26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2007 PAZARTESİ 6 HABERLER Genelkurmay’ın açıkladığı arşiv belgeleri Menemen’de yaşanan gerici isyanın içyüzünü ortaya koyuyor Kubilay’ın katli bilinçli bir eylem ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden açıkladığı arşiv belgeleri, yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay’ın Menemen’de gerici yobazlar tarafından katledildiğini ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, “akıl ve sağduyusunu kaybetmiş, öfkesine yenik düşmüş insanlar” olarak nitelemesine karşın belgeler, olayların “sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğini” sergiliyor. Arşivlerde yer alan olaylara karışanların birbirlerine yazdıkları mektuplar ve görgü tanıklarının ifadeleri kalkışmanın, İstanbul bağlantılı bölgedeki Nakşi tarikatı üyelerince gerçekleştirildiğini belgeliyor. Genelkurmay’ın geçen ocak ayında internet sitesinden açıkladığı arşiv belgeleri arasında olaydan sonra alınan ifadeler, resmi yazışmalar, olay yeri keşif belgesi ve olayı yönlendirenlerin hazırlık aşamasında birbirlerine yazdıkları mektupların tıpkı basımı yer alıyor. Genelkurmay arşiv belgelerine göre, İstanbul’da yaşayan ve yaklaşık 20 bin müridi bulunan Nakşi Şeyhi Esat’a bağlı olan Manisa Asker Hastanesi’nden ayrılma İbrahim Hoca olayı yönlendirdi. İbrahim Hoca’nın Şeyh Esat ile ilişkileri, tarikattaki diğer müritlerin ifadeleriyle de doğrulanıyor. Belgelere göre, olayın ardından yetkililerce hazırlanan raporda, olay yeri şöyle anlatılıyor: “Gazez Camisi girişinin sol tarafındaki bahçede arkası üstü yatık, sağ tarafında kasaturası kınından çekik bir halde, elbiseleri kanlı, başı boynundan ayrılmış ve etrafındaki toprakta çok fazla kan lekeleri bulunan, tahminen 25 yaşlarında, üzerinde haki renkte askeri elbise olan; orta boylu, kumral benizli, saçları az ağarmış cesedin, Menemen’de 43’üncü Alay 1’inci Tabur 3’üncü Bölük Takım Komutanı Yedek Subay İzmirli Hüseyin oğlu Kubilay olduğu anlaşılmıştır.’’ ve Yedek Subay Mustafa Kubilay’ın başını keserek öldüren Giritli Hasan oğlu Mehmet, Osman oğlu Şamdan Mehmet, Hasan oğlu Sütçü Mehmet, Emrullah oğlu Mehmet, Nalıncı Hasan ve Çakır oğlu Ramazan, eylemci grubunu oluşturmaktadır. Eylemcilerin hepsi Manisa’da ikamet etmektedirler ve Nakşi tarikatıyla bağlantıları vardır. Onları bu tarikata sokan ve eğiten, Manisa Askeri Hastanesi imamlığından emekli İbrahim Hoca’dır. İbrahim Hoca da İstanbul Erenköy’de Şevki Paşa Köşkü’nde oturan Şeyh Esat’a bağlıdır. İbrahim Hoca, halifeler halifesi olarak, tarikatın etki alanının genişletilmesinden ve yaygınlaştırılmasından sorumludur.’’ Olayın gelişimi ve Cumhuriyet karşıtlığı Belgelere dayandırılan değerlendirmede, olayın gelişimi, Cumhuriyet karşıtlığı şöyle anlatılıyor: “İbrahim Hoca, Manisa’ya geldiği zaman birçok kişi onu ziyaret eder. İbrahim Hoca’nın çok yakını olan Osman Çavuş ‘İnşaallah reisi cumhuru gebertirler de rahat yüzü görürüz, fes giyeriz’ demekten çekinmez. İbrahim Hoca, Osman Çavuş’un kendisiyle olan bağlantısını ifadesinde teyit eder: Tekaüt (emekli) edildikten sonra İstanbul’a gittim. Orada ikamet etmeye başladım ve İstanbul’da iken bir defa Cemal ve bir defa Osman ve bir defa da tabur imamı İlyas Efendi’den mektup aldım.’’ Eylemcilerin, olay öncesindeki çalışmalarına belgeleriyle ayrıntılı yer verilen değerlendirmede, 23 Aralık 1930 günkü olaylar ve Mehdi Mehmet’in konuşmaları şöyle anlatıldı: pis cezalarına çarptırılır.” Menemen’de gerçekleştirilen eylemin sıradan bir olay olarak geçiştirilemeyeceğinin en önemli kanıtının da Atatürk’ün 28 Aralık 1930 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) gönderdiği başsağlığı mesajı olduğu vurgulandı. Değerlendirmede yer verilen Atatürk’ün başsağlığı mesajı ise şöyle: ATATÜRK’ÜN BAŞSAĞLIĞI MESAJI “Menemen’de yakınlarda meydana gelen gericilik girişimi sırasında Yedek Subay Kubilay Bey’in görevini yaparken öldürülmüş olmasından dolayı Cumhuriyet ordusuna başsağlığı dilerim. Kubilay Bey’in şehit edilmesinde gericilerin gösterdiği vahşilik karşısında Menemen’deki halktan bazılarının alkışla onaylamaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanseverler için utanılacak bir olaydır. Vatanı savunmak için yetiştirilen, içteki her politika ve ayrılığın dışında ve üstünde saygın bir konumda bulunan Türk subayının, gericiler karşısındaki yüksek görevinin yurttaşlar tarafından yalnız saygıyla karşılandığına kuşku yoktur. Menemen’de halktan bazılarının hataları bütün millette acıya sebep olmuştur. Saldırının acılığını tatmış bir kesime genç ve kahraman Yedek subayın uğradığı saldırıyı, milletin bizzat Cumhuriyete karşı bir öldürme girişimi olarak kabul ettiği ve cüretkârlarla, destekçileri, ona göre takip edeceği kesindir. Hepimizin dikkati bu sorundaki görevlerimizin gereklerini duyarlılıkla ve gerektiği biçimde yerine getirmeye yöneliktir. Büyük ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyetin idealist öğretmenler topluluğunun değerli üyesi Kubilay’in temiz kanı ile Cumhuriyet, hayatını tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.’’ İFADESİ İBRAHİM HOCA’NIN BİLİNÇLİ BİR EYLEM Genelkurmay’ın değerlendirmesinde, eylemin, “sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğinin’’ yapılan araştırmalarla ortaya çıkarıldığı belirtilerek şunlar kaydedildi: “Eylemciler bir hazırlık safhasından sonra eylemi gerçekleştirmişlerdir. Eylemin ele başı Belgeler arasında yer alan ve olaya karışanlardan İbrahim Hoca’nın ifadesi ise şöyle: “İlk tarikata intisabım 12 sene evveldir. Nakşibendidir. Şeyhim İsmail Necati’ydi. Babı Ali’de oturuyordu. Tekkesi vardı. Ölmüştür. Ondan 1 sene sonra tahminen o zaman Çapa’da tekkesi bulunan Şeyh Esat Efendi’nin zikrine gittim ve ona bağlandım. Yani benim hocam oldu. 21 senedir tarikatın imamıdır.’’ Belgelerde Şeyh Esat’ın müritlerinden Hüsnü Efendi’nin, “daima sözünden ve nasihatından ilham alarak kendisini şeyhe bende (kul) eden kişileri” sayarken ilk isim olarak İbrahim Hoca’yı belirttiğine dikkat çekiliyor. Hüsnü efendinin anlatımı şöyle: “İbrahim Hoca’nın Manisa’da görevli iken merkeze bağlı Horosköy’de yoğun faaliyetleri vardır. Burada ikamet eder, cami yaptırır, tarikata adam kazandırma çalışmalarını sürdürür, vaaz verir. Hoca köyümüzde oturduğu sırada cuma günleri ve bazen hafta aralarında ve bazen de kendisi ne zaman isterse o vakit köy camisinde vaaz verirdi. Köyde bulunduğu bir gün ikindi namazı sırasında camide vaaz etmeye başladı. Hoca, ‘Şapka giyen gâvurdur. Biz gâvur olamayız. Rakı içen ve yalan söyleyenler de gâvurdur’ diye söyleniyordu.’’ Kubilay’ın şehit edilmesi olayıyla ilgili belgelere Genelkurmay’ın internet sitesi ‘www.tsk.mil.tr’ adresinden ulaşabilirsiniz. anıklardan, telgraf memuru Nail Bey, Kubilay’ın nasıl öldürüldüğünü şöyle anlatıyor: “Kubilay Bey’in kumandasında bir müfreze geldi. Müfreze komutanı evkaf kahvesi önünde askeri durdurup ‘süngü tak’ emrini vererek kendisi Şakilerin yakasını tuttu. Asker süngü taktı. Onlar dönmelerine devam ediyorlardı. Maarif kahvesinin önündeki büyük ağacın hizasına geldiler. Diğer arkadaşı bunları o vaziyette görünce, Kubilay Bey’i arkasından bir silahla vurdu. O anda yere düştü. On beş saniye kadar yerde kaldıktan Telgraf memuru Nail Bey’in ifadesi: T sonra, kalkıp doğruca cami tarafına koştu. Bir kısım halk bunu görünce dağıldı. Telgrafhaneye de bir kısmı girdi. Onları dışarı çıkarttım. Bu sırada adamlardan ikisi kayboldu. Biz kaçtıklarını zannettik. Biraz sonra saçından tutulu olduğu halde, zavallı Kubilay Bey’in kesik kafasını getirdiklerini gördük. Ellerinde sancağın ucuna kafayı geçirirlerken bir şeyler söyleyerek eğildiler. Kesik başın, elektrik direğine bir kırmızı kuşakla bağlandığını gördüm. Kubilay Bey’in başı asılı olduğu halde meydanda dönüyorlardı.’’ ‘ŞERİAT İSTİYORUZ’ “Camide bulunan sancağı alıp mehdi, halkı kendilerine katılmaya davet eder ve şunları söyler: Tarafı ilahiden geliyoruz. Şeriat istiyoruz. Askerin kılıç ve kurşunu bize işlemez. Herkes bu bayrağın altından geçecektir. Geçmeyenleri kılıçtan geçireceğiz. Bugün zeval (öğle) vakti yetmiş bin kişi bize yardıma gelecektir.” Kubilay’ın katledilmesinin ardından alaydan gönderilen birliklerin eylemcilerle çatıştığı, bekçiler Hasan ve Şevki’nin şehit olduğu, mehdi Mehmet, şamdan Mehmet ve sütçü Mehmet’in ölü, Emrullah oğlu Mehmet Emin’in yaralı ele geçirildiği anımsatılan değerlendirmede, kargaşa nedeniyle kaçan Nalıncı Hasan ile Ali oğlu Hasan’ın ertesi gün yakalandıkları vurgulandı. Değerlendirmede şöyle denildi: “Eylemle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı zorla kaldırmaya teşebbüs ve yardım edenlerden, yargılamalar sonucu 32 kişi idam, 73 kişi de çeşitli ha Cumhuriyet gazetesi Kubilay’ın katledilişini ve ardından yaşanan süreci sürekli olarak birinci sayfasından halka duyurmuştu. Yurttaşlar gerici katillerin yargılanışını da gazetemizden tüm detaylarıyla takip etmişlerdi. İzmir’deki anma törenlerinde konuşan Binbaşı Akpınar, son yıllarda gericilik faaliyetlerindeki artışa dikkat çekti DİNCİ BASIN HEP ÇARPITTI İrtica, aydınlık geleceğin düşmanı OZAN YAYMAN MENEMEN Devrim şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, şehit bekçiler Hasan ve Şevki, laik Cumhuriyetin kurumlarının birer birer gericiler tarafından ele geçirilmeye başlandığı süreçte, katledilişlerinin 77. yıldönümünde binlerce kişi tarafından Menemen’de anıldı. Kubilay’ın, Yıldıztepe’deki anıtı önünde toplanan binlerce kişi “Hepimiz Kubilayız”, “Ne ABD ne AB tam bağımsız Türkiye” sloganlarını atarak Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkacaklarına dair mesaj verdiler. Ege Bölgesi’nin farklı yerleşimlerinden siyasi parti, sivil toplum örgütü, meslek örgütü üyeleri ve yurtttaşlar, sabah erken saatlerden itibaren Menemen Tren Garı önünde toplanarak ellerinde Türk bayrakları, Atatürk ve Kubilay posterleriyle Yıldıztepe’ye doğru yürüyüşe geçtiler. Geniş güvenlik önlemleri altında yapılan kortej yürüyüşüne DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de katıldı. Yıldıztepe’deki törende CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Mehmet Ali Susam, Abdülrezzak Erten protokoldeki yerlerini aldılar. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ ve CHP İzmir İl Başkanı Kemal Karataş da Kubilay törenlerine katıldılar. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in de yer aldığı törenlerde İzmir Vali Vekili Halis Peker, Ege Ordusu Ko hızlı artış, genç beyinlerin artan oranda karanlık çevrelerce esir alınmasına neden olmaktadır. Gençlerimizin bu güçler tarafından ele geçirilmesinin ülkemizin geleceğini de kararttığını unutmamalıyız.” Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin de yaşanan süreçte Atatürkçülerin güçlerini birleştirmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekerek “Gün, Kemalizm ilkesini gür sesle dile getirme ve Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya sarılma günüdür” dedi. Vakit’e göre katliam değil film ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dinci basın yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay’ın katledildiği Menemen olayını bugüne kadar sürekli çarpıtmaya çalıştı. Fethullah Gülen’e yakınlığıyla tanınan Zaman gazetesi, tavrını Genelkurmay arşivlerini çarpıtmaya kadar götürdü. Zaman gazetesinin, Menemen olayının yıldönümünde geçen yıl Genelkurmay arşivlerine dayandırdığını ileri sürdüğü haberinde olayın “irticai kalkışma” şeklinde sunulduğu, oysa Kubilay’ı katledenlerin “esrarkeş olduğu” ileri sürülmüştü. Gazete, Menemen’de düzenlenen anma törenini de “Ulusalcıların Menemen mitingine 3 bin kişi katıldı” başlığıyla duyurmuştu. Haberde, “Asteğmen Kubilay’ın şehit edilişinin 76. yıldönümü nedeniyle Menemen’de toplanan ulusalcı gruplar bekledikleri desteği göremedi. Günler öncesinden vatandaşları Menemen’e davet eden ve sadece Atatürkçü Düşünce Derneği’nin ülke genelinde 550 şubesi ve 120 bin üyesi olduğunu ileri süren dernek yöneticileri, meydana sadece 3 bin kişi toplayabildi” denilmişti. ‘İRTİCA YÖNETİMDE’ Törenin sonunda Şehit Asteğmen Kubilay anısına düzenlenen Cumhuriyet Şehitleri Ulusal Koşusu’nda dereceye girenlere madalyaları verildi. Anma törenlerinin ardından Biz Kaç Kişiyiz Sivil Toplum Platformu ve ADD İzmir şubelerinin ortaklaşa düzenlediği “Kubilay’dan Özbilgin’e Laik Cumhuriyet Mitingi” yapıldı. Binlerce yurttaşın Türk bayraklarıyla katıldığı mitingde konuşan 68’liler Birliği Başkanı Sönmez Targan, irticanın siyasal erkin başına geçtiğini, Çankaya’ya kadar çıktığını söyledi. Tuncay Özkan da Kubilay’ı katledenlerin unutturulmak istendiğini ancak hiçbir zaman Kubilay’ı ve onu katledenleri unutmayacaklarını vurguladı. Türkiye CUMOK Koordinatörü Namık Kemal Boya da karşıdevrimin üzerine ondan daha güçlü şekilde yumruk indirilmesi gerektiğini dile getirdi. Devrim şehidi Asteğmen Kubilay şeriatçılarca katledilişinin 77. yıldönümünde binlerce kişi tarafından Menemen’de anıldı. Törenlere DSP lideri Zeki Sezer ile eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök de katıldı. (Fotoğraf: AA) mutanı Orgeneral Necdet Özel, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin, Menemen Kaymakamı Turgut Subaşı şehit Kubilay’ın ailesi adına torunları Mustafa Kubilay, Kemal Kubilay ve Sevgi Çini ile çok sayıda yurttaş da Yıldıztepe’deki tören alanında hazır bulundu. ‘GERİCİYE EĞİLMEDİ’ Sabah erken saatlerde başlayan tö rende Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşan Topçu Binbaşı Tamer Akpınar, “Buradaki şehitlerimiz en büyük kazanımımız olan Cumhuriyeti koruma ve yaşatma adına, kendilerini parçalamaya kalkan Cumhuriyet düşmanlarına başlarını vermiş, fakat eğilmemişlerdir” dedi. Binbaşı Akpınar, her yıl 23 Aralık’ta, Menemen’de yapılan anma toplantısının, irtica olayını hafızalarda canlı tutma ve genç nesillerin Atatürk ve Cumhuriyet rejimine sahip çıkma larını sağlama hedefi içerdiğini belirterek şunları söyledi: “Unutulmamalıdır ki bugünlere kolay gelinmemiştir. Şimdi tüm bunları görmezden gelip, dini bireysellikten çıkararak siyasileştirmek, laiklik kavramının içini boşaltmaya çalışmak, ülkeyi çağın gereklerinden uzaklaştırarak karanlığa mahkum etmek anlamına gelmektedir. İrtica daima aydınlık geleceğimizin en büyük düşmanı olmuştur. Özellikle son yıllarda irticai faaliyetlerde gözlenen Vakit seviyesizliğini gösterdi Dinci basının saldırıları bu yıl da tekrarlandı. Vakit gazetesi, birinci sayfasından verdiği “Derin devlet yapımıKubilay filmi” başlıklı haberde, Menemen’deki olaylar ve Kubilay’ın öldürülmesinin bahane edilerek 2 bin 200 “Müslümanın yargılandığını”, 34 kişinin asılarak idam edildiğini, 41 kişinin de “zindanlarda çürütüldüğü” ileri sürüldü. Haberde, “Yapım: Derin devlet, Figüranlar: Bir avuç çapulcu, Amaç: Yükselen muhalefeti susturmak, Sonuç: Darağacına gönderilen mazlum Müslümanlar” ifadelerine yer verildi. CUMHURİYET 06 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear