26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM 2007 CUMA 4 HABERLER CHP milletvekili Kart Sabahatv satış sürecinin hükümetin yönlendirmesiyle organize edildiğini söyledi DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN ‘Çok Şükür Daha Henüz 14. Kattayım’ AKP’nin 2002 Ekim seçimlerinin hemen ertesinde, devlet erkini kullanarak rejimin laik demokratik niteliğini değiştirerek, dini politikanın göbeğine oturtarak bir İslami cumhuriyet oluşturmak amacıyla başlattığı “sivil darbe” yeni bir aşamaya girdi. İlk aşamada, oy azınlığına karşın oluşmuş parlamento çoğunluğuyla bir yandan dilediği yasaları çıkaran, yandaşı sermayeyi palazlandırırken özellikle Milli Eğitim örgütü içinde kadrolaşma girişimlerini kotaran AKP, öte yandan dış desteklerini güçlendirirken AB ile görünür gelecekte tam üyelikle sonuçlanmayacak bile olsa üyelik müzakere sürecini başlatmayı becermiştir. Tayyip Erdoğan, AB’nin istediği kimi reformları yaşama geçiriyor görünürken, hem ülke içindeki dengeleri kendi lehine değiştirecek bir ortamı yaratmış, hem de Türkiye’yi AB’ye götürecek lider görünümüne bürünmeyi başarmıştır. Ardına ABD’nin “ılımlı İslam” projesine desteğini alan Tayyip Bey, BOP koalisyonunun üyesi olduğunu ilan ederek Washington’a dayanmayı da becermiş, fakat 1 Mart 2003 tezkeresinin geri çevrilmesiyle birlikte iki ülke arasındaki ilişkilerin gerginleşmesi dönemini de yaşamak zorunda kalmıştı. Yine de bu fiyasko, ABD’nin AKP’ye olan desteğinin kesilmesi sonucunu doğurmamıştır. ??? Küreselleşme rüzgârını arkasına alan AKP, uygulamada bir anlamda yabancılaştırmayla eşanlamlı hale gelmiş olan özelleştirmelerle ekonomik desteği de sağlamış, düşük kur yüksek faize dayalı uygulamasıyla, sıcak paranın Türkiye’ye akışını da yoğunlaştırmış bulunmaktadır. Birinci seçim döneminden sonra tarikat temeline dayalı partisel örgütlenmede de yol alınmış olmasına karşın 864 rakımlı tepe Çankaya’da Ahmet Necdet Sezer’in varlığı kimi girişimleri engellemiş, Cumhuriyet, kendi kurumlarının henüz altüst olmamış dengeleri dolayısıyla niteliğini bir ölçüde korumayı başarmıştır. Türkiye’de sistemin yapısı gereği, iktidara kaçınılmaz olarak bağımlı büyük sermayenin basına egemenliği, bir yandan kendine bağlı yeşil sermaye yaratma ve palazlandırma girişimini hızla ilerleten AKP’nin, öte yandan da, büyük sermayenin elinde olan medyayı kontrol etmesini kolaylaştırmıştır. 22 Temmuz 2007 seçimleri sonucunda AKP, muhalefetin dağınıklığı, etkisizliğin de ötesine geçen şaşkınlığı ve halk ile bütünleşememesi sayesinde, örgütlenmedeki başarısının da katkısıyla, oy oranını arttırırken parlamento çoğunluğunu korumuş, bu arada Milli Görüş kökeninden gelen sacayağının iki numaralı adı Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanlığı makamına yerleştirerek Sezer döneminde oluşan Çankaya engelini de bertaraf etmiştir. ??? Bugün artık sivil darbenin yeni bir aşamasına geçilmiş bulunuyor. Bir yandan, doğrudan iktidara bağlı has bahçenin gülü bir medya oluşturulurken öte yandan da yargının hızla siyasileştirilmesiyle birlikte rejimin bir başka denge öğesi daha etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır. Son günlerde, tanık olduğumuz olaylar, bu girişimin parçalarıdır. Girişimin Anayasa Mahkemesi’yle ilgili bölümü başkanlık seçiminde başarıyla yürütülmüştür. Şimdi boş kadroların yandaşlarla doldurulması yöntemiyle yargıç ve savcılar sorunu çözülecek, sonra da sivil anayasa kisvesi altında getirilecek AKP anayasası ile Yargıtay ve Danıştay halledilecek, Anayasa Mahkemesi daha da denetlenebilir hale sokulacaktır. YÖK aracılığıyla üniversitelerin denetlenmesi bir sonraki aşamadır. Onu izleyecek adım hiç kuşkusuz ki, TSK ile ilgili icraat olacaktır. Bu arada AKP’nin terör karşısındaki kararsız tutumunun kamuoyunda uyandırdığı tepki, ABD’nin tehlikeyi fark ederek görüntüyü değiştirecek adımlar atmasıyla hafifletilmiş, hatta tam tersi bir izlenim yaratılmıştır. Şu anda manzarayı umumiye budur, Şimdi bu görüntüye bakarak 64 kattan hızla zemine çakılmaya doğru giden bir kişinin, bulunduğu noktaya bakarak “Oh çok şükür henüz 14. kattayım, daha vaktim var” kabilinden budala iyimserliğine kapılmamak gerek. Rejimin beton zemine çakılmaya doğru hızla seyrettiğini görmek zorundayız. ‘Parti devleti yaratıyorlar’ Atilla Kart ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, iktidarın “parti devleti yaratma, sivil kleptokrasiyi (rüşvete, hırsızlığa dayalı yönetim) kurumsallaştırma adımları attığını” vurgularken “Parti devleti yapılanması medyada da sürüyor, parti devletinin sunuşu basın yoluyla oluyor” dedi. Kart, ayrıca Sabahatv satış sürecinin “hükümetin yönlendirmesiyle organize edildiğini, bu sürecin çok iyi izlenmesi gerektiğini” bildirdi. CHP lideri Deniz Baykal, son grup toplantısında medya yapılanması ve manşetleri eleştiren sert açıklamalar yaparken, diğer parti sözcüleri de ben ? CHP lideri Deniz Baykal, medya yapılanması ve manşetleri eleştiren sert açıklamalar yaparken, Atilla Kart da, “Parti devleti yapılanması medyada da sürüyor, parti devletinin sunuşu basın yoluyla oluyor” dedi. zer görüşler dile getirdi. CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, AKP’nin “alternatif bir devlet yaratma hedefi” açısından medyanın önemine dikkat çekti. lanmayı gerçekleştirdiler, parti devleti yapılanmasının altyapısını ustalıkla, maharetle ve kararlılıkla ören bir politik yapı, bir anlayış ve kadro var. Bu yapılanmayı sadece laiklik, türban gibi kavramların etrafında sınırlamak doğru değil. Bunları aşan bir yapılanma var. 12 Eylül’ün yapamadığını, başaramadığını bu kadro başarıyor, başarmak amacında. Bir de bütün bunların üstüne Zaman, Yeni Şafak, Bugün, Star, Vakit, Tür kiye gazetelerini; Fox TV, TGRT ve Kanal 24’ü de ekleyin. Parti devleti yapılanmasını medyada sürdürüyorlar. Hükümeti başarılı gösterme anlayışı içindeler. Parti devletinin sunuşu basın ayağıyla oluyor. Basın yapılanmasını bu fotoğrafın bir devamı olarak görmek gerekir” diye konuştu. ‘Muhalefet edemiyorlar’ Kart, iktidara yakın medya organları dışında Doğan Grubu organlarında da ciddi bir muhalefetten söz edilemeyeceğini vurgularken “Orada gerçekten demokrasiye destek veren yazarlar, çalışanlar var onları tenzih ediyorum ama sonuçta basının yapılanmasından kaynaklanan sebeplerle o grubun ciddi bir muhalefetinden söz edemezsiniz, münferit muhalefetler var. Böyle bir yapı içinde Türkiye’de parti devleti süreci hız kazanıyor ve kurumsallaşma sürecine giriyor” dedi. Sabahatv satış sürecinin çok yakından izlenmesi, özel olarak sorgulanması gereği üzerinde de duran Kart, “Çok ciddi soru işaretleri var. Doğrudan hükümetin yönlendirmesiyle, organizesiyle gelişen bir süreç söz konusu. TMSF’nin özel bir konumu var. Üst kurullar içinde hükümet nezdinde çok özel bir yeri olan üst kurul, diğer üst kurullara göre hükümetle daha yakın organik ilişki içinde olma özelliği var. Bu yapı bile hükümeti tatmin etmiyor, üst mali kurul çalışması yürütüyorlar. Bu yeni bir kadro süreci demek, ‘Müdahalemiz yetmiyor’ diyorlar. Bütün bunları koordine edecek, yukarıdan denetleyecek, yeni bir üst mali kurul yapılanması için çalışılıyor” dedi. ‘Parti memuru’ CHP milletvekili Kart, “Bu da en başta ‘devlet memuru kamu görevlisi’ kavramı yerine ‘parti memuru’ kavramının yerleşmesiyle sağlanabilir. Bürokraside bu çekirdek yapı AKP, GEÇEN İKTİDARI DÖNEMİNDE TANIDIĞI HAKLARI SEÇİLDİKTEN SONRA GERİ ALDI Engelliye destek seçime kadarmış ZEYNEP ŞAHİN ANKARA AKP, geçen iktidarı döneminde engelli öğrencilere tanıdığı hakları, yeniden seçildikten kısa bir süre sonra ellerinden aldı. Destek eğitimi almak için “özel özel eğitim kurumlarına” giden öğrencilerin masrafını karşılamama kararı alan AKP, “sürekli özrü bulunduğu” raporuna sahip olanlara da eğer raporu 2006 Haziran öncesine aitse, yeni yıldan itibaren ödeme yapmayacak. AKP hükümeti, kendi yaptığı düzenlemeyle engelli öğrencilerin eğitimine sağladığı desteği yine kendi yaptığı düzenlemeyle kaldırdı. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan “Rehberlik Araştırma Merkezleri ve Özel Eğitim Giderlerinin Karşılanması Genelgesi”yle, engelli öğrencilerin devlet desteğinden yararlanmasını neredeyse olanaksız kılacak bir düzenleme yapıldı. Masraflar karşılanmayacak Buna göre, resmi ya da özel kuruluşlarda özel eğitim alan engelli öğrencilerin, özel eğitim kurumlarından destek eğitimi almaları halinde masrafları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanmayacak. Yani engelli öğrenci, sadece okulda aldığı eğitimle yetinmek zorunda kalacak, destek eğitimi almak için özel özel eğitim kuruluşlarına gidemeyecek. Bakanlık sadece birden fazla engeli bulunan çocukların, bulunduğu okulda hangi engel türüne ilişkin eğitim alıyorsa diğer enge liyle ilgili özel özel eğitim kurumlarından bireysel destek eğitimi alması halinde masraflarını karşılayacak. Bu durumda ise öğrencinin destek eğitimine ihtiyaç duyduğunun Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu’nca gerekli görülmesi ve rapor düzenlenmesi gerekecek. MEB rapor alındığı takdirde giderin yine tamamını karşılamayacak, sadece 6 seanslık kısmını üstlenecek. Öte yandan, “sürekli özrü bulunduğuna dair sağlık kurulu raporu”nu 1 Haziran 2006’dan önce alanlara, 31 Aralık 2007’den sonra ödeme yapılmayacak. Bu gruptaki öğrencilerin devlet desteğinden yararlanabilmesi için rehberlik araştırma merkezlerine başvurması ve Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu’ndan rapor alması gerekecek. asirmen?cumhuriyet.com.tr Yayın hayatına bu ay başlayan Taraf gazetesi, önceki gün manşetine AKP’yle ilgili “Parttime demokrat” başlığını atmıştı. AKP, parttime demokrat sayılacak kadar demokrat mı, çok tartışılır. Taraf gazetesi bu başlığı DTP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili AKP’nin tutarsızlığına dikkat çekmek için kullanmıştı. MHP son dönemde “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı suçlar”dan hakkında soruşturma açılan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının öncelikle kaldırılmasını önerdi. AKP yöneticileri de bunun bir “linç” olacağını belirterek destek vermeyeceklerini belirttiler. “Devlete karşı suçlar” maddesini 12 Eylül mağdurları iyi bilirler. Şimdi yürürlükte olmayan, ancak geçmişte solcuları, demokratları yargılamak için kullanılan iki ünlü madde vardı: TCK 141 ve 142. maddeler. “Bir sosyal sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerindeki tahakkümünü kurmak amacıyla örgüt kurmak” ve “pro ‘Parttime Demokrat’ paganda yapmak” şeklindeki bu maddeler de “devlete karşı suçlar kapsamı” içindeydi. Bu maddelerden “mahkum” edilenler yanıyordu. Örneğin Sarı Basın kartınız varsa iptal ediliyor bir daha ömür boyu gazeteci sayılmıyordunuz. Pasaport almanız mümkün değildi. Herhangi bir devlet işinde çalışmanız söz konusu olamazdı. Buna benzer birçok engelle karşılaşıyordunuz. Bir kitap çevirmiş olmak bile 142. maddeden 7.5 yıl hapis cezası almanıza yetiyordu. ??? Bu nedenle “devlete karşı suçlar” her zaman sorunludur. Şimdi Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi örneğin bunun içine girmiyor mu? Şimdi “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı suçlar” maddesiyle yeni bir durum yaratılmıştır. AKP yöneticileri, önce karşı çıktıkları ve “linç olur” dedikleri uygulamadan bir süre sonra yana olduklarını açıkladılar. Daha önce Susurluk çetesi yargılamasından Mehmet Ağar’a dokunulmamıştı. Onun hakkında milletvekili olduğu sürece herhangi bir işlem yapılmamıştı. Şimdi üç DTP milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili dosyalara ilişkin fezlekeler bulunuyor. Nedir bunlar: Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk hakkında, DTP eşbaşkanlarıyken yayımladıkları “8 Mart Kadınlar Günü” bildirisinde Kürtçe barış çağrısı yapmak iddiasıyla soruşturma açılmış durumda. Bu fezlekeler Meclis’in önüne geldiği zaman AKP’liler bu durumda dokunulmazlığın kaldırılmasına evet diyecekler. Hakkâri milletvekili Naim Geylani seçim döneminde Kürtçe propaganda yaptığı, Tunceli milletvekili Şerafettin Halis Tunceli için Dersim nitelemesinde bulunduğu için yargılanabilecekler. ??? Türkiye yarıdemokrat bir ülke, bu bir gerçek. Daha doğrusu yeri geldiğinde demokrat, ihtiyaç halinde demokrat, diğer zamanlarda ise otoriter anlayışın yön verdiği bir ülke. Bu ülkenin partileri de ne kadar demokrasiden söz etseler de bu kültürün bir parçası olarak bir adım öteye gidince gerçek tutumlarıyla ve anlayışlarıyla sırıtıyorlar. Çok alıştığımız bazı tümceler var, onları burada tekrarlamak istiyorum: “Biz Avrupa Birliği istediği için değil, ülkemiz ve halkımız layık olduğu için demokratik değişiklikleri yapacağız. Bizim için AB kriterleri değil Ankara kriterleri vardır.” Sizce inandırıcı mı? DTP’nin söylediklerini beğenmeyebilirsiniz. DTP’li milletvekillerinin söylediklerine kızabilirsiniz. Bir milletvekilini sırf düşündüklerini söylediği için hapisha neye yollarsanız, o ülkenin demokratik bir ülke olduğunu iddia etmeniz çok zorlaşır. Seçimde anadili olan Kürtçe propaganda yapan bir milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırmak ne anlama gelir? ??? Demokrasi, beğenmediğimiz, bizi rahatsız eden fikirlerin de söylenebildiği rejimin adıdır. Çoğunluğun, yöneticilerin hoşlanmadığı, onları kızdıran değerlendirmeler yapılabildiği bir ülkeye demokratik bir ülke denir. AKP, artık bir karara varmalıdır: Bu ülkenin özgür bir ülke olmasından yana mı? Düşünce özgürlüğünü içine sindirecek bir olgunluğa erişti mi? Hâlâ Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesini değiştirmekte zorluk çeken bir hükümetin demokrasi, özgürlükler konusundaki tutumuna nasıl güvenilir? “Parttime demokrasi” bile bir şeydir. Türkiye’de bu kadarına bile ulaşabilsek mutlu olacağız… DP’de Cindoruk formülü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genel seçimlerin ardından kendini toparlayamayan DP, içine düştüğü krizi Hüsamettin Cindoruk’la aşmaya çalışacak. DP Genel İdare Kurulu’nda (GİK) muhaliflerin çoğunluğu ele geçirmesi üzerine 4 Aralık’ta genel başkanlıktan istifa kararı alan Mehmet Ağar, Cindoruk’a genel başkanlık önerisi götürdü. Muhaliflerin de destek vermesi üzerine Cindoruk, “GİK’ten karar çıkarılması” koşuluyla öneriyi kabul etti. Uzlaşılan formüle göre, 7 Ocak’ta olağanüstü kongreyle genel başkanlığa getirilmesi planlanan Cindoruk, partiyi mayıstaki olağan kongreye taşıyacak. Bu zor dönemde kendisine bir görev düşerse kaçmayacağını belirten Cindoruk, gelişmeleri doğrulayarak şunları söyledi: “Bu önerinin hayata geçmesi için alınması gerekli resmi kararların GİK’ten çıkması lazım. GİK’te tüm bunlar konuşulacak. Zannediyorum kendi aralarında konuşacaklar. Kararı onlar verecekler” dedi. CUMHURİYET 04 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear