gün geçtikçe ça- lõşma koşullarõ kötüleşiyor, resmi tatil, hafta so- nu ve geç saatlere kadar çalõşmalarõ isteniyor. Ça- dõrlarda kötü hava koşullarõna karşõn, yemek üc- retlerini bile kendileri ödeyerek hizmet verme- yi sürdürüyorlar. Ta ki koşullar aile ve sosyal ha- yatlarõnõ etkileyinceye kadar. Koşullarõ düzelt- mek için örgütlenmeye karar veriyorlar. DİSK’e bağlõ Dev Sağlõk-İş’e üye olmaya başlõyorlar. Sendikaya başvurduktan birkaç gün sonra 11 kişi, Kõzõlay yönetimi tarafõndan Şõrnak ve Ar- dahan’a kan alma birimi açmak için üç gün için- de göreve başlamak üzere tayin ediliyorlar. Sözlü olarak. Daha önce illerde kan alma biri- mi açma görevi, Kõzõlay Genel Merkezi’nden bu işlerle ilgilenen personeller tarafõndan, geçici gö- revlendirme süreleri belirtilerek yapõlõrken, bu kez hemşireler oraya birim açmak üzere tayin edili- yor. Sanki inşaatlarõ bu kõzlar yapacakmõş gibi... Söz konusu atamalar gerek iş yasasõna gerek- se imzaladõklarõ sözleşmelere aykõrõ olduğu için işlemi kabul etmiyorlar, ihtarname göndererek durumun hukuka aykõrõlõğõnõ ortaya koyuyorlar. Ancak Kõzõlay yönetimi 22 Ekim’de tayin edil- mek istenen 11 personeli çağõrarak iş akitlerinin feshedildiğini bildiriyor, kurum tarihinin en hõzlõ tazminat ödeme biçimiyle çalõşanlarõn ku- rumla ilişiği kesiliyor. Ardõndan 6 çalõşana daha Şõrnak ve Ardahan tayini çõkõyor. Aynõ koşullarda yani üç gün için- de gidecekler ve göreve başlayacaklar. Bu altõ ça- lõşan da sendika üyesi... Kampanya başlatıldı “15 ilde 35 tıp merkeziyle 900’e yakın dok- tor 2000’e yakın yardımcı personeli ile bir eğitim araştırma hastanesi büyüklüğünde sağlık hizmeti kapasitesine sahip kuru- mun, kâr eden birimlerini satan, 1930’dan beri 2 bin 500 mezun veren hemşire okulunu son mezunlarını vermeyi beklemeden ka- patan bu zihniyetin yanında asıl biz Kızı- laycıyız” diyen Punar ve Örün, bu durumu du- yurmak ve engellemek üzere Kan Merke- zi’nin yanõnda bir stand açtõklarõnõ ve imza top- ladõklarõnõ belirterek, duyarlõ yurttaşlarõ destek vermeye çağõrõyor. DİSK’e bağlõ Dev Sağlõk-İş’te örgütlenen Kõzõlay çalõşanlarõndan 10 kişi önce sağlõk birimi olmayan Şõrnak ve Ardahan’a tayin edildi. Gidemeyen personel apar topar işten atõldõ. Sonra 6 çalõşan daha aynõ bölgelere tayin edildi. Metal işçisi işveren kapısına dayandı 100 bin metal işçisini ilgilendiren ve 2008-2010 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesinin uyuşmazlıkla sonuçlanmasını ve kapitalist kriz sonrası işverenlerin dayatmalarına metal işçisinden tepki geldi. Birleşik Metal-İş üyesi işçiler Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın (MESS) Şişli’deki binasına kadar bir protesto yürüyüşü düzenleyerek oturma eylemi yaptı. Yürüyüşte “MESS Dayatmalarına Hayır” yazılı büyük boy pankart ve sendika flamalarını taşındı. Yürüyüş boyunca; “İşten Atılmalar Yasaklansın” “Krizin Faturasını Sorumluları Ödesin” “MESS, MESS şaşırma sabrımızı taşırma!”, “İş ekmek yoksa barış da yok” sloganları atıldı. Krizsendikayıhatırlattı FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) - Sadece Almanya’nõn değil, büyük üye kaybõna rağmen dünyanõn da en büyük sektör sendikasõ sayõlan IG Metall, uluslararasõ finans kriziyle birlikte etkisini arttõrmaya başladõ. Sendikanõn, 2008’de 117 bin yeni üye kazandõğõ, bu üyelerin de genellikle gençlerden oluştuğu bildirildi. IG Metall Başkanõ Berthold Huber, şirket ortaklarõnõn kõsa dönemli kârlarõnõ gözeten “share-holder” kapitalizmine karşõ uyarõlarõna giderek daha fazla kulak verildiğini belirtirken “Sendikaların itibarı yükseliyor” dedi. 2.3 milyon üyesi bulunan IG Metall’in, 2000’den bu yana 400 bine yakõn üye yitirdiği, ancak bu eğilimin derinleşen krizle birlikte tersine dönmeye başladõğõ belirtildi. GÖRÜŞ ATİLLA ÖZSEVER (*) Krize Karşı Emek Mücadelesi Kapitalizmin krizine karşı sendikal hare- kette bir kıpırdanma başladı. DİSK’e bağ- lı Birleşik Metal-İş Sendikası’nın 31 Ekim’de İstanbul’da 20 dolayında akademisyen, uzman ve sendikacıların katılımıyla yaptığı toplantıda krize karşı bir mücadele prog- ramının oluşturulması görüşüldü. Ardından 10 Kasım’da Türk-İş İstanbul Şubeler Plat- formu Yürütme Kurulu, Birleşik Metal-İş Sendikası’nı ziyaret edip ortak bir mücadele örülmesi konusunu gündeme getirdi. 29 Ka- sım’da da Ankara’da DİSK, KESK, TTB, TMMOB gibi örgütlerin öncülüğünde büyük bir miting düzenlenecek. Sermaye kesimi ise, krizin sürecinin başlangıcından itibaren taleplerini sıraladı, işten çıkarılanların kıdem tazminatlarının İş- sizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmesini is- tedi. Öte yandan ücretsiz izin ve düşük üc- reti dayatırken toplusözleşmelerde de ik- ramiyelerin azaltılmasını, çok küçük oran- da bir ücret zammı, denkleştirme yöntemiyle fazla mesailerin ödenmemesini gündeme getirdi. Aslında kriz sürecindeki sermayenin ta- leplerinin ne ölçüde gerçekleşeceğini, kri- zin maliyetinin -geçmiş dönemde büyük kâr- lar sağlayan- sermaye kesimine mi yoksa yine emek kesimine mi ödetileceğini bu sü- reçteki mücadele belirleyecektir. 1930’lu yıl- lardaki büyük depresyon Almanya’da fa- şizme yol açarken, Fransa’da Halk Cep- hesi’nin iktidara gelmesine neden olmuş, ABD’de de sosyal devlet anlayışını be- nimseyen, sendikal hakların genişlemesine yol açan New Deal isimli bir program ha- yata geçmişti. Emek kesimine olumlu kazanımlar geti- rilen uygulamalarda işçi sınıfının büyük bir mücadelesi söz konusu olmuştur. Arjan- tin’deki 2001 krizinde de işçi sınıfının mü- cadelesi sonucunda sol bir hükümet iktidara gelmiş ve IMF’nin talepleri büyük ölçüde ge- ri püskürtülmüştür. Türkiye’de de emek ke- siminin ortak bir mücadeleye girişmesinin büyük önemi vardır. Öncelikle mücadele- ci anlayışı benimseyen sendikalar ve mes- lek örgütlerinden bir kriz platformunun oluşturulması ve bu platformun mutlaka ye- rel örgütlenmelerinin gerçekleştirilmesi ge- rekmektedir. Böyle bir platforma çiftçiler, kü- çük esnaf, emekliler hatta barolar da dahil edilmelidir. Krizden en çok zarar görecek örgütsüz kesimi de içine alması gereken bu platform, sonuçta bir emek cephesine dönüşebilmeli ve yaklaşan yerel seçimler için işçi adaylarını çıkarabilmelidir. Mücadele sürecinde somut talepleri or- taya koyabilen böyle bir platform, özellik- le sosyal güvenlik gibi hemen herkesi ilgi- lendiren bir alanda toplumu harekete ge- çirebilmeli, geniş çaplı işten çıkarmalara kar- şı büyük bir eylem düzenleyebilmelidir. (*) Dr. Maltepe Üniversitesi atillaozsever@ttmail.com 10 Kasım 2008 tarihi büyük önder Mustafa Ke- mal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 70. yıldönü- müydü. Anıtkabir’de yapılan devlet törenine her- hangi bir hastalığı olmadığı için Sayın Başbakan da katılmıştı. Başbakan sağlıklıydı ve ayakta duruyordu. Acaba aklına 1994 yılında söylediği “Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” ya da “10 Kasım’da yaygara kopartıldı” sözleri geldi mi? Belki Aslanlı Yol’dan Mozole’ye doğru yürürken “Türkiye Cumhuriyeti 1923’ten bu yana sürekli ge- rileyiş içindedir. Türkiye’nin 70 yıllık tarihi boşa har- canmış bir zamandır. Türkiye Cumhuriyeti’nin 70 yıllık tarihine baktığımızda rejimin yüz akı ile çıktı- ğını söyleyemeyiz” dediği aklına gelmiştir. Belki de Mozole’nin önünde saygı duruşunda; “Türkiye ken- disine din olarak Kemalizmi almış, başka hiçbir di- ne hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte et- tirmiştir” dediği gelmiştir. Sayın Başbakan sap gibi ayakta dururken neler düşünmüştür bilemeyiz ama bildiğimiz bir şey var ki, onu herkesin anlaması gerekir: Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu tam bağımsız, laik, demokra- tik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhu- riyeti, her türlü hain saldırılara karşın sonsuza dek yaşayacaktır. Bu kararlılıkta olan Atatürkçü Dü- şünce Derneği üyeleri de, 11 Kasım 2008 tarihin- de Anıtkabir’i ziyaret etmiş ve şeref defterine şunları yazmıştır: “Büyük Önder Atatürk, Atatürk- çü Düşünce Derneği olarak, aramızdan ayrılışınızın 70. yılında, devrimlerinize, ilkelerinize ve laik cum- huriyetinize sahip çıkamamanın burukluğu ile hu- zurunuzdayız. Size karşı hepimizin borcu var; bu borç, emperyalistlere ve yerli işbirlikçilerine karşı gü- zel vatanımızı savunarak, yarım bırakılan Kemalist Devrimleri tamamlayarak ödenecektir. Sizi, ülke kurtarıcı, devlet kurucu, halkının kah- ramanı olmaktan çıkarıp, özel yaşamınızı ve kişili- ğinizin derinliklerini anlatmak bahanesiyle sinsice yapılan saldırılarla Türk halkının gönlündeki Mus- tafa Kemal Atatürk algısını değiştirmek isteyenler yanılıyorlar ve kesinlikle başaramayacaklar. Çünkü bizler, sizden aldığımız ışıkla emperya- listlere, numaracı cumhuriyetçilere, şeriatçılara ve bölücülere gereken dersleri tekrar vereceğiz. Çün- kü bizler, sizden aldığımız ışıkla ülkemizi ortaçağ ka- ranlığından kurtaracak ve çok daha ileriye götüre- ceğiz. Çünkü bizler aydınlık Türkiye’nin ancak si- zin ilke ve devrimlerinize sahip çıkılarak gerçek- leştirileceğinin bilincindeyiz. Sizin gençleriniz ola- rak bir araya geleceğiz ve örgütleneceğiz; sizden aldığımız güçle bu savaşımı kazanacak ve arzu et- tiğiniz Türkiye’ye kavuşulmasını sağlayacağız. Ra- hat uyuyun, bizlere bıraktığınız Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak yaşayacaktır.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş ülkesi- ne yakışmayan, ortaçağ karanlığından kalma zih- niyetli yöneticilerin ülkemizi daha fazla karanlığa sokmadan, tüm ulusalcı güçlerin tek yumruk ol- maları gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni ay- dınlığa ulaştırmak için elbirliği ile çalışmalıyız, ör- gütlenerek güçlerimizi birleştirmeliyiz. Ancak bu şe- kilde Mustafa Kemal Atatürk’e layık insanlar ola- biliriz... (*) Tüm Öğretim Elemanlarõ Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞİ DEMOKRATİK DAYANIŞMA DERNEĞİ AYDINLANMA SÖYLEŞİLERİ Yıl: 10 No: 1 Konu DÜNYA ANCAK ŞİMDİ GLOBAL OLDU Yönetmen Prof. Dr. BÜLENT BERKARDA Konuşmacı GÜNHAN KARAKULLUKÇU EKONOMİST VE İŞADAMI Tarih: 15 Kasõm 2008 Cumartesi Saat 11.00 - 13.00 arasõ. İletişim: İ.Ü. Mezunlarõ Derneği (Fatoş Taştan) 0212 238 03 21 Aydınlık Yarınlar Özlemi İçindeki Tüm Yurttaşları- mız Davetlidir. Giriş Serbest ve Ücretsizdir. Yer: Levent Kültür Merkezi. Levent Çarşı içi Çalıkuşu Sok. No:2 1. Levent-İstanbul SAYFA 7
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear