28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2007 PERŞEMBE 6 Öğretmen maaşının yüzde 'ı kiraya Türk EğitimSen’in araştırmasına göre, eğitim çalışanlarının alım gücü son 5 yıl içinde düştü. Maaş zamları, gıda ürünlerine yapılan zammın altında kaldı. 20022007 yılları arasında, en yüksek derecedeki öğretmenin maaşına yüzde 69, en düşük derecedeki memurun maaşına yüzde 94 oranında zam yapıldı. Ancak, bu süre zarfında, bir kilogram peynirin fiyatı yüzde 182, bir yumurtanın fiyatı da yüzde 150 oranında arttı. Beş yıl içinde, ev kiralarındaki artış da yüzde 100 oldu. Araştırmaya göre, bu yıl öğretmenler, maaşlarının yüzde 56’sını, diğer memurlar da maaşlarının yüzde 85’ini kiraya verdi. Araştırmada, ayrıca, bir öğretmenin, ayakkabı alabilmek için 26 saat 58 dakika çalışmak zorunda olduğu belirtildi. HABERLER Sendikasızlaştırmaya savcılık el koydu ORDU Kabataş ilçesine bağlı Alankent Belediyesi’nde Türkİş’e bağlı Belediyeİş Sendikası üyesi işçilere yönelik baskılara cumhuriyet savcılığı el koydu. Alankent Belediyesi’nde çalışan 14 işçi, Belediye Başkanı Kemal Özer’in kendilerine sendikadan ayrılmaları konusunda yaptığı baskılar üzerine üye oldukları Belediyeİş Sendikası Ordu Şubesi’nden yardım istediler. Belediyeİş Sendikası Ordu Şubesi Başkanı Selim Yöndem de, işçileri sendikadan istifaya zorlamakla kalmayıp Aybastı Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek işçileri belediye yetki alanının dışında ve mesaisiz fazla çalıştıran Belediye Başkanı Kemal Özer hakkında suç duyurusunda bulundu. Aybastı Cumhuriyet Başsavcılığı da, yaptığı soruşturma sonucunda Alankent Belediye Başkanı Kemal Özer hakkında, “sendikal hakların kullanılmasını engelleme ve görevi kötüye kullanma” suçlarından 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle Aybastı Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. (ERDOĞAN ERİŞEN) PERŞEMBE ORHAN BURSALI ‘Tekeli Teorisi’ne Eleştiri Prof. İlhan Tekeli, “Temsili demokrasinin yarattığı muhalefet kalıpları nasıl aşılabilir?” başlıklı çalışmasında temsili demokrasinin “sıfır toplamlı bir oyun”a dönüştüğü ve sorun çözme kapasitesinin tıkandığı gerekçesiyle şunu önermişti: İktidarın ülkeyi yeniden oluşturma eylemine muhalefet de yeni bir anlayış inşa ederek katılmalı ve bu yolla kendi programını kısmen de olsa uygulayabilmenin koşullarını yaratmalı... (Bknz. geçen Salı yazım) Öncelikle: İlhan Tekeli, her ne kadar evrensel geçerlilik savlasa da, özellikle Türkiye siyasetinin çözüm kapasitesini arttırmaya yönelik düşünmektedir. Çünkü, AB ve Türkiye’de temsili demokrasinin sorunları arasında, öze ilişkin, karşılaştırılabilir olmayan durumlar ve sorunlar vardır. Bu bakımdan, “teori”yi Türkiye’yi düşünerek eleştireceğim. ??? 1) Tekeli, teorisini oluştururken, ülkenin temel anayasal özellikleri üzerinde bir sorunu ve tartışması olmayan “iktidarmuhalefet” varsayıyor. Oysa, bunlardan birinin farklı nitelikte bir cumhuriyet ve toplumsal düzen istemesi durumlarında “teori” işlemez. Nitekim, kısmen böyle bir durum yaşıyoruz. (Bazılarına göre bu durum yok, ama bir parti var olduğunu savunuyorsa teori zaten çöker.) 2) Eğer, sistemi ve toplumu kendi ideolojik (dinsel veya başka bir “ist”sel ve “izm”) doğrultuda dönüştürmekte kararlı olan bir iktidarla, karşı görüşteki muhalefetin “çözüm ortaklığı”, sadece, iktidarın istekleri ve öngördükleri doğrultusunda gelişir. Eşyanın tabiatı gereği! Yani, teori, iktidarın kendi yolunda güçlenmesini, muhalefetin de ona yardımcı olmasını sağlar. 3) Tekeli’nin idealize ettiği “iktidarmuhalefet” anlayışı veya yapılanmasında ise, iktidarın bu oyunu iyi oynadığını varsaydığımızda, işlerin iktidar lehine tıkır tıkır işlediği bir durum ortaya çıkabilir; evet muhalefet belki “asgari programından” bazılarını gerçekleştirebilmektedir, ama “ikili”nin (müthiş) uyumu, iktidarın durmadan seçimleri kazanmasına yol açacak yeni bir “teorik durum ve problem” yaratır! 4) Teorinin öngördüğü ideal “muhalefet yapılanması”nda, seçmen, duygutepkidüşünce olarak hiç yoktur. (Burhan Şenatalar’ın eleştirisi). Teori, uzun vadede seçmenin bu “yapıcı” muhalefeti takdir edeceğini ve iktidarla ödüllendireceğini varsaymaktadır! Yani teori aslında, tabanda yeni bir siyasi anlayış çalışmasını öngörüyor! Bir kitle partisi için bu “ölme eşeğim ölme” durumudur! 5) Tekeli’nin teorisi “Temsili demokrasinin yarattığı muhalefet kalıpları nasıl aşılabilir?” başlığını taşısa da, iktidar partisine de yeni bir rol veriyor: Meclis’te dayatmacı, ben yaparımcı olmamak, çatışmalı yasa tasarılarında oydaşma aramak... Zaten böyle bir “olgu” yoksa muhalefet sahaya tek başına çıkıyor demektir! O halde çalışmasına, “Temsili demokrasinin yarattığı iktidar ve muhalefet kalıpları nasıl aşılabilir” başlığını koymalıydı! Bu durumda teori, her iki tarafa da “sıfır toplamlı olmayan” oyun için yeni ahlaki davranış kalıpları önerici niteliğe bürünmektedir, ki bu durumda önerisi “siyaset teorisi” olmaktan zaten çıkar! 6) AKP, bugüne kadar hiç iktidarda görülmeyecek derecede kendinden olmayan herkesi ötekileştirici nitelikte icraat yapıyor. Ya benim, ya benim! Bazıları diyor ki, iktidara gelen herkes kadro politikası izler! Bu, AKP’nin pratiğinde sadece kısmen doğrudur! Böylesine, ülke çapında “bütüncül” ele geçirme harekâtını hiçbir parti yapmadı! Bu, iktidarın dinci, başkalaştırıcı niteliğinden geliyor. 7) Meclis’te işbirliği?! CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu iki örnek verdi. TÜBİTAK’ta iktidar hukuki açmaza girince, hukuksuz vekil Yetiş Hanım, Coşkunoğlu’nu davet ediyor, AKP’li Reha Denemeç ile kahvaltıda buluşuyorlar. Coşkunoğlu bir ortak TÜBİTAK yasa tasarısı hazırlamayı öneriyor. Kabul ediliyor, yeni tasarı hazırlanırken, Başbakanlık’tan (tabii ünlü, intihalci müsteşarca), başka bir yasa tasarısı gündeme sokuluyor. Olay bitiyor! İkinci örnek, bilişim yasası ile ilgili. Adalet Bakanı bilişimle ilgili hazırlanan bir yasa tasarısını Coşkunoğlu’na ortak çözüm için veriyor. Derken yine Başbakanlık’tan, bilişim suçları yaratan, internete sansür vb. gibi geri zekâlı başka bir yasa devreye sokuluyor!. CHP her zaman AKP’nin art niyetiyle karşılaşıyor. CHP’nin katkılarının kabul edildiği de oluyor, ama bunlar genellikle “teknik”, önemi olmayan noktalarda! Coşkunoğlu, Tekeli’nin teorisine çok haklı bir eleştiri getiriyor: “Siyaset Meclis’te iki takımlı futbol maçı değildir. Meclis’teki oyuna dışarıda ilgili herkesin katılması gerekir!” AKP, ancak kitlesel protestoların dilinden anlayan, zoru görünce kuyruğunu kıstıran bir parti! Bu “niteliği”nden ileri geliyor. Üniversitelerle ilgili yasa tasarısını, büyük ayaklanma karşısında geçiremedi! ??? Tekeli, teorisini Tarih Vakfı ve TÜBA’da üstlendiği işlerde “test” ediyor. Tarih Vakfı, en önemli projesi olan İstanbul Müzesi’nden ve Darphane’den dışlanmanın eşiğinde, kapının önüne konmuş durumda! Belki sonuçta bir minik rolü, vakfa lütfedecekler! Tekeli’nin teorisi, Türkiye pratiğinde, AKP’nin niteliğini kavramaktan uzak! Bir “ahlaki hayal” kuruyor! Ama Tekeli, şüphesiz iyi niyetle, Türkiye’nin yararına bir politika düzeni arayışı içinde. Teorisinde dikkate değer saptamalar var. Gerçekten Tekeli de teorisiyle yeni bir muhalefetin inşası için bir tartışma başlatmayı amaçlıyor. O halde, bunu tartışmayı ve “teoriye katkı”yı, Türkiye’de muhalefet nasıl inşa edilmeli konusuyla Pazar yazısında sürdürelim... İ S A G Ö K ‘Bor, Ereğli ve Ilgın şeker fabrikaları da dahil olmak üzere Türkşeker’in geleceğini tehdit eden bir başka unsur da kadro problemidir. Türkşeker’in kadro ihtiyacı acil olarak çözümlenmediği takdirde, üretim ve verimlilik tehlikeye atılmış, özelleştirmeden önce kadrosuzlukla sektör yok edilmiş olacaktır. ’ 10 milyon insanı ilgilendiriyor Şekerpancarı tarımı ve sanayisi; her yıl yaklaşık 400 bin pancar ekicisi, 250 bin tarım, 30 bin sanayi işçisi ve alt sektör çalışanlarının aileleri ile birlikte toplam 10 milyon insanı doğrudan ilgilendiriyor. Bunun yanı sıra pancar tarımı, hayvancılık, ilaç, et, süt, nakliye ve hizmet sektörleriyle de iç içe geçmiş durumda. Bunların kapanması halinde; pancar tarımı ve şeker üretimi yüzde 4050 oranında, sektörel istihdam yüzde 5060 oranında azalacak, yan sektörler de bu durumdan olumsuz etkilenecek, bölgesel kalkınma sekteye uğrayacak, doğrudan ve dolaylı şekilde 6 milyon kişi bundan olumsuz etkilenecek. Şeker İş Başkanı İsa Gök Şekerİş Başkanı Gök, fabrikalar özelleştirme kapsamından çıkarılmazsa istihdamın yarıya düşeceğine dikkat çekti ‘Şekerin tadı kaçmasın’ zellikle 1980’li yıllardan sonra başlayan özelleştirme furyasında önce daha makul bir planlama yapılan ancak sonra bu plandan uzaklaşılarak tamamen ülke zararına düşük maliyetli, yüksek kârlılıkla fabrikaların özelleştirilmesinin istenmesi, şeker sektöründe bir hareketlenmeyi de beraberinde getirmişti. 2005 sonunda Bor, Ereğli ve Ilgın şeker fabrikalarının özelleştirilme süreçlerinin Sümer Holding’e devredilerek başlatılması, ciddi bir tehlikenin de habercisi olmuştu. Şeker sektöründe Ö ki son durumu özetleyerek bugün var olan tehlikelere dikkat çeken Şekerİş Genel Başkanı İsa Gök, sendikanın mücadelesi sonucu Bor, Ereğli ve Ilgın şeker fabrikalarının ihalelerinin geçen yııln sonunda süresiz iptal edilmesinin yeterli olmadığını, Türkşeker’in yaşaması gerektiğini, söz konusu fabrikaların özelleştirme kapsamından tamamen çıkarılması gerektiğini vurguladı. Gök’ün verdiği bilgiye göre, eğer söz konusu fabrikalar özelleştirilirse, eski teknoloji, düşük ölçek ve yüksek maliyetlerle üretim yapan ve büyük çoğunluğu bulundukları yerlerin tek sanayisi ve iş olanağı olan 15 ya da 18 fabrikanın kapatılması gündeme gelecek, bunun sonucunda pancar ve şeker üretimi yüzde 50 daralacak, sektörel istihdam yüzde 60’lar seviyesinde azalacak. Ülke dışa bağımlı bir hale gelecek ve çokuluslu şirketlerin açık pazarına dönüşecek. ŞEKERİŞ’İN ÖNERİLERİ ? Bor, Ereğli ve Ilgın şeker fabrikaları öncelikle özelleştirme kapsamından çıkarılmalı ve Türkşeker bünyesine tekrar kazandırılmalı. ? Kaçak şeker, kaçak üretim ve satış önlenmeli, kimyasal tatlandırıcıların ithali ve kullanımı sıkı bir şekilde takip edilerek denetlenmeli, sektörün finansmanı için AB’deki gibi bir şeker fonu oluşturulmalı. ? Türkşeker fabrikalarının teknoloji ve ölçek sorunları çözülmeli, maliyetleri minimize edilmeli ve pazar olanakları iyileştirilmeli. ? Gerekli kadrolar tahsis edilerek bu kadrolara yıllardır sanayide çalışan geçici işçilerin atanmasıyla kadro sorunu bir an önce giderilmeli. ? Şeker rejimi reformu kapsamında AB şeker arzının daralmasıyla önümüzdeki yıllarda dünya şeker fiyatlarının çok hızlı bir şekilde yükseleceği bekleniyor. Bu durumda Türkiye, pancar ve şeker üretimini koruyabildiği ve maliyetlerini minimize edebildiği sürece büyük bir avantaj elde edecek. ? Aksi takdirde şeker rejimi reformu ile şeker üreten ülke sayısını 22’den 6’ya düşürmeye hazırlanan AB’ye tam üyelik ve uyum aşamasında hatalı özelleştirmeler nedeniyle şeker fabrikalarını, pancar ve şeker üretimini büyük oranda kaybedecek olan ülkemizin sektörden tamamen dışlanması ve şeker üretiminden çekilmeye zorlanması bile söz konusu olabilecek. ? Bu durumda 3 milyar dolarlık yatırım ve sektörden sağlanan yıllık 3 milyar dolarlık katma değer heba edilmiş olacak. Bu nedenle Türkiye, daha fazla zarar görmesine izin vermeden pancar tarımına ve pancar şekeri sektörüne sahip çıkmak zorundadır. Grev için 1, lokavt için 2’yi tuşlayın Hak ihlallerine, taşeronlaşmaya ve kurum içi baskıya karşı şimdilik sanal ortamda bir araya gelen çağrı merkezi çalışanlarının hedefi sendikalaşmak BURAK ALİÇAVUŞOĞLU Hizmet sektöründe faaliyet gösteren kurumlar için hayati önem taşıyan çağrı merkezi çalışanları, müşterilerin hizmet ve ürünlerde karşılaştıkları soİngiltere başta olmak runları bir telefon yoüzere Batı luyla çözerken kenülkelerinde hizmet di haklarını aramak sektöründe ağırlıklı için de sendikalaşyeri olan çağrı merkezi ma faaliyetlerine çalışanlarının başlıyor. Çağrı Türkiye’deki sayısı merkezi çalışanları, bilinmemekle birlikte “hak ihlallerine, ta100 bine yaklaştığı şeronlaşmaya ve ku tahmin ediliyor. rum içi baskıya karşı” şimdilik, sanal ortamda bir araya gelirken hedeflerinde sendikalaşmak var. İngiltere başta olmak üzere Batı ülkelerinde hizmet sektöründe ağırlıklı yeri olan çağrı merkezi çalışanlarının Türkiye’deki sayısı bilinmemekle birlikte 100 bine yaklaştığı tahmin ediliyor. Şimdilik “www.gercegecagrimerkezi.org” adlı internet sitesinde bir araya gelerek sorunlarını tartışan ve kamuoyuna açıklayan çağrı merkezi çalışanlarının hedefi bir sendika çatısı altında toplanmak. İnternet sitesinin yöneticisi Deniz Yürür, “Çağrı merkezi çalışanları da insanca yaşam istiyorlarsa en kısa zamanda sendika laşma faaliyeti içine girmeli. Bütün çalışanlar hep birlikte hareket ederek sorunlarımızın üstesinden geliriz” dedi. Yürür, sektördeki taşeronlaşmanın ücretleri yarı yarıya düşürdüğüne dikkat çekti. Performans değerlendirmesi adı altında tüm konuşma ve hareketlerinin izlendiğine işaret eden Yürür, “Toplusözleşme yok, bu da keyfiliğe davetiye çıkarıyor. Kurum müdürleri, çağrı merkezlerini, kariyer basamaklarının ilki olarak gösterip işgücünü ucuzlaştırıyorlar” dedi. Dinlenme zamanlarının azlığından yakınan Yürür, tuvalet ve yemek ihtiyaçlarını karşıladıkları anlarda “saniyelerin hesabının’’ bile sorulduğuna dikkat çekti. TÜRK TELEKOM BEĞENMEDİĞİ ÇALIŞANINI HAVUZA ATIYOR Oger’in gerçek yüzü MURAT KIŞLALI obursali?cumhuriyet.com.tr. ANKARA Türk Telekom’u alan Oger Telecom yönetimi, özelleştirildiği dönemde hizmette aksamaya yol açacağı korkusuyla kurumda tutmaya çalıştığı personeli, şimdi “ihtiyacı kalmadığı” gerekçesiyle kamunun personel havuzuna atıyor. Türk Telekom İnsan Kaynakları Müdürlüğü tarafından “Kişiye Özel” ibaresiyle gönderilen yazılarda, 2. Tip İş Sözleşmesi imzalamak suretiyle çalıştığı belirtilen personelin “şirketimizce hizmetine ihtiyaç duyulmadığından iş sözleşmesinin sona erdirilerek başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi” isteniyor. ? “Kişiye Özel” ibaresiyle gönderilen yazılarda, 2. Tip İş Sözleşmesi imzalamak suretiyle çalıştığı belirtilen personelin “başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilmesi” isteniyor. Kararın Türk Telekom İcra Kurulu’nca alındığı belirtilen yazılarda çalışanlardan “il tercihini gösterir nakil talep formlarını, tebligat adresine ilişkin dilekçelerini ve eşleri çalışıyor ise eş durum belgelerini” 10 gün içinde teslim etmeleri isteniyor. Ayrıca yazılarda belgelerini teslim etmemeleri halinde çalışanlara “şahsi dosyalardaki bilgilere göre işlem yapılacağı” şek linde gözdağı veriliyor. Konuyu Cumhuriyet’e değerlendiren HaberSen Ankara Şube Başkanı Osman Köse şunları söyledi: “2. Tip İş Sözleşmesi Türk Telekom’da çalışacak, ama kamuya nakil hakkı saklı kalan kişilerden oluşuyor. Oger Telecom bu tip sözleşmeyi ‘İsterseniz bizle beş yıl çalışabilirsiniz’ diyerek, bu kişileri kurumda kalmaya ikna etmek için, tamamen kendi ihtiyacı nedeniyle çıkartmış ve yasaya koydurmuştu. Şirket bunu ekonomik haklar, ikramiye vererek cazip hale getirdi. Beş yıl vaat etti, vaatlerle insanları ikna etti, ama şimdi ihtiyacı kalmadığı için çalışanları gönderiyor. Bir aydır bu uygulamalar sürüyor, çok sayıda kişi gönderildi.” Debant Grup 241 işçiyi işten çıkardı Ekonomi Servisi Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Dilovası Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Debant Grup’a ait tekstil firmasında 3 aydır maaş alamadıkları için iş bırakma eylemi yapan 241 işçinin iş akitleri, fabrika kapatıldığı gerekçesiyle feshedildi. 600 işçinin çalıştığı Debant Grup’a ait tekstil fabrikasında 3 aydır maaş alamadıkları için iş bırakma eylemi yapan Teksif Sendikası Gebze Temsilciliği üyesi işçilerden 241’i, iş akitlerinin feshedildiğini öğrendikten sonra fabrikaya doğru yürüyerek işvereni alkışla protesto etti. Fabrika önünde Debant Grup İnsan Kaynakları Müdürü Adnan Yurtkölesi ile görüşen işçiler, iş akitlerinin feshedildiğini öğrendi. Debant Grup ortaklarından Nurettin Saraç işçilerin birikmiş maaş alacaklarının ödeneceğini ve yasal haklarının karşılanacağını söyledi. ÜzümSen 4 yaşına girdi Üzüm Üreticileri Sendikası (ÜzümSen) 3 yaşını doldurdu. 8 Mart 2004 tarihinde 315 kurucu üye ile Manisa’nın Alaşehir ilçesinde kurulan sendika dördüncü yaşına girerken iki şubeye ve 4 bine yakın üyeye ulaştı. Kurulduğu günden bu yana tarımsal üretimin ve üzüm üreticilerinin sorunları ve talepleri için mücadele eden ÜzümSen, dördüncü yılına girerken bir eksikliğini daha tamamlayarak internet sitesi uzumsen.org’u yayın hayatına da soktu. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear