Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15 ARALIK 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Alevi öğrenciye baskı Antalya Altınova İlköğretim Okulu’nda din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeninin, ‘Kötü B.’ diye çağırdığı Alevi öğrenciyi tehditle aptes almaya ve ezan okumaya zorladığı belirtildi GÜRSU KUNT GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ İktidarın Desteği... Bizde siyasal partilerin pek azı, iktidara geldiğinde iktidarın nimetlerinden olabildiğince yararlanma yolunu seçmiştir. Çok partili süreç, 1960’tan bu yana çoğu kez koalisyon hükümetleri zorunluluğu nedeniyle iktidar gücünün paylaşılmasıyla geçmiştir. Yani partiler canlarının her istediğini yapamamışlar, kafalarındaki her konuyu yasalaştırarak yaşama geçirme olanağını bulamamışlardır. Çok partili süreçte Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı, muhalefette bulunan Demokrat Parti’nin iktidar olmasını engelleyeceği varsayımıyla gücünü, onun yapacaklarını yapmak için harcamıştır. İmam hatip okullarının açılması ve Köy Enstitülerinin gözden çıkarılması bu kapsamda sayılabilir. CHP’nin bu yaklaşımına, İsmet İnönü’nün devlet anlayışı da eklenince ezici çoğunluktaki tek parti iktidarı bir anlamda iktidarsızlığın örneğine dönüşmüştür. Çoğunluğuna dayanarak, her istediğini yapabileceğine inanan ilk iktidarı Demokrat Parti oluşturmuştur. Ama belirtmek gerekir ki ilk hamlede ezanı CHP’nin de oylarıyla Arapçaya dönüştürmek gibi bir geriye gidişin ardından, özgürlükleri, dönemin düzeyine tam uygun olmasa da iyileştirmek gibi kısa süren bir dönemi olmuştur. Çoğunluk iktidarının engellenemeyen çekiciliği 1954’ten sonra etkisini göstermiş ve hüsranla sonuçlanan sürece girilmiştir. DP’nin “tek parti iktidarı” konusundaki anlayışını biraz törpülenmiş olarak Özal’ın Anavatan Partisi üstlenmiştir. Dinin politikaya alet edilmesi, ağırlıklı olarak ilk kez Özal zamanında gündeme gelmiş, bürokrasi kendi oluşturduğu etik kuralları yok sayma konusunda ilk kez özendirilmiş ve güvenceye kavuşturulmuştur. Anavatan Partisi kuşkusuz iyi şeyler de yapmıştır. Ancak tarikatları açıkça politikaya çekmesi ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ilk kez kendi alanı dışındaki kamusal görevlerle ilişkilendirmesi, bugün yaşadıklarımızın önünü açmıştır. ??? Adalet ve Kalkınma Partisi 22 Temmuz 2007 seçimlerinde geçerli oyların yaklaşık yüzde 47’sini almasına karşın Seçim Yasası’nın olanaklarından yararlanarak ezici çoğunlukla ve ikinci kez iktidara gelmiştir. AKP’nin kurduğu 60’ıncı hükümetin önceki dönemdeki tek parti iktidarından farklı olduğu anlaşılıyor. 59’uncu hükümet döneminde “sayısal çoğunluğun kullanılmayacağı” yolunda verilen belgeli sözler pek dikkate alınmamış olduğu için, yeni dönemde daha çok sayıda milletvekili ile gelinmiş olmasına karşın benzer bir söze gerek duyulmamıştır. ??? “Seçmenin yüzde 47’sinin desteğini almış olmasına karşın anayasayı bile değiştirmeyi düşünmesinin nasıl bir nedeni olabilir” sorusunu irdelemek gerekiyor. Dikkate alınması gereken seçeneklerden biri de şu olabilir mi: Gazetelerin toplam satışının yaklaşık yüzde 80’i, ya yakınlıkları ile doğrudan ya da çeşitli nedenlerle AKP’nin yanında yer alıyor... Bu kapsamda da, kendi köşelerinde AKP’yi eleştiren yazar ve çizerleri bir yana koyarsak, kamuoyu genelde iktidarın doğrularını öğreniyor, ama yanlışlarını ya da parti üyeleri hakkındaki iddiaları okuyamıyor. Aynı değerlendirmeyi televizyonlar için de söylemek olası. Ancak onlar için sayısal verilerden yararlanmak zor. Çünkü izlenme oranlarını daha çok magazin haberleri ya da bunlarla ilgili ağız kavgaları oluşturuyor. Yüzde 80 destekli bir iktidar da işine geldiği gibi davranma hakkını kendinde buluyor. ‘AKP GÜDÜMLÜ ALEVİ YARATMA ÇABASI’ acı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Derneği Antalya Şube Başkanı Ergün Kurt ise olaya çok üzüldüklerini söyledi. İktidarın AKP güdümlü Alevi yaratma çabası içinde olduğunu vurgulayan Kurt, “Bu, sistemli bir davranış. Örgütlenmenin bir sonucu. Tek bir kentte yaşanmıyor. Pek çok yerde var” diye konuştu. Kurt, olayın ardından öğretmenin özür dilemesini ise “Tepki olduğu için özür dilendi. Yoksa bu da olmayacaktı. İnsanlar düşünerek hareket etmeli. Şimdi çocukların bir kısmı okula gitmek istemiyor” diye değerlendirdi. nen bazı arkadaşları da kızımı ‘kötü B.’ diye çağırmaya başladı” şeklinde konuştu. Kızının bu tür davranışlardan rahatsız olmasına karşın okula gittiğini, ancak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeninin aynı gün kızına zorla aptes aldırdığını belirten baba K. şunları söyledi: “Kızım, hasta olduğunu söyleyip soğuk havada aptes almak istemediğini belirtmesine rağmen onu zorlamış. Bu olayın ardından iyice hastalandı ve rapor almak zorunda kaldı. Ayrıca ezan okumasını istemiş. Kızım da okumayacağını söyleyince, onu zayıf vereceği yönünde tehdit etmiş. Arkasından da şaka yaptığını söylemiş. Olayın ortaya çıkmasının ardından din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Sadi Türk ile okul müdürü Zühtü Şişman evimize geldiler. Öğretmenin şaka yaptığını ve bunun yanlış anlaşıldığını söyleyip özür dilediler. Önce söyleyeceklerini söylüyor, yapacaklarını yapıyor, ardından da şaka diye olayı kapatmaya çalışıyor Erdoğan Madrid yolcusu ? ANKARA (ANKA) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1516 Ocak günlerinde İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenecek olan “1. Medeniyetler İttifakı Forumu”na katılacak. Forum, Başbakan Erdoğan ve İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero’nun öncülük yaptıkları “Medeniyetler İttifakı” girişimi çerçevesinde gerçekleşecek. Forumda ülkeler ile kültürler arasında büyüyen polarizasyon sorununun gidirilmesi ve kültürler arası anlayışın geliştirilmesi yolları ele alınacak. ANTALYA Okullarda, Alevi öğrencilere yönelik giderek artan baskılara bir yenisi de Antalya’dan eklendi. Altınova İlköğretim Okulu 6B sınıfında eğitim gören 5 Alevi öğrencinin velileri, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde çocuklarına aptes almaları ve ezan okumaları yönünde baskı uygulandığını, yapmayanların ise zayıf not verileceği tehdidiyle karşılaştığını söylediler. Öğrenci B. K’nin babası İsmail K. ise tüm bu uygulamalarla yüz yüze kalan kızının, ayrıca öğretmeni tarafından “kötü” diye çağrıldığını belirtti. Baba K. “Kızım, bir arkadaşının soruyu bilmemesi üzerine, parmak kaldırıp yanıtlamak istemiş. Öğretmeni de bunun üzerine, ‘Sen kötü bir öğrencisin, arkadaşın bilemediği için hemen parmak kaldırıyorsun’ demiş. Bu olayın ardından da kızıma sürekli ‘kötü’ diye hitap etmeye başlamış. Bu sözden etkile H lar.” B. K. ile aynı sınıfta eğitim gören bir başka Alevi öğrencinin ağabeyi Tekin K. de “Bu sınıfta 5 Alevi öğrenci var. Ancak çocuklar tedirgin. İçlerinde okula gitmek istemeyenler bile var. Önümüzdeki günlerde konuyla ilgili şikâyette bulunacağız” dedi. Okul Müdürü Zühtü Şişman ise aileyle görüştüğünü ve ailenin herhangi bir şikâyetinin olmadığını savunarak “Ne okula, ne de valiliğe şikâyette bulundular. Ben de zaten okul müdürü olarak Milli Eğitim’e bilgi verdim. Olay doğru değil” dedi. “Alevi” demekten bile çekinen Müdür Şişman, öğretmenin, öğrenciye “kötü” diye hitap ettiği konusuna ilişkin olarak da “Kötü kelimesi bir espri. Öğrenci yanlış anlamış olabilir” diye konuştu. Okul müdür yardımcısı Sadık Okan ise iddiaları yalanlayarak “Söylenenlerin tümü uydurmadır” açıklamasını yaptı. CHP: Mülakatla mı atandı? ? ANKARA (AA) CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, “YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından mülakatla atandığı’’ iddiasını Meclis gündemine taşıdı. Ateş, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, “Cumhurbaşkanı mülakat sırasında, YÖK Başkanı olarak atadığı kişiye hangi soruları yöneltmiştir? Mülakata başka adaylar da alınmış mıdır? YÖK Başkanı’na yöneltilen sorular ve aldığı puan kamuoyuna açıklanacak mıdır? Türbanın siyasallaştırılması nedeniyle üniversitelerde yaşanan türban sorununun çözümü için, atama kriteri olarak bu konuda verilen özgürlük sözü, atama tercihinde etkili olmuş mudur’’ diye sordu. Doç. Dr. Filiz, türbanın Atatürk devrimlerinin tasfiyesine geçirilen kılıf olduğunu söyledi ‘Ulusal bütünlüğe karşı’ TARKAN TEMUR Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Felsefesi Ana Bilim Dalı Başkanı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin Filiz, İslam dininde örtünme emri olmadığını ve Kuran’da başörtüsünün farz olduğuna yönelik herhangi bir ayetin bulunmadığını söyledi. “Demokrasi”, “İnsan Hakları” ve “Özgürlük” gibi kavramları gerici kesimlerin yoğun olarak kullandığı uyarısında bulunan Doç. Filiz, “Türban, Atatürk Cumhuriyetine ve devrimlerine, Türk devletinin tasfiyesine geçirilen kılıflardan biridir. Mikrofaşizmin kaynağı türban, ulusal kimlik ve ulusal bütünlüğü hedef alır” dedi. AKP iktidarıyla birlikte sürekli gündemde tutulan türbanla ilgili sorularımızı yanıtlayan Doç. Filiz, Kuran’da türbana ilişkin emirler bulunmadığının tüm akademisyenlerce bilinmesine karşın yalnızca birkaç akademisyenin çağa yakışmayan ve gerçeği yansıtmayan “dinci söylemle” mücadele ettiğini belirtti. Filiz, “Biz, başörtülü, başörtüsüz kavgası yapmıyoruz. Ancak gerçekleri yansıtmayan bir söylemle mücadele ediyoruz. Türbanın İslami bir emir olduğu söylemi dinin ahlaksal güzelliğinin de kaybolmasına neden oluyor. Atatürk devriminin ve Türkiye’ye kazandırdıklarının da kimyasını bozuyor” diye konuştu. ÜRBANI ÇARŞAF ‘T İZLEYECEK’ Bugün “çarşaf” denilebilecek siyasi değişim henüz oluşmadığı için “başörtüsü” denildiğinin altını çizen Doç. Filiz, dinci iktidarların gerekli kuvveti ele geçirmesi halinde, kadınların çarşafa bürünmesini de isteyecekleri uyarısında bulundu. Doç. Filiz, dini gerekler göz önüne alındığında başörtüsünün İslam dininin emri ya da dinen farz olmadığının, ancak bazı kaynaklarca dini bir emirmiş ve farzmış gibi yansıtıldığına dikkat çekti. “Başörtüsü takmayanların, dini yönden büyük cezalar alacakmış gibi gösterilmek istendiğini” söyleyen Doç. Filiz, “Kuran’da başörtüsü ifadesi geçmiyor. Kuranıkerim’de sadece ‘hımar’ kelimesi geçiyor. ‘Hımar’ kelimesi, normal bir örtüyü ifade eder, asla başörtüsünü değil” dedi. Türbanın, siyaseti “gerici” unsurlarla beslediğini ve Türkiye’de “dinci” bir dönüşüm sergilediğini vurgulayan Doç. Filiz, “Siyasetteki gerici değişikliğin baş aktörü olan türban söylemiyle din siyasallaştırılmıştır. Gelecek amaçları ise siyaseti dinselleştirmektir. Oysaki, türban bir semboldür ve yapılan da sembol fetişizminden başka bir şey değildir. Dindarlığın, türban gibi sembollerin görünürlüğüyle ölçüldüğü günümüzde dernek ve tarikatlar, sahip oldukları dershaneleriyDoç. Dr. Şahin Filiz, İslam dininde örtünme emri olmadığını ve Kuran’da başörtüsünün farz olduğuna yönelik herhangi bir ayetin bulunmadığını söyledi. LİNÇ KAMPANYASI Dinci gazeteler hedef gösterdi ZEYNEP ŞAHİN Alevi sorunlarına ABD el attı ? ANKARA (ANKA) AKP İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun Alevilerin sorunlarının çözümüne yönelik gündeme getirdiği öneriler, ABD tarafından yakın takibe alındı. ABD Dışişleri Bakanlığı Demokrasi ve İnsan Hakları Bölüm Başkanı Laura N. Carey, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl hazırladığı “İnsan Hakları ve İnanç Özgürlüğü” raporu nedeniyle Alevi Araştırmaları Merkezi Başkanı Ali Yıldırım’la görüştü. Carey, 2008 yılında yayımlanacak ABD Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Raporu’nun İnanç Özgürlüğü bölümünde bu sorunlara yer vereceklerini kaydetti. ANKARA “Türban” konusundaki açıklamalarıyla, dinci kesimleri rahatsız eden ve hakkında fakültesince soruşturma başlatılan Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin Filiz’e baskı, sadece idari değil yerel boyutta da yapılıyor. Konya’nın etkin yerel gazetelerinden olan ve yayımladığı çeşitli haber ve yorumlarla Fethullah Gülen çizgisine yakınlığını gösteren “Memleket”te gerek basılı sayılarda gerekse www.memleket.com.tr adresli internet gazetesinde yer verilen haber ve yorumlarla Filiz suçlanıyor, aşağılanıyor. Filiz, “adeta boy hedefi” haline getiriliyor. le belirli sembollerin sahipliğini ileride daha fazla iddia edecek ve cemaat anlayışını yerleştirmeye çalışacaktır. Bu değişim ile Türkiye dönüştürülmek istenecektir. Tarikat ve cemaatler, siyasi ve diari nüfuzu ele geçirmek için özgürlüklerin genişletilmesini istemektedirler” diye konuştu. İN DEMOKRATİKLEŞMELİ’ ‘D Demokratik ve özgürlükçü din anlayışının ve kültürünün geliştirilerek “Dinde başını örtmek de, açmak da bir” denilecek çağdaş bir düzeye erişilmedikçe, din adına hiçbir hak ve özgürlük talebinin iyi niyetli olamayacağını belirten Filiz, türban üzerinden yürütülen siyasetin, Türkiye’nin sosyal yaşamında köklü değişiklikler yaratacağı uyarısının bulunarak şöyle konuştu: “Mikrofaşizm, türbanla simgeselleşmiştir. Türban namusla, Müslümanlıkla özdeşleştirilmişse, burada tehlikeli bir yanlışlık var demektir. Bu yanlışlık, mikrofaşizmin kaynağıdır. Tarikatların ve dinsel anlayışların kendi içinde insan hak ve özgürlüklerine önem vermediği bir ortamda, bağlılarına kendilerinin reva görmediği özgürlük ve hakları başka mercilerden talep etmeleri büyük çelişkidir. İslamda hiçbir zorlama olmadığını bile bile, başını örtmeyen insanları önyargılı dinsel dayatmalarla psikolojik baskı altına almak, dinsel diktatörlüğün ve bağnazlığın görüntüsüdür. Dindarlığı, dosdoğru bir ahlaksal yaşantı biçimini, bir sembole sığdırarak yozlaştırmak, dinin ahlaksal derinliğini ve toplumsal yararını ortadan kaldırmaktır. Başını örtmenin dinsel, insansal ve sosyal bir hak ve özgürlük olduğunu savunmak, örtmemenin, haksızlık, dinsizlik ve mahkumiyet hatta esaret olduğunu tersinden öne sürmek demektir.” oerinc?cumhuriyet.com.tr K Gazetede 21 Kasım’da Murat ONYA’YI TERK ETMESİ İSTENDİ ‘Doç. Filiz’in durumu düzeltildi’ ? ANKARA(AA) YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı’nın, “izinsiz olarak il dışına çıktığı ve televizyon kanallarında programa katıldığı’’ gerekçesiyle hakkında disiplin soruşturması açılan İslam Felsefesi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şahin Filiz’i arayıp durumu öğrendiğini söyledi. Üniversite rektörüyle de konuştuğunu belirten Özcan “Birazcık kural dışı durumları olan bir öğretim üyesiymiş. Ama durum düzeltildi” diye konuştu. Ufuk Uras’tan çevre sorusu ? ANKARA (AA) ÖDP Genel Başkanı, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun, İklim Değişikliği Zirvesi ve İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’na neden katılmadığını sordu. Uras, Başbakan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu soru önergesinde, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın bu konuda başı çeken kuruluş olmaktan vazgeçip vazgeçmediğini öğrenmek istedi. Uras, “Eğer öyleyse, hangi kuruluş bu konuyu takip edecek’’ diye sordu. D İ N C İ L İ K V E M İ K R O FA Ş İ Z M İ N Ö Z E L L İ K L E R İ U lusal kimliği ve ulusal bütünlüğü hedef alır. Dinsel bürokrasiyi çoğaltıp Tanrı ile birey arasına aracılar koyar (siyasetçi, tarikatçı ve ticaretçi saygınlar). Ahlaksal anlamda çürümüşlüktür. Düşünce özgürlüğüne karşıdır. Dindarlığa ve sade Müslümanlığa karşıdır. Araplaşma ve gericiliğin ideolojisidir. Liyakati değil, sadakati önceler. Dini sığlaştırarak simgeler ve eylemler savaşına indirger. Sürekli dıştan beslenir ve emperyalizme kapı aralar. Kadınların postmodern köleleştirilme araçları olarak sık sık başvurulur. En gerici, en çağdışı görüşü ve bu görüş yanlılarını, Atatürk ve onun ilke ve devrimlerine yeğler. Türbandan önce sakal, Müslüman erkeğin sembolü olarak gösterilirdi. Son 20 yıldır da türban Müslüman kadının ayırıcı görüntüsü olarak kullanılmaktadır. Türk ulusunu içeriden ve dışarıdan sürekli kuşatan tehlikeleri örten, onlara karşı duyarsızlaştıran ve tüm problemlerin kaynağı olarak türban üzerinde yoğunlaşılmasına neden olan bir kör dogmatizm, etik kuralları hiçe sayan bir oportünisttir. Güzel’in yazdığı yazıda da Filiz’in Konya’yı terk etmesi istendi. Güzel, “mikrofaşizm” değerlendirmesine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Filiz’in sözlerinin ülkemizdeki din ve vicdan özgürlüğünü tehdit eden niteliği gayet açık. (...) Ben bir Konyalı olarak Afyonlu Şahin Filiz’in Selçuk Üniversitesi’nde değil, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde çalışmasının hem Konya’nın hem Selçuk Üniversitesi’nin huzuru için hem de Şahin Filiz’in akademik kariyer ve geleceği için uygun olacağını düşünüyorum.” Güzel, 27 Kasım’da yayımlanan bir başka yazısında ise “sosyal meseleleri yorumlamaktan aciz” dediği Filiz’i, “sahte peygamberler, filozoflar, din bilginleri hatta sahte Atatürkçülerle” bir tutuyor. Murat Kayacan ise bir yazısında, Filiz’in türban yasağına karşı çıkması gerekirken “dini özgürlükleri kendi anladığı ölçülerdeki milli çıkarlara feda ettiğini ve yasağı meşrulaştırmanın da ötesinde yasağın muhataplarını zanlı pozisyonuna indirgediğini” öne sürdü. Memleket Gazetesi Yazıişleri Müdürü M. Ali Köseoğlu da “Filiz’in, hangi gelenekten beslendiğini ve yaşayış tarzı ile hangi geleneği temsil ettiğini bilmek bile istemiyorum... Fakat üniversitelerde bilimsel özgürlüğün önünün açılmasını isteyen bizler, kale alınmaması gereken bazı cümlelere, sahiplerinin yanında taşıdığı birer odun gözüyle bakmaya alışmamız gerekiyor” dedi. Atlasjet 25’er bin YTL ödeyecek ? ANTALYA (AA) Atlasjet, Isparta’daki uçak kazasında yaşamını kaybeden yolcuların yakınlarına 25’er bin dolar ön ödeme yapma kararı aldı. World Focus Havayolları’ndan kiralanan MD83 tipi yolcu uçağının düşmesi sonucu yaşamını yitiren yolcuların yakınlarının yasal tazminat hesaplamaları ve prosedürleri tamamlanana kadar yakınlarının maddi mağduriyetlerinin önüne geçebilmek için böyle bir karar aldıklarını ifade eden yetkililer, kurdukları “Aile Destek Birimi’’ ile de yolcu yakınlarına psikolojik yardım sunulmaya devam edildiğini bildirdi. DÜZELTME ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Baro Başkanı Kazım Kolcuoğlu’nun, gazetemizin 9 Aralık 2007 tarihli sayısında yer alan açıklamasında, “Kolcuoğlu: Hükümet çete gibi karar veriyor” ifadelerine yer verilmiştir. Kolcuğlu, “AKP hükümeti çete gibi karar veriyor” ifadesinin kendisine ait olmadığını belirterek, kamuoyunda Arabuluculuk Yasa Tasarısı olarak bilinen, hukuk uyuşmazlıklarında sorunların arabulucular aracılığıyla çözülmesi yolunu açan düzenlemeye ilişkin açıklamalarda bulunduğunu anımsattı. Kolcuoğlu, düzenlemeyle, uzlaşma sırasında taraflar üzerinde çete ve tarikatların baskı kurabileceğine dikkat çektiğini vurgulayarak, “Haber başlığında yer alan, hükümet çete gibi karar veriyor biçiminde bir söz söylenmemiştir” dedi. CUMHURİYET 07 K