17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 MAYIS 2007 CUMARTESİ 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI PB Y PB Y Y Y Y Y PB 25 28 26 24 25 25 26 24 22 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB PB Y Y PB Y PB Y PB 22 23 22 21 30 27 26 29 26 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB PB Y B Y Y Y Y Y 26 28 34 35 34 34 27 26 23 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurdun geneli parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın güney ve batısı, kuzey ve Kıyı Ege, Batı ve Orta Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeydoğusu, Güneydoğu Anadolu’nun doğusu sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Hava sıcaklığında önemli bir değişiklik olmayacak. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B Y Y B Y Y Y Y Y 17 15 22 19 18 19 20 24 28 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y Y Y B B Y B B Y 26 27 21 29 29 25 23 24 28 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı B B Y A B B B B B 29 33 22 36 26 29 25 35 32 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Tam tamına, RTE’ye uygun bir üslup. Örneğin hem AB’ye Türkiye’nin üyeliği konusundaki olumsuz tavrı nedeniyle, hem de Ermeni soykırımını kabul edenlere hapis cezası veren bir yasa nedeniyle Fransa’ya ateş püsküreceksin. Sonra Fransa’ya kamuoyunun bilgisi dışında gizli kapaklı konuşmalar yapmayı, aradaki sorunları tüccar anlayışıyla yürütmeyi, bol ödün vermeye kapıyı açan alver uygulamalarla görüşmeler yapmayı önereceksin! Oysa kartlar açılmış; Fransa, Türkiye’yi AB’de istemiyor. Sarkozy, AB merkezi Brüksel’e gidiyor, basına açık konuşmalarında Türkiye’yi birlikte görmek istemediklerini söylüyor. Kendini dünya liderleri arasında sayan bizimki; telefon görüşmesinden sonra Sarkozy’nin derdinin Türkiye değil, AB’nin genişlemesi olduğunu medyaya sızdırıyor. Oysa, şayet böyle dediyse Sarkozy’nin, AB’nin genişlemeye karşı çıkarak zaten Türkiye’yi AB sınırları dışında görmeyi RTE’ye anlatmak istemiş, anlatamamış olacak ki; bizimki Fransa’nın Türkiye’ye bakış açısının yumuşadığını kamuoyuna yutturmak istercesine görüşmeyi saptıran bir yönteme başvuruyor. ??? Dış ile iç yüzde başkalaşmaya bir başka örnek, RTE’nin kamuoyuna PKK ile savaşımda koordinatör atadığı Edip Başer ve ekibine “her türlü yardımın yapılacağını” açıklamasına karşın; Başbakanlık Müsteşarlığı’ndan emekli, AKP milletvekili adayı, özgün sıfatı laik Cumhuriyet karşıtlığı olan Ömer Dinçer’in davranışları… Bu davranış Başbakanlık’a egemen olan asker düşmanlığını sergiliyor. Bu davranışlar dış yüzeyde askeri öven, ama iç yüzeyde askere karşı basit, onarılmaz ve onaylanmaz duyguları, örneğin çay parasını ödememek, telefonlara çıkmamak, görevden alırken debdebeyle getirdiklerinden bir teşekkürü bile esirgemek gibi ilkel tutumlarla açığa çıkıyor. ??? Asker, herhangi bir sivil kurum değil. Devlet olanaklarını kullanarak, Maliye’den SSK’ye kadar her kuruma “susturma emrini verdiği” Kanaltürk gibi bir yayın organı da değil. Asker gerçekleri ve eleştirileri gerektiği zaman RTE’nin yüzüne öyle gizli kapaklı yöntemlerle değil, açıktan vuruyor. Güçsüze karşı aslan kesilen RTE’nin orduya, komutanlarına sevdalı sözlerine bakmayın. Tek olanağı var: Askerin ulusal yararları, laik Cumhuriyeti koruyup kollayan, gerçekçi değerlendirmelerini sineye çekmek.. muhtıra da verse, resmi açıklamalarında gidişatı sert biçimde eleştirse de asker, susmak! Fakat son günlerde dış yüzeyde öven, iç yüzeyde asker karşıtlığını içeren kimliğine yeni bir biçimsellik getirdi: PKK terörünü besleyen kaynak Kuzey Irak’a operasyon yapma kararını askerin vermesini sağlamaya yönelen bir girişim başlattı. Öyle bir girişim ki; sahibinin ne anayasayı ne de anayasanın emrettiği gibi yurtdışına asker gönderen gelmiş geçmiş bütün uygulamaları takmadığını, umursamadığını kanıtlayan bir girişim. Asker isterse sınır dışı operasyon için yasal destek vereceklermiş! Ne demek bu? Bana bağlı dediği asker, bağlı olduğu Başbakanlık’a sınır dışı operasyon yapacağım, git parlamentodan izin çıkar diyecek, öyle mi? Uluslararası (Birleşmiş Milletler’in saptadığı) kurallar Kuzey Irak’ta yuvalanan, bomba ve katil üreten PKK’ye karşı Türkiye’nin sınır dışı operasyon yapmasına olanak sağlıyor; lakin cart curtlu söylemlerle halkı uyutmayı sanat edinen başbakan sıfatlı bu adam: ABD’den korkuyor, izin alamıyor. Oradaki Kürt aşiretlerinin Türk devletini aşağılayan saldırılarına ses çıkaramıyor. Ayıptır söylemesi ABD höt deyince… Meclis’ten sınır ötesi için çıkardığı izinleri unutulmaya bırakıyor. Sınır ötesi harekâta karar verdikten sonra Meclis’ten izin çıkarıp askerden görevini yerine getirmesini isteyeceği yerde sorumluluğu askere yüklemenin yolunu açıyor, açmaya çalışıyor. Başlarında RTE, bu yönetici kadro ve yönetimle.. sonumuz.. inşallah hayırlara vesile olur.. mu acaba? Erdoğan’dan sonra Gül de Büyükanıt’ın açıklamalarını görmezden geldi GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Askerin talebi olmadı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın bundan 1.5 ay önce Kuzey Irak’a operasyon yapılması gerekliliğini ortaya koymasına karşın askerin bu konuda bir “talebi olmadığını” savundu. Gül, hükümetin sınır ötesi operasyon için herhangi bir tezkere hazırlığı olmadığını belirtirken muhalefet partileri iktidarı suçladı. Türkiye’nin 9 Nisan tarihli notasına 17 Mayıs’ta verilen yanıtta, “El Arabia televizyonunda zamansız biçimde yer alan Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Sayın Mesud Barzani’nin bazı demeçleri yanlış anlamalara neden olsa da, bunların iki komşu arasındaki çıkarlara ve dostluk havasına zarar vermeyeceği inancındayız” denildi. kerinin olası bir sınır ötesi harekâtını engellemek ya da en azından 2008’e kadar geciktirme çabasında” görüşü öne çıktı. ‘Tezkere için hazırlık yok’ Dışişleri Bakanı Gül ise dün NTV’de yaptığı açıklamada, bölücü terörle mücadelenin herkesin birinci önceliği ve Türkiye’nin önündeki en ciddi tehdit olduğunu söyledi. Ordu ve emniyet güçlerinin teröre karşı alarmda olduğunu söyleyen Gül, “Hiçbir operasyon yapılmamış olsa, o zaman o mayınlara da çarpılmamış olur” ifadesini kullanarak “Irak’taki kargaşa, şüphesiz ki terörle mücadeleyi zorlaştırmıştır. Bugün gördüğümüz patlayıcıların nereden geldiğini gayet iyi biliyoruz” dedi. Gül, “hükümet ve askeri kanat arasında Kuzey Irak politikası konusunda görüş ayrılığı olup olmadığının” sorulması üzerine, “Muhakkak ki yekvücuduz.Ayrı ayrı planlarımız, ayrı ayrı programlarımız, bunlar asla söz konusu değildir” dedi. Gül, “Bunun ötesinde TBMM de bu işe duyarlıdır. Netice alacak neye ihtiyaç varsa, ne olursa bunların hepsine hükümet de, TBMM de onay verecektir. Bunların kararlarını hep beraber alacağız” dedi. “Irak’ın kuzeyine operasyon konusunda askerden bir talep gelip gelmediği” sorusuna Gül, “Şimdi bunlar, resmi bir şekilde bu toplantılarda böyle talepler olmadı. Netice alacak talepler söz konusu olursa, TBMM bunlara mu hakkak ki izin verir, zaten bununla ilgili açıklamalar da yapıldı” yanıtını verdi. Gül, bu konuların MGK’de en üst düzeyde detaylı bir şekilde ele alındığını belirterek “Şüphesiz ki netice alacak her türlü faaliyete, her türlü operasyona, çatışmaya hükümet ve TBMM destek verecektir. Hükümetin ayrı bir politikası, Genelkurmay’ın ayrı bir politikası söz konusu değildir” dedi. Hükümetin şu anda bir tezkere hazırlığı içinde olup olmadığı sorusuna da Gül, “Şu anda yok” yanıtını verdi. ‘Kuzey Irak, Türkiye’ye girdi’ DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ise AKP hükümetinin Kuzey Irak’a olası bir operasyon konusundaki tutumuna sert tepki gösterdi. Ağar, “Kuzey Irak’a seçim öncesi göstermelik operasyon olmaz. Eğer operasyon olacaksa davulzurna çalarak olmaz.Televizyon aracılığıyla Genelkurmay Başkanı’na davetiye de çıkarılmaz” dedi. DSP’nin Kurucu Genel Başkanı Rahşan Ecevit de Türkiye’nin dış politikada kendi kararıyla harekete geçmek yerine dışarıdan izin aldığını vurguladı. Ecevit, 2 yıl önce eşi Bülent Ecevit’in “Kuzey Irak’a mutlaka girilmelidir’’ dediğini belirtirken, “Olan oldu. Kuzey Irak Türkiye’ye girdi ve PKK’li bir canlı bomba Ankara’da masum yurttaşlarımıza kıydı. Sınırlarımızda ise PKK ile savaşımız sürüyor. En son Şırnak’ta 6 şehit verdik” dedi. PKK için oyalama taktiği Irak’ın terör örgütü PKK’ye yönelik olarak somut adım atmak yerine, Ankara’ya yazılı “cevabi nota” göndermesinin perde arkasında ise “oyalama taktiği” olduğu belirtildi. Bağdat yönetiminin 17 Mayıs’ta, “PKK terorizmi konusunda işbirliği yapma niyetini” ifade eden yanıtı önce Dışişleri Bakanlığı’nda, ardından da Genelkurmay’da ayrıntıları ile değerlendirildi. İlk değerlendirmelerde, Irak Dışişleri Bakanlığı’nın somut adım atmak yerine yazılı yanıt vermesine ilişkin olarak “bölgesel Kürt yönetiminin etkisiyle Bağdat’taki merkezi hükümet,Türk as Protokol platformunda Sezer ve Erdoğan arasındaki soğukluk dikkat çekti Ege’de büyük tatbikat OZAN YAYMAN SEFERİHİSAR Efes 2007 Müşterek Atışlı Tatbikat dört yıl aradan sonra yeniden yapıldı. TSK’nin jandarma birlikleri, kara, hava ve deniz kuvvetlerinin katılımıyla Seferihisar’ın Doğanbeyli bölgesinde gerçekleştirilen tatbikatın fiili atım bölümü gözlemci gününe, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de ilk kez katıldı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, kuvvet komutanlarının da izlediği tatbikatta, haftalık görüşmeleri ertelenen Sezer ve Erdoğan arasındaki soğukluk dikkat çekti. Bu arada tatbikatın, ilk kez İzmir’deki tatbikat, terorizm ve etnik baskı sonucu çatışma çıkması senaryosuna göre uygulandı. iki ülkenin sınır anlaşmazlığı senaryosundan çıkarılarak, tero ledi. Ardından askeri helikopter 09.20’de indi. Orgeneral Büyüka fından karşılandı. Başbakan Errizm, etnik baskı sonucu çatışma le Başbakan Erdoğan, Milli Sa nıt helikopteri görünce bunu Baş doğan bu sırada yerinde oturdu. çıkması senaryosu üzerine hazır vunma Bakanı Gönül ile tatbikat bakan Erdoğan’a söyledi. Büyü Cumhurbaşkanı anonsu yapıldılanması anlamlı bulundu. bölgesine ulaştı. Büyükanıt, Er kanıt platformun başına giderken, ğında Erdoğan oturduğu yerde İzmir’in Seferihisar ilçesinde doğan’ı, seçkin gözlemciler plat Erdoğan yerinden kalkmadı. ayağa kalktı, elini uzattı. Cumki Doğanbeyli bölgesinde ger formunun önünde karşıladı. Er Cumhurbaşkanı Sezer helikop hurbaşkanı Sezer’in, Başbakan çekleştirilen tatbikatın fiili bölü doğan platformda Cumhurbaşka terden indikten sonra kokpite yö Erdoğan’ın elini sıkarken yüzüne mü için alana ilk olarak Genel nı Sezer için ayrılmış koltuğa otu nelerek camdan pilotun elini sı bakmadığı gözlendi. Sadece ilk kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar runca, Orgeneral Büyükanıt’ın karak teşekkür etti. Sezer askeri karşılaşmalarında tokalaşan SeBüyükanıt geldi. Orgeneral Bü uyarısıyla kendi koltuğuna geçti. araçla platformun önüne gelirken zer ve Erdoğan, tatbikat boyunca yükanıt’ı kuvvet komutanları iz Sezer’i taşıyan helikopter saat burada Orgeneral Büyükanıt tara suskun kalmayı tercih ettiler. Mersin, iki partinin tabanının ortaklığını gösteren tipik yerlerden biri. Belediye Başkanı Macit Özcan, önce DSP’den seçildi, sonra CHP’den... Bugün iki partinin liderini de ilinde ağırlayacak. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 11. cumhurbaşkanını seçme sürecinin fiilen başladığı 2006 Ekim’inden bu yana sağlıklı ve sonuç alıcı bir politika izliyor. DSP ile güç birliği bunun önemli bir parçası. Baykal, DSP ile yapılan güç birliğinin kurumsal anlamda devamının gelmeyeceğini vurgularken kişisel bütünleşmelerin olabileceği işaretini verdi. Önümüzdeki hafta bu yönde kimi açılımlar beklenebilir. Mersin mitingi, solun uzun yıllardır özlemi olan birleşme yolunda önemli bir kilometre taşı. Ankara’daki birlikteliğin Anadolu’ya ne ölçüde yayıldığını da ortaya koyacak. AKP’nin iktidarda olduğu bir ortamda tüm iç farklılıkların ikincil kalması gerektiğini düşünüyoruz. ??? Soldaki güç birliğine medya genel anlamda iki açıdan yaklaşıyor: 1 Ola ki iktidara gelir diye ön hazırlık yapıyorlar. 2 Birliğin bozulması için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Birinci şık da kendi içinde ikiye ayrılıyor. İktidar adayı olarak Baykal’la muhatap olurken, kimi temel konularda CHP’nin kendi çizgilerine gelmesi için çaba harcıyorlar. Özellikle ekonomide ve dış politikada AKP çizgisinin çok bozulmaması için çırpınıyorlar. Birliğin bozulmasına ilişkin çabalarda ise özellikle DSP’yi kurcalamak istiyorlar. En ufak olumsuzluğu büyütüp bu işin olmayacağı havasını yaymaya çalışıyorlar. Toroslar’da deneyimli kişiler için kullanılan şöyle bir söz vardır: “Yedi baharın yoğurdunu yemiş!” Baykal, siyasette yedi baharın yoğurdunu yemiş bir kişi olarak medya kuşatmasının ne anlama geldiğini elbette biliyordur. Sezer de son dönemdeki adımlarıyla siyaset sahnesinde önemli bir sınav verdi. Sezer’in içe dönük tutumunu, DSP’nin geleneksel iç dengelerine gösterdiği özene bağlamak gerek. ??? Mersin şöleninden sonra CHP Genel Merkezi’ni çok zorlu bir sınav bekliyor: Aday listeleri... En ideal olan, parti üyeleriyle (delegeleriyle değil) birlikte yapılacak bir önseçimle ortaya çıkacak listeyi dikkate alıp, genel merkezin özel kontenjanlarını da gözetipharmanlayıp, partinin tüm unsurlarının benimseyeceği bir liste çıkarmak. Bugünkü gerçekleri dikkate aldığımızda tüm partilerde listeleri genel başkan ve çevresi yapacak. Barajı geçeceği düşünülen 4 partinin genel merkezi de bu anlamda çok hareketli. Önümüzdeki günlerde bütün partilerin görünümünü aktarmaya çalışacağız. Baykal için en zorlu süreç önümüzdeki hafta başlıyor. Özellikle büyük kentlerde olağanüstü aday adayı yoğunluğu var. Sadece İstanbul için yapılan başvuru 500’ün üzerinde. CHP’nin, yakaladığıoluşturduğu bugünkü rüzgârı sandığa ulaştırabilmesi için en önemli ivme noktası aday listeleri. Her seçimde isim önemlidir, ama bu seçimde daha da önemli. Bunun iki nedeni var: 1 Meydanlarla birlikte seçmenin siyasete ilgisi arttı, oy vereceği partinin adaylarına bakacaktır. 2 Türkiye’nin ortak kaygıları nedeniyle partiler arasındaki mesafeler azaldı, aday ismi öne çıkacaktır. Bir kitle partisi olarak CHP’nin, merkez sağa selam verecek dürüst adaylarının olması doğaldır. Ancak bundan daha doğal olan, CHP’nin solda güçlü, kamuoyunda kabul görmüş isimlere yer vermesidir. Bunun için 4 Haziran’a dek beklemek gerek. CHP güç birliğiyle Mersin’e giderken... Bu konularda yorum henüz erken! ankcum?cumhuriyet.com.tr EGO YASASI MECLİS’TEN GEÇTİ BUGÜN KOMİSYONDA ‘Melih Gökçek’i kurtarma operasyonu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Anakent Belediyesi’nin BOTAŞ’a biriken yaklaşık 1.5 milyar YTL’lik borcunu ödeyebilmek gerekçesiyle hazırlanan ve EGO’nun doğalgaz bölümünün özelleştirilmesi sağlayan yasa önerisi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, yasa önerisinin Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek’i “kurtarma operasyonu” olduğunu söyledi. Gökçek’in, “nazını kullanarak” 1.5 milyon dolara oğluna villa aldığını açıkladığını belirten Kılıçdaroğlu, “AKP gerçekten yolsuzluklardan hesap soracaksa, ilk işi Gökçek’e hesap sormak olmalıdır” dedi. Doğalgaz Piyasası Yasası’nda değişiklik öngören yasaya göre, Ankara Anakent Belediyesi, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde doğalgaz dağıtım faaliyeti yapmak üzere anonim şirket statüsünde yeni bir şirket kuracak. EGO’nun mülkiyet veya işletmesinde bulunan doğalgazın şehir içi dağıtımıyla ilgili tüm altyapı tesisleri, varlıklar, taşınırtaşınmazlar, hak, alacak ve borçlar leh ve aleyhte açılmış davalar ile icra takipleri ve iş mevzuatına tabi personel, şirketin kurulduğu tarihten itibaren 2 ay içinde yapılacak protokolle, yeni şirkete devredilecek. Anayasa değişikliğine veto ? Baştarafı 1. Sayfada sının 184 olmasına ilişkin anayasa değişikliği paketini bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ye iade etti. Sezer, iade gerekçesinde şunları kaydetti: Anayasanın parlamenter sistem öngören hiçbir kuralına dokunmadan yalnızca cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin öngörülmesi, örneği ve uygulaması duyulmayan yeni bir sistem getirilmesi anlamına gelmektedir. Çünkü bu sistem, bir yandan parlamenter modelden uzaklaşırken, öte yandan da başkanlık ya da yarı başkanlık modelinin temel özelliklerini taşımamaktadır. Böylesine, kuramsal olarak ve uygulaması bilinmeyen bir sistemin ne gibi sorunlar yaratabileceğini kestirmek güçtür. Ancak yaratabileceği sorunların rejimi sıkıntıya sokacağı açıktır. Anayasada yansız niteliğiyle bir denge ve istikrar öğesi olarak öngörülen cumhurbaşkanını halka seçtirmek, böylece yürütme organının her iki kesimini de siyasallaştırmak cumhurbaşkanını denge ve istikrar öğesi olmaktan çıkaracaktır. Halkoyu ile seçilmiş cumhurbaşkanı, ulusal egemenlik ve ulusu temsil yönünden de var olan sistemle bağdaşmayacaktır. Halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının, yine seçimle işbaşına gelen yasama organı ve yürütme organının siyasal kana dı ile aynı siyasal düşünce ve görüşte olması dengelenemez bir iktidar gücü yaratılmasına; tersi durum ise çekişmelere ve devlet otoritesinin zayıflayıp bölünmesine neden olabilecektir. Bunun, devlet düzeneğine zarar vereceği açıktır. Yapılan düzenlemede, 20 milletvekilinin yazılı önerisi ya da son genel seçimlerde aldıkları toplam oy yüzde 10’u geçen siyasal partilerin Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterebilecekleri belirtilmiştir. Bu düzenleme, milletvekilleri ya da siyasal partiler uygun görmeden cumhurbaşkanı adayı olunamayacağını göstermektedir. Bu durum, cumhurbaşkanının yansızlığına gölge düşürecektir. Cumhurbaşkanı adayını partilerin önermesi de, cumhurbaşkanının yansızlığı ile bağdaşmamaktadır. Çünkü halk, genellikle kişiye değil, genel seçimlerde olduğu gibi siyasal partiye oy verecek, cumhurbaşkanı da seçimini sağlayan partiye olan gönül borcu nedeniyle yansız ve bağımsız davranamayacaktır. Sorumsuzluk durumu, geniş yetkiler, tek başına yaptığı işlemlerin yargı denetimi dışı bırakılması yanında halkın seçmesi, cumhurbaşkanının anayasal sistem üstü bir konuma gelmesine neden olabilecektir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi bir sistem değişikliğini gerektirmektedir. Bunun için kapsamlı bir düzenleme yapılma sı, anayasanın değişmesi gereken kurallarının birlikte ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Böylesine önemli bir sistem değişikliğinin, uzman akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, siyasal partiler, ilgili kurum ve kuruluşlar ile kamuoyunda tartışılıp olgunlaştırıldıktan sonra, TBMM’de tüm önerilerin özenle değerlendirilerek yapılması en uygun yol olacaktır. Parlamenter rejimden sapma anlamına gelen, devlet ve ulus yaşamında çok önemli sonuçlar yaratacak bu anayasa değişikliğinin, temsilde adaletin sağlanamadığı bir Meclis tarafından ve bu kadar kısa bir süre içinde, tartışılmadan, olgunlaştırılmadan yapılmasının uzun erimli ve giderilmesi olanaksız sakıncalar yaratacağı açıktır. Üstelik bu değişiklik, cumhurbaşkanını seçemediği için anayasanın 102. maddesi uyarınca “derhal yenilenmesi” gereken bir Meclis tarafından gerçekleştirilmektedir. Anayasa değişikliğinin gerektiğinde halkoyuna götürülmesi de göz önünde bulundurulduğunda, hem halkoylamasının, hem bu oylama sonucuna göre cumhurbaşkanının halk tarafından seçiminin hem de genel seçimin neredeyse birlikte ya da üst üste yapılacağı bir gerçektir. Böylesine önemli bir konunun, bu kadar sıkışık bir süreçte gündeme getirilmesinin haklı ve kabul edilebilir bir gerekçesi olamaz. Gül: Meclis’ten aynen geçireceğiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP yönetimi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in iade ettiği anayasa değişikliği paketini Meclis’ten “aynen geçirme”yi kararlaştırdı. Değişiklik paketinin bugün TBMM Anayasa Komisyonu’nda görüşülmesi, yetişirse pazartesi ya da salı günü de genel kurulda 1. tur oylamanın yapılması planlanıyor. Cumhurbaşkanı Sezer’in anayasa değişikliği paketini veto etmesinin ardından AKP yönetimi iade gerekçelerini inceledikten sonra, bundan sonra izlenecek yöntemi saptamak üzere Meclis’te bir toplantı yaptı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Anayasa ve Adalet Komisyonu Başkanları, parti yöneticileri ile grup başkanvekillerinin katıldığı toplantıda, paketin cumhurbaşkanına “aynen iadesi” görüşü benimsendi. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de katıldığı bir resepsiyonda gazetecilerin soruları üzerine paketin Meclis’ten aynen geçirileceğini söyledi. Bu arada AKP grup yönetimi, milletvekillerinin cep telefonlarına mesaj geçerek “Anayasa değişikliği veto edildi, 3 Haziran’a kadar Ankara’dan ayrılmayın” uyarısı yapıldı. CHP Grup Başkanvekili Ali Topuz ise AKP’nin, anayasa değişikliğinde aynı tavrını sürdürmesinin yeni krizlere neden olacağını vurguladı. CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear