25 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 MART 2007 CUMARTESİ 16 TÜRKİYE İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Aydın Denizli Zonguldak Açık İstanbul HABERLERİN DEVAMI S PB S S B B B B PB 9 16 12 12 17 14 19 14 9 Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Antalya PB 9 Y 11 Y 8 Y 8 S 8 S 10 S 6 PB 2 B 20 Parçalı bulutlu Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars B B PB PB PB B K K K 18 18 10 15 10 7 0 2 1 Trabzon Ankara Erzurum Hakkari İzmir Antalya Ş.Urfa Adana Yurdun kuzeydoğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu, Orta Karadeniz kıyıları, Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun doğusu yağışlı, diğer yerler az bulutlu geçecek. Yağışlar kıyılarda yağmur, diğer yerlerde kar şeklinde olacak. Sabah saatlerinde Marmara ile yurdun iç kesimlerinde sis görülecek. Hava sıcaklığı, batı kesimlerde 23 derece artacak, diğer yerlerde önemli bir değişiklik olmayacak. DIŞ MERKEZLER Oslo Y 6 Helsinki K 2 Stockholm K 7 Londra B 16 Amsterdam Y 13 Brüksel PB 11 Paris B 12 Bonn B 13 Münih B 12 Yağmurlu Stockholm Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Y PB PB PB PB Y B B PB 12 16 18 14 16 16 15 16 12 Moskova Aşkabat Astana Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Karlı Y PB PB Y Y Y Y B B 6 12 6 28 9 23 12 19 15 Londra Berlin Moskova Belgrad Madrid Ankara Taşkent Tahran Kahire Sulu kar Gök gürültülü Sisli Bulutlu Çok bulutlu GÜNCEL ? Baştarafı 1. Sayfada Oysa Türkiye 194548’den beri büyük dost ve müttefik diye sırtını sıvazladığı ABDden hemen her dönemde kazık yedi. RTE ve Gül ikilisi dostluk ve müttefiklik ilişkilerini Washington’un dümen suyunda gitme marifeti göstererek uyguladı, uygulamaya devam ediyor. ABD’nin Türkiye’ye bakış açısına egemen olan “ulusal yararlar” kuralını bu ülkenin gelmiş geçmiş kimi baş yöneticileri bir türlü kıramadılar. Önümüzde bu saptamayı doğrulayacak taze bir örnek duruyor: Ermeni soykırım tasarısı üzerinde ABD’deki gelişmeler! ??? Hemen her yıl nisan ayı geldi mi Türkiye’yi sıtma nöbetleri sarıyor. Türkiye ya ABD Başkanı’nın 1915 olaylarını soykırım diye niteleyeceği olasılığından kaynaklanan korkuyla titriyor ya da Demokratlar’ın seçimleri kazanarak Kongre’ye egemen olduğundan beri soykırımı yasalaştıran girişimlere karşı sesini duyurmaya çalışıyor. Nasıl mı? Üç beş kişilik Türk parlamento heyeti, Washington’da Kongre üyelerini tasarıdan vazgeçirmeye; hükümet, Demokratlar’a yakın bir lobi şirketi kiralayarak Kongre’yi ikna etmeye uğraşıyor. İlk başlardaki girişimler olumsuz sonuçlar ve umutsuzluk verdi. Olası sonuç Ermeni soykırımını kabul ve ilan eden tasarının önce Temsilciler ve sonra Senato’dan geçeceğini gösteriyordu. Fakattt... birden son günlerde Washington’dan tasarının Kongre’den geçme olasılığına karşı rüzgârlar esmeye başladı. Cumhuriyetçi ve Demokrat Kongre üyelerindeki değişimin nedeni neydi? Amerikan siyasetçileri ve yöneticileri Türk dostlarını kırmaktan, ulusal onurunu bir kez daha hiçe saymaktan mı çekiniyorlardı? Yoksa?.. ABD yönetimi ve hükümeti bu tasarı kabul edilirse… Türkiye’nin ulusal yararlarına vuracağı darbeden mi kaygılanıyor? ??? İkinci olasılığın giderek ağır bastığını, üstelik sadece Beyaz Saray’dan değil, Demokrat Parti’den gelen açıklamalar doğruluyor. CÜNEYT ARCAYÜREK Tasarının Türk halkı üzerinde yapacağı olumsuz etkileri ABD umursamıyor bile. Önemli olan; Türkiye üzerinden kullandığı ulusal yararlar... Ötesi fasa fiso! Beyaz Saray, Dışişleri ile Savunma Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalarla tasarının “yol açacağı sıkıntıları” Kongre’ye duyurdu. (Örneğin Robert Wexler’in 12 Mart’ta gazetelere geçen demecinde olduğu gibi) Demokratlar’da da tutumlarını yumuşatacaklarına işaret eden ufak tefek belirtiler gözleniyor. Temsilciler Meclisi’ndeki tasarının gelecek yıla bırakılabileceği söylentileri dolaşıyor. Ulusal yararlar devreye girdi mi Amerika’nın gözü körleşiyor. Kulakları başka birşey duymaz oluyor. Dün Washington’dan gelen haberler bu saptamayı doğruluyor. Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi’nde TürkAmerikan ilişkilerini irdeleyen oturumda konuşan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Fried, bakın ne diyor: “Tasarı geçerse İncirlik Üssü kapatılabilir.” Irak’a ABD’nin havayoluyla yapılan kargo ikmalinin yüzde 74’ü İncirlik’ten geçtiğine göre üssün kapatılması Amerika’yı derinden etkileyebilir. Bu, bir. İki: Koalisyon güçlerinin kullandığı yakıtın yüzde 25’i Habur sınır kapısından sağlanıyor, bu da engellenebilir. Üç: Koordinatör emekli General Ralston ile Savunma Bakanlığı yetkilisi Daniel Fata olası önlemlere ABD’nin Irak ve Afganistan operasyonlarını “zora sokacağı” olasılığını ekliyorlar. Ulusal yarar ve milliyetçilik denilince mangalda kül bırakmayan hükümet; ABD’nin sıraladığı karşı önlemleri, ABD yetkililerinden önce resmen kamuoyuna neden açıklayamadı? Oysa görünen köy kılavuz istemiyor. Amerikalı; soykırım tasarısının kabul edilmesinin ABD ulusal yararlarına vereceği zarardan başka bir şey düşünmüyor. Senato’ya ayrı bir tasarı sunulmasına karşın; Demokrat, Cumhuriyetçi…Washington siyasetçileri hem şişin hem de kebabın yanmamasını sağlayacak, ABD’ye karşı pısırık, korkak, dümen suyunda giden RTE hükümetini ve tabii Türkiye’yi uyutacak bir yol bulabilecekler mi? Bekleyip görelim! Havuz Erdoğan’a çalışmış ? Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada İktidar! Zaten iktidar tutkalı böyle bir şeydir; “tut” ve “kal”! İktidar biterse, tutkalın etkisi de ortadan kalkar... Erdoğan’ın parti örgütüne cumhurbaşkanı adayı olarak sorduğu isimler şunlar: Başta elbette kendisi... Arkasından, Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Devlet Bakanı Beşir Atalay, Devlet Bakanı Mehmet Aydın ve Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan... Bu isimlerin bazı ortak özellikleri şunlar: 1. İkincil kişi havasındalar. 2. AKP örgütünün tabanında ağırlıkları yok. 3. Meclis grubu içinde liderlik yapma iddiasında değiller. Bütün bunlar, siyasette her liderin etrafında aradığı özelliklerdir. Erdoğan kendi adaylığının yanına yukarıdaki dört ismi koyuyorsa, bunun Türkçesi şudur: Ya ben ya hiç! ??? Anketin AKP içinde ne ölçüde sarsıntı yaratacağı merak konusuydu... Çok geçmeden bu merakımız gitti. Öncelikle profesyonel aday Devlet Bakanı Abdüllatif Şener, tepkisini ortaya koydu: “Böyle bir anket isim olmadan da yapılabilirdi...” Şener şunu söylemek istiyordu: “Tamam, Erdoğan adaysa elbette diyeceğimiz bir şey yok. Ama değilse? O zaman anketin ucunu açık bırakmalıydı...” Ardından soyadıyla ters orantılı bir tepkiyle Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu sahneye çıktı: “Bu anketler değişir, yenileri olur!” Anlaşılan Kuzu da Meclis kulislerini ciddiye alanlardan! Asıl, tepkisi merak edilen iki kişi vardı: Arınç ve Gül... Arınç, daha haberin kokusu çıkar çıkmaz, danışmanlarına ayrıntı aldırdı. Duruma baktı, konuşmama kararı aldı. Mikrofon görünce dayanamayan Arınç, önceki günü “susarak” geçirdi! AKP’nin iktidarın nimetlerini paylaş MUSTAFA BALBAY tığı süreçte, Arınç’ın protokoldeki yerini şöyle saptadığı söylenir: “Ben Erdoğan ve Gül’ün arkasında olmam!” Meclis Başkanlığı bu çizgiyi doğruluyor ama, bakalım mayıs sonrası ne olacak! Gül ise meslektaşımız Murat Yetkin’e verdiği özel demeçte, “AKP biriki kişilik parti değil, Meclis grubumuzda tartışacağız” değerlendirmesini yaptı. Kayseri dolaylarından gelen haberler Gül’ün mayıstan sonra başka bir unvanla karşılanmaya hazırlandığını gösteriyor! ??? Erdoğan’ın yaptırdığı anketin AKP içindeki yansımaları böyle. Bunlar dışa vuranlar, ağırlığı tam olarak bilinmeyen pek çok etkinin devam ettiği kesin. Biz, cumhurbaşkanlığı senaryolarıyla ilgili olarak şunu yazmıştık: Ankara’da metrekareye 34 senaryo düşüyor... Sanırım AKP içindeki görünüm de şu: Metrekareye 34 cumhurbaşkanı adayı düşüyor! Anketin ortaya koyduğu bir gerçek daha var: Gidiş, Türkiye’nin değil AKP’nin cumhurbaşkanını aramaya yönelik! Örneğin, ankette şöyle bir soru da yer alabilirdi: Partimiz dışından bir cumhurbaşkanı adayınız var mı? Anket süsü bile olsa fena olmazdı! Bir noktanın daha altını çizelim: Erdoğan hangi kararını anketle verdi? Hiçbirini... Bu kararında da anketler belirleyici rol oynamayacak. Kamuoyu, 16 Nisan’a dek olasılık hesapları içinde oyalanacak... Belki de 25 Nisan akşamı kesin karar verilecek. Anketle birlikte Erdoğan’ın hesaplarından biri daha ortaya çıkmış görünüyor: Eğer, kendi adaylığına karşı çıkan olursa, onları kendisiyle değil, toplumla karşı karşıya getirmek! Tutar mı? Nasrettin Hoca’ya sormak gerekir! meyle, Erdoğan lehine rapor düzenleyen Mülkiye Başmüfettişi Hüseyin Avni Coş Bingöl Valiliği’ne, Enver Salihoğlu ise Başbakan’ın memleketi Rize Valiliği’ne getirildi. Coş halen Kırklareli Valiliği, Salihoğlu ise Gümüşhane Valiliği görevini sürdürüyor. Müfettişler soruşturma kapsamında belediyede görev yapan bürokratların da ifadelerini aldılar. İfadesi alınan, dönemin Özulaş Genel Müdürü Onur Orhon, belediyenin yapacağı ihalelerin şartnamesinin bazı şirketlerin özellikleri göz önünde bulundurularak hazırlandığını ve şirketlerin çıkarına yönelik düzenlendiğini söyledi. Orhon, “Şartname, adı geçen şirketin veya benzer şirketlerin özellikleri dikkate alınarak hazırlandığı için de bir başka şirketin ihaleye katılma imkânı ortadan kaldırılmıştır” dedi. Eski Park ve Bahçeler Müdürü Ali Karakoç, bugün AKP milletvekili olan dönemin genel sekreter yardımcısı Adem Baştürk’ün çağrısı, Erdoğan’ın onayıyla göreve başladığını söyledi. Karakoç, ithal ağaçlar konusunda Baştürk ile tartıştıklarını belirte rek eski İştirakler Daire Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun kendisine, “Bu ağaçların alımına itiraz etme, bunlar çok küçük hadiseler, biz geleceğin başbakanı için çaba sarf ediyoruz, ben geleceğin maliye bakanıyım, sen de bizimle ters düşmezsen geleceğin tarım bakanı olursun” dediğini anlattı. Karakoç, Erdoğan’ın kendisini çağırdığını ve kuruyan ağaçları, geceleyin halk görmeden söktürmesini istediğini söyledi. Karakoç, yapılan usulsüzlüklerin temelindeki amacı “Recep Tayyip Erdoğan’ı Başbakanlık’a hazırlamak” olarak açıkladı. Mülkiye başmüfettişlerince düzenlenen raporlarda, oluşturulan çete elemanlarının mafyavari yollara başvurduklarına işaret edilerek görevlendirdikleri uzman ve bilirkişilerin de tehdit edildiğine dikkat çekildi. Raporda, “Halihazırda bu konularla ilgili olarak çalışma yürüten hesap uzmanlarını ve müfettişliğimce görevlendirilen bilirkişi Haldun Uygun’u tehdit ettikleri tarafımdan öğrenilmiş, bu konuyu teyit eden belgeler dosyaya eklenmiştir” denildi. Raporda, vurgun yapılan masının işleyişi şöyle anlatıldı: “Esas faaliyet konusu dışında işler yaratılmakta, daha sonra yoktan icat edilen bu işlere ilişkin teknik ve idari şartnameler örgütün kurum içi üyelerine hazırlatılmakta, daha sonra örgüt bünyesindeki kişilere ait kurumlar ile bu kurumlara ihale verilmesini sağlayacak, yapılan ihaleyi düzgün gösterecek mahiyette, piyasada ihale konusu iş ile ilgili çalışan, konularının ehli firmalar ihalelere girmiş gibi gösterilmekte, bazen de davet ettirilmekte, ancak miktar ve kalite oynamalarıyla verdiği tekliflerin ihaleleri alamamaları sağlanmakta; ihale neticesinde önceden belirlenmiş olan firma, ihaleyi emsallerine nazaran çok yüksek bedelle kazanmakta veya ihalelerde öngörülen miktar ve kalitede yapılmayacağından dolayı verdiği düşük gözüken tekliften dolayı ihaleyi kazanmakta, daha sonra ihale konusu iş kâğıt üzerinde tamamlandı intibaı verilerek İGDAŞ kurumuna sözde teslimi yapılmakta, iş karşılığında alınması gereken bedel tahsil edilerek dolandırıcılık işlemi tamamlanmaktadır.” Serim’in kadrosu tartışmalı IŞIK KANSU ANKARA Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın örtülü ödeneğin başına getirdiği eski Vakıfbank Valide Sultan Şubesi Müdürü Maksut Serim’in Başbakanlık’taki kadrosunun tartışmalı olduğu saptandı. Resmi belgelerde İzmit Mimar Sinan Lisesi mezunu gözüken Maksut Serim’in, Başbakanlık’ta Recep Tayyip Erdoğan’ın Başmüşaviri olarak 1. derece 6400 ek göstergeli bir kadroda çalıştığı belirlendi. CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, resmi evrakta sahtecilik suçundan iki yıl hüküm giymiş Maksut Serim’in kamuda görev almaması gerektiğini belirterek “Recep Tayyip Erdoğan da sabıkalı olduğu için, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş” dedi. Konuya ilişkin bilgi veren kamu hukukçuları, Devlet Memurları Yasası’nın 48. maddesine göre “sahtecilik gibi yüz kızartıcı ve haysiyet kırıcı suçtan hü kümlü bulunan” kişilerin “affa uğramış olsalar bile” devlet memurluğuna alınamayacaklarını bildirdiler. Aynı kaynaklar, yasanın 60. maddesine göre de “istisnai devlet memurlukları”na yine 48. maddede öngörülen koşulları yerine getirebilen kişilerin atanabileceğini de ifade ettiler. ankcum?cumhuriyet.com.tr CUMHURİYET 16 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear