23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 OCAK 2008 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Açıkça Hülle Emekli Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer’e göre, anayasa değişikliği, laiklik ve Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması tartışmaları, tümüyle ekonomik ve toplumsal çöküşün Türk halkının gözünden kaçırılması için yaratılmış yapay bir gündem: “Türban, temelinde dinsel bir ideolojiyi taşıyan siyasi bir semboldür. Aynı haç ve gamalı haç gibi. Anayasalar devletin kuruluş felsefesine göre biçimlenir ve kurallar koyar. Anayasa kuralları da, anayasanın bütünü göz önünde tutularak devletin kuruluş felsefesine göre yorumlanır. Anayasamız çağdaş bir toplum yaratmak ve çağdaş dünyanın kurallarına göre toplumumuzu yönetmek düşüncesine dayanır. Anayasanın laiklik ile ilgili kuralları da bu yöntemle yorumlanır. Anayasa Mahkemesi de kararlarında anayasanın anlamını açıklar. Anayasa Mahkemesi kararları, türbanın ve laikliğin anlamını herhangi bir tereddüde yer vermeyecek kadar açık bir biçimde yorumlamıştır. Yapılacak tek şey, bu kararları okumaktır. Eşitlik ilkesini yeniden düzenleyerek türbana anayasal bir dayanak aramak beyhudedir. Bu, açık bir şeriat hüllesidir.” Üniversitelerde türban takılmasını önleyen kuralların bütün inanç gruplarını da kapsadığını; Müslüman, Musevi, Hıristiyan veya başka bir inanca mensup olan herkesin dinsel semboller konusunda aynı kurallara tabi olduğunu da vurgulayan Güven Dinçer, şu sonuca varıyor: “Konunun, anayasanın eşitlik ilkesi ile hiçbir ilgisi yoktur.” RET Cahillik Üretenler Anayasanın 68. maddesi “siyasi partilerin eylemlerinin, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamayacağı”nı hükme bağlamış mı? Bağlamış. Anayasanın 69. maddesi de 68. maddede sayılan hükme aykırı eylemler içindeki siyasi partilerin Anayasa Mahkemesi’nce temelli kapatılacağını öngörmüş mü? Görmüş. Yine anayasanın aynı maddesi, siyasi partilerin kapatılmasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi’nce kesin olarak karara bağlanacağını ifade etmiyor mu? Ediyor. Anayasa tarafından siyasi partileri kapatma davası açma yetkisi ile donatılmış Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı anayasal görevini yapıp demokratik kurallar çerçevesinde “Anayasaya aykırı yola sapmayın” diye uyarıda bulunabiliyor mu? Gördük ve yaşadık ki bulunuyor... Ya başımızdaki takım ne yapıyor? Anayasayı bilmezden geliyor. Hatta yok sayıyor. Karar değil, iddia makamı savcılığın “ihsası rey”de bulunduğunu söyleyip hukukun kaşını gözünü yarıyor. Bu takım, cahillik üretiyor, cahillikle besleniyor, sonra da cahillik üzerinden politika yürütüyor. Parlamenter demokrasiyi, güçler ayrılığını reddeden parlamentarizm, Cumhuriyeti tek parti diktatoryası, anayasayı da insanın kafasına göre uygulayabileceği sıradan bir metin sananlar, ağızlarından çıkanın yankısını kulaklarında duymalı: “Haddini bil, otur oturduğun yerde.” Emekli ilköğretim müfettişi Mehmet Ayhan uğradı geçenlerde. Canı sıkkındı ve elinde Macar fizikçi Szı Lard’ın sözünün yazılı olduğu küçük bir not vardı: “Demokrasilerde bir dâhi ile bir budalanın eşitliğini kabul ediyorum, ancak iki budalanın bir dâhiye üstünlüğünü reddediyorum.” SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Merkez Solun Ölümü Manşetlerde, senatodan sedyeyle çıkarılan senatör Stefano Cusumano’nun “baygın” fotoğrafı var... Cusumano, Prodi’ye desteğini çekerek hükümet krizine yol açan minik koalisyon partisi “UDEUR”ün senatörü... Cusumano’nun partisinin parlamentodaki sandalye sayısı; bir elin parmaklarını geçmiyor. Ama gerek “merkez sağ”, gerekse de “merkez sol koalisyonlar” üzerinde; temsil ettiği siyasi kitlenin çok üstünde “şantaj gücü” olan bir parti bu. Sağsol arasında bölünen İtalyan siyasi panoramasında bu minik parti; sürekli yön, taraf, ittifak değiştiriyor. Konjonktüre göre bir sağa, bir sola oynuyor. Kâh hükümet kuruyor, kâh dağıtıyor. “Merkez solu” hüsranla sonuçlanan bir güvenoylamasına zorlayan UDEUR şimdi nitekim, rakip koalisyon “merkez sağın” baş müttefiki... Daha önce Berlusconi hükümetlerinde yer alan “döneklik” şahikası partinin lideri daha doğrusu “ağası” Napoli civarında belli bir yörenin oylarına hükmeden Clemente Mastella adında Vatikan’a yakınlığı ile bilinen bir isim. Eşitlik! Kadına, yani insana dayatılan bir yasak “özgürlük” adına, üstelik “eşit”liği düzenleyen madde ile anayasalaştırılmak isteniyor. Aydınlanma devrimini gerçekleştirmiş bir ülkede, hem de 21. yüzyılda! Vatikan mı düşürdü? Vatikan malum yaralı. Papa’nın “Sapienza” Üniversitesi’nde çıkan laik isyan nedeniyle “akademik yıl konuşmasını” yapamamasından had derecede “rahatsız”... Başkentin en büyük üniversitesinde patlak veren “skandalın”, kontrol edilememesinden merkez sol hükümeti sorumlu tutuyor. Bazı gözlemciler kardinallerin şimdi Mastella’yı bir “Truva atı” gibi kullanarak Prodi’nin “merkez sol” ittifakını çökertmek amacıyla “uzaktan kumanda” devreye soktuğunu iddia ediyorlar. Vatikan camiasıyla arasından su sızmayan Mastella; “Papa isyanıyla” aynı günlerde adının karıştığı bir yolsuzluk davası için hükümetten beklediği destek ve dayanışmayı görmeyince her halükârda, “şantaj kartını” kullanıp hükümetten çekiliyor. “Papa isyanı” ile üst üste çakışan “Mastella’nın yolsuzluk soruşturması”, kriz takvimini hızlandırıyor. Değerli hukukçumuz Halit Çelenk, birçok hukuk insanının ‘iktidar freni’ olarak nitelediği güçler ayrılığının, tüm demokratik ülkelerin anayasalarında yer alan olmazsa olmaz bir hukuk ilkesi olduğunun akıldan çıkarılmaması gerektiğini anımsattı ve yaşadıklarımızı yorumladı: “Ünlü Fransız düşünürü Montesquieu ‘Yasaların Ruhu’ adlı yapıtında güçler ayrılığı Aykırılık Kendisinde ilkesini açıklarken iktidarların keyfi yönetimlerinin kötülüklerin kaynağı olduğunu ve siyasal hak ve özgürlükleri ortadan kaldırdığını, iktidarın iktidarı durdurması için yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ayrılmasının ve bağımsız olmasının gerekliliğini vurgulamıştır. Öte yandan, her demokratik ülkede, tüm gerçek ve tüzelkişiler gibi her kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütü görüş bildirme hakkına sahiptir. Hiç kuşkusuz yüksek yargı organı temsilcileri de hukuksal kural ve uygulamalarla ilgili görüş bildirme, yasama ve yürütme organını uyarma hak ve özgürlüğüne sahiptir. Son günlerde Yargıtay Başsavcılığı ve Danıştay’ın görüş bildirmeleri bu kapsamda değerlendirilmelidir. Son günlerde Başbakan’ın çeşitli yerlerde yaptığı konuşmalar, açıklanan görüşlere karşı azarlayıcı sözleri onun güçler ayrılığı ilkesi ve ifade özgürlüğü konularında yeterli bilgiye sahip olmadığını, bunları içine sindiremediğini ve gerçekte güçler ayrılığı ilkesine aykırı hareket edenin kendisi olduğunu açıkça göstermektedir.” Parlamento sıralarında şampanya! Başbakan Prodi ufukta görünen fırtınaya rağmen “güven tazelemek” adına senatoya gidince, İtalyan Parlamentosu karışıyor ve aniden bir Tayvan parlamentosuna dönüşüyor... Mastella’nın 3 senatöründen biri olan Cusumano, parti kararına aykırı olarak hükümete desteğini sürdüreceğini ilan eder etmez; sağcılar bu “serseri mayın” senatörün üzerine yürüyüp ağza alınmayacak küfürler savuruyor ve TV kameraları önünde “partiye (!) ihanet ettiği için” yüzüne tükürüyorlar. Bayılan senatör, sedyeyle “güvenoylamasından” dışarı çıkarılırken zafer çığlıklarıyla kendilerinden geçen sağ parlamenterler, genel kurulda “şampanya patlatıyor!” Her türlü krizi görmüş, geçirmiş İtalya için dahi bu bir “ilk!” Genel kurulda şampanya tıpalarının uçuşması bir “ilk!” Senato Başkanı Franco Marini: “Kendinize gelin! Burası bir meyhane değil; parlamento!” dese de olan oluyor.... Senatodaki hava, sokağa yayılıyor. Mussolini dönemini hatırlatan “kara gömlekli” faşist gençler, gecenin geç saatlerine dek yollarda bir “milli maç zaferi” havasında, “merkez solun düşüşünü” kutluyor! Prodi’nin düşüş biçimi ve düşüşte rol oynayan faktörler; bu krizi, şimdiye dek İtalya’da izlediğimiz tüm krizlerden ayırıyor. Siyasi sınıfın ekran başında parlamentodaki olaylı oylamayı izleyen vatandaştan; ne denli koptuğunu gösteriyor her şeyden önce... “Vatandaştan kopan”, yalnız “genel kurulla meyhane ortamını” birbirinden ayıramayan “sağ partilerden” ibaret değil. “Sağa” alternatif üretemeyen, seçmenle diyalog kuramayan, fikir, proje yoksunu “merkez sol” da tümüyle vatandaştan kopmuş durumda... Türkiye’de eli mahkum CHP’ye oy veren seçmen, hangi ruh haliyle sandık başına gidiyorsa; önümüzdeki seçimde merkez sol İtalyan seçmeni bekleyen ruh hali bu şimdi. “Repubblica” gazetesi genel yayın müdürü Ezio Mauro; “Merkez sol böyle ölüyor!” adını verdiği başyazıda sahneden çıkan Prodi hükümeti için “Bu yalnız bir liderle bir hükümetin değil, merkez sol kültürün ölümü!” diyor ve uzun lafın kısası “İtalya’da (Zeytin Ağacı projesi olarak bilinen ve... de) sağa alternatif getirmek adına oluşturulan merkez sol koalisyonlar döneminin sonunun geldiğini” söylüyor. Devamı gelecek yazıya.... NOT: Sevgili Cüneyt Koryürek gönderdiği son yeni yıl kutlamasında: “Hayatta kaldığımız sürece sevmek, düşünmek, rüya görmek için hepimize yeni bir fırsat, yeni bir yıl daha!” diyordu. Aradan on beş gün geçmeden aramızdan ayrıldı. Ve arkasında epostasından silemediğim bu yaşam coşkusu dolu mesajını bıraktı. Gözüm iliştikçe, içim yanıyor. Nur içinde yatsın. Tüm Mimarlara Bir Çağrı Prof. Dr. METE TAPAN Son günlerde bazı nahoş gelişmeler, mimarlar arasında bir hoşnutsuzluk yarattı. Gazetelerde ilanları çıkan mimarlar, mevcut yönetimin yetersiz olduğunu ve mimarları iyi temsil etmediğini ileri sürerek, ileri geri, üstü kapalı bazı suçlamalarla artık yeni bir yönetim anlayışının işin başına gelmesini dile getirdiler. Mevcut yönetimin de her yönetim gibi olumlu ve olumsuz uygulamaları vardır. Ancak sonuçta bir değerlendirme yapıldığında, mevcut yönetimin kamunun yararı konusunda yaptığı çalışmaları yadsımak pek doğru olmaz düşüncesindeyim. Çeşitli konulardaki hukuk savaşı bu çalışmaların en önemlisidir. Hukuk savaşlarının başlangıç noktasında, başka bir deyişle davaların açılmasıyla ilgili tarihlerde genelde hukuk düzenimizden gelen aksamalar nedeniyle yatırımcılar ve dolaylı olarak mimarlar yönünden bazı olumsuzlukların olduğu da bir gerçektir. Veya odanın bu çalışmalarıyla yerel yönetimin bazı girişimlerini, taleplerini aksattığı, bazı projelerini engellediği de yaşanmıştır. Ancak tüm bu olgular, daha sağlıklı bir kent, daha sağlıklı bir mimarlık için yaşanmıştır. Kent için bu çabalar daha iyi verilemez miydi? Veya bu çabaların yanında mimarlık mesleğini daha yücelten, kent için daha etkin hale getiren hizmetler sunulamaz mıydı? Kuşkusuz evet... Ama bu “evet” mevcut yönetimin mimarlığın yolunu kapadığı, mimarların telif haklarını korumadığı veya yönetimin şeffaflıktan yoksun olduğu anlamına gelmez ve gelmemelidir de... Bir anlamda bugünkü yönetime karşı olduklarını imzalarıyla deklare eden meslektaşlarımın ülkemizin bugün içinde olduğu politik ve ekonomik durumunu dikkate alarak, daha barışçı, daha diyaloğa açık bir yaklaşımla değerlendirmelerini yapmalarını dilerim. Bu meslektaşlarımın da bildiğim kadarıyla, en azından böyle inanmak istiyorum, bu kenti, mimarlığı sevdiklerine ve mesleki çabalarını bu ülkenin kalkınması için harcadıklarına eminim. Onlar da bu kenti yabancılara peşkeş çekmek istemiyorlar, onlar da önemli mimarlık yapıtlarını yabancı mimarların tasarlamasını istemiyorlar, onlar da toplum yararını birey yararından üstün tutuyorlardır. Kanımca sorun, gazetelere imzalarıyla mevcut yönetimi eleştiren meslektaşlarımla bugünkü yönetim arasındaki diyalog eksikliğinden geliyor. Barışçı yaklaşımlarla, diyalogla her şeyin düzeleceğine, tüm kırgınlıkların giderilebileceğine inanıyorum. Bugünkü yönetime bugünden teşekkürlerimle... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com nilgun?cumhuriyet.com.tr TülayOkan Kanber’in bebeği HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN EGE dünyaya merhaba dedi. Aramıza hoş geldin. O2@@6K ?O2@@@@@@@@6X? ?O26K? ?O2@@@@@@@@@@@1? ?W2@@@@6X? ?O2@@@6K ?W2@@@@0M?eI'@@@L ?7@@@@@@)XhfW2@6X??W2@@@@@@@@?hg W&@@@0M?f?V'@@1 J@@(?4@@@1hf7@@@)X?7@@@@@@@@@Lhg ?W&@@(M?hN@@@ 7@@He?@@@eW2@@@?f@@W@@)X@@@@0?4@@@1hg W&@@(Yhe?@@@ @@5?e?@@@?W&@@@@?f@@@Y@@@@@(M?e?@@@hg ?W&@@0Y?he?@@@ @@H?e?3@@?7@@?@@@@@@@@@@@@@@@@Hf?@@@hg W&@(M?hfJ@@5 @@f?N@@?@@@@@@@@@@@@@@@@@@@5?f?@@@hg ?W&@@Hhf?O&@@H @@g@@?3@@@@@(MI4@@@e?@@@H?fJ@@@@@@@@@6Kg ?7@@5?he?O2@@@@T2@@@@6K?g@@L?e?J@@?V'@@@(Yf@@e?@@@f?O&@@@@@@@@@@@@6X?e J@@(Y?h?O2@@@@(R@@@@@@@@@@6KO2@@@)Xe?7@@eV@@@f?J@@e?@@@e?O2@@@@0M?eI4@@@@)Xe 7@@Hh?W2@@@@@@??@@@@@@@@@@@@@@@@@@)X??@@@@@@@@@)XeW&@@e?@@@e@@@@0Mh?I'@@1e @@@?h?7@@@@@@@)X@@(MI'@@V'@@@@@@@@@)X?@@@@@@@@@@)KO&@@@e?@@@?J@@(MhfN@@@e @@@?h?@@@@@@@@@@@@HeN@@?N@@0M??I'@@1?@@@@(M?I'@@@@@@@@@@@@@@?7@(Y?hf?@@@e 3@@@@@@@@?e?@@@(M?I'@@@@?e?@@??@M?fN@@@?@@@0Yf@@@@@@@@@@@@@@?@@H ?@@@e V4@@@@@@@?e?@@@H?eN@@@@?e?@@?h?3@@@@(Mf?7@@@@@@@0M?I'@@?@@Lg?O2@fJ@@@e I4@@@@@?e?@@5fJ@@@@?e?@@?h?N@@@0Y?fJ@@@@@@@f?V4@?@@)K?e?O2@@5e?W&@@5e @@@?e?@@Hf7@@@@?eJ@@?he@@g?O&@@(Y@@@eO26Ke?3@@@6?2@@@@0YeW&@@(Ye @@@?e?@@?e?J@@@@@?e7@@??@@@6Xe?J@@f?O2@@@(Y?3@@?@@@@@6X?V4@@@@@@@(Me?O&@@(Y?e @@5?e?@@?e?7@@?@@?e@@@??@@@@1e?7@@e?W2@@@@@H??N@@?@@(?'@1e?I'@@@@(Y??O2@@@@Yf W2@@@6X?e@@H?e?@@?eJ@@5?@@?e@@5??@@@@@e?@@@e?7@@@@@@f@@@@@?e@@f?@@@0Y?W2@@@@@@@6Xe ?W&@@@@@)Xe@@f?@@??W&@@U?@@?e@@H?J@@@@5eJ@@@L??3@@@@@@f@@@@@)?&@5e?W&@(Me?&@@0MI4@@@)X? ?7@@@@@@@)K?@@f?@@??7@@V@@@@?e@@e7@@@@He7@@@1??V4@@@@@f@@V'@@@@@He?7@@H?heI'@@1? ?@@(M?I4@@@@@@fJ@@??@@@@@@@@??J@@e@@@@@??J@@@@@Le?I'@@@f@@?V4@@@@?e?@@5hf?N@@@? ?@@HfI4@@@@f7@@??@@@@@0?@??7@5e@@@@@?W&@@?@@)X?eV'@@L?e@@he?@@Hhf?J@@@? ?@@? @@@??@@@0MfJ@@H?J@@@@5?7@@@@@@@)Xe?N@@1??J@@g?WX?@@?hfW&@@5? ?@@L @@@?f?W26X?7@@??7@@@@Y?@@(Y@@@@@)K?e@@@??7@@gW&@1?@@?he?O&@@(Y? ?@@1hf?J@@@LfO&@@)X@@5?J@@@@@@@@@Y?@@@@@@@6K?@@5??@@@f?O&@@@?@@@6Kg?O2@@@(Ye ?3@@L?heW&@@@)KO2@@@@@@@@@YO&@@?@@@@@@@@@(MI'@@@@@@@H?J@@@@@@@@@@@@@?@@@@@@@@@@@@@@@@0Y?e ?N@@)Kh?O&@@@@@@@@@@(?4@@@@@@@@5?@@@@@@@@(YeV4@@@@@@?O&@@@@@@@@@(Y@@@@@@@@@@@@@@@@@0M?f 3@@@6Kf?O2@@@(?4@@@@@0Ye?I'@@@@(Y?e?I4@@0Y?fI4@@@@@@@@@?I4@@@0Y?@@@@(M V4@@@@@@@@@@@@@0Y?hfV4@@0Y ?I'@@@@@@?h?I40Y? I4@@@@@@@@@0M? V4@@0M ?I4@@@0M KOCAELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2006/141 Esas KARAR NO: 2007/438 Davacı KOCAELİ MALİYE HAZİNESİ aleyhine, mahkememizde açılan Tapu İptali ve Tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: Dava konusu parselin tamamı, idare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisine ve bilirkişi kurulundan alınan gerekçeli rapora göre, kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmaktadır. Kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan alanlar, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup, kamunun yararına açık yerlerdendir. Bunlar özel mülkiyete konu olamayacağı gibi, özel kanunlarda belirtilen ayrıcalıklar dışında münhasıran özel ve tüzel kişilerin yararlanmalarına da tahsis edilemeyeceğinden, tapu kaydının iptaline karar verilmiştir. DAVANIN KABULÜNE. Kocaeli, İzmit Yeniköy, 2809 parsel nolu, 9090 m2 yüzölçümündeki taşınmaza ait TAPU KAYDININ İPTALİNE. DAVALILAR: 1 SÜLEYMAN GÜRGAN, 2 METİN ERDOĞAN, 3 Y. MUSTAFA UMAR, 4 SEYFETTİN YALMAN, 5 M. KASIM KORKMAZ, 6 HAMİT ÇALIK, 7MÜBERRA DİKİLİTAŞ, 8 SELAHATTİN ÇAM, 9 YAŞAR SELVİ, 10 MEHMET DAĞ, 11 BİRGÜL YILMAZ, 12 NİYAZİ SAP, 13 SEBAHAT OVAYURT, 14 PEVİL ORAK, 15 GÜLER BAL, 16 NECMİYE OLGUN, 17 NURSEL YILDIZ, 18 H. İBRAHİM YÜCE, 19 HALİT YÜCE, 20 İRFAN YÜCE, 21 HASAN ÇOLAK, 22 DURSUN KOŞTU, 23 AYHAN ÖZTÜRK. Karar tebliği yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur. 11/01/2008 Basın: 4163 (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 26 Ocak www.mumtazarikan.com 03.01.2008 tarihinde 34.KCU.39 plakalı TempraS 1994 Model aracımın ruhsatı ve Kırklareli trafik şubesinden aldığım ehliyetimi, Gaziosmanpaşa emniyetinden aldığım silah ruhsatımı çalınmak suretiyle kaybettim. Hükümsüzdür. HÜSEYİN KIRMIZIGÜL 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kışa daya1 nıklı sert bir buğday cinsi. 2 2/ Osmanlı or 3 dusunda ve donanmasın 4 da hafif piya 5 de askeri... 6 Atın ayağın7 da, genellikle bileğe ya da 8 dize kadar çı 9 kan beyazlık. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 3/ Eski Mısır’da gü1 H A Z A P İ N S neş tanrısı... Yansıma, yankı. 4/ Gemi 2 A L A R A O Y A A L nin, zinciri toplayıp 3 K İ N A Y E R A D İ K A demirini kaldırmaya 4 A Z hazır bulunması... Bir 5 S E R A M İ K M E T R A C A organımız. 5/ Numa 6 L E N U N ranın kısa yazılışı... 7 A B A Osmanlılarda kulla 8 R İ Y A Z E T J nılan bir ağırlık öl 9 S A K A E B E çüsü. 6/ İsyankâr... Orta Avrupa’daki dağ sırası. 7/ Bir tür hamur tatlısı. 8/ Aslı taklit edilerek yapılmış hileli para için kullanılan sözcük... Nâzım Hikmet’in soyadı. 9/ “Bir çanı gibi gecenin içinde / Ta gün ışıyıncaya kadar / Vakur, metin, sade / Çalacaksın “(M.C. Anday)... Çalgılı toplantı, eğlence. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halk hekimliğinde çok yaygın bir kullanım alanı olan, keskin kokulu bir çalı. 2/ Çiftlik uşağı... Basamak biçiminde yeryüzü şekli. 3/ Arjantin’in plaka imi... Piyasada tepki ya da etki. 4/ “Şık ve güzel giyimli” anlamında argo sözcük... Yabancı. 5/ Japon lirik dramı... “ ektim biçemedim / Bir düş gördüm seçemedim” (Türkü). 6/ Hatay ilinde bir ırmak... Yiğit, kahraman. 7/ Bir kayısı türü. 8/ Yürek... Akira Kurosava’nın bir filmi. 9/ Tevfik Fikret’in, İstanbul’a lanetler yağdırdığı ünlü şiiri... Uyum. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear