26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK 2007 PAZAR 4 HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Milli Piyango’da Büyük İkramiye Sevgili, Son günlerde kafam müthiş meşgul; her yılbaşı arifesinde de böyle oluyor zaten. Sakın, geçen bir yılın bilançosunu yapmakla uğraştığımı sanma! 2007, benim için, kimi büyük mutsuzluklar, kimi küçük mutluluklarla geçip gitmek üzere; benim sorunlarım bunlar değil. Ben, o kadar parayı ne yapacağımı düşünmekle meşgulüm. Büyük para, büyük düşünce, büyük vizyon gerektiriyor. 25 milyon YTL. Euro 1.70 küsur olsa, 14.5 milyon Euro ediyor. “Nereden çıktı bu para?” diye sorma! Henüz çıkmadı, ama çıkacak! Milli Piyango’nun büyük ikramiyesi bana çıkacak. Böylesine emin konuşmamı yadırgayacağını tahmin ediyorum. Ama “bana çıkacak!”, diye düşünmesem, neden alayım ki?... Sen hiç “Bana çıkmaz, ama yine de Hazine’ye katkı olsun...” diye bilet alana rastladın mı? Böylesi pek aptalca olmaz mı? Böyle konuştuğumda hep aynı aptalca soruyla karşılaşıyorum: Neden sana çıksın ki?.. Bunun öylesine aksi söylenemeyen bir yanıtı var ki, sorunun saçmalığını anında ortaya çıkarıyor: Neden çıkmasın ki?... ??? Albert Einstein bir lotarya bileti almamayı, aptallık, ama iki tane almayı daha büyük aptallık olarak niteliyordu. On milyonda bir olasılık da olasılıktır ve gerçekleşmesi mümkündür. Ama on milyonda biri, iki biletle on milyonda ikiye yükseltmeye çalışmanın da fazla bir anlamı yoktur. Olaya bilimsel açıdan yaklaştığın zaman da, sana Milli Piyango’dan büyük ikramiyenin çıkması olasılığı, senin sen olarak dünyaya gelmeni sağlayan olasılıktan daha yüksek. Şu evrenin oluşumundaki rastlantı, evrendeki bir trilyon (rakam benim değil Carl Sagan’ın) yıldızdan biri olan Dünya’nın oluşumunda ve orada hayatın yeşermesindeki koşulları sağlayan olasılıkların bir araya gelmesi, insanın oluşması, senin soyunu oluşturanların, bunca afetten savaştan kurtulup, genlerini sana kadar uzatacak zinciri oluşturmaları, ardından anan ile babanın birleşmesi sırasında bir yumurtaya saldıran spermlerden seni oluşturanın galip gelmesi ve sonunda senin doğman... Bütün bu olasılıkların bir araya gelmeleri, kaç milyarda bir ihtimal.. düşünsene! O zaman göreceksin ki, Milli Piyango’dan büyük ikramiye çıkması, sana hayat veren koşulların bir araya gelmesinden daha büyük bir olasılık. Sen de, benim gibi, bir mucizenin sonucusun, ikramiye yanında ne ki?... Sanırım böylelikle piyangodan büyük ikramiye beklemenin mantığını“bilimsel!” biçimde açıklamış oluyorum. ??? Piyango ile ilgili birkaç ilginç noktaya da değineyim. Lotaryayı, Fransa’ya 1757 yılında getiren, çapkınlıklarıyla ünlü, ama aynı zamanda din adamı, yazar, şair, diplomat, casus, büyük maceraperest olan Giacomo Casanova’dır. Bu girişimini saraya, herkesin hoşnutlukla vereceği bir vergi olarak anlatmış ve gelirlerinin büyük bir bölümünü Fransız Devleti’ne vermiştir. Bizdeki “piyango” deyimi ise, ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı’da lotarya yapan çeşitli özel kişiler arasında bulunan İtalyan asıllı Mösyö Bianco’dan gelmekte. Bianco’nun çekilişleri öylesine zengin ve güvenilirdi ki, sonunda kişinin adı ‘’piyango’’ olarak, kurumun markasına dönüşmüştür. Bay Bianco’nun şahsının değilse bile, kurumunun devletleştirilmesi ise Cumhuriyet döneminde olmuştur, Bianco’nun özelleştirilmesi ve aslına dönmesi ise yine Cumhuriyet dönemine nasip olacak gibi görünüyor. Bu arada Milli Piyango’nun haram olup olmadığı tartışmalarına hiç girmem. Sistemini dünyanın en yüksek faiziyle ayakta tutan bir iktidar döneminde haramı Milli Piyango’da aramak saçmalığını neden yanıtlayayım ki?.. Bana şimdiye kadar, hiç büyük ikramiye çıkmadı. Şimdiye kadar çıkmaması, bundan sonra çıkmayacağı anlamına gelmez ki? Çıkmayınca da, fazla üzülmüyor, “Kader utansın!” deyip, geçiyorum. Sonra, aynada, bunca olasılığın bir araya gelmesiyle can bulmuş kendime bakıyor ve İşte bu da bir büyük ikramiye!... diyorum. Ne “büyük ikramiye” ama!.... Belediyelerden THK’ye engel THK Başkanı emekli Tümgeneral Güngör, Kurban Bayramı süresince kurumun görevlilerinin AKP’li belediyelerin ağırlıkta olduğu büyük şehirlerde ‘toplu kesim alanları’na alınmadıklarını söyledi ZEYNEP ŞAHİN Üniversitelerde türban yasağını kaldırmakta kararlı olan AKP hükümeti, anayasa taslağına konacak ifadeyi netleştirmeye çalışıyor. AKP türbanda ısrarlı EMİNE KAPLAN ANKARA Yükseköğretim kurumlarında türban yasağını kaldırmak isteyen AKP hükümeti, yeni anayasa taslağına bu yönde konacak hükmü netleştirmeye çalışıyor. Akademisyenlerin hazırladığı taslaktaki seçenekli öneriler üzerinde çalışan AKP’de, “Ceza mevzuatı ile örf ve âdete aykırı olmamak koşuluyla yükseköğretim kurumlarında hiç kimse kılık kıyafetinden dolayı öğrenim hakkından mahrum bırakılamaz” ifadesinin getirilmesi tartışılıyor. “Ceza mevzuatı” ifadesi ile sarıkla, “örf ve âdet” ifadesi ile de anayasaya tepki olarak “mayo ve bikini” ile üniversitelere girilmesinin önüne geçilmesinin hedeflendiği belirtildi. AKP, anayasa taslağına son biçimini verdi. Taslağın baskı aşamasında olduğu belirtilirken üniversitelerde türban yasağının kaldırılmasına ilişkin düzenleme netleştirilmeye çalışılıyor. Taslakta, akademisyenlerin önerileri gibi bu konuda seçenekli önerilerin yer alabileceği dile getiriliyor. Son kararı ise Başbakan Tayyip Erdoğan’ın vereceği kaydedildi. Akademisyenlerin taslağında, “Kılık ve kıyafetinden dolayı hiç kimse yükseköğrenim hakkından mahrum bırakılamaz” ve “Yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir” hükümleri önerilmişti. AKP’de son olarak “Ceza mevzuatı ile örf ve âdete aykırı olmamak koşuluyla yükseköğretim kurumlarında hiç kimse kılık ve kıyafetinden dolayı öğrenim hakkından mahrum bırakılamaz” hükmü ön plana çıktı. “Ceza mevzuatı” ifadesiyle üniversitelere sarık ve cüppe ile girilmesi, “örf ve âdet” ifadesiyle de türban yasağının kaldırılmasına tepki olarak “bikini ve mayo” ile derslere girme girişimlerinin önlenmesinin amaçlandığı kaydedildi. EĞİTİMİŞ, ATATÜRKÇÜ ÖĞRETMENLERE UYGULANAN BASKILARI RAPORLAŞTIRDI Atatürkçü eğitimciye baskı ZEYNEP ŞAHİN ANKARA AKP iktidarıyla birlikte Atatürkçü eğitimcilere baskı uygulandığına ve soruşturmalarla, cezalarla, hakaretlerle “sindirilmeye çalışıldıkları”na dikkat çekildi. Eğitimİş’in hazırladığı rapor, yurt genelindeki öğretmenlerin “türbana göz yummadığı, Cumhuriyet Mitingi’ne katıldığı, Atatürk’ü ve ilkelerini savunduğu, kadrolaşmaya karşı çıktığı” için “suçlu bulunduğunu” ortaya koydu. Eğitimİş’in, sendika üyesi öğretmenlere ve idarecilere yönelik baskıları ele aldığı raporunda şu saptamalara yer verildi: ? Eğitimİş Mersin Şubesi Başkanı Yücel Akça, Danıştay’ın yönetici atamalarını iptal etmesinin ardından görev yaptığı ilçenin milli eğitim müdürlüğüne dilekçe vererek “atamaların geri alınmasını” istedi. Akça’ya, “dilekçede emredici ifadeler kullandığı” gerekçesiyle kınama cezası verildi. ? Eğitimİş Edirne Temsilciliği Başkanı Arif Demirci, Açık Lise Sınavı’nda, kendi görev yaptığı sınıfta değil de bir başka sınıfta sınava türbanla öğrenci alındığı için Edirne Valiliği’ne suç duyurusunda bulundu. Sınava türbanlı öğrenci alanlar hakkında işlem yapılmazken Demirci’ye “Bu olayı tespit ettiğine göre, sınav salonunu terk etmiştir” denerek önce kınama sonra uyarı cezası verildi. ? Eğitimİş İzmir Şubesi Üyesi Öğretmen Kemal Aktaş hakkında, İzmir Cumhuriyet Mitingi’ne katıldığı için soruşturma açıldı. Gerekçe olarak ise Aktaş’ın mitinge katılmayan öğrencilerini “Niçin Cumhuriyeti savunmuyorsunuz” diyerek rencide etmesi gösterildi. Aktaş’a “olumlu sicili” nedeniyle ceza verilmedi. ? Eğitimİş İstanbul 1 No’lu Şube Basın Yayın Sekreteri Mustafa Cemil Kılıç, hazırladığı din kültürü kitapları raporunda; “kitapların Sünnilik esasıyla hazırlandığını, Aleviliğe yer verilmediğini, kültür dersinden çok İslamiyeti öğretme dersi içeriğinde olduğunu, türban telkini yapıldığını” belirtti. Raporun, Cumhuriyet’te haberleştirilmesinden sonra Kılıç hakkında, “mezhepçilik” yaptığı, “toplumda infial oluşturmak istediği” gerekçesiyle soruşturma açıldı. ANKARA Türk Hava Kurumu (THK) Başkanı Emekli Tümgeneral Yusuf Güngör, Kurban Bayramı süresince kurumun görevlilerinin AKP’li belediyelerin ağırlıkta olduğu özellikle İstanbul ve Ankara’da belediyelerin “toplu kesim alanları”na alınmadıklarını söyledi. Güngör, başka kuruluşların alanlara girmesine karşın kendilerine bu hakkın tanınmadığına işaret ederken “Yasal hakkı olmamasına karşın deri bağışı toplayan dernekler açıkça suç işliyor. Vekâleten kurban kesme işi ise artık çığırından çıktı. Bunun mutlaka kontrol altına alınması lazım” dedi. Devletten hiç ödenek almadan, bağışlarla ayakta duran ve bu bağışlar içinde kurban derisinin önemli yer tuttuğu THK’nin yönetim kurulu ve şube başGüngör, ülke genelinde 4 milyon kurkanları maaşsız çalışıyor; ban kesildiğini, bunun bir buçuk milyokurum geliriyle, sivil hanunun derisinin kendilerine geldiğini vacılığın gelişmesi için uğancak kalan 2.5 milyonun ne olduğunun raşıyor, pilot yetiştiriyor, belirsizliğini koruduğunu ifade etti. Veücretsiz havacılık kursları kâleten kurban kesme işinin artık çığıveriyor, hatta organ nakilrından çıktığının altını çizerek denetimlerinde ve orman yangınlasizlik nedeniyle yurttaşların sömürüldürını söndürmede görev yağünü vurgulayan THK Başkanı Güngör, pıyor. şöyle konuştu: Yasal olarak kurban de“Birçok kuruluş vekâleten kurban risi toplamaya yetkili tek kesiyor. Yurttaşlar dini vecibelerini kurum da THK. Buna karyerine getirmesi için para bağışlıyor şın THK, bu yıl deri bağıama bu para gerçekten kurban için şı toplamada AKP’li belemi kullanılıyor? Bu işi doğru düzgün diyelerin engellemesiyle yapan; biz, Mehmetçik Vakfı ve Kıkarşılaştı. THK Başkanı zılay. LÖSEV’i de ayrı tutuyorum. emekli Tümgeneral Yusuf Ama diğer vekâleten kurban kesenGüngör, ilk sonuçlara gölerin mutlaka kontrol altına alınmare bu yıl bir milyon 401 bin sı lazım. Bizim kurbanlarımızdan ya99 deri topladıklarını, rakapılan kavurmanın kimlere dağıtıldımın her yıl artış gösterdiğı tek tek listeli, denetleniyoruz. Anğini ve bunun memnunicak vekâleten kurban kesen birçok yet verdiğini ifade etti. Gündernek bu açıdan denetlenmiyor.” gör, “Ama en büyük sıkıntımız, bu yıl toplu kurban kesim alanlarına alınmadık. THK bu alanların kapıGüngör, Migros, Carrefour ve sına bile yaklaştırılmadı. Eğer giTansaş’ın yaptığı toplu kurban rebilseydik, şimdikinden çok dakesimlerindeki derileri THK’ye ha fazla deri toplardık” dedi. Topverdiğini, kenar mahallelerde de lu kurban kesim alanlarının yerel yöyurttaşların deriyi THK’ye banetimlerce kurulduğuna dikkat çeğışladığını söylerken “Geçen yıl ken Güngör, “Bu alanların so12 milyon YTL gelir sağlamışrumluları kimse, THK’nin giritık, bu yıl bunu geçeriz. Ancak şini engelleyenler de onlar” dedi. bu gelirin yüzde 60’ını dağıtıGüngör, en büyük sıkıntıyı İstanyoruz. Geçen yıl 8 milyon YTL ’yi bul ve Ankara’da yaşadıklarına dikSosyal Yardımlaşma ve Dayanışkat çekerken buradaki belediyelema Vakfı’na, Kızılay’a, Diyarin tamamına yakını AKP’li. THK net Vakfı’na ve Çocuk EsirgeBaşkanı, “Özellikle İstanbul’dame Kurumu’na verdik. Bize kaki durum çok kötü. Türkiye’nin lan yüzde 40” dedi. en kalabalık kenti, en fazla bağışın oradan gelmesi gerekirken birkaç şubemiz haricinde durum çok kötü. Ankara’da da aynı. Beklediğimizi elde edemedik” bilgisini verdi. Güngör, yasal olarak kurban derisi toplama yetkisi bulunmayan başka kuruluşların kurban kesim alanlarına girdiğine de işaret etti. Öte yandan, THK’ye deri bağışında en iyi karneyi Ege Bölgesi’nin ortaya koyduğunu, özellikle Fethiye’nin önemli miktarda bağış topladığını belirten Güngör, “İstanbul’un birçok ilçesinin nüfusu Fethiye’nin tamamından fazla. Ama o ilçelerden gelmeyen deri bağışı, Fethiye’den geldi” dedi. ‘Çığırından çoktan çıktı’ Güvensizliğin Temelindeki Neden Hukuksuzluk... Türkiye’de farklı toplumsal kesimler birbirlerinin güçlenmesinden, iktidar sahibi olmasından endişeye, korkuya kapılıyorlar. Bu korkuların haklı olup olmadığı tartışması bir yana, korkuyu üreten ortamı konuşmak ve bu korkulara neden olan temel paradoksu anlamak daha yararlı olabilir. En son AKP’nin yüzde 46.7 oy alarak Meclis’te yüzde 60’ların üzerinde bir çoğunluğu elde etmesi bazı kesimlerde endişe yaratıyor. Bu büyük çoğunlukla AKP’nin bir teokratik devlet modeline yöneleceği düşüncesi bazı çevreleri kaygılandırıyor. ??? Bu tür endişelerin yersiz olduğunu söyleyen ve düşünenlerin sayısı da az değil. Onların iddiaları da şu: “Birbirimize güvenelim, bir arada yaşamayı öğrenelim.” Bir başka tez ise şu şekilde dillendiriliyor: “Türkiye’de korku üretme merkezleri bulunuyor. Bazı iktidar sahipleri bu korkuları imal ederek, pazarlayarak kendi iktidarlarını sürdürmenin zeminini hazırlıyorlar. Korku üreticilerinin müşterisi olmayalım.” Karşılıklı toplumsal güven tabii ki önemli. Değişik kültürlerden, değişik inançlardan, değişik etnisitelerden oluşan toplumumuzun birbirini düşman ve “öteki” görerek bir tehlike olarak algılamaması ideal olan durum. Ancak böyle bir ideal durum içinde olmadığımız da bir gerçek. Toplumun değişik kesimleri birbirlerine çok fazla da güvenmiyorlar. Bu güvensizliğin boşuna olmadığını da kabul etmek gerekir. Unutmayalım ki, bu ülkede gayrimüslimlere karşı 67 Eylül, Varlık Vergisi, Hrant Dink’in öldürülmesi, Malatya katliamı gibi felaketler yaşatıldı. Aleviler; Kahramanmaraş, Çorum, Sıvas katliamının acısını yaşadılar. Solcular “Kanlı Pazar”ın mağduru oldular. Solcusu, sağcısı askeri darbelerde haklarını hukuklarını kaybettiler. Yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler bu ülkenin yakın tarihinin acıları olarak toplumun değişik kesimlerinin belleğinde canlılığını koruyor. ??? Bu ülkenin yakın ve uzak tarihinin temel sorunlarından birisi hukuksuzluk oldu. Türkiye, iktidarların ve güç odaklarının hukuku çoğu zaman hiçe saydıkları bir ülke özelliğini korumaya devam ediyor. Kahramanmaraş katliamının üzerinden 30 yıla yakın zaman geçti. 100’ün üzerinde kadın, çoluk çocuk sırf Alevi oldukları için evlerinin kapılarında öldürüldüler. Geri kalanlar Kahramanmaraş’ı terk edip kaçtılar. Bunun hesabı soruldu mu? Hayır... Hrant Dink cinayetinin, Malatya katliamının ardından ortaya çıkan acı gerçekler hepimizi dehşete düşürdü. Devletin birçok kurumu hukuka uygun davranmamış, tehdit altındaki bir gazeteciyi korumak yerine silahlı saldırganların eline teslim etmişti. Yargılama dönemi de, güvensizlik veren bir serüvene dönüştü. Şemdinli davası ve sonraki gelişmeler, hepimizin hukuka olan inancını sarsmadı mı? Devletin, yargının hukuka uygun bir yol izlediğine güvenmek mümkün mü? Bütün bu örnekler çoğaltılabilir. Türkiye’de başta devlet kurumları olmak üzere, yargı, güvenlik dahil birçok alanda yaşadığımız hukuk dışılık hepimizi korkutuyor. ??? İşte böyle bir ortamda, yüzde 46.7’nin dışında kalanlar endişelerini dile getiriyorlar. Bu kadar büyük bir çoğunlukla iktidarı ele geçiren bir partinin böyle gelenekleri olan bir ülkede yapabileceği keyfilikler bazı çevreleri endişelendiriyor. Korkunun kışkırtıldığını kabul etsek bile, bu korku ve endişelerin yersiz olduğunu söylemek yeterli değildir. Bu korkuları ortadan kaldırmanın, gidermenin en sağlam yolu, bu ülkenin bir hukuk devleti haline gelmesidir. Malatya davasında hukuk işlemezse, Şemdinli’de korktuğumuz başımıza gelirse, yarın daha başka nelerin olacağını kim kestirebilir? ??? İktidar sahiplerinin bir kesimi şunu söylüyor: “Bu hukuksuzluğun sebebi biz değiliz ki. Derin devlet bu şikâyet ettiğiniz konuların asıl nedeni. Biz onlara karşı, Türkiye’yi hukuk devleti haline getirmeye çabalıyoruz.” Peki Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesini kim bu hale getirdi? Bu maddeler yüzünden Orhan Pamuk, Hrant Dink, Elif Şafak hangi iktidar zamanında yargılandılar? Bu kanun maddesi o zamandan bu yana neden hâlâ değiştirilmedi? Neden Şemdinli’yi sorgulamaya çalışan, devletin içindeki çetelere yönelik çaba sarf eden devlet görevlileri birer birer tasfiye edildi? ??? Sonuç olarak şunu söylüyoruz: Türkiye bir hukuk devleti haline gelemediği için, hukuksuzluğun başını devlet kurumları çektiği için, gücü eline geçirenin ne yapacağı konusunda kaygılar sürüyor. Bunun ortadan kaldırılabilmesinin yolu demokratikleşmeden, hukukun üstünlüğüne iktidarın uyacağını gösteren yasal ve siyasi adımların atılmasından, ortak bir hukuk zemini konusunda bir uzlaşma sağlanmasından geçiyor. O zaman “korku tacirleri”nin pazar olanağı da daralacaktır... asirmen?cumhuriye t.com.tr CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear