Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 OCAK 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER U Ğ U R M U M C U S E S L E N İ Y O R 7 GÖRÜŞ OKTAY SÖNMEZ * ‘Tam Bağımsızlık Bilinci’ Derleyen: ORHAN TÜLEYLİOĞLU (Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı Yayın Yönetmeni) umhuriyetin, Atatürk ilke ve devrimlerinin ödünsüz savunucusu Uğur Mumcu, antiemperyalist Kuvayı Milliye ruhundan yola çıktı ve doğru bildiği yolda, her türlü tehdide rağmen yürüdü. Bu düzeni, haksızlıkları, sömürüleri, adaletsizlikleri kimseden korkmadan, çekinmeden, tek tek sergilemeye başladı. Bir devrim meşalesi gibi, gericiliğin, tutuculuğun, sömürünün, yolsuzluğun ve cinayetlerin üstüne gitti. 22 Ağustos 1991 tarihli yazısında, “Cumhuriyet devrimini, Atatürk ilkelerini, tam bağımsızlık inancını Cumhuriyet burçlarında birer bayrak gibi yükseltmeye yine devam edeceğiz. Yılmadık, yılmayacağız” diyordu. Uğur Mumcu, “tam bağımsızlık” inancını her zaman yüreğinde taşıdı. O, bu inancı kurt kapanları ile dolu çıkar dünyasında dirençle, inançla, özveri ile savunan bir “Kalpaksız Foça Denizcilik Sempozyumu 2008 Binbir gizem, zenginlik ve uygarlıklar katmanlarının, tariflere sığmaz güzelliklerin yurdu Anadolu’yu kucaklamış denizlere “Mavi Vatan” diyordu. Yıllarını deniz kuvvetlerinde geçirmiş, en üst rütbelere ulaşmış bir deniz sevdalısıydı. Foçalıydı. Anadolu’nun, nereden bakarsanız bir başka şiir demek olan bu denizle sarmaş dolaş kıyı kasabasında doğup büyümüştü. Bu deyimini, ilk o yakıştırıp Foça Denizcilik Sempozyumu’nun açılış konuşmasında kullanmıştı. E. Koramiral Lütfi Sancar. Yaşadığımız günlerin nice kötümserlik ve mutsuzluklarını umut ve coşkuya yönlendiren, her bakımdan mükemmel verimli ve katılımcılara nice bilgiler, umutlar yükleyen bir olaydı Foça Denizcilik Sempozyumu. 31 yaşında belediye başkanı olmuş yorulmak, üşenmek nedir bilmeyen, zamanla yarışan, imkânsızlığa inanmayan yine bir Foçalı gençle, Gökhan Demirağ ile birlikte bu etkinliği düzenleyen güzel insanlar bu paha biçilmez vatan parçasını, bin yıllar öncesindeki Akdeniz’in dillere destan limanını 21. yüzyılın tüm denizcilik dünyasının harikalar diyarı haline getirmeyi kafaları ve yüreklerine iyice yerleştirmişler; çalıştıkça gözleri ışıldayan, sözleri tatlılaşan, çevrelerini peşlerinde sürükleyecek dinamizmleri ile hepimizi etkilediler, bilgilendirdiler, kendilerine hayran ettiler. Sempozyumun benim de sunumda bulunduğum bir oturumunda “Foça’da denizciliğin ve deniz kültürünün geleceğe taşınmasındaki potansiyeli, bunun başarılması konusundaki projeler” konusu vardı. Sempozyum bittiğinde bu yoldaki girişimlerin şimdiden başladığını ve coşkulu yürüyüşe bütün konukların, katılımcıların daha oradan ayrılırken katıldıklarını hissediyor, gözlerinden okuyordunuz. Denizle ilgili birçok konuda, tarih ve arkeolojiden balıkçılığa, deniz sporlarına, uluslararası benzeri etkinliklerin, fuarların düzenlemesinden Foçalı denizcilerin Akdeniz’de bin yıllar önce kurdukları koloni limanlarına (Marsilya, Monaco, Antibe, Barcelona vb) antik teknelerin replikaları ile sportif ve kültürel amaçlı seferlerin düzenlenmesine kadar çeşitli coşku verici projeler dile getirildi. Bin yıllar önce Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Batı Anadolu limanlarından buğday, zeytinyağı, şarap ve türlü ihtiyaç mallarını Avrupa’ya götüren gemiler nasıl uygarlık, kültür ve pozitif bilimlerin ışığını da oralara taşıdılarsa, 21. yüzyıl Anadolu’sundan da bugün aynı değerlerin otomobil, beyaz eşya ve Anadolu’nun türlü ürünlerini yine Anadolu’nun hiç bitmeyen aksine çoğalan ve çoğaltacağımız kültür, sanat ve hatta bilimsel birikimlerini bugün de gemiler dolusu taşımanın sadece bir hayal olamayacağını, bunları gerçekleştirerek her gerçeğin temelinde bir “hayal” unsurunun yaratıcı bir çekirdek, bir kıvılcım olduğunun bilincinde ayrıldık Foça’dan. Gelecek on yıl içinde bir sabah düşünüyordum, Foça’dan ayrıldığım gün. Athena Tapınağı’nda modern dünyanın ünlü sanatçıları ile boy ölçüşen bir Türk senfoni orkestrasının bin yıllar önce Foçalı gemicilerin denize açıldığı saatlerdeki seremoninin yerine geçen bir konserini hayal ediyordum. Sempozyumda sunum yapan Prof. Ömer Öztürk’ün yansılarla gösterdiği tasarımdaki Athena Tapınağı’nın iyonik sütunlar, üstünde gökyüzüne asılmış gibi duran üçgen alınlığı, Foça tarihini bütün güzelliği ve gizemi ile bin yıllar sonrasının Atatürk Cumhuriyet Türkiye’sinde düzenlenen görkemli bir sanat olayını uluslararası denizcilik dünyası ile birlikte izliyordu... Foça’dan tatlı eğilimdeki tepeleri dolaşarak uzaklaşıyoruz. Ama bir nokta var durup bakmadan, durunca da büyülenmeden edemiyorsunuz. Denizin kucakladığı koylar, adacıklar denize uzanmış daha da uzanmak istercesine çıkıntılar, adalar, adacıklar üzerinde Nâzım’ın dizeleri bir rüzgâr gibi esiyor: “Dört nala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim” Evet bizim, bizim, bizim ve Cumhuriyetimiz var oldukça hiç başkasının olmayacak... * Denizci Yazar C UĞUR MUMCU UĞUR MUMCU’NUN Y A Z I L A R I N D A N B A Ğ I M S I Z L I K ‘Nerede Kuvvayı Milliye ruhu?’ emelinde bağımsızlık harcı yayük Millet Meclisi’nin ‘emperyalizm ve kapitan Cumhuriyetimiz, İkinci Düntalizmin tahakküm ve zulmü’ olarak nitelediği ya Savaşı’ndan sonra emperyasaldırıları püskürtüp bağımsız bir devlet kurlistlerin ahtapot kollarına teslim edilmiştir. ması anlamına gelmektedir. Ancak bağımsızÖyle bir teslimiyettir ki, yeraltı zenginliklerilık, bütün emperyalist devletlere karşıdır. Atamiz çokuluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir türk ilkeleri, ulusal bağımsızlığın her türlü teslimiyettir ki, petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki, ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki, ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır...” (Cumhuriyet, 30 Ekim 1978) “Nerede ‘Kuvvayı Milliye ruhu’, nerede?! Nerede boz kalpaklı devrimcilerin ‘istiklali tam’ inançları, nerede?! Yiyip bitirdiğimiz, çok yıldızlı Amerikan bayrağının gölgesinde yok ettiğimiz inançlar bunlardır. Kuvayı Milliye ruhudur, tam bağımsızlık inancıdır. Atatürkçü ve devrimci geleneklerdir.” (Cumhuriyet, 25 Haziran 1979) “Bizim ulusal bilincimiz Kurtuluş Savaşımızın kan ve ateş kokan hamuru ile yoğrulmuştur. Cumhuriyetimizin kökeninde antiemperyalist bir kavganın kutsal isyanı yatmaktadır. Kökeninde böylesine görkemli bir Kurtuluş Savaşı yatan bu yiğit ulus, ne yazık ve acıdır ki, İkinci Dünya Savaşı’nın ertesinde uluslararası kapitalizmin ahtapot kolları arasında, yoksul, geri kalmış ve bağımlı bir ülke halkı olarak kalmaya mahkum edilmiştir. Mustafa Kemal’in ulusal bağımsızlıktan kaynaklanan ödün vermez devrimciliği, yerini NATO’cu, IMF’ci uzlaşma rejimine, ‘Amerikan mandacılığına’ ve uyduculuğuna bırakmıştır.” (Cumhuriyet, 30 Ağustos 1979) “Dünya âlem bilir ki, Atatürkçülüğün temeli ulusal bağımsızlıktır; ‘Kemalizm’ dediğimiz kavram da işte bu bağımsızlıktan kaynaklanır. Şu sözler, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde toplanan İlk Meclis’in kararı olarak Kurtuluş Savaşı’nın anlamını ve amacını belirler: ‘TBMM, milletin hayat ve istiklaline suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanların tecavüzatına karşı müdafaa ve bu maksada münafi hareket edenleri tedip azmiyle müesses bir orduya sahiptir...’ Çok açık görülüyor. İlk Meclis, ‘emperyalizm’ ve ‘kapitalizme’ karşı savaşmak için kurulmuştur. ‘Milli mücadele ruhu’ budur, Kemalizm budur, Atatürkçülük de budur. Var mı itirazı olan?..” (Cumhuriyet, 6 Eylül 1980) “Özüyle ve sözüyle ‘antiemperyalist’ olan Atatürkçülüğü, bu ulusal köklerinden koparıp uluslararası sermayeden kaynaklanan bir liberal ekonomi düzeni saymaya olanak yoktur... Atatürkçülüğün ‘tam bağımsızlık’ ilke ve inancı, geçmişte olduğu gibi bugün de yurtseverliğin, devrimciliğin apitalist blok; NATO gibi askeri ve ilericiliğin temel yörüngesidir.” örgütlere, IMF ve Dünya Bankası (Cumhuriyet, 20 Eylül 1980) gibi çokuluslu mali kuruluşlara “Evet, inançla haykıralım: Atatürkdayanıyor. Azgelişmiş ekonomilerin dünya kapiçülük, ulusal bağımsızlık demektir, talizmi ile bütünleşmeleri bu gibi kuruluşlar eliyulusal kurtuluş demektir, antiemperle sağlanıyor. ‘Borç ekonomisi’ bu gibi kuruluşyalist bilinç demektir!” (Cumhuriyet, 10 Kasım 1980) “Tam bağımsızlık, öncelikle ilk Bü “T E K O N O M İ S İ AZGELİŞMİŞ ÜLKELERE BASKI “K nunu dün olduğu gibi bugün de elbet tarihin çöplüğüne atmasını bilecektir. Bu ‘kurt kapanı’ karşısında Kurtuluş Savaşımızın o kutsal ‘Kuvvayı Milliye ruhunu’ diriltmek, Atatürk’ün ‘tam bağımsızlık’ inanç ve siyasetini bir bayrak gibi dalgalandırmak tek seçenektir. Emperyalisti yenecek güç ulusal birlikten geçer. Bu oyunları tek tek aydınlığa çıkaracak ve ulusça üstesinden geleceğiz. Yeter ki, ‘tam bağımsızlık’ ruhunu ve bilincini yeniden diriltelim ve ‘Kuvvayı Milliye türküleri’nde ulusça bir araya gelelim...” (Cumhuriyet, 21 Temmuz 1983) “Devrimci siyaset’ mi? O da şudur: Antiemperyalist olmak, bağımsızlık savaşlarını desteklemek, olaylardan, emekçi sınıf ve tabakaların sosyal adalet içinde özgürce yaşamaları için somut sonuçlar çıkarmak, elden geldiği ölçüde, bu ilkeleri uygulamak... Bütün bunlar için siyasal olduğu kadar ideolojik açıdan da ‘tam bağımsız’ olmak... Ulusallığı tam bağımsızlıkla, sınıfugün, bu koşullarda, bu gibi sosallığı da bu ulusallık ile sürdürüp, runların Ortadoğu bölgesindeki evrensel boyutlarda barışçı düşünceçokuluslu çıkarlarla ilgili olduğu leri savunmak...” bilincine vararak, Atatürk’ün ‘tam bağımsızlık’ (Cumhuriyet, 27 Ağustos 1983) inancına sımsıkı sarılmak gerekir. “Kurtuluş Savaşı’mızın ideolojisi, ‘Kuvvayı milliye ruhu’ ve ‘tam bağımsızlık’ ‘tam bağımsızlık’ inanç ve ilkesinden ilkesi, dış politikamızın özü, sözü ve her şeyi olkaynaklanır. Tam bağımsızlık inanç ve malıdır... ” ilkesi, ulusal yapıda gerçekleştirilen (Cumhuriyet, 6 Ekim 1984) devrimler ile tamamlanır. Laiklik il“Atatürk, her konuya ‘bağımsızlık’ tutkusu ile kesi, Atatürk devrimlerinin en önembakmıştır. Bugün Türkiye, ne yönden bakarsali kilit taşlarından biridir.” nız bakın; ne acı ve yazıktır ki, bu bağımsızlık (Cumhuriyet, 27 Aralık 1983) bilincinin çok uzağındadır. ” “Son yıllarda, Atatürkçülüğe kar(Cumhuriyet, 19 Mayıs 1985) şı, onu yadsıyan ne kadar tutum ve dav“Bugün ‘Cumhuriyet’ derken, Cumhuriyetin ranış varsa hepsi benimsendi ve uygukökeninde yer alan ‘antiemperyalist Kurtuluş landı. Laiklik ilkesinden devletçiliğe, Savaşı’nı; laikliği, devletçiliği, halkçılığı, milcumhuriyetçilikten ‘tam bağımsızlık’ liyetçiliği ve devrimciliği, bir ‘ulusal devrim’ inancına kadar ne kadar ilke ve inanç sürecinin vazgeçilmez dayanakları olarak anımvarsa, hepsi tek tek ve sistemli olarak samamız gerekir. çiğnendi. Kim buna ‘hayır’ diyebilir? O zaman sorunuz: Evet kim?” – Cumhuriyeti Cumhuriyet yapan ilkeler ve (Cumhuriyet, 30 Haziran 1984) inançlar bugün dimdik ve dipdiri ayakta mıdır? “20. yüzyılın ilk bağımsızlık savaşı, Hayır!.. bizim Kurtuluş Savaşımızdır. 20. yüzCumhuriyet, ‘tam bağımsızlık’ ilkesinin, düyılda mayası Atatürk tarafından atışünce ve örgütlenme yasağı olmayan ‘tam balan ulusal kurtuluş savaşları, gerici, ırkğımsız ve demokrat’ bir Türkiye’de yerleştiği gün çı, şoven anlayışa karşı ilerici ve devçok daha anlamlı olacaktır. ” rimci nitelikler taşır. Devrimler ara(Cumhuriyet, 29 Ekim 1985) cılığı ile çağdaş uygarlık düzeyine ulaş“Atatürk, ulusal kurtuluş devrimcisidir. Ve mak Atatürk milliyetçiliğinin ana amabu ulusal kurtuluş, emperyalizme karşı savaş cıdır. veren bütün yoksul uluslar için de bir kurtuluş Yurtseverlik, insanın kendi ülkesiışığı olmuştur. ‘Tam bağımsızlık’ ulusal kurtuni emperyalist baskılardan kurtarluşçuluğun iki sözcüğe sığdırılmış simgesidir. ” ması için çabalamasını gerektirir.” (Cumhuriyet, 10 Kasım 1985) (Cumhuriyet, 18 Eylül 1984) “Ne yazık ki, Türkiye’de son yıllarda bu ‘tam “Sıvas Kongresi’nin mandacıları bağımsızlık’ bilinci sistemli çabalarla yok edilbir ölçüde özür sahibi sayılabilirler. mektedir. Çünkü, yenilgilerin yılgınlığı bilinçleNe acı ki, ‘tam bağımsızlık’ ilkesinden söz etrine ve yüreklerine sinmişti. Bugünmek bile başka ‘birileri’ tarafından suç sayılkü mandacıların ise hiçbir özürleri maktadır. Türkiye böyle bir noktaya sürüklenyoktur. Mustafa Kemal ve İsmet pamiştir. ” şalar öncülüğündeki Kurtuluş Sava(Cumhuriyet, 26 Mart 1986) şı, Kuvvayı Milliye ruhu ile kenetlenmiş bir ulusun emperyalizmi nasıl dize getirdiğini, dosta ve düşmana göstermiştir. ‘Tam bağımsızlık’ inancı ve ‘Kuvvayı Milliye ruhu’ bugün için Türk toplumunun kendi kendine güvenini geların azgelişmiş ülkeler üzerindeki ekonomik ve rektirir. Ne acıdır ki, kimilerinin kasiyasal etkilerini artırıyor. Bu etki gittikçe yoğunfalarında yosun tutmuş egemen ideololaşıyor. Azgelişmiş toplumlarda bağımsızlık ve özji, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın ve devgürlük gibi kavram ve inançlar, bu çokuluslu kaletimizin temelini oluşturan kavrampitalist düzen yanlılarınca, ‘barutun icadı’ gibi ları suç saymaktadır. tehlikeli görülüyor.” (Cumhuriyet, 10 Ekim 1986) Uyan Gazi Kemal uyan, ne günlere kaldık, ne günlere! (Cumhuriyet, 25 Eylül 1984) baskıcı ve sömürücü devletlere karşı savunulmasını gerektirir. Kemalizmin dünyaya bakış açısı budur. Ne koşul altında olursa olsun bağımsızlık, tam bağımsızlık!..” (Cumhuriyet, 23 Nisan 1983) “Türkiye, emperyalizmin bu eskimiş kirli oyu ‘Bağımsızlık sistemli çabalarla yok ediliyor’ “B CUMHURİYET 07 K “ Kuvvayı Milliyeci”ydi. “Kuvvayı Milliye ruhu” dendiği zaman, “Askeri işgal var mı ki, böyle kavramlardan söz ediyorsunuz” diye soranlara, 7 Mayıs 1985 tarihli yazısında şu yanıtı veriyordu: “Elbette ‘Kuvvayı Milliye ruhu’ dendiği zaman, kimse başına kalpak giyip, göğsüne fişekler takıp cephelere koşmayı amaçlamıyor. Bu kavram, günümüzde, demokrasi için örgütlü halk gücünün gerekliliğini anlatıyor, halkın IMF ipotekli bu kapitalist sisteme karşı, demokrasinin verdiği hakları kullanıp bu hakları daha da genişletmek için savaşmasını öngörüyor. Hem bunları anlatıyor hem de devrimci görüşünün bu toprağın derinliklerine dayandığını anlatmak istiyor.” Ona göre, tam bağımsızlık demek, siyaset, maliye, iktisat, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve tam özgürlük demekti. Bunların herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demekti. “ Cumhuriyet devrimini, Atatürk ilkelerini, tam bağımsızlık inancını Cumhuriyet burçlarında birer bayrak gibi yükseltmeye yine devam edeceğiz. Yılmadık, yılmayacağız. YURTTAKİ ETKİNLİKLER Uğur Mumcu törenlerle anılıyor Haber Merkezi 15 yıl katledilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu, yarın İzmir’de de törenlerle anılacak. Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlik İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de başlayacak. Gazetemiz yazarı Ümit Zileli’nin konuşacağı programda sanatçı Selda Bağcan türküler seslendirecek. Karşıyaka Belediyesi’nin 2 Bostanlı’da yaptırdığı ve Mumcu’nun adını taşıyan parkın açılışı gerçekleştirilecek. Mumcu’nun katledildiği saat olan 10.46’da saygı duruşuyla başlayacak törende, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve gazetemiz Ege Bölge Temsilcisi Serdar Kızık birer konuşma yapacak. Balçova Belediyesi’nin yarın saat 18.00’de İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde yapılacak panelinde de gazetemiz yazarı Hikmet Çetinkaya, gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay, CHP milletvekili Nur Serter ve Prof. Dr. Birgül Ayman Güler konuşmacı olarak yer alacak. Mumcu, yarın Adana ve Mersin’de de düzenlenecek tören ve etkinliklerle anılacak. Adana’da Eğitimİş’in düzenleyeceği, çok sayıda siyasi parti ve demokratik kitle örgütünün katılımının beklendiği ilk tören Atatürk Parkı’nda 12.00’de başlayacak. Eğitimİş Şube Başkanı İrfan Irmak, tüm katılımcı kuruluşlar adına konuşma yapacak. Katılımcılar daha sonra gazetemizin Adana Bürosu’nda açılan Mumcu köşesini ziyaret ederek anı defterine duygularını aktaracak. İkinci etkinlik, saat 13.00’te Mumcu ve Cumhuriyet dostlarının katılımıyla Cumhuriyet Kültür Sanat Merkezi’ndeki “Mumcu Yaşıyor” adlı sinevizyon gösterisi izlenecek, Mumcu anısına, ADD ve ÇYDD’li gençlerin de katılımıyla, “Ankara Türküsü” ve “Uğurlar Olsun” eserleri seslendirilecek. Mumcu, Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin sunacağı özel gösteriyle de anılacak.