26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2007 CUMARTESİ 4 HABERLER CHP’nin İşsizlik ve Yoksullukla Mücadele Programı’nda Aile Sigortası Kurumu oluşturulması öngörülüyor DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN Sanatçı ve Adam Savaş Dinçel Artık telefonlar mutlu haberler için daha ender çalar oldu. Artık, telefon çaldığında hep içim ürperiyor. Bayramın birinci günü, Kerametköy’e gitmek için Yalova’ya vardığımda, cep telefonum çalarken nedense o ruh hali içinde değildim. Bir bayram kutlamasıdır diye bastım tuşa, gelen Savaş’ın ölüm haberiydi. Televizyon dizileri yüzünden, hemen herkes onun oyunculuk yanını bilir, ama az kişi onun karikatürist ve yazar yanını bilir. Bilmem, kaç kişi Nâzım Hikmet kitabını anımsar? Biyografisinde bile Şehir Tiyatrosu’nun Çocuk Tiyatrosu bölümünde sanat yaşamına başladığı yazılmıyor. Kimileri sanatçı yeteneğiyle doğar. Savaş onlardan biriydi ve birden çok dalda hünerini sergilemekteydi. Sanatçı bize güzellikler sunar. Onlardan yararlanmaya bakmak, onun dışında fazla kurcalamamak gerekir. ??? Çok şükür yaşamımda, bir yandan sanatını oya gibi işlerken bir yandan da yaşamıyla, duruşuyla, dostluğuyla adam gibi adamın heykelini sabırla oluşturan insanlara rastladım. Savaş onlardan biriydi. Dostlarına, dostluklarına, öğrencilerine bağlılığı, sağlamlığıyla bize sanatı dışında da keyif veren biriydi. Tavrını, siyası görüşlerini inatla savundu, bedelini de ödedi. Onunla hem tanışmak hem birlikte çalışmak mutluluğuna eriştim. Ziya Öztan’ın, Turgut Özakman’ın senaryosuyla çektiği “Kurtuluş” dizisi ve “Cumhuriyet” filminde canlandırdığı İsmet İnönü rolü unutulmazdı. Onu o rahat yumuşak, abartısız oyunu ile sette gördüğüm zaman, hep karşımda sanki İsmet Paşa duruyormuş izlenimine kapılırdım. Hele, Ankara Palas’ta. Atatürk’ün Mevhibe Hanım ile dans sahnesinde, piste bir bakış fırlatma bölümü vardı ki, eşsizdi. Fikirlerine olduğu kadar dostlarına da bağlılığıyla ünlü Savaş ile yıllar öncesi yaşadığımız bir gece var ki, hiç unutmam, anımsadıkça hâlâ tüylerim diken diken olur. Bir akşam, ortak dostumuz Erim Gözen ile birlikte, yine Ahmet Doğan İz’in Mühürdar’daki evine yemeğe davetliydik. “Ahmet Abi”de epeyce içtikten sonra, yemek üstüne Calvados’da karar kıldık. Kıldık da, kılmasına, kararında kalmayı beceremedik. Gece çıkışta ben arabamı bırakıp taksiyle dönmek yerine direksiyona geçme yanlışını yaptım. Savaş’ı da eve bırakacaktım. İkimiz de oldukça yüklüydük. Haliç köprüsü üzerine geldiğimizde, silahlı polislerin yolu kestiklerini gördük. 12 Eylül öncesinin karışık günlerindeydik. Polisler bir öğrenci yurduna operasyon düzenlemişlerdi. Bizi geçmemiz için bırakmadıkları gibi, halimize bakıp kendi başımıza gidemeyeceğimize karar verdiler ve çok kibar şekilde. Böyle gidemezsiniz tehlikeli, biz sizi eve bırakırız, dediler. Savaş önde oturmaya devam etti, ben arka koltuğa geçtim. Direksiyona bir polis arkadaş geçti, yanıma da bir başkası uzun namlulu otomatik silahını da alarak oturdu, yola koyulduk. Yolda, yanımdaki polis arkadaş, gençlik eylemlerinden yakındı, öğrencileri eleştirdi. Savaş hemen dikleşti: Yok yok!... Siz onları nahak yere öldürüyorsunuz. Benim esrikliğim bıçakla kesilmiş gibi geçti. Arkadan Savaş’ın omzunu sıkıyor, susması için uyarmaya çalışıyordum. O ise hiç aldırmıyor, otomatik silahı yanında duran polisi kıyasıya eleştiriyordu. Doğrusu korkmuştum. Zaten sinirleri gerilmiş olan polislerin tepkisinden çekiniyordum. Savaş ise susmuyor, görüşünü dile getirmekten hiç çekinmiyor, eleştirilerinin dozunu arttırıyordu. Polis arkadaşlar, çok terbiyeli ve sabırlıydılar. O gece bizleri evlerimize bıraktılar, ama o ana kadar neler çektiğimi hiç unutamıyorum. O geceden de, gençliğimizden de hemen hemen yaşıtım olan Savaş’tan da geriye artık yalnız anılar kaldı. ‘Hedef sıfır açlık olmalı’ ? CHP MYK tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’deki toplam işsiz sayısının 4 milyon 296 bin kişi, gerçek işsizlik oranının ise yüzde 15.4 olduğu belirtildi. Raporda, yoksullara yardım konusundaki çok başlılığa dikkat çekilerek “Bu dağınık yapı, yardımlarda hem bürokrasi yaratmakta, hem de kaynak savurganlığına yol açmaktadır’’ denildi. TÜREY KÖSE ANKARA CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) raporunda “gerçek işsizliğin yaz ortasında dahi yüzde 15.4 olduğu, Türkiye’nin uzun süreli işsizlik oranı artışında tüm ülkeler içinde 5. sırada bulunduğu” vurgulanırken “İşsizlik Sigortası Fonu’nun Hazine’yi fonlayan, ancak işsize yaramayan yapısı değişmelidir” denildi. CHP MYK’nin Parti Meclisi’ne sunduğu raporda, “OECD tarafından hazırlanan 2007 Yılı İstihdam Raporu’nda 28 üye ülke için uzun süreli işsizlik oranlarının seyri karşılaştırılmış olup, raporda yer alan verilere göre uzun süreli işsizlik oranı Türkiye’de 2003 yılında yüzde 24.4 iken 2006’da yüzde 35.8’e yükselmiştir. Türkiye, bu artış hızıyla 28 ülke arasında 5. sırada yer aldı. Türkiye’de uzun süreli kadın işsizliği oranı ise aynı dönemde yüzde 30.9’dan yüzde 44.2’ye çıktı. Türkiye, 13.3 puanlık bu artış hızıyla 28 ülke arasında 3. sırada yer alıyor” denildi. İşsizlik Sigortası Fonu’nun bugüne kadar topladığı net 29.4 milyar YTL dolayındaki kaynağın tamamına yakınıyla iç borçlanma ihalelerinde Hazine’nin fonlandığı, işsizlere yapılan ödemelerin ise sembolik düzeyde kalmaya devam ettiği, fon gelirlerinin sadece yüzde 4.8’inin görev kapsamındaki işler için kullanıldığı vurgulandı. Raporda, açlık ve yoksulluğun daha da yaygınlaştığı kaydedilirken, CHP’nin “sıfır açlık” hedefi doğrultusunda şu görüş ve değerlendirmelere yer verildi: “Yoksuluğu önleme adına çok değişik kamu birimleri yardım yapmaktadırlar. Bu dağınık yapı yardımlarda hem bürokrasi yaratmakta, hem de kaynak savurganlığına yol açmaktadır. Öncelikle bir Aile Sigortası Kurumu (ASKUR) oluşturulması gerekmektedir. Çeşitli kamu kuruluşlarının tümüyle eşgüdümsüz ve politik beklentilerle yaptıkları yardımlara son verilmeli, bu konuda yetki tümüyle Aile Sigortası Kurumu’na verilmelidir. Sıfır açlık hedefi bağlamında 3 milyon aileye her ay 350 YTL ile asgari ücretin neti kadar bir aylık ödenmesi öngörülmelidir. Aile sigortası uygulamasında öncelikle Türkiye genelinde sağlıklı bir yoksulluk envanteri çıkarılacaktır. En geç iki yıl içinde uygulama tüm yurdu kapsayacaktır. Aile, yardımı almak için politikacıya değil, kendi bölgesindeki sosyal hizmet uzmanına başvuracaktır. Ödeme öncelikle ailedeki kadının banka hesabına yatırılacaktır. Aile sigortasından yararlanan ailelerin okula giden çocuklarının eğitim harcamalarının tümü, yurt parası dahil, bu sigortadan ayrıca karşılanacaktır. Devlet işçi alırken önceliği bu sigorta kapsamında olan ailelere verecektir. Her birey, sosyal yardım alma hakkına sahiptir. Yardım kişinin yoksulluğunu teşhir etmeden, onurunu zedelemeden verilmelidir.” Bayramını Antalya’da geçiren ve dün partililerle bayramlaşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, basın mensuplarının sorularına yanıt verdi. Sanatçı Fazıl Say’ın açıklamalarını ve sonrasında yaşanan gelişmeleri değerlendiren Baykal, Türkiye’de herkesin Cumhuriyet birikimlerini çözme girişimlerine karşı tavır aldığını, özellikle iktidarın bu tepkiyi iyi anlaması gerektiğini vurguladı. (Fotoğraf: AA) Baykal: Demokrasi silahla, masum insanları öldürerek, mayınla olmaz ‘Terörden kimse medet ummasın’ yandaşı yoktur. Bunun sağlanması büyük önem taşıyor” dedi. ANTALYA Bayramını AnSanatçı Fazıl Say’ın açıklatalya’da geçiren ve dün partililermalarını ve sonrasında yaşanan le bayramlaşan CHP Genel Başgelişmeleri de değerlendiren Baykanı Deniz Baykal, basın menkal, Türkiye’de herkesin Cumhusuplarının sorularına yanıt verdi. riyet birikimlerini çözme giriTürkiye’nin teröre karşı hareşimlerine karşı tavır aldığını, kete geçmesinin tüm dünya taraözellikle iktidarın bu tepkiyi iyi fından kabul edildiğini ve doğal anlaması gerektiğini vurguladı. karşılandığını söyleyen Baykal, Baykal şunları söyledi: “Fazıl “Amerika bu çerçeSay Türkiye’nin vede, bugüne kadar önemli bir sanatçı? Terörü himaye edip kollayanın, onu meşrulaştırmak isteyenlerin, eline izlediği tutumun dısıdır. Türkiye’de yasilah alıp terör yapanlar kadar demokrasiye, hukuka zarar verdiğini şında, daha olumlu şayamaz hale gelmesöyleyen Deniz Baykal, “Türkiye’de terör hareketiyle yakın ve sıcak ilişki bir yaklaşım içine si, hepimizi kaygıgirmiştir. Bundan landırmalıdır. Heiçinde olan, bunu iftiharla orbtaya koyan ve bunun siyasetini yapmayı memnuniyet duyupimizi üzmelidir. marifet sayan çevrelere karşı, toplum ve hukuk sistemimiz ciddi bir yorum. Olması gereÖzellikle iktidarı duyarlılık içine giriyor. Bu sağlıklı bir gelişmedir” dedi. ken budur” dedi. düşündürmelidir. Türkiye’nin, İktidar sahiplerinin, PKK’ye destek olan herkesle iliş “Ama Türkiye terörle mücade şı, toplum ve hukuk sistemimiz ister gelir ister gider, ister yakilerini koparmak durumunda ka le konusunda daha yeni yeni bi ciddi bir duyarlılık içine giriyor. şar ister yaşamaz tavrı büyük labileceğinin altını çizen Baykal, linçleniyor. Terörle mücadele Bu sağlıklı bir gelişmedir. Bu bir sorumsuzluktur, duyarsızsözlerini şöyle sürdürdü: nin nasıl çok yönlü bir olay ol nun önünü kesmek doğru değil lıktır. Zaten sorun da ordan “Son anda bu duyarlılık ser duğunu daha yeni yeni kavrıyor. dir. Demokrasi silahla, terörle kaynaklanmaktadır. Fazıl Say gilendi. Doğru yönde bir geliş Bütün demokratik güçler terör olmaz. Masum insanları öldü tedirginliğini ortaya koymakme sağlandı. Bunun kalıcı ha hareketini reddetmek duru rerek, mayınla olmaz. Böyle tadır. Bir sanatçı duyarlılığı le gelmesi lazım. Gelip geçici, an mundadır. Teröre karşı herkes mücadele edenleri himaye ede içinde, tepkisini topluma yanlık bir olay olmaktan çıkarıl tavır takınmak durumunda rek olmaz. Hepimiz bileceğiz sıtmaya çalışmaktadır. Bu tepması lazım. Türkiye’yi tedirgin dır” dedi. ki karşımızdakinin ceketinin kisinde çok haklıdır. Herkesin edecek terör olaylarından kimTerörü himaye edip kollayanın, arkasında bir silah yoktur ya da de bunu doğru değerlendirsenin medet ummaması lazım. onu meşrulaştırmak isteyenlerin, onun işaretiyle silahlanacak bir mesi gerekir.” GÜRSU KUNT Hiçbir müttefikimizin, hiçbir komşumuzun Türkiye’yi rahatsız edecek terör hareketlerinden yarar beklememesi lazım.” Bir basın mensubunun, İspanya’da ayrılıkçı ETA yandaşı siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerine hapis cezası verildiği, benzer bir durumun Türkiye’de de yaşandığı yönündeki sorusuna da yanıt veren Baykal, eline silah alıp terör yapanlar kadar demokrasiye, hukuka zarar verdiğini söyleyen CHP Genel Başkanı Baykal, “Bu bilinç oturduğu zaman Türkiye’de daha etkili bir şekilde mücadele yaparız. Türkiye’de terör hareketiyle yakın ve sıcak ilişki içinde olan, bunu iftiharla ortaya koyan ve bunun siyasetini yapmayı marifet sayan çevrelere kar Maraş Katliamı ve Devlet… 19, 20, 21, 22, 23, 24 Aralık 1978 günleri… Başbakan Bülent Ecevit. Bağımsızlar destekli CHP hükümette. Emekli General İrfan Özaydınlı İçişleri Bakanı. Günlük olarak yayımlanan Aydınlık gazetesinin genel yayın yönetmeniyim. Telefonum çaldı. Türkiye İşçi Köylü Partisi Maraş İl Başkanı Avukat Haydar Güngör, kaldıkları mahalleyi MHP’lilerin kuşattıklarını ve kendilerini koruyabilmek için sokaklara barikat kurduklarını; hayatta kalmaya çalıştıklarını anlatıyor. Tam 5 gün sürdü kuşatma. İktidarda CHP var, İçişleri Bakanı emekli orgeneral. Katliam tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştirildi. Çoğunluğu kadın ve çocuk olan 111 insan öldürüldü. Binden fazla insan yaralandı. İşyerleri ve evler yağmalandı, yakıldı. ??? “Allah Allah” nidalarıyla öldürülen yurttaşlarımız Alevilerdi. Türkiye’yi bir iç savaş ortamına sokarak askeri darbeye sürükleyecek gelişmelerin en önemlilerinden birisiydi Maraş katliamı. Katliamın ardından Maraş’taki Alevilerin yüzde 80’i kenti terk etti. Maraş’ta olaylara elebaşılık edenleri katliamın mağdurları tanıyorlardı. İsim isim bunları anlattılar. Polise, mahkemeye bildikleri her şeyi söylediler. Ben bir gazete yöneticisi olarak tam 4 gün evime gitmeden sandalye üzerinde uyuyarak, bu katliama tanıklık ettim. Devleti yönetenler ise seyrettiler. Başbakan Bülent Ecevit yönetimindeki hükümetin bir şey yapamaması, tam anlamıyla siyasi bir felaketti. Devletle hükümetin aynı şeyler olmadığını, Türkiye’ye hükümetten ayrı yön veren bir devlet olduğunu Maraş katliamı sırasında çok net bir şekilde gördük. Çünkü o bölgedeki emniyet güçleri ve askeri güçler, katliam sonuçlanana kadar seyrettiler. Daha sonra da olayların sorumlusu Aleviler ve solcularmış gibi bir hava yaratmaya çabaladılar. ??? Dönemin bazı çaresiz yöneticileri olayları o zaman şöyle anlatmışlardı: “… Küçük çocukların ve yaşlı adamların üzerine gaz dökülerek yakılmış, insanlık dışı olaylar işlenmiştir. Toplu katliam olayları, toplu halde ceset bulunmasıyla doğrulanmaktadır.” (Dündar Saner / Dönemin Maraş Davası Savcısı) “Hastaneye getirilen ölülerden elli ikisini inceledim. Bunlardan üç tanesi sopayla öldürülmüş, diğer ölüler mermilerle… Boğularak öldürülenlerin olduğunu söylediler. Yetmişlik yaşlıları, üç yaşında bebekleri vurmuşlardı. Bir cehennem âleminden geldim.” (Mete Tan / Dönemin Sağlık Bakanı) “… Karşımızda oturan ve bir gözü görmeyen 80 yaşındaki, yaşlı Cennet Çimen’in evine gittiler. Bu kadını, ‘Gel nene, gel’ diyerek elinden tutup dışarıya çıkardılar. Cennet Kadın, gözleri görmediği ve yaşlı olduğu için öldürülenlerden ve yakılanlardan habersizdi. Sanıklardan C.Y. ve N.B. tornavida ile onun gözlerini oydular, sonra silah sıkarak öldürdüler. Yakınında bulunan helanın çukuruna baş üzeri atıp, üzerine at arabasını devirdiler…” (Maviş Toklu / Katliam mağduru ve tanığı) ??? Daha sonra ne mi oldu? Katliamın faillerinin bir kısmı yakalandılar. Neler yaptıkları savcılığın iddianamesinde birer birer yer aldı. Yargılandılar. Çok sayıda idam cezası bile verildi. Sonra mı ne oldu? Her zaman olan oldu. Diğer cinayetlerde olduğu gibi, yargının ve bürokrasinin labirentlerinde dava uçtu gitti. Bu davanın önde gelen sanıklarının bir kısmı daha sonra milletvekili seçildiler, parti yöneticiliği yaptılar. Şimdi ne kadarı parti yöneticisi araştıramadım, ama etkili ve yetkili kişiler olarak bu ülkede yaşamlarını sürdürüyorlar. Maraş’ın içinde Alevi sayısı artık yok denecek düzeylerde. ??? Maraş katliamı, Çorum, Sıvas katliamları gibi bir mezhep temizliği hedefiyle gerçekleştirildi. Bütün bu toplu katliamlarda devlet güçlerinin nedense olaylara müdahale edemediği, saldırganları engelleyemediği söylendi. Solcular bir toplu gösteri yaptığında anında oraya yetişen devlet güçleri, bu kentlerdeki katliama yetişemediler. Devletin yargı organları bu olayların katillerini doğru dürüst yargılamayı başaramadı. Uğur Mumcu, Musa Anter, Doğan Öz, Cevat Yurdakul, Abdi İpekçi, Hrant Dink, Malatya katliamında olduğu gibi… Maraş katliamı bir tesadüf değildi. Arkasından askeri darbe geldi. Diğer cinayetlerin hiçbiri tesadüf değildi. Sorumluları da hesap vermedi. ??? Bunların hesabının sorulabilmesi, Türkiye’nin köklü bir değişiklik geçirmesi anlamına gelecek… Ne zaman? asirmen?cumhuriyet.com.tr 1 terörist teslim oldu ? ANKARA (AA) Hakkâri’de terör örgütü mensubu 1 kişinin teslim olduğu bildirildi. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde yer alan terörle mücadeleye ilişkin duyuruya göre, Hakkâri’nin Yüksekova ilçesindeki Esendere Hudut Kapısı sorumluları tarafından önceki gün saat 13.15’te teslim alınan terör örgütü mensubu bir terörist hakkında adli işlem başlatıldı. CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear