24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 HAZİRAN 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN Ukrayna’da bir gazete, Estonya’yı eleştirirken Atatürk’ün Anzak askerleri için söylediği sözlere atıfta bulundu 9 DEĞİŞEN DÜNYADAN HÜSEYİN BAŞ Estonya krizi ve Atatürk örneği ‘B söylediği 1934 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın üzerinden sadece 16 yıl geçmişti. u memleketin Estonya’nın bağımsızlığını toprakları kazanmasından anıtmezarı üstünde kanlarını kaldırmasına kadar geçen döken kahramanlar! süre ise Osmanlı’nın Burada bir dost vatanın topraklarının önemli bir toprağındasınız. kısmını kaybederek savaştan Huzur ve sükun içinde çıkmasından Atatürk’ün bu uyuyunuz. Bizim için artık sözleri söylediği zamana yan yana yatan İvanlar ile kadar bir süre ancak geçti. Gustavlar arasında bir Bazıları, Atatürk’ün bu fark kalmamıştır. Uzak sözleri söylemesinin ardında diyarlardan evlatlarını siyasi hesapların yattığını, harbe gönderen anneler! yani Atatürk’ün İngiltere Gözyaşlarınızı dindiriniz. ile yakınlaşma politikası Onlar bu toprakta güttüğü için bu sözleri canlarını verdikten söylediğini iddia ediyorlar. sonra, artık bizim de Eğer Atatürk sadece İngiltere evlatlarımız olmuşlardır.’ ile yakınlaşmayı amaçlamış Estonya’daki Sovyet olsaydı basit bir protokol askerlerinin anıtmezarlarının konuşması ile yetinebilirdi. eski ya da yeni yerlerindeSonuçta, Gelibolu’da üzerindeki bir kitabede ölen Anzak askerleri, böyle sözlerin yazılı Estonya’da ölen Sovyet olacağını ve altında da askerlerinden farklı olarak, Estonya Devlet Başkanı’nın Avrupa’yı faşizmden imzasının yer alacağını kurtaran askerler unvanına düşünebilir misiniz? (Ya da sahip değillerdi. Letonya ve Litvanya’daki Kuşkusuz, pek çok Estonyalı, Sovyet anıtmezarlarının Sovyet yönetiminden büyük üzerinde benzer bir yazının zararlar gördü ve o dönemde olabileceğini?) Baltık büyük acılar ülkelerindeki yaşadı (Gerçi gelişmeleri takip Türklerin Birinci edenler, böyle bir zak Dünya Savaşı’nda şeyin mümkün diyarlardan olmayacağını evlatlarını harbe ve onu takip eden Ulusal Kurtuluş bilirler. Fakat gönderen Savaşı’nda buna benzer anneler! yaşadıkları acılar sözler, gerçekten Gözyaşlarınızı bundan çok daha de bir kitabenin dindiriniz. Onlar fazlaydı ya, bunu üzerinde yer bu toprakta şimdilik yok alıyor, bir tek canlarını sayalım). farkla; İvan ve Haydi, şimdiki Gustav verdikten Estonya hükümeti isimlerinin sonra, artık için Moskova yerinde Johnny bizim de yönetimi ile ve Mehmet evlatlarımız ilişkilerin isimleri var. olmuşlardır.’ öneminin, Bu sözlerin İngiltere ile sahibi de bizim ilişkilerin 1930’ların entelektüellerimizin Türkiye’si için taşıdığı nedense kültürlü bir ülke önemden daha az olduğunu olarak görmek istemedikleri da varsayalım. Fakat yine de bir ülkenin, Türkiye’nin Sovyet anıtmezarının kurucusu Mustafa Kemal kaldırılması konusu, Estonya Atatürk’e ait. Atatürk, bu açısından çok daha hassas sözleri, 1934 yılında, bir konu. Çünkü ülke Birinci Dünya Savaşı’nın nüfusunun üçte biri Estonyalı en kanlı muharebelerinden olmayanlardan (ve başta biri olan Çanakkale Ruslardan) oluşuyor. Savaşı’nda Britanya Dolayısıyla Estonya İmparatorluğu saflarında hükümetinin bu soruna çok Türklere karşı çarpışırken daha hassas yaklaşması ölen Avustralya ve Yeni gerekirdi. Fakat Estonya Zelanda askerleri (Anzak) yönetimi, Atatürk’ün için söylemiş. Bu sözler, zihniyetine ve onun değer Gelibolu’daki Anzak yargılarına hiç sahip askerlerinin anıtolmadığını göstermiş mezarlarındaki kitabenin oldu. Atatürk’ün ideolojisi üzerinde yer alıyor. belki bazı yönlerden Bu anıtmezar inşa eleştirilebilir. Fakat hiç edildiğinde, Türkiye’de tartışma götürmeyecek Birinci Dünya Savaşı konusunda beslenen duygular, bir şey varsa, o da Atatürk’ün sadece hiç şüphe yok ki Estonya’da “Avrupa’nın hasta günümüzde İkinci Dünya adamı”ndan dinamik bir Savaşı için beslenen devlet yaratan bir lider değil, duygulardan çok daha aynı zamanda düşmanların yoğundu. Sonuçta, bile hatıralarına saygı Estonya’nın Sovyet işgaline gösterilmesi gerektiğini girdiği zamandan, Estonya öğretmiş bir insan olmasıdır. hükümetinin Sovyet anıtmezarını kaldırma kararı Rusçadan çeviren: aldığı bu zamana kadar Deniz Berktay (2000 62 yıl geçmiş olmasına karşılık, Atatürk’ün bu sözleri Gazetesi, Ukrayna, 26 Mayıs) ALEKSEY POPOV Filistin Halkının Bitmeyen Çilesi Filistin’de Hamas’la Filistin otoritesi arasında seçimlerle başlayan ve her defasında anlaşmayla sonuçlanan düzineyle irili ufaklı çatışma, bu kez yüzü aşkın insanın ölümüyle tarafları çileli tarihinde ilk kez bir iç savaşın eşiğine getirmiştir. Bir bu eksikti. Ya da Filistin halkının böyle dostları varken düşmana ihtiyacı yok! Hamas’ın Gazze Şeridi’nin tek hâkimi olduğunu ilan etmesi, buna karşılık Filistin otoritesi başkanı Mahmud Abbas’ın Batı Şeria’da Ulusal Birlik kabinesini feshederek maliye bakanını yeni başbakan olarak ataması, krizin bugünden yarına giderilemeyeceğini ve kalıcı olma eğiliminin ağır bastığını ortaya koymaktadır. İster iktidar çatışması, isterse de laik geleneğe sahip El Fetih’le ‘İslamcı Hamas’ arasında ideolojik bir uzlaşmazlığın ürünü olsun, Batılı güçler ne denli timsah gözyaşları dökseler de krizin kaybedeni Filistin halkı, kazançlı çıkanı da krizin mimarları arasında yer alan İsrail, Birleşik Devletler ve sorunun 40 yıldır sürüncemede bırakılması karşısında kayıtsız kalan Avrupa Birliği, BM ve Arap ülkeleri ile uluslararası toplumun neredeyse hemen tümüdür. Gerçek bir iç savaşın eşiğine kadar tırmanan kriz, kuşkusuz, rastlantı değil. Tam tersine her şey, müstevli İsrail ve onun kayıtsız şartsız destekçisi W. Bush ve yeni muhafazakâr yönetiminin ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) uygun olarak bölgedeki terör kaynağı köktendinci kimi Müslüman ülkelerin ‘Ilımlı İslam’ yoluyla ‘demokratikleşerek’ (!) terörün sonlandırılması gibi ‘dâhiyane’ bir stratejiye kendilerini kaptırarak Mısır’dan ‘Müslüman Kardeşler’ türevi Hamas’ın Gazze Şeridi’ne intikal etmesinin yolunu açarak seçimlere katılmasını sağlamasıyla başlamıştır. Ayrıca bununla da kalınmamış, Hamas’ın seçimlerden zaferle çıkmasının koşullarının hazırlanması da ihmal edilmemiştir. Bunu görmek için sadece Arafat’ın ölümü öncesi ve sonrasındaki gelişmelere bakmak yeterlidir. Nitekim Ariel Şaron, Arafat’ı sürekli devre dışı bırakan ‘tek yanlı’ politikalar, ekonomik ambargolarla köşeye sıkıştırarak adeta elini kolunu bağlamış, Oslo süreci ve barışın yol haritasının rafa kaldırılmasıyla da El Fetih’in Filistin halkı nezdindeki prestijine ağır darbeler indirmiştir. Hamas’ın köktendinci ülkelerden sağlanan yardımlarla halka yiyecek, ilaç ve diğer ihtiyaç maddeleri dağıtarak prestij sağlaması bu döneme rastlar. Seçimden zaferle çıkmasının ardında bizzat İsrail ve destekçileri tarafından yaratılan bu ‘uygun ortamın’ payı büyüktür. Bu açıdan yaklaşıldığında bugünkü krizin mimarlarının kimler olduğu kolaylıkla anlaşılmaktadır. ??? Ama gelin görün ki, krizin sözü edilen mimarları, umduklarının çoğu zaman olduğu gibi bu kez de tam tersi sonuçlarıyla karşılaşmışlardır. Filistin bir türlü ders alınmayan bu tür düş kırıklıklarının sonuncusudur. İslam dünyasında şeriat birliği sağlanması amacını açıkça ilan etmiş olmasına karşın Müslüman Kardeşler ve Hamas gibi türevlerinin Mısır, Cezayir, Fas ve bugün Filistin’de iktidarın kapısına dayanmalarının ardında W. Bush’un ünlü ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin yer aldığı kimsenin saklısı değildir. Hamas’ın Filistin otoritesi ile olan sürtüşmesinin ardındaki nedenler arasında Hamas’ın köktendinci ideolojisi ile El Fetih’in vazgeçmeye hiç niyetli olmadığı geleneksel laik tutumunun da yer aldığı söylenebilir. Nitekim krizin patlak vermesi öncesinde El Kaide çizgisindeki aşırı dincilerin, İslam adına internet kafelerine, video satan işyerlerine ve Batılı ahlakı yaydıkları savlanan kurumlara karşı üst üste giriştikleri saldırılar da, bugüne kadar uyur görünen bu karşıtlığın da artık su yüzüne çıktığının kanıtları arasında sayılmak gerekir. Krizin mimarlarının düş kırıklığı ise Hamas’ın seçim zaferinin hemen sonrasında başlamış ve Hamas’ın Vahhabi kaynaklı ‘dünya şeriat birliği’ amacını asla terk etmediği, dolayısıyla da Zerkavi ve Bin Ladin’in cihatçılarını ancak Müslüman Kardeşler’in önleyebileceği düşüncesi ve barışın koşulu olarak İsrail’in tanınması başta olmak üzere ‘Dörtlü’nün saptadığı koşulları kabulde sürekli kaçamak yollara başvurmasıyla bütünüyle iflas etmiştir. Bugün dünyayı seferber ederek Hamas’ı köşeye sıkıştırma çabaları ve onca zamandır devreye sokmaya yanaşmadığı yardımların ve Filistin halkına ait paraların serbest bırakılarak politik desteğin yanı sıra, Filistin otoritesine yönlendirilmesi, kanımızca, yukarda sözü edilen politikaların başarısızlığının anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. ??? 40 yıldan bu yana özvatanında göçmen olan, ne var ki, bombalar, açlık ve inanılmaz eziyetler karşında müstevliye kahramanca direnmeyi sürdüren Filistin halkı, köktendinci siyasal İslam ideolojisinin ulaşılması düşünün sınırlarını zorlayan İslam dünyası şeriat birliği adına ülkesini ve çilekeş halkını içinde bulunduğu ölümkalım savaşı sırasında, iç savaşın eşiğine getiren çatışmalarda Hamas’ın sorumluluğu bağışlanacak gibi değildir. Ancak, Filistin sorununun önde gelen oyuncuları başta İsrail olmak üzere, büyük destekçisi W. Bush ve yeni muhafazakârlarının BOP tutkusu, BM, AB, Arap dünyası ve uluslararası toplumun Filistin sorununun bunca yıldır sürüncemede bırakılmasındaki sorumlulukları da göz ardı edilmemelidir. BM Ortadoğu özel görevlisi Alvaro de Soto’nun iki yıllık araştırma sonunda ‘gizli’ tutulan raporunda İsrailFilistin sorununda İsrail ve W. Bush’un ağır sorumluluğu son derecede çarpıcı saptamalarla dile getirilmekte; AB, BM ve uluslararası topluluğun İsrail’e sürekli hoşgörülü davranarak olayların bu noktalara kadar gelmesinde büyük payları olduğunu ortaya koymaktadır. (Le Monde, başyazı, 14 Haziran 07) Bir musibet bin nasihatten evladır. Kim bilir, bakarsınız, bu karmaşadan barış çıkar!.. ‘U 13 Haziran ABD Başkanı Avrupa’yı Roma İmparatoru edasıyla ziyaret etti ‘Roma İmparatoru’ Bush MARIO CALABRESI A BD Başkanı yolculuk ettiği ve imparatorluğunun sınırları içinde dolaştığı sürece 850 kişi onunla birlikte yolculuk ediyor. Yedi gün içinde altı ülkeyi kapsayan ziyaretin içinde Polonya, Bulgaristan ve Arnavutluk gibi Batı Avrupa’nın uzak sınırlarında bulunan ülkeler de bulunuyor. Dünyanın en güçlü adamının yolculuk güvenliği için alınan önlemler ve çabalar da bir hayli sıra dışı. Bunlar ancak Roma imparatorlarının yolculuklarıyla karşılaştırılabilir. Bundan 18 yüzyıl önce Roma imparatoru yolculuğa çıkmadan evvel görevliler ziyaret edilecek ülkeye gider, erzakları ve güvenliği organize ederlerdi. Bugün Amerikan askeri kargoları güvenlik araçlarının yanı sıra her gün 2000 öğünü çıkaracak kadar yiyecek stokunu da beraberinde taşıyor. Tüm erzak Amerikan süpermarketlerinden sivil görevliler tarafından satın alınıyor ve kimse Başkan’ın ve ekibinin ne yediğini bilmiyor. Uçaklar helikopterler, gizli servis için cipler ve Başkan’ın bindiği 8 cm kalınlığında siyah camlı limuzinler taşıyor. The Atlantic Monthly’nin eski direktörü Cullen Murphy’nin kısa zaman önce “Biz Roma mıyız?” isimli kitabı çıktı. Murphy kitabında bundan neredeyse 2000 yıl önce imparatorun çevresinde ön saflar, askerler, lejyon erler, imparatorun özel korumaları ve “koruyucular” olmak üzere oldukça yoğun savunma halkaları oluşturulduğunu yazmış. Prag’da Bush’un çevresindeki ilk halkada gizli servisten 250 ajan, bu halkanın çevresinde Çek antiterör grubu Urna’nın adamlarıyla tetikçileri ve son halkada da 1500 polis görevlisi bulunuyordu. G8 toplantısının yapıldığı Almanya’da Heiligendamm kentinin kıyılarında iki Amerikan nükleer denizaltı bekliyordu ve her kentin havalimanı hava ve füze saldırılarını engellemek amacıyla alarma geçirilmişti. Roma imparatoru “comitatus” adı verilen bakanlar, sekreterler, danışmanlar, çevirmenler, Dünyanın en güçlü elçiler, adamının yolculuk aşçılar, güvenliği için alınan haremağaları önlemler bir hayli sıra ve köleler dışı. (Fotoğraf: AFP) olmak üzere birkaç bin kişilik bir komite ile yolculuğa çıkardı. George W. Bush Virginia’daki hava üssü Andrews’tan Prag’a geldiğinde yanında danışmanları, diplomatları, doktorları, korumaları, sözcüleri ve aşçıları vardı. Acil tıbbi durumlar için uçaklardan birinde Başkan’ın kan grubundan kan torbalarının bulundurulduğu ameliyat salonu da hazır bekletiliyordu. Air Force One uçağının önünde her türlü sinyali alan ve tüm iletişimi koruyan askeri uçak Hercules uçuyor ve Air Force Two rezerv uçağı olarak arkadan geliyordu. ‘Sayın Amerikalılar lütfen bizi işgal edin’ Bush’un 810 Haziran’da kaldığı Roma’da tüm semtlere barikatlar kondu. Başkanlık kortejinin başına ve arkasına İtalyan özel polis güçlerinin vagonları yerleştirildi. Motosikletli polis görevlileri ise kortejin önünü açtı. Bush 7 saat için Tiran’a uğradı. 31 Mayıs’ta Arnavutluk parlamentosu 500 Amerikan donanma askerinin ülkeye girmesi ve “olası tehditlerde ölçülü güç kullanmasına” izin veren bir yasayı onaylamak durumunda kaldı. Geçen haftalarda, yabancı devlet başkanlarını korumakla görevli Arnavutluk Cumhuriyet Güçleri silahsızlandırıldı. Üstüne üstlük hükümet sadece Amerikan askerleri ve gizli servis ajanlarına silah taşıma yetkisi veren bir kararnameyi oylamaya sunmayı da kabul etti. Bu karar bir dizi eleştiriyi de beraberinde getirdi. 53 milletvekili bu oylamaya katılmayı reddederek meclisi terk ettiler. Kimileri aşağılandıklarından söz ederken ülkede en çok satan gazete, başlığında “Sayın Amerikalılar, lütfen bizi işgal edin” ifadelerine yer vermişti. Fransızcadan çeviren: Elçin Poyrazlar (La Repubblica Courrier International, Fransa) MERSİN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ B.03.1.AHM. 1.22.00.01 ESAS NO: 2007/170 Davacı Ayşe Kaptan (Kırmızı) tarafından açılan gaiplik davası sebebiyle : Davacı Ayşe Kaptan (Kırmızı) 19.03.2007 tarihli dava dilekçesinde annesi Şehrimet Kırmızı’dan 05.10.1993 yılından beri sağlığından ve ölümünden bu güne kadar hiçbir haber alınamadığını, bu nedenle MK.nin 31. ve 32. maddesi gereğince gaipliğine karar verilmesi talep edilmiş olduğundan adı geçen ŞEHRİMET KIRMIZI’yı tanıyan ve bilenlerin, ilanın gazetede yayınlanmasından itibaren 3 ay içerisinde mahkememize bildirmeleri, aksi takdirde ŞEHRİMET KİRMIZI’nın gaipliğine karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 29210 CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear