18 Haziran 2024 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2007 CUMA 2 GEÇENLERDE Başbakan ile Genelkurmay Başkanı arasında Kuzey Iraklı yöneticilerle görüşüp görüşmemeye ilişkin olarak yaşanan gerilim de gösterdi ki, siyasal sistemde ve anayasal yapıda bazı ince ayarların yapılması artık kaçınılmazlaşmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimine ve ardından genel seçime giderken bunlar üzerinde düşünmek herkes için bir ödev durumuna gelmiş sayılır. Çünkü ayarların vaktinde yapılmaması cumhuriyetin çöküşüne kadar varacak gerilimlere, kopukluklara ve kitlesel kapışmalara yol açabilir. Ancak şu nokta önemli: Ayarları yapmada dıştan AB’nin ve ABD’nin ya da falanca yabancı uzmanın tavsiyeleriyle karar verilemez. Anayasa hukuku, hukuk dalları arasında en ulusal, her ulusun kendi tarihine ve sorunlarına özgü bir hukuk dalıdır. Başka örneklerden ders alınır ama, ulusal ortak aklı ve birikimini bir yana bırakıp dış öğütlere uymak kadar yanlış bir tutum olamaz. lkeleri Milli Mücadele’den gelen cumhuriyeti demokrasiye kurban etmeden her ikisini birlikte yaşatmak, OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL özellikle iki alanda dıştan örnek alınamayacak çözümler gerektiriyor: Askerpolitika ve bürokrasipolitika ilişkisi. Her iki alanda toplumun büyük çoğunluğu “askerin siyasal otoriteye” ve “atanmışların seçilmişlere” bağlılığı gibi dıştan alınma yapaylıklar ile yerel gerçeklikler arasında bocalayıp durur. Batılı formüllerden farklı olarak bu özgün durumu karşılayabilmek için vaktiyle kendi ulusal düzenimize getirilmiş olan kurumsal yapılanmalar da zayıflatılmıştır. Oysa bir ölümkalım savaşı sonrası askerlerce kurulan bir devlette ordunun cumhuriyeti kendi evladı saymasını ve zaman zaman hatalar yapsa da çok geniş bir “güvenlik” kavramıyla askerlik dışındaki konularda Cumhuriyeti Kollamak C İ da söz sahibi olmak isteyişini en azından hoşgörüyle karşılamak gerekmez miydi? Ne yazık ki, buna olanak verecek Milli Güvenlik Kurulu gibi bir yapı yabancı etkilerle sivilleştirilip körletilmiş ve gereken sıklıkta toplanamaz duruma getirilmiştir. Aynı yanlış, kamu hizmeti anlayışıyla yetiştirilmiş ve kurallara bağlı meslek hiyerarşisi içinden sivrilerek “seçilmiş” bir devlet bürokrasisini “atanmış” sayarak politika cangılında nasıl “seçildiği” bilinen bir siyasal oligarşinin kadrolaşma heveslerine kurban etmekle işlenmiştir. 1961 düzeninde her iki kanadı bir araya getirmek üzere düşünülen Yüksek Planlama Kurulu gibi eşitlikçi bir yapı ancak kâğıt üzerinde var şimdi. umhuriyeti kollamak ve yıkımdan korumak için bulunacak çarelerin gerçekçi olabilmesi, günü geldiğinde bu ulusal deneyimleri yeniden düşünüp daha sağlam kurumsal temellere oturtmakla sağlanabilecektir. Isınan Dünya, Eriyen Buzlar Sinan EVCAN utuplarda buzlar eriyor. Dünya ısınıyor. Sadece kutuplarda mı? Türkiye’de de eriyor buzlar. Mesela Evren Paşa’nın buzları eridi ve doksan yıllık “kaya” gibi Paşa bir anda Türkiye’nin ve kendisinin buzlarını eritmeyi başardı. Sekiz eyaletli bir Türkiye görmüş paşa rüyasında. Her eyalet için 10 sene desek, 8x10=80. İlhamın gelmesi için de bir 10 sene ekleyin. İşte böyle 90 yaşında çözülür buzlar. Mehmet Barlas’ın Başbakan’ın yanağını okşaması da buzların ülkemizde iyice eridiğinin en anlamlı işaretlerinden değil miydi zaten?.. Unutmayın Erbakan hoca da Başbakan’la buzlarını geçen hafta eritmişti. Ülkemizin her yanında buz eritme merasimleri baharda da PENCERE Bir Günün Olumsuz Günlüğü... Kimi zaman aynı gün üst üste binen olaylar ülkemizin eski deyişle “manzarai umumiye”sini duvara asılmış yağlıboya tablo gibi sergileyiverir... Dünkü (8 Mart Perşembe) hali pür melalimize kuşbakışı bir göz atalım!.. Gazetelerde neler var?.. ? “Dilara’yı yutan üçgen...” Bizim gazetenin haberi veren başlığı üçgenin köşelerini şöyle vurguluyor: 1) Tarikat.. 2) Ticaret.. 3) Siyaset.. “Rögar”a düşerek yaşamını yitiren 5 yaşındaki Dilara’nın başına gelenler nereden kaynaklanıyor?.. Dinci vakıf üyesi öncüsü, AKP’nin ibrikçisi Bilal Şahin adındaki girişimci yurttaş, olayın arkasındaki gerçeğin ta kendisi!.. Tarikatticaretsiyaset üçlemesi Türkiye’de siyasal ve parasal trafiğe el koymuş durumda... ? İstanbul’un göbeğindeki en değerli arazi bu iktidar sayesinde az kalsın Dubai Şeyhi El Maktum’un eline geçiyordu; karayollarına ait arsayı ihalede bereket Ahmet Nazif Zorlu kazandı... Sevindik!.. Ama buruk sevinç bu... Çünkü iktidar, devlet mallarını satıp borçlara yatırıyor... Üstelik yeşil alana dönüştürülebilecek bu arazi yapılarla doldurulduğu zaman kent ister istemez daha çok tıknefes kalacak... ? TÜSİAD bizim özel sermayemizin en güçlü özel örgütü... RTE’nin Cumhurbaşkanlığına yeşil ışık yaktı TÜİSAD... Haydi hayırlısı!.. Batı’da endüstrinin başını çeken özel sermaye laikliğin lokomotifi ve dinciliğin karşıtı olarak tarihe geçmişti... Öyle görünüyor ki bizimkilerin tarihsel işlevi bu gidişle olumsuzluğun zabıt defterine yazılacak... ? Dün “Dünya Kadınlar Günü” idi... İlerici kadınlarımız şapkalarıyla Meclis’teki oturumu izlemek istemişler... Görevliler tarafında dışarı çıkarılmışlar... Türbanlı hanımlara ise görevliler hiçbir şey söylememişler... Türban Meclis’te serbest.. Şapka yasak!.. Türkiye’nin bugünkü halini bundan daha çarpıcı olarak sergileyecek ne var?.. ? Dünya Kadınlar Günü’nde Türkiye’nin durumu ne?.. Kadın açısından durumu en kötü AB üyesinden bile 20 sıra daha geride imişiz... Bu arada bir ilginç olay: Başbakan Erdoğan ne demiş: “ CHP bugüne kadar kadınlar için ne yaptı?..” Eşini tesettüre mahkum eden bir erkeğin, Cumhuriyet devriminde kadın özgürlük ve eşitliği için Meclis’te tüm yasaları çıkaran partiye bu soruyu sorabilmesi, Türkiye’deki siyasal şaşkınlığın ne ölçülere vardığını gösterir... ? Günlük listeyi daha da uzatmak olasıdır; ama, gereği yok!.. Medyada yayımlanan haberler olumsuzluklar meşherinin günlük gazetelere yansımasından başka bir şey değil... Kadına düşmanlığı inancının gereği sayan iktidarın Türkiye’de “Dünya Kadınlar Günü”nü kutlaması nasıl saçma sapan, akıldışı, inanılmaz bir çapraz oluşturuyorsa, Atatürk’e düşmanlığın iktidar partisine Çankaya’yı emanet etmek de o ölçüde karabasandır... Bakalım bu gidişe “dur” diyecek güç toplumda ne zaman somutlaşacak?.. K [email protected] süreceğe benziyor. Sakın ola karsız ve kışsız bir dünyanın bölgesel yansımaları olmasın bu merasimler... Artık korkmaya başlıyoruz. Ya bir anda MHP Genel Başkanı bundan böyle partisinin sol bir parti olacağını açıklarsa. Ya tarihçilerin ortak çalışmaları sonucunda, demokrasinin kökenlerinin antik dönemlere değil de İslama dayandığı ispatlanırsa. Ya doğru söyleyeni dokuz eyaletten kovmak yerine, her eyalette paşalar gibi ağırlamaya başlarlarsa. Koskoca bilim adamları bir araya geldiler ve de kutuplardaki buzların neden eridiğini tam olarak kavrayamadılar. Halbuki yanıtı zaten kendinde gizli değil mi bu sorunun? Soğuk savaş bitti biteli erimiyor mu buzlar?.. CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear