26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 AĞUSTOS 2007 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr Sinan’dan sonraki en ünlü devlet mimarımıza “ölümü”nün 80. yılında anıtmezar yapabildik 15 ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Mimar Kemaleddin ‘artık’ Bayezid’de İşte bu karar ışığında Mimar Kemaleddin’in tüm çalışmalarını içeren bir kitap, retrospektif bir sergi, bir sempozyum, mimarın Vakıflar’daki arşivinin düzenlenmesi ve yapılarına plaket çakılması, 2008’e kadar planlanan etkinlikler arasında... LUSAL MİMARLIK’ NEFERİ’ Hassa Mimarları Ocağı’nın yaklaşık yüz yıllık sessizliğinden sonra, 20. yüzyıl başlarında, çağdaş anlamda modern mimarlığa katkıda bulunmaya başlayan ilk Türk mimarlarından Kemaleddin Bey, 1870’de İstanbul’un Acıbadem semtinde doğdu. 1891’de “Hendesei Mülkiye”yi bitirdi. Ancak resim ve mimarlık derslerine ilgi gösterdiği için mühendislikle uğraşmadı. Osmanlı Devleti tarafından 1895’te gönderildiği Berlin’deki “Charlottenburg Technische Hochschule”de iki yıl mimarlık eğitimi gördükten sonra, iki buçuk yıl da Alman bürolarında çalıştı. 1909 yılında Evkaf Nezareti’nin başına atanan Kemaleddin Bey’in özellikle tarihi yapılar üzerindeki çalışmaları, ulusal mimarlık anlayışını da güçlendirmişti. Vakıflara bağlı İnşaat ve Tamirat Heyeti Fenniyesi adeta bir “akademi”ye dönüşmüş, hatta adına “Kemaleddin Okulu” denilmişti. Kudüs’teki Mescidi Aksa’nın onarımında gösterdiği başarı nedeniyle İngiliz Kraliyet Mimarları Birliği RIBA’nın “ödül”ünü alan Kemaleddin Bey, dönemin ulusalcılık akımının da mimarlıktaki temsilcisiydi. Sanayii Nefise, Hendesei Mülkiye, Kondüktör Mektebi Âlisi ve Mühendis Mektebi Âlisi’nde yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Mimarlık, restorasyon ve Türk mimarlık kuramı konularında çok sayıda makale yazdı. Denebilir ki bugünkü Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ni hazırlayan ilk girişimlerden “Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti”ne de öncülük etmişti... İşte böylesine önemli bir kültür kahramanımızı artık Bayezid’de ziyaret ederek anabileceğiz. Sahaflar Çarşısı’na gittiğinizde, birkaç adım daha yürürseniz, hem tarihsel bir emeği kutsamış hem de görkemli bir sanatçının alçakgönüllü anıtmezarını görmüş olursunuz... Tıpkı Koca Sinan’ın, azametli Süleymaniye’ye komşuluk yapan küçücük türbesi gibi... “Gaflet ve Dalâlet”, Başka Nasıl Olur? Yorum, bilindiği üzere, anlam açıklayıcı bir yöntemdir. Ancak gereksiz veya yanlış uygulandığında, tersine sonuç doğurup anlamı bulandırabilir ya da saptırabilir. Bu, özellikle bir olgunun, sözün, savın vb. anlamının her türlü yorumu gereksiz kılacak ölçüde açık ve seçik olması durumunda ortaya çıkar. Son günlerde, Prof. Dr. Zafer Üskül’ün Atatürk milliyetçiliğinin ve ilkelerinin anayasaların ideolojisiz ve ‘renksiz’ olması gerektiği gerekçesiyle yeni anayasada yer almaması gerektiği yolundaki savı da, hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak kadar açıktır. Söylenen hiçbir sözün veya dile getirilen hiçbir savın, o günkü çevre koşullarından bağımsız anlamlandırılması beklenemez. Başka deyişle, bir sözü söyleyen veya savı ileri süren “Ama bu söylediklerimi, bugünün koşullarından bağımsız değerlendireceksiniz!” diyemez; der ise, o zaman neden öyle değerlendirilmesi, o gün geçerli koşulların hesaba katılmaması gerektiğinin sağlam gerekçelerini vermek zorundadır. Prof. Üskül, ne yazık ki böyle gerekçeler vermemiştir. O zaman kendisinin savlarını bugünün koşulları bağlamında anlamlandırmamız, tek mantıksal yoldur. Ayrıca Prof. Üskül, anayasa hukuku alanında çalışan bir akademisyen olmasına rağmen, savlarını anayasa hukuku ile bağdaştırılması olanaksız yanlışlarla desteklemiştir. Daha önce bildiğimiz kadarıyla böyle yanlışlarına rastlanmamış bir bilim adamının bu yanlışlara milletvekili olduğu partinin çatısı altında saplanması, bizler, yani onun sözlerini anlamlandırması gerekenler için ayrıca düşündürücü olmalıdır! Prof. Üskül’e göre, anayasalar ideoloji içeremez ve bu bakımdan “renksiz” olmalıdır; ideoloji, siyasetin işidir. İyi de, o zaman ‘anayasa’ diye adlandırdığımız nedir, ve dünyada bütün devletlere ortak, tek tip diye nitelendirebileceğimiz bir anayasa kavramı var mıdır? Anayasa, devletin çatısını kuran ve hukuksal temelini oluşturan kurallar bütününe verilen addır. Bir başka deyişle anayasalar, devletlerin hukuksal kimlik kartlarıdır. Herhangi bir devletin hukuk açısından nasıl bir yapı ve kimlik taşıdığı, onun anayasasından okunur. Bu temel hukuksal yapının kökenlerini ise, anayasa hangi topluma ait ise, o toplumun tarihsel süreçteki politik gelişimi ve bu gelişimden kaynaklanma sonuçlar oluşturur. Her insanın yetişme ve gelişim koşullarının farklı olması ya da aynı koşulların her insan tarafından farklı yaşanması gibi, toplumlar da kendi aralarında önemli farklılıklar sergilerler. Bu açıdan, anayasalar renksiz değil, fakat tam tersine, temel hukuksal düzenini kurdukları toplumun rengini taşırlar. Yazılı olmayan İngiltere Anayasası, teamülden, yani İngiliz toplumunun asırların birikimi olan politik uygulamalarından oluşur; bu yüzden İngiltere Anayasası, İngiliz toplumunun politik kimliği açısından birincil kaynaktır ve bu kimlik, İngiltere’ye özgü bir kimliktir. Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasası ise, bu toplumun 1919’dan başlayarak önce Milli Mücadele’yle, ardından Atatürk devrimleri ve ilkeleriyle, bir de daha sonraki gelişmelerle oluşan kimliğinin özeti ve düzenleyicisidir. Öte yandan bu devrimler ve, başta laiklik ilkesi olmak üzere, ilkeler, başka deyişle Prof. Üskül’ün bir televizyon konuşmasında: “Böyle bir şeyin tanımını yapanlar var!” diyerek varlığını kuşkuyla karşıladığı Kemalizm, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu ideolojisidir. Geçmişi laikliğin inkârlarıyla dolu olan, bu inkârı “laik olmayan bir Cumhurbaşkanı” arayışına kadar vardıran bir partinin milletvekili olarak, bu ideolojinin anayasadan çıkarılmasını talep etmek, oluşturulmak istenen anayasayı renksiz ve ideolojisiz kılmaz, fakat laiklik karşıtı olan iktidar partisinin renkleriyle ve ideolojisiyle donatır. “Gaflet ve dalâlet (sapkınlık)”, başka nasıl olur? acem20@hotmail.com ‘U ürkiye’nin seçimlere hazırlandığı günlerde, belki de en sessiz sedasız toplantı, 13 Temmuz’da İstanbul’daki Bayezid Camisi’nde yapıldı. Tarihi meydanda partilerin bangır bangır sesleri yankılanırken görmüş geçirmiş “hazire”de (cami mezarlığı) toplanan bir avuç mimar ve ilgililer, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş döneminin ünlü yapılarına imza atmış Mimar Kemaleddin Bey’i, “ölümünün 80. yılı”nda andılar... Ancak bu “anma” toplantısı, önceki yıllardan çok farklıydı. Ankara Gazi İlk Muallim Mektebi’nden Edirne Gar Binası’na, İstanbulSirkeci’deki Vakıf Hanları’ndan Bebek Camisi’ne kadar onlarca anıtsal yapıyı yaratmış mimarımız, artık bir “anıtmezar”daydı. Mimarlar Odası’nın çalışmaları, Prof. Dr. Yıldırım Yavuz’un girişimleri; Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün sahiplenmesi ve mimar Can Çinici’nin özgün tasarımları sonucunda, bu ülkenin “uygarlık emektarı”na karşı yıllardır sürgelen “ihmal” de sona ermişti. Anıtmezarın açılışına katılan Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, 19. yüzyıldan 20. yüzyıla geçişte yıllarca “Evkaf Nezareti Sermimarı” görevini yürüten Kemaleddin’e karşı bu “gecikme” için özür dilerken Mimarlar Odası Genel Başkanı Bülend Tuna, Prof. Dr. Yıldırım Yavuz, Prof. Dr. Afife Batur ve Prof. Dr. Günhan Danışman da tarihsel mimarımızın yaşamı ile yapılarından söz ettiler... Projenin gerçekleşmesinde etkin çaba gösteren Vakfıflar Genel Md. Yrd. Ahmet Tanyolaç da aynı zamanda mimar olarak meslek yaşamında gurur duyacağı hizmetlerinden birini yaptığını belirtiyordu... EZARI ‘YOLDA’ KALMIŞTI Sinan’dan sonra en tanınmış mimarlarımızdan biri olan Kemaleddin’in mezarı, aslın T 3 1 2 OSMANLI’DAN CUMHURİYETE “ULUSAL”DI… Mimar Kemaleddin, Osmanlı’nın son dönemleriyle Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ulusal mimarinin sürekliliğine imza attı (1). Yıllar sonra anıt mezarını mimar Can Çinici tasarladı (2). Mimarlar ve vakıfların temsilcileri, ölümünün 80. yılında ilk kez anıt mezarının başında buluştular (3). M da uzun yıllar “kayıp”tı!.. Sadece ülkemizde değil, Balkanlar’dan Ortadoğu’ya “devlet adına” yapılar gerçekleştiren Kemaleddin, henüz 57 yaşındayken, 1927’de Ankara Palas şantiyesinde beyin kanamasından ölmüştü. Hükümetçe Ankara’ya gömülmek istendiyse de ailesinin ısrarıyla İstanbul’daki Karacaahmet Mezarlığı’na törenle defnedilmişti... “Usta” mimarımız için düşünülen anıtmezar, yıllar geçmesine rağmen yapılmayınca, beklenmedik bir talihsizlik yaşanır. 1940’larda mezarlığın içinden geçirilen cadde nedeniyle yok olanlar arasında Kemaleddin’in henüz düzenlenmemiş mezarı da vardır. Ailesi ve herkes bu dikkatsizliğe isyan ederken dönemin Mezarlıklar Müdürü Fazıl Ayanaoğlu, yapımı tamamlanmamış kal dırımın kenarında mezarı bulur; kemikleri toplar ve gizlice götürüp Bayezid Camisi Haziresi’ne gömer. Yasal izin olmadığı için mezar taşı da dikemediğinden, kendi çektiği fotoğrafla, bir yazıyı da mezarlık arşivinde saklar... İşte o belgeler ancak 1980’lerde meydana çıktıktan sonra Prof. Dr. Yıldırım Yavuz’un yıllar süren “iz takibi” ve girişimleri, bugünkü sonucun elde edilmesinde de “önder çabalar”ı oluşturuyor. Mimarlar Odası da aynı çabaya katkı için zengin bir anma programı yaptı. Sinan’ın 400. ölüm yılı olan 1988’den bu yana sürdürülen Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde, 20. yıl için “mimarlık kültürümüze katkıda bulunmuş ve hayatta olmayan mimarların anısını yaşatma” kararı alındı... KOOPC KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ3 2007 SEÇİMLERİ SONRASINDA TÜRKİYE Sunuş CUMOK AYVALIK ÇAĞRISI SÖYLEŞİ 3 Ağustos CUMA Saat 19.00 DEĞERLİ CERRAH, YAZARIMIZ PROF. DR. Dr. Erdal ATABEK Konuşmacı Dr. Erdinç ÜNAL Tıp Doktoru ve Ekonomist 5 Ağustos 200 Pazar Saat: 14.00 SilivriÇanta Cumhuriyet Mahallesi Kır Kahvesi NOT: Etkinlik günü saat 11.00’de Taksim AKM önünden araç kaldırılacaktır. İletişim Tel: 0212 291 89 82/83 TARIK MİNKARİ ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ ADINA KİTAPLARINI İMZALAYACAKTIR YER: İSMET İNÖNÜ KÜLTÜR MERKEZİ www.cumok.org Kendinize yatırım yapmak istiyor ve bu konuda profesyonel bir yol haritasına ihtiyaç duyuyorsanız; İŞTE HAZİNENİZİN HARİTASI burada. Haydi yelkenler fora, yola çıkıyoruz...‘Yaşam koçu’nuzla tanışın. 0 533 302 84 48 CUMHURİYET 15 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear