26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 EYLÜL 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Gümüş Dere Orhan Bursalı bir yazısında “Türkiye’nin iradesini 60 yıldır dışarıya teslim eden ve sonuçları üreten, 60 yıldır bu ülkeyi yöneten sağcılardır! Solcular ise 60 yıldır sopa yemekteler!” demişti. Seçimler ve seçimlerden sonra gelişen olaylar, hal ve gidiş, Türkiye’deki genel çizginin değişmediğini gösterdi, göstermeye de devam ediyor. Bursalı’nın sözünü ettiği sopayı sırtımızda kıracaklar neredeyse... Türkiye Cumhuriyeti kuruluş sürecinde tüm yokluk ve yoksunluklara karşın altın yıllarını yaşamış, hepimiz biliyoruz. Bize göre, “insanlık tarihinde yıldızın parladığı anlar”dan biriymiş o dönem... Stefan Zweig, aynı adlı o ünlü yapıtında der ki: “...insan hayatında olduğu gibi tarihte de kaybedilmiş bir anın ah ve vah ile bir daha geri geldiği görülmemiştir. Ve bir tek saatin kaybettirdiği şeyi bin yıl dahi geri getiremez.” Kuruluş sürecinden hızla uzaklaştırıldığımız yadsınmaz bir gerçek. Ah, vah etmek bir işe yaramayacağına göre, aklımızı başımıza toplayacağız. Toplamayanları uyaracağız, uyarılmak istemeyenleri, tökezleyenleri arkada bırakacağız. Görev sürüyor, yol uzun, yürüyeceğiz... Atatürk’ün, Bandırma Vapuru’nun güvertesinde mırıldandığı Gençlik Marşı’nın Ali Ulvi Elöve’ye ait güftesinin dizeleri dudaklarımızda asılı kalacak hep: “Dağ başını duman almış / Gümüş dere durmaz akar.” SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Neden Öldürüldüler? Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (um:ag), faili meçhul cinayetlerin izini süren “Neden Öldürüldüler?” adlı dizinin ilk kitabını bu yıl başında yayımlamıştı. Vakfın Genel Yayın Yönetmeni Orhan Tüleylioğlu’nun masası yine belgeler, gazete kesikleri, söyleşi taslakları, fotoğraflar ile dolu. Tüleylioğlu, ikinci kitaba hazırlanıyor. Bu kez Bedri Karafakioğlu, Ümit Doğanay, Sevinç Özgüner, Ümit Kaftancıoğlu, Orhan Yavuz, Akın Özdemir, Abdi İpekçi cinayetleri ile Bahçelievler katliamı ve kanlı pazarın ardındaki karanlık gölgeleri kovalıyor Tüleylioğlu. Belgeleri gün ışığına kavuşturuEnerji alanında kamu yatırımı yapmak neredeyse yasak! Beklenti özelden. Türkiye’yi olası bir enerji darboğazından özel sektör kurtaracak! Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) hesaplarına bakarsanız, durum çok farklı ama. Enerji Bakanlığı’nın öngördüğü en düşük talep tahminine göre özel sektörden yatırım beklenen 20022006 arasında her yıl en az 20002500 megavat yeni yatırımın devreye girmesi gerekirken, bu rakam 700 megavat düzeyinde kalmış. Kalsın varsın, neydi o slogan? Yola devam! Hiç sapmadan yola devam edilmiş zaten: Enerji Piyasası Düzenleme Kuruyor, tanıkları, vurgun yemiş aileleri konuşturuyor. Ümit Doğanay’ın oğlu Arda Doğanay boğazda düğümlenip kalan bir çığlık atıyor örneğin: “Ona kurşun sıkan zihniyet ne elde etti, çok merak ediyorum. Ümit Doğanay ortadan kalkınca hayat daha mı güzel oldu? Dünyanın problemi çözüldü mü? Aslında o sıkılan kurşunlar ile dünya intihar etmiş oldu. Ümit Doğanay ve diğer aydınların her katli dünyanın alnının ortasında koca bir delik açtı. Ne acıdır ki çok çok zor yetişen Ümit Doğanay gibi değerleri de bu toplum yetiştiriyor, onları yok edenleri de bu toplum. İnsan buna kahroluyor işte. Bu nasıl bir çelişkidir? Bana göre aydınlığa giden yolda sönen bir ışık olan her katledilmiş aydınımızın hesabını bu toplum verecektir. Ne yazık ki bunu sorgulayıp son verecek bir güç de yok ortada. Geçiştirmek, üstünü örtmek, ertelemek en geçerli çözüm olmuş. Dosyalar açılıyor, dosyalar kapatılıyor; şunu da bunu da onu da bu yaptı deniyor. İster inan, ister inanma. İster rahatla, ister daha da çılgına dön... İşin özü: Giden gidiyor.” Giden gidiyor, Arda Doğanay’ın sözünü ettiği o delik, dünyanın alnının ortasındaki o koca delik var ya; tepemizde, zamanın ve uzamın bir yerinde asılı, duruyor! fiyatlarına zam baskısını erteleyen DB, IMF sesini yükseltmeye başladı bile. Daha büyük tehlikeyi bugünden öngörmek de zor değil. Sivil anayasa söylemleriyle ülke kaynaklarının özel sektöre, hatta güçlü mali yapıya sahip ifadesi arkasında yabancı dev şirketlere aktarımının önü açılmak isteniyor. Dağıtım özelleştirmelerinin seçim sonrasına ertelenmesinin ardında, yabancı şirketlerin su kaynaklarının, dağıtım şebekelerinin mülkiyet hakkını istemesi yatıyor...” EMO, yeni süreçte ülke çıkarları için “Enerjine Sahip Çık, Geleceğini Karartma” demeye devam edecek, öyle görünüyor... Enerjine sahip çık! lu’nun dağıttığı lisanslarla, lisans ticareti yapan çantacı lisansçılar türemiş. Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği (DUY) sistemiyle doğalgazla elektrik üreten özel sektör santrallarına yüksek fiyat garantisi sağlanmış. Hidrolik santrallara sağlanan alım garantisi seçimden önceki TBMM’nin son çalışma gününde geçirilen bir yasayla özel sektörle yaptırılacak kömür santrallarına da verilmiş, yerli kömür yeraltında beklerken ithal kömürle çalışacak santrallara lisanslar dağıtılmış... “Şimdi de sırada özel sektöre doğalgaz santralları yaptırıp ülke kaynaklarının heba edilmesi var” diyor EMO Yönetim Kurulu Yazmanı Cengiz Göltaş: “Elektrik üreticileri, elektrik üretiminin yetersizliğini kullanarak fiyatları sürekli yükseltme eğilimindeler. İktidarın, özellikle seçim öncesi süreçte elektrikte artan maliyetleri fiyatlara yansıtmayarak halkın cebinden seçim propagandası yaptığı da bir gerçek. Seçim bitti, acı gerçekler de su yüzüne çıktı. Seçim sürecinde bugüne kadar hiçbir hükümete sağlamadığı bir destekle elektrik “Al Gül’üm, ver Gül’üm yazınız, anlam veremediğim, ikiyüzlülüğünden şüphe duymadığım Avrupa’nın kasaba tüccarı zihniyetiyle parsellediği Türkiye’de oluşacak İslam devletinden neden endişe duymadığı sorusunu yeniden canlandırdı...” diye yazıyor Dr. Murat Gürün ve şu soruları sıralıyor: “(AKP’yi) gerçekten Hıristiyan Demokrat partiye mi denk tutuyorlar? Ilımlı İslam olamayacağının farkında değiller mi? Çocukluğumdan beri Avrupalıların sineğin kanadından yağ çıkaran tavırları ve bizim ulusça alışkın olmadığımız uzun vadeli çıkarlarına yönelik strateji belirlemelerine hayranlık duyup ülkem adına kıskanmaktayım. Verdikleri destekle bugünü kurtarırken namlunun yarın kendilerine döneceğinin farkında değiller mi? Siz Avrupa medyasını takip eden bir gazeteci olarak benzer endişeleri dile getiren ciddi yazılarla karşılaşıyor musunuz? Ben mi onlar adına lüzumsuz endişeleniyorum?” “Avrupa medyasında benzer endişeleri dile getiren” çok yazı çıkıyor Sayın Gürün! Ama bunlar, Türk kamuoyuna yansımıyor. Türkiye’den çekilen Avrupa fotoğrafı; lunapark aynalarına yansıyan görüntüler gibi. Çarpık. Avrupa Bakışı... ‘Türkiye deri değiştiriyor!’ Okuduğum yazılara birlikte göz atalım: “Avrupa (Türkiye’den) Uzaklaşıyor” (29 Ağustos) “Repubblica”. Başyazı. Jeostrateji uzmanı Lucio Caracciolo yazmış: “Türkiye deri değiştiriyor!” cümlesiyle başlıyor. “Deri değişikliğinin” Ankara’nın siyasikurumsal düzeniyle sınırlı kalmayacağını, “(tehlikeli) jeopolitik sonuçlara gebe olduğunu” anlatan yazı girizgâh makamından, AKP’nin İran ilişkilerinden ne ABD, ne İsrail, ne Rusya’nın hoşlandığını anlatıyor... “AB müzakerelerinin start aldığı 3 Ekim 2005’in çok gerilerde kaldığını” belirten yazı sonra şunu söylüyor: “Türkiye (bugün) daha demokratik, daha az laik, daha az Batıcı ve daha oryantaldir.. Gül, Avrupa emellerinden vazgeçmemiş olsa da; ılımlı İslamcıların AB atağı başarısız kalmaya mahkumdur. Türkiye ile ilişkilerimiz, (‘tüm Osmanlı yenilgilerinin anası’) İnebahtı’ya dek gerileyebilir. Buna, İnebahtıcılar (Türkleri Avrupa’dan atmaya yeminli eskiyeni haçlılar) çok sevinir. Ama Avrupa’nın çıkarlarına ‘laik’ gözlerle bakanlar kaygılı!” Varan bir. Varan iki: “Kararsız Dengedeki Türkiye”. “La Stampa” (29 Ağustos). Başyazı. Enzo Bettiza. Bettiza da “Bu pek öyle huzur veren bir havadis değil!” diye söze başlamış. Gül’ün “ışıklı ve gölgeli kişiliğinden”, Suudi yatırımcılarla ilişkilerinden bahsettikten sonra, “Siyasi kurumlara nüfuz eden İslamcılık, Avrupa ile gıdım gıdım ilerleyen ilişkileri büsbütün zorlar!” diyor: “Avrupalı politikacılar Gül’ü diplomatik dille selamlarken kaygılarını gizlemiyorlar. Atatürkçü laik korunaklar çöküyor. AB üyeliğine en büyük engeli çıkaran Sarkozy, latife edercesine şimdi kim öle, kim kala hesabına platonik bekleme moduna girdi. Türkler ise yarın itibarıyla tehlikeli bir hesaplaşma dönemine giriyor.” Varan üç: “Corriere della Sera” (30 Ağustos). Başyazı. “Gaflar ve Vaatler Arasında!” Alberto Ronchey. Laik yasalar ve Atatürk ilkelerinin ne zamana dek ayakta kalacağının belli olmadığını yazan Ronchey; “Derin Anadolu’ya komşu İran ve Irak’tan güçlü şeriat baskısının geldiğini” belirtiyor. Bekir Coşkun’a meydan okuyan Erdoğan’ın yazarlardan önce, niye “Türkiye Avrupalı değildir!” diyen Sarkozy ile uğraşmadığım soruyor. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Türkiye ile Sosyal Güvenlik Sözleşmesi Yapan Ülkeler SORU: Türkiye’de Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olarak yurtdışında önce Avrupa ülkelerinde, (Almanya, İsviçre ve İngiltere’de), kısa sürelerle ve iki ya da üçer yıl olmak üzere o ülkenin sigortalısı olarak çalıştıktan sonra, Avustralya’ya çalışmaya gittim. Bir süre çalıştıktan sonra Avustralya vatandaşı oldum. Toplam çalışma sürem on beş yıl dolayındadır. Halen Türkiye’de bulunmaktayım ve kesin dönüş yapmış durumdayım. Hem Avustralya, hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak iki uyrukluyum. Avustralya sosyal güvenlik sigortası kanunlarına göre 65 yaşını doldurduğumda, Avustralya’dan emekli aylığı bağlanacağını biliyorum. Ayrıca yurtdışında çeçen sürelerimi SSK hizmetlerimle ABD Doları üzerinden borçlandığımda SSK’den emekli aylığı almaya hak kazanıyorum. Yalnız Avustralya sosyal güvenlik kanunlarının, başka bir ülkeden emekli aylığı alanlara, Avustralya’dan emekli aylığı almalarına izin vermediğini de biliyorum. Sorum: 1) Avustralya ile Türkiye arasında yapılmış bir sosyal güvenlik anlaşması var mıdır? Varsa her iki ülkeden yalnızca birinden aylık alınabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmakta mıdır? Avustralya’dan bağlanacak aylık alma hakkımın yanmasını istemiyorum. 2) Avustralya ile sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmamışsa bu benim yurtdışı borçlanması yapmama engel olur mu? E.T. Türkiye, dünya ülkelerinden yalnız 22 (yirmi iki) ülke ile sosyal güvenlik sözleşmesi yapmıştır. Bu yirmi iki ülke arasında Avustralya bulunmamaktadır. Kısaca, Avustralya ile Türkiye arasında yapılmış sosyal güvenlik sözleşmesi yoktur. Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi yapan 22 ülke: ‘Yarın çok geç olacak!’ Çizme’nin en güçlü üç büyük gazetesinde çıkan üç başyazı böyle. İspanya’nın “El Pais”inden de örnek vereyim: “Aynanın İki Yanından Türkiye” (30 Ağustos). Orhan Pamuk’un ‘Beyaz Kale’ karakterlerinin tasviriyle başlayan yazı “Pamuk’un karakterleri gibi bu ülke hep çift çehreli olacak” diyor ve ekliyor: “Avrupa, Türkiye aynasındaki kendi imajını görmekte direnmeye devam ederse; Türkiye, aynanın öte yanına geçecek. Ama ne yazık ki artık çok geç olacak!” Görüyorsunuz Avrupa kaygısız değil, tersine çok kaygılı... “Çıkarlar ve diplomatik ilişkiler” başka bir dünya. Türkiye’ye yalnız bu resim yansıyor. “Avrupa kamuoyu”nun tepkileri görmezden geliniyor. Konuya başka bir yazıda döneceğim. Şu kadarını söyleyeyim: Gerçekte “ikiyüzlü olan” Avrupa değil. Avrupa günahıyla, sevabıyla şeffaf bir dünya. “Sinek kanadından yağ çıkaranlar”, aslında kendi aramızda. Kabullenmekte direndiğimiz gerçek bu. HARBİ SEMİH POROY HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com nilgun@cumhuriyet.com.tr 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 ÜLKE ADI YÜRÜRLÜK TARİHİ İNGİLTERE 01.06.1961 ALMANYA 01.11.1965 HOLLANDA 01.02.1968 BELÇİKA 01.05.1968 AVUSTURYA 01.10.1969 İSVİÇRE 01.01.1972 FRANSA 01.08.1973 LİBYA 01.09.1985 DANİMARKA 01.12.2003 İSVEÇ 01.05.1981 NORVEÇ 01.06.1981 K.K.T.C. 01.12.1988 MAKEDONYA 01.07.2000 AZERBEYCAN 09.08.2001 ROMANYA 01.03.2003 GÜRCİSTAN 20.11.2003 BOSNAHERSEK 01.09.2004 KANADA 01.01.2005 KEBEK 01.01.2005 ÇEK CUMHURİYETİ 01.01.2005 ARNAVUTLUK 01.02.2005 LÜKSEMBURG 01.06.2006 BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 3 Eylül www.mumtazarikan.com “Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında 3201 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği’’ uyarınca, 3201 sayılı yasa “ikili veya çok taraflı Sosyal Güvenlik Sözleşmesi” yapılmış olup olmadığına bakılmaksızın yabancı bir ülkede, Türk vatandaşı olarak çalışmış, çalışan veya çalışacaklar ile gerek borçlanma ve gerekse aylık alma sürelerinde Türk vatandaşı olanları kapsar. Yönetmeliğe göre, Avustralya ile Türkiye arasında sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmamış olması, yurtdışı borçlanmanıza engel olmaz. Muayene, Teşhis, Tedavi TÜRK KALP V AKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/İstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 İnternet: http://www.tkv.org.tr email: gen.sekreter?tkv.org.tr koordinator?tkv.org.tr Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yayınladığı günlük sivil toplum gazetesi tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları, köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele... Tel: 0 212 511 94 94 Abone: 0 212 513 83 00 BİZİM GAZETE 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Sıcak bölgelerde yetişen ve 1 hekimlikte iç sür 2 dürücü olarak 3 kullanılan bir bitki. 2/ Kır ya da 4 köy yaşamını an 5 latan kısa şiir... 6 Kadınların saçlarını tutturmak 7 ta kullandıkları 8 araç. 3/ Evlen 9 mek özere birbi1 2 3 4 5 6 7 8 9 rine söz verme... Mantarların neden olduğu bir bit 1 M U S A N D I R A ki hastalığı. 4/ Kekliğin 2 A H İ T E S İ R boynundaki siyah halka... 3 L U T A R D A K Kadastro haritalarında 4 A R M A L A parseller topluluğu. 5/ 5 K U L E E R E K Fazladan kılınan namaz 6 İ N AM K İ ya da tutulan oruç. 6/ Mı 7 S E D İ R P Ü R sır’ın plaka imi... Gönül... 8 E F E S S A R İ Bir cetvel türü. 7/ Çeşit 9 M E R K A N T İ L li ağaçlardan elde edilen bir tür reçine... Giysi kolu. 8/ Türk müziğinde “usul” anlamında kullanılan sözcük... Meyve yaprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm. 9/ İsyankâr... Yanağın alt kısmı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Mızmız ve sevimsiz kimseler için kullanılan sözcük. 2/ Şırnak’ın bir ilçesi... El sıkışma. 3/ Belirti, alamet... Kimi top oyunlarında, oyunculardan birinin topu arkadaşına geçirmesi. 4/ Karışık renkli... Süreyya Duru’nun bir filmi. 5/ Boşa giden, işe yaramayan. 6/ Bir gıda maddesi... Denize uzanan dar ve alçak kara parçası... Tellür elementinin simgesi. 7/ “Eziyet” anlamında yerel bir sözcük... Japonya’nın para birimi. 8/ Yapma, etme... Memelilerde ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan organ. 9/ Hatay ilinde bir ırmak... Sermaye. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear