24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 HAZİRAN 2007 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 İlan Birsen Şevik: “Türk halkından acele devren satılıktır. 22 Temmuz’da AKP’yi devren ABD’ye satıyoruz; tapusunu cennette vereceğiz!” Ya ğ m u r E k i m AKP, sade anayasa yapacakmış... “Kafasının karıştığı belliydi!” BİRİLERİ, Türkiye’de sağlık ve ilaç harcamalarının üçbeş katına çıkması gerektiğini söylüyor. Bu söylem ilk bakışta kulağa hoş geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre rakamlar ortada; kişi başına sağlık harcaması ABD’de 6 bin 95 dolar, Almanya’da 3 bin 520 dolar, Fransa’da 2 bin 900 dolar, Türkiye’de 325 dolar. Ama öte yandan toplam sağlık harcamasının ulusal gelire oranı ABD’de yüzde 15.4, Almanya ve Fransa’da yüzde 10.5, Türkiye’de yüzde 7.7. Tıp Kurumu Başkanı Dr. Mehmet Altınok, bu çelişkiye dikkati çekiyor: “Sağlık harcamalarımız üçbeş katına çıktığı takdirde Türkiye, sağlık harcamalarının ulusal gelire oranında ABD’yi bile açık ara geride bırakmış olacaktır. Bu durumda sağlık harcamalarımızın ulusal gelirimize oranı yüzde 2035 olacaktır ki, böyle bir harcama düzeyinin gerçekleşmesi PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU İlaç gibi olanaksızdır, zira bu çok yüksek oranları ABD ekonomisi bile kaldıramaz. Ulusal gelirimiz artmadan sağlık ve ilaç harcamalarımızın artmasını savunmak gerçeklerle bağdaşmamaktadır.” O halde ortada başka bir hesap var. Dr. Altınok: “1980’lerden günümüze uygulanmaya çalışılan ve AKP’nin ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla oldukça hızlanan küresel eksenli neoliberal sağlık reform politikalarının nihai amacı sağlığın temel bir hak olmaktan çıkarılıp, bireylerin gücü oranında elde edebileceği bir metaya dönüştürülmesidir. Bu küresel dönüşümün ilk aşamasında başta ilaç gibi dışa bağımlı olduğumuz sağlık harcamalarında hızlı bir artış göze çarpmaktadır. Türkiye’nin 2006 kamu Bahçeli: “‘Erdoğan küresel taşeron.” Türkiye hariç her yere yaradı! Fotojenik Işık İşgüden: “120 sayfalık TBMM kitabında 192 adet Arınç fotoğrafı varmış. Fotoroman gibi geçen beş yıl için az bile!” sağlık harcamaları 20 milyar doları geçmiştir. Geri ödeme kurumlarının hizmet satın aldıkları sağlık kuruluşları ve serbest eczanelere borçlarının yanı sıra özel sağlık harcamaları da göz önüne alındığında toplam sağlık harcaması ise 30 milyar dolar sınırına yaklaşmıştır. Bu artışların bütçeye getireceği yükler, küresel finans odaklarının baskısıyla yurttaşların katkı paylarının artırılması yoluyla azaltılmaya çalışılacaktır. Sağlıkta dönüşüm sürecinde yurttaş hakları kavramı, yerini müşteri /tüketici haklarına, toplumsal bakışlı sağlık hizmeti anlayışı da birey odaklı tüketim ilişkilerine bırakacaktır.” Ama AKP gidiyor; evdeki hesaplar çarşıya uymayacak! Yıllardır sol gösterip sonunda İslamcı sağa çark eden Türk Eczacılar Birliği Genel Başkanı’nın AKP’den milletvekili adayı olması bile işe yaramayacak! Türkiye Kapitalizmi Üzerine Notlar Türkiye’nin düzeni, ‘kapitalist’tir. Hızla çözülmekte olan feodalizmin, yani köylülerin yarıköleliğine dayanan ortaçağ kurumlarının, inançlarının, geleneklerinin, göreneklerinin bu düzen içindeki ağırlıkları yer yer öne çıksa da belirleyici olan kapitalizmdir. Kapitalizm Türkiye’de devlet eliyle, devlet aracılığıyla yaratılmıştır. Sermayedarlar devlet tarafından beslenerek, gürbüzleştirilerek, büyütülerek ülkenin egemen sınıfı konumuna getirilmiştir. Cumhuriyetin ekonomi politikasının hedefi 17 Şubat4 Mart 1923 tarihleri arasında toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde kapitülasyonların kaldırılması, yabancı şirketlerin millileştirilmesi, ekonomik gelişmeye devletin sanayi yatırımlarıyla öncülük etmesi, özel girişimcilerin teşvik edilmesi olarak belirlenmişti. Cumhuriyet Halk Partisi, ‘karma ekonomi’ olarak anılan ekonomik modeli uygulayarak kapitalizmi taşıyacak yerli burjuvazinin yaratılmasına öncülük etmiştir. Bugün Türkiye ekonomisine yön veren önemli sanayi/ticaret gruplarının ortaya çıkışları CHP’nin 1950 öncesindeki tek parti iktidarı yıllarında gerçekleşmiştir. 1940’lı yıllar aynı zamanda yerli özel sermayenin ‘Türkleştirilme’ sürecine hız verildiği yıllardır; 19421944 yılları arasındaki Varlık Vergisi uygulamasıyla Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Rum, Ermeni ve Yahudilerin ekonomi içindeki güçleri çökertilerek mallarıyla servetleri devlet ve Türk özel girişimcileri tarafından ele geçirilmiştir. 6/7 Eylül 1955 olayları bu sürece konulan noktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomi tarihi Osmanlı’dan devralınan, yabancıların elinde bulunan şirketlerin önce millileştirilmesi/devletleştirilmesi, sonra büyük ölçüde özel ellere teslimi, daha sonra da bu ellerin ve devletin işbirliğiyle yeniden yabancılara devredilmesinin tarihidir. Cumhuriyet Halk Partisi’nden Adalet ve Kalkınma Partisi’ne kadar Cumhuriyet tarihi döneminde iktidar olmuş tüm siyasal partilerin ve liderlerinin katkı sağladıkları bir süreçtir bu. ??? 22 Temmuz’da genel seçimler vardır; AKP, CHP, DP, MHP; GP gibi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girme umudu taşıyan tüm partiler seçim bildirgelerini açıklamışlardır. Bilmiyorum bu bildirgeleri inceleme olanağınız oldu mu? Eğer incelemişseniz görmüş, inceleyecekseniz göreceksinizdir; hiçbiri mevcut düzenin, kapitalizmin özüne yönelik bir eleştiri getirmemektedir. Tümü de kurulu düzenden yana, düzeniçi ve kurulu düzenle barışık partilerdir. Birbirleriyle iktidar kavgasına tutuşmuşlar, didişmektedirler. Hangisi daha fazla yaygara koparırsa seçmenlerin oyunun ona yöneleceği düşüncesindedirler. Bugüne kadar gerçekleştirilen seçimlerdeki seçmen yönelimleri de ne yazık kibu yaklaşımı doğrular niteliktedir. Seçmen, ülkenin içinde bulunduğu sorunların sistemin özünden kaynaklandığını göremediğinden, dikkatini sistemin yol açtığı sorunlarda yoğunlaştırmaktadır. Örneğin, şu sıralarda ‘büyük’ kavga konusu olan Kürt sorunu da, Kıbrıs sorunu da, laikliklaiklik karşıtlığı çatışması da büyük ölçüde emperyalizm tarafından yönlendirilen, kışkırtılan sorunlardır. O halde, varlığını emperyalizmle işbirliğine bağlamış kapitalist düzenin koruyucusu olan iktidarlar, yukarıda saydığım partilerden hangisi olursa olsun bu sorunları nasıl çözeceklerdir? Hem varlığın emperyalizmle bütünleşmene bağlı olacak hem de emperyalizmin dayattığı sorunları varlığını bağladığın emperyalizme rağmen çözeceksin! Bu mümkün müdür? ??? Bu bağlamda partilerin tümünün rağbet ettikleri ‘ulusalcılık’ da havada kalmaktadır. Neoemperyalizm çağında kapitalizmin sürmesinden yana olup aynı zamanda da ‘ulusalcı’ olmak da olası değildir. Lafta tabii ki olunur da, Oyakbankçılarınki gibi olunur. (eposta: dkavukcuoglu?superonline.com) SESSİZ SEDASIZ (!) Bağımlı Şevket Çorbacıoğlu: “RTE, ‘Bağımsıza oy vermeyin’ diyor. Düz mantıkla, bağımlısına verilmesini istiyor!” AB kapısında dangalaklar beklerken BU hükümetin, kendini en başarılı bulduğu alan ekonomiydi, para politikalarıydı. Şimdi adama sormazlar mı; Avrupa Birliği görüşmelerinde açılması gereken “Ekonomi ve Parasal Politikalar” başlığı ne oldu da rafa kalktı? Evet, Fransa karşı çıktı! Peki niye? Niyesi yok! Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine şiddetle karşı çıkan; Türkiye’ye ancak imtiyazlı ortaklık verilebileceğini savunan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy öyle istedi, o kadar. Bu durumda ne yapmak gerekiyor? RTE’nin evlendirmediği çocuğu kaldıysa; bir düğün yapıp Sarkozy’i nikâh şahidi olarak çağırsa Fransa’yı kafa kola alabilir mi acaba! Açın, kendini “kocaman” ilan etmiş gazetelere bakın; iktidarı yağlayıp yıkamaktan başka bir şey görmüyorlar; Fransa’nın indirdiği darbeyi ellerinden gelse iç sayfalarında bile görmeyecekler. Öte yandan Avrupa Birliği, İslamcı iktidarın umurunda mı? Hayır! İslamcının tek derdi; türbandı. Ne zaman ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; İslamcılara “Haydi başka kapıya” dedi; AKP’nin Avrupa Birliği aşkı bir anda bitti. Fakat demokrasi budalaları hâlâ farkında değiller; İslamcıların kuyruğundan ayrılamıyorlar. Böylesi dangalaklar sayesinde, yarın imtiyazlı ortaklık bile Türkiye için uzak bir hayal olacaktır! behicak?yahoo.com.tr Mandacı Akif Kökçe: “Emperyalizme yanaşanların ilk görevi Türk ordusuna saldırmak oldu. Beyler mandaya değil, kumandaya karşı!” ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK C. Roth’un Avrupa Şovenliği Alman Yeşiller Partisi Eşbaş ülkemizin diğer tüm ülkelerden kanı Claudia Roth, ülkemizde “fark”ını anımsatmak; AB de pek seviliyor; çünkü “hem AB dahil dünyanın tüm coğrafyalahem de Türkiye yanlısı”… Ül rında “olmayan” eşsiz bir özelkemizin AB üyeliğinde liğimizi göstermek için; üstelik “zor”lanmasına çok üzülenlerin yıllar süren “mücadele” ile koadeta yüreklerine su serpen bir nulmuştu. “AB parlamenteri”… “Mücadele”nin tek nedeni ise Medyamız da buna katılıyor sadece bize ait olan bu değerin olacak ki Roth’un her ziyareti, önemini Karayolları Genel Müher konuşması, muhalefet lider dürlüğü’ne anlatmaktaki zorlanlerimizden çok daha fazla sayfa ma değildi… Karayolları kenalarda, ekranlarda yer alabili rındaki işaret ve levhalara ait yor… “yönetmelik”te de böyle bir taNitekim geçen hafta Türk Gi bela tanımlanmadığından, rişim ve İş Dünyası Konfederas “mevzuata aykırı” bulunan yayonu’nun düzenlediği “İş Dün zının trafiğe zarar “vermeyeceyasında Kadın” sempozyumun ği”ni kanıtlamak uzun ve sabırlı daki konuşması da yerli siyaset çabaları gerektirmişti… çilerimizi kıskandıracak kadar Şimdi Roth, örneğin bu tür “medyatik”ti... “mevzuatlarımız”ı eleştirmek AKP’nin 22 Temmuz’da “ezi yerine “Asya ve Avrupa kıtaci bir çoğunsı”nda bulunduluk”la seçimi kağumuzu “AB’ye zanacağını beliranımsatmayın” ten; son zamandiyerek, eminim lardaki “ulusal” ki aslında kendisihareketlerden de nin bile kıskandığı (acaba “Cumhuevrensel özgünlüriyet mitingleri” ğümüzü; dünyaya mi?) AB reformçok daha yüksek ları adına (acaba sesle anlatmamız AKP adına mı?) gereken kültürel kaygı duyduğunu zenginliğimizi açıklayan “gizlememiz”i Roth’un manşetöneriyor! lere çıkan uyarısı Kimlik değerleise Boğaz Köprürini, AB’nin “Avsü’nün Anadolu rupa şovenliği” çıkışındaki “Asuğruna böylesine ya’ya hoş geldigözden çıkartabiniz” tabelasının len bir “yeşil par‘Uygarlık’ların kaldırılmasıydı… lamenter” için, farkında değil... Roth, “neden acaba bizim yeşilasıldığını anla(ya)madı”ğını lerimiz ne diyor, merak konugizlemediği bu tabelalara öylesi su… ne tepkiliydi ki adeta direktif ve Kimlik değerimiz rircesine “Derhal indirilmeli!” Roth’un “anlayamadı”ğı şu; diyerek gerekçesini de şöyle belirtiyordu: “Türkiye’nin bütü iki kıtada birden yaşamamızın nü Avrupa’dır. Bu yazılarla, İs anlamı sadece “coğrafî” değil, tanbul’un ‘sadece bir kısmı’nın daha da önemlisi “kültürel”dir. Avrupa’ya ait olduğu söyleni Bu ayrıcalık “biz”i tanımlar ve yor. Türkiye’nin Avrupa’ya ait “bize ait”tir. Türkiye, çok alışılmış bir söyolmadığını söyleyenlere hak veriliyor.” (19 Haziran 07/Sa lemle, Batı ve Doğu uygarlıkları arasında bir köprüdür. Daha az bah) vurgulanan deyişle, Asya ve AvYüzeysel bakış rupa kültürlerinin buluştukları Roth’un AKP hayranlığı ile yerdir. Nadiren söylenen, ama en Türkiye’de yükselen ulusal du derinlikli ifade olarak da; “Doyarlılığa kaygılarını siyasal ya ğu’dan gelenler için Batı’nın zarlarımıza bırakalım… Köprü başladığı; Batı’dan gelenler deki tabelalara bu denli “yüzey için de Doğu’nun başladığı ülsel bakış”ı; dahası, bu coğrafya ke”dir… nın “farklı konum”undaki evİşte AB, böylesi bir tarihsel rensel değeri “anlamaması”, zenginlikle birlikte yaşamayı istemsil ettiği “çağdaş Avrupa ter uygun görür; ister görmez; uygarlığı” adına da düşündürü kendisi bilir.. ama bir “yeşil” cü değil mi? olan, yani bizim bildiğimiz “külDemek ki Roth, Türkiye hak tür ve çevre değerleriyle bükında her şeyi öğrense bile, ülke tünleşmiş kimlikleri savunmamizin tarihten gelen uygarlık sı gereken bir parti”nin eş başkimliğinin “özgün değerler”i kanı olan Roth’un, “Asya’daki konusunda hiçbir şey bilmiyor. Avrupa”yı ve “Avrupa’daki Her gelişinde gece gündüz bera Asya”yı da kavraması, hatta “saber olduğu Türk dostları da ona vunma”sı gerekmez mi? bu konuda hemen hiçbir şey öğretmiyor olmalılar… Anımsanacaktır; o tabelalar, ekinci?cumhuriyet.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci?mynet.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc?yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Haziran www.mumtazarikan.com 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Yurdumuzun sulak 1 alanlarında 2 da yaşayan ve 3 “boz dalağan” da deni 4 len ördek cin 5 si. 2/ Lantan 6 elementinin 7 simgesi... Oyma ağaç kap. 8 3/ I. Dünya 9 Savaşı’nda 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Osmanlı ordusunda 1 I T I R Ş A H İ kullanılan bir tür 2 S E R A K AMA başlık. 4/ Büyük karS P İ R A L deş, ağabey... Dü 3 P R P şüncesizce her işe 4 A M E T İ S T atılan; cüretkâr. 5/ 5 T A Ş M A P İ AMON Öfke nöbeti... Kata 6 U L A K A L İ rakt hastalığına veri 7 L İ R İ K len bir başka ad. 6/ 8 A Z L İ G İ Z Hindu inanışında, 9 M E T R ONOM tanrısal bir varlığın dünyadaki bir kötülüğü önlemek üzere insan ya da hayvan bedenine bürünmesi... İsrail’in plaka imi. 7/ Büyümemiş karpuz... Gözleri görmeyen. 8/ Türk müziğinde faslın başında ve ortasında çalgıcıların doğaçtan yaptığı gezinti. 9/ Elma, armut, kayısı gibi meyvelerin kurutulmuşu... İşlemeli mendil ya da peşkir. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir tür büyük eşekarısı. 2/ Bir nota... Sert ve fazla kızarmayan bir domates türü. 3/ Kabak yapraklarını andıran geniş ve etli yaprakları olan, kırda ya da su kıyılarında yetişen bir bitki. 4/ “ Gündüz”: Yazarımız... Hücum. 5/ Kirli ve gizli işler yapan bir çetenin başı... Isparta’nın bir ilçesi. 6/ İnternette, bir kullanıcı adının altında yer alan grafik ya da resim... Vilayet. 7/ Halk dilinde “huysuz, aptal” anlamında kullanılan sözcük... “Fakat, lakin” anlamında kullanılan bağlaç. 8/ Parçalara bölme. 9/ Yağmur suyunun biriktiği çukur yer... Ünsüzle biten bir sözcüğün ünlüyle başlayan sözcüğe bağlanarak okunması. CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear