25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Bazı okurlar neden bu ‘Balkan sendromu’na taktığımı soruyorlar. Yüzyıl öncesinde kalmış olayların bugünle ne ilgisi olabileceğini soran- lar da var, kendini yetersiz gördüğü bu konu- da okumak için kitap önerisi isteyenler de... Oysa, bazı kişilerin biyografilerini ve anıları- nı okumuş olanlar için ortada gizemli bir durum yok. O kişileri hemen herkes tanıyor. O kişiler, o zamanlar küçük rütbeli birer su- baydılar. Kimi yüzbaşı, kimi önyüzbaşı, kimi bin- başı... Mustafa Kemal Atatürk. Enver Paşa. Fevzi Çakmak. Kazım Karabekir. Ali Fuat Cebesoy. Refet Bele. Fethi Okyar. Cafer Tayyar Eğilmez. Ve daha birçokları... 20’nci yüzyılın başında Balkanlar’ın dağların- da, tepelerinde, vadi- lerinde, ovalarında ‘çete’ kovaladılar. O zamanlar ‘terörist’ de- ğil ‘çete’ denirmiş ay- rılıkçı militanlara... Bu genç subaylar ve da- ha birçok genç subay ve asker, bir Türk ülkesi olan Balkan toprakla- rında ‘çete’lerle savaşmışlar. Ayrılıkçılığın vu- rucu gücünü oluşturan o çeteler sınır ötelerin- den sızarak, silah taşıyarak köyleri, kasabala- rı basıyor, sivil halkı ve Türk askerini öldürü- yorlarmış. Önceleri yaptıkları vurkaç baskınla- rı daha sonra ağır silahların kullanıldığı çatış- malara bile dönüşmüş. Zamanın hükümeti, o genç subayları çete ko- valamak için o dağlara salarak sorunu çöze- ceğini sanıyormuş. O çetelerin arkasında düş- man Balkan ülkeleri, onların arkasında da Av- rupa’nın büyük güçle- ri olduğu halde, dağ- larda çete kovalamak- la olayı bitireceğini sa- nıyormuş. O kadar sanıyormuş ki, artık büyük kent merkezlerine kadar ula- şan ‘çete’lerle güvenlik güçlerinin arasına adeta ‘barış gücü’ gibi ya- bancı jandarmaların girmesine bile izin vermiş. ‘Çete’lere karşı ‘çete’leri destekleyen güçler- le ‘ortak operasyon’un yüzyıl önceki türü olsa gerek... Manastır’da, ayrılıkçı hareketleri koruyan, kollayan, destekleyen, örgütleyen büyük dev- letlerin büyükelçileri cirit attığı halde, zamanın hükümeti, olup bitenlerden Türk askerini so- rumlu tutmaya başlamış. Zamanın devletinin masaya ve sahaya yum- ruğunu vuracak ne gücü, ne iradesi varmış. Eko- nomisinden adaletine, askeri eğitiminden sila- hına, kömüründen ekmeğine kadar her şeyiy- le dışarıya kuyruğundan bağımlı olan ülke, çe- teleri tetikçi olarak kullanan, koçbaşı olarak kul- lanan güçlere karşı gıkını bile çıkaramamış. Ol- sa olsa ricacı olmuştur, “Aman şu çetelerle mü- cadelede bize yardımcı olun, çete sorunu her- kesin sorunudur; çetelere göz yumarsanız bir gün sizi de vurabilir” diyerek... Sonuç biliniyor. 1912’de düşman orduları İs- tanbul kapılarına, Çatalca’ya kadar dayanmış. Hâlâ vurguluyorum. Tarihi okumak gerek. Şu sıralarda Balkan tarihini özellikle okumak gerek. Özellikle okuması gerekenlerin okuması gerek. Ve bir güncel haber: Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanlığı heyeti, Irak’ta Kuzey Irak böl- gesel lideri Barzani ile, terör örgütüne karşı or- tak operasyon için görüşmeler yapıyormuş... hikmet.bila@ntv.com.tr CMYB C M Y B GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada refaha ait tutarsız söylemleriyle ekonomik yaşa- mı överken giderek çoğalan yoksulluk ve açlığın azaldığını kabul ettirmenin olanaksızlığını mı an- ladı? Hiçbiri değil. Burnu Kaf Dağı’nda. Her sorun- da, her olayda benden büyük yok diyebilen böy- le bir insanın eşine uygar ülkelerde rastlanmıyor. Ama bu ülke değişik bir ülke. Eşine az rastla- nan bir ülke. Öyle ki, insanlar hiç değilse bir ge- ce olsun rahat uyumak, tatlı düşler görmek için bakalım ne cevher yumurtlayacak, ne vaat ede- cek diye kürsüdeki adamın ağzına bakıyor. Doğu illerinden birinde halka Deniz Baykal’la seçim kampanyalarına (yani gelecek yılın mart ayı- na) kadar tartışma defterini kapattığını söyledi. “Hiç cevap bile vermeyeceğini” ilan etti. Evet, tek gıdası ana muhalefete çatarak ger- çeklerin üstünü örtmek olan bir iktidar sahibinin birden hız kesmesinin altında başka bir gerçek olmalı. Elbette susacak, açılıp saçılan, rüşveti de ik- tidar sahiplerinin yolsuzluklarını ortaya döken ana muhalefete yanıt vermeyeceğini değil, vereme- yeceğini bilerek burnundan kıl aldırmayan kişi- lere özgü bir üst tafra ile açıklayacak. Âlemi kör ve sağır veya budala sanıyor. CHP; RTE iktidarının, üstelik iktidar partisindeki bir üst düzey görevlisinin rüşvet aldığını, bir di- ğerinin hayali ihracat yapan şirketin başlıca or- tağı olduğunu belgeledi ve… AKP ile en azından manevi ilişkileri olduğunu Alman yargısının ortaya koyduğu Deniz Feneri olayının Türkiye ayağına el attı. Bu olaylar AKP dönemindeki yolsuzluk ve rüşvet olaylarının sadece şimdilik ortaya çıkan- ları. Aysbergin üstü! RTE belgeli muhalefetin arkası kesilmeyeceği korkusuyla yaşıyor. Yenilerini yanıtlayamayacağı kaygısını taşı- yor. Bulduğu çıkış yolu gayet basit; erkeklik ben- de kalsın diyerek minderden kaçmak! Oysa korkunun ecele bile yararı yok! Kaçmamaya karar verse, her konuda alnı açık, her konuda öne sürülen belgeli iddiaları bel- gelerle yanıtlayacağına inansa Deniz Baykal’ın üç olasılıklı önerisinden hiç değilse birini kabul eder. Zaman zaman kullandığı hodri meydan slo- ganı ile halk önünde ana muhalefet liderine meydan okuyabilirdi. Ama meydan okuyamadı. Baykal, “Benim hakkımda türlü söylentiler çı- karıyorsunuz. Senin kişisel durumun ve iktidarında türlü yolsuzluklar belgelerle kanıtlanıyor. Gel bir- likte TV’ye çıkalım. Karşılıklı ne varsa açıklayalım. Yüreğin bunu kaldırmıyor mu? Öyleyse ikimizin dokunulmazlıklarını hemen kaldırsınlar. Gidelim yargıya. Kimin yüzü ak kiminki kara, yargıçlar sap- tasın. Öyleydi böyleydi diyerek yargı önüne çıkmak- tan korkuyorsan benim dokunulmazlığımı kaldır. Yargı benim, eşimin, ailemin malını mülkümüzü bir güzel araştırsın... Tırnak kadar bir yolsuzluğa rastlarsa boynum kıl- dan ince” diyor. RTE, yok benim boynum Baykal’ınki kadar in- ce değil. Bakmayın nutuklarımda bağımsız diyerek yargıyı övmeme, diye düşünüyor. Böylece yargıya güvenim yok demiyor ama, do- kunulmazlığının kaldırılıp Baykal’ın önerdiği gibi yargı yoluyla temize çıkmaya bir türlü razı ola- mıyor. Bir ara Baykal benimle tartışarak prim yapmak istiyor, diyordu. Bu kez “Baykal’ı ademe (yokluğa) mahkûm et- mekten” söz ediyor. Görünen köy kılavuz istemez; Baykal’la tar- tışmasının kendisine prim yapmayacağını ve CHP liderini ademe mahkûm edeyim derken ken- disinin yokluğa mahkûm olabileceğini anlamış ola- bilir. Partisi milletvekilleriyle birkaç dönek yalakadan başka bu sözlerini alkışlayana da rastlanmıyor. Lakin son günlerde RTE’yi öven kimse yok mu? Bir kişi var. Kimin övgülerini partice, ailece sineye çekiyor RTE? Düşünebiliyor musunuz: Başbakan’a övgüleriyle gazete sütunlarında boy gösteren; geçmişteki ve bugünkü yaşam biçimi ahlak dedin mi; dinci, din kurallarına kurban RTE’nin semtinden geçmeyen medyatik güller- den Hülya Avşar! SAYFA 15 EKİM 2008 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul B 21 Edirne PB 23 Kocaeli Y 22 Çanakkale PB 21 İzmir Y 26 Manisa Y 26 Aydın Y 25 Denizli Y 20 Zonguldak Y 21 Sinop Y 23 Samsun Y 25 Trabzon Y 25 Giresun Y 26 Ankara Y 17 Eskişehir Y 18 Konya Y 19 Sıvas Y 20 Antalya Y 25 Adana Y 29 Mersin Y 28 Diyarbakır Y 31 Şanlıurfa Y 29 Mardin PB 29 Siirt PB 32 Hakkâri PB 22 Van PB 23 Kars PB 21 Oslo Y 9 Helsinki Y 11 Stockholm Y 12 Londra Y 16 Amsterdam Y 16 Brüksel Y 16 Paris Y 18 Bonn Y 18 Münih Y 19 Berlin Y 18 Budapeşte Y 21 Madrid B 25 Viyana Y 18 Belgrad Y 21 Soyfa PB 21 Roma B 22 Atina B 24 Zürih Y 20 Moskova Y 12 Aşkabat B 25 Astana B 9 Taşkent B 26 Bakû Y 22 Bişkek PB 18 Tiflis Y 26 Kahire B 27 Şam B 27 Yurt geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Karadeniz, Do- ğu ve Güney Doğu Ana- dolu’nun batısı ile Balı- kesir, Diyarbakır çevreleri sağanak ve gök gürültü- lü sağanak yağışlı ge- çecek. Yağışlar Batı ve Orta Karadeniz, Güney Ege ve Batı Akdeniz’de kuvvetli olacak. Kapitalizmin Sonu mu? Alpaslan BERKTAY En büyük kapitalist ülke ABD, dünyayõ ve özellikle Ortadoğu’yu karõştõrmak, “kitle imha silahları” bulup çõkar- mak zorundadõr. Sorun küreseldir ve olmak ya da olmamak- tõr. Yerküre bu çağdõşõ, insana karşõ sistemden kurtulmak zorundadõr. Dünyanõn içine yu- varlandõğõ bu kriz, bu kaos, “Plan 1” diye hay- kõrmaktadõr. Yapay solunum, kalp masajõ gibi yamama yöntemler artõk yetmez. “Sosyalizmi göm- dük” diyen M. Thatc- her, ve bu topraklarda onun gibi Demir Lady’liğe özenip “Böl- gede son sosyalist dev- let yıkıldı” diyen ben- zeri bayan başbakan, ki- min kimi gömmekte ol- duğunu söylemekte ace- le mi etmişlerdir? Akõl-bilim çağõ bu çağdõşõ kalmõş kapita- lizmi sõrtõnda daha çok taşõyamaz. Tarihte yeni bir sayfa açõlõyor. Bu doğum sancõlarõ onun habercisidir. Baştarafı 2. Sayfada GENİŞ AÇI HİKMET BİLA 100 Yıl Önce DENİZ TATARER İçişleri Bakanlõğõ’nca İETT ihalelerinde tespit edilen 100 milyon Avro’luk usulsüzlüğün ardõn- dan Sayõştay Başkanlõğõ da İstanbul Büyükşehir Be- lediyesi’nin (İBB) 2007 hesaplarõndaki üç ayrõ dos- yada da toplam 11 milyon 400 bin YTL yolsuz- luk olduğunu tespit etti. Söz konusu usulsüzlük- lere ilişkin İBB Meclisi’nin 347 üyesi ile beledi- ye bürokratlarõna “sorgu kâğıdı” gönderen Sa- yõştay, yazõlõ savunma için 30 gün süre verdi. İBB Mali Hizmetler Daire Başkanõ M. Cemil Arslan ise Sayõştaş’õn savunma istemesi üzerine meclis üyelerine “uyumlu ve tutarlı” rapor verilmesi için uyarõ yazõsõ gönderdi. SayõştaY Başkanlõğõ inceleme raporunda İBB’nin Balõkesir Sõndõrgõ’da yaptõrdõğõ termal tesis, Altunizade-Üsküdar arasõnda ücretsiz hizmet veren Özel Halk Otobüsleri (ÖHO) ve İETT otobüsleri ve işletme hakkõ İBB’ye ait olan Emirgân Beyaz Köşk’ün Beltur AŞ’ye iha- lesiz devredilmesi işlemlerinin kamu zararõna neden olduğu kaydedildi. Raporda İBB Başkanlõğõ’nõn görev ve yetki ala- nõ dõşõnda olmasõna karşõn Sõndõrgõ Termal Tes- isleri’ni inşa ettirdiği ve bedelinin de belediye büt- çesinden karşõlandõğõ kaydedildi. İBB Meclisi’nin tesis inşaatõnõ 3 Mart 2005’te oyçokluğuyla onayladõğõ belirtilen raporda, şu nok- talara dikkat çekildi: “5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanu- nu’na göre belediyeler görev ve yetkilerini mücavir alan dışında kullanamazlar. Bu durum anayasanın 127. maddesinde belirtilmiştir. Ay- rıca Belediye Kanunu’na göre belediye mecli- si yasanın tanıdığı yetki alanı dışında karar ala- maz. Sındırgı’da yaptırılan 1 milyon 926 bin YTL’lik termal tesis kamu zararına neden ol- maktadır.” BELTUR’a kıyak Raporda işletme hakkõ İBB’ye ait olan Beyaz Köşk’ün, ihalesiz olarak Beltur AŞ’ye 5 yõllõğõna kiraya verilmesi işlemi de usulsüz bulundu. Mül- kiyeti Hazine’ye ait olan Köşk’ün ancak Devlet İha- le Kanunu’na göre ihale usulü ile kiraya verileceği belirtildi. İBB’nin köşk için aldõğõ aylõk 1000 YTL kiranõn düşük olduğuna da dikkat çekilen rapor- da, güncel kira bedelinin 11 bin 600 ile 17 bin 900 YTL aralõğõnda olmasõ gerektiğinin altõ çizildi. Raporda Üsküdar-Altunizade arasõndaki oto- büslerin ücretsiz hizmet vermesinin de 8 milyon 983 bin 584 YTL kamu zararõ yarattõğõ kaydedil- di. Ücretsiz taşõmacõlõğõn, Kamu Kurum ve Ku- ruluşlarõn Ürettikleri Mal ve Hizmetlerle İlgili Ka- nun’a ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanu- nu’na aykõrõ olduğuna dikkat çekildi. Sayõştay’õn İBB Meclis üyelerinden savunma ta- lep etmesi de belediye bürokratlarõ arasõnda paniğe neden oldu. İBB Mali Hizmetler Daire Başkanõ Arslan, meclis üyelerine gönderdiği uyarõ yazõsõnda, raporun denetçilerin “kendi kanaatleri” olduğunu ileri sürerek şu ifadelere yer verdi: “Teknik ko- nularda tek bir savunma hazırlanması tavsiye edilmektedir. Sayıştay Sorgu Raporu’na veri- lecek savunmalar Mali Kontrol Müdürü Ab- dülkadir İnceoğlu önderliğinde Hukuk Müşa- virliği ve Mali Hizmetler Daire Başkanlığı’nın koordine etmesine karar verilmiştir.” İBB’nin hesaplarında usulsüzlük tespit edildi İstanbul Haber Servisi - Türkiye Ga- zeteciler Cemiyeti’nin (TGC) önceki başkanlarõndan usta gazeteci ve yazar Burhan Felek adõna konulan Basõn Hizmet Ödülleri’ne değer görülen ga- zeteciler belli oldu. Burhan Felek Ba- sın Hizmet Ödülleri 4 Kasõm’da TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda dü- zenlenecek törenle sahiplerine verilecek. İlki 1983 yõlõnda verilen Burhan Fe- lek Basõn Hizmet Ödülü için adaylarõn 70 yaşõndan gün almõş olmalarõ, 50 yõ- lõ aşkõn süreyle basõna hizmet vermele- ri ve bu hizmetlerini sürdürüyor olma- larõ şartõ aranõyor. Orhan Erinç’in başkanlõğõnda Ara Güler, Aysel Okan, Nurhan Aydın, Hıfzı Topuz, Ümit Kanoğlu(yazman) Abdülkadir Yücelman, Turgay Ol- cayto ve Celal Toprak’tan oluşan se- çici kurul bu yõl durumlarõ yönetmeliğe uyan ödül adaylarõ içinden bir değer- lendirme yaptõ. Yapõlan değerlendirmede ödüle değer görülenlerin isimleri şöyle: Sami Ka- raören, Vecdi Kızıldemir, Yüksel Ba- yar, Suna Zirek, Hilmi Yavuz, Doğan Hızlan, Ergun Kaftancı, Ergun Ko- nuksever, Doğan Şener, Ülkü Ta- mer. Ödüle değer görülenlere, ödülleri 4 Kasõm’da saat 18.00’de TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenle- necek törenle verilecek. Bu yõl ölümü- nün 26’ncõ yõlõnda anõlacak olan Türk ba- sõnõnõn önde gelen kalemlerinden Bur- han Felek, 26 yõl süreyle TGC Başkan- lõğõ yapmõş, basõnõn her dalõnda önem- li hizmetler vermişti. ZEYNEP ŞAHİN İstanbul Büyükşehir Belediye- si’ne (İBB) ait “gezici kütüpha- ne”lerde bulunan “şeriat” kitabõn- da ilköğretim öğrencilerine kitapta, “İslamın kadına farz kıldığı ör- tünme, kadının yüzünü de içine almaktadır” denilerek peçe kulla- nõlmasõ isteniyor. Arap dünyasõnda “ulema” kabul edilen isimlerden M. Said Ramazan el Buti’nin kita- bõnda “Resim sanatı haramdır” görüşü savunuluyor. Eğitimde “dinci kuşatma”ya ye- ni bir örnek daha İstanbul Büyük- şehir Belediyesi’nin gezici kütüp- hanesinden eklendi. İBB Kütüpha- ne ve Müzeler Müdürlüğü’ne bağ- lõ olarak faaliyet yürüten bir “gezi- ci kütüphane”de, şeriat kitabõ yer alõyor. İstanbul’un merkezinden uzak ve ulaşõmõ zor olan, yerleşim açõ- sõndan yeni gelişen yerlere kütüp- hane hizmeti götürmek için oluştu- rulan gezici kütüphaneler, okullara da gidiyor. Kütüphanelerin yer al- dõğõ otobüslerden 3’ü Avrupa, 2’si ise Anadolu yakasõnda dolaşõyor. Ancak 18 bin 934 kitaplõk kapasi- teye sahip bu kütüphanelerde yer alan bazõ yayõnlar dikkat çekiyor. Anadolu yakasõnda hizmet veren gezici kütüphanelerden birinde, “şeriat” kurallarõna işaret eden bir kitabõn kayõtlõ olduğu belirlendi. Geçen hafta içinde, Sultanbey- li’deki bir ilköğretim okuluna uğ- rayan ve küçük yaştaki çocuklarõn alõp okuduğu “Fıkhussiyre” isim- li kitabõn yazarõ, Şam Üniversitesi Şeriat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Said Ramazan el Bu- ti. Bediüzzaman Said Nursi adõna düzenlenen sempozyumlara katõlan, Fethullah Gülen ile aynõ dergide makaleleri yayõmlanan Said Ra- mazan el Buti, Arap dünyasõnda “ulema” kabul edilen isimler ara- sõnda bulunuyor. “Peygamberin uyguladığı İslam” konulu 542 say- falõk kitapta yer alan bazõ ifadeler şöyle: “Kadınlarla tokalaşmanın artık yaygınlaşıp âdet halini alması, bazılarının sandığı üzere asla za- ruret değildir. (...) İslamın kadı- na farz kıldığı örtünme, kadının yüzünü de içine almaktadır. (...) Canlı varlıkların resimlerini çiz- mek şiddetle haramdır. Bu büyük günahlardandır. Çünkü bunca hadiste, resim yapanlar tehdid edilmiştir; isterse bunu adam bir geçim yolu olarak sanat edinmiş olsun. Her halükârda bu sanat ha- ramdır.” İlköğretim çağõndaki çocuklarõnõn, söz konusu ifadelerin yer aldõğõ ki- tabõ alõp okumasõndan rahatsõz olan bazõ veliler, çocuklarõnõn bu kitap- ta yer alan bilgileri tam olarak an- layamadõğõnõ, “Fıkhussiyre”nin bu tür kitaplardan yalnõzca biri oldu- ğunu belirtirken, “Geçen yıl da benzer şeylerle karşılaştık, sesimiz çıkmamıştı. Bu yıl tekrarlanınca dayanamadık. Çocuklarımızın kitabı okuyunca sorduğu sorular bizi şaşırtıyor; yaşları küçük ol- duğu için korkuyorlar” dediler. Veliler, hem belediyenin gezici kütüphaneye seçtiği kitaplara hem de bu kütüphaneleri incelemeden öğrencileri buralara yönlendiren eğitimcilere tepki gösterdi. DenizFeneri’nin yolu da uzun Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri belirlendi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden ‘şeriat’ kitabı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Almanya’daki gurbetçilerin 41.5 milyon Avro’sunu iç eden De- niz Feneri e.V. hakkõndaki soruştur- manõn Türkiye ayağõndaki inceleme kaplumbağa hõzõyla ilerliyor. Suç duyurusunun üzerinden bir ayõ aşkõn süre geçerken Adalet Bakanlõğõ’nõn da 6 Ekim’de Frankfurt Başkonso- losluğu’na gönderdiği bilgi talebinin aradan geçen 9 güne karşõn hâlâ ye- rine ulaşmadõğõ anlaşõldõ. Bakanlõk kaynaklarõ ise Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn talebinin Acele Posta Servisi ile gönderildiğini bil- dirdiler. Alman Mahkemesi’nin Al- manya’da vurguna karõşan Türklerle ilgili mahkûmiyet kararlarõnõ verir- ken “asıl faillerin” Türkiye’de ol- duğu belirlemesini yapmõştõ. Bu be- lirlemeyi yaparken RTÜK Başkanõ Zahid Akman ile Kanal 7’nin sahi- bi Zekeriya Karaman’õn isimleri de sayõlmõştõ. Sanõklarõn da Türki- ye’de yaşamõnõ sürdürenlerin olay- daki işlevine ilişkin anlatõmlarõnõn ardõndan gözler vurgunun Türki- ye’deki izini sürmesi beklenen An- kara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na çevrilmişti. Başsavcõlõk uzunca bir süre harekete geçmezken İşçi Parti- si’nin (İP) 8 Eylül’de yaptõğõ suç duyurusu üzerine harekete geçmek zorunda kaldõ. İstanbul Haber Servisi - Ergene- kon davasõnõn tutuklu sanõklarõndan Selim Akkurt, asõlsõz iddialarla so- ruşturmaya dahil edildiğini savundu. Avukatõ aracõlõğõyla yazõlõ basõn açõklamasõ yapan Selim Akkurt, Yar- gõtay’da temyizde olan bir davadan dolayõ Erzurum’da tutuklu bulundu- ğu sõrada Ergenekon ile ilişkilendiril- diğini ileri sürdü. Orhan Pamuk, Fehmi Koru gibi kişilere para karşõ- lõğõnda suikast düzenleyeceği iddia- larõnõn doğru olmadõğõnõ ifade eden Akkurt, “Bu senaryo tamamen İs- tanbul Emniyeti’nde imal edilmiş- tir. Ben bu iddiaları Silivri Ceza- evi’ne nakledildikten sonra öğren- dim. Ayrıca Erzurum Savcılı- ğı’nda hiç tanımadığım Veli Kü- çük başta olmak üzere bazı kişile- rin aleyhinde ifade vermem karşı- lığında tutuklu bulunduğum dava- ya ilişkin yardım sözü verilmiştir” iddiasõnda bulundu. Pamuk suikasti hayal ürünü Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Fındıkzade Eğitim Parkı, “TEGV Sema- Aydın Doğan Eğitim Parkı” olarak yeniden açıldı. TEGV Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Solakoğlu, Aydın Do- ğan Vakfı’nın katkıları ile ye- nilenen ve giderleri 10 yıl sü- reyle vakıf tarafından üstleni- len Eğitim Parkı’nda, bilgisa- yar okur yazarlığı, drama atölyesi, basketbol, oyunlarla spor, bilgisayar, İngilizce, ma- tematik ve fen dersleri gibi et- kinliklerin yer aldığını belirt- ti. TEGV’in fikir annesinin Suna Kıraç olduğunu aktaran Solakoğlu, TEGV’in ülke ça- pında yılda yaklaşık 4 bin ço- cuğa eğitim verdiğini ifade et- ti. Aydın Doğan Vakfı Yürüt- me Kurulu Başkanı Candan Fetvacı da vakıf olarak bugü- ne kadar pek çok eğitim kuru- munu hizmete sunduklarını söyledi. Törende TEGV kuru- cusu Suna Kıraç adına eşi İnan Kıraç, Sema Doğan’a te- şekkür plaketi sundu. (AA) Çocuklara eğitim parkı TEMA TEMA VAKFI ÇELENK BA/IŞ HATTI Vefat, nikâh, aç›l›ş gibi özel günlerde sevdikleriniz ad›na fidan diktirebilirsiniz. ‹stanbul Tel: 0 212 284 80 00 ‹zmir Tel: 0 232 464 58 68 Ankara Tel: 0 312 419 73 02
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear