28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE 4 HABERLER Sarıgül ekibinden ayrı olarak PM üyeleri ile bazı eski milletvekilleri de yönetime bayrak açıyor DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Sudan Ucuz’ mu? Ankara’da su kesintileri başladı. İstanbul’un eli kulağında. Tehlikenin kapıda olduğu, kış aylarından belliydi. “Bişşşiyyy olmaz abiii” toplumu tınmadı. Bahar geldi geçti, yaz dayandı.Yetkililer dikkatli su kullanılması, tasarruf yapılması konusunda halkı uyardılar. İzmir sakinleri dışında, yine kimse tınmadı. Şimdi Türkiye kuraklık tehlikesini aştı, olgusunun tam orta yerine yerleşti. Buğday üretimi yüzde 40 azalarak, 21 milyon tondan 18 milyon tona düştü. Geçen yıl rekolte 1.5 milyon ton fazla vermişken, bu yıl ihtiyacın 1.5 milyon ton altında kaldı, bu açık ithalatla kapatılacak. Son yıllarda kiraz üretimindeki büyük artış ile bu alanda dünyanın birincisi olan Türkiye, yine kuraklık yüzünden sırasını ABD’ye kaptırdı. Kuraklık yüzünden azalan tarım üretiminden doğan durum fiyatlara yansıdı. Aslında hiçbir zaman su zengini olamamış, ama su nimetinin bilincine de sahip bulunmayan ülkemizde insanlar, henüz tehlikenin farkında değiller. Şimdilik Ankara ve İstanbul’da, depolar satın alarak kendilerini kurtarmaya bakıyorlar. Ama su tüketimi ciddi boyutlarda indirilemediği takdirde, o depolar da boş kalmaya mahkum. ??? Ankara çöl koşullarını yaşayacak gibi görünüyor. Bedevi koşullarında yaşam, bakalım insanlarımızı rahatsız edecek mi? Bireyler bilinçsiz, uyarılara kulak asmadılar. Kamu umursamaz, zamanında önlem almaya bile yanaşmadı. Seçim öncesi su kesintilerinin, oylama sonuçlarına olumsuz etkisi olduğunu düşündüler. Kamunun bilinçsizliği olağanüstü boyutlarda; bırakın önlemleri alıp kısıntılara zamanında başlamayı, fazla su tüketimini caydırıcı fiyat artışlarına gitmeyi, kendi kullandığı suyu azaltmayı bile düşünmüyorlar yetkili kamu kuruluşları. Nitekim Ankara’da tüketilen suyun üçte biri kamu tarafından kullanılmakta. Yani devletin ya da belediyelerin soruna çare bulacak uzun vadeli önlemler almaya niyeti olmadığı gibi, vatandaşta su bilinci yaratmak için önlem almayı düşündüğünü söylemek de mümkün değil. İnsanımız suyun önemini anlamaktan, su bilincine sahip olmaktan uzak. Herhangi bir bilinci edinme yolunda umut vermeyen Türkiye’nin insanı, su bilinci konusunda da ışık çakmıyor. Oysa Anadolu tarihi boyunca su yoksulu olmuş. Türkiye geçen yıllarda da su zengini değildi. Su zengini olabilmek için, kişi başına 10 bin metreküp su tüketebilecek düzeyde olmak gerekiyordu. Türkiye’nin tüketimi ise 4 bin metreküp dolayında iken, 1600 metreküp miktarına doğru inmekte ve “su yoksulu ülke” konumuna doğru kaymaktayız. ??? Bütün bu gerçekler, küresel ısınmanın alarm zilleri çalmadan önce de biliniyordu. Suyun 21. yüzyıl dünyasında, hele hele bizim de aralarında bulunduğumuz bazı bölgelerde, petrolden bile daha değerli bir hale geleceği, bu dönemde kimi ülkeler arasında su savaşları çıkması olasılığının güçleneceği de kimsenin bilmediği bir şey değildi. Sınır aşan sular olan Dicle ve Fırat’ın, çoğu kaynakları Türkiye’den sağlanan ama herkesin gözünün üzerinde olduğu sularının, GAP ile birlikte, bölgede çok ciddi bir gerginlik kaynağı olacağı herkesin malumuydu. Ama çeşitli etkenler sonucu yavaş yürüyen GAP ile birlikte, ne suyun rasyonel kullanımı açısından halkı bilinçlendirebildik, ne de kamu çok yönlü tehlikenin boyutlarını kavrayabildi. Bilinçsiz ve aşırı su kullanımını, yeni kazanılan sulanabilir arazilerin tuzlanma ile kaybolması, atık su sorunu dolayısıyla kirlenmenin artması tehlikesini getirirken, bunlara karşı hiçbir şey yapılmadı. Devlet, sorunun sıcak şekilde gündeme geldiği aşamada, suyun rasyonel kullanımının ön plana çıkacağını görmek yerine, artık uluslararası alanda da, bırakılmaya başlayan sınır aşan sular ile ilgili eski görüşlerine sıkı sıkıya bağlı kalarak, yeni çözümler üretmemeyi yeğledi. Kısacası, suyun öneminin kavranması, rasyonel su tüketimi bilincinin edinilmesi konusunda, ne vatandaş bir şey yapıyor, ne de kamu. Yalnızca “sudan ucuz” deyimi varlığını sürdürüyor. Oysa su artık kolay edinilen, ucuz bir şey olmaktan çıktı. Ama Türkiye su konusunda uyuyor! Yarın bu konuyu sürdüreceğim. CHP’de muhalefet büyüyor TÜREY KÖSE ANKARA CHP’de bugün yapılacak Parti Meclisi (PM) toplantısı öncesinde muhalefet cephesi genişliyor. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yaklaşımını “aceleci, partiye zarar verir nitelikte” bulan bazı PM üyeleri ile eski milletvekilleri de seslerini yükseltiyor. CHP PM bugün toplanacak. PM’de Gülsün Bilgehan, Kemal Kumkumoğlu, İzzet Çetin, Örsan Öymen gibi isimlerin yönetimi hedef alan eleştirilerini yüksek sesle dile getirmeleri bekleniyor. PM’de yönetimi hedef alanlar, Şişli Belediye Başkanı Sarıgül ekibiyle ilgileri olmadığının altını çiziyor. PM üyelerinden Örsan Öymen, “Genel Başkan Deniz Baykal ve Genel Sekreter Önder Sav ve yardım ? CHP PM bugün toplanacak. PM’de Gülsün Bilgehan, Kemal Kumkumoğlu, İzzet Çetin, Örsan Öymen gibi isimlerin yönetimi hedef alan eleştirilerini yüksek sesle dile getirmeleri bekleniyor. PM’de yönetimi hedef alanlar, Şişli Belediye Başkanı Sarıgül ekibiyle ilgileri olmadığının altını çiziyor. Muhalefetin önde gelen isimleri Baykal ve ekibinin yönetimi bırakmasını ve partinin hemen kurultay takvimi belirlemesini istiyor. cılarının en uygun zamanda görevden ayrılmaları, kurultayda ve il, ilçe kongrelerinde mevcut yönetim anlayışının sorgulanması, yeni bir anlayışın, yeni bir yönetimin göreve gelmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, partiyi kişisel malı gibi görmeyen, partiyi mevki ve makam koruma aracı ve fırsatı olarak görmeyen, partisini ve ülkesini makamından çok seven herkesin onurlu bir tavır sergileyerek, partinin tekrar yapılandırılması doğrultusunda çalışmalara başlaması gerekmektedir. Bu hareket, partiye yarar değil sadece zarar veren Mustafa Sarıgül hareketinden bağımsız bir hareket olarak gelişmeli, CHP, kimliğine ve tarihine yakışır bir biçimde düzeni sorgulayan, sosyal adalet için mücadele eden, sosyal demokrat ve demokratik sol ilkeleri ve politikaları yaşama geçiren, laikliği de ulusal bütünlüğü de sol politikalarla koruyan bir yapıya kavuşmalıdır” dedi. Yeniden seçilemeyen ya da aday olmayan, gösterilmeyen bazı eski milletvekilleri de çeşitli toplantılar yaparak gelişmeleri değerlendiriyor. PM toplantısında yönetimin çekilmemesi ve kurultay kararı alınmaması durumunda, muhaliflerin Anadolu’ya yayılarak yönetimi zorlamayı hedefledikleri kaydedildi. Eski Gaziantep milletvekili Abdülkadir Ateş, CHP lideri Baykal’ın seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirmesinden “tatmin olmadıklarını” vurgularken, “PM’den sonuç çıkmazsa ciddi girişimler olacak. Türkiye çapında çok büyük bir hareket gelişecek. Genel merkezin kurultay tarihini saptamasını bekliyoruz. İm za toplamaya gerek kalmadan bu süreç başlatılsın. Parti, bu yönetimle bir başarı yakalayamaz” dedi. Eski İzmir milletvekili Hakkı Ülkü de aday belirleme sürecini “lidere yaranma politikasının belirlediğine” dikkat çekerken şu görüşleri dile getirdi: “Genel başkana yaranırsan mesele yok, halkla bağlar koparılmış. Demokratik kitle örgütleriyle, sendikalarla hemen hemen hiç bağımız kalmadı. Onlar adeta partiye yabancı. Tarım kesimi ihmal edildi, kadın hareketi kısır, üniversite gençliği bize itibar etmiyor, varoşlar kaptırıldı. Onlara ilişkin politikamız yok. Sol politikalar terk edidi, milliyetçi politikalara sarıldık. Partililer listelere girme hesabıyla Baykal’cı, Sav’cı, Eşref’çi diye bölündü.” CHP MYK’DE TARTIŞMA İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN BERHAN ŞİMŞEK: Kurultay 2008’de ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) dünkü toplantısında Genel Başkan Deniz Baykal, olağan kurultayın 2008’in başında gerçekleştirilmesini ve yönetim kademesindeki değişikliğin de burada yapılması gerektiğini ifade etti. CHP Parti Meclisi (PM) bugün toplanarak seçim sonuçlarını değerlendirecek. Bu toplantı öncesinde muhalifler arasında yönetime güvensizlik önergesinin verilmesinin de arasında bulunduğu çeşitli seçenekler değerlendirildi. Bu arada PM üyelerinin cep telefonlarına Genel Sekreter Önder Sav’ı istifaya çağıran mesajlar çekildi. MYK toplantısında Sav ve Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem ekiplerinin güç savaşı bir kez daha gündeme geldi. Erdem’e yakın bazı MYK üyelerinin örgütlenmedeki sorunlar nedeniyle Sav’ı suçladıkları ve Baykal’ın “Bu kadar yeter” diyerek kendilerine müdahale ettiği öğrenildi. MYK’de Baykal’ın olağan kurultay öncesinde kısmi ya da kapsamlı bir değişime sıcak bakmadığını ifade ettiği belirtildi. Parti içi muhalefetin olağanüstü kurultay isteklerinin önünü kesmek için Baykal’ın bugünkü PM toplantısında kurultay takvimini açıklaması bekleniyor. Baykal’ın 2008 yılının ilk aylarında kurultayı toplamayı planladığı öğrenildi. Yönetim başarısızlığı itiraf etmeli LEYLA TAVŞANOĞLU namikzafer@yahoo.com DSP’liler eve dönme yolunda Genel Başkan Zeki Sezer ‘DSP , birkaç gün içinde resmen TBMM’de temsil edilecek’ dedi. Sezer, grup kurmak için transferlere ‘açık kapı’ bıraktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, CHP’den milletvekili seçilen DSP’lilerin, “birkaç gün içinde, yemin töreninden önce ya da sonra DSP’ye üye olacaklarını” açıkladı. Sezer, “Bu, CHP’den kopma olarak nitelendirilmemeli, işbirliği kararının alındığı gün varılmış mutabakatın gereğidir. CHP Genel Başkanı ile konuşarak bir sonuca bağlayacağız” dedi. Sezer, dün DSP Parti Okulu’nun düzenlediği eğitim çalışmaları öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP listelerinden seçilen milletvekillerinin ne zaman DSP’ye katılacakları sorusuna Sezer, “Sanırım yemin töreninden hemen önce ya da hemen sonra bu arkadaşlarımız DSP üyesi olacaklar. Bu, yeni alınmış bir karar değil. Kopma değil, işbirliği kararının alındığı gün varılmış mutabakatın gereği. Birkaç gün içerisinde DSP resmen Meclis’te temsil edilecek” yanıtını verdi. Zeki Sezer, grup kurma konusunda da “DSP’nin hedefinde, var olan milletvekilleri ile grup ötesi bir çalışmayla Türkiye’nin önünü açacak bir siyasi atmosfer yaratma bulunduğunu” vurguladı. Sezer, “Bizim şimdi bir transfer politikamız yok. Sel önünden kütük kapmak gibi değerlendirenler de olabilir, böyle bir şey olduğunda. Ama gelecek ne gösterir, onu bilemiyorum. Ama bizim özellikle transfer çalışmamız yok” açıklamasını yaptı. Sezer, Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda da açıklamalar yaptı. Sezer, “Hep söylüyorum; bizim beklentimiz, Sayın Başbakan’ın ve hükümet partisinin uzlaşı ile Cumhurbaşkanlığı’nı seçmeye çalışması. Bunun için bir adım atması, eğer bunu yapabilirse son derecede iyi olur. Biz uzlaşı ile cumhurbaşkanının seçilmesini istiyoruz. Abdullah Gül’ün yeniden dayatılmasını kabul etmeyiz” görüşünü dile getirdi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yi davet ettiği, DTP ve DSP’ye ise davette bulunmadığının anımsatılması üzerine Sezer, “Sayın Cumhurbaşkanı ile ilgili bir değerlendirme yapmak şık olmaz” dedi. asirmen?cumhuriyet.com.tr Zeki Sezer. Bu seçimlerde alt sıralardan milletvekili adayı gösterildiği için seçilemeyen eski CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek çok dertli. Bu seçimlerde Deniz Baykal’ın iddia ettiği gibi CHP’nin başarılı olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını söyleyen Şimşek, ayrıca parti kurultayında parti yönetimine muhalefet eden kendisi gibi pek çok partilinin bu seçimlerde kıyıma uğratıldığını belirtiyor. Şimşek diyor ki: “Bu seçim sonucu hiç düşünülmeden, CHP için hiçbir şekilde başarı değildir, denilmelidir. Bunu bir başarı olarak görürsek AKP’nin neden yüzde 46.6 oyu aldığının da sorgulamasını yapamayız. Bu da bizim gelecekteki süreç içinde eksiklerimizi gidermemizin önündeki en büyük engel olacaktır.” CHP yönetiminin acımasızca kendi kendini eleştirmesi ve bunun sonucunda da bir tanı koyması gerektiğine işaret eden Şimşek, söyleşimizde sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sayın genel başkan, bazı arkadaşlarımız merkez sağın çökmesi nedeniyle AKP’nin bu kadar yüksek oy aldığını söylüyor. Merkez sağın çöküşü beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren, bir sosyal demokrat parti olarak merkez sağın çöküntüsünü benim sağlamamın gerektiğiydi. Yani o başarıyı ben elde etmeliydim.” Peki, AKP merkez sağ bir parti mi? “AKP bugün SP’nin içinden çıktığını ama artık merkeze oynayan bir parti olduğunu söylüyor. Ama dört buçuk yıllık iktidarları süresince SP’den farklı bir şey yapmadılar. Gelecekteki uygulamalarından AKP’yi siyaseti dinleştiren, dini siyasallaştıran dinci baronların olduğu bir yapı olarak göreceğiz.” Ya CHP’yi sosyal demokrat bir parti olarak tanımlayabilir miyiz? “CHP’nin yapısında ne dincilik ne ABD’cilik ne de faşizan eğilimler vardır. Ama partilerin söylemleri içinde yanlış anlaşılmaya olanaklar sunabilen ifadeler bulunabilir. Biz AB’ye karşı değiliz. Ama CHP’yi AB’ye karşıymış gibi gösterenler oldu. Kuzey Irak’a çok fazla takılıp kalmış olabiliriz. Ya da bizim siyaseten hemen asker göndermek yerine diplomatik olarak nelerin yapılması gerektiğini tartışmaya açmamız gerekirdi. Ben bunu defalarca dile getirdim. Belki o konuda çok fazla savaş çığırtkanlığı yapıyormuşuz gibi bir izlenim edinildi. Belki bu ABD’yi ürküttüğü gibi Türkiye’de finans sektörünün paradan para kazanan kaymak tabakayı da rahatsız etti.” Şişli Belediyesi’nin önünde arbede Şişli Belediye Başkanlığı binasına gelen CHP Bayrampaşa İlçe Gençlik Kolları Başkanı Öztürk Hocaoğlu başkanlığındaki yaklaşık 40 kişilik grup, burada Şişli Belediye Başkan Vekili Eyüp Birgün’e bir mektup sundu. Daha sonra belediye binasının önünde basın açıklaması yapmak isteyen Hocaoğlu’nun konuşması sırasında dışarıda toplanan başka bir grup, “Baykal istifa”, “Sevigen istifa” şeklinde slogan attı. Basın açıklamasını gerçekleştiremeyen grup, belediye binasının önünden ayrılmaya başladı. Belediye binasının yaklaşık 150 metre ilerisinde Hocaoğlu ve beraberindekiler ile belediye binası önünde toplanan gruptan birkaç kişi arasında yumruklaşmaya varan arbede yaşandı. (Fotoğraf: AA) Renksiz anayasa isteyen AKP’li vekile sivil toplum örgütlerinin ardından hukukçular da tepki gösterdi ‘Zafer Üskül’ün açıklamaları siyasi’ İstanbul Haber Servisi AKP’den Mersin milletvekili seçilen Prof. Dr. Zafer Üskül’ün “sivil ve renksiz anayasa”yı tanımlarken anayasanın başlangıç kısmında ve maddelerinde Kemalizm ideolojisinin yansımaları olan “Atatürk milliyetçiliği” ve “Atatürk ilke ve inkılapları” gibi kavramların yer almasının gereksiz olduğunu savunmasına yönelik tepkiler büyüyor. Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ve Genel Sekreter Suay Karaman, tarafından yapılan ortak yazılı açıklamada, Üskül’ün ideolojik unsurlardan arınmış bir anayasa derken liberal demokratik anayasadan söz ettiği belirtilerek “Bunun anlamı, günümüzde küresel ölçekte dayatılmak istenen neoliberal ideolojiye teslimiyet değil midir? Renksiz bir anayasa yapmayı amaçladıklarını açıklıyor. Gerçekte ise yapmak istediklerinin kırmızıbeyaz renkler yerine, Soros’un turuncusunu koymak olduğunu kestirmek zor olmasa gerek” denildi. İstanbul Barosu’ndan yapılan yazılı açıklamada, Üskül’ün yaptığı açıklamanın hukuksal değil siyasal temelli olduğu, değişiklik tabebinin temel amacının Anayasa Mahkemesi’nin etki alanını kısıtlamak olduğu belirtildi. Üskül’ün önerisinin yaşama geçmesi durumunda, anayasal denetimde Atatürk ilke ve devrimlerinin ölçü ve norm olarak dikkate alınmayacağının kaydedildiği açıklamada, “Türkiye Barolar Birliği tarafından 2001 yılında yapılan bir çalışmayla anayasa taslağı hazırlanmış ve bu çalışmada Üskül görevden alınmıştır. O tarihteki metinde, Atatürk ilkeleri, söz konusu anayasa taslağının başlangıç bölümünde yer almış ve Devrim Yasalarının Korunması başlıklı madde ise herhangi bir değişikliğe uğramaksızın anayasa metni içinde korunmuştur” denildi. Atatürk ilke ve devrimlerinin, toplumun ortak uzlaşması olduğunun dile getirildiği açıklamada, şu görüşlere yer verildi: “Hukuksal bir tartışmanın gölgesinde, bu mutabakatın ortaklık ifade eden kabulünü tartışma konusu yapmak kimseye yarar sağlamaz. Anayasa metinlerinin başlangıç bölümlerinde, ülkelerin ‘kurucu ifadelerinin’ yer alması, metne ideolojik bir niteliğin verilmesi şeklinde yorumlanamaz. İstanbul Barosu olarak anılan öneriyi, siyasal yönü ağır basan ‘sözde’ bir hukuksal tartışma olarak nitelendiriyoruz. Anayasaların ortak mutabakat gerektiren metinler olması nedeniyle, bütün halkımızın ortak görüşünü yansıtması önem taşımaktadır. Yeni bir anayasa çalışmasına söz konusu açıklama ile başlanması talihsizlik olmuştur.” CUMHURİYET 04 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear