28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 ARALIK 2007 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Uyanacağız, yaşayacağız! Çocukları masallarıyla uyandıran yazar Oğuz Tansel’i anma gecesinde Nikbinlik dergisinden bir gencin, Ahmet Antmen’in yaptığı konuşmadan: “Şiir, Anadolu’nun büyüsüdür. Kendi kıstırılmış, yüksek sesle konuşmayan bir halkın düşle gerçek arasındaki dansıdır. Ağaçlarla, dağlarla özdeşleşim kurmak; kendini rüzgârla bir tutmak hep şiirin izlekleri arasındadır. Toroslar’ın eteklerinde şimdi neredeyse yitirilen göçebeliği, yitirilmeye yüz tutmuş sözcüklerle arama çabasıdır. Oğuz Tansel şiiri, bir halkın içinde kalan duyguları, belki de bilinçaltımıza hapis olmuş bir coşkunlukla arama çabasıdır. Kırgın, belki hafif küskün olduğu anlarda bile lirizme sıkı sıkıya tutunur. Halkın, Amerikalı İngiliz emperyalistlerin sözcükleriyle konuştuğu bir ortamda, Anadolu’nun sözcük ve imgeleriyle yüzleştirir bizi. Anadolu birçok kültürü harmanlayan bir dille konuşur, bir iştahla yaşar çünkü. İşte bugünkü şiirimizin kaybettiği bu yaşama iştahıdır.” Anadolu’yu yaşarken mezara gömemeyecekler, göreceksiniz! SAĞNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU Yeni Sentezin Başkanı TÜMÖD Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı ve Genel Sekreteri Suay Karaman’ın aktardığı bilgiler ile yeni YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan: Anayasa ve YÖK Yasası’na göre, cumhurbaşkanı tarafından üye atanırken “rektörlük ve öğretim üyeliğinde başarılı hizmet yapmış profesörlere öncelik verilmesi” koşulu öngörülmüştür. Oysa Prof. Özcan, hiçbir zaman rektörlük yapmamış olduğu gibi, kısa bir süre yaptığı bölüm başkanlığı dışında herhangi bir idari görevde bulunmamıştır. Prof. Özcan ODTÜ’de doçent olduktan ancak 14 yıl sonra, 2003 yılında profesör olabilmiştir. Bu arada bilimsel yetersizlik gerekçesiyle profesörlüğü iki defa ertelenmiştir. Prof. Özcan, son zamanlarda “ılımde yayımlanmıştır. Malezya İslam Üniversitesi, özellikle rektörünün beyanları dolayısıyla Atatürk karşıtı olarak ün yapmıştır. 1995 yılında Dışişleri Bakanlığı’nın uyarısı üzerine, YÖK bu üniversitenin denkliğini kaldırmıştır. Dışişleri Bakanlığı’nın yazısında, ayrıca bu üniversite ile ilişkilerde dikkatli olunması uyarısı yapılmıştır. Prof. Özcan, akademik unvanlarının bir bölümünü ABD’de Chicago Üniversitesi’nde edinmiştir. Bu üniversite, Şili’de Salvador Allende’nin bir komplo sonucunda devrilmesi üzerine kurulan Pinochet diktatörlüğü döneminde, esas olarak Şili’yi dış sömürüye açmayı amaçlayan tahribatın baş sorumlusu olan “Chicago boy”ların yetiştiği üniversitedir. Prof. Özcan, bir Amerikan örgütü olan Fulbright’ın Türkiye bölümünde görevlidir. Işıklı ve Karaman’a göre tutulan “yol” çok açık: “Amerikanİslam sentezi.” Türkİş Kulisi Türkİş Genel Kurulu sonrası kulislerde konuşulanlardan birkaç not: Tesİş Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Necdet Gördü yakın geçmişte, Mustafa Kumlu ve sendikası Tesİş hakkında bir dosyayı dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e iletmişti. Sezer, dosyayı hem Devlet Denetleme Kurulu’na, hem de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na göndermişti. Dosya olayı örtüldü, unutuldu. Mustafa Kumlu Türkİş Genel Sekreteri’ydi, Türkİş Genel Başkanı seçildi ve ilk demeci “Siz ne kadar AKP’liyseniz, ben de o kadar AKP’liyim” oldu. Kumlu’nun listesinden Türkİş yönetimine seçilen Ergün Atalay AKP’liydi zaten. Mustafa Türkel, AKP’nin suyuna giderse sendikası Tek Gıdaİş’in örgütlü olduğu TEKEL’in üzerine gidilmeyeceğini sanıyor. Aynı kaygı yönetime temsilci vermiş Belediyeİş için de geçerli. Ormanİş’in içi nasıl boşaltıldıysa AKP’li belediyelerin çalıştırdığı işçilerin de Belediyeİş’ten istifa ettirileceği korkusu sinmiş bir kere üzerlerine... Kumlu listesine destek ve üye veren Türk Metal için de benzer gerekçeler öne çıkıyor... Türkİş bundan sonra ne mi yapacak? AKP’nin siyasal ve sosyal alanlarda yaptıkları ve yapacakları karşısında susacak! ‘Müzakereleri Donduralım!’ Ne yapmalı? Başbakan’a kalırsa hiçbir şey! “İkiyüzlülükten” dem vuran Kasımpaşalı Erdoğan, yelkenleri iki günde suya indirdi: “Sarkozy’ye verilmiş sözüm var!” diyor şimdi: ‘’Medya aracılığıyla konuşursak yanlış anlaşılmalara yol açarız...” Allah Allah... Fransa Cumhurbaşkanı’nın bir “yanlış anlaşılma” kaygısı yok. “Dünya ahret bir araya gelse, Türkiye’ yi Avrupa’da görmek istemediğini” tane tane, en geri zekâlı insanın bile anlayacağı şekilde, önüne gelen her platformda AB zirvelerinde, medyada gerekirse altyazı geçerek her vesileyle ilan ediyor... İlan etmekle kalmıyor, “projeye” dönüştürdüğü bu saplantıyı hiçbir mazeret arkasına saklanmaksızınadım adım hayata geçiriyor. TC Başbakanı ise çıkmış “yanlış anlaşılmaktan” söz ediyor. Sarkozy’ye söz vermişmiş! Centilmenliğin (!) bu kadarına ne denir? Siz bulun. lı İslamlık” konusunda adı ön plana çıkarılan Malezya’da, 19921994 yıllarında İslam Üniversitesi’nde iki yıl kadar çalışmış, yayınlarının önemli bir bölümü bu üniversitenin periyodiklerin Tarihi dönüm noktası RTE’nin dün “Cumhuriyet’’te çıkan açıklamaları bir çaresizlik ifadesi. Başbakan’ın lafları çok sevdiği futbol jargonuyla“top çevirmekten” ibaret. Tutarsız. Ve de anlaşılmaz... “AB havucunun uzaktan iması bile şimdi bana siyaseten lazım, Gerisi Allah kerim. Kim öle, kim kala!” demeye getiriyor Başbakan. “On yıl sonra kimin nerde olacağının garantisi yok!” diyor. (‘Katılım müzakerelerinden’ ‘katılım’ tanımının çıkarılmasına) “önem atfetmiyor”! Ve kapıdan kovulanın bacadan girmeye çalışması misali AB yolunda ısrarla “kararlılık”(!) beyanları yapıyor. Resmi belgelerden “katılım” sözcüğünü çıkarmak madem önemli değildi, AB büyükelçileri hangi akla hizmet COREPER toplantılarında, saatlerce bu bir tek sözcük için (“Türkiye’ye artık bu golü de atabilir miyiz?” hesabına) dövüş verdiler? Neden toplantı üzerine toplantı yaptılar? Başka işleri mi yok? Anayasa Mahkemesi, Kalkınma Ajansları Yasası’nın iptaline ilişkin istemi görüştü. Yasanın bir fıkrasındaki bir tümce ile bir maddesini iptal etti. İptal edilen fıkra şu: “Bu fıkra kapsamındaki kişilerden, önceki kamu Asıl Ruh kurum ve kuruluşlarındaki kadrolarına müşterek kararname ile atananların, bu fıkraya göre yapılacak atama işlemleri ilgili bakan onayı ile yapılır.” İptali üç ay sonra yürürlüğe girmesi karar altına alınan madde de şu: “Ajanslar; bu kanunun uygulanmasıyla ilgili iş ve işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” Yasanın Türkiye’yi 26 ayrı bölgeye ayıran asıl ruhuna, sözüne gelince... İptal istemi reddedilmiş, olduğu gibi duruyor! ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak?yahoo.com.tr Güçler Avrupa’sına dönüş Bu bir dönüm noktasıdır. Türkiye’nin “katılım müzakerelerinin” statüsü fiiliyatta “özel statü müzakerelerine” indirgenirken, Lizbon zirvesinde imzalanan son AB anlaşmasıyla topluluk bir deri değiştirme dönemecine girmiştir. AB içindeki kurumsal ve siyasi dengeler değişiyor. AB, Türkiye’nin Helsinki’de “aday” olmuş olduğu birlikten başka bir birliğe dönüşüyor. “Paeta sunt servanda” ahde vefa temelinde, Türkiye’ye verilen taahhütleri yerine getirmekle yükümlü tutulabilecek “AB Komisyonu’nun yetkileri” budanıyor! Avrupa Parlamentosu ile üye ülkelerin, tekil ya da birlik içinde oluşturacakları “güç dengelerindeki” ağırlıkları artıyor... Uygulamada bu, 19. yüzyıl “güçler Avrupa’sına” dönüş demektir! Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminin Avrupa’sını şöyle bir gözünüzün önüne getirin, ne demek istediğimi anlarsınız... Sarkozy’nin zaferi başlı başına, AB’nin girdiği bu tarihi dönemecin ürünü. Bugünün şartlarında AB’ye üyelik perspektifini yitiren Türkiye’nin, bu perspektifi gelecekte yeniden yakalamak şansı yok başka deyişle. “Katılım müzakerelerinden” düşürülen “katılım” sözcüğünün on yıl sonra “müzakerelerin” başına getirilmesi hayal. “On yıl sonra kim öle, kim kala!” yaklaşımı bizi artık dönüşü olmayan noktalara götürür. Son Lizbon zirvesinde, 21. yüzyıl Avrupa’sının temelleri atıldı çünkü. Ankara, bunu kayda geçmek zorunda, “Devekuşu politikası” hiçbir işe yaramaz. Sakatların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Hakları (1) Pek çok konuda sakatların, sağlam kişilerden çok daha yetenekli, daha verimli ve daha üstün beceri sahibi olduğu bir gerçektir. Bugüne kadar sakatlara “hakları” ve “hak ettikleri” verilememiştir. Toplumda elde ettiklerini ve geldikleri yerleri, kimseye değil, kendi çabalarına borçlular. Anayasa, devleti, sakatların korunmalarını ve toplum yaşamına uyum sağlamaları için gereken önlemleri almakla yükümlü kılmıştır. Devletin bu yükümlülüğü üstlendiği ve yerine getirdiği söylenemez. Çalışma ve sosyal güvenlik yasalarında sakatlar için bazı uygulamalar getirilmiştir. Konumuz, çalışma ve sosyal güvenlik yasalarında sakatlar için öngörülen bu uygulamalardır. 193 sayılı Gelir Vergisi Yasası: Gelir Vergisi Yasası’na göre, “Çalışma gücünün asgari yüzde 80’ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derecede sakat, asgari yüzde 60’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derecede sakat, asgari yüzde 40’ını kaybetmiş hizmet erbabı ise üçüncü derecede sakat” sayılırmış ve sakatlık derecelerine göre belirlenen ölçülerde “sakatlık indirimi” yapılması öngörülmüştür. Bu belirlemede, sakatların ücretlerinin ayda; Birinci derece sakatların 570 Yeni Türk Lirası, İkinci derece sakatların 280 Yeni Türk Lirası, Üçüncü derece sakatların 140 Yeni Türk Lirası, gelir vergisi dışında bırakılmıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Yasası: Devlet Memurları Yasası’nda, “Sakatların devlet memurluğuna alınma şartları ve hangi işlerde çalıştırılacakları (madde 53)”, özel bir yönetmeliğe bırakılmıştır. Bu yönetmeliğe göre “Beden veya zihin gücünden” en az yüzde 40 yoksun olduğu belgelenen ve “bir iş bulmakta genellikle zorluk çeken, fakat herhangi bir işyerinde söz konusu yetersizliğe rağmen, bazı işleri derhal veya kısa bir alıştırma sonunda yapabilecek durumda olan kimselere sakat denir.” Bu tanım içinde yer alanlara, devlet memurluğunun kapıları “çok az da olsa” aralanmıştır. Devlet Memurları Yasası kapsamındaki kamu kurumları, “çalıştırdıkları personele ait kadrolarda, yüzde 2 (iki) oranında sakat çalıştırmak zorundadır.” Sakat memur çalıştıran kamu kurum kuruluşları, “çalışma yerlerini sakatların çalışmasını kolaylaştıracak şekilde düzenlemek, gerekli tedbirleri almak ve sakatların çalışmaları ile ilgili araç ve gereçleri temin etmek zorundadır. (Yönetmelik madde 10)” Yönetmelikte öngörülen bu koşulların yerine getirilmediği de bir gerçektir. 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası: Emekli Sandığı Yasası’nda sakatlara aylık bağlanması için öngörülen uygulama: 1) Göreve girmeden önce “beden ve zihin gücünden en az yüzde 40 yoksun olduğu” için sakat sayılıp “Sakatlıkları sebebiyle ilgili mevzuat uyarınca göreve alınanlardan en az 15 yıl (5.400 gün) fiili hizmeti bulunanların istekleri üzerine” kendilerine “emekli aylığı” bağlanır. (madde 39/j) 2) Görevleriyle ilgili olmayan ve nedeni ne olursa olsun bedenlerinde oluşan sakatlıklar ya da yakalandıkları iyileştirilmesi olanaksız hastalıklar yüzünden görevlerini yapamayacak duruma düşenlere, bu kez “adi malullük aylığı” bağlanır. Malul aylığı bağlama koşulları da iki gruba ayrılır. 1. Grup, “fiili hizmet müddetleri en az 10 yılı tamamlamış bulunan” iştirakçilere koşulsuz olarak, 2. Grup: En az beş yıl emekliliğe esas bir hizmette bulunmak koşuluyla tedavisi olanaksız bir sakatlığı olup herhangi bir şekilde kazanç ve başkasının yardımı olmaksızın yaşamını sürdürme olanağı kalmayan adi malullere, hiçbir geliri bulunmamak ve başkasının yardımı olmaksızın yaşamını sürdüremeyecek derecede sakat olmaları koşuluyla, “adi malullük aylığı” bağlanır. HARBİ SEMİH POROY Gölge oyununun sonu AB’yi izlemeye yıllarını veren önemli bir işadamı “Şimdi ne yapalım” sorusunu, “Hiçbir şey olmasa Mesut Yılmaz’ın yaptığını yapmak gerekir!” diye yanıtlıyor ve şöyle devam edivor: “Öncelikle şimdiye dek açılmış olan ve göstermelik açılması istenen iki yeni müzakere başlığının, ‘neyin müzakeresi olduğunun’ AB Komisyonu’ndan teyidi istenmeli. Komisyonun vereceği tanım, mevcut konjonktürde büyük olasılıkla ‘etliye sütlüye dokunmayan’ bir tanım olacaktır. Ucunun artık ne olduğunu bilmediğimiz müzakerelere devam etmemiz düşünülemez. Bu durumda yapılacak şey, açılan müzakerelerle birlikte Mesut Yılmaz’ın bir vakitler yaptığı gibi siyasi ilişkileri dondurmaktır. AB’den reaksiyon gelmezse, işi Gümrük Birliği’ni gözden geçirmeye dek vardırabiliriz. Ancak GB, önemli bir kart. Bu kartı oynayabilmek için, GB’nin faydasını zararını şimdiden oturup hesaplamamız lazım...” AB ile yarım yüzyıldır oynanan “gölge oyununun” sonuna geldik. “Dün dünle gitti cancağızım, artık yeni şeyler söylemek lazım!” noktasındayız... HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu?mynet.com nilgun?cumhuriyet.com.tr BULMACA SOLDAN SAĞA: O2@@6K ?O2@@@@@@@@6X? ?O26K? ?O2@@@@@@@@@@@1? ?W2@@@@6X? ?O2@@@6K ?W2@@@@0M?eI'@@@L ?7@@@@@@)XhfW2@6X??W2@@@@@@@@?hg W&@@@0M?f?V'@@1 J@@(?4@@@1hf7@@@)X?7@@@@@@@@@Lhg ?W&@@(M?hN@@@ 7@@He?@@@eW2@@@?f@@W@@)X@@@@0?4@@@1hg W&@@(Yhe?@@@ @@5?e?@@@?W&@@@@?f@@@Y@@@@@(M?e?@@@hg ?W&@@0Y?he?@@@ @@H?e?3@@?7@@?@@@@@@@@@@@@@@@@Hf?@@@hg W&@(M?hfJ@@5 @@f?N@@?@@@@@@@@@@@@@@@@@@@5?f?@@@hg ?W&@@Hhf?O&@@H @@g@@?3@@@@@(MI4@@@e?@@@H?fJ@@@@@@@@@6Kg ?7@@5?he?O2@@@@T2@@@@6K?g@@L?e?J@@?V'@@@(Yf@@e?@@@f?O&@@@@@@@@@@@@6X?e J@@(Y?h?O2@@@@(R@@@@@@@@@@6KO2@@@)Xe?7@@eV@@@f?J@@e?@@@e?O2@@@@0M?eI4@@@@)Xe 7@@Hh?W2@@@@@@??@@@@@@@@@@@@@@@@@@)X??@@@@@@@@@)XeW&@@e?@@@e@@@@0Mh?I'@@1e @@@?h?7@@@@@@@)X@@(MI'@@V'@@@@@@@@@)X?@@@@@@@@@@)KO&@@@e?@@@?J@@(MhfN@@@e @@@?h?@@@@@@@@@@@@HeN@@?N@@0M??I'@@1?@@@@(M?I'@@@@@@@@@@@@@@?7@(Y?hf?@@@e 3@@@@@@@@?e?@@@(M?I'@@@@?e?@@??@M?fN@@@?@@@0Yf@@@@@@@@@@@@@@?@@H ?@@@e V4@@@@@@@?e?@@@H?eN@@@@?e?@@?h?3@@@@(Mf?7@@@@@@@0M?I'@@?@@Lg?O2@fJ@@@e I4@@@@@?e?@@5fJ@@@@?e?@@?h?N@@@0Y?fJ@@@@@@@f?V4@?@@)K?e?O2@@5e?W&@@5e @@@?e?@@Hf7@@@@?eJ@@?he@@g?O&@@(Y@@@eO26Ke?3@@@6?2@@@@0YeW&@@(Ye @@@?e?@@?e?J@@@@@?e7@@??@@@6Xe?J@@f?O2@@@(Y?3@@?@@@@@6X?V4@@@@@@@(Me?O&@@(Y?e @@5?e?@@?e?7@@?@@?e@@@??@@@@1e?7@@e?W2@@@@@H??N@@?@@(?'@1e?I'@@@@(Y??O2@@@@Yf W2@@@6X?e@@H?e?@@?eJ@@5?@@?e@@5??@@@@@e?@@@e?7@@@@@@f@@@@@?e@@f?@@@0Y?W2@@@@@@@6Xe ?W&@@@@@)Xe@@f?@@??W&@@U?@@?e@@H?J@@@@5eJ@@@L??3@@@@@@f@@@@@)?&@5e?W&@(Me?&@@0MI4@@@)X? ?7@@@@@@@)K?@@f?@@??7@@V@@@@?e@@e7@@@@He7@@@1??V4@@@@@f@@V'@@@@@He?7@@H?heI'@@1? ?@@(M?I4@@@@@@fJ@@??@@@@@@@@??J@@e@@@@@??J@@@@@Le?I'@@@f@@?V4@@@@?e?@@5hf?N@@@? ?@@HfI4@@@@f7@@??@@@@@0?@??7@5e@@@@@?W&@@?@@)X?eV'@@L?e@@he?@@Hhf?J@@@? ?@@? @@@??@@@0MfJ@@H?J@@@@5?7@@@@@@@)Xe?N@@1??J@@g?WX?@@?hfW&@@5? ?@@L @@@?f?W26X?7@@??7@@@@Y?@@(Y@@@@@)K?e@@@??7@@gW&@1?@@?he?O&@@(Y? ?@@1hf?J@@@LfO&@@)X@@5?J@@@@@@@@@Y?@@@@@@@6K?@@5??@@@f?O&@@@?@@@6Kg?O2@@@(Ye ?3@@L?heW&@@@)KO2@@@@@@@@@YO&@@?@@@@@@@@@(MI'@@@@@@@H?J@@@@@@@@@@@@@?@@@@@@@@@@@@@@@@0Y?e ?N@@)Kh?O&@@@@@@@@@@(?4@@@@@@@@5?@@@@@@@@(YeV4@@@@@@?O&@@@@@@@@@(Y@@@@@@@@@@@@@@@@@0M?f 3@@@6Kf?O2@@@(?4@@@@@0Ye?I'@@@@(Y?e?I4@@0Y?fI4@@@@@@@@@?I4@@@0Y?@@@@(M V4@@@@@@@@@@@@@0Y?hfV4@@0Y ?I'@@@@@@?h?I40Y? I4@@@@@@@@@0M? V4@@0M ?I4@@@0M SEDAT YAŞAYAN (ÇÖPLÜK ÇOCUKLARI) TAYYAR ÖZKAN www.junkidz.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 17 Aralık www.mumtazarikan.com 1/ Müzikte orkestra ile birlikte bir 1 solo çalgı için bes 2 telenmiş çalgısal yapıt. 2/ Lavrensi 3 yum elementinin 4 simgesi... Gümüşbalığının küçüğü. 5 3/ İçe doğmayla 6 akla gelen yaratıcı duygu... Bir nota. 7 4/ Alüminyum, bakır ve magnezyum 8 katılmış çinko ala 9 şımlarına verilen ad... Fizikte kullanılan bir 1 2 3 4 5 6 7 8 9 güç birimi. 5/ Yeraltı suyu 1 B U C A K A L A N nu taşıyan geçirimli kat2 E V İ N K İ R A man. 6/ Konut... HindisS İ Y E Z tan’ın bir eyaleti. 7/ “Çok ye 3 C A N mek yeme, oburluk” anla 4 E L T U F A mında argo sözcük... Biri 5 T A S A E N S E ne dokunsun diye söylenen 6 I T I R A G söz. 8/ Bir nota... Gereksiz, 7 N A V A R E L A fazla. 9/ Bez parçalarından A P E L dokunan adi kilim... En kı 8 A Ş A R sa zaman süresi. 9 M I Ğ I R T E P E YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Doğu Avrupalı Yahudilerin geleneksel müziği. 2/ Geminin rüzgâr alan yanı... Başörtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma. 3/ Üstü kapalı olarak anlatma... Tabut. 4/ Lüfer balığının küçüğü. 5/ Yabancı... İzmir’in bir ilçesi. 6/ Sergen... Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü... Pantolonun apış arasına gelen yeri. 7/ Karşı cinsin kılığına girmiş eşcinsel. 8/ Rey... Bir metal paranın yüzündeki bütün kabartma ve resimlerden daha yüksek bir çıkıntı oluşturan çevre pervazı. 9/ Rütbe ya da kıdemce küçük olan asker... Yemek. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 CUMHURİYET 17 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear