26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 2007 PAZAR 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL ‘Triumvira’ya Uyarı!.. Geçmişte rejimin korunmasını yalnızca anayasal kurum ve kuruluşlardan bekleyen Türk halkı, bugün artık bu görevi onların yanında yer alarak yerine getirmektedir. Anayasal kurum ve kuruluşlarla birlikte Türk ulusu da; anayasal çizginin dışına çıkmaya yeltenen bir siyasal iktidarı anayasal sınırların içine çekmek için uyarmakta, zorlamakta ve her gün yeni adımlar atmaktadır!.. larını hazırlama yolunda ısrarlarını inatla sürdürseler de, ulusun ilgilendiği konu, onların benzer bir sonla karşılaşması değil, ülkenin benzer bir sonla karşılaşmamasıdır. Bugün meydanları dolduran halk, bu nedenle haykırmaktadır!.. Anayasal kurum ve kuruluşların uyarıları, basın açıklamaları bu nedenle yayımlanmaktadır!.. PENCERE Araba Devrildikten Sonra... AB ülkelerinde ‘dinci devlet’ tehlikesi tarihe gömülmüştür. Adına ister laiklik deyin.. İster sekülarizm.. Batı toplumunda çağdaş yaşamı belirleyen ve demokrasinin temel altyapısını oluşturan düzen, Avrupa’da tehlike altında değildir. Türkiye’de durum değişik.. İşte İran.. İşte Irak.. İkisi de sınırdaşımız.. Her ikisinde de şeriatın dinci karanlığından sıyrılıp laik ve demokratik düzene geçilmesi için bin yıl kapsamında bir tarihsel Aydınlanma sürecini devrimle aşmak gerek... Türkiye Atatürk devrimiyle laikliğe ve demokrasiye açıldı... Şimdi karşıdevrimin dinci devlet tehlikesi, ‘Demokles’in kılıcı’ gibi başımızın üstünde sallanıyor... Batı egemenleri bu gerçeği ya göremez.. Ya görmezlikten gelir. ? Avrupa’da varolmayan bir sorun daha var Türkiye’de.. Amerika ne yazık ki Türkiye’de ‘Ilımlı İslam Devleti Modeli’ ile karşıdevrimi destekliyor... ‘Dış destek’, ‘iç tehlike’yi çok partili rejimde besliyor... Türkiye çağdaşlığını, laik Cumhuriyetini ve bölünmezliğini emperyalizme karşın korumak zorunda... Bu savunma gereksinimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş güdülenmesinin ulusallığında ortak bilince kavuşursa, ülke ancak kendine gelebilir, demokratik hayatı canlandırıp yaşatabilir. ? Dinci devlet takıyyeciliğini Amerika’nın desteğiyle “Ilımlı İslam Devleti Modeli”ne dönüştürmek yolunda kullanan AKP iktidarı ülkede büyük bir bunalım yarattı... Seçmen azınlığının oylarıyla Meclis’te çoğunluğu ele geçirmesi, bu cüreti AKP’nin gözleri hırsla körleşmiş deneyimsiz lider kadrosuna verdi... Her gün vatan uğruna şehit veren askerin ordusuna düşmanlık, ancak aklını peynir ekmekle yemiş zavallı politikacıların marifeti olabilir... Dıştan körüklenen ve beslenen ‘Bölünme Tehlikesi’ altındaki bir ülkede “laiklik mi, dincilik mi” sorusunu siyasetin ana mihverine dönüştürmek ise düpedüz insanlığa, ulusallığa ve uygarlığa sırtını dönmektir. ? Atatürk Türkiyesi ya takıyyeci iktidara teslim olacaktı.. Ya direnecekti... AKP yönetiminin hırslı liderleri muhalefetin tüm uzlaşma önerilerini ve yakınlaşma çabalarını dışladılar, sivil darbeyi yeğlediler; sonunda arabayı devirdiler... ? “Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur...” Bu atasözüne bir ek yapmak gerekirse, denebilir ki: yol gösteren çok olur; ama, arabayı deviren yol gösteremez... Yol göstermek istese de, iş işten geçmiştir artık... Komedya mı, Dram mı?.. “Bir maskaralık” diye yazmış, “Hürriyet”te Bekir Coşkun. TBMM’nin doksan yıllık geçmişinde böyle bir komedya, daha doğrusu, bir dram yaşanmadı... Hangi birini anlatmalı, hangi birini anımsatmalı!.. Meclis Başkanı, baş aktördü... Üstlendiği işi başarıyla gerçekleştirmek için büyük ustalık gösterdi!.. Tarihe geçecek bir oyunun en önemli kahramanı!.. Baş yönetmen ise Tayyip Erdoğan... Aylardır adayını giz gibi sakladı. Kafasından neler geçti... Tilkiler mi, kurtlar mı.. daha başka şeyler mi!.. Çankaya’ya çıkmak baş özlemiydi. Ama 14 Nisan coşkusu, asker uyarıları, geçmişte yaşananların uyandırdığı korku!.. “Al senin olsun” diye en yakın arkadaşına sundu Çankaya’yı!.. Tehlikeli bir yola girmektense o yola arkadaşını itti!.. “Ben 184’ü bulur oturumu açarım” diyenler günlerdir 367’yi aramak çabasına giriştiler. Ona yanaş, buna bir şeyler sun, bir başkasını kandırmaya uğraş, 352’ye eklenecek beş on oy daha.. Çankaya yedi yıllığına senin olsun... ??? Öyle ya da böyle AKP bir türlü 367’ye ulaşamadı. Bir saat önce oturuma katılmayacağını TV’ler önünde söyleyen kişi, bir de baktık AKP’lilerin yanında yer almış; yetmemiş, kürsüye çıkıp kendi partisini kötülüyor, AKP’nin Çankaya’yı ele geçirme uğraşını alkışlıyor!.. Oylar sayıldı, Gül 361 oy aldı. Görüldü ki Meclis’in açılışında 361 milletvekili varmış... Oy sayımındaki dalavereleri görmek için (böyle sayımlarda neler döndüğü bilinen bir durumdur) içeri giren CHP’liyi de listeye eklemek kurnazlığı, “maskaralığın” son perdesi olmuştur. 1946’dan bu yana çok seçim gördük.. çok politikacı, çok Meclis başkanı, çok başbakan izledik... Böylesine utanç verici bir cumhurbaşkanı seçimi yaşamadık. Çok parti, tek parti dönemleri geldi geçti, cumhurbaşkanları öyle böyle seçildi. İyi, kötü bir yöntem, bir dürüstlük, saygıya değer bir yanı vardı hepsinin... Ama cuma günkü Türkiye Büyük Meclisi’nde sergilenen bu oyun 72 milyon insanımızı utanç uçurumlarına sürüklemiştir. ??? Cumhurbaşkanlığı’nı da, başbakanlık gibi kolayca elde edeceklerini sandılar. Yedi yıl Çankaya’ya sahip olarak ülkeyi kafalarındaki, hayallerindeki bir gerici düzene sokacaklarını sandılar... Bütün bu gülünç oyunları sergilerken Türk halkını kandıracaklarını sandılar. Ankara’nın 14, İstanbul’un bugünkü 29 Nisan gösterilerini görmek, anlamak istemediler... ??? 14 Nisan, 29 Nisan yeni bir dönemin öncüleridir... Yükselen, Silahlı Kuvvetler’in bir kez daha belirttiği gibi, laik Türkiye’nin sesidir.. Hiçbir zaman yenilmeyecek gücüdür... O. Doğu SİLÂHÇIOĞLU Görünen gelecek temlerden yarar ummaktadırlar. Amaçlarına ulaşmak için daha önce denenmiş akıl dışı yöntemlere başvurmaktadırlar. “Sadece akıllı olmayanlar hep aynı şeyleri yapıp da farklı sonuçlar elde etmeyi umarlar” diyen Einstein’ı sanki doğrulamak istercesine çaba harcamaktadırlar!.. Türkiye’yi korkulu bir gelecekle karşı karşıya bırakan siyasal iktidar, izleyicisi olduğu “siyasal İslam” ideolojisini kökleştirmek, laikliği katletmek ve “laik Türkiye Cumhuriyeti”ni olabildiğince kısa bir sürede “İslam Cumhuriyeti”ne dönüştürebilmek için tehlikeli adımlar atmayı ısrarla sürdürüyor!.. Bugün varılan noktada siyasal iktidar tüm yetkilerini bir “triumvira”ya devretmiş ya da devretmek zorunda kalmış gibi görünüyor!.. Ulusun dayanma gücü sınırlarını zorlayan bir ortamda bu üçlü yönetim, şimdi ülkede “yasama”, “yürütme” ve “yargı” erklerini ve de “devlet”i tümüyle ele geçirebilecek yeni arayışlar içinde!.. Görünen o ki, Türkiye’nin geleceğini yalnızca kendileri belirlemek ve de ülkeyi kendi siyasal amaçları doğrultusunda şekillendirmek isteyenler, bu ülkede çoğulcu katılımcı bir “demokrasi” yerine, yönetimde sadece “siyasal İslamcılar”ın yer alacağı bir “teokrasi”ye doğru hızla koşmaktadırlar!.. Bu arada ulusun özgür sesini temsil eden basın da susturulmaktadır!.. Bugün “Cumhurbaşkanlığı”nı, “Başbakanlık”ı ve “Meclis Başkanlığı”nı ele geçirme çabasıyla hareket eden siyasal yönetim, artık halkı unutmuş görünüyor. Ve önünde bir engelin kalmadığını zannediyor!.. Ama yanılıyor!.. Türkiye’yi dinsel düzlemde şekillendirmek isteyen siyasal iktidar, aslında bugün doğrudan doğruya halkla karşı karşıyadır!.. Türk ulusunun 1919’da başlattığı ulusal mücadelesinde onu başarıya götüren toplumsal uyanış ve karşı koyuş bugün yeniden doğmuştur!.. Dün Ankara’da, bugün İstanbul’da, yarın İzmir’de, öbür gün bir başka kentte yükselen ya da yükselecek sesler yüreklere umut aşılamıştır!.. Bugün “Cumhuriyeti ve kazanımlarını korumak”, “şeriata, bölücülüğe, darbeye, ırkçılığa karşı koymak”, “Atatürk ilke ve devrimlerini savunmak” için başlatılan bir girişim güç kazanıyor!.. Yurdun birçok yerinde çok büyük bir yurttaş kesimi, Cumhuriyetin temel değerlerine bağlılıklarını vurgulayarak, Atatürkçü düşünceyle yola çıkarak meydanlarda varlık sergiliyor!.. Tehlikenin henüz farkında olmayanları uyarıyor!.. ? Arkası 8. Sayfada T ürkiye’de bugün siyasal yönetim mekanizmasını elinde tutanlar, geçmişte Türk ulusuna büyük acılar yaşatmış olaylardan hiç ders almamış gibi görünüyorlar!.. Herhalde biraz da içinde bulundukları tarih bilinci noksanlığı, onları bu şekilde davranmaya sürüklüyor!.. Ve ne acıdır ki bu ülkede yıkımla sonuçlanan gelişmeler, tarihsel bir süreç içinde belli aralıklarla yine karşımıza çıkıyor!.. Aynı sorunlar birbiri ardı sıra tekrarlanıyor!.. Ve Türkiye, benzer sorunlarla sürekli uğraşan bir ülke olmaya devam ediyor!.. Hiç kuşku yok ki toplumsal belleğin güçsüzlüğü de böyle bir ortamın yaratılmasına katkıda bulunuyor!.. Tarihten ders almayanlar Türk ulusu, geçmişte ülke yönetimini bir şekilde ele geçirip hukuku, halkı, yasaları hiçe sayan bir yönetim anlayışıyla korku rüzgârları estiren “triumvira”ların yaşattığı acıları henüz unutmamıştır!.. “İttihat ve Terakki Fırkası” içinde “Enver, Talat, Cemal Paşalar”ın üçlü yönetimi; yaşam mücadelesi içindeki bir imparatorluğun dağılma sürecini hızlandırmış; “Demokrat Parti” içindeki “Bayar, Menderes, Koraltan” üçlü yönetimi; Türkiye’de bir ihtilali meşru ve kaçınılmaz kılmıştır!.. Aynı koşullarda ortaya çıkan toplumsal olayların aynı sonuçları yaratacağını görmeyecek kadar toplumbilim gerçeklerine gözlerini kapayanlar ve de ulusun sesine kulak tıkayanlar, hep benzer sonlarla karşılaşmışlardır!.. Bugün Türkiye’de bir dayatma yönetimi özlemi içinde olanlar, geçmişte anayasayı ve halkı yok sayan yöneticilerin hazin sonlarını unutmamalıdırlar!.. Onlar; kendi son Gelinen nokta Türkiye bugün anayasayı, hukuku ve halkı yok sayan bir “triumvira”nın (üçlünün) dayatmacı yönetim anlayışıyla karşı karşıyadır!.. İlk kez Roma İmparatorluğu döneminde ortaya çıkan bu anlayış, ne yazık ki bizim ülkemizde de kendisine yer bulmuştur!.. Aynı anlayışla Türkiye’yi yönetme yanlışlığına düşenler olmuş; ülkede büyük acılar, büyük yıkımlar yaşanmıştır. Bugün onların geçmişte Türk ulusuna yaşattığı acılardan habersiz görünenler ya da bundan ders çıkarmayanlar, ne acıdır ki aynı yön CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear