26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 HAZİRAN 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul 9 Stockholm PB B B B B B B B PB 30 34 30 31 34 36 38 35 25 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB Y Y Y PB PB PB Y PB 27 24 25 25 31 28 28 25 33 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y Y Y Y Y Y Y 32 30 34 39 33 32 30 23 20 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı bulutlu, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Güneydoğu Anadolu’nun güney ve doğusu ile Sinop, Tokat, Sıvas, Bingöl ve Hatay çevreleri sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Y 22 Helsinki Y 15 Stockholm Y 22 Londra Y 25 Amsterdam Y 24 Brüksel Y 26 Paris Y 26 Bonn PB 25 Münih Y 20 Yağmurlu Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih PB Y PB Y Y B PB PB Y 26 32 26 26 33 31 26 31 30 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı PB Y PB Y PB Y PB B PB 24 38 32 41 27 35 26 35 35 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada bir bu yana dalgalandırıyor. Bu kez Şanlıurfa’da daha açık, daha anlaşılır bir ifadeye yer vererek konuştu. “Er veya geç” diyor, altını çizerek; Cumhurbaşkanlığı ile ilgili sandık, halkımızın önüne gelecek! Er’den vazgeçmiş, geç olacağını söylüyor. Anayasa Mahkemesi’nden umudunu kesmese hemen her alanda bencillikten kurtulamayan RTE gibi bir siyaset adamı böyle mi konuşur? Yüksek Mahkeme’den son anayasa değişikliğini onaylayacak bir karar çıkması umudu olsa RTE; cumhurbaşkanını halkın seçmesinin artık engellenemeyeceğini bağıra çağıra sürekli işler, üstelik halka gitmekten kaçıyor diye saldırdığı muhalefeti suçlar… Cumhurbaşkanı Sezer’in referandum süresini 120 günden 45 güne indiren yasayı veto etmesi bekleniyor. RTE, Çankaya’nın referandum yasasını onaylayacağını kestirebilseydi, 22 Temmuz’da seçmenin önüne iki sandık konulacağı iddiasının artık gerçekleştiğini ilan ederdi. Halk sloganına sarılarak yoksulluk, yolsuzluk vaatlerini unutturmaya çalışıyor. Seçim propagandasındaki temel öğe ne ekonomi, ne sosyal dengesizlikler ne de rejim üzerine kurgulanan oyunlara hizmet eden politikalar… Halkı överek, gururunu okşayarak yeniden cazibe merkezi durumuna gelmeyi planlamış, uyguluyor. Halka doğru söyleyeceği tek bir slogan kaldı: “Senden büyük Allah var!” ??? Sanki inanmayan, karşı çıkan varmış gibi; cumhurbaşkanını, başbakanı, Meclis başkanını halkın seçmesinden muhalefetin kaçamayacağını söylüyor. Demokrasinin temel yapısında zaten bu gerçek yatıyor. Halk bir partiyi iktidara getiriyor. Milletin vekillerini sadece bir başbakan, bir meclis başkanının yanı sıra, halkı temsil etmesini istediği bir cumhurbaşkanını seçmekle görevlendiriyor. Şimdi biri çıkmış ortaya; başbakanı, Meclis başkanını milletin vekilleri seçsin amma cumhurbaşkanını milletin temsilcileri seçmesin diye aylardır siyaseti geriyor, halkı tedirgin ediyor, türlü söylentilerin çıkmasına vesile oluyor. Oysa halk, bir partiyi tek başına iktidara da getirse, ülkenin koalisyonlarla yönetilmesi iradesini de gösterse.. yazılı olmayan bir kuralın işlemesini bekliyor. Anlaşarak, uzlaşarak, tabii öncelikle ulusun kavrayıp kucaklayacağı şunun bunun değil cumhurun başkanını seçin diye buyuruyor. Ne çare ve ne yazık ki; ülkemizi beş yıla yakın süredir yöneten RTE, yasaları, anayasayı umursamadığı gibi dilediği yerde halkı, dilediği yerde milletvekillerini kendine özgü demokrasi anlayışına uydurabilmek için kullanıyor. ??? Esastan görüşeceği son anayasa paketini Anayasa Mahkemesi iptal eder veya etmez. RTE’nin 22 Temmuz’da seçmenin önüne iki sandık koyacağını iddia eden yüksek sesli böbürlenmeleri gerçekleşecek mi, yoksa.. başka yasal olanaksızlıklar, Başbakan’ın önünde atlanması zor bir engel oluşturacak mı? Bakalım: Anayasanın 79’uncu maddesi, “Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halkoyuna sunulması işlemlerinin genel yönetim ve denetimi de milletvekili seçimlerinde uygulanan hükümlere göre olur” dediğine göre referandumu da bir seçim olarak görüyor. Seçimlerin temel hükümlerine ilişkin yasanın birinci maddesi; “Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların sunulmasında bu kanun hükümlerinin uygulanmasını” emrediyor. Bir başka madde daha var. Anayasanın 67’nci maddesinin son fıkrası, “Seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağını” emrediyor. Bu yasal koşullarda referandum beyefendinin düşlediği gibi hemen uygulanabilir mi? RTE ve peşine takılan kadro oluşturdukları bataklığın içine düştüler; her kıpırdanışlarında biraz daha fazla batıyorlar. Öngördükleri senaryoların her birinin anayasa ve yasalar karşısında batağa saplandığını halkın gözünden kaçırmak için… …Halk dalkavukluğunu seçim kampanyasına malzeme yapıyor, yapıyorlar. Senaryolu saldırı ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY AKP’nin çifte standardını da ortaya koydu. Gerek Erdoğan gerekse Gül, ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi tarafından yayımlanan ve bütün Ortadoğu’nun yanı sıra Türkiye’de de sınırların değişmesini öngören haritaya kuvvetli tepki vermediler. Hatta, AKP hükümeti, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın hemen hemen bütün Ortadoğu ülkelerinde ciddi tepkiye neden olan, “Ortadoğu’da sınırlar değişmeli” yönündeki sözlerine net bir yanıt vermekten bile kaçındı. Ancak söz konusu düşünce kuruluşunun düzenlediği ve iki Türk generalinin de bulunduğu ileri sürülen toplantıda ele alınan Türkiye senaryoları, ABD yönetiminin Türkiye’ye ilişkin yaklaşımlarını ilk elden aktarması ile bilinen bir gazeteci tarafından basına sızdırılınca, AKP hükümetine “tepki verme” fırsatı ortaya çıktı. Ancak bu noktada AKP, Washington yönetiminden çok askere yönelik eleştirel bir tutum içine girmeyi tercih etti. Dışişleri Bakanı Gül dün Hürriyet gazetesinde yer alan demecinde, “ABD’deki gibi birçok ülkede böyle düşünce kuruluşları var. Birçok ülke ile ilgili fanteziler yaparlar. Uzakdoğu, Latin Amerika ülkeleri de dahildir bu fantezilere. Bunların bazıları, yönetimle de ilişkilidir. Birçoğu da zaten bu iş için ARINÇ, GENELKURMAY’DAN AÇIKLAMA İSTEDİ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Bülent Arınç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Hudson Enstitüsü’nde yapılan toplantıya ABD’deki Türk büyükelçiliğinden 2 askeri ataşenin katıldığını, bugüne kadar bir yalanlama olmadığı için bunun doğru olduğunu düşündüğünü söyledi. Arınç, “Böyle yakıştırmalar ve senaryo üretme ne kadar büyük yanlışsa, buna katılmak, katıldıktan sonra da itiraz etmemek, hatta böyle bir toplantıyı yetkili kurumlara bildirmemek de aynı şekilde yanlıştır. O toplantıya resmi sıfatlarıyla iştirak eden asker kişiler ya da büyükelçilik mensuplarının, toplantıdan çıktıkları anda büyükelçiye ya da askeri kuruma bunu bildirmesi gerekirdi. Şu ana kadar Genelkurmay Başkanlığı’ndan bu kişilerin toplantıya katılıp katılmamaları noktasında tatmin edici bir açıklama yapılmadı. Bilgilendirmeyi bekliyoruz” diye konuştu. para alırlar. Bir tür halkla ilişkiler çevreleridirler. Gerekirse en aykırı görüşleri dile getirirler. Çok fazla ciddiye almamak lazım. Gazetelerden okuduğumuz doğruysa TSK mensuplarının böyle deli saçması şeylere gereken tepkiyi koyup, ağızlarının payını verip, salonu terk etmeleri gerekirdi” değerlendirmesini yaptı. cevabı vermişler, ya toplantıdan çıkmışlardır’ ifadesini kullanmışlardır. Sayın Bakanımızın dile getirdiği bu hususların gazete (Hürriyet) tarafından maksadını aşacak şekilde takdim edildiği görülmektedir.” Başbakan Erdoğan da, İslam Başkentleri ve Kentleri Teşkilatı’nın 11. Genel Kurul Toplantısı’na gelişinde, gazetecilerin Hudson Enstitüsü’nün Türkiye’ye yönelik senaryosuyla ilgili sorularına “Deli saçmalarıyla uğraşmayın” yanıtını verdi. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ise ABD’nin tingtang (lobi) kuruluşlarıyla ünlü bir ülke olduğunu, bu kuruluşların ortaya sürdükleri bazı tezler le çeşitli sonuçlar elde etmeye çalıştıklarını belirtti. Şener, “Bunlar bazen mantıklı olabileceği gibi bazen de bu üniversitenin yaptığı gibi fantezi sınırlarını zorlayabilecek nitelikte olmakta” dedi. TSK’yi hedef aldılar Hükümet üyelerinin bu açıklamalarının yanı sıra basının senaryoya yaklaşımı da dikkat çekti. Haritaya aynı tepkiyi göstermeyen basının senaryoları manşetlerine taşıması soru işaretleri yarattı. Dinci basın ise senaryoları askerleri eleştirmek amacıyla kullandı. Basına yansıyan bazı haberlerde, Hudson Enstitüsü’nde düzenlenen kapalı toplantıda, Türkiye’de eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu’nun bir suikasta kurban gitmesi, İstanbul’da PKK’nin saldırısı ve Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi gibi olasılıkların gerçekleşmesi durumunda ABD’nin tepkisi ve Türkiye’de neler olabileceği üzerinde tartışıldığı ileri sürülmüştü. Hudson Enstitüsü’ndeki toplantının Zeyno Baran imzalı davet mektubunda ise “Bir dizi olayın Türkiye’yi, K.Irak’ta PKK’ye karşı operasyon düzenlemeye sevk etmesine ilişkin akla yakın bir senaryo geliştirdik. Bu kapalı, of the record toplantıya katılanlar, bu krizi müteakip olayları (oynayacaklar)” denilmişti. Dışişleri’nden yalanlama Öte yandan dün akşam saatlerinde konuyla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklama geldi. Açıklamada şöyle denildi: “Sayın Bakanımız, toplantıda yer aldığı belirtilen Türk yetkililerle ilgili olarak, ‘Ya gereken TÜLAY TUĞCU ‘Hukuksuzluğa uğramak üzdü’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, ABD’deki Hudson Enstitüsü’nün “Türkiye’ye yönelik senaryolarında’’ “suikasta uğrayacak kişi” olarak gösterilmesinin kendisini üzdüğünü söyledi. CHP lideri Deniz Baykal da “şeytanın aklına taş getirmek” olarak değerlendirdi. Tuğcu, olayı basından öğrendiğini, ayrıntılı bilgi sahibi olmadığını söyledi. Tuğcu, “Ancak öncelikli olarak orada bulunduğu ileri sürülen Türk yetkililerinin açıklama yapmasını bekliyorum. Hayatını hukuka adamış birinin, hukuksuzluğa uğraması beni üzdü’’ dedi. Senaryoya ilişkin yorumda bulunmak istemediğini belirten Tülay Tuğcu, senaryoda hedef gösterilmesiyle ilgili herhangi bir hukuki yola başvurmayacağını da söyledi. Türk milleti narindir, ağır sözü kaldırmaz... Senaryolara kızar, gerçeklere aldırmaz! Önce senaryoyu aktaralım: ABD’de Hudson Enstitüsü bir toplantı yapıyor. Toplantıda Türkiye üzerine bugün karşı karşıya kaldığımız gerçekler kadar korkunç bir senaryo tartışılıyor. Ana soru şu: Türkiye nasıl Irak’a sokulur? Büyük bir suikast yaşanacak, büyük bir bombalı saldırı yapılacak... Çok kişi yaşamını yitirecek, Türkiye’nin Irak’a girmesi şart hale gelecek! Bunun üzerine çeşitlemeler... Hötson, affedersiniz Hudson gibi kuruluşlar bu tür toplantılar yapıp, en uç duruma göre nelerin şekillenebileceğini tartışırlar. Belki de Bush’a yönelik bir saldırı yapılması sonrasında nelerin olabileceğini bile konuşmuşlardır. NATO kapsamında da NATO üyesi ülkelerden birine saldırı olması halinde, ötekilerin ne yapacağına ilişkin bir dizi senaryo vardır. Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından bu senaryoların biçimiçerik değiştirdiğinden de hiç kuşkumuz yok. ??? Yukarıda aktardığımız adı üstünde bir senaryo... Şimdi gerçeğe dönelim... ABD’nin Silahlı Kuvvetler dergisinde geçen yıl haziran ayında bir harita yayımlandı. Emekli asker Ralph Peters’in hazırlayıp sunduğu haritada bütün Ortadoğu’nun sınırları değişiyor. Bundan Türkiye payını alıyor. Türkiye topraklarından ilk aşamada iki devlete daha pay veriyorlar. İran payını alıyor, Azerbaycan aşağı doğru sarkıtılıyor. Pakistan payını alıyor, okyanus kıyılarını ara ki bulasın... Harita, bir düşünce kuruluşunun olasılıklar tartışmasında değil, ABD’nin Silahlı Kuvvetler dergisinde yer alıyor. Cumhuriyet bu haritayı manşetine taşıdı ve sordu: ABD, Türkiye’yi müttefik olarak görüyorsa bu haritalar ne oluyor? ABD yetkililerinden kaçamak yalanlamalar dışında tepki gelmedi. Ya hükümetten? Tıs çıkmadı... Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Türkiye’nin daimi cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül, o günlerde susmayı yeğledi. Yöneltilen soruları yanıtlamaktan kaçındı ya da “Bunları ciddiye almamak lazım” türünden sözlerle geçiştirdi. ??? Aynı Gül, ABD’deki senaryolara çok bozulmuş. Bunların deli saçması olduğunu, kimi kuruluşların bu tür toplantıları çok yaptığını söyledikten sonra ekliyor: “Toplantıya Türkiye’den iki askeri yetkili katılmış... Terk etmeleri gerekirdi...” Birkaç gündür AKP ve medyasının altını üstünü çize çize vurguladığı da bu. Toplantıya, Dışişleri’nden ya da Türkiye’den başka bir kurumun temsilcisi katılsa, hiç mesele yapmayacaklar. Aynı medya, tıpkı hükümet gibi yukarıda sözünü ettiğimiz haritaya da kayıtsız kalmıştı. Pek çok olayda olduğu gibi yine ABD merkezli; Türk askerini yıpratma çabasının tipik bir örneğiyle daha karşı karşıyayız. Bu toplantıda takınılan tutum yanlış da olabilir, eleştirilebilir... Ama yapılan eleştiriden öte saldırı... Senaryonun üzerine, senaryolar yazılarak yapılan bir saldırı... Hükümetin ve medyanın bu tavrı Türkiye’yi Irak bataklığına girmekten daha kötü bir ortama sürükleyecek: Birbirimize girmek! Bu tür haberleri en çok kimlerin kaşıdığına bakınca insan sormadan edemiyor: Yoksa birileri son “gülen” mi olmak istiyor? ankcum?cumhuriyet.com.tr ABD Dışişleri Bakanı Rice, Irak Dışişleri Bakanı Zebari ile görüştü. (Fotoğraf: REUTERS) Erdoğan’ın davetine yanıt yok Rice: Üçlü mekanizma hızlandırılsın WASHINGTON (AA) ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, terör örgütü PKK’ye karşı mücadelede Türkiye, ABD ve Irak arasında oluşturulan üçlü mekanizmanın hızlandırılması çağrısında bulundu. Bakan Rice, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile yaptığı görüşme konusunda bir brifing düzenledi. Rice’a, toplantıda terör örgütü PKK konusunun ve örgüte karşı olası önlemlerin konuşulup konuşulmadığı soruldu. Rice, “Irak Dışişleri Bakanı’yla görüşmemde PKK’ye ilişkin konuları ele aldık. Irak topraklarının, terör eylemleri için komşu ülkelere ve özellikle Türkiye’ye karşı kullanılmasına izin verilmemesinin önemini konuştuk” dedi. Bakan Rice, “Irak, ABD ve Türkiye tarafından bir süre önce oluşturulan üçlü güvenlik mekanizmasının ve bu mekanizmanın işleyişinin hızlandırılmasının önemini konuştuk, çünkü Iraklılar da biz de Irak topraklarının terörist eylemler için komşu ülkeye karşı kullanılmasını istemiyoruz” diye konuştu. Baykal: Şeytanın aklına taş getirmek CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ABD’de böyle senaryolar etrafında gelişmeleri öngörmeye çalışan kurullar bulunduğunu belirtti. Baykal, “Bu onların yaygın yaptıkları bir çalışma. Ama beni rahatsız eden, bir önemli yargıcın bir cinayete kurban edilmesi senaryosunun somut bir kişi hakkında öngörülmüş olması. Bu, şeytanın aklına taş getirmek’’ dedi. El Maliki’nin gözü Kürtlerde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Irak Başbakanı Nuri el Maliki, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ankara’ya davetine olumlu ya da olumsuz bir yanıt vermemeyi tercih ederken, dikkatini de Kürt grupların tutumuna çevirdi. Edinilen bilgilere göre El Maliki, Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Derya Kanbay’ı kabul ederek görüştü. Görüşme sırasında El Maliki, davete icabet edip etmeyeceği konusunda herhangi bir yorum yapmaktan kaçındı. Görüşmede PKK konusu da gündeme geldi. Ancak El Maliki, PKK konusunu özel olarak değerlendirmek yerine, Ortadoğu ülkelerindeki Sünni destekli İslami terör bağlamında ele almayı tercih etti. El Maliki radikal Sünni gruplara yakın duran AKP hükümetini üstü örtülü olarak eleştirdi. El Maliki, görüşmede İslam ülkelerinin şiddet ve terörle mücadelede kardeşlik ve yardımlaşma ilişkilerine ihtiyaç duyduğunu dile getirdi. El Maliki, söz konusu tavrını, “Terör, lrak’ta, Türkiye’de, Suriye’de, Lübnan’da, nerede olursa olsun aynı şeydir. PKK’nin Türkiye’ye karşı gerçekleştirdiği saldırılardan kaygı duyuyoruz” sözleri ile ortaya koydu. Başbakan Erdoğan ‘Terörle ilişkili partiyle koalisyon kurmayız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, terör örgütüyle bağlantısı olan ve terör örgütünü “arka bahçesi” olarak tanımlayan bir anlayışla AKP’nin bir araya gelmesinin mümkün olmadığını ifade etti. Erdoğan, CNN Türk’te “Seçim Arenası” adlı programda soruları yanıtladı. Erdoğan, seçimlerden koalisyonun çıkması durumunda “DTP ile koalisyon yapar mısınız” sorusunu “Terör örgütüyle bağlantılı olan bir anlayışla bir araya gelmeyiz. Biz bir defa şu anda konuşmanın çok erken olduğunu söylüyoruz. Ancak Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin gelmiş olduğu bir çizgiye gelmiş bir partiyle de bizim koalisyon yapmamızdan daha tabii bir şey olamaz” diye yanıtladı. Erdoğan, Genelkurmay ile hükümetin farklı düşünebileceğine işaret ederek “Ben bir yürütme organının başı olarak, benden önce gelen yürütme organı nasıl hareket etmişse aynı şekilde hareket ettiğim halde, bunun karşılığını bu kurumlardan aynı şekilde bulamazsam, bunun bedelini kim öder? Ülke öder” diye konuştu. / IŞIL ÖZGENTÜRK Sevdiğim işi yapabilme hakkımı talep ediyorum! ? Baştarafı Arka Sayfada Kim bilir gene kaç kişi istemeden kimya mühendisi, kaç kişi işletmeci, kaç kişi eczacı olacak. Belki biri gastronomi okumak istiyordu, bir başkası peyzaj mimarı olmak, bir diğeri o dağ senin, bu ova benim maden aramak istiyordu. Kim bilir... Bu konu gerçekten hepimizin tahmin ettiğinden çok daha önemli. Altı yıllık sinema atölyesi hocalığım sırasında bu gerçek defalarca masaya geldi. Her meslekten genç, orta yaşlı, yaşsız olarak nitelendirebileceğim öğrencilerim, bu sorunla ilgili pek çok çalışma yaptılar ve doğal olarak kendilerinin ve çevrelerindeki kişilerin mesleki kaderlerini ve bu kaderin getirdiği yaşamı didik didik ettiler. Şimdi bir örnek vermek istiyorum; diliyorum bir yerlerde ÖSS kıskacında kıvranan bir gencecik insan bu örneği okur ve birden yaşasın “çözdüm” diyerek çığlıklar atmaya başlar. Bir kişi bile yeter. Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Esra’nın atölyeye getirdiği öykü şöyleydi. “Eda son derece disiplinli, çalışkan bir öğrencidir. Başarılıdır ve hayata karşı her zaman meraklıdır. Dayısının ona armağan ettiği fotoğraf makinesiyle her yere girip çıkmak ve insan fotoğrafları çekmek onun vazgeçilmez bir tutkusudur. Eda o yıl ÖSS’ye girer ve soluğu kuzenlerinden birinin işlettiği kıyı kasabalarından birindeki dalış okulunda alır. Bir ara dalış sertifikası olduğu için dalış okulunda çalışmaya başlar. Bu arada National Geographic dergisinden bir grup oraya sualtı fotoğrafları çekmek için gelir. İçlerinde bir kadın fotoğrafçı vardır. Zaman içinde Eda kadın fotoğrafçının asistanı olur. Çalışmalar sırasında kimi zaman kadına hayranlık duyar; kimi zaman onun aile, yerleşik bir düzen gibi kavramları reddetmiş olmasını yadırgar, hatta onu içten içe suçlar. Yaz geçer, fotoğraf ekibi işini bitirip döner ve fotoğrafçı kadın Eda’ya sualtı fotoğraf makinelerinden birini armağan eder ve bir kart verir; bir gün canı bu işleri yapmak isterse başvurabileceği bir adrestir bu. Eda da İstanbul’a döner; ÖSS sonuçları açıklanır; Eda iyi bilinen bir üniversitenin işletme bölümünü kazanmıştır. Aile ve arkadaşları bayram eder, Eda da heyecanlanır. Sadece bir kız arkadaşı Eda’ya ‘gerçekten işletme okumak isteyip istemediğini’ sorar. Eda ilk kez bu soruyla karşılaşmıştır.” Hikâye burada biter, bundan sonrası herkesin geliştirebileceği pek çok sona açıktır. Öyle de oldu ve tam on kişi ayrı bir Eda hikâyesi getirdi. Kiminde Eda işletme okudu, başarılı bir iş kadını oldu, ama bir travma onun yaşamını sorgulamasına yol açtı ve Eda, kadın fotoğrafçının ona armağan ettiği ve uzun süredir kullanmadığı fotoğraf makinesini alıp yollara düştü. Kiminde Eda tüm baskılara rağmen işletme okumadı; çıraklıktan başlayıp fotoğraf sanatçısı oldu.Yoksulluğu ve desteksiz ayakta durmanın ne kadar zor olduğunu anladı ve bütün bunlara rağmen başarmanın keyfini yaşadı. Çok dramatik hikâyeler de vardı; birinde Eda yaşamının nasıl başkaları tarafından yönlendirildiğini anlayıp derin bir bunalıma girdi ve intihar etti. Bu en uç hikâyeydi. Bu örneği çoğaltabiliriz, çevrenize bakın ve bir kere daha düşünün! Acaba siz nasıl bir yaşam istiyorsunuz? Hiçbir zaman, hiçbir şey için geç değildir. “Sevdiğim işi yapabilme hakkımı talep ediyorum!” diyenlerin yolu açık olsun. Sevgiler! ‘Derin Türkiye var’ “Türkiye’de derin devlet var mı” sorusunu ise Erdoğan, “Derin Türkiye vardır” diye yanıtladı. Erdoğan, “Kurumların içinde maalesef kamu hukukunu tersyüz ederek etrafından dolaşmak suretiyle adım atanlar, çalışanlar var. Sıkıntı buradan geliyor” dedi. 1. KOŞU: F: Aksüt (2), P: Cannazire (9). 2. KOŞU: F: Gülözkan (5), P: Ceylanım (4). 3. KOŞU: F: Nur Yıldızı (12), P: Mersinbeyi (8). 4. KOŞU: F: Derin Efe (5), P: Niran (12), PP: Argent (3), S: Mehmet Bora (4). 5. KOŞU: F: Dürdane (6), P: Ekinokshan (8), PP: Sadun Ağa (10), S: Reishan (2).6. KOŞU: F: Mirşanhan (3), P: Ahmet Bey (5), PP: Cihanber (7), S: Batuhanbey (2). 7. KOŞU: F: Selen Sultan (6), P: Sabin (4), PP: C. Boksör (2), S: K. Paşa (5). 8. KOŞU: F: Real Storm (4), P: Run For Osman (6), PP: Yucatan ALTILI GANYAN (9), S: Voltage (10). 9. KOŞU: F: 5 6 3 6 4 1 Ekinci (1), P: Katı Fırtınası (11), 12 8 5 11 PP: T. Zuhal (15), S: Recephan 3 10 7 15 CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear