29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 OCAK 2008 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP lideri Baykal, Erdoğan’ın yargıyla tartışmasındaki üslubunu ‘külhanbeylik’ olarak nitelendirdi 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Sahtekârlığa son verin’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yargıyla kavgasına “Külhabeyi, kabadayı üslubuyla konuşmak bir başbakana yakışır mı? Kabadayı üslubuyla, ‘Haddini bil’ dersen anayasa kurumlarına, birisi de çıkar, ‘Önce sen haddini bil’ der” sözleriyle tepki gösterdi. CHP lideri Baykal, grup konuşmasının başında, ocak ayında yaşamını yitiren Aydın Güven Gürkan, Uğur Mumcu, İsmail Cem ve Cüneyt E. Koryürek’i andı. Muharrem ayının içinden geçildiğine dikkat çeken Baykal, “Kerbela katliamının yaşanmasının 1368. yıldönümüdür. Kerbela faciası inanç, din uğruna işlenmiş bir faciadır. Dinin nasıl istismar edilebileceğini gösteren, ibret Korkuluk ve Zarf... Sabah gazeteye geldim ve odama çıktım. Beşinci sayfa komşum Musa Kart odasındaydı. Musa’yı sabah sabah gazetede görünce şaşırdım. Çünkü, karikatürlerini, çoğunlukla evde çizip gönderirdi. “Hayrola Musa Kart, bugün erken gelmişsin...” Musa, “Şişli Adliyesi’ne gideceğiz, çizer Zafer Temoçin’le birlikte...” deyince şaşırdım... “Hayrola ne oldu, yine kedi krizi mi çıktı?..” Musa gülümseyerek yanıt verdi: “Bu kez korkuluk ve zarf krizi çıktı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hakaretten, Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na gideceğiz Zafer ve avukatımız Bülent Utku’yla birlikte...” Arşivden Musa ve Zafer’in karikatürlerini buldum... Musa, 28 Kasım 2007’de Cumhuriyet’in beşinci sayfasında “Çizmeden Yukarı”da Cumhurbaşkanı Abdullah Bey’i mısır tarlasında korkuluk olarak çizmişti... Karikatürün sağ köşesinde de küçük bir not vardı: “16 yaşındaki oğlum, mısır ticareti yapıyor diye eleştiriliyorum. Ben ne yapabilirim ki?..” Oldukça sevimli, sevimli olduğu kadar düşündürücü bir karikatürdü... Musa’nın keskin zekâsının, mizah yönünün çizgiye dönüşmesiydi... ??? Ardından, Zafer Temoçin’in karikatürüne baktım. Zafer dördüncü sayfa çizeriydi. Zafer de Musa’dan bir gün sonra 29 Kasım 2007’de “İğneli Fırça”da zarf içinden elinde dolarla Abdullah Bey’i çıkarırken, bir Arap şeyhi onu izliyordu... Anımsayın!.. Yaz aylarında Bodrum’a Arap şeyhi El Maktum gelmişti. Şeyhin güvenliğini jandarma sağlamıştı. Arap şeyhi jandarmalara 5 bin dolar bahşiş vermişti. Jandarma komutanı 5 bin dolar bahşişi, zarfın içine bir gül koyarak geriye yollamıştı. Mektubun içinden çıkan zarfta Cumhurbaşkanı Gül ve onu izleyen Arap şeyhi... Ve Gül’ün ağzından çıkan şu tümceler: “Ekselansları... Bu askerin iade ettiği para; bende ilişkiler bozulmasın diye size hediye edilen gül...” Cumhuriyet’in Hukuk Bürosu’ndan avukat Bülent Utku’yu aradım... Utku, “Musa ve Zafer’le birlikte Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na gidiyoruz” dedi ve nedenini şöyle anlattı: “Musa ve Zafer’in iki karikatürü nedeniyle haklarında TCK’nin 299. maddesine göre ceza davası açılması için soruşturma açıldı. Soruşturma Adalet Bakanlığı’nın izniyle başlatılıyor. İzin verilmiş. Musa ve Zafer için Cumhurbaşkanı Gül’e hakaretten 1 yıldan 4 yıla kadar hapis istemiyle başlatıldı soruşturma. Alelen hakaretten ötürü de hapis cezaları altıda bir oranında arttırabilinecek...” AB yolunda ilerlediği öne sürülen Türkiye’de iki usta sanatçıya karşı 1 yıldan 4 yıla dek hapis cezası isteniyor... Bu yetmiyor, cezanın altıda bir arttırılması isteniyor... Hrant Dink cinayetinin arkasındaki güçleri ortaya çıkaramayan, Malatya katliamının üzerindeki giz perdesini kaldıramayan, Şemdinli’yi unutturan bir düşünce, Çankaya Köşkü’nde sanatçılara yemek verirken, iki usta çizeri demir parmaklıklar arkasına göndermek istiyor... ??? Musa’nın “Kedi” karikatürü ortalığı ayağa kaldırmıştı... Bakalım “Korkuluk” ve “Zarf” karikatürü yine toplumu dalgalandıracak mı? Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’in çığlığını duyar gibiyim Musa Kart ve Zafer Temoçin’in başına gelenleri yazarken... Rakel Dink ne diyordu: “Katilin eline ülkemin bayrağını verip poster çektirenlere, ülkemin adaleti ne yaptı?” Hiçbir şey yapmadı, sadece seyretti Rakel Hanım!.. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Musa Anter, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe, Malatya Zirve Kitabevi, Rahip Santoro cinayetlerinde, Şemdinli’de yaptığı gibi gözlerini yumdu... Ve şimdi Musa Kart ve Zafer Temoçin, Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na gittiler avukat Bülent Utku’yla birlikte... Suçları çizmek, mizah yapmak!.. Adalet Bakanlığı izniyle başlatılan bir yargı süreci. 1 yıldan 4 yıla dek hapis istemi. Altıda bir arttırma. Başka ne söyleyeyim!.. ? Baykal, türbanla ilgili ortaya atılan formüllere dikkat çekerken “anayasaya girdikten sonra kamu hizmeti veren, alan, üniversite öğrencisi, ilkokul öğrencisi ayrımı yapılamaz” mesajı verdi. Erdoğan’ın daha önce ‘hem laik, hem Müslüman olunmaz’ dediğini anımsatan Baykal, “Kendimizi aldatmayalım, dürüst olun. Düşüncelerinizin gereğini yapın ya da bu istismara son verin’’ dedi. alınması gereken, muazzam bir olaydır” mesajı verdi. Baykal, daha sonra Merkez Bankası ve türban tartışmalarına dikkat çekerken “Aslında birbirinden kopuk gibi, ama hepsi aynı kökten kaynaklanıyor. Bu yer, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili Başbakan’ın tasavvurudur” dedi. Baykal, Başbakan Erdoğan’ın kendisini hedef alarak “Atatürk muhabbetimi ölçme hakkını nasıl buluyor” diye sorduğuna dikkat çekti. Erdoğan’ın “Sap gibi Anıtkabir’e gidip önünde duruyorlar”, “10 Kasım’da yaygara koparılıyor”, “Elhamdülillah şeriatçıyız”, “Millet istedikten sonra laiklik gidecek” sözlerini anımsatan Baykal, “Bu mu Atatürk muhabbeti? Atatürk’ün bütün temel ilkelerine açıktan karşı çıkmayı kendisi için siyasi dayanak haline getirmiş olan Başbakan’ın Atatürk muhabbetini sorgulamak dünyanın en doğal işi değil mi?” dedi. Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan’ın yargıyı hedef alan son açıklamalarını eleştirirken de şunları söyledi: “Başbakan kendisini devlet kurumları arasında bir mücadelenin, çatışmanın, bilek güreşinin tarafı gibi algılıyor. Kurumları emir ve kumanda altına almayı marifet sayıyor. Yok, böyle devlet düzeni olmaz. Herkes görevini yapıyor. Bir kabadayılık, külhanbeylik üslubu Başbakan’a yakışır mı? Karşısında devletin en saygıdeğer kuruluşları var. İhsası reymiş, başsavcı iddia makamı. Resmi hale getirmeden sana uyarı yapıyor. Bunu bir yardım diye al sen. Türban konusunu anayasallaştıracağız arayışına girdiler. Başbakan, kabadayı üslubuyla, ‘Haddini bil’ derse anayasa kurumlarına, birisi de çıkar, Deniz Baykal, grup toplantısında Merkez Bankası ve türban tartışması konusunda açıklamalarda bulundu. (AA) ‘Önce sen haddini bil’ der.” Baykal, türbanla ilgili ortaya atılan formüllere dikkat çekerken “Anayasaya girdikten sonra kamu hizmeti veren, alan, üniversite öğrencisi, ilkokul öğrencisi ayrımı yapılamaz” mesajı verdi. Başbakan Erdoğan’ın “Hem laik, hem Müslüman olamazsın” dediğine dikkat çeken Baykal, “Kendimizi aldatmayalım, dürüst olun. Düşüncelerinizin gereğini yapın ya da bu istismara son verin. ‘Türbanın laik demokratik rejimi ortadan kaldırmayı hedefleyen bir siyasi simge haline geldiği açıktır, bu sebeple yasaklanması gerekir’; bunu söyleyen hükümet, dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül. Avrupa’da bunu söyleyeceksin, içerde başka. Sahtekârlığa son verin” sözleriyle de iktidarı hedef aldı. Rahmi Koç’tan Erdoğan’a ziyaret ? ANKARA (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç’u dün kabul etti. Başbakanlık Merkez Binası’nda yaklaşık 45 dakika süren görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yapan Koç, Erdoğan ile seçimden sonra ilk defa bir araya geldiklerini belirterek “Hayırlı olsun dedik, Başbakanımızın elini sıktık’’ dedi. Türbanla ilgili sorulara ‘Ülkemle ilgili konulara yurtdışında girmem’ yanıtını verdi Büyükanıt’tan imalı mesaj ? Genelkurmay Başkanı, İngiltere’deki temaslarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Büyükanıt’ın “Yurtdışında ülke konularına girmem” yönündeki sözleri, her yurtdışı gezisinde yeni bir tartışma başlatan Başbakan Erdoğan’a mesaj olarak değerlendirildi. Dış Haberler Servisi İngiltere Genelkurmay Başkanı Jock Stirrup’ın resmi davetlisi olarak Londra’da bulunan Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye’deki türban tartışmalarına yönelik bir soru üzerine, “Ben ülkemle ilgili konulara yurtdışında girmem. Bu zamana kadar hiç girmedim. Yine girmem” diyerek yanıtladı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, İngiltere’deki temasları kapsamında dün İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ve İngiltere Savunma Bakanı Des Browne ile ayrı ayrı görüştü. Milliband ile yaptığı görüşmenin ardından kaldığı otelde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Orgeneral Büyükanıt, güvenlik, terorizm, Irak, Afganistan, Ortadoğu ve Kosova konularını, güvenlikle ilgili bütün detayları açık bir dille görüştüklerini belirterek “Bu görüşmeleri yapmaya da devam edeceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi. TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın türbanın serbest bırakılmasına yönelik Yusuf Ziya Özcan rektörleri dinledi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerindeki üniversitelerin rektörleriyle bir araya geldi. Toplantıya, İstanbul Teknik, Trakya, İstanbul, Boğaziçi, Sakarya, Yıldız Teknik, Dokuz Eylül, Ege, Kocaeli, Marmara, Uludağ, Muğla ve Akdeniz üniversitelerinin rektörleri ve bazı YÖK üyeleri katıldı. Toplantıda Özcan’ın “pek konuşmadığı”, rektörlerin ise “araştırma görevlilerinin sayısının arttırılması, öğretim üyelerinin özlük haklarının iyileştirilmesi”ni istedikleri ve rektör adayı belirleme sistemine ilişkin görüşlerini sunduğu belirtildi. Özcan’ın Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki üniversitelerin rektörleriyle de görüşeceği bildirildi. İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ve İngiltere Savunma Bakanı Des Browne ile ayrı ayrı görüştü. (Fotoğraf: AA) girişimlerine yönelik uyarılarda bulunan yargı kurumlarına tepki duymasına ilişkin açıklamalarının anımsatılması üzerine Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, “Ben ülkemle ilgili konulara yurtdışında girmem. Bu zamana kadar hiç girmedim. Yine girmem” karşılığını verdi. Görüşmelerde Türkiye’nin tezlerini muhataplarına anlattıklarını belirten Büyükanıt, terörle mücadele konusunda da, “Biz askeriz, terorizmin silahlı mücadele boyutuyla uğraşıyoruz. Diğer boyutlarıyla uğraşmak, diğer devlet kurumlarının görevleri. Onlar da kendi görevlerini yapıyorlar” diye konuştu. Büyükanıt, amaçlarının genelde dünyanın bu olaya bakış açısını görmek ve Türkiye olarak ona göre bir yol çizmek olduğunu da kaydetti. Orgeneral Büyükanıt’ın, “Ülkemle ilgili konulara yurtdışında girmem. Bu zamana kadar hiç girmedim ” yönündeki açıklamaları, hemen her yurtdışı gezisinde bulunduğu ülkede Türkiye’nin iç sorunlarını tartışmaya açan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderme olarak yorumlandı. Erdoğan, son olarak 14 Ocak’ta İspanya gezisi sırasında türbanın siyasi simge olsa bile serbest olması gerektiğini belirterek “Simgelere bir yasak getirebilir misiniz?” demişti. B AHÇELİ, TÜRBAN KONUSUNDA ISRARLI ‘A KP SİYASİ RANT PEŞİNDE’ ‘Teklifimizin sonuna kadar arkasındayız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, üniversitelerde türbanın serbest bırakılması için getirdikleri önerinin “sonuna kadar arkasında olacaklarını” söyledi. Bahçeli, partisinin dünkü grup konuşmasının tamamını “türban tartışmalarına” ayırırken bu konuda AKP’ye verdikleri destek nedeniyle yöneltilen eleştirilere de yanıt verdi. 5 yıldır iktidarda olan AKP’nin zihin bulanıklığı ve siyasi irade zafiyeti içinde bu sorunu çözme niyetinde olmadığını ortaya koyduğunu savunan Bahçeli, bunun yerine sürekli “mağdurmazlum” eksenli istismardan medet umduğunu söyledi. Laiklik ilkesinin insandindevlet işlerini düzenleyen vazgeçilmez bir ilke olduğunu kaydeden Bahçeli, “Laiklik dinsizlik olmadığı gibi din konusu açıldığında da akla hemen irtica gelmemelidir” görüşünü savundu. Türban sorununun artık “kangren” haline geldiğini kaydederek bunun sorumlusunun da konuyu “siyasi amaçlarla istismar eden siyasi zihniyetler” olduğunu dile getiren Bahçeli, “Siyaset başörtüsünden elini çekmelidir. Başörtüsü siyasi ve ideolojik bir simge olarak görülmemeli ve kullanılmamalıdır” dedi. Bahçeli, türban sorununun toplumsal uzlaşmayla çözülmesi için anayasanın 10. maddesiyle ilgili değişiklik önerisini gündeme getirdiklerini anımsattı. Bahçeli, “Önerimiz sadece kamu hizmetini alanları kapsamaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlarında kamu görevi yapanlar, kamu hizmeti verenler kılık kıyafet düzenlemelerine uyacaklardır” dedi. Önerilerinin yükseköğretim dışındaki eğitim kurumlarını etkilemeyeceğini ileri süren Bahçeli, “Başörtüsü serbestisi ilk ve ortaöğretimi kapsamayacaktır” dedi. Türban sorununun çözümünde samimi ve kararlı olduklarını kaydeden Bahçeli, bunun arkasında sonuna kadar duracaklarından kimsenin kuşku duymamasını istedi. Bahçeli, isim vermeden Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın açıklamalarıyla ilgili de şu görüşleri savundu: “40 yıldır tartışılan ve toplumsal bir gerilim hattı ve huzursuzluk kaynağı haline gelen sorunlara çözüm üretmeye çalışan herkesin Cumhuriyetin niteliklerine karşı olduğunu söylemek, hukuka ve insafa sığmayan bir haksızlık ve adaletsizlik olacaktır.” DTP’li Türk’e göre türban ‘kadın hakkı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DTP Grup Başkanı Ahmet Türk, bazı karanlık çeteler aydınlatılamadığı için Hrant Dink’in katledildiğini belirterek “Bu olayı çözemezseniz ‘Ben devletim’ diyenler bile tehlikede. Bugün sıra bizde, yarın sizde olabilir” dedi. Türk, partisinin grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın türban konusundaki çıkışına değinerek, AKP’nin bu konuyu çözümsüz bırakarak siyasi ranta dönüştürdüğünü söyledi. DTP’nin türban konusunu bir “kadın ve insan hakkı” olarak gördüğünü ve tartışma zemininin parlamento olduğuna işaret eden Türk, “Türban, bir inanç özgürlüğüdür. Eğer böyle görüyorsanız samimi bir şekilde tartışalım. Alevilerin de inancı, felsefesi ve talebi var. Alevilerin taleplerini de değerlendirip yerine getirmeliyiz’’ dedi. Türk, DTP olarak inançların özgürce yaşanmasını istediklerini, Başbakan ve AKP’nin ise sadece türbanda “hassasiyet gösterdiğini” söyledi. İnsan yaşamına yönelik bir eyleme de Erdoğan’ın aynı hassasiyeti göstermesi gerektiğini kaydeden Türk, oysa gazeteci Hrant Dink’i anma törenlerine tek bir AKP’linin katılmadığına dikkat çekti. Türk, Susurluk olayı aydınlatılamadığı için Şemdinli çetesinin ortaya çıktığını, olayı soruşturan savcının görevden alındığını kaydetti. Türk, “Arkasından Dink cinayeti ve Malatya olayı yaşandı. Bu olayı çözemezseniz, ‘Ben devletim’ diyenler bile tehlikede. Atabeyler çetesi, Sauna çetesini gördük. Bugün sıra bizde, yarın sıra sizde olabilir” dedi. Türk, Başbakan Erdoğan’ın “Ne olursa olsun Viyana’yı ele geçirin” mantığı ile yerel seçimlerde Diyarbakır, Tunceli’yi almak istediğini belirterek “Diyarbakır’ı alın, kaleyi düşürün, diyor. Fakir insanlara 5 kilo kömür, 5 kilo makarna, 5 kilo şekerle halkı kazanacağını, aldatacağını zannediyor” dedi. Halkın başka taleplerinin bulunduğunu ileri süren Türk, “Çocuklarımız askerde ölmesin, dağda ölmesin, barış ortamının sağlanması için çığlık atıyor. Bunu görmüyor musunuz? Bir kilo şeker bu çığlıkları susturamaz. Halkımız onurludur. 3 kilo şekere, 1 kilo makarnaya kendini satmaz. Halkımız büyük bedeller ödüyor. İnkâra karşı dimdik ayakta duruyor. İmhayı, dağların bombalanmasını istemiyor. Bunu görün lütfen” görüşünü savundu. Gurbetçilere oy hakkı Meclis’te ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet, gurbetçilere gümrük kapılarının yanı sıra bulundukları ülkelerde oy kullanma olanağı sağlayacak yasa tasarısını TBMM’ye sevk etti. Yasa, yurtdışında yaşayan yurttaşlara bulundukları ülkelerin durumuna göre, mektup, elektronik oylama veya konsolosluklarda oy kullanma seçeneklerini kullanma yolunu açıyor. Yurtdışında bulunan yurttaşların oy kullanmalarıyla ilgili Ankara İl Seçim Kurulu’na bağlı “yurtdışı merkez ilçe seçim kurulu” oluşturulması öngörülen yasa tasarısı, gereksinim halinde birden fazla yurtdışı merkez ilçe seçim kurulu kurulmasına olanak tanıyor. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 343 72 69 CUMHURİYET 05 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear