26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 NİSAN 2007 CUMARTESİ 6 HABERLER AKP’nin adayı Abdullah Gül, oylamaya katılan 361 milletvekilinden 357’sinin oyunu aldı Dayatma ‘367’ye takıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılan ilk tur oylamaya tek aday olarak giren AKP adayı, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül oylamaya katılan 361 milletvekilinden 357’sinin oyunu aldı. CHP, 367 milletvekiline ulaşılamadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılan ilk tur oylamada AKP hedefine ulaşamadı. Abdullah Gül, ilk tur oylamada cumhurbaşkanı seçilmek için gerekli olan 367 rakamına ulaşamadı. 357 milletvekili Gül’e oy verirken 3 oy iptal edildi, 1 oy da boş çıktı. TBMM Başkanı Bülent Arınç, ilk turda seçim için yeterli sayıya ulaşılamayınca ikinci turun 2 Mayıs günü yapılacağını belirterek birleşimi kapattı. Oy hakkı bulunmayan TBMM Başkanı Arınç dışında 352 milletvekili bulunan AKP’ye verilen destekler 367 rakamına ulaşılmasına yetmedi. Genel kurula katılan milletvekili sayısı 361’de kaldı. DYP’li Ümmet Kandoğan, Mehmet Eraslan, Anavatan Partili Miraç Akdoğan ve Hasan Özyer, CHP’li Esat Canan ve bağımsız milletvekilleri Süleyman Bölünmez, Fuat Geçen, Göksal Küçükali, Hamza Albayrak, Ülkü Güney oylamaya katıldı. AKP’de tek fire oldu, AKP Afyon Milletvekili Aşkar oylamaya katılmadı. AKP’den önceki gün istifa eden Amasya Milletvekili Hamza Albayrak ise oylamada yer aldı. Albayrak, oylama öncesinde düzenlediği basın toplantısında, istifasının Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgisi olmadığını, AKP’nin Amasya örgütündeki yolsuzluklar nedeniyle istifa ettiğini söyledi. TBMM Genel Kurulu açılmadan önce CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ile DYP Grup Başkanvekili Ümmet Kandoğan ve DYP Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan salona girdi. AKP’liler kendilerini alkışlarla karşıladı. Anadol’un itirazlarını kayda geçirip salondan ayrılacağı biliniyordu, ancak DYP’lilerin katılımı şaşkınlık yarattı. TBMM Başkanı Bülent Arınç saat 15.00’te “Toplantı yetersayısı vardır, gündeme geçiyorum” diyerek oylama yapmadan birleşimi açtı. Arınç “Görevli olan CHP’li TBMM Başkanlık Divanı üyesi Türkan Miçoğulları’nın hazır bulunmadığını, onun görev verdiği diğer CHP’li üye Ahmet Küçük’ün de divanda göreve gelmediğini” bildirdi. Arınç, “Divanda boşluk var, göreve davet ediyorum” dedi, ancak CHP’li divan üyeleri yerlerini almadı. Arınç, “Böyle bir olay ilk kez yaşanıyor. Görevini ihmal eden, göreve gelmeyen milletvekilleriyle ilgili ne yapılacağı konusunda içtüzüğe hüküm konulması gerekir” dedi. Genel kurul salonunda bulunan CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, “yoklama yapılması ve 367 milletvekilinin katılımının aranması” gerektiğini söyleyerek itiraz etti. Arınç, başlayacağını belirten Yarbay, “Demokrasilerde azınlığın hakları korunacaktır ama çoğunluğun dediği olacaktır” dedi. Oylama sırasında CHP’den Yaşar Tüzün ve Ahmet Küçük, genel kurula girerek oylama işlemini kontrol etmek istediler. Buna tepki gösteren AKP’li milletvekilleri ile aralarında gerginlik yaşandı. TBMM Başkanı Arınç, “Ben sizi Divan’a çağırdım, gelmediniz. Size orada görev verilmedi. Komisyon sıralarından uzaklaşın lütfen” diyerek idare amirlerini göreve çağırdı. Komisyon sıralarında tartışma yaşanırken içeriye 4 CHP milletvekili daha girdi. Bunun üzerine, AKP Grup Başkanvekili Eyüp Fatsa, içeriye girenlerin adlarını bir kâğıda yazdı. Bazı AKP milletvekilleri de CHP’lileri cep telefonları ile görüntüledi. Arınç, milletvekillerinin komisyon sıralarından çekilmelerini ve sıralarına geçmelerini istedi. Arınç, “Sayın Yaşar Tüzün, Sayın Ahmet Küçük, Sayın Haşim Oral ve Sayın Rasim Çakır’ın genel kurulda olduğunu görüyorum” diyerek CHP’lilerin adlarını tutanağa geçirdi. Bu arada, Anavatan Partisi’nden genel kurula başka katılımlar da bekleyen AKP’nin oylamayı “yavaşlatması” dikkati çekti. Oylama tamamlanmak üzereyken TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın “Genel kurulda bulunduğunu tespit ettiğim bazı arkadaşların da isimlerini okuyorum, hâlâ oylarını kullanabilirler, kendilerini bekliyorum. Ahmet Küçük, Yaşar Tüzün, Haşim Oral, Şevket Arz, Rasim Çakır, Erdoğan Yetenç ve konuştuktan sonra genel kuruldan ayrılan Sayın Kemal Anadol’un da oy kullanma hakları var” diyerek CHP’lilerin adlarını kayda geçirdi. Bu arada muhalefet kulisinde gerilim yükseldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, genel kurula giren milletvekillerine tepki gösterdi. AKP’liler içtüzüğün “karar yetersayısı” ile ilgili 146. maddesindeki “Genel kurulda bulunup da oya katılmayanlar yetersayıya dahil edilirler” hükmünü gerekçe göstererek salona giren CHP’lilerin de yetersayıya ekleneceğini kaydetti. AKP’liler, oturuma giren CHP’liler ile birlikte 368 kişinin genel kurulda bulunduğunu öne sürdü. Anadol ise bu savın “gayri ciddi” olduğunu söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, oylamadan sonra “Beklediğimizin üzerinde oy aldık. Belki ikinci turda 367’yi bulma ümidi içindeyim. Katılmayanların halka söyleyeceği bir şeyler olmalı. Bunun yeri de sandıktır” dedi. Erdoğan, CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gidebileceğini, ancak içeride bulunan milletvekili sayısının 368 olduğunu ileri sürdü. Erdoğan, “Milletvekilleri o kapıdan girdiği andan itibaren oturuma katılmış sayılır. Bir endişemiz yok” dedi. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Özde mi Sözde mi... Sayın Büyükanıt, Türkçemizin güzel bir deyiminden, “özü sözü bir olmak”tan yola çıkarak ve ince bir sözcük oyunuyla siyaset dilimize yeni bir deyim kazandırdı: “Sözde değil özde bağlı olmak...” Hangi konuda? Cumhuriyetimizin temel değerlerinde... Nedir bu temel değerler? Siyasal iktidarın tepesindekiler, ev ödevini okulda ezberden söyler gibi papağan tekrarına başladılar: “Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti...” Bu kavramlardan her biri konusunda, bu siyasal iktidar sahiplerinden her biri tek tek sorguya çekilse, söyleyecekleri ilgiyle izlenmeye değerdi... Demokrasi kavramı konusunda, çok partili seçim sistemine ilişkin yüzeysel bilgiler dışında, acaba onlardan neler işitebilirdik? Sosyal hukuk devleti ne demek? Laiklik, hemen hepsinin paylaştığı bir görüşle, devletin din işlerine karışmaması (dikkat edin, dinin devlet işlerine değil, devletin din işlerine karışmaması), bu anlamda da din özgürlüğü mü demektir? Demokrasi ve laiklik kavramları arasında, aslında bütün bu kavramlar arasında ne gibi ilişkiler bulunmaktadır... Onlardan bu gibi soruların, doğru, ciddi, derinlikli yanıtlarını alabilmeniz mümkün değildir. Hakiki düşüncelerini dile getirdikleri zamanlarda alabileceğiniz yanıtlar ise, aşağı yukarı şöyle olacaktır: Demokrasi, “cumhur” ne istiyorsa onu yapmaktır. (Tabii bu istekler, bizim istediklerimizle örtüştüğü ölçüde.) Laiklik, devletin dini rahat bırakması, dinin de toplumsal yaşamda istediği gibi cirit oynatarak eninde sonunda devleti ele geçirip dinselleştirmesidir. Sosyal devlet, bizim ve yakınlarımızın zenginleşmesine hizmet eden devlet demektir. Bu arada, oy deposu olan milleti de az çok doyurmak gerekir. Hukuk, dinimizin buyruklarıdır. Hakiki düşünceleri böyle olmasına böyledir. Fakat sıkıştıklarında, “özde” kavramını da “sözde” algılama becerisiyle, Cumhuriyetimizin temel değerlerine sözde değil özde bağlı olduklarını söylemekten, bu yüzeysel papağan tekrarından sıkıntı duymazlar... ??? İktidar partisinin akademisyen cumhurbaşkanı adayı, kimi kişisel niteliklerinin partilerinin başkanından ve günümüz Millet Meclisi başkanından üstün olduğu söylenebilecek Sayın Gül, değerli gazeteci dostumuz Fikret Bila’yla yaptığı söyleşide, cumhuriyetimizin değerlerine özde de bağlı olduğunu söylüyor... Adaylığı sonrasındaki konuşmalarında da bu anlamdaki sözlerini işittik... Fakat bu mümkün müdür? Yukarıda sözünü ettiğim kişisel “üstünlük”, aynı zamanda “farklılık” anlamına gelir mi? Sayın Gül, kişisel özellikleri, bilgisel donanımı ne olursa olsun, mensup olduğu “din”in, tümüyle “kişisel” bir “inanç” kategorisi olduğunu kabul edebilecek; bunu kavramış, anlamış, dünyaya böyle bakan bir insan olarak görülebilir mi? Başka bir deyişle, parti ve kader arkadaşlarından, bu anlamda (bu en önemli, temel, belirleyici konuda) bir farklılığa sahip olabilir mi? Eğer öyle ise, orada, onların arasında, hem de en tepede işi ne? Laiklik, insanlığın yüzlerce yıllık savaşımları sonucunda ulaşılmış bir düşünce aşaması olarak, “insan merkezli” dünya demektir. Demokrasi kavramının ve bu anlamda da cumhuriyetimizin en temel değeridir. Sayın Bila’yla konuşmasında Sayın Gül şöyle demekte: “Dünyayla bütünleşmiş, refah düzeyi yüksek, demokrasisi, askeri güçlü bir Türkiye hedefliyorum...” Bunlar belki kulağa hoş gelebilecek, söyleyen kişi bakımından samimiyetinden de kuşku duyulamayacak sözler de olsa, “laik” dünya görüşüne sahip olunmaksızın söylendiklerinde, içeriksiz, yuvarlak sözler olmaktan öteye gidemez. Ahmedinejad’ın, bir Suudi liderinin ağzından da buna benzer sözler işitebilirsiniz. Hangisi olursa olsun herhangi bir “din”i, kişisel bir inanç, ya da bir “kültür” olgusu olarak değil de, siyasetin, dünya anlayışının merkezine oturtmuş bir partinin ve herhangi bir yöneticisinin, cumhuriyetimizin temel değerlerinin özüne bağlı olabileceğini düşünmek, boş, ham ve tehlikeli bir hayalden başka bir şey olamaz. ??? Öyleyse şimdi yapılması gereken, Ankara Tandoğan’dan sonra İstanbul Çağlayan’da da, cumhuriyet değerlerinin hem özünde hem sözünde bir kez daha büyük bir kitlesel buluşmayı sağlamaktır... Pir Sultan’ın “Gelin canlar bir olalım” diye başlayan yüce şiirinde söylediği gibi “özü öze bağlayarak/bir yürüyüş eyleyerek”, cumhuriyet karşıtlarına, düşmanlarına, meydanın boş olmadığını bir kez daha göstermek ve çok yakındaki genel seçimlere bu “birlikteliği” ülke ölçüsünde büyütüp genişleterek hazırlanmak için... AKP’DEN ‘368 BULUNDU’ SAVI ? Cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda, AKP 367 oya ulaşamadı. AKP’li 1 milletvekili oylamaya katılmazken ANAVATAN ve DYP’den 2’şer, CHP’den 1, bağımsızlardan 5 olmak üzere toplam 10 milletvekili AKP’ye destek verdi. Ersönmez Yarbay’ın adaylıktan çekilmesiyle tek aday olarak yarışan Gül, 357 oy aldı. 3 oy iptal edilirken 1 oy da boş kullanıldı. “yüzlerce milletvekilinin hazır bulunduğunu gördüğünü ve oturumu açtığını” söylerken, Anadol’a tutumu hakkında söz verdi. Anadol, “Bir partiye yönetici seçmiyoruz, Türk milletine cumhurbaşkanı seçiyoruz. Türk ordusuna başkomutan seçiyoruz. 367 milletvekilinin bulunması gerekiyor, bu göz kararıyla saptanamaz. Anayasa ihlali söz konusudur, yapılacak her işlem, oylama geçersizdir. Bundan doğan sorumluluk bize ait değildir. Uyarılarımız dinlenmezse Anayasa Mahkemesi’ne gideceğiz. Uyarılarımızı dikkate almazsanız sizi tarihi sorumluluğunuzla baş başa bırakarak ayrılmak zorunda kalacağız” dedi. AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, Anadol’un görüşlerine karşı çıkarken; DYP’li Kandoğan başkanın tutumu “lehinde” söz alarak ilginç açıklamalar yaptı. Kandoğan, “Meclis’te verilecek kararın Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi ve neticenin orada tayin edilmesi ilk defa söz konusu. Biz hep Meclis iradesinin üstünlüğünü savunduk. 367 şartının geçerli olmadığını, Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesinin doğru olmadığını ortaya koymak, demokrasinin yanında olduğumuzu göstermek, Meclis’in iradesinin her şeyin üstünde olduğunu göstermek için buradayız. Aynı anayasayla 3 cumhurbaşkanı seçildi. O zaman 367 aranmadı. Sayın Kemal Anadol, ben lisede talebeyken siz parlamentodaydınız, niçin daha önce böyle bir şey yaşanmadı? Meclis’in hür iradesiyle cumhurbaşkanı seçilmeli” dedi. Kandoğan, sözlerini “DYP milletvekili olarak konuşuyorum. Partimin aldığı kararı demokratik bulmadığım için arkadaşımla birlikte buradayım” diye sürdürdü. AKP sıralarından alkışlar yükselirken Anadol yoklama yapılması istemini yineledi. Arınç, “20 milletvekili arkadaşınızı bulup getirin, yoklama yapayım” dedi. Arınç, tutumunun doğru olduğunu yineledi ve oya sundu. Anadol da genel kurulu terk etti. Yarbay’ın adaylıktan çekilmesiyle Gül tek aday olarak kaldı. Yarbay, adaylıktan çekilmek için CHP’nin ciddi aday çıkarmasını beklediğini belirterek “Aday çıkaramadılar, adaysız kaldılar” dedi. Toplantı yetersayısının 367 olması durumunda uzlaşma değil TBMM’de azınlığın çoğunluğa tahakkümünün YOKLAMA TARTIŞMASI YARBAY ADAYLIKTAN ÇEKİLDİ DYP İKİYE BÖLÜNDÜ ERDOĞAN: ENDİŞEMİZ YOK R TLA O N CHP’Lİ BALOĞLU’NUN ESPRİSİ: KEMAL ABİ’Yİ DÖVSELER HEPİMİZ İÇERİ GİRERİZ, ÇOĞUNLUĞU BULURLAR AKP’li Fırat, Mumcu’ya küfretti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk tur oylamasında, oylama sonucuna ilişkin tahminler ve hava neredeyse dakika dakika değişti. Son ana kadar oylama sonucu ile ilgili tahmin yapılamazken, kilit parti ANAVATAN lideri Erkan Mumcu’nun son noktada “birinci tur oylamaya katılmayacakları” açıklaması, AKP’lilerin sinirlerini ve ağzını bozdu. Kritik Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk tur oylamasından ilginç notlar şöyle: Milletvekilleri kilit parti konumundaki ANAVATAN lideri Erkan Mumcu’nun oylamaya katılmama kararını kulislerde izlediler. AKP Genel Başkan Yardımcıları Dengir Fırat ile Şükrü Ayalan da muhalefet kulisinden basın toplantısını izledi. Mumcu, henüz kararını açıklamadan önce telefonla ANAVATAN’ın katılmama kararını öğrenen Fırat, Ayalan’a “Hadi gidelim, katılmıyorlar” dedi. Son derece sinirlendiği gözlenen Ayalan ise ekranı işaret ederek, “Tescilli i... bu!” diye tepki gösterdi. AKP’li milletvekilleri, ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun açıklamalarını bakanlarla birlikte iktidar kulisinde izledi. AKP’li Mustafa Duru’nun “Bu adamın sözü dinlenmez. Adamın yüzüne bakmak bile günah. Protesto ediyorum” diyerek televizyonun yanından ayrıldı. Mumcu’nun “Cumhurbaşkanlığı seçimini bırakıp erken seçime gidilmesi” yönündeki sözleri üzerine İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, “Kardeşim seçime 10 dakika kalmış, erken seçim mi olur, şaşırmış bu” diye konuştu. Genel kurul açıldığında, TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın yoklama yapmamasına itiraz etmek için salona CHP’den sadece Grup Başkanvekili Kemal Anadol girdi. Kuliste bu durumu gören CHP Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu, AKP’lileri kastederek “Bunlar siyaseti bilmiyorlar. Şimdi Kemal Abi’yi dövmeye kalksalar, hepimiz gireriz, çoğunluğu da bulurlar” diye espri yaptı. ANAVATAN’la yürütülen birleşme ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılıp katılmama görüşmelerinin her aşamasında yer alan ve “oylamaya katılmayacağını” hatta ANAVATAN’ın da kendi kararlarına uyacağı yönünde gazetecilere kulis veren DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ile AKP’nin Hatay’daki “Ali Dibo” ilişkilerini ortaya çıkaran Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan’ın içeriye girmesi günün “ters köşe”si oldu. Hatta bir televizyon kanalının Ağar’ın en güvendiği milletvekillerinden Kandoğan’ın oylamaya katılacağı haberini vermesi üzerine bazı DYP’liler, “Bak senin içeri gireceğini söylüyorlar, amma da uçuyorlar” diyerek Kandoğan’a takıldılar. Ancak Kandoğan’ın içeri girmekle kalmayıp bir de konuşma yapması herkesi şaşırttı. AKP, 367’yi sağlamak için önceki gece Meclis’te adeta karargâh kurdu. Erdoğan’ın yakın arkadaşı ve çocuklarının “bursiyeri” Ramsey’in sahibi işadamı Remzi Gür de gece geç saatlere kadar Meclis’te, kulis faaliyetlerine katıldı. Kritik oylama öncesinde kulislerde en çok konuşulan “milletvekili borsası” oldu. Milletvekillerine “tehdit, baskı” telefonlarının yanı sıra, bire bir “işadamı markajı” uygulandı. Oylamaya katılmayacağını açıklayan ANAVATAN Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan, kendisine bir baskı yapılıp yapılmadığı sorusu üzerine “Baskı telefonları geldi. Hatta bir AKP milletvekilinin işadamı kardeşi aradı. Ancak ben onurlu bir milletvekiliyim” dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ise daha açık konuşarak, partili bir milletvekiline AKP’ye yakın işadamının “para teklif ettiğini” söyledi. Kulislerde AKP’lilerin haftalardır muhalefet partili ve bağımsız milletvekillerini “borç miktarlarına” dek yakın takibe aldıkları konuşuldu. Genel kurul salonunda 367 milletvekiline ulaşılamayınca AKP’li Hüsrev Kutlu, “Yazı da bizim tura da bizim, seçime gideriz. Her iki seçime de hazırız” dedi. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut da, “Seçim geliyor, hazırlıklı olun” diye konuştu. Genel kurul açılırken salona giren CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol ile DYP’li Ümmet Kandoğan’ı AKP’liler alkışladılar. İktidar kulisinden salona giren CHP’li Esat Canan da alkışlarla karşılandı. Canan, CHP sıralarına otururken yanına gelen AKP’liler kendisini kutladı. Salona giren bağımsız milletvekilleri de alkışlarla karşılandı. Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ün küçük oğlu Mehmet Gül, oylamayı seyirci locasından izledi. Genel kurul çalışmalarını izleyenler arasında AKP Kadın Kolları Başkanı Selma Kavaf ile çok sayıda türbanlı kadın da yer aldı. ataolb?cumhuriyet.com.tr Faks: (0212) 343 72 64 Canan: Demokrasi sınavı verdim Oylamaya katılan CHP’li Esat Canan, “Demokrasi sınavı verdim. Parlamentonun haysiyetini kurtardığım şeklinde tebrik telefonları geliyor. CHP tabanından da kutluyorlar” dedi. Deniz Baykal ise, Canan ile ilgili partinin yetkili organlarının gerekli değerlendirmeyi yapacağını söyledi. TBMM Genel Kurulu’nda, oyların sayımı sırasında Başbakan Erdoğan, muhalefet sıralarına oturan AKP’li milletvekillerini uyararak boşaltmalarını sağladı. Erdoğan, daha sonra TBMM fotoğrafçısını çağırarak boş sıraların fotoğrafını çektirdi. TBMM Başkanı Arınç’ın oylama sonucunu ilan etmesinden hemen önce Erdoğan, ilk kez Bakanlar Kurulu sıralarından kalkarak milletvekillerinin yanına oturdu. AKP milletvekilleri, Erdoğan ile fotoğraf çektirme yarışına girince, TBMM Başkanı Arınç, “Sayın Başbakan, iki fotoğrafçıyı işinden edeceksiniz. Bu işlemi yasaklıyorum” uyarısı yaptı. Bunun üzerine Meclis’in iki fotoğrafçısı hızla Erdoğan’ın ve milletvekillerinin yanından ayrıldılar. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear