13 Haziran 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2008 CUMARTESİ 6 HABERLER Gaziantep’teki operasyonların Washington’da yapılan terör mutabakatı ardından netleştiği belirtildi CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU El Kaide istihbaratı ABD’den ? Beyaz Saray’da Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül’ün PKK ile mücadele konusunda vardığı mutabakatın sonrasında Washington yönetimi, Türkiye’deki El Kaide hücrelerine ilişkin Türkiye’ye ayrıntılı istihbarat vermeye başladı. BAHADIR SELİM DİLEK Rıza Tevfik ve Günümüzdeki Bezirgânlar Tanzimat’tan Birinci ve İkinci Meşrutiyet’e, oradan Cumhuriyet’e uzanan süreçlerdeki aydınlanma savaşımında taraf olmuş aydınların hemen hepsinin baş döndürücü ilginçlikte yaşamları var. Sürgünler, tutuklanmalar, en yüksek görevlerden en aşağılara yuvarlanmalar ya da tersi ve bütün bunların yanı sıra da inanılmaz bir öğrenme susuzluğu, akıl almaz bir çalışkanlık ve verimlilik… Namık Kemal’in adıyla özdeşleşen “Yeni Osmanlılar” kuşağının aydınlarından başlayarak, Fikret’e, Gökalp’e ulaşan sayısız yaşam öyküsünün kahramanlarından yine her biri, hem Doğu hem Batı kültürüyle iç içeler… Çocuk yaşlarda eğitimini aldıkları İslam kültürü kadar Batı kültürünü de özümsemişler… Kimileri Batıcı, kimileri İslamcı ya da ulusalcı ve pek çoğu da bir sentez arayışında… Adının önündeki “Filozof” lakabıyla tanınan Rıza Tevfik, yönelişi Batı ağırlıklı olmakla birlikte, sentez arayışından da uzak olmayan bir düşünür ve eylemci… ??? Onu lise yıllarımdan, ünlü bir şiirinin şu anda da ezberimde olan aşağıdaki dörtlüğüyle tanıyıp sevmiştim: Feylesof Rıza’yım, dinsiz anlama Dini ben öğrettim kendi babama Her ipte oynarım cambazım amma Sırat köprüsünü geçemem hocam Beni özellikle bu dört dizede çeken şey, dilin ve aklın gerçekten de cambaz kıvraklığıydı… Dinsiz değilim, babama öğretecek kadar bilgisine sahibim onun, ama Sırat köprüsünü de geçemem diyor… Buradaki “humor”, zekâ, açık sözlülük, cüret ve aynı zamanda alçakgönüllülük, sözgelimi “minareler süngümüz” sözünde anlatımını bulan softalığın tam karşıtı olan şeydir… ??? Filozof Rıza Tevfik’i yukarıdaki dört dizesiyle özetlemek, ona yapılmış çok büyük haksızlık olur. Bunun gibi, Sevr heyetinde yer aldığı için sonsuzca lanetlemek, Cumhuriyet düşmanı olarak mahkum etmek, aydınlanma savaşımında çabalarını ve yapıtlarını yok saymak da, daha da büyük haksızlık olur. 18681951 yılları arasında (uzun sayılabilecek) bir ömür süren bu aydınımız Türkiye’de (bir özel lisede) ilk felsefe dersleri veren kişidir. Felsefe Terimleri Sözlüğü hazırlamış, bilgi kuramı kavramıyla özellikle ilgilenmiş, Bergson gibi çok önemli bir düşünür de içlerinde olmak üzere modern Batı düşüncesinin belli başlı düşünürlerini ve kavramlarını ülkemizde tanıtan çalışmalar yapmıştır. Rıza Tevfik’in “âşık edebiyatı” türünde şiirleri edebiyat tarihimiz bakımından kuşkusuz ki ayrıca önemlidir. (Hiçbir şiir severin, onun sürgün yıllarında yazdığı “Uçun Kuşlar…” adlı duygu dolu şiirinden habersiz olduğunu sanmam…) ??? Hilmi Ziya Ülken’in daha önce de sözünü ettiğim “Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi”nde Rıza Tevfik’e ayrılmış genişçe bölümü okurken, bu düşünürümüzün “Kadın Meselesi” adlı bir yazısında söyledikleri, şu andaki tartışmalar bakımından özellikle ilgimi çekti. Birçok başka sorun bakımından olduğu gibi kadın sorununu anlayıp çözümlemede de İslam’ın ilkelerini suçlamadan önce çeşitli toplumsal olguları irdelemek gerektiğini belirttiği yazısının bir yerinde Rıza Tevfik, bugün “türban” sözüyle kavramsallaşan konuda şöyle demekte: “Tarihi tetkikler gösteriyor ki, bedevi Araplarda, Kırgızlarda, daha birçok İslam kavimlerinde örtünme âdeti yoktur. Yine tetkikler gösteriyor ki, biz bu âdeti tül ve yaşmak olarak Bizans’tan almışız… Sefaletin örtünmesi de, örtünmemesi de berbattır. İnsan cemiyetlerinde iptidai haklardan bile yoksun olan sefil sınıflar açık da gezse, kapalı da gezse haktan mahrumdur…” ??? İslam’ı “minareler süngümüz” düzeyinde algılayan kimselerin, birçok şeyin yanı sıra bu dini de kendilerine “elif ba”dan başlayarak öğretecek birikime sahip önemli bir düşünürün yukarıdaki değerlendirmeleri üstünde kafa yormaları beklenemez. Böyle davranmakla da en büyük kötülüğü, her şeyden önce, kurcalanıp kışkırtılmadığı sürece insanlarımızın günlük yaşamlarında yüzlerce yıldır gürültüsüz patırtısız, sakince, doğallıkla yaşanmakta olan İslam’ın kendisine yapmaktadırlar. GAZİANTEP VE SAKARYA’DA TÖREN Şehit polis Çondul gözyaşlarıyla uğurlandı GAZİANTEP / SAKARYA (Cumhuriyet) Gaziantep’te El Kaide’ye yönelik operasyonda şehit olan polis memuru Ahmet Çondul, memleketi Sakarya’da gözyaşları içinde toprağa verildi. Çondul için ilk tören Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde düzenlendi. Milletvekilleri, askerler ve emniyet personelinin katıldığı törende konuşan Gaziantep Emniyet Müdürü Ali Yılmaz, El Kaide’nin kentte sansasyonel olaylara neden olabilecek eylem hazırlığında olduğunu söyledi. Gözyaşlarını güçlükle tutan Yılmaz, şehit polis memuruna son kez seslenerek “Şehidim hakkını helal et, kanın yerde kalmadı ve kalmayacak’’ dedi. Törene çocukları 7 yaşındaki oğlu Tunahan ve 1 yaşındaki kızı Yağmur ile katılan şehit polis Ahmet Çondul’un eşi Aysel Çondul güçlükle ayakta durdu. Buradaki törenin ardından Çondul’un cenazesi, memleketi Sakarya’nın Akyazı ilçesine gönderildi. Akyazı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde düzenlenen törene Sakarya Valisi Hüseyin Atak, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal, askeri erkân, şehit Çondul’un yakınları ve binlerce kişi katıldı. Cenaze Çatalköprü köyündeki aile mezarlığında toprağa verildi. ANKARA Gaziantep’te yapılan El Kaide operasyonunun ardından Türkiye ile ABD arasında varılmış olan “Türkiye’deki El Kaide hücrelerinin etkisizleştirilmesi” mutabakatı çıktı. Bu çerçevede, ABD’nin Irak ve Afganistan’daki El Kaide yapılanmalarının Türkiye’deki uzantıları konusunda Ankara’ya ayrıntılı bilgi verdiği, kapsamlı istihbaratın ulaştırılmasının ardından da operasyon için düğmeye basıldığı öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Ankara ile Washington arasında, 2001 yılındaki Afganistan operasyonunun sonrasında ABD’nin Türkiye’deki El Kaide unsurlarına ilişkin istihrabat vermesi ve gerekli operasyonların yapılması yönünde mutabakata varılmıştı. Hatta ABD yönetimi o dönemde, Afganistan’da eğitim görmüş ve daha sonra Türkiye dönmüş Türk vatandaşlarının listesini Ankara’ya iletmişti. Ancak nokta istihbarat olmadığı için 2001 yılından bu yana yapılan operasyonlardan Washigton yönetiminin beklediği sonuçlar alınamadı. Beyaz Saray’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün PKK ile mücadele konusunda vardığı mutabakatın sonrasında Washington yönetimi, Türkiye’deki El Kaide hücrelerine ilişkin Türkiye’ye ayrıntılı istihbarat vermeye başladı. RDOĞAN WILSON GÖRÜŞMESİ E El Kaide’nin Selefiler koluna yönelik Gaziantep’te yapılan operasyonun da Amerika’nın verdiği nokta istihbarat doğrultusunda gerçekleştirildiği belirtildi. Hatta Erdoğan’ın 21 Ocak akşamı önceden programlanmamış biçimde ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson’la Başbakanlık konutunda yaptığı görüşmenin de El Kaide operasyonuna yönelik olduğu iddiaları ortaya atıldı. Başbakanlık kaynakları ise Erdoğan’ın Wilson ile “terörle mücadele” konusunu ele almış olabilecekleri bilgisini vermişlerdi. Bu görüşmeden iki gün sonra Gaziantep’te düzenlenen El Kaide operasyonu Wilson’un talepte bulunduğu iddialarını güçlendirdi. ABD, daha önce de El Kaide’yle ilgili olarak, Ankara’yı uyarmış, bununla birlikte istihbarat vermiş ve ardından bazı operasyonlar gerçekleştirilmişti. Gaziantep’teki çatışmada öldürülenlerden Servet Sarıoğlu’nun, uzun yıllar Afganistan’da El Kaide kamplarında silahlı eğitimi aldığı ve 3 yıl önce Gaziantep’e döndüğü ortaya çıkmıştı. ABD’nin de Sarıoğlu’nun izinden giderek Türkiye’deki El Kaide yapılanmalarına ulaştığı belirtildi. Bombalı eylem planlıyorlardı Gözaltına alınan zanlılar, operasyonda öldürülen teröristlerin büyük miktarda patlayıcıyla bir alışveriş merkezine saldırı düzenlemeyi hedeflediklerini söylediler BEKİR ŞAHİN GAZİANTEP Gaziantep’te 1 polisin şehit olduğu ve 4 teröristin öldürüldüğü El Kaide operasyonunun ardından şeriatçı örgütün hücre yapılanmasıyla ilgili ayrıntılar ortaya çıkıyor. Gözaltına alınan zanlılar, öldürülen teröristlerin büyük miktarda patlayıcıyla bir alışveriş merkezinde intihar saldırısı düzenlemeyi hedeflediklerini söylediler. İstanbul’da yakalanan 4 kişi de sorgulanmak üzere Antep’e gönderildi. Gaziantep’te saatler süren çatışmada öldürülen teröristlerin cenazeleri dün ailelerine teslim edildi. Mehmet Polat ve oğlu Mehmet Zeki Polat’ın cenazesi Asri Mezarlık’ta kılınan cenaze namazının ardından Büyükşehir Belediyesi’ne ait cenaze aracıyla Gaziantep’in Şehitkamil ilçesine bağlı Işıklı köyüne götürüldü. Buradaki törene Polat’ın kara çarşaflı eşi Latife Polat ile 25 kişi katıldı. Servet Sarıoğlu’nun cenazesi Nizip ilçesine bağlı Kabasakız köyünde, Cebrail Kirazoğlu’nun cenazesi ise Aktoprak beldesi Göksuncuk köyünde toprağa verildi. Operasyonda yaralanan polis memurları Deniz Bayram, Hüseyin Çiftçi, Mehmet Ağca, Mehmet Ali Koca ve Hüseyin Çiftçi’nin de durumlarının iyi olduğu belirtilirken, çatışmanın yaşandığı Karşıyaka Mahallesi Tekel Caddesi’nde dün yaşam normale döndü. Mahalle sakinleri, operasyonda öldürülen Mehmet Polat ve ailesinin “çok fazla kimseyle konuşmadıklarını” söylediler. Yurttaşlar, sivil polislerin de uzun süredir bölgede inceleme yaptığını fark ettiklerini anlattılar. ERÖRİST KIZINI CANLI T KALKAN YAPTI Mahalle sakinleri, baba Polat’ın evine sürekli tahta kasalarla geldiğine dikkat çektiler. Yurttaşlardan biri, emniyet güçleri evi kuşatıp kapıya yüklendiğinde Polat’ın kucağına aldığı kızı R. ile kapıyı açarak polislere kurşun yağdırdığını belirterek “İlk ateşte bir polis memuru yere yığıldı. Polisler, Polat’a kucağına alıp, canlı kalkan gibi kullandığı kızı nedeniyle ateş açamadı. Polat gece boyu da polislere ‘Bu daha bir şey değil. Siz işin sonunu görün’ diye bağırıp ateş açtı’’ dedi. Gaziantep’teki eylem planını baba Mehmet Polat’ın yönlendirdiği öğrenilirken, gözaltına alınan zanlılar ilginç iddialarda bulundular. Zanlılar, Polat’ın evde ele geçirilen ve patlayıcı madde yapımında kullanılan 75 kilogram amonyum nitrat, 40 kilogram kükürt, 10 kilogram gübreyi alışveriş merkezlerinden birinde patlatarak intihar saldırısı düzenlemeyi planladığını ileri sürdüler. Gözaltına alınan 19 kişinin sorgulamaları sürerken, savcılıktan pazartesi gününe kadar ek gözaltı süresi alındı. İstanbul’da da 4 kişi gözaltına alındı ve Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde sorguya alındı. MAHKEME İTİRAZI REDDETTİ (Fotoğraf: AA) Türbanlı öğrenciler ÇÜ’de hiçbir engelle karşılaşmadan derslere giriyor Hacı Boğatekin: Karar sansürdür GERGER (Cumhuriyet) Gazeteci Hacı Boğatekin’in, Gerger’deki Fırat gazetesinde yer alan, Fethullah Gülen’e “Feto” diye hitap ettiği yazısıyla ilgili yayın yapan internet gazetesi için savcılığın başvurusu üzerine verilen yayın durdurma kararına yaptığı itiraza, Gerger Asliye Hukuk Mahkemesi’nce “ret” kararı verildi. Boğatekin, “İhtiyati tedbir kararı, basına karşı yapılan bir sansürdür” dedi. Mahkemeye yaptığı itiraz dilekçesinde, yayın yasağının kişisel çıkarlar uğruna kamusal haklara zarar verir nitelikte olduğu görüşünü dile getirdiğini belirten gazeteci Boğatekin, şunları söyledi: “Terörle Mücadele Yasası’na (TMK) muhalefetten tutuklanmak istemiyle; gerek Gerger Asliye Ceza Mahkemesi’nin, gerekse Savcı Sadullah Ovacıklı tarafından kararın itiraz edildiği üst mahkeme olan Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi, bu görüşe itibar etmedi. Bu yayının eleştiri çizgisinde olduğunun kabul edildiği anlamına gelmektedir. O zaman yayın yasağı kişisel çıkarlar uğruna kamusal haklara zarar vermekten başka bir şey değil.” Boğatekin, mahkemede ele alınan ve “ret” kararı verilen itirazında özetle şu görüşlere yer verdiğini söyledi: “Küçücük bir ilçede, küçücük bir gazetede küçücük bir gazetecinin yazdığı Feto ile Apo başlıklı köşe yazısı bir anda Türkiye’de gündemi oluşturuyorsa bu yazı üzerine binlerce haber, makale yazılıyor, program yapılıyorsa halkımız Cumhuriyetin tarikat tehlikesi altında olduğuna bu haber vesilesiyle duyarlılık sağlanmışsa bu gazeteciyi cezalandırmak ve onun yazdığı haber üzerine yapılan haberleri yayından kaldırmak, durdurmak kararının verilmesinin hukuki bir hata olduğu inancındayız. Bu kararın kamu yararını sağlama yönünde bir etkisi, katkısı olmayacağı gibi büyük zararının olacağı inancındayız.” Prof. Dr. Adnan Gümüş’ün dersliğine türbanlı öğrencilerin girmesi üniversite çevresinde şaşkınlığa yol açtı. (Fotoğraf: YUSUF BAŞTUĞ) Türban dersliklerde ler ile idari birimlerine kadar girmesinden sonra Rektör Prof. Dr. ADANA Çukurova ÜniversiAlper Akınoğlu, türbanlı öğrenKonuyla ilgili gazetemize açıklama yapan Eğitim Fakültesi tesi’nde ellerini kollarını sallacilerin ‘kesinlikle derslere alınDekanı Prof. Dr. Necmi Yaşar, “Olur mu öyle şey? Biz bu yarak dolaşan türbanlı öğrencilemadığını’ iddia etmişti. konuda hassasiyet gösteriyoruz. Bu üniversite açıldığından rin derslere de türbanla girdikleGümüş ise üniversite yönetimiberi türbanla ilgili bugüne kadar ne yapıldıysa aynısı ri ortaya çıktı. Üniversite yerleş yapılıyor. Türbanla ilgili bir sürü soruşturma açtık. Bazıları ni önlem almamakla suçladı. Herkesine rahatça giren türbanlıların kesin üzerine düşen görevi yapsürüyor, ceza alanlar oluyor. Bu ne cesaret, bu ne cüret? hiçbir engelle karşılaşmadan dersması gerektiğini söyleyen GüHemen soruşturma açacağız” diye konuştu. lere girmesi, yasa ve yasakların müş, “Dini sembollerin üniverhiçe sayıldığı bir ‘skandal’ olasitelerde olmaması gerekir” derak değerlendirildi. Çukurova Üniversiteidari birimlere kadar girmesini, “Türban di. Gümüş, şöyle konuştu: “Hocayla öğsi Eğitim Fakültesi Ortaöğretim Sosyal üniversitede” başlığıyla duyurduğumuz rencinin, öğrenciyle öğrencilerin karAlanlar Eğitimi Bölümü Felsefe Grubu haberin ardından, türbanlı öğrencilerin şıya gelmesi doğru değil. O tedbiri alaEğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. derslere de girdikleri ortaya çıktı. Prof. cak kurumlar var. Onların tedbiri alAdnan Gümüş’ün dersliğine türbanlı öğDr. Gümüş’ün yönettiği derse türbanlılaması gerekiyordu. Ben öğrencilerin derrencilerin girmesi üniversite çevresinde rın girdiği belirlendi. se alınmasına değil, içeriğine bakarım. şaşkınlığa yol açtı. Konuyla ilgili sorulaZihni dünyalarındaki değişim ve aydınrımızı yanıtlayan Gümüş, dolaylı olarak rekĞRENCİLERLE KARŞI lanmasına bakarım. Bu uygulama yantörlüğü ve dekanlığı suçladı. KARŞIYA GETİRMESİNLER’ lışsa tedbir alınması gerekir. Kampus Çukurova Üniversitesi’nde türbanlılaÇukurova Üniversitesi yerleşkesinde girişinden başlayarak tedbir alınsın. rın yerleşke içerisinde bölümlere, hatta türbanlı öğrencilerin bulunması ve bölümBizi karşı karşıya getirmesinler.” YUSUF BAŞTUĞ ataol b?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 DEKAN YAŞAR: BU NE CESARET ‘Ö CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear