24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2007 SALI 8 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI B 21 B 21 B 23 B 24 B 25 B 25 B 25 B 24 B 167 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya B B B B B B B B B 17 22 17 15 21 20 18 15 25 Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B B B B B B B B 25 21 17 20 16 16 11 11 10 Trabzon Ankara İzmir Hakkari Antalya Adana Ş.Urfa Erzurum Yurtta yağış beklenmiyor. Yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı bulutlu, diğer yerler az bulutlu ve açık geçecek. Hava sıcaklığı tüm yurtta hissedilir derecede artacak. Rüzgâr batı ve güneybatı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Çok bulutlu DIŞ MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Münih B K B B B B B B B 8 4 9 20 17 17 21 16 21 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih B B B B B B Y Y B 14 18 24 16 21 22 18 19 23 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı K Y B Y Y B B B A 7 26 18 28 11 29 18 31 24 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Parçalı bulutlu Sisli Bulutlu GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK ? Baştarafı 1. Sayfada Kimi amaçlıyordu, nehri tersine akıtmaya çalışan hangi olayları, siyasetçileri anımsatıyor bu cümle? Kimilerine TBMM’nin yüce kişiliğine ve devrimlerine layık olmasını neden salık veriyor, diliyor? Söylemdeki amaç herhalde TBMM’de laik Cumhuriyetin, Atatürk devrimlerinin savunucusu CHP’ye yönelik değil. Bu cümlesi başka işlerle haşır neşir olan bayramdan bayrama Atatürk’ü, devrimlerini anımsayan bugünkü DYP’ye ya da ANAVATAN yöneticilerine de yönelik olamaz. Kuşku yok; bu cümlenin hedefi TBMM’de çoğunluğu elinde tutan AKP, onun liderleri. Zira Cumhurbaşkanı Sezer; yedi yıllık görev süresinin beş yılını TBMM’deki çoğunluğu kullanan, amaçlarına demokratik kavramları siper yapan AKP iktidarının Atatürk devrimlerine, laik Cumhuriyete karşı girişimlerine karşı savaşım vererek geçirdi. AKP iktidarıyla liderinin nasıl bir kumaş olduğunu çoook yakından gördü. Ülke şimdi AKP liderinin Meclis’i partisel ve hatta kişisel amaçları için kullanma sürecini yaşıyor. Sezer’in, herhalde fazla umudu yok ama, AKP iktidarına, Çankaya’ya Cumhuriyet ilkelerine sahip çıkacak bir cumhurbaşkanı göndermesini salık veriyor. ??? Halktan kaynaklanan bu temenniye AKP iktidarının malum görüşlerle yıkanan beyinleri olumlu yanıt verecekler mi, verebilirler mi? Zor, hatta olanaksız. Çünkü AKP, genel başkanlarının halkı tek başına temsil ettiğine inanıyor. Mantıkları şöyle çalışıyor: Mademki halk AKP’yi seçti. AKP de cumhurbaşkanı sorununu çözmeyi ve Çankaya’ya çıkacak olan kişiyi seçmeyi tek bir kişiye, tek seçiciye havale etti. İşte bu kadar! RTE, bugün yarın yeni 11’inci cumhurbaşkanının kim olduğunu açıklayacak! İster beğen ister beğenme; halkın temsilcisi olduğunu söyleyerek sürekli övünen TBMM adına RTE; erkek veya dişi bir kişiyi cumhurbaşkanı “atayacak”. Ulusal iradeyi bir kişinin vereceği karara bağlayan örneği görülmemiş postmodern bir demokrasi; AKP’nin rejim anlayışı sayesinde Türk demokrasisine yeni bir kurum eklemiş oluyor: Tek seçicilik! Tek seçicinin açıklayacağı isim, halkı temsil eden bir cumhurbaşkanı mı olacak; yoksa bu cumhurbaşkanı RTE’yi temsil etmek, amaçlarına hizmet etmek için mi Çankaya’ya çıkarılacak? Hiç kuşku yok; RTE gibi İslamcıl ihtirasları olan bir kişi Çankaya’da amaçlarına hizmet verecek bir kişiyi seçecek. ??? Tek seçicinin bilinen ve yadsınmayan kimliği dikkate alınınca atayacağı cumhurbaşkanı üzerinde rejim açısından kaygıların, kuşkuların giderek yoğunlaşması elbette kaçınılmaz oluyor. Ha Ali, ha Veli hesabı. Ha RTE, ha başka biri. Tek seçicinin saptayacağı kişi, erkek veya dişi, kim olursa olsun, kuşkusuz RTE’nin emri kumandasında, bir noter gibi amaçlarına hizmet verecek bir kişi olacak. Medyamız; ne yazık ki, AKP’nin (RTE’nin) amaçlarına cumhurbaşkanı olarak hizmet verecek kişi ile değişen bir şey olmayacağı üzerinde durmuyor, tartışmıyor bile. Harıl harıl şu veya bu; RTE’nin Çankaya’ya göndereceği kişiyi arıyor. Bre gafiller! Ha RTE olmuş Çankaya’da, ha onun atayacağı bir başka kişi. Kafa aynı kafa olduktan sonra Çankaya’nın laik rejimle ilgili görüşleri ve amaçları asla değişmez. Türkiye’den ilanla çağrı Sözde Ermeni soykırımı iddialarının ortak bir komisyon tarafından araştırılması yönündeki öneri, ABD’nin önde gelen 5 gazetesine tam sayfa ilan olarak verildi NEW YORK (AA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Ermenistan yönetimine 2005 yılında yaptığı, 1915 yılındaki olayları Türk ve Ermeni tarihçilerinden oluşan ortak bir komisyonun incelemesiyle ilgili teklif, dün ABD’nin en önemli gazetelerinde tam sayfa ilan olarak verildi. Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği tarafından verilen ilan, dün New York Times, Washington Times, Los Angeles Times, International Herald Tribune gazetelerinin ABD ve Avrupa baskıları ile ABD Kongre çevrelerinin gazetesi Roll Call’da yayımlandı. “Haydi 1915’te olanlarla ilgili gerçeği birlikte ortaya çıkaralım” başlığıyla çıkan ilanda, daha önce Türkiye’nin Ermenistan’ı tarihi gerçekleri birlikte incelemeye ve araştırmaya davet ettiği, “Ortak Tarihçiler Komisyonu” kurulmasının Ermenistan’a teklif edildiği hatırlatılarak komisyonun üçüncü taraflara da açık olmasının öngörüldüğü açıklandı. Türkiye’nin tüm arşivlerinin açık olduğu ve arşivlerine ulaşılması konusunda garanti verdiğinin vurgulandığı ilanda, “Biz geçmişimizle ilgili gerçeklerle yüzleşebiliriz ve Ermenileri de aynı şeyi yapmaya davet ediyoruz” ifadesi yer aldı. Başbakan Erdoğan’ın “Ülkelerimizin liderleri olarak ana görevimiz gelecek kuşaklara hoşgörünün ve karşılıklı saygının hüküm sürdüğü barışçıl ve dostluk üzerine kurulu bir gelecek bırakmaktır” sözleri ilanda yer aldı. ABD Başkanı George W. Bush’un Başbakan Erdoğan’ın ortak tarihçiler komisyonu kurulması teklifinin Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler açısından önemli olduğuna dair yaptığı açıklamanın ardından, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, eski ABD Başkanı Bill Clinton ve Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob II’nin 1915 olaylarının ancak iki taraf ve iki tarafın tarihçileri tarafından tartışılabileceğini ve bir çözüme kavuşturabileceğini belirten açıklamalarına da ilanda geniş yer verildi. GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Mürteciler, dinsiz olarak gördükleri kişilere daha önce de bıçakla saldırmıştı Malatya’daki ilk olay değil MİYASE İLKNUR Malatya’da Zirve Yayınevi’ni basarak 3 kişiyi bıçakla kesen 5 dincinin yaptığı katliamı, siyasal İslamla ilişkilendirmek yerine “ulusalcı terör” tanımına sokmaya çalışan bazı çevreler, Malatya’da geçmişte yaşanan benzeri olayları unutmuş görünüyor. Oysa Hüseyin Üzülmez’in, Necip Fazıl’ın konuşmaları ve yazılarından etkilenip Ahmet Emin Yalman’ı kurşunlaması ile TÖS üyesi solcu ve Alevi edebiyat öğretmeni Abbas Altunkaş’ın Nurcu bir öğrenci tarafından cinsel organının bıçakla kesilmesi olayı gerçekleştiğinde ulusalcılık bilinci henüz gelişmemişti. Dinsiz olarak gördüklerini bıçakla kesme olayı, Malatya’da daha önce de yaşanmıştı. 18 Ocak 1969 yılında Kenan Çırak adlı dinci öğrenci, özel ders aldığı edebiyat öğretmeni Altunkaş’ı, içinde uyuşturucu koyduğu kahveyle uyuşturduktan sonra cinsel organını kesmişti. Kestiği uzuvla sokağa fırlayan dinci öğrenci Çırak, öğretmenin kendisine tecavüz etmek istediğini öne sürmüştü. Üzerinden 38 yıl geçen olay şöyle gelişmişti: Nurculara tepkiliydi Altunkaş, 27 Mayıs 1960’ta Tunceli’de milli eğitim müdürlüğü yaptı. 1961 ihtilali sonrasında Nevşehir’e öğretmen olarak atandı. Bir süre sonra da Malatya Turan Emeksiz Lisesi’nin edebiyat öğretmeni olarak görevlendirilir. Altunkaş, Tuncelili, Alevi ve solcu bir öğretmen olarak Malatya’da kısa sürede tanınır. Şair ve hiciv ustası olan Altunkaş, o yıllarda Malatya ve Elazığ’da hızla yayılan Nurculuk tarikatına karşı tepkisini her fırsatta dile getirir. Malatya’daki en yakın arkadaşı olan CHP İl Yönetim Kurulu Üyesi Turan Akyol’un babasına ait Fırat Palas Oteli’nde öğrencilere özel ders vermeye başlar. 196869 yılları, Malatya’da sağsol ve AleviSünni karşıtlığının yükseldiği yıllardır. Bu karşıtlığı körüklemek için çeşitli komplolar sahneye konur. Altunkaş olayı da bunlardan biridir. Al SÖZDE SOYKIRIM GÜNÜ Uruguay’la başladı 18 ülke kabul etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 24 Nisan’ı Sözde Soykırım Günü kabul eden Ermenilerin bugün de yine dünya genelinde çeşitli etkinlikler gerçekleştirmeleri bekleniyor. İlk olarak 1965 yılında Uruguay parlamentosunun siyasi olarak tanıdığı sözde Ermeni soykırımı Türkiye’nin başını ağrıtmayı sürdürüyor. Özellikle son dönemde Fransa ve ABD’de onay bekleyen yasa tasarıları Türkiye’nin bu ülkelerle ikili ilişkilerine de yansıyor. Sözde soykırımın reddedilmesine hapis ve para cezası öngören tasarı Fransa’da, Cumhurbaşkanı onayını bekliyor. ABD’de ise Devlet Başkanı’nın 24 Nisan mesajlarında “Ermeni soykırımı” ifadesini kullanmasını öngören tasarı Temsilciler Meclisi’nde bulunuyor. Soykırım iddialarını tanıyan ülkeler şöyle: “Ermenistan, Uruguay, Kıbrıs Rum Kesimi, Rusya, Kanada,Yunanistan, Lübnan, Belçika, İsveç,Vatikan, İtalya, Fransa, İsviçre, Slovakya, Hollanda, Polonya, Livanya, Arjantin” İsviçre ve Belçika’da 2006’da çıkarılan yasalar ise Türkiye’nin büyük tepkisini topladı. Bu ülkelerdeki yasalara göre sözde soykırımı reddetme suç haline getirildi. Türkiye’ye en büyük darbeyi ise AB vurdu. Almanya tarafından hazırlanan ırkçılık tasarısı, 27 AB üyesi ülkede soykırım iddialarını reddedenlere ceza verilmesini öngörüyor. Şair ve hiciv ustası olan edebiyat öğretmeni Kemal Abbas Altunkaş, Malatya ve Elazığ’da hızla yayılan Nurculuk tarikatına karşı tepkisini her fırsatta yüksek sesle dile getirmişti. tunkaş’ın özel ders verdiği öğ Tıp Fakültesi’ne yatırılır. Altun protesto etmek amacıyla bir mirenciler arasında sağ görüşlü, Ya kaş, halen baygındır. İlk müda ting düzenleme kararı alır. Bu kınca kasabasında yoksul ve hale sırasında yapılan tahlil so yönde hazırlıklar sürerken Alevi problemli bir ailenin çocuğu olan nuçlarına göre, Altunkaş’ın uyuş evleri ve işyerleri işaretlenmeye Kenan Çırak da bulunmaktadır. turulduğu ve uyuşturucunun etki başlanır. Mitingin iptali için Ma18 Ocak 1969 günü Altunkaş ote sinin geçmediği yolunda rapor latya Valiliği, Cumhuriyet Başle gelir. Ders notlarını alarak oda verilir. Kayseri’de gerekli müda savcılığı, Cumhurbaşkanı ve İçişsına çıkar. Çırak da odaya çıkar hale yapılamaz ve Altunkaş, ka leri Bakanı’na telgraflar çekilir. ve öğretmenine ne içmek istedi rayoluyla İstanbul Tıp Fakülte Şehir merkezinde olağanüstü güğini sorar. Öğretmenin kahve ve si’ne getirilir. Buradaki doktor venlik önlemleri alınır ve miting su istemesi üzerine odadan çıka lar da Altunkaş’ın uyuşturuldu için şehir dışında yapılması koşuluyla izin verilir. Bu gerginlik üç rak kahveyi ve suyu getirir. Bir ğuna dair rapor verir. yandan ders anlatan, bir yandan Dinci gazeteden hızlı baskı gün boyunca Malatya’da yürekleri ağza getirir. da kahvesini yudumlayan öğretOlaydan 1520 dakika sonra men bir süre sonra uyuşup kalır. Mahkeme: Olay komplo Çırak, bıçakla öğretmenin cinsel dinci Beydağı gazetesi, olayı ayMilli Eğitim Bakanlığı, Altunorganını keserek dışarıya fırlar. rıntılarıyla anlatan sayısını bütün Elinde öğretmeninin uzvunu sal mahallelere ve kahvelere elden kaş’ı açığa alır. Altunkaş’ın avulayarak “Bana tecavüz etmek is dağıtır. Oysa, Beydağı gazetesi katları Danıştay’a dava açarlar. terken uzvunu kestim” diyerek nin, elle dizilen eski tip baskı ma Danıştay 5. Dairesi gerekli belgesokakta bağırmaya başlar. Bunun kineleriyle olayı anlatan sayısı leri değerlendirerek yaşanan olaüzerine otel kâtibi öğretmen Al nın hazırlanması nereden bakılsa yın bir tertip olduğunu belirterek tunkaş’ın odasına koşar. Altun 56 saati bulması gerekirken açığa alınma kararını iptal eder. kaş, acı duyduğuna ilişkin tepki olaydan 15 dakika sonra dağıtıl Altunkaş’ın davası, güvenlik geması, olayın önceden hazırlanan rekçesiyle Samsun’a nakledilir. vermeden, öylece oturmaktadır. bir komplo olduğunu göstermek Samsun’da görülen dava sonu4 saat boyunca ayılamadı tedir. Kısa sürede sağ görüşlü cunda mahkeme, olayın komplo Otel kâtibi, olayı polise ve öğ yüzlerce kişi hükümet binasının olduğuna dair karar verir. Samretmenin ailesine haber verir. Al önünde gösteri yapmaya başlar. sun Ağır Ceza Mahkemesi, Çıtunkaş dört saat sonra Kayseri Sağ örgütler ve tarikatlar olayı rak’a ağır hapis cezası verir. Olayın üzerinden 6 gün geçti. Çözüm bir yana, düğümler artıyor. Dikkatimizi çekenleri paylaşalım... 90’lı yıllarda yaşanan ve “faili meçhul” olarak adlandırılan cinayetlerde Türk toplumu saldırının Türkiye’nin düzenine, laik yapısına yönelik olduğu, dış bağlantısının bulunduğu değerlendirmesini yaptı. Katledilen aydınlarımızın daha cenazesi kalkmadan bu kanı sloganlaştı. O cinayetlerle, Santoro, Dink ve Malatya olayını “failler açısından” karşılaştırdığımızda ortaya şu çıkıyor: Katiller içimizde! Evet doğru, tümü içimizde. Ama bu katillerin bir gerisine henüz ulaşılmış değil. Bu durumda akla şu soru geliyor: Son 3 cinayetin ortak paydalarından biri, “Siz bu tür durumlarda gizli servis, dış bağlantı aramayın, suçlu olan sizsiniz, yüzleşin ve gereğini yapın” mesajı vermek mi? Eğer buysa, başardılar. Toplumsal kesimler birbirine düşmüş durumda. İkinci cumhuriyetçiler içimizdeki “misyoner düşmanlarına” saldırıyor. Şeriatçıların hedefi milliyetçiler... Sanki “yeni iç düşmanlar” bulmamız için bize dışarıdan büyük bir yardım var! ??? Malatya faillerinin yaşamlarıyla ilgili kırıntı halinde de olsa haberler geliyor. Her birinin yaşamöyküsüne, yaşına başına bakınca şu yargıda bulunmak işten değil: Bu gençler eğer suçüstü halinde yakalanmasaydı, sonradan kaldıkları yurtta ya da bir kahve köşesinde operasyonla ele geçirilseydi, toplum bunların katil olduğuna inanmazdı. Belki de “Cinayetin failinin meçhul kalmaması için polis kimi bulduysa getirmiş” kanısı bile öne çıkardı! Ama bir gerçek var ki; tümü 20 yaşın altındaki o gençler, insan boğazladı! İlk ifadeler ve sızan bilgiler ışığında o gençler için şu yargıda bulunmak da abartma sayılmaz: Ha insanları boğazlamada kullanılan bıçak, ha ölenlerin bağlandığı ip, ha onları boğazlayan eller... Bir başka deyimle, bu gençler silah, bıçak gibi “olay yerinde ele geçirilen suç aleti” gibi... Yargılamanın başlangıç biçimi dikkate alınırsa; gençler “örgüt üyesi” olduğuna ve başka yakalanan olmadığına göre, biri lider olarak yargılanacak, “ömür boyu ağırlaştırılmış hapis”. Ötekiler lider yardımcısı ve üye olarak “ömür boyu hapis”... Örgütün tüm kadrosu ele geçirilecek, ama örgüt açığa çıkmayacak! Bu noktada bize ancak Türkçe yardım edebilir; örgüt sözcüğü “ör” ve “güt” hecelerinden oluşuyor. Demek burada hücreler yok, heceler var. Bu gençleri “ör”en ve istediği gibi “güden” bir yapıyla karşı karşıyayız. ??? Bize göre ana hedef, girişte vurguladığımız durum! Dikkatimizi çeken bir şey daha var... Dünyanın dört bir yanından olaya tepkiler geliyor. Liderler, senatörler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri tepkilerini ortaya koyuyorlar. Bunları özetlediğimizde ortaya şu tablo çıkıyor: Türkiye; hoşgörünün, iç barışın olmadığı, inançlara saygının bulunmadığı bir ülke ama AKP hükümeti mükemmel! Kimse AKP’ye toz kondurmuyor. AKP’nin, Başbakan’ın, yardımcılarının her fırsatta övüne övüne anlattığı, tüm dünyada kabul gördüğünü ilan ettikleri “Medeniyetler Buluşması” sanırız bu değildi! Bunu ayrı bir yazı konusu yapacağız ama tüm dünyaya bir sözümüz var: Biz Yunus Emre’nin dilinden “Bir kez gönül yıktın ise / bu kıldığın namaz değil” sözlerini büyütüp yeşerten bir toplumuz... Malatya cinayeti başka bir şey... Büyük bir oyunun parçası... Bu tehlikenin de farkındayız! ankcum?cumhuriyet.com.tr SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI İDDİASI Mardin’de mezar incelemesi NUSAYBİN (AA) Türk Tarih Kurumu Başkanı (TTK) Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Mardin’in Nusaybin ilçesinde Ermenilere ait toplu mezar olduğu iddia edilen yerde İsveç Stockholm Söderstörns Üniversitesi’nden Prof. David Gaunt ile incelemelerde bulundu. Mardin’de dün bir otelde buluşan iki bilim adamı daha sonra beraberindekilerle Nusaybin ilçesine bağlı Kuru Köyü’ndeki mezar yerini açarak incelemelerde bulundu. Daha sonra açıklamalarda bulunan Halaçoğlu, Gaunt’un kemik ve toprak örneği almak istemediğini kaydetti. Kendilerinin buradan aldıkları numunenin incelemesini yaptıracaklarını belirten Halaçoğlu, bölgenin Ermeni yerleşim birimi olmadığına da dikkat çekerek mezarın bütün özellikleriyle Roma dönemine ait olduğunu söyledi. “Bundan sonra biz, nerede ve hangi mezarı gösterirlerse göstersinler gitmeye ve açmaya hazırız” diye konuşan Halaçoğlu, tarihçilere ve bilim insanlarına düşenin 1915’te neler yaşandığını araştırmak olduğunu, soykırım olup olmadığına hukukun karar verebileceğini söyledi. Gaunt ise “Kemikler ve iskeletler mezarda yoktu. Burası hiçbir bilimsel araştırma yapılamayacak bir mezardır. O kadar değişikliğe uğramış ki, tanınmaz hale gelmiş. Bize bu mezarın söz konusu mezar olmadığını söylemekten başka bir şey demek kalmadı” dedi. Bu incelemenin ortak bir çalışmanın başlangıcı olabileceğine işaret eden Gaunt, “Sayın Halaçoğlu gelecekte de benimle böyle kirlenmek istiyorsa, ben hazırım’’ diye konuştu. / IŞIL ÖZGENTÜRK ? Baştarafı Arka Sayfada Annem her zaman çok çalışkan, hiç üşenmeyen bir kadındı, hemen Hatice Teyze’ye haber saldı. Hatice Teyze annemin, ablam, ağabeyim ve beni her zaman büyüleyen Cumhuriyet balolarında giydiği tuvaletleri diken, hiç durmadan ilginç hikâyeler anlatan orta yaşlı bir terziydi. Hatice Teyze ölçüler aldı, etekleri kat kat muhteşem bir melek giysisi yaptı ve en önemlisi, bu meleğin muhteşem iki kanadı vardı. Tam 22 Nisan’dı, son provaydı, salonda melek giysisini giymiş, yerde duran kanatlarımın takılmasına sıra gelmişti, kanatlar olağanüstü güzeldi ve ben heyecan içindeydim. Tam o sırada her zaman oradan oraya koştu Bir melek hikâyesi ran, ablamı kuyruğundan tuttuğu kertenkelelerle korkutan erkek kardeşim yıldırım gibi içeri girdi ve benim yerde duran melek kanatlarımı ezdi geçti. Artık melek olma şansım yoktu, kanatları olmayan bir melek olabilir mi? O yıl stadyumda yapılan şenliklere katılamadım ve erkek kardeşimle ömür boyu konuşmama kararı aldım. Tam bir ay sonra bağırsaklarımdaki bir polip nedeniyle ameliyat oldum, yarı baygın eve geldiğimde, yatağımın üstünde dünyanın en güzel armağanını buldum,erkek kardeşim harçlıklarını biriktirmiş ve bana bir melek biblosu almıştı, yatağın üstünde duran oydu. Tabii barıştık.” Hikâye burada bitmişti ve ben dahil bütün atölye gözyaşlarını siliyordu. Sonra düşündüm, herkesin 23 Nisan’la ilgili mutlaka ama mutlaka bir hikâyesi vardı. Çünkü bu güzel ülkede yaşıyorsak, bütün eksilere rağmen hâlâ özgürce düşüncelerimizi söylüyorsak, bunu en çok 23 Nisan’lara borçluyuz. Bugün sıcak, güzel bir gün ve Antalya’da yaşayan dostlarımdan Metin Demirtaş’ın tüm şiirlerini topladığı “Hazırol Kalbim” kitabı kapımı çaldı. Metin Demirtaş benim “Vay Canıma Kenan Evren” yazımı çoğaltıp, sağ olsun (yaklaşık 350 tane) tek tek dostlarına, Antalya’daki örgütlere, bir tane de bana yollamış. Çok sevindim. Ve o yazıma denk düşen acı Aleviler miting yapacak ? ANKARA (ANKA) Solda güç birliğinin sağlanması gerekliliğinden yola çıkan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu ve Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu yöneticleri, 28 Nisan’da Mersin’de “Laik Demokratik Bir Türkiye İçin Güçlerimizi Birleştirelim” sloganıyla miting düzenleyecek. Mitinge, yurtiçi ve yurtdışından Alevi kurum ve kuruluşları ile siyasi partilerin temsilcilerinin de katılacağı bildirildi. lı şiirlerini okuduğumda canım bir kere daha yandı ama dostlarınız varsa ve hâlâ dünyanın daha adaletli olabileceğine inancınız hiç eksilmemişse, “Yaşasın 23 Nisan!” diye bağırabilirsiniz. Bugün güne Metin Demirtaş’ın şiirleriyle başlayalım: Beni Çocuklar Kanatır Beni çocuklar kanatır./Babaları götürülmüş evlerde/Asılı salkımlardır/ Analarının eteklerinde. Çocuklar ki/ Hapishane önlerinde/ Görüş yerlerinde/ Bakışırlar kara oğlak gözleriyle. Ve anımsatırlar bana/ Güz ikindi sonlarının/ Işığı tozarken anızlarda/İnce esintisini ikindi kırlarının/ Telgraf tellerine dizili/ Ötüşen garipliğini arıkuşlarının. isilozgenturk@gmail.com CUMHURİYET 08 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear