24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2007 CUMA 4 HABERLER Deniz Baykal, AKP’nin, sosyal yardım amacıyla kurulan fonların paralarını çarçur ettiğini söyledi: DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Temiz Eller İçin Güç’ İsteyene Bak Sen! Seçim kampanyası sırasında, bırakın bir yana nezaketi, seçim yasaklarını ve yasaları hiçe sayan Başbakan ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir televizyon kanalında yaptığı söyleşide, “Operasyonlarda, çetelerle bağlantıları çıkan emekli askerleri, polisleri, savcı ve hâkimleri hepimiz gördük. Artık İtalya’da yapıldığı gibi Türkiye’de de temiz eller operasyonu yapılmalı. Yasalar bunun için yeterli. Ancak anayasanın sivil ve demokratik bir hale getirilmesi gerekli, bunun için halktan güç istiyorum” demiş. Temiz bir toplum demokrasinin hem gayesi, hem onsuz olmazıdır. Bu demek değildir ki demokrasilerde, zaman zaman, çeşitli odakların karıştığı yolsuzluklar olmaz. Tabii ki, olur. Ama demokrasilerde esas olan, bunların meydana çıkmasını sağlayacak kurumların bulunması ve bu olaylar ortaya çıktıktan sonra failleri kim olursa olsun, kovuşturma yapılmasının önünün açık olmasıdır.. Atalarımız “Balık baştan kokar” derler. Temiz eller için birinci şart da, önce baştakilerin dokunulmazlık zırhı ardına gizlenerek kendileriyle ilgili yolsuzluk iddialarının soruşturulmasını engellememeleridir. Başbakan, geçen dönemdeki kampanyası sırasında, milletvekili dokunulmazlığını, yalnızca kürsü dokunulmazlığıyla sınırlayarak, bu tür olayların önünü alacağını vaat etmişti. Seçilir seçilmez, dokunulmazlıkları kaldırmayacağını açıkladı. ??? AKP iktidar olduktan çok kısa bir süre sonra, işadamının, tüccarın, siyasetçinin yakınlarının, kısacası tüm vergi mükelleflerinin beyan edilmemiş, kazançlarının ve mallarının nereden bulunduğunun sorulmasını mümkün kılan Gelir Vergisi Kanunu’nun 82. maddesinin 2 fıkrası ile Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinin 7. fıkrasını yürürlükten kaldırdı. Bu maddeleri yürürlükten kaldıran, 4783 sayılı yasa 9 Ocak 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Dikkat buyurunuz, seçimler Kasım 2002’de yapıldı, yasa değişikliği Ocak 2003’te yayımlandı.Yani AKP işbaşına gelir gelmez, temiz topluma giden yolun önünü tıkamak için kolları sıvadı. Şu anda elimde genç dostum, Cumhuriyet mensubu İlhan Taşcı’nın “Maskesiz Soygun” adlı kitabı var. Bu kitabı alıp okumanızı salık veririm. Onun sayfalarını çevirmeye başladınız mı, aşağıdaki bütün olayları öğreneceksiniz: “Simit ve su satarak ‘tüccar siyaset’e başlayan Tayyip Erdoğan’ın malvarlığını nasıl katlayıp, milyon dolarlara ulaştırdığının belgeleri. İktidarı döneminde, şirketlerinin ‘sorumlu’ olabilecek ekonomik geçmişini ‘ak’layan Başbakan’ın hisselerinin 1.5 yılda yüzde 3 bin değer kazanmasının sırrı; ‘belge’sel olup akarken, AKP’nin kabine üyeleri hakkında hayali ihracattan toplu gümrük kaçakçılığına, sahte fatura düzenlemekten vergi kaçakçılığına kadar varan suçlamalar... ‘Tarikat–siyaset–ticaret’ üçgenindeki ilişkiler ağıyla şekillenen iktidarın ‘devlete yalan bilgi vermekle suçlanan’ bakanını, resmi kurumların gizli yazışmasına ‘iş takibi’ yaptığı notu düşülen kabine üyesinin, ‘terörist’le buluşmaya ev sahipliği yapan danışmanı... ‘Gelen gideni seyretmek yerine’ 500 YTL maaşla 2.5 milyon dolarlık gemi alıp yüklerini tutan çocukların, ‘ak’çalı yaşamı, 1 milyon YTL’ye villa alan çocuklarla enişteler, ABD’de alınan evler, genel müdürlük koltuğuna oturtulan damatlar ve daha niceleri... Yolsuzlukla savaşın söylemiyle yola çıkan, ama kendi döneminde yolsuzluk markası ‘alidibo’yu yaratan iktidarın başbakanının, bakanlarının; kardeşler, çocuklar, enişteler, damatlar ve yandaşlarının ekonomisinin hızla gelişip serpilişinin dünden bugüne belgeli öyküsü...” ??? Sevgili okurlar, muhterem seçmenler... Şu dakikadan tezi yok “Siyah–Beyaz” Yayınları’nda çıkmış olan bu kitabı alın ve okuyun ki, bütün gerçekleri öğrenin! Bu kitabı okuyun ki, temiz toplum için, güç isteyen kişinin geçmişini ve bugününü özgür biçimde öğrenmek olanağına kavuşabilin. Acele edin! Çünkü olası bir tek başına AKP iktidarından sonra, ne özgür basın kalacak, ne de, bu tür olayları yazabilecek, İlhan Taşcı gibi gazeteciler. Eğer Erdoğan tek başına iktidar olursa, bilin ki, ilk yapacağı işlerden biri temiz toplum için ön şart olan özgür basını ortadan kaldırmak olacaktır. Bu kitabı okuyun ve temiz toplum için güç isteyenin gerçek suretini görün! Devlet parasıyla hovardalık MURAT UYGUN/CAN HACIOĞLU SAKARYA / ESKİŞEHİR CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı “Türkiye Cumhuriyeti’nin ağzı en bozuk lideri” olarak niteledi. Baykal, “Yaptığından emin olan insan ağzını bozar mı” dedi. Sakarya Gar Meydanı’nda düzenlenen CHP mitingine katılan binlerce kişi sık sık “Vur vur inlesin Erdoğan dinlesin”, “Başbakan Baykal” sloganları attı. Baykal’a Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen ve Sakarya CHP milletvekilleri adayları eşlik etti. Baykal, sosyal yardım amacıyla kurulan fonlar için toplanan paraların çarçur edildiğini belirterek “Bu paraları hovardaca harcıyorlar. Ya da devlet büyüklerine yaranmak için harcanıyor. Ancak bizler bu paraları yoksul ailelere dağıtacağız. Kadın aile için olan insan ağzını bozar mı? Gelsin karşıma, her konuda tartışalım ama o kaçıyor. Kendine güvenen başbakan kaçar mı? Sezer’le el ele Baykal, Sakarya’daki konuşmasının ardından Eskişehir’e geçti.Buradaki mitingde kürsüye DSP lideri Zeki Sezer ile el ele çıkan Baykal, ülkenin tarihi bir süreçten geçtiğini belirterek “Türkiye seçimden sonra ya tehlikeli ve karanlık bir istikamete ya da derlenip toparlanarak güçlü bir Türkiye olarak geleceğe yürüyecek’’ dedi. Platformdan gökyüzüne beyaz güvercinler uçuran Baykal, alandakilerin “Vur vur inlesin, Unakıtan dinlesin’’ sloganları atmaları üzerine “Ne diyordu ‘Baba baba satarım’ diyordu. Baba baba sattı, şimdi sizin elinize düştü. Demokrasi böyle. Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin’’ diye konuştu. Eskişehir mitinginde ele ele kürsüye çıkan Zeki Sezer ve Deniz Baykal, DSP’nin sembolü olan beyaz güvercinler uçurdular. Kentin caddelerine asılan seçim pankartları ise ilginç görüntüler oluşturdu. (Fotoğraflar: AA) de devlettir. O kadına ‘elimi öp, mitingimize katıl’ gibi sözler ayıp sözlerdir” diye konuştu. Baykal, alanda toplananlara “Sakarya’da yolsuzluk var mı” diye sordu. Alandaki kalabalık “Her yerde var” diye yanıt verince Baykal, “Bu yolsuzlukları yapanların arasında siyasetçiler de var. Biz iktidara geldiğimiz zaman dokunulmazlığı kaldıracağız. Ancak Başbakan dokunulmazlık kalkmasın diye kendini yırtıyor” dedi. Erdoğan’ın son dönemlerde mitinglerde üslubunu bozduğunu belirten Baykal şöyle devam etti: “Başbakan’ın sinirleri de adabı da bozuldu. Bu yüzden Başbakan halka, vatandaşa ve bana saldırıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin ağzı en bozuk lideri Başbakan Erdoğan’dır. Yaptığından emin A ĞAR İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN B AŞBAKAN ERDOĞAN: ‘Terörü 1 yılda bitiririm’ SABİT HORASAN DTPMHP kavgasıyla mı uğraşacağız? ? Yeni Meclis’te DTP ve MHP’nin bulunmasının kendisini endişelendirdiğini söyleyen Erdoğan, “Biz bunların kavgalarıyla, birbirleriyle vuruşmalarıyla mı uğraşacağız, Türkiye’ye hizmetle mi uğraşacağız’’ dedi. BAYBURT (Cumhuriyet) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisince Saat Kulesi Meydanı’nda düzenlenen mitingde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yüklendi. Bahçeli’yi “ipçi” diye niteleyen Erdoğan, “Vatandaşının üzerine yağlı urgan atılır mı? Bu ne saygısızlıktır. Bunlar hiç medeniyet diye bir şey görmediler mi? Vatandaşının üzerine ip atıyor. Bölücü başı, Türkiye’ye benim iktidarımda mı geldi? Senin iktidarında geldi. O zaman idam var mıydı? Vardı ve mahkemeler bölücü başıyla ilgili idam kararını vermiş miydi? Neden uygulamadın” diye sordu. Erdoğan, yeni Meclis’le ilgili endişesi bulunduğunu belirterek “Şimdi bu bağımsızlar var ya, bunlar bu parlamentoya girecek, öyle gözüküyor. Eğer bu parlamentonun içine bir de MHP girerse bu parlamentoda ben şimdi nelerin olabileceğini düşünüyorum. Biz bunların kavgalarıyla, birbirleriyle vuruşmalarıyla mı uğraşacağız, Türkiye’ye hizmetle mi uğraşacağız? Çünkü birisi bir başka uç, birisi bir başka uç’’ diye konuştu. Erdoğan daha sonra Bahçeli’yi 22 bankanın fona devredilmesi konusuyla ilgili hedef aldı. Erdoğan, “Sayın Bahçeli, başbakan yardımcısı olarak senin vicdanın hiç sızlamadı mı? Hani sen dürüsttün? Niye vicdanın sızlamadı, niye müdahale etmedin?” dedi. ISPARTA KONYA Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, 3 gün önce Isparta mitinginde, “Tek başına iktidar olmazsam siyaseti bırakırım” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a aynı meydanda karşılık verdi. Ağar, “Ben 1 yılda terörü tamamen ortadan kaldırmazsam başbakanlığı bırakırım, siyaseti değil” dedi. Ağar, Isparta Hükümet Meydanı’nda düzenlenen mitingde yaklaşık 7 bin kişiye hitap etti. Partililer sık sık “Başbakan Mehmet”, “Satılmış AKP”, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları attı. Ağar’ı dinlemek için alanda toplananlar arasında kalabalık Süleymancı grupların bulunması dikkat çekti. Ağar, konuşmasında terörle mücadele konusuna ağırlık verdi. Ağar, “Türkiye’nin hiçbir camisinin musalla taşına şehit cenazesi getirmemeyi başarmak, hükümetin temel görevidir. Bu ülkede terörün çıkmaz yol olduğunu görmeyen, hâlâ silahla, bombayla bir şey yapılacağını düşünen varsa açıkça söylüyorum: Silahla gelen silahla gider. Türkiye kardeşlik, şefkat, yardımseverlik, merhamet ve muhabbet içinde, Mehmet Ağar’ın başbakanlığında terör sorununu aşacaktır’’ dedi. Ağar daha sonra partisinin Konya’daki mitingine katıldı. namikzafer@yahoo.com Sarıgül’den yurttaşlara çağrı MGK için yeni kararname gönderildi Demokrat oyları CHP’ye İstanbul Haber Servisi Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin 22 Temmuz günü Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden birisini yaşayacağını belirtti. “Özde Mustafa Kemal Atatürk’ün laik ve demokratik Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmak emir ve vasiyetini yerine getirmenin ulusumuzun her ferdi için vazgeçilmez” olduğunu belirten Sarıgül, “ Ülkemizin sosyal, ekonomik ve siyasi koşulları karşısında, sosyal demokrat düşünceye belki de hiçbir dönemde bu kadar ihtiyaç duyulmamıştır. Sosyal demokratlar ve CHP’nin tek başına iktidar olma zemininin her zamankinden daha uygun olduğu açıktır. Bu ortam ve koşullar içinde yeterinden fazla parçalara ayrılmış ya da ayrılmak zorunda kalmış, kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın ‘Ben demokratım’ diyen herkesi, olumsuz ve güvensiz tüm yorumlarını geride bırakarak, aşarak, siyasal düşüncemizin baba ocağı, ana kucağı olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vermeye çağırıyorum” dedi. Gül, Sezer’i hedef aldı KAYSERİ (Cumhuriyet) Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, MGK Genel Sekreterliği’ne atama kararnamesini veto eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e yeni bir kararname gönderdiklerini belirterek “MGK’yi vekâletle mi götüreceğiz? Bakanlığımda büyükelçi kalmadı” diye tepki gösterdi. Seçim bölgesi Kayseri’de basın mensuplarıyla bir araya gelen Abdullah Gül, “Atina Büyükelçimizden daha değerli birini mi bulacağız? Sayın Başbakanı’mızın ismini verdiği büyükelçi arkadaşımız Tel Aviv’de büyükelçilik yapmış, bütün Ortadoğu’yu, bütün güvenlik meselelerini bilen biri. Ne yapacağız yani? Yani MGK’yi vekâletle mi götüreceğiz?’’ diye konuştu. Irak Başbakanı El Maliki’nin seçimlerden sonra Türkiye’ye geleceğini açıklayan Gül, Irak’taki PKK’lilerin elindeki ABD silahlarıyla ilgili olarak da şunları söyledi: “ABD yetkilileri, ‘Bu silahlar Irak ordusuna verdiğimiz silahlar’ demiş. Irak ordusunu güçlü hale getirmek için herkes uğraşıyor. Biz de biliyorsunuz eğitim veriyoruz...” asirmen?cumhuriyet.com.tr Birer gün arayla Baskın Oran ve Ufuk Uras’ın seçim toplantılarını izlemek amacıyla Kınalıada ve Sultanbeyli’ye gittim. İkisi birbirinden tamamen farklı iki yerleşim bölgesi. Kınalıada, İstanbullu Ermenilerin önemli bir bölümünün yazlarını geçirdiği kendine özgü bir ada. Kınalıada, Hrant Dink’in adasıydı aynı zamanda. Yazları onunla burada buluşur, dostlukları pekiştirir, yeni yeni dostlarla tanışırdık. Baskın Oran’ın Kınalıada’ya geldiğini duyunca ben de Hrant’ın öldürülmesinden sonra ilk kez Kınalıada’ya gittim. Orada çok dostum vardı. Uzun zamandır onları da görmüyordum. Kınalıada, yazları sorunları artan adalarımızdan birisi. Bütün ön sahili denize girmeye uygun olduğu için, hafta sonu binlerce insan buraya akın ediyor. Sahilde soyunma kabini ve tuvalet olmadığından büyük sorunlar çıkıyor. Çaresiz insanlar, evlerin bahçelerine giriyor, ihtiyaçlarını gidermek için çevreyi rahatsız ediyorlar. Bunun çaresi Adalar Belediyesi’nin buraya bir altyapı düzeni kurması. Kendi Kınalıada ve Sultanbeyli… si de Kınalıadalı olan Başkan Coşkun Özden sanırım böyle bir ihtiyacı fark etmiştir. Yoksa bu rahatsızlık artarak sürüp gidecek gibi görünüyor. Kınalıadalılar, Baskın Oran’ı iskelede çiçeklerle karşıladılar. Baskın’ın özgürlükler konusundaki duyarlı tavrını, azınlıklar için yürüttüğü çabaları Kınalıadalılar en iyi değerlendirebilecek durumdaydılar. Adada Hrant’ı anarak sıcak bir akşam geçirdik. ??? Ertesi gün Ufuk Uras’ın seçim kampanyasını izlemek amacıyla Sultanbeyli’ye gittim. Sultanbeyli, tamamen sonradan ortaya çıkmış bir uzak İstanbul kasabası. Eski bölümleri yavaş yavaş toparlanırken çevresinde yeni yoksul mahalleler oluşuyor. Daha çok Güneydoğu’dan göç eden yurttaşların oluşturduğu bu kasaba irisi yerleşim bölgesi, her geçen gün hızla büyümeye devam ediyor. Sultanbeylililer, Ufuk Uras’a iki minibüs, birkaç otomobilden oluşan bir konvoy yapmışlardı. Ancak ilçenin seçim kurulu başkanı bir minibüste çalınan Kürtçe türkü yüzünden minibüstekileri gözaltına aldırmıştı. Avukatların araya girmesiyle gözaltına alınanlar serbest bırakıldılar. Sultanbeyli’nin yeni yerleşim bölgelerinden Hamidiye Mahallesi’nde bir şenlik düzenlenmişti. Bir kamyonun kasasının üzerine ses düzeni kurulmuştu. Bir genç kalabalığı coşturmak amacıyla türkü söylüyordu. Gün ortası olduğu için erkeklerin çoğu işteydiler. Kadınlar, genç kızlar, yaşlı erkekler asıl kalabalığı oluşturuyordu. ??? Sultanbeyli’ye geldiğimde kendimi bir Anadolu kasabasında gibi hissettim. Çünkü bildiğimiz İstanbul’dan çok farklı bir yapıya sahipti. İnsan tipleri, insanlar arasındaki ilişkiler daha iç içe ve daha samimiydi ve tabii işsizlik ve mesleksizlik nedeniyle insanlar daha yoksuldu. Ancak dayanışma daha güçlüydü. Mahallenin insanlarıyla sohbet ettikçe, başka bir İstanbul gerçeği yüzümüze çarpıyordu. İstanbul’a neden ve nasıl gelmişlerdi? Köyleri boşaltılan, çatışmalar yüzünden yörede yaşama olanağı bulamayan öylesine çok insanla konuştum ki! Bu kasabada AKP’ye karşı güçlü seçeneklerden birisinin Ufuk Uras’ı destekleyenler olduğunu söyleyebiliriz. Bir başka güç de Saadet Partisi. İstanbul’da en çok Saadet Partisi afişi burada göze çarpıyor. Sultanbeyli sonuç olarak İstanbul birinci bölgenin parçası. Birinci bölgede bağımsızları destekleyen DTP’lilerin oyu geçen seçimlerde 97 bin, ÖDP’nin de 8.200’dü. Bu oylar bir araya gelebilirse Ufuk Uras’ın seçilmesi mümkün görünüyor. Baskın Oran’ın aday olduğu bölgede ise DTP’li Doğan Erbaş da aday oldu. Bu nedenle burada DTP oyların dan çok sol oylar daha önemli bir rol oynayacak. ??? Daha ilk aday olduklarında Ufuk Uras ve Baskın Oran’ın adaylıklarını olumlu bulduğumu yazmıştım. Artık seçime çok az kaldı. Ben oyumu Cihangir’de kullanacağım ve Baskın Oran’a vereceğim. Baskın Oran’ın devrimci kişiliği, ezilenlere her koşul altında sahip çıkan kararlılığı, ezber bozucu kimliği nedeniyle Meclis’e girmesinden yanayım. Tek başına da olsa bir rol oynayacağına inanıyorum. Ufuk Uras’ın da Meclis’te bulunması bir sosyalistin orada yer alması açısından tarihi önemde. 1969 yılındaki seçimlerde TİP’ten Mehmet Ali Aybar ve Rıza Kuas seçilmişlerdi. O günden bu yana sosyalistler Meclis’e giremiyordu. Ufuk Uras seçilerek bu konuda da yeni bir başlangıç yapacaktır… Seçim her şeye rağmen güzel. Çünkü ne kadar engel olursa olsun sonunda halka gidiliyor… CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear