25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 MART 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER Bağımsız kuruluşların verileri, işgalin başladığı Mart 2003’ten beri 650 binden fazla Iraklının öldüğünü gösteriyor. İşkence görenler ve tecavüze uğrayan kadınlar ise yıkımın istatistiklere yansımayan yüzü. Ülkeden göç etmek zorunda kalanların sayısının ise 2 ile 4 milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. (Fotoğraf: REUTERS) dishab?cumhuriyet.com.tr 11 İŞGALİN YILDÖNÜMÜNDE ANKET: Iraklılar karamsar Dış Haberler Servisi Dört yıldır işgal altında yaşayan Iraklılar gelecekleri konusunda karamsarlar. İngiliz BBC ile Amerikan ABC News tarafından yapılan ve sonuçları dün açıklanan araştırma, Iraklıların yalnızca yüzde 39’unun yaşamlarının iyileşme yolunda olduğunu düşündüğünü ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, Iraklıların yüzde 53’ü Irak hükümetinin idaresinden hoşnut değil, yüzde 82’si de yabancı güçlere güvenini yitirmiş durumda bulunuyor. Iraklıların yüzde 78’i işgal güçlerinin varlığına karşı çıktığını söylerken yüzde 69’u da yabancı birliklerin durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramadığı görüşünü savunuyor. Demokrasiye desteğin yüzde 14 gerilediğini gösteren araştırma, güçlü bir kişi tarafından idare edilmek ya da İslam devleti kurulmasını isteyenlerin oranında da yüzde 8’lik bir artış olduğunu, Saddam Hüseyin dönemine özlemin arttığını gösteriyor. Araştırmada öne çıkan tek iyimser nokta ise Iraklıların yüzde 56’sının ülkenin bir iç savaşta olduğunu düşünmemesi, yüzde 58’inin de ülkenin birliğinin bozulmamasını istediğini ifade etmesi oldu. Ramazan bugün idam edilecek ? BAĞDAT (AA) Irak’ın idam edilen eski Devlet Başkanı Saddam Hüseyin ile aynı cezaya çarptırılan yardımcısı Taha Yasin Ramazan’ın infazının, bugün yapılacağı ileri sürüldü. Resmi kaynaklar, Ramazan’ın bugün idam edileceğini söylediler. Bir başka kaynak da Taha Yasin Ramazan’ın, bugün şafak vakti idam edileceğini kaydetti. Eski Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz’in avukatı Bedia Arif, infazın yasal ve doğru olmadığını söyledi. EL MALİKİ: MEZHEP ÇATIŞMASI YOK Dış Haberler Servisi Irak Başbakanı Nuri el Maliki’nin ülkesinde mezhep çatışmasının sona ermiş olduğunu açıklaması şaşkınlık yarattı. İngiliz kanalı ITV’de önceki akşam yayımlanan demecinde oldukça iyimser konuşan Irak Başbakanı, “Mezhep çatışmasının sona erdiğini söyleyebilirim’’ dedi. Kâbil’de hedef ABD konvoyu ? KÂBİL (Ajanslar) Afganistan’ın başkenti Kâbil’de, ABD Büyükelçiliği’ne ait bir araç konvoyuna saldırı düzenlendi. ABD Büyükelçiliği’nin sözcüsü Joe Mellot, çalışanların bulunduğu konvoya yönelik saldırıda çok sayıda elçilik çalışanının yaralandığını, ağır yaralanan bir kişinin hastaneye kaldırıldığını söyledi. Mellot, Celalabad yolunda düzenlenen saldırı sırasında büyükelçinin konvoyda bulunmadığını kaydetti. AP ajansı muhabiri, 3 araçlık konvoyu hedef alan saldırının ardından bir aracın savrulduğunu ve yanmaya başladığını aktardı. Bir ulusun yok oluşu... ABD işgali 5. yılına giriyor... Bulunan kitle imha silahı sayısı: 0... Ölen Iraklı sivil sayısı: En az 650 bin SİNAN DİNÇER İtalyan gazeteci serbest ? KÂBİL (AA) Afganistan’da iki hafta önce kaçırılan İtalyan gazeteci Daniele Mastrogiacomo’nun serbest bırakılarak İtalya’nın Kâbil Büyükelçiliği’nde görevli yetkililere teslim edildiği bildirildi. Taliban komutanlarından Molla Dadullah’ın açıklamasına dayandırılan haberde, Mastrogiacomo’nun, hükümetin 5 Taliban militanını serbest bırakmasından sonra yetkililere teslim edildiği kaydedildi. La Repubblica gazetesi muhabiri Daniele Mastrogiacomo, 5 Mart’ta Afganistan’ın güneyinde Helmand’a bağlı Nad Ali bölgesinde yakınındaki 2 Afganla birlikte kaçırılmıştı. BD Irak’a saldırırken iki gerekçesi vardı: 11 Eylül saldırılarının ardından paranoyaklaşan sıradan Amerikalının işgale destek vermesini sağlayan, Irak’ta kitle imha silahlarının bulunduğu iddiası ve Irak’a demokrasi götürme hedefi. ABD’nin başını çektiği işgal güçlerinin Irak’a yerleşmelerinin dördüncü yılında yüzbinlerce Iraklı sivil ölürken tek bir kitle imha silahı bulunabilmiş değil. Irak’a demokrasi götürme planı ise artık ortaya atanların bile hatırlamak istemediği uzak bir anı. ABD yönetimi, işgalden hemen önce gündeme getirdiği “ulus yaratma’’ planını artık ağzına almaya bile cesaret edemiyor. Irak, Baas iktidarı boyunca farklı etnik grupların ve mezheplerin birlikte yaşadıkları bir coğrafya oldu. Gerçi Baas yöneti A mi Irak’ı tek parça halinde tutmak için zaman zaman zorbalık düzeyinde şiddet kullandı. Buna karşın Irak’ta etnik gruplar ve mezhepler arasında on yıllar boyunca dökülen kan, Saddam iktidarının var olmadığı şu son dört yıl içinde dökülen kanın yanına bile yaklaşamadı. Yalnızca Bağdat’ta her gün 50100 arası infaz edilmiş ceset kentin varoşlarından, çöplüklerden ve kenti ikiye bölen Dicle Nehri’nden toplanıyor. Bağdat, ABD’nin mezhepçiliği körükleyen işgal politikaları sonucu artık bölünmüş bir şehir. Şii ölüm mangaları önce kentin “karma’’ mahallelerini hedef aldılar. Karma mahallelerde Şiiler sabah uyandıklarında Sünni komşularının cesetleriyle karşılaştılar. Sünniler de benzer yöntemlerle çoğunlukta olduğu mahallelerdeki Şiileri temizlemeye başladılar. Öldürülenden çok daha fazlası karma mahalleleri terk ederek kendi mezhepdaşlarının yaşadığı ma hallelere göç etti. Ancak mahallelerin ayrışması dökülen kanı durdurmadı. Aksine, kanlı mezhep savaşının aktörleri, kendi mezhepdaşlarını vurma kaygısı taşımaksızın, karşıtlarının yaşadıkları mahalleleri gelişigüzel havan toplarıyla, roketatarlarla vurmaya başladılar. Dicle’nin doğu yakasında kalan son Sünni mahallesi Ademiye’nin sakinleri, duydukları her patlama sesinde mahallelerinin hangi sokağının vurulduğunu düşünüyorlar. Şii milisler, kontrol noktalarında durdurdukları kişilerin önce kimliklerine bakıyorlar. Sünni ismi taşıyanlar tutuklanıyor, işkenceden geçiyor ve zaman zaman da öldürülüyor. İçişleri Bakanlığı’nın Şiilerin elinde olması Şii militanlara işlerini polis üniformasıyla, devlet koruması altında yapma imkânı sağlıyor. Devlet aygıtından yararlanamayan Sünniler, intihar bombacılarıyla karşılık vermeye çalışıyorlar. Kentin kalabalık merkezlerinde sivilleri hedef alan intihar saldırılarının bazılarının mezhepler arasındaki düşmanlığı körüklemek için işgal güçlerince düzenlendiği, kulaktan kulağa yayılan söylentiler arasında. ARADA SIKIŞAN DİRENİŞ ABD işgaline karşı mücadele eden direniş, keskinleşen mezhep kavgasının dışında kalmakta zorlanıyor. Sünni ağırlıklı direnişin birkaç yıl öncesine kadar sıklıkla tekrarladığı “Şii ve Sünnilerin ortak direnişi’’ vurgusu, yerini yavaş yavaş İran’ın beşinci kolu olarak görülen Şiilerle savaşa bırakıyor. Bir zamanlar marjinal bir unsur olarak var olan İslamcılar, işgal karşıtı mücadelede ön plana çıkmaya başladı. Irak direnişi yalnızca ABD ve işbirlikçi hükümetiyle değil, İran’ın ülkede artan etkisiyle de mücadele etmek durumunda. A BD’DEN PETROL BASKISI Ekonomi damarları kesiliyor rak’taki yıkımda ülkenin ekonomisi de büyük oranda darbe aldı. Ülkenin zaten kısıtlı olan sanayisi giderek çökerken ülke enerji ve temel tüketim maddelerini İran başta olmak üzere komşularından ithal ediyor. Uzun yıllar ülke ekonomisinin belkemiği olan ve 1971’de Saddam Hüseyin’in girişimiyle devletleştirilerek kamu harcamalarına kaynak aktaran petrol üretimi ,tesislerin bakımsızlığı ve boru hatlarına yapılan saldırılar nedeniyle çökmüş durumda. İşgal güçleri petrol sanayisinin çöküşünün suçunu direnişçilere atsa da ABD’nin Irak’ı yeniden inşa etme girişimleri için tahsis ettiği 16 milyar doların, inşaat ihalelerini alan Halliburton gibi ABD şirketlerince çarçur edilmesi, petrol sektörünün yaralarının sarılmasını da engelledi. Ocak ayında açıklanan Irak güvenlik planında bir şart olarak öne sürülen yeni petrol yasası ise Irak’ın zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarının uluslararası petrol tekellerinin kontrolüne bırakılmasının kapısını açıyor. İran’dan uzaklaşmaya yanaşmayan Şiiler, Kuzey Irak’taki iki Kürt partisiyle birlikte ABD’nin Irak’ı kontrol altında tutmak için sırtını dayadığı başlıca güç olmayı da sürdürüyorlar. Ocak ayında yeni Irak stratejisini açıklarken silahlı Şii örgütleri bir numaralı tehdit olarak tanımlayan George W. Bush yönetimi, buna karşın geçen haftalarda Şiilere fazla ilişmemeyi tercih etti. İşgalin hemen ardından eski Baas kadrolarını silahlı kuvvetlerden ve devlet aygıtından uzaklaştırarak Şiilerin kadrolaşmasının önünü açan ABD yönetiminin, keskinleşen SünniŞii gerilimine karşı bu politikalarına devam etmesi, Washington’ın Irak’ta bir iç savaş çıkmasından pek o kadar da çekinmediğini düşündürüyor. Özellikle eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’in geçen aralık ayında ABD’nin onayıyla idam edilmesi, Bush yönetiminin, aksi yöndeki tüm açıklamalarına karşın etnik kutuplaşmayı kışkırtan politikalarından vazgeçmediğini gösteriyor. Yine ABD’nin teşvikiyle İran’ın etkisinin artmasından kaygı duyan Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır gibi ülkeler de Irak’taki mezhep savaşına dahil olmaya başladı. KÜLTÜREL SOYKIRIM Art arda gelen yıkıcı savaşlardan önce Ortadoğu’nun en ilerici ve laik ülkeleri arasında sayılan Irak’ın tek parça kalmasını sağlayan kültürel birikimi, işgal güçleri tarafından sistematik bir biçimde yok edildi. Bağdat’a girer girmez Petrol Bakanlığı’nı güvene alan işgal güçleri, Mezopotamya’nın binlerce yıllık birikimini saklayan kütüphaneleri ve müzeleri yağmalanırken kıllarını kıpırdatmadılar. İşgalin başlangıcından beri 150’den fazla akademisyen öldürülürken üniversiteler bombalı saldırıların hedefi haline geldi. Bir kuşak neredeyse okul yüzü görmeden büyüyor. Bombalı saldırıda yok edilen Bağdat’ın sahaflar sokağı El Mutenabi, ülkenin kültürel altyapısını hedef alan son saldırı olarak hâlâ akıllarda. SünniŞii kavgası, Irak mozaiğinin diğer renklerini de yok ediyor. Irak’ın kuzeyindeki Kürtler bir yana bırakıldığında, kimileri binlerce yıldır Irak’ta yaşayan azınlıklar, yaşanan şiddet nedeniyle yok olmak üzereler. Yezidiler, Türkmenler, Hıristiyanlar, Yahudiler, Mandeanlar gibi bölgenin köklü sakinlerinin yanı sıra, İsrail’in kurulmasının ardından Irak topraklarına sığınan Filistinli mülteciler de şiddet ve zorunlu göç politikaları nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıyalar. I İranErmenistan doğalgaz hattı ? ERİVAN (AA) İran’dan Ermenistan’a doğalgaz taşıyacak boru hattının ilk etabı, iki ülke Cumhurbaşkanları Mahmud Ahmedinejad ile Robert Koçaryan’ın katıldığı törenle açıldı. Ermenistan’ın Mehri kentinde sabah düzenlenmesi beklenen tören, Ahmedinejad’ın bulunduğu helikopterin olumsuz hava koşulları nedeniyle Tebriz’e inmesi ve cumhurbaşkanı ile beraberindekilerin karayoluyla bölgeye gelmesi nedeniyle gecikmeli yapıldı. Koçaryan, Ahmedinejad’ın olumsuz hava koşullarına rağmen açılış törenine katılmasının çok önemli olduğunu, iki ülke arasındaki ilişkilerin yüksek düzeyde bulunduğunu da gösterdiğini söyledi. İşgal ve saldırıların küçük bedenlerin kırılgan ruhlarında açtığı yaraların izi hep kalacak. (Fotoğraf: AP) Savaşın çocukları şgalin ardından Iraklı çocukların oyunları bile değişti... Plastik sarı araba Bağdat’ın batısında arka sokakta bir güvenlik noktasında durduruluyor. “Silahını” sürücüye doğrultan nöbetçi soruyor: “Sünni misin, yoksa Şii mi? Zerkavi’ci misin, yoksa Mehdi ordusundan mı?’’ “Mehdi ordusundan’’ diyor sürücü. “Yanlış cevap, götürün!’’ diye bağırıyor nöbetçi. Yandaki evden çıkan dört silahlı adam sürücünün boğazına bıçağı dayıyor ve sürücü kanlar içinde yere yığılıyor! Bir dakikalık sessizliğin ardından bir kadın sesi duyuluyor: “İçeri gelin çocuklar, yemek hazır!’’ Talihsiz sürücü yerden kalkıyor ve plastik sarı arabayı ön avluya taşıyor, oyuncak silahlar ve bıçaklar kapının SENDİKA YASAĞI SÜRÜYOR Bakanlar kurulundan geçen, mecliste onaylanmayı bekleyen yasa tasarısı, Irak’ın petrol gelirlerinin 30 yıl boyunca yüzde 75’i petrol şirketlerine, yüzde 25’i de Irak halkına gidecek şekilde paylaştırılmasını öngörüyor. “Irak petrolü Iraklılarındır’’ sloganıyla yeni yasaya karşı mücadele eden Basra’daki Genel Petrol İşçileri Sendikası’nın işgalin ilk günlerinden itibaren sürdürdüğü inatçı mücadeleye karşın, ABD’nin yasanın geçmesi konusunda El Maliki hükümetine yaptığı yoğun baskı, Irak petrolünün emperyalistlerin eline geçmekten kurtulamayacağına işaret ediyor. Saddam döneminden kalan tüm yasaları çöpe atan işgal yönetiminin, 1987’de Baas tarafından çıkarılan, petrol sektöründe her türlü sendikal örgütlenmeyi yasaklayan yasayı muhafaza etmesi dikkat çekiyor. İ arkasına konuyor. Aslında, İngiliz Guardian gazetesinin öyküsünü anlattığı Abdülmuhammed ve yaşları 612 arasında değişen beş erkek kardeşinin okulda olmaları gerek. Fakat anneleri Sayide, Irak’ın tehlikelerle dolu başkentinde yaşayan binlerce aile gibi oğullarını dışarı çıkarmıyor. Öğretmenleri geçen ay okul kapısında tıpkı oyunlarındaki gibi boğazı kesilerek öldürüldü. Anneleri Sayide, “O gün eve geldiklerinde her zamankinden farklıydılar. En küçük iki oğlum geceleri kâbuslar görüyor, Abdülmuhammed ise kardeşlerini savaş oyunu oynamaya zorluyor...’’ Irak’ta kaç çocuğun öldüğü ya da sakat kaldığı bilinmiyor. Psikologlar ve yardım kurumları, çatışmanın bıraktığı fiziksel izlerin görünebilir olduğunu, ancak Iraklı çocukların yaşadığı ruhsal karmaşanın gözle görülemediği için tedavi edilemediğini belirtiyorlar. Geçen ay Iraklı Psikologlar Birliği tarafından yayımlanan raporda, milyonlarca çocuğun ülkede yaşanan şiddetten etkilendiği ve gelecek kuşaklar için endişenin giderek arttığı bildirildi. Çoğu doktorun ya ülkeden kaçtığı ya da öldürüldüğü ülkede hastaneler, psikolojik travma vakalarıyla başa çıkamıyor. Şehirde okula gidenlerin sayısı yüzde 60 oranında azalmış durumda. Nüfusun neredeyse yüzde 50’sini oluşturan Iraklı çocukların yüzde 8’i açlık içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. ÖLMEK KOLAY, YAŞAMAK ZOR Bağdat’ta elektrik kısıtlı olarak, yalnızca günde iki saat kadar verilebiliyor. Sağlık sisteminin çöktüğü ülkede, şiddet ortamında Irak halkının en çok ihtiyaç duyduğu kurumlar arasında yer alan hastaneler çalışamaz durumda. Elektrik kesintileri, yağma ve ilaç sıkıntısıyla boğuşan Irak hastaneleri, şiddet nedeniyle Irak’taki 34 bin doktorun yaklaşık yarısının ülkeyi terk etmesi sonucu kadro sıkıntısı da çekiyor. ÖLÜ DOĞAN PLANLAR Bush’un ocak ayında Irak’ta güvenliğin sağlanması için 21 bin 500 askere ihtiyaç duyulduğunu açıklamasından haftalar sonra, 7 bin asker daha gerektiği açıklandı. Irak’taki şiddet sarmalının nasıl durdurulacağı konusunda Beyaz Saray’ın ya da Pentagon’un da net bir fikri yok. CUMHURİYET 11 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear