26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS 2007 CUMA 6 HABERLER ‘Geçici 15. maddeyi koruduğumuz sürece sivil anayasa diye sadece yüzeysel bir tartışma yaparız’ diyen İÜ Anayasa Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Bertil Emrah Oder’le AKP hükümetinin yeni anayasa taslağı hazırlamasını konuştuk BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Sivil anayasa ne kadar sivil? LEYLA TAVŞANOĞLU Kadınların Andı 23. dönem TBMM çalışmaları başladı. Başta, seçimlerde kazanmış milletvekillerinin andı gelir; geçen haftanın sonlarında, temsilcilerimiz yeminlerini ettiler. Şimdi sırada, hükümetin kuruluşu, Meclis Başkanı’nın seçimi; bir de Cumhurbaşkanı seçimi var. Cumhurbaşkanı konusu da pek önemli. Sıradan bir seçim konusu değildir bu; dilediğimiz, “Çankaya’ya yakışacak” bir kişi bulmak Meclis içinden ya da dışından ve yerine oturtmaktır... ? Seçim sonuçlarından biliyorduk; yemin törenleri aracıyla bizzat tanış olduk: Yeni parlamentomuzda tam 50 kadın temsilcimiz var. “Bıyıklı Meclis’te 50 kadın”! Son yıllarda, bir seçimden ötekine, yirmi dolayında dolaşan bir yekunla kadınlarımız bakımından hiç yetinmiyorduk. Uygar dünyada, parlamentolarının içeriği olarak çarpıcı bir gelişme görülüyordu: Özellikle Avrupa’da, meclislerde, erkeklerle yarışan bir kadın varlığı önemli idi. Başta Kuzeyli ülkeler, bu gelişmeye damgalarını basmıştır. Bu yarış, gitgide dünyaya yayılıyor. Son seçimlerde, Türkiye, bu bakımdan bir uyanış içindedir: Önceki seçimlerdeki sonuçları ikiye katlayan 50 kadın milletvekili, ileriye doğru dikkatlerimizi çekiyor. 550 temsilciyi barındıran parlamentomuzda en az 250 kadın milletvekilimiz olmalı. Ülkemiz, böyle bir ilerlemeye layıktır. Çok geçmeden de bu adımlar atılacaktır. Çokça görülen yüzde 2530’luk bir “kota usulü” ile, bu ilerlemeye bir kural da getirebiliriz. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız 2023’te. Ona bakıp adımlarımızı ayarlayabiliriz. Hele bugünden bir jest de yapabiliriz: Cumhurbaşkanlığı için bir aday ya da adaylar aranıyor şu günlerde. Hep erkekler arasında gezinerek yetiniyoruz da, niçin kadınlara gözlerimizi çevirmiyoruz?.. Buyurunuz, seçimden yeni çıkmış milletvekillerimiz arasından üç aday: Prof. Necla Arat, Nimet Çubukçu, Aysel Tuğluk! Meclis dışından istiyorsanız, buyurunuz şu listeyi: Türkan Saylan, Adalet Ağaoğlu, Prof. Nermin AbadanUnat. Bir kadın Cumhurbaşkanı seçen bir Meclis’in, giderek Türkiye’nin dünyada yapacağı yankıları bilmez misiniz? ? Elimizdeki 50 milletvekilinin eğitim düzeyine de bakıyoruz: Çoğu yüksek eğitimden geçmiş, çoğu bir alanda uzman. Bu insanlarımızın Türkiye’nin geleceğine yönelik olumlu ve ilginç düşünceleri olacaktır: Bir Güldal Mumcu, gözlerini “faili meçhul cinayet” olaylarına; terör ve siyasal cinayetlere çevirtip, ülkemizi bir lekeden arıtacak bir yolyordam gösterecektir. Gazeteler, şiddete uğramış kadın sayısının bir önceki yıla göre yüzde 76 yükseldiğini yazıyorlar. Kadın temsilcilerimiz ayrı bir duyarlılıkla karşı çıkacaklardır bu olaya. “Töre cinayetleri” de, böyle bir ilgiyi görecektir onlardan! Öte yandan, Türkiye’nin ekonomik dengesi yok edilmiş ya da pamuk ipliğine bağlanmıştır. Halkın sağlık ve eğitim sorunlarından yakınması da büyüktür. Daha da büyük bir sorunumuz şudur: 22 Temmuz seçimleri, temel davalarına bir çözüm getirmeyecek kadroları karar mevkiine getirmiştir; daha da önemlisi, dengesiz bir Meclis ortaya çıkarmıştır. Meclis’in bugünkü tablosundan, gelecek için olumlu bir katkı beklemek zordur. Gelecek adına karamsarlığımız daha koyulaşmıştır. Kadınlar, gerçeklerin sertliğini, erkeklerden daha fazla görüp tanırlar. Türkiye’nin geleceğine bakarken, onların duyarlığından öğreneceğimiz çok şeyler de olacak. 50 kadın milletvekilimiz, antlarına bakarak, bilgilerinden ve duyduklarından bizleri yoksun kılmasınlar! Onlar, “Ne olursa olsun savaşıyorlar”dan oldukları için, “ant”larının bizler için ayrı bir garantisi vardır. Kutluyoruz hepsini, başarılar diliyoruz... Not: Geçen haftaki yazımızda “Kurucu Güç”, “Kuruluş Meclisi” diye çıkmıştır. Düzeltir, özür dileriz. AKP Hükümeti’nin bir taraftan ekim ayında referanduma sunulacak anayasa değişikliği paketi dururken öte yandan kolları sıvayıp bir de yeni anayasa taslağı hazırlaması kafaları iyice karıştırdı. TCK’nin 301. maddesine dokunulmazken, anayasadaki geçici 15. maddeye hiç atıfta bulunulmazken “sivil anayasa” gibi ortaya atılan parlak buluşu İÜ Anayasa Hukuku Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Doç. Bertil Emrah Oder’le konuşuyoruz. AKP yeni bir anayasa değişikliği fikriyle ortaya çıktı. Ancak bu yeni anayasayı mevcut TBMM mi, yoksa bir kurucu meclis mi yapmalı? ODER Burada iki durum var. Birincisi yeni bir anayasanın yapılması. İkincisi de mevcut anayasanın üzerinde, 1995 ve 2001’deki değişikliklerin üzerinde değişiklik yapılması. Yepyeni bir anayasanın yapılması hem siyaset bilimi hem kamu hukuku öğretisinde asli kurucu iktidar dediğimiz kavramın içinde değerlendirilmesi gereken bir durum. Asli kurucu iktidar demokratik bir süreç içinde işleyecekse bu demokratik süreç içinde bir kurucu meclis olmalıdır. Kurucu meclisin değişik oluşum biçimleri olabilir. ‘Toplumu kucaklayacak bir anayasa gerekir’ Nasıl? 21. yüzyıl anayasacılığına girdiğimize göre artık toplumun değişik katmanlarını kucaklayacak bir kurucu meclisin yepyeni bir anayasa yapması zorunlu gözüküyor. Bunu yapabilirseniz gerçekten toplum sözleşmesi anlamına gelebilecek bir anayasa hazırlayabilirsiniz. İkinci olarak da mevcut anayasada yapılması istenen değişiklikler. Yeni anayasanın sivil anayasa olacağı söyleniyor. Bu sizce ne anlama geliyor? Bu, yapılış usulü bakımından demokratik bir kurucu meclis tarafından anayasanın hazırlanması ve bu kurucu meclisin belirli demokratik usullerle bağlı olması, demokratik usul ve süreçlere göre çalışması, ardından da kurucu meclisin hazırladığı metnin referanduma sunulması anlamına geliyor. 1982 Anayasası’nda referandum olmakla birlikte referandumun yapılış usulü nedeniyle buna sivil anayasa diyemeyiz. Ancak 1995, 2001 ve 2004 değişikliklerini buna eklersek anayasanın sivil karakterini destekleyecek, hatta mevcut anayasaya yeni bir kimlik kazandıracak değişiklikler yapıldı. ‘Anayasa hukukumuzda çok ciddi bir süreç yaşandı’ Peki, hâlâ mevcut anayasada özgürlükçü demokratik anlayışa ters düşen hükümler var mı? Olmaz olur mu? Hukuk devleti ya da çoğulculuk açısından birtakım sapmalar elbette var. Anayasanın başlangıç bölümünde, bunun Türkİslam sentezcisi olarak algılanmasına neden olan bazı kavramlar hâlâ korunuyor. Bu sözünü ettiğim eksik noktalar tabii ki tamamlanabilir. Peki, hazretler yeni bir anayasa yapmayı tasarlıyorlar da TCK’nin 301. maddesini değiştirmeye neden yanaşmıyorlar? O da bir soru tabii. 301. maddenin madde gerekçesine baktığınız zaman şu ortaya çıkıyor: Türklük kavramının sadece Türkiye’de yaşayanları değil, Türkiye dışında yaşayacak Türkleri de kapsayacak şekilde yorumlanması gerektiğine ilişkin bir referans görüyorsunuz. Yargıtay’ın en Doç. Bertil Emrah Oder son Hrant Dink kararında bir paragrafta Türklük Türk milleti olarak anlaşılmalıdır diyerek birçok yorumcu nun karşı çıkmayacağı bir değerlendirmede bulunuluyor. Ama hemen ardından bir cümle geliyor. Türklük aynı zamanda din ve milli dili, bunun yanında milli duygu ve değerleri de kapsayacak bir kavram olarak algılanıyor. İçine milli dil ve dini soktuğunuz millet tanımı Atatürk milliyetçiliğine taban tabana zıttır. Sorduğunuz soru çok kritik. Ben bir anayasacı olarak baktığımda resmin bütününü görmeye çalışıyorum. Resmin bütününü görmeye çalıştığınızda ortaya ne çıkıyor? Birkaç ay öncesine kadar Türk siyasal tarihinde ve anayasa hukukumuzda çok ciddi çatışma olarak değerlendirilebilecek bir süreç yaşandı. Bu, Cumhurbaşkanlığı kriziydi. Bunun son noktasında bir Anayasa Mahkemesi kararı çıktı. Bunun ertesinde de ani bir anayasa değişikliği paketiyle karşılaştık. Bizim parlamenter rejim geleneğimizle bağdaşmayacak, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngören bir paket ortaya kondu. Bu paket ekimde referanduma sunulacak. Bu değişiklik paketinin rejim üzerindeki etkileri hiçbir şekilde sınanmadı. ‘AKP hükümeti sözünü tutmalı’ Burada hukuksal değil siyasi bir soru sormak istiyorum. Acaba bu değişiklik siyaseten iyi niyetten sapma anlamına mı geliyor? Seçimin hemen ardından bu tarz bir girişimin gündeme getirilmesi şaşırtıcı. AKP’nin seçim programında yeni bir anayasa sözü var. Ama biz bu Meclis’i bize yepyeni bir anayasa yapsın diye mi seçtik? Bütün siyasi partiler ya da bunların azımsanamayacak bir çoğunluğu yepyeni bir anayasa yapmak amacıyla bir kurucu meclisin seçilmesini isteselerdi ve bu enine boyuna tartışılarak seçime gidilseydi daha kabul edilebilir olabilirdi. Bir tarafta ekim ayında referanduma sunulacak bir anayasa değişikliği paketi var. Bir de yepyeni bir anayasa hazırlama çalışması var. Adama, “Kardeşim siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?” diye sormazlar mı? Bu, tutarlı ve güven verici bir süreç değil. Pek çok anayasa hukukçusu, pek çok aydın 12 Eylül askeri yönetiminin mağduru oldular. Anayasayı haklı olarak yapıldığı günden bugüne değin eleştirdiler. Öte yandan 1995, 2001 ve 2004 değişiklikleri de var. Mevcut anayasanın kökleri elbette askeridir. Bu askeri köklerin dışına çıkılıp yepyeni bir anayasa yapılacaksa bunu demokratik bir kurucu meclisin yapması tercih edilir. Ama demokratik bir kurucu meclis ortada yokken yepyeni bir anayasa tartışması açılıyor. Özellikle bu anayasada askeri olduğunu düşündüğünüz geçici 15. maddenin çıkartılması, yani 12 Eylül’le gerçek bir hesaplaşmanın yapılmasının hiç gündeme gelmemesini de ben yadırgatıcı buluyorum. Geçici 15. madde 2001 değişikliklerinde değişime uğradı. Bu maddenin 12 Eylül dönemi kamu hukuku işlemlerini anayasa ve idari yargı dışında bırakan yönü tasfiye edildi. Ancak 12 Eylül askeri müdahalesini gerçekleştiren MGK, Danışma Meclisi üyeleri ve dönemin hükümetleriyle bunların kararlarını uygulayanların yargı muafiyeti sorunu hâlâ anayasada varlığını koruyor. Geçici 15. maddeyi koruduğumuz sürece de sivil anayasa diye sadece yüzeysel bir tartışma yapacağız. Gerçek anlamda 12 Eylül’le asla hesaplaşmayacağız. ANAYASACILARDAN PROF. DR. ZAFER ÜSKÜL’E BÜYÜK TEPKİ ‘Sıra laiklikte mi?’ İstanbul Haber Servisi AKP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül’ün anayasada yer alan “Atatürk milliyetçiliği” ve “Atatürk ilke ve inkılapları” gibi kavramların çıkarılarak “sivil bir anayasa” hazırlanması gerektiği yönünde yaptığı açıklamaların ardından, Yeni Şafak gazetesi yazarı Kürşat Bumin’in de önceki gün “Sivil Anayasaya Öneriler” başlıklı yazısında “Atatürk adının anayasada bir ‘referans noktası’ olarak geçmesi de yerinde değildir” şeklindeki ifadeleri tepki çekti. Dünyadaki bütün anayasaların ideolojik temelli olduğuna dikkat çeken anayasa hukukçuları, söz konusu tartışmanın “laiklik” tanımının değiştirilmesi için yapılan bir ön hazırlık olabileceği yönünde görüş bildirdiler. Savaşı gibi Türkiye’yi yaratan özel tarihi koşulların bir ürünüdür” dedi. Anayasaların “kriz dönemlerinin bir ürünü” olduğunu ifade eden Yüzbaşıoğlu, AKP dışında hiçbir siyasi partinin seçim dönemi meydanlarda yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğundan söz etmediğini söyledi. Atatürk ilke ve inkılaplarının, Cumhuriyetin temel değerleri olduğunu, bu değerlerin, toplumun bütün kesimleri tarafından benimsendiğini ve Cumhuriyetin de bu çağdaş değerler üzerine kurulu olFakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum da Türkiye’de bütün kavramların içlerinin bilerek boşaltılmasını, çarpıtılmasını eleştirerek “ ‘Sivil anayasa’ diyorlar. Hepimiz tabii ki sivil ve demokratik bir anayasa istiyoruz. Ama ben bugün ‘Sivil anayasa yapalım’ diyenlerin gerçekten de demokratik bir anayasa istediklerine inanmıyorum. Eğer isteselerdi dokunulmazlıkları sınırlandırırlar, bir denetim mekanizması getirirlerdi. Zaten hedefleri gerçekten demokratik bir anayasa olsa, konuyu tartışmaya Atatürk ilkelerinden başlamazlardı” dedi. ‘AKP’nin önerileri kafaları karıştırmaktan ibaret’ AKP’nin iktidar gücünü perçinlemek, denetim dışı olmak için, bunu sağlayacak olan Atatürk ilkelerini anayasadan çıkarmak istediğini vurgulayan Batum, bu önerilerin tamamen kafaları karıştırmak için ortaya atıldığını dile getirdi. Batum, anayasayı Atatürk ilkelerinden arındırma önerisinin gereksiz olduğuna, anlamı bulunmadığına işaret ederek “Dünyadaki her anayasanın bir ideolojik temeli vardır; sosyalist, liberal, faşist... Eğer bu ideoloji dogmatikse, totaliterse ve diğer ideolojileri yasaklıyorsa, demokratik bir anayasa yaratmak için bunu değiştirmek lazım. Ama Atatürk ilkeleri, donmuş, totaliter ve demokrasiyi engelleyen ilkeler değil ki” diye konuştu. Aktüel dergisi yazarı Mehmet Ali Kılıçbay da derginin son sayısında “Anayasası Var, Sivil” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Kılıçbay, “Yeni başlayan tartışmalardan anlaşıldığı kadarıyla, yeni anayasanın ‘sivil’ karakteri, onu yapan veya yaptıranların üniformalı olmamalarıyla belirleniyor, yani ‘sivillik’ bir kıyafet sorunu olarak anlaşılıyor. Dar, ufuksuz ve şekilci. Öyleyse yaraya merhem olması zor!” ifadesini kullandı. ‘Cumhuriyet çağdaş değerler üzerine kurulmuştur’ Türkiye’nin yanı sıra ABD, Fransa, Almanya, Japonya, Venezüella gibi birçok ülkenin anayasasında o ülkenin ideolojisini yansıtan ifadeler yer alıyor. “De Gaulle Anayasası” olarak bilinen Fransa anayasası 1789 bildirisine atıfta bulunurken, II. Dünya Savaşı’nın ardından hazırlanan Federal Alman Anayasası ise, Hitler’e duyulan tepkiyi içinde barındıran, hür demokratik temel düzene karşı olan tüm düşüncelerin yasaklandığı bir anayasa olarak hazırlandı. Venezüella Anayasası’nda ise tüm Latin ülkelerinin kurtarıcısı olarak bilinen Simon Bolivar’dan “kurtarıcımız” diye söz ediyor. Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, dünyanın her ülkesinin anayasasının o ülkenin kendine özgü tarihi koşullarını içinde barındırdığını belirterek “Bu özel koşullara ideoloji diyemezsiniz. Kemalizm, Batı demokrasilerinden ayrı özel bir ekonomik düzen öngörmediği için bir ideoloji değildir. Anayasamız, Kurtuluş AKP milletvekili Zafer Üskül. duğunu dile getiren Yüzbaşıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Ortaçağın girişinin başlangıcı olabilir’ “Anayasanın özü laikliktir. Bu tartışmalardan başlanarak oraya atlanmak isteniyor. Kafalarının arkasındakileri okumaya kalkarsak, akla bu geliyor. Anayasa ilke ve inkılaplarını anayasadan çıkardıktan sonra sıra laiklik tanımına da gelebilir. Yapılan bu tartışmalar bunun ön hazırlığı mı acaba? Eğer amaç bu ise o zaman Türkiye için bu ortaçağın girişinin başlangıcı olur.” Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk M İ L L İ P İ Y A N G O Ç E K İ L D İ ‘ADAM KAÇIRMA’ İDDİASI ACI KAYBIMIZ Sitemiz sakinlerinden RAHİM ATEŞ 8 Ağustos 2007 günü vefat etmiştir. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. BASIN KONUT SİTESİ IŞIĞIMIZSIN... DEVRİM KOYUNCU 1970... ZEREN VE KOYUNCU AİLELERİ SATILIK DEVREMÜLK Bodrum Hürpa Akyarlar’da 15 30 Ağustos Devresi Tel: 0533.749 09 60 Muayene, Teşhis, Tedavi TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/İstanbul Tel: (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 İnternet: http://www.tkv.org.tr email: gen.sekreter?tkv.org.tr koordinator?tkv.org.tr 1 Milyon YTL: 152603 250 bin YTL: 545708 50 bin YTL: 471170 1000 YTL: 035216 148011 164620 172384 330387 346667 419775 484021 077967 153493 500 YTL: 000121 056917 135575 237306 327308 430228 497412 537541 006251 063144 143066 250573 342253 434541 500545 538932 006676 067220 157927 252686 348642 440128 503958 539303 009384 075594 163961 274709 362151 441085 504151 547596 017516 079212 172536 277001 380768 446463 507963 549998 021927 089636 174716 281217 385269 471561 512345 560974 025302 091934 177561 282502 401116 474514 513210 569137 026430 093046 190071 290129 401720 475960 516431 588390 027849 105219 194579 294093 403355 484646 516520 590416 030644 113674 200278 302157 413670 486076 528837 592549 031262 127654 206477 312796 422657 487925 531056 597666 031546 128322 206911 321902 427943 490519 533567 598506 053271 129196 218498 325818 400 YTL: 001690 068437 151655 219973 287311 337614 455412 541634 012081 083661 154036 220808 287410 343065 467064 545676 012714 095244 166667 221548 289023 358520 468307 551767 013925 113673 167145 222186 307355 359082 470040 558804 015635 114646 175163 241387 309420 359531 478304 565570 021651 117880 182570 252568 317450 373003 484410 573836 021897 120895 183103 259079 317628 373726 503538 577695 038972 121069 187875 260212 319147 382065 504665 583446 040282 130417 193837 261173 325926 389615 516136 591297 042276 138713 195111 262148 325930 393232 519134 593299 046656 139060 199164 266930 328173 447669 520880 596027 055711 139723 203570 272252 330508 451332 532339 596562 057420 142803 209554 273121 300 YTL: 003542 087275 140510 189532 255173 315893 411992 482169 003626 087360 142125 197157 260767 318530 423785 492292 017410 087835 142344 204910 261460 342812 425459 506608 020802 099600 142586 206540 267410 342958 432971 512610 025110 103556 148497 210559 271555 356408 447139 518239 027219 107497 149474 210644 272201 365695 447237 521242 032581 107924 155278 213311 278459 370176 448975 523366 038498 115332 157301 225855 283060 377085 449772 535618 067602 117566 159930 227167 286813 392122 461267 554695 068141 119515 160582 228716 288983 392206 462101 556263 077037 127108 165349 245550 297696 409434 463031 560060 078229 131167 177666 248061 300028 410816 472756 588755 080643 137812 189147 249712 100 YTL: 00717 05162 13620 24512 29934 47037 51808 66481 68664 85797 02753 06799 15733 25670 37148 47523 51900 66905 70900 90580 05022 07382 18098 29874 41130 47777 63416 67373 84412 97673 50 YTL: 0186 0989 1660 3742 4271 5138 7199 7598 8151 9006 0724 1585 2185 4259 4920 5219 7571 7836 8640 9270 30 YTL: 004 187 221 422 529 639 054 211 333 505 577 876 20 YTL: 05 30 36 66 78 Amorti: 2 ve 6 AKP’li başkanın kardeşine hapis istemi İstanbul Haber Servisi AKP’li Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç’in kardeşi Mehmet Genç ve yeğeni Uğur Esat Genç’in de aralarında bulunduğu 12 kişi hakkında 3 kişinin kaçırılarak alıkonulmasına ilişkin hazırlanan iddianamede 1.5 ile 49.5 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmaları istendi. Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, kaçırılma olaylarının, müşteki Ahmet Fahri Özgünaydın ve mağdur Volkan Korkut ile Cüneyt Bulut’un, Mehmet Genç’in şirketinden yaptıkları alışveriş nedeniyle doğan borçtan kaynaklandığı anlatıldı. Özgünaydın’ın, “Mehmet Genç’in olayın azmettiricisi olduğunu’’ iddia ettiği dile getirilen iddianamede, diğer şüphelilerin kendilerini polis gibi tanıtarak Genç’e ait firmanın alacağını tahsil etmek için kaçırdıkları, malvarlığının listesini yazdırıp cep telefonunu ve parasını gasp ettikleri anlatıldı. Mehmet Genç’in evinin aranması sırasında oğlu Uğur Esat Genç’in telefonuyla bir şeyler yapmasının dikkat çekmesi üzerine, telefonunun incelendiği anlatılan iddianamede, Uğur Esat Genç’in Ali Görür ve Murat Alp’e “Polisler eve geldi. Arama yaptı. Babam saklanacak şeyleri saklasın dedi’’ şeklinde mesaj çektiğinin belirlendiği bildirildi. İddianamede Mehmet Genç’in “suç işlemek için oluşturulan örgüte yardım etmek’’ ve “2 kişinin hürriyetinin kısıtlanması’’ suçlarından 10 ile 35 yıl, Uğur Esat Genç’in ise “suç işlemek için oluşturulan örgüte yardım etmek’’ suçundan 1.5 ile 4.5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep edildi. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear