24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 MART 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER YÖRET Vakfı’nın projesi, ulaştığı 50 okulda hızla artan soruna karşı çocukları bilinçlendiriyor 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT ‘Şiddetle baş etme eğitimi’ Eğitim Servisi YÖRET Vakfı’nın, “Şiddetle Baş Etme ve Kriz Yönetimi’’ eğitimleri, 50 okula ulaştı. Vakfın verdiği eğitimler, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle gerçekleştirilen “Okullarda Şiddetle Baş Etme ve Acil Durum Psikolojik Destek Projesi” kapsamında sürdürülüyor. Bölgelerinde şiddet olaylarının çok olduğu okulların psikolojik danışmanlarına, YÖRET Vakfı’nca 50 saatlik eğitim/gözetim hizmeti verildi. Eğitimlerde, şiddetle ilgili olaylar yaşanmadan önce okulların ne tür önlemler alması gerektiği ve şiddet olaylarına bağlı kriz yönetiminden kimlerin sorumlu olduğuyla ilgili bilgi veriliyor. Bunlara ek olarak, her okulun şiddet olaylarına bağlı krizleri önleyebilmesi ve krizle baş edebilmesi için, okul idarecileri, psikolojik danışmanlar, öğretmenler ve veli temsilcilerinden oluşan okul destek ekiplerinin kurulmasının önemi aktarılıyor. YÖRET Vakfı, verdiği bu eğitimlerle, okullarda yaşanan her türlü acil durumla ilgili, özellikle yetkililerin şiddet olayları karşısındaki çaresizlikleri önleyecek tedbirler almalarını, bilgilendirme yapmayı ve bu sayede şiddet olaylarının önlen Bir de Rıza Türmen Örneği Var Bakırköy’de yaptırılan yeni Adalet Sarayı’nın açılış töreninde konuşan Bakan Çiçek, Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçim yapılmaması ile ilgili eleştirileri yanıtlarken, yargıda siyasallaşmanın büyük bir felaket olacağını söylemekle yetinmiyor, adeta meydan okurcasına, “Bu hükümet ne yaptı ki, yargıyı siyasallaştırdı” diye soruyor. Sayın Bakan’ı dinleyenler arasındaki yargıç ve savcıların bu meydan okuyan soru karşısında verecekleri yanıt var mıdır? Varsa neler söylemek isterler? Onu elbette bilemem. Ama, bugün yeniden toplanacak olan Yüksek Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na katılmayan müsteşarı Fahri Kasırga’ya kefil olduğunu söylerken “Ülkeye ve yargıya hizmetten başka çabası yoktur” sözlerini kanıt olarak kullanmasının, hukuksal açıdan hiçbir anlamı olmadığını, Adalet Bakanı’na hatırlatmak isterim. Ülkeye, yargıya ya da başka uğraş alanınız ne ise; ona hizmet gibi tam anlamı ile yuvarlak sözlerin arkasına sığınmak, kişiye yarar sağlamaz. Adalet Bakanı da, onun üyesi bulunduğu hükümet de, yargının siyasallaştırılmasını istemiyorlar ise, öncelikle bugün yinelenecek olan HSYK toplantısını ya bakan düzeyinde ya da en azından, artık soğuk algınlığı rahatsızlığının geçtiği tahmin edilen müsteşarı görevlendirerek, gündemindeki seçim maddesinin işletilmesini sağlamalıdırlar. Cemil Çiçek’in, özellikle Yargıtay üyeliğine seçilecek olanlar için, yargıçlar arasında karşılıklı kulis hesapları bulunduğunu gündeme getirmek istemesini, kendisinden bu konularda sadece gözlemci olmakla yetinmesini bekleyenler elbette eleştireceklerdir. Bakan, Yargıtay’daki boş üyeliklere 2006’dan bu yana seçim yapılamadığını söylerken, o türlü bir kulis pazarlığını, adeta bir tür “tencere dibin kara...” örneği olarak tartışmaların içine sokmaya çalışarak siyasallaştırmanın da yeni bir örneğini vermek istiyor. Pazar günkü konuşmasını yapmasaydı da, benzer görüşleri, yakın bir gazeteci hemşerisinin köşesinde bir gün önce yazılmış olanlarla yetinseydi; bence daha akıllı hareket etmiş olurdu. ŞİDDETTEN ARINMIŞ DEMOKRATİK OKULLAR İÇİN AVRUPA SÖZLEŞMESİ ? Okuldaki her bireyin güvenli ve huzurlu bir okulda yaşamaya hakkı vardır. Okuldaki herkes olumlu ve esin veren bir öğrenme ve kişisel gelişim ortamı yaratmaya katkıda bulunmakla sorumludur. ? Her bireyin, sahip olduğu herhangi bir farka bakılmaksızın eşit muamele ve saygı görmeye hakkı vardır. Herkes ayrımcılığa veya bastırılmaya maruz kalmadan ifade özgürlüğünü kullanabilir. ? Okul topluluğu, herkesin hakları ve sorumluluklarının farkında olmasını sağlar. ? Her demokratik okul, demokratik bir şekilde seçilmiş öğrenciler, öğretmenler, ebeveynler ve uygun olduğu durumlarda okuldaki diğer bireylerden oluşan karar verici organa sahiptir. Bu organın bütün üyeleri oy kullanma hakkına sahiptir. ? Demokratik bir okulda yaşanan çatışmalar, okuldaki tüm bireylerle işbirliği içinde şiddetten uzak ve yapıcı bir şekilde çözümlenir. Her okulda, çatışmaları danışmanlık ve arabuluculuk yoluyla önlemek ve çözmek için eğitilmiş personel ve öğrenciler bulunur. ? Her şiddet vakası, bu vakaya karışanların okuldaki öğrenciler veya diğer kişiler olup olmadığına bakılmaksızın hemen incelenir, ele alınır ve çözüme ulaştırılmak üzere takip edilir. ? Okul çevresindeki toplumun bir parçasıdır. Yerel kişiler ve ortaklarla işbirliği yapmak ve bilgi alışverişinde bulunmak, sorunların önlenmesi ve çözümlenmesi için esastır. mesini amaçlıyor. Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu, öğretmenlerin ve okulların artık zora dayalı uygulamalardan hızla uzaklaşması gerektiğini vurguladı. Okullarda şiddetin önlenebil mesi için disiplin cezalarının artması, şiddete başvuran öğrencilerin okullardan uzaklaştırılması gibi çözümlerin, kalıcı çözümler üretemeyeceğine dikkat çeken Değirmencioğlu, “Okullarda şiddetin önlenebilmesi için acilen okulların küçülmesi, demokra tikleşmesi ve kuralsız, sınırsız otorite yaklaşımından uzaklaşılması gerekmektedir” dedi. Değirmencioğlu’na göre okullarda ki şiddetin nedenleri şöyle sıralanıyor: Kalabalık okullar Şiddetin bir nedeni, okulların kalabalık olmasıdır. Hemen hiç sözü edilmese de şiddetin ve eğitimdeki birçok zorluğun temelinde kalabalık sınıflar, kalabalık okullar, öğretmenlere binen yük ve genelde bu kalabalıkla ters orantılı şekilde kısıtlı mekân ve diğer olanaklar var. 46 bin nüfuslu okulların öğretmen ve idarecilerinin çoğu okulda aklın değil, şiddetin ürediğini biliyorlar. Şiddetin toplumda yaygın olması Öğrencilerin şiddet eğiliminin özellikle son yıllarda artmasının bir diğer nedeni, toplumda şiddetin giderek daha da fazla öne çıkması, görselleşmesi, etki etmesi ve yadsınamaz düzeyde kabullenilmesi. Okullarda yaşananlar öğrencilerin, işler olduğu bilinen bir aracı, artık daha az çekinerek kullanmalarından ibaret. Şiddet okullarda hâlâ bir araç Bir araç olarak şiddet, okullarda yeni değil. Tam tersine gayet eski ve gayet tanıdık. Sorun olarak algılanmasının nedeni, bu aracı öğrencilerin birbirlerine ve hatta toplumsal tepki toplayacak şekilde eğitimcilere karşı kullanmaları. MESTEKDER KURULTAYI: Bakanlığın, tarih değişikliği ile zorunlu hizmet süresini uzattığı savunuluyor Mezunlarımız imam hatiplilere feda ediliyor ZEYNEP ŞAHİN Öğretmenlere ‘şark’ oyunu EMRE DÖKER Gerçekten pazarlık yapıldı mı? Cemil Bey’in yakını bir başka meslektaşımız da birkaç gün önce, HSYK pazarlığının AKP ile olan ilişkili yüzünü köşesinde değerlendirirken o HSYK gündeminin tıkanmasının, hükümete “makul bir kontenjan verilmemesi” gerekçesine bağlıyordu. Hükümet ile yargı arasındaki iletişimi sağlayacak olan Adalet Bakanı’nın bu istekleri yüz geri edilmiş olmasa, ya da en azından savsaklanmasaydı, belki şu anda ne Sayın Bakan, Yüksek Kurul’un gündemini kendisinin tanzim edeceği gibi, bence yargıyı siyasallaştırmanın suçüstü anlamına gelen o ısrarlı eylemini yapardı. Ne de kendisine kefil olduğu kasırga müsteşar, Cemil Bey’in de adını vererek toplantıları önce mazeretsiz, sonra da raporlu olarak boykot etmeyi düşünebilirdi. Cemil Bey, gerçekten görkemli yeni Adalet Sarayı’nın binası önünde yaptığı o “Siyaseti yargıdan hep uzak tuttuk” sözlerini, tam da Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki yargıcı Rıza Türmen’in yeniden atanmaması yolunda çizilen zikzaklar için de söyleyebilir mi? Adalet Bakanı olarak üyesi, ayrıca sözcüsü de olduğu Bakanlar Kurulu, bildiğim kadarı ile AİHM’deki görev süresi dolan Sayın Türmen’i yeniden aday göstermeyi düşünüyor. Bu doğrultuda alınan kararları öğrenen AKP’nin tetikçi medyası, Cemil Bey’in de elbette okumuş olacağı o, “Rıza Türmen mi, sakın ha” manşetiyle yayımladığı uyarı haberinde Refah Partisi’nin kapatılması davası ile Leyla Şahin’in türban davasındaki oylarını hatırlatarak iktidarı uyarıyor. Başta Erdoğan, bir temsilcisini dış gezilerde uçağının sınırlı sayıdaki basın mensupları arasından ayırmadığı söz konusu tetikçi gazetenin uyarısı karşısında geri adım atarken 66 yaşında bulunan Türmen’in 4 yıl sonra yaş haddine uğrayacağı gibi bir bahaneyi gerekçe göstererek öylesine gülünç bir mazeret buluyor ki... 4 yılı bir yana bırakınız Sayın Bakan. Siz ve en gençlerinizden birisi olan Sayın Başbakan ve arkadaşlarınız.. yarın Allah hepinize sağlıklı ömür versin ama hayatta kalabileceğinizin garantisine sahip misiniz? Rıza Bey, dört yıl daha görev yapardı ve yaş sınırını doldurunca da yerine, o gün bir yeni atama yoluna gidilmesi için birisi kadın iki adayını o günkü hükümet yine gösterebilirdi. Siz sadece Rıza Türmen’in önünü, onca başarılı ve saygın hizmetine karşın uydurma bir bahane ile kesmekle yetinmediniz.. Birincisi Anayasa Mahkemesi üyelerinin açtığı davadan 200 gün hapis cezasına hükümlü, ülkenin bugünkü anayasal düzeni ile ters; ikincisi KKTC Anayasası’nı bir gecede bypass ederek Annan Planı oylamasının önünü açan; üçüncüsü de tarikatçılığı öğretim üyesi arkadaşlarınca adeta bir aidiyet adresi gibi gösterilen üç yeni ismi gündeme getirdiniz... ANKARA Meslek lisesi mezunlarının üniversiteye girişte katsayı engeline takılmasının nedeninin imam hatip liseleri olduğuna dikkat çekilerek, imam hatiplerin genel liseler ve meslek liseleri sınıfından ayrı olarak tek başına değerlendirilmesi gerektiği bildirildi. Meslek Liselerini, Teknik Liseleri ve Anadolu Teknik Liselerini Bitirenler ve Mensupları Derneği (MesTekDer) Başkanı Naci Şahin, “Bir milyon 185 bin meslek liseliyi, 108 bin imam hatipliye feda ediyorlar. Meslek liselerinden yetişenler üretime katkı sağlar. Ama imam hatipten güzel konuşan insan, imam yetişir. Bu ikisi neden aynı yerde değerlendiriliyor” diye sordu. Meslek lisesi mezunlarına üniversiteye girişte uygulanan farklı katsayı sistemini ve bu okullardaki eğitim kalitesini bir kurultayla ele alan MesTekDer, hazırladığı sonuç bildirgesinde imam hatiplere ayrı bir düzenleme yapılmasını istedi. Mesleki ve teknik eğitim konusunda uzman eğitimciler ve iş dünyası temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen kurultayda, “İmam hatip liseleri meslek liseleri bünyesinden çıkarılmalıdır. İmam hatip liseleri bizce bir meslek lisesi türü değildir” kararı alındı. İmam hatipler meslek lisesi konumundan çıkarıldıktan sonra, teknik lise mezunlarının kendi alanlarındaki fakültelere katsayı engeli olmadan, hatta ek puan teşvikiyle gitmesi gerektiği belirtilerek “Çünkü ÖSS soruları genel lise programlarına göre hazırlanmaktadır. Bu sınavlarda meslek ve teknik lise çıkışlı öğrencilerin görmedikleri konulardan en az 10 tane soru çıkmaktadır. Hem katsayı engeli hem de sınav haksızlığı bu okullardan mezun olanlara ve onların ailelerine yapılan büyük haksızlıktır. Bu haksızlıkların bir an önce giderilmesi gerekir” denildi. Mesleki ve teknik liselere, eskiden olduğu gibi yine sınavla öğrenci alınması istenirken bu okullara vasıflı öğrencilerin çekilmesinin sağlanması gerektiği kaydedildi. Sonuç bildirgesinde, “Bu sorunun çözümü de mezunların önündeki engellerin kaldırılmasından geçecektir” vurgusu yapıldı. Adana Valisi İlhan Atış, Sabancı Kültür Merkezi’nde merdiven altında bulduğu seccadeyi kaldırttı. ‘Namazı camide kılın’ ADANA (Cumhuriyet Bürosu) Adana Valisi İlhan Atış, 43. Kütüphaneler Haftası nedeniyle düzenlenen törene katılmayan Milli Eğitim Müdürü Atilla Gülsar’a tepki gösterdi. Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nce düzenlenen törene katılımın yeterli olmadığını da söyleyen Atış, “Öğrenciler burada, Milli Eğitim Müdürü yok. Niye yok? Olmaz böyle şey” Atış, merdiven altında serili gördüğü seccadeyi de, “Bunu kaldırın, namazı camide kılın” diyerek kaldırttı. Kütüphaneler Haftası etkinliği Sabancı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Etkinliğe katılmak için kültür merkezine gelen Vali Atış, bina içerisinde incelemelerde bulundu. Merdiven altlarını, salonları inceleyen Vali Atış, merdiven altında, namaz kılmak için konulduğu sanılan seccadeyi görünce, “Bunu kaldırın, namazı camide kılın” dedi. Etkinliğe katılımın çok az olduğunu kaydeden Atış, Milli Eğitim Müdürü Gülsar’ın törene katılmamasına tepki göstererek şunları söyledi: “Milli Eğitim Müdürü nerede? Niye yok? Olmaz böyle şey. Kütüphaneler arı kovanı gibi olmalı. Bu törende çocuklarımıza binlerce kitap hediye edilmeliydi. Irak’ta insanlara zulüm ediliyor. Neden? Çünkü Irak’ta Atatürk gibi lider yetiştiren öğretmen yok. Bu etkinliklere katılımın çok olması gerekiyor. Çocuklara kitap sevgisini aşılamamız şart.” İZMİR Milli Eğitim Bakanlığı’nın “2007 Öğretmenlerin İl İçi Yer Değiştirme Kılavuzu”nda yaptığı değişikliklerin, öğretmenleri hak kaybına uğrattığı iddia edildi. Özellikle Doğu’da görev yapan öğretmenler tarih nedeniyle zor durumda kaldıklarını ve zorunlu hizmetlerinin 1 yıl daha uzadığını belirtirken EğitimSen ve Türk EğitimSen Danıştay’a yürütmenin durdurulması için dava açtı. Eğitim BirSen’in de tarihin değiştirilmesi için bakanlığa başvurduğu bildirildi. 5 Mart 2007’de yayımlanan kılavuzda, yer değiştirme hizmet puanının hesaplanmasında 30 Haziran, hizmet süresinin hesaplanmasında ise 30 Eylül olan tarih değiştirilerek 31 Temmuz’a alındı. Zorunlu görev süresi eylülde sona eren öğretmenler atama süresinin temmuza alınmasıyla mağdur olduklarını ve 1 yıl daha aynı yerde görev yapmak zorunda kaldıklarını söylediler. ‘Danıştay’a dava açtık’ 30 Mart’a kadar kararın değişmesi gerektiğini söyleyen EğitimSen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, aksi durumda 20 bine yakın öğretmenin mağdur olacağını söyledi. Geçen yıl da aynı uygulamanın yapılmak istendiğini, ancak tepkiler üzerine ertelendiğini belirten Dinçer, sendika olarak yürütmenin durdurulması için Danıştay’a dava açtıklarını söyledi. Dinçer, “Mağduriyetin giderilmesi için yeni bir düzenleme yapılması gerekiyor. 20 bine yakın öğretmen bu durumdan etkilenecektir. Bu zamana kadar atamalarda ve emeklilikte 30 Eylül tarihi esas alınırken bunun 31 Temmuz’a alınması birçok kişiyi sıkıntıya soktu. Zorunlu hizmet bölgesinde süresini doldurmuş arkadaşlar, tarih değişikliği nedeniyle bir yıl daha burada kalmak zorunda bırakılıyor. Bunun önüne geçilmesi için en az 3 yıl geçiş süreci yapılmalıdır. Her getirilen uygulama yeni mağduriyetler yaratır. Bunun ertelenmesi gerekiyor. Bakanlığın artık sıkıntıyı görmesi ve geçiş sürecini yapması gerekir” dedi. Cumhurbaşkanı 43. Kütüphane Haftası nedeniyle mesaj yayımladı Çocuklara masallar... Ve yine de, bunları daha da geniş bir şekilde yüzünüze karşı anlatanların olabileceğine aldırış etmeden, tören kürsülerine çıkarak “Siyaseti yargıdan hep uzak tuttuk” diyebiliyorsunuz. Üstelik yargıyı siyasallaştırmanın felaket olacağını bildiğinizi de söyleyerek... Sizi dinlemenin bir adap kuralı olduğunu bilerek tören sıralarında oturan onca adalet mensubunu da çocuk yerine koyup masal mı anlattığınızı sanıyorsunuz siz... ‘Neden aynı yerde değerlendiriliyor?’ MesTekDer Başkanı Naci Şahin, 108 bin imam hatipli için 1 milyon 185 bin meslek liselinin mağdur edildiğinin altını çizerek, imam hatiplerin genel liselerden ve meslek liselerinden ayrı bir konumda değerlendirilmesi gerektiğini anlattı. Şahin, meslek okullarının ders içeriği ve öğrenci kalitesi açısından içinin boşaltıldığına işaret ederken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın parçalı (modüler) öğretime ve bir alanda uzmanlaşmaya odaklı Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi’ni (MEGEP) eleştirdi. Modüler ders programına göre meslek lisesi öğrencisi yetiştirmenin yanlış olacağını, bu sayede öğrencinin sınırlı bilgi ve yetenek kazanacağını vurgulayan Şahin, “Teknik öğretim liselerinin MEGEP denen uydurma bir projenin kapsamından çıkarılması şarttır. Çünkü teknik öğretim liseleri basit bir çırak veya meslek okulu değildir. Modüler meslek öğretimi ancak çırak okullarında uygulanabilir. Lise eğitimi modüler sistemle yapılamaz” dedi. Şahin, haftalık ders saatlerinin eskisi gibi 40’a çıkarılmasını istedi. Sezer’den yurttaşlara okuma çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, kutlamalarına dün başlanan 43. Kütüphane Haftası dolayısıyla yayımladığı mesajda, yurttaşları, “kitap okumaya ve kitap armağan etmeye” çağırdı. Sezer, bilginin paylaşılmasına ve bilgi kaynaklarının zenginleşmesine olanak sağlayan kitaplıkların, insanlığın bilgi birikimini gelecek kuşaklara aktararak uygarlığın gelişimine ışık tuttuğunu belirtti. Okuma alışkanlığının yaygınlaştırılmasında, eğitim ve kültür düzeyinin yükseltilmesinde, kitaplıkların yadsınamaz katkısı olduğunu vurgulayan Sezer, mesajında “Bilginin ve onu kitlelere ulaştıran kitapların yaşamın her adımında yararlanılacak en önemli kaynaklar olduğu bilincini toplumun tüm kesimlerinde oluşturabilirsek, halkımızın kitaplıklardan daha fazla yararlanmasını sağlayabiliriz’’ ifadelerine yer verdi. Faks: 0 212 677 08 21 obirgit?ekolay.net Öğretmenini tabancayla korkuttu ? Yurt Haberler Servisi Gaziantep’te Şahinbey Mesleki Eğitim Merkezi’nde ders dinlemediği için kendisini uyaran öğretmene, sınıfta kurusıkı tabanca çeken öğrenci H. A. (18) gözaltına alındı. Kolejtepe Mahallesi’nde bulunan okulda öğle saatlerinde meydana gelen olayda, Bobinaj bölümü 2. sınıf öğrencisi H.A., öğretmen Harun Ezer (30) ile ders sırasında tartıştı. Olay üzerine sınıfa kurusıkı tabanca ile dönen H.A., Ezer’i tehdit etti. Ezer’in polise ihbarıyla yakalanan H. A. ile ilgili soruşturma başlatıldı. Kahvehanesine kütüphane açtı Adana’nın Yurt Mahallesi’nde kahvehanesinin bir bölümünü kütüphaneye dönüştüren Mehmet Arıkan, “Çanakkale” adını verdiği kitaplıkla gençlere okumayı sevdirmeye çalışıyor. Arıkan, Kütüphaneler Haftası’nın 43. yılının kutlandığı şu günlerde kahvehane kültürünün bitmesi, buraların yeniden okuma evlerine dönüşmesi için gösterdiği çabanın başarıya ulaşacağından emin olduğunu söyledi. CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear