25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 MART 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr Anlaşma ile şirketin karo bölümünün tüm üretim ve pazarlama faaliyetleri Eczacıbaşı tarafından yürütülecek 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Villeroy&Boch’a Türk damgası ? Eczacıbaşı Holding, dünyanın en eski seramik markalarından Villeroy&Boch AG’nin karo bölümünün yüzde 51 hissesini satın aldı. Ekonomi Servisi Uluslararası pazarlardaki gücünü ve etkinlğini artırmayı hedefleyen Eczacıbaşı Holding, dünyanın en eski seramik markalarından Villeroy& Boch AG’nin karo seramik alanındaki iştiraki Villeroy& Boch karo bölümünün çoğunluk hisselerini satın aldı. Anlaşma sonrasında Villeroy& Boch karo bölümünün tüm üretim ve pazarlama faaliyetleri Eczacıbaşı tarafından yürütülecek. Satın alma ile ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, küresel oyuncu olmadan, sadece Türkiye’de ve Türkiye pazarında üstünlük sağlamaya çalışarak ve buna güvenerek ayakta kalmanın mümkün olmadığını kaydetti. Eczacıbaşı, bu işbirliği ile Eczacıbaşı’nın karo seramik bölümünün toplam 8 üretim tesisine sahip olacağını ve yıllık üretim kapasitesinin 35 milyon metrekareye, karo seramik net satışlarının 300 milyon Avro’ya yükseleceğini kaydetti. Eczacıbaşı, yapı grubunda stratejik anlaşma ve satın almalar yaparak faaliyetleri genişletme planları yaptıklarını kaydederek karo seramikte kullanımda ve ilk akla gelen markalar arasında ilk 3 arasına girmeyi hedeflediklerini aktardı. Eczacıbaşı, bu yılın ilk yarısında Rusya’da bir seramik sağlık gereçleri üretim tesisinin inşaatına Bülent da başlayacak. Eczacıbaşı Willeroy&Boch Denetleme Kurulu Başkanı Peter Prinz Wittgenstein, Bülent Eczacıbaşı, Wendelin von Boch ve Eczacıbaşı Holding CEO’su Dr. Erdal Karamercan anlaşmayı birlikte imzaladılar. Örülen Çorabın Farkında mısınız? Bugün Dünya Tiyatro Günü. Tiyatroyu unutmuş kalabalığa onu hatırlatmak, bildirilerle tiyatronun altını çizmek için düşünülmüş bir gün. Her yıl bu anlamda hazırlanan evrensel ve ulusal bildirilerin, bu yıl bir de karşı bilidirisi var. Dün AKM önünde, “Direnen Türkiye Tiyatrosu” adına tiyatro sanatçıları ve imza koyan tiyatroların temsilcileri ortak bir eylem yaptılar. “Söyleyecek sözümüz var”, “Karanlığa karşı sanat cephesi buluşuyor” sloganlarıyla gerçekleştirilen etkinlikte, hakımıza “Tiyatromuzun başına örülen çorabın farkında mısınız” sorusu yöneltildi. Özetle geçen tiyatro mevsiminde Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Lemi Bilgin’in görevden alınmasıyla başlayan gelişmelere değinildi; özel tiyatrolara yapılan yardımın kaldırılması, turnelerde sembolik kira ödeyerek yararlanılan devlete ait salonların kiralarının fahiş fiyatlara çıkarılması, yasaklanan oyunlar.. birbirini izleyen halkalar olarak sayıldı. Devlet Tiyatrosu ile İstanbul Şehir Tiyatroları’nda yaşananlarınsa akılalmaz bir aymazlık olduğu, sistemin bu kurumları gözden çıkardığı vurgulandı. Özel tiyatrolar bir bir kapanacak, kurum tiyatroları çökertilecek, son halkayla ilk halka birleşince, birileri tespih çekecekti. Ya siyasi iktidarın, yani emperyalizmin dümen suyunda tiyatro yapılacak ya da gereği yapılacak... Dünya Tiyatrolar Günü’nde, tiyatrolar adına tiyatro sanatçılarımızın halka seslenişi, tiyatrocuların direnişine destek çağrısıyla, şu cümlelerle noktalanıyor: “Dünya ve ülkemiz üzerinde oynanan kirli oyunların farkındayız. Bizler, perdelerimizi her zamankinden daha çok bağımsızlık için, eşitlik için, özgürlük için açacağız. Seslerimiz uçup gitse de, sözcüklerimiz bilenip kalacak yeryüzünde. Sahnelerimiz barışın ve kardeşliğin çiçek bahçesi olacak. Ülkemizde, tiyatroya savaş açmış bir anlayış iktidardadır. Savaş karşılıklıdır. Türkiye tiyatrocuları direnecektir. Yalnız olmadığımızı biliyoruz. İzleyiciler, halkaları birleştirip tespih etme telaşını fark ettiğinde direnişe katılacaktır..” ??? İnsan aklının, aydınlanmanın öncüleri, yol göstericileri sanatçılar, sanata düşman, yolunu kesen siyaset, insana, insan haklarına düşman bir yolda demektir... Tiyatronun başına örülen çorap, halkın başına örülen çorap demektir. Tiyatronun başına örülen çorabın farkına varmak, halkın başına örülen çorabın farkına varmak demektir.. ??? Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden yapılan tartışmalarda, medyanın etkin sansürüne karşın “Tehlikenin farkında mısınız” sorusunu yöneltenlerde bir kıpırdanma var. Buna karşın medya desteğinde baskıcı mantık yürütmesi, demokratiklik algılamasındaki çarpıtma üzerinden oluyor; sanki Cumhurbaşkanlığı, AKP’nin devleti ele geçirme operasyonu, stratejik, çok kritik adım değil, demokratik bir hak. Tehlike uyarısında bulunanlarsa antidemokratik, cuntacı özlemler içindeler... Doğru olmayan, Meclis çoğunluğunun, parmak iradesinin, istikrar adına sermaye örgütlerinin de desteğinde, demokratik tek yol, gerçekmiş gibi pazarlanması. Anayasal sistemimiz içinde Cumhurbaşkanlığı’nın bağımsız, devlet adına siyasi iktidarı denetleme sorumluluğu bir yana. Seçim sistemi içinde azınlık oyuyla kazanılmış parlamenter çoğunluğun, milletin vekili olma kimliği sıfırlanmış, tümüyle liderin işaretine bakan parmaklarla belirlenen oyun, topluma “demokratik yol”, seçenek olarak algılatılması. Cumhurbaşkanlığı makamı ve kimliği için olmazsa olmaz, önkoşul, toplumsal uzlaşma kavramının çarpıtılması. Herhalde toplumsal uzlaşma Meclis’teki lidere bağımlı, aksine oy kullanmayacaklarına yemin billah etmiş milletvekillerinin kalkacak parmaklarıyla sağlanamaz. Toplumsal uzlaşma için bugünkü dağılımında, Meclis iradesinin de yeterli olmayacağı kuşkusuz. Cumhurbaşkanı’nın hukuken Meclis’te, yasaların belirlediği çoğunlukla seçilebilmesi koşulu başka, “uzlaşmayla” Cumhurbaşkanı’nın seçilmesi gerçeği çok başka. Ülkemiz koşullarında öncelikle de, Cumhuriyet ve laiklik için tehdit algılamasına yol açan AKP iktidarının, devleti bu yolda ele geçirme operasyonlarının sayısız icraatı ortada dururken; Cumhurbaşkanlığı kurumunu da ele geçirme operasyonundan vazgeçmesi gerekir. Demokrasilerde, AKP’nin konumundaki, çoğunluk iktidarını ele geçirmiş partilerin devleti ele geçirmek yerine, siyasal, toplumsal uzlaşma yollarını aramaları özveri bile değildir. Çoğunluk oyuyla Meclis’e gelinmiş olsa bile oligarşi denilen, devletin bağımsız kurumlarını ele geçirme çabası, çoğunluk diktatoryası anlamına gelir. Hele de ülkemiz gibi emperyal savaşlarla kuşatılmış, şeriat, cepheleşme, rejim tehdidi altında olma gibi gerçekler ağır basıyorsa.. Çok açık ve net olarak sorun sadece Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olup olmaması değil, sorun Erdoğan’ın sözünü geçireceği, Cumhurbaşkanlığı makamında tarafsız görev yapamayacak bir başka ismin de Cumhurbaşkanı olmamasıdır. Toplumsal uzlaşma, ancak AKP, siyasal İslam ya da ılımlı siyasal İslam adına ödün vermeyecek, anayasal sorumluluklarının bilincinde bir adayın Köşke çıkarılabilmesidir. Ülkemizin geleceği Cumhuriyet, laiklik, insan hakları, demokrasi, uzlaşma, toplumsal barış adına bunu istemenin hukukla demokratik düzenle en küçük bir çelişkisi yoktur. AKPmedyasermaye ittifak, çıkar cephesinin kamuoyunda yaratmaya çalıştığı çarpık algılamalarla, cuntacılık özlemleriyle de uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur. Olsa olsa gerçek cunta yandaşları ancak, biçimsel hukuka uygun, parmak hesabına dayalı, AKP’nin devleti ele geçirme operasyonunun gerçekleşmesini, böylece darbecilere ortam yaratılmasını isteyebilirler. Seramik aşkı ortaklık getirdi Eczacıbaşı’nın, Villeroy&Boch karo bölümünün çoğunluk hisselerini alması ile ilgili imza töreninde konuşan Villeroy&Boch AG Yönetim Kurulu Başkanı Wendelin von Boch da, iki kurum arasında bazı ortak noktalar bulunduğunu vurgulayarak bunları, “seramiğe olan sevgi, pazarlama stratejileri, marka değerleri, kalite ve hizmet anlayışları konusunda benzer düşünceler ile aile şirketleri olma’’ olarak tanımladı. Boch, Eczacıbaşı’nın Fransa ve Almanya’daki üretim tesislerini koruyarak buradaki bin çalışanı koruma taahhüdünün kendileri için ayrıca sevindirici olduğunu kaydederek “Biz Türkiye’yi, Asya’ya açılan bir köprü olarak görüyoruz. Almanya ve Fransa’daki Villeroy&Boch ortaklığı ile siz de Avrupa’nın kapısını ardına kadar açtınız’’ görüşünü aktardı. Türkiye’deki genç nüfusa dikkat çekerek Almanya’da durumun tam tersi olduğunu ve gençlerle ileri yaşlarda olanların tüketim alışkanlıklarının farklılık gösterdiğini belirten Boch, büyüyen pazarların Asya’ya doğru genişlediğini ve kendilerinin de bu yöne genişlemesi gerektiğini dile getirdi. T Ü R K İ Ş : Alman Willy Betz şirketi, Bulgaristan yolunu kesme tehdidinde bulundu Açlık sınırı 629 YTL ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkİş, mart ayında açlık sınırının 629 YTL 48 Ykr’ye, yoksulluk sınırının ise 2 bin 50 YTL 42 Ykr’ye yükseldiğini açıkladı. Türkİş Araştırma Merkezi’nce yapılan araştırmaya göre mutfak enflasyonu aylık yüzde 0.12 oranında artarken, son 12 ay itibarıyla artış yüzde 10.57 ve yıllık artış da yüzde 10.63 oranında gerçekleşti. Dört kişilik bir ailenin mart ayında mutfak için yapması gereken harcama (açlık sınırı) 629 YTL 48 Ykr olarak hesaplanırken, zorunlu harcamalar için eve girmesi gereken toplam tutarın (yoksulluk sınırı) ise 2 bin 50 YTL 42 Ykr olduğu belirlendi. Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken harcama tutarı geçen yılın mart ayına göre 60 YTL 18 Ykr arttı. Alman TIR’cıdan çelme Ekonomi Servisi Alman nakliye şirketi Willy Betz, Bulgaristan yolunda Türk nakliyecilerinin geçişini engellemek amacıyla cumartesi günü 500 TIR ile yolları kapatacağı tehdidinde bulundu. Bulgar kara nakliye derneği BASAT’ı temsil eden Alman Willy Betz, Türk nakliyecilerin Bulgaristan’daki transit geçişlerinden ücret alınmasını istiyor. Bulgaristan ile Türkiye arasında 1979 yılında imzalanmış olan Karayolu Taşımacılık Anlaşması’nı 2006 yıl sonu itibarıyla Bulgaristan’ın tek taraflı feshetme isteği üzerine, iki ülke yetkilileri arasında yapılan B ulgar kara nakliye derneği BASAT’ı temsil eden Alman Willy Betz, Türk nakliyecilerin Bulgaristan’daki transit geçişlerinden ücret alınmasını istiyor. SAT’ı temsil eden Alman Willy Betz temsilcisi, Türk nakliyecisine 500 TIR ile sınır kapısını kapatacaklarını belirtti. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, konu ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, bu zamana kadar böyle bir uygulama olmadığını belirterek, böylesi bir uygulamanın Türk taşımacılarının maliyetini yükselteceğini ve üçüncü ülke bayraklı araçların lehine bir durum doğacağını söyledi. Nuhoğlu, “Bulgar taşımacıları da bu durumdan bir menfaat elde edemeyecekler, güçlenen 3. ülke taşımacıları önce Türk sonra da Bulgar taşımacıları taşeron olarak çalıştıracaklar, böylece taşıma payları yabancı bayraklı araçlara kayacak. BASAT tarafından yansıtılan tehditleri üzüntü ile karşılıyoruz” dedi. görüşmeler neticesinde yeni bir anlaşma yapılması kararlaştırıldı. Taraflar arasında 1 Mart 2007 tarihinde İstanbul’da yapılan son toplantıda geçiş belgesi ile ilgili konuları her iki ülkenin taşımacılarının müzakere etmesine ve çıkacak olan ortak kararların iki ülkenin ulaştırma bakanlıklarına aktarılmasına karar verilmişti. 20 Mart 2007’de Svilengrad’da yapılan toplantıda nakliyecilerin anlaşmasına rağmen BA MURAT GÜLDEREN EN YÜKSEK TEKLİF MTC’DEN Turkcell, Suudi Arabistan’da yok Ekonomi Servisi Turkcell İletişim Hizmetleri, şirketin Suudi Arabistan’daki üçüncü mobil iletişim ihalesine katıldığını, ancak en yüksek teklifin başka bir şirket tarafından verildiğini bildirdi. Turkcell’den İMKB’ye yapılan açıklamada, ihaleye en yüksek teklifin başka bir şirket tarafından verildiği belirtildi. Londra merkezli Arap gazetesi Asharq alAwsat, ihaleye en yüksek teklifi 6.1 milyar dolardan fazla bedelle Kuveytli Mobile Telecommunications Co. şirketinin verdiğini yazdı. Davraz yatırımcı bekliyor M A L İ Y E Y A Ş A M I N D A N / Bir amacı gerçekleştirmek için araçlardan en önemlisi kaynak bulmaktır. Kaynak bulma çeşitli şekillerde olur. Kaynakların niteliği ve bulunuş biçimi amacın da irdelenmesine olanak verir. Açıklamaya çalışalım: Fethullah Gülen’in kaynak modeli Bu cemaatin amacı, eğitim yoluyla kendi düşünce sistemine uygun insan yetiştirmek. Nihai amacı, ülke insanını ve kurumların çoğunu bu düşünce sistemine geçirmek. Bu sağlanarak gerçek anlamda iktidara gelmek. Kaynak modeli şudur: Önce bir okul projesi yapılır. Yer belirlenir. Bir “anonim şirket” kurulur. Bu şirkete aynı düşünce sistemini paylaşan işadamı, tüccar ortak olur. Ortak sayısı çok tutulmaz. Bunun sebebi homojen yönetim sağlamaktır. Şirketin ortakları önden projenin ortaya çıkması için belli harcama yaparlar. Yerin imar vb. meselelerini kendilerine yakın düşüncede olanların yardımı ile çözerler. Proje sunulabilir duruma geldikten sonra hayırsever kişilere gidilir. Proje anlatılır ve ikna edilir. Bu kişiler şirkete ortak olmadan mevcut ortakların üzerin ISPARTA Dağcılık, tırmanma ve snowboard yapılabilen Davraz Kayak Merkezi’nin tüm altyapı çalışmalarını tamamlayan Valilik, Belediye Başkanlığı, Sanayi ve Ticaret Odası, Ege Genç İşadamları Federasyonu temsilcilerinden oluşan il yönetimi, bölgenin tanıtımı için seferber oldu. Geçen günlerde dünyaca ünlü kayakçılardan Vivien Dotti, Frangois Bon ve Aurefien Ducroz’u Davraz’a davet eden Isparta Valiliği bu sıralar Fransız kayak merkezi işletmecisi Comag firmasıyla görüşme halinde. Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu ve Ege Akdeniz Bölgesi Genç İşadamları Federasyonu’nun birlikte dü zenlediği Davras’ın tanıtımına yönelik basın gezisinde konuşan Isparta Valisi Şemsettin Uzun, 68 km. uzunluğundaki kayak pistlerinin acemi, orta ve usta kayakçılara göre ayrı ayrı tasarlandığını belirterek “2635 metre yükseklikte olan Davras Dağı’nda 2350 rakımına ulaşan iki adet telesiyej kurduk. Davras, kış ve spor turizmi bakımından Batı Akdeniz Bölgesi’nin lokomotifi olacak potansiyeldedir” dedi. Geçen yıl hizmete giren 280 yataklı Sirene Davras Oteli dışında iki adet pansiyon ve 62 yatak kapasiteli bir otel dışında lokanta, market gibi yerlerin bulunmadığı Davras’ta ayrıca kaplıca turizmini geliştirmek için fizibilite çalışması da yapılıyor. soner@cumhuriyet.com.tr pamukm?superonline.com M U S T A F A P A M U K O Ğ L U Amacın Finanse Edilmesi Modelleri den sermaye, bir anlamda bağış yaparlar. Bunun resmi girişi olmaz. Bu paralar sermaye artırımlarında mevcut ortakların sermaye apel ödemesi olarak addedilir. Yatırım bu paralarla tamamlanır. Yatırımlarda en son teknoloji kullanılır ve kaliteye önem verilir. Bu kaynaklar dışında hayırsever ülkelerin yardımları ve Avrupa Birliği fonları gibi dış kaynaklardan da yararlanılır. İşletme giderleri ticaretin icapları çerçevesinde, yani oyunun kuralına göre hizmetten yararlanan öğrencilere yansıtılır. Fiyatlar ucuz da değildir. İşletme kârlarını mevcut ortaklar çekmezler. Kâr işletmede yeni yatırımlarda veya işletme sermayesinde kullanılır. Projeye katılan ortak olmayan kişilere kâr payı verilmez. Çünkü verdikleri para bir anlamda karşılıksız verilen paradır. Bu kârlardan başarılı öğrencilere burs verilir. Bu sistemde vakıf modeli hantal yapısı nedeniyle kullanılmaz. Şirketlerin avantajlarından yararlanılır. Bu modele “havuz modeli” de denilebilir. Havuza para aktaran binlerce isimsiz kişi vardır. Bu kişilerin paraları havuza mutemet kişiler tarafından aktarılır ve kullanılır. Bu havuza para aktaranlar ile mutemet kişilerin zenginlikleri ve nasıl kaynak buldukları “nereden buldun” sorusu sorulamadığı sürece belirsizdir. Havuza para aktaranların ödenmemiş vergilerden sağladıkları aşırı kazancın bir bölümünü mü buraya aktardıkları, vergi ve servet incelemesi yapılmadan pek anlaşılmaz. Genellikle helal kazancın hayırlı bir işte kullanımı olarak sunulur. Fethullah Gülen’in düşüncesini paylaşmayanların modelleri Din temellerine dayalı bir devlet kurmak isteyen ve bu konuda Fethullah Gülen’den ayrı düşünenlerin kaynak modeli çok kişiden para toplayarak çok ortaklı şirketler kurmaktır. Bunun için Kombassan ve Yimpaş modellerinde olduğu gibi bir ticari proje yapılır. Pilot şirket kurulur. Sonra ikna(!) yoluyla insanlardan para toplanır. Bu modelde ticaret vardır. Bireycilik ön plandadır. Aynı düşüncede olanların maddi bakımdan güçlü olmaları halinde, yani gayri safi milli hasıladan paylarını artırmaları halinde din temellerine dayalı bir düzeni sağlamada emin adımlar atacaklarına inanırlar. Burada daha çok kapalı ticaret paylaşımı söz konusudur. Bu sisteme şeriat düzeninin kurulmasını desteklemek adına dışarıdan da bağış yoluyla kaynak da bolca gelir. Ülkeyi parçalamak isteyenlerin kaynak yaratma modeli daha çeşitlidir Bin yıldır birlikte yaşadığı, kanı kanına karıştığı ülkeden kopmak isteyenler, emperyalist ülkelerin kendilerini oyuncak ettiğinin farkına varmadan her türlü kaynaklarına evet derler. Ticaretin içindedirler. Gayrimen NBK ARAŞTIRMA YAPIYOR Kuveytliler Türkiye’de banka arıyor Ekonomi Servisi Körfez bölgesinin piyasa değeri açısından üçüncü büyük bankası National Bank of Kuwait’in yatırım bankacılığından sorumlu yöneticisi George Nasra, orta boylu bir Türk bankasının satın alınmasıyla ilgili sürdürdükleri görüşmeleri bu yılın ikinci yarısında tamamlayacaklarını açıkladı. Nasra, görüştükleri bankanın “tam teşekküllü” bir banka olduğunu ve banka ile yatırım bankacılığı ve kurumsal finans işlemleri hedeflediklerini söyledi. kul spekülasyonu yaparlar. Kara para en büyük gelirleridir. Emperyalist ülkelerin yardımlarına mazhar olurlar. AB fonları onlara çalışır. Ayrı devlet kurduklarında Amerika’nın söz verdiği petrol gelirlerinden yüzde 10 komisyon bu kaynaklara ilave edilmelidir. Dernek ve vakıflar yoluyla kaynak yaratma Amacınız neyse onun için bir dernek veya vakıf kurarak; giriş aidatı, yıllık aidat, bağış ve yardımlar toplayabilirsiniz. Bunun yanında iktisadi işletmeler yoluyla ticari kazanç sağlamak da mümkündür. Örneğin Büyük Kulüp dev bir işletmedir. Amacınız para kazanmak değilse dernek ve vakfınızı yaşatmanız çok zordur. Bunun için tüccarca davranmanız ve oyunu kuralına göre oynamanız gerekir. Gördüğünüz gibi kaynak yaratma modeli amaca göre şekillenir ve havuz dolmaya başlar. Havuzu boşaltanlar ve havuz suyundan yararlananlar ise olayın başka önemli bir boyutudur. Havuzu olanlara selam olsun!.. CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear