24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 KASIM 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZİ Trabzon’un yeniden aydınlık, çağdaş, ileri bir kültür kenti olması için çaba sarf edilmeli, proje üretilmeli, sorumluluk duyulmalı 9 Herkes elini taşın altına sokmalı T rabzon’u seven, düşünen herkes, Trabzon’un yeniden atağa kalktığı, Karadeniz’in lider kenti, lokomotifi olduğu, yobazlığın ve ırkçılığın kara perdelerinin yırtılıp atıldığı, ileri çağdaş aydınlık yüzlü bir kültür kenti olduğu günleri düşleyenler elini taşın altına sokup görev üstlenmeli, nerde olursa olsunlar Trabzon için çaba sarf etmeli, düşünmeli, emek vermeli, sorumluluk duymalılar. Bugünkü Trabzonlu kuşaklar da bunun sorumlusu olacaklardır! Trabzon’un yeniden aydınlık, çağdaş, ileri bir kültür kenti olması için başta yapılması gerekenler şunlar: Trabzon’un büyükşehir olması için kampanyalar düzenlenmeli ve bu muhakkak gerçekleştirilmelidir. Atatürk’ün Trabzon’a verdiği söz artık bir “vasiyet”tir. 2010 yılına kadar Trabzon hem Samsun’a, hem Hopa’ya, hem de Erzurum’a demiryolu ile bağlanmalıdır! Trabzon’daki bürokratlar mercek altına alınmalı, görevinde başarısız olanlar teşhir edilmeli, haklarında yolsuzluk, rüşvet, partizanlık iddiası olanlar ve tarikat üyeleri saptanıp görevden uzaklaştırılmalı. Trabzonspor’a başkan olurken verdiği sözleri tutamayan ve başarılı olamayan 1234 Nuri Albayrak’tan Trabzon Limanı’nın geri alınması, Trabzonspor’a en az yüzde 51 hissesinin bırakılması sağlanmalıdır! Fındık üreticileri Giresun ve Ordu’dakilerle anlaşıp Fiskobirlik’in yeniden 5 kendi çıkarlarını savunan bir yapıya, yönetime kavuşmasını sağlamalı, fındık fiyatını belirleme yetkisine kavuşulmalıdır. Trabzon’un turizm kenti olması için için seferber olunmalıdır! KTÜ’de ırkçı, milliyetçi ve tarikatçı öğretim üyeleri teşhir edilmeli, KTÜ bunlardan temizlenmelidir. Trabzon’da denizcilik , deniz ürünlerinin işlendiğ konserve fabrikaları, tekstil ipek dokuma fabrikaları, gıda sanayiinin yöresel zengin ürünlerini değerlendirecek fabrikaları gibi sanayi kuruluşları, bakırcılık, kuyumculuk gibi geçmişi ve önü olan el sa 678 natları üretim atölyeleri kurulmalı, var olanlar dizayn edilmeli. Başta Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetlerinin arkasındaki odaklar, linç girişimi ve 1980 öncesi cinayetlerin gerçek suçlularının ortaya çıkarılmalı, Trabzon’da Rahip Santoro, Hrant Dink, Temel Aydınoğlu vb. için her yıl özel bir anma günü düzenlenmelidir. Trabzon’da gazete ve 7 yerel televizyon yayın yapıyor. Bunların çoğu sağcı ve dinci kesimlerin elinde. Trabzon’un bu alanda devrimci, demokrat bir gazeteye, radyoya ve yerel televizyona gereksinimi var. 9 10 BİCAN HASANÇEBİ / ARAKLI CHP İLÇE BAŞKANI ŞEFİK TÜRKMEN / AKÇAABAT BELEDİYE BAŞKANI ‘ASALA ile aynı zihniyetteler’ CHP’nin Trabzon’daki son 1520 yıldaki durumu... Önce kendimden bahsedeyim. Ben 20 yıldır Araklı ilçe başkanıyım. Bu çok meraklı olduğumdan değil, kimse ilçe başkanı olmak istemediği için. Çünkü masraflı bir iş. Beni de oldukça zorluyor. Hiçbir seçimde çok istememe karşın karşıma bir rakip çıkmıyor. Talipli, istekli, dinamik, genç bir CHP’li çıksa, hemen görevi devrederim. Her türlü ekonomik yardımı da yaparım. Bunu kaç kere herkese söylemiş olduğum halde CHP Araklı üyeleri arasında böyle bir istek gösteren olmadı. Araklı’da aşırı dindarlık, tarikatçılık son yıllarda arttı deniliyor... Tarikatlar artık birbiriyle kavga ediyor. 80 öncesi Araklı’da ayda bir Halkevi tiyatro gösterileri organize ederdi. Ankara Sanat Tiyatrosu gibi tiyatrolar geldiğinde biletler hemen biterdi. Şimdi Araklı’ya AST ya da tanınmış bir tiyatro getirsek 10 bilet zor satılır. Bu duruma gelinmesinin nedenlerinin başında 12 Eylül darbesinden sonra dinci güçlere verilen destek ve tavizci devlet yaklaşımları gelir sanıyorum. Bunların çok büyük ekonomik kaynakları var. Devlet kurumlarındaki, emniyet güçleri içindeki örgütlenmeleri oldukça tehlikeli bir konuma gelmiş... Evet, zaten 4 tane serseri Trabzon Limanı’nda, Türkiye’nin en büyük işadamı Rahmi Koç ve beraberinde getirdiği Rum din adamlarını protesto ederek karşıladılar ve gemiden inmelerine izin vermediler. Trabzon için o olay tam bir kırılma noktasıdır. Trabzon orada teslim oldu. Ondan sonra TAYAD’lılara linç girişimi, papaz cinayeti, Hrant Dink cinayeti.. bu böyle sürer gider. Papazı hem öldürdüler, hem de adama iftira attılar. Olayı haklı çıkarmak için papaza ahlak dışı iftiralarda bulundular. Bunları bizim yerel basınımız öne çıkardı. Bunlar ciddi iddialarmış gibi valiliğe iletildiler. Valilik bu iddiaları ciddiye aldı. “Trabzon’da niye olay çıkmıyor?” diye şaşırmak lazım. Bence Hrant Dink’in öldürülmesine hiçbir başka şart koşmadan karşı çıkmalı, üzüntü duymalı ve bu cinayeti yapanları kınamalı, bulunmaları için seferber olunmalıdır. Kimse “Yok efendim ASALA da bizim elçileri, diplomatları öldürdü” demek bu olayı haklı gösteremez. O büyükelçileri öldüren Ermeni ASALA’cılarla Hrant Dink’i öldürenler aynı zihniyetteki kişilerdir. ‘Kurumlara güven kalmadı’ ALPARSLAN EREKER TERZİ Trabzon’da son üçdört yıldır görülen olaylar üzerine ne düşünüyorsunuz? Bu olayların ekonomik boyutu, eğitim boyutu, asayiş, adli ve yasal uygulamalarda ortaya çıkan yönleri vardır. Ben de hem papaz cinayetini hem de Hrant Dink cinayetini şiddetle kınıyorum. Şimdi bölgemizde ayrıca gençler arasında çeteleşme oluşumu çıkmakta, bu eylem giderek artmaktadır. Polis ya da güvenlik güçleri, “Biz yakalıyoruz, savcılığa götürüyoruz orada serbest kalıyor” diyor. Savcılıkda “Bizim görevimiz olayı hâkimin önüne getirmektir” diyor, hâkimde “yasalarda iki yıldan aşağı hapislik cezasını gerektiren bir suçsa tutuklama kararı verilmeyeceğini” belirtiyor, dava devam ediyor, uzun müddet sürüyor. Bu arada aynı kişiler iki yıldan az hapsi öngören pek çok sayıda eylem gerçekleştiriyorlar. Ve sadece adliyede ifade verip çıkıyorlar. Bu görüntüden istifade eden gruplar var ve bu gruplar da vatandaşın gözünü yıldırıyor, olayları gören insanlar şahitlik dahi yapmıyor. “Nasıl olsa emniyette ya da adliyede serbest kalacaklar” deniliyor. Yani devlet kurumlarına karşı büyük bir güven kaybı ortaya çıkmıştır. Burada en büyük talihsizlik işlenen cinayetlerin bir Hıristiyan din adamına ve azınlığa mensup bir Hıristiyan vatandaşımıza yapılmasıdır. Biz Trabzon’un cinayetlerle anılmasından son derece rahatsızız. Trabzon bir kültür, sanat şehridir. Türkiye’nin her tarafında sıkıntı vardır ama olaylar Trabzon’dan uç vermiştir. Şimdi bir kuymak(*) kaynama noktasına geldi mi önce bir yerden kabarcık çıkar sonra kabarcıkların sayısı artar, onun için şimdiden tedbir alınması gerekir. Başka taraflarda uç vermeden biz bu hadiselerde hiçbir kurumu suçlayacak durumda değiliz. Ne tek başına emniyet güçleri, ne adliye, ne savcılık suçlu değildir ama ortada giderek artan şiddet, asayiş sorunu vardır. Ve bunun def edilmesi için annelere, babalara, yöneticilere, siyasetçilere ve sivil toplum kuruluşlarına herkese görev düşmektedir. (*) Yörenin mısır unu, tereyağı ve peynirle yapılan ünlü bulamaç yemeği. ‘Ekonomik koşullar çok kötü’ Esnafın durumu nasıl? Trabzon esnafı çok zor durumda. Ekonomik koşullar çok kötü. İşsizlik, parasızlık... Esnaf nasıl iyi olsun? Çay burda önemli değildi. Tütünü bitirdiler. Fındığı da bitirmek üzereler. Çay zaten dediğim gibi Rize ve Sürmene, Of tarafında var. O da sorunlu. Ekonomideki büyüme ve gelişme iddiaları ne yazık ki Trabzon’a yansımadı. Eski Trabzon’la, sizin çocukluğunuzdaki, gençliğinizdeki Trabzon’la bugünü karşılaştırır mısınız? Mesela İdmangücü’nden Toto Salih, Necmiati’den Selahattin Akman, şimdi Kanada’da yaşayan Doktor Krino gibi değişik çevrelerden çok iyi arkadaşlarım vardı. O zamanlar kulüpler yalnız spor faaliyetlerinde bulunmazdı. Saz, bağlama kursları, horon folklar ekipleri, halk müziği, klasik Türk musikisi koroları, tiyatro kolları vardı. Gençliğimizde hep bunlara katılırdık, izlerdik. Son Papaz Santoro ve Hrant Dink cinayetlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Fikri yüzünden, din farkı yüzünden, başka etnik kimlik yüzünden insanların öldürülmesine karşıyım. Çok üzüldük. Bunları yapanlar muhakkak bulunup cezalandırılmalı. Bunlar Trabzonluya yakışmayan, milliyetçilikle, vatanseverlikle ilgisi olmayan işler. HASAN ÖZER / İŞADAMI ‘TTSO’nun çalışmaları yeterli değil’ Trabzon’daki işsizlik sorunu sizce nasıl çözülür? Maalesef meslek okullarından yeterli kalitede öğrenci yetiştirilmiyor. Biz yalnız yazman istemiyoruz. Çeşitli becerileri olan elemanlar gerekiyor. Bu yüzden de kaliteli işçi sıkıntısı çekiyoruz. İşsiz çok ama kaliteli işçi yok. İşsizliğin azaltılması için bence işsizlerin herhangi bir meslekte daha iyi eğitilmesini sağlamak gerekir. Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nı (TTSO) nasıl değerlendiriyorsunuz? Bana göre TTSO’nun çalışmaları yeterli değil. Daha aktif, daha eğitici, daha projeci olabilirdi. Birçok işadamı oda seçimleri yaklaşınca, oda meclisine girebilmek için kıran kırana bir yarış içinde oluyor. Sonra seçiliyorlar ve toplantılara katılmıyorlar. Çoğu ruhsatlı silah alma hakkını elde etmek için oda meclisine seçilmek istiyor. Adamın derdi orada çalışmak değil. Son cinayetleri nasıl görüyorsunuz? Bir kere aileler çocuklarına sahip olmalı. Örneğin Hayal’in babası emniyete mektup yazmış, demiş ki: “Bu çocuğun rahatsızlığı var, bunu bırakmayın, sahip çıkın.” İletişim noksanlığı var. Dinlemesini bilmiyoruz. Anlatmasını da bilmiyoruz. Kimse kimseyi anlamıyor. İşsiz, parasız genç insanlar bunalıma girip yanlış emellere, gizli, örtülü örgütlere kanabilir. AHMET ŞEFİK HACIMOLLAOĞLU / TRABZON GAZETECİLER CEMİYETİ BAŞKANI ‘Yayınlara müdahale ettik’ Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak Trabzon’da basının durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Trabzon, Anadolu’da yerel basının en güçlü olduğu yerdir. Günlük toplam tiraj 15 bin dolayında, bu zaman zaman 2025 bine de çıkıyor. Trabzon aynı gün taşrada basılıp büyük kentlerde ve yurtdışında gazeteleri satışa çıkan tek Anadolu ilidir. Tabii bir de yasal olmayan alanlar var. Aynı durum o alanlarda da geçerli. Örneğin örgütlü suçlar, kaçakçılık, çeksenet mafyalığı, çeteleşmeler gibi. Bu alanlarda da adını duyurmuş çok Trabzonlu var. Örneğin 12 yıl önce Çeçenistan’a destek amacıyla koca bir geminin Trabzon Limanı’ndan kaçırılması bir rastlantı değildir. TAYAD’lı gençlerin bildiri dağıtırken uğradığı linç girişimi konusunda yerel gazete ve televizyonların tavrı tartışılmıştı. “Türk bayrağı yakıldı, PKK bayrağı açıldı” gibi haberler yazılmadı mı? Bu tür yayınlar oldu. Hemen müdahale ettim. Televizyon yöneticilerine hemen o yayınları durdurup “bildiri dağıtan gençlere saldırı olduğu” biçiminde haber vermelerini söyledim. Onlar da yayınlarını buna göre düzelttiler, doğru olmayan altyazıları kaldırdılar. Papaz Santoro cinayeti ve ardından Hrant Dink cinayeti konusunda yerel basın ve televizyonlar, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti nasıl tavır aldı? Cemiyet olayların değerlendirilmesinde aktif rol oynadı. Gazete ve televizyonları doğru haber verme, birlikte ortak tavır göstermeye çağırdık. Öncü ve örgütleyici rol oynadık. Çok sayıda sivil toplum örgütünün birlikte açıklama yapmasını, olayları kınamalarını, toplantı düzenlemek dahil birçok etkinlikle sağladık. AKP’nin Trabzon’a karşı tavrını nasıl yorumluyorsunuz? AKP iktidara geldikten sonra Trabzon’a ve Trabzonluya karşı bir alerji yaşadığı biçiminde bir kanaat var. Trabzon Belediye Başkanlığı’nı CHP’nin almasından sonra iktidar partisiyle Trabzon arasında çok ciddi sorunlar yaşandı. Son yıllarda Trabzon’un koyu milliyetçi bir marka, aynı zamanda koyu dindar bir memleket olarak algılanmasını nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye ortalamasına göre bu kesimlerin daha aktif olduğunu, özellikle siyasi partilerin çok daha pasif kaldığını söylemek mümkün. Devletin ve güvenlik güçlerinin ciddi zafiyetinden kaynaklanan durumlar ne yazık ki Trabzon’a ve Trabzonluya ödettirilmeye çalışılmaktadır. Asıl sorgulanması gereken devletin ve bazı birimlerin çalışma biçimi ve yaklaşımlarıdır. SERVET ÖZKARA / ESKİ FUTBOLCU SPOR YORUMCUSU ‘Geçim sıkıntısı şiddeti doğurdu’ Papaz Santoro ve Hrant Dink cinayetlerini nasıl değerlendiriyorsun? 4000 yıllık tarihi şehir iki yılda mı bu hale geldi? Burada en büyük sorun işsizlik. İki kızım var, okul bitirdiler, iş bulamadılar. Okuyan işsiz, okumayan işsiz. Uşaklar aynı mezgit gibi; mezgit öyle çok aç kalır ki yem olmasa bile gelip ağzını kancaya takar. Bizim uşakların durumu da öyle. Eskiden bir şey bilmezlerdi, şimdi biliyorlar ama para yok. O zaman da ya birbirine dalacaklar ya da başkalarına. Bu olaylar insanları, hepimizi çok üzdü. Yalnız İstanbul basını, medya çok üstümüze geldi. İstanbul televizyonları, “Komşu kızı Şakire/niye çıktı bakire, kaynanama kim atladı” programları yanında şimdi de bir Trabzon karalaması buldu oyalanacak. Esnafın durumu? Marketler Trabzon’a Nataşalardan daha çok zarar veriyor. Paralar marketlerin sahipleri dışarıdan olduğu için Trabzon’dan çıkıp gidiyor. Eskiden borç alan borcunu verirdi. Şimdi veremez oldu. Trabzonspor üzerine neler söylemek istersin? Trabzonspor kendini var eden değerlerden uzaklaştı, kendisinden vazgeçti. Bir zamanlar örnek alınan kulüp, şimdi başkalarını taklit eder duruma gelince sıkıntıdan kurtulamaz. Trabzonspor, Trabzon halkının bir isyanıdır. Ezilmişliğe, geri kalmışlığa, haksızlığa bir isyan. Sonuç olarak ne çözüm öneriyorsun Trabzon’un bugünkü durumu için? En büyük sorun geçim sıkıntısı, işsizlik. Ne şehirde ne köyde rahat var. İnsanlar perişan. DÜZELTME Dizinin ikinci bölümünde ‘Kente çeteler hâkim’ başlıklı kısımda “İki çete oluşmuş. Biri Çağlayan Çetesi denilen çete. Öteki Ali Nazmi Başkan gibi Tonyalıların içinde olduğu söylenen ihale çetesi.” cümlesinde geçen Ali Nazmi Başkan ismi yanlışlıkla yazılmıştır. Düzeltir. Özür dileriz. B İ T T İ GREENPEACE’TEN UYARI ‘Nükleer ihtiras pahalıya patlayacak’ İstanbul Haber Servisi Greenpeace Akdeniz Ofisi Genel Müdürü Ahmet Bektaş, önceki gün Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından düzenlenen nükleer ölçütleri belirleme toplantısına davet edilmelerini “göstermelik” bir davranış olarak gördükleri için geri çevirdiklerini belirtti. Bektaş, Greenpeace’in nükleer enerjinin kriterlerini tartışmasının söz konusu olamayacağını vurgu layarak “Hangi ölçütlerle olursa olsun nükleer enerji tehlikelidir ve gereksizdir. Her türlü nükleer ihtirasın halkımıza pahalıya patlayacağına inanıyoruz” dedi. Greenpeace Akdeniz Genel Müdürü Ahmet Bektaş, TAEK’in düzenlediği toplantıya neden katılmadıklarını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler ile TAEK Başkanı Okay Çakıroğlu’na birer yazı gön dererek açıkladı. Bektaş, davet edildiklerini basın yolu ile öğrendiklerini, nükleer santral gibi tartışmalı bir konuda yalnızca meşruiyet kazanmak amacıyla Greenpeace isminin kullanıldığını düşündüklerini kaydetti. Greenpeace’in kurulduğu 1971 yılından bu yana tüm dünyada nükleer silahlara ve nükleer enerjiye karşı mücadele ettiğini anımsatan Bektaş, “35 yılı aşkın bir süredir bu konuda as la pazarlık yapmamıştır. Greenpeace nükleer enerjinin kriterlerini tartışmaz. Her türlü nükleer ihtirasın ‘Nükleersiz Ortadoğu’ idealini sekteye uğratacağına inanıyoruz. Tek bir çivi bile çakılmadan bu hatadan geri dönülmelidir” dedi. Bektaş, Türkiye’nin, halkın ve uluslararası toplulukların çevresel etkiler üzerinde söz sahibi olmasını sağlayan Aarhus ve Espoo sözleşmelerini im zalamadan STK’ların davet edildiği bu türden toplantıların gösterişten öteye gidemeyeceğini kaydetti. Nükleer enerjinin değil yenilenebilir enerjilerin tartışılması gerektiğini vurgulayan Bektaş, “Gerçek bir demokratik katılımı reddedip son dönemde moda olduğu biçimiyle gayri ciddi ve apar topar toplantılara bizleri davet etmek adeta minareyi çalıp kılıfını hazırlamaktır” dedi. CUMHURİYET 09 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear