26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 KASIM 2007 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi, Gülen Kürsüsü için Katolik Üniversitesi’ne 500 bin dolar bağışladı 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Giderler ‘cemaatten’ BAHADIR SELİM DİLEK Geciktirilmenin Bedeli Genelkurmay Başkanlığı’nın TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nde yapılan değişikliğin “emekli askerlere konuşma yasağı getirilmesi” olarak yorumlanmasına tepkisi, bu konudaki tartışmaların üstüne adeta ışıldak tutuyor. Genelde resmi kaynaklardan yapılan düzeltme açıklamaları, minareye yeni kılıflar aramaya yönelik olarak algılanır. Ama TSK’nin internet sitesinde önceki gün yapılan söz konusu açıklamada, söylenilmiş olanların böyle bir niyete dayanmadığının çok önemli bir kanıtı, değişikliğin nisan ayında yapılmış olduğunun altının çizilmiş olması. Nisan ayında, ne Dağlıca baskını olmuş ne de Gabar’daki son çatışma. Dolayısıyla da, durumdan vazife çıkararak, emekli askerlere konuşma yasağı getirildiği yolundaki yorumlar ve ahkâmlar da askıda kalmış oluyor. Ama o açıklama, sivil ya da asker bürokrasisinin önemli bir tembelliğini de öne çıkarıyor: Son tartışmalara neden olan İç Hizmet Yönetmeliği’ndeki değişiklik haberi, 17 Kasım günlü ve 26703 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıyor. Dolayısıyla, medyadaki tartışmalarla KKTC Günü nedeni ile Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ’un bu tartışmaları da içine alan sitemleri de örtüşünce, emekli generallere orduevlerinin kapatılmasını konu olarak irdeleyen kara mizah ağırlıklı yorumların sahiplerinin gözleri, Milli Savunma Bakanlığı ile Başbakanlık üzerinde odaklanıyor. ANKARA Fethullah Gülen cemaatinin, Avustralya’daki en önemli yapılanması olarak bilinen Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi’nin, Melbourne’de 23 Kasım’da resmi açılışı yapılacak Gülen Kürsüsü’nün “giderlerinin karşılanması” için, Avustralya Katolik Üniversitesi’ne (ACU) yarım milyon dolar verdiği ortaya çıktı. Üniversite de kürsünün başına “İsrailiyat” uzmanı bir Türk ilahiyatçı olan Doç. Dr. İsmail Albayrak’ı getirdi. Edinilen bilgilere göre Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi ile ACU arasındaki anlaşmaya göre 500 bin dolar tutarındaki meblağ sadece ilk yıl için geçerli olacak. ACU ile Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi her yıl Gülen Kürsüsü için ödenecek miktarın ayrıca belirlenmesi yönünde karara vardı. ACU ile Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi arasında, Gülen Kürsüsü kurulması için temaslar 2006’da başladı. Melbourne’de 7 Aralık 2006 tarihinde yapılan ve üniversite rektörü Prof. Dr. Raymond Canning’in başkanlık ettiği toplantıda, Gülen hareketi ve Papa 16. Benedikt’in Tür Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi’nin, Gülen Kürsüsü’nün “giderlerinin karşılanması” için, Avustralya Katolik Üniversitesi’ne (ACU) yarım milyon dolar verdiği ortaya çıktı. kiye ziyaretinde verdiği mesajlar üzerinde duruldu. Gülen Kürsüsü’nün açılışına giden süreç de başlamış oldu. Varılan mutabakat uyarınca kürsünün 23 Kasım 2007’de, geniş katılımlı bir törenle açılması yönünde görüş birliğine varıldı. Fethullah Gülen cemaati, geçen sene de “modern İslam” üzerine araştırmalar yapması için “Hartford Seminary” isimli ABD’deki bir papaz ve misyoner okuluna 2 milyon dolarlık bağış yapmıştı. Okul daha sonra bu bağışı resmi bir açıklamayla duyurmuştu. Bu bağışın, Gülen cemaati adına, cemaat temsilcilerinden Ali Bayram tarafından yapıldığı bildirilen yazılı açıklamada, bu parayla okulda bir Modern İslam Kürsüsü açılacağı ve kürsü başkanına da “Çağdaş İslami Araştırmalar Profesörü” unvanı verileceği ifade edilmişti. Bağışı Gülen cemaati adına yapan Ali Bayram ise “Birçok talihsiz sebepten İslam yanlış anlaşıldı. Yaşanan tartışmalarda, tarafsız akademik bilgi eksikliği göze çarpıyor. Umuyoruz kurulacak kürsü gerek ABD`de gerek dünyada ihtiyacı karşılar” demişti. ABD ödüllü merkez Öte yandan, ABD’nin Canberra Büyükelçiliği’nin de Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi’ne, “yüksek düzeyli katılımların olduğu iftar yemekleri” nedeniyle dinler ararası diyaloğa katkısından dolayı 2004 Aralık’ında “barış ödülü” verildiği ortaya çıktı. Ayrıca, Avustralya Kültürlerarası Diyalog Merkezi, doğumunun 800. yılı nedeniyle ilan edilen “Mevlana Yılı” çerçevesinde Avustralya’ya giden Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu semazenlerinin gösterisini de Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Sydney Türk Başkonsolosluğu ile birlikte organize etti. İsrailiyat uzmanı başkan... ACU, Gülen Kürsüsü’nün başına geçecek isim olarak, “İsrailiyat ve Saidi Nursi” hakkında yaptığı çalışmalar ile bilinen Sakarya Üniversitesi’nden Doç. Dr İsmail Albayrak’ı seçti. Albayrak’ın “Klasik Modernizmde Kuran’a Yaklaşımlar” başlıklık bir kitabı da bulunuyor. Yedi aylık bekleme Genelkurmay Başkanlığı’nın düzenlediği bir yönetmelik değişikliğinin yürürlüğe girebilmesi için, Milli Savunma Bakanlığı’nın, sorunun aslına dokunmadan aracılık yapması gerekiyor. Tıpkı Silahlı Kuvvetler’in araç, gereç gibi akçalı konularında bu bakanlığın, askerin dışa açılan penceresi işlevini görmesi gibi. 2007 günü MSB’ye bir değişiklik taslağı halinde gönderildiği bildirilen yönetmelik değişikliğinin, son “olur” onayını alması için tam 7 ay bekletilmesi inanılır gibi değil. Tabii bu yedi aylık gecikmenin Milli Savunma Bakanlığı’nda mı oluştuğu, yoksa TSK İç Hizmet Yönetmeliği’nin, Resmi Gazete sayfaları ile tanışması için Başbakanlık Neşriyat ve Müdevvenat Dairesi’nde mi sıra beklediğini, ancak ilgililerin yapacağı açıklamalarla öğrenebileceğiz. Sivil ya da askeri bürokrasimizin hangisinin bu yedi aylık gecikmede parmağı var sorusunun yanıtını ararken, Silahlı Kuvvetler’in medyaya sürekli bilgi akımını sağlayacak bir “sözcü”lük oluşturmayışını da eleştirmek gerekiyor. Bugün için bu görev, kurumun internet sitesinde yer alan açıklamalar ile sağlanmak isteniliyor. Sadece, 1952 yılında askerlik görevini Milli Savunma Bakanlığı Temsil Bürosu adlı kuruluşun ikinci yılında ve temsil subayı olarak yapmış birisi olarak değil; 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında da basından sorumlu ve hükümet sözcülüğünü de üstlenmiş bakan olarak, “sözcü”lük oluşumunun askerle kamuoyu arasında çok sağlıklı bir iletişim hattını gerçekleştireceğine inanıyorum. Ancak bu ağır görevi birkaç yılda bir görev yeri değişecek bir muvazzaf subay değil; medyada deneyimi kadar etik değerlere bağlılığı ile de tanınmış ve doğrudan Genelkurmay İkinci Başkanı’na bağlı profesyonel bir gazeteci ya da bir iletişim uzmanı üstlenmeli; büroda silah altına alınmış medya mensupları da görev yapmalıdır. PROF. DR. OKTAY UYGUN ‘Diyanet tarikatların eline geçti’ BERİV AN TAPAN Doç. Dr. Filiz, başörtüsünün Bedevi Arapların kadına duyduğu hınçtan kaynaklandığını belirterek “Haydi onlar bu hıncı yaşıyorlar. Biz niye yaşayalım” dedi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Oktay Uygun, Diyanet’in kuruluş amacından saptığını ve kaldırılması gerektiğini savunarak “Diyanet, artık laiklik ilkesinin koruyucusu, güvencesi değil, tam tersi irticai örgütlenmelerin, Cemalettin Kaplan gibi isimlerin çıktığı bir kurum haline geldi. Belli camiler belli tarikatların eline geçti” dedi. Prof. Oktay Uygun, türban sorunundan önce imam hatip okullarının tartışılması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “İmam hatipler, kurgulanışları bakımından Öğretim Birliği Yasası’na aykırı. Bu okullarda okuyan kız öğrenciler de genelde imam hatiplik yapmadıklarından sorunu ‘türban sorunu’ değil ‘imam hatip sorunu’ olarak görmeliyiz. İmam hatiplerden çıktığında ‘Her türlü mesleği yapabilirsin’ deniyor. Oysa üniversite kapısından çevriliyorlar. Bu okulların işlevi yeniden tartışılmalı.” de eden Uygun, sorunun çözümüne ilişkin şu öneride bulundu: Diyanet’in misyonu tersine döndü “Diyanet, taşra teşkilatlarında da irticai faaliyetlere karışmış kişileri önleyemedi. Oysa Diyanetin bir görevi de böyle oluşumların önüne geçmek, toplumdaki irticai faaliyetlere de ‘dur’ diyebilmektir. Başkanlığın bazı mensupları devletin gücünü kullanarak din devletine giden süreçte katkıda bulundu. Birçok insan Diyanet yerine farklı tarikat liderlerinin otoritesini tanıyor. Devlet artık din hizmetlerinden elini çekmeli, din topluma bırakılmalı.” Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2008 bütçe tartışmaları sırasında Alevilerin taleplerinin gündeme gelmesi üzerine yaşanan tartışmalara ilişkin ise şu görüşü dile getirdi: “Şu anda din dersinde yalnızca Sunni İslam öğretisi sunuluyor. Ancak dini farklı olan veya başka tercihleri olan tüm kesimden bunun vergisi alınıyor.” Doç. Dr. Filiz, dinci dayatmanın ‘mahalle baskısı’ olarak açıklanamayacağını vurguladı Faks: 0 216 302 82 08 obirgit?ekolay.net ‘Bunun adı mikrofaşizm’ OLCAY AKDENİZ MİLLİ PİYANGO ÇEKİLDİ 1 Milyon YTL: 094555 250 Bin YTL: 244012 50 Bin YTL: 536210 1000 YTL: 017508 063570 065983 203782 220640 246023 260652 313106 425045 428275 500 YTL: 014113 018457 022097 028136 031010 033594 034819 037090 042728 044006 059599 059991 063140 071313 089350 091054 092578 093693 095300 098623 099638 107986 109051 109147 114015 116693 117066 118269 123882 125452 136124 143511 152930 158787 160857 162991 175640 180735 182059 186159 197984 201230 208222 211509 213691 219123 225661 228872 229291 235076 241433 265699 272021 290728 291638 293487 294313 296750 305495 309542 310587 316940 317869 321897 322955 349467 360112 360172 368066 382540 391563 394368 395626 397267 399601 414253 425955 434051 440049 440250 462034 463689 478376 479331 487492 496037 508520 520969 523811 524128 539812 540110 541218 549428 555955 558526 558882 561965 581721 585046 400 YTL: 001381 003208 007375 007925 020858 026076 031921 035166 065164 065640 074573 074597 101295 111246 111814 113078 126707 134216 135302 135760 181736 186259 186520 195620 196544 204428 211123 214151 219629 223333 234126 239151 239990 241201 245620 256474 261449 262882 268853 275489 275699 276932 279200 287927 294603 297155 299376 313291 322994 324855 325065 327090 335548 346200 360189 363182 367901 371186 379759 383672 384615 395135 402782 402882 418174 419913 426990 427749 434909 435133 439971 440342 445880 451661 455580 459076 463006 471804 477052 481479 485502 489852 507467 509120 516095 518794 520417 530905 531414 533740 537018 541135 554573 562165 569366 575953 583837 585914 593901 596892 300 YTL: 001614 001829 004014 005743 012396 016111 022356 038947 041570 045091 046826 050133 051724 059495 070394 077270 089178 092267 096241 102969 135609 139221 145758 151203 152230 155843 164571 166062 170804 171003 180038 189381 195232 200528 201232 203294 210486 210787 215122 218241 227561 229694 239906 242391 247611 257717 269134 270343 276311 281109 281654 289473 289707 295364 295871 297780 300128 304584 307769 311033 320082 321010 332887 333546 336598 348852 352426 356592 400828 401161 402506 405916 411571 412907 417702 421728 442232 443765 450204 454420 467541 468579 476310 500332 502509 519019 519500 525427 528910 542043 542372 545368 552211 552464 553594 566898 583325 586831 590632 592646 100 YTL: 01495 01641 05942 06303 08463 09514 12047 12707 17801 19219 20103 20456 21230 25184 27400 27447 38351 42760 61784 69361 73382 74042 81830 83829 88404 89919 91656 91670 93163 99173 50 YTL: 0002 0574 1404 1792 2188 2747 2870 2992 4022 4145 4236 4975 5456 6817 7952 8333 8437 8595 9863 9995 30 YTL: 186 192 241 273 338 362 390 415 652 808 814 825 20 YTL: 01 21 30 52 64 Amorti: 1 ve 6 MİLAS Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şahin Filiz, Türkiye’de son zamanlarda giderek artan dinci dayatmaları, “mahalle baskısı” olarak açıklamanın çok hafif kalacağını belirterek yaşananların “mikrofaşizm” olduğunu söyledi. Başörtüsünün Bedevi Arapların kadına duyduğu hınçtan kaynaklandığını belirten Filiz, “Haydi onlar bu hıncı yaşıyorlar. Biz niye yaşayalım” dedi. Milas’taki gazetemiz okurlarının (CUMOK) düzenlediği “Türban ve Mikrofaşizm” konulu söyleşiye katılan Filiz, kadınların başörtüsü takma sürecini çeşitli dinlerden örnekler vererek karşılaştırdı. Osmanlı kaynaklarında kadınların “hür olanlar ve cariyeler” diye ikiye ayrıldığını belirten Doç. Dr. Filiz, “Bu kaynaklara göre Osmanlılar’da cariyelerin hiçbir hakkı yoktur. Hatta başlarını örtme hakkı bile yoktur” dedi. Kendisinin de imam hatip lisesi mezunu olduğunu ve bugün “Başörtüsü farzdır” diyenlerin bunu Kuran’daki ayetlere dayandıramadıklarını anlatan Filiz, “Bugün başörtüsü diye söyleyenler çarşaf diyemedikleri için başörtüsü diyorlar. Yarın kendilerinde o gücü bulduklarında çarşaf diyecekler ve kadınların çarşafa bürünmesini isteyecekler” diye konuştu. İslamiyet’le ilgili klasik eserlerde 76 büyük günahtan söz edildiğini bildiren Filiz, “Ancak bu 76 günah arasında hiçbir şekilde başörtüsü örtmemek gibi bir günahtan söz edilmiyor. Namaz kılarken kadınların başlarını örtmelerinin de hiçbir dayanağı yok. Bu tamamen sonradan uydurulmuş bir şey” dedi. dine karşı olmakmış gibi anlatılıyor. Bu durumun simgesi de türbandır. Bu tür girişimler sonrasında başörtüsü eşittir din noktasına getirilmiştir. Türban bir sembol fetişizminden başka bir şey değildir.” Ilımlı İslam ve ABD emperyalizmi Filiz , ABD emperyalizmine ve AB’ye karşı olduğunu, “Ilımlı İslam” kavramının ABD emperyalizminin ürünü olduğuna dikkat çekti. “Mikrofaşizm” kavramını simgeleyen etmenleri, “içte şeriat, dışta teslimiyet, vakıf yurtları, evlerde abiabla örgütlenmesi, mahalle ağabeyleri, mahalle ablaları, apartmanlarda apartman temsilcileri” biçiminde sıralayan Filiz şöyle devam etti: “Bu örgütlenme biçimiyle uygulanan politika, kendilerinden olmayan herkesi ötekileştirme politikasıdır. Bu politikanın ‘mahalle baskısı’ olarak adlandırılması çok hafif kalmaktadır. Bu durumu tam karşılayan ifade, mikrofaşizmdir. Bunun da simgesi türbandır.” ‘Din siyasallaştırılıyor’ Dinin siyasallaştırılması sürecinin yaşandığını da belirten Filiz şöyle konuştu: “Türban söylemiyle birlikte din siyasallaştırılmıştır. Bu birinci aşamaydı. Şimdi ikinci aşamaya geçildi ve siyaset dinselleşmeye başladı. Günümüzde şu partiye karşı olmak 28 Şubat süreci 28 Şubat sürecinin ardından birçok üniversite yöneticisinin değiştirildiğini, ancak kadrolarının aynı tutulduğunu belirterek “Özellikle Anadolu’daki üniversiteler tehlike altında. O kadrolar üniversiteleri kontrolleri altına almaya çalışıyor” diyen Uygun, türban konusunda genel bir yasak alınmasının nedenini ise şöyle açıkladı: “Okul yöneticilerinin hepsi laiklik ilkesini benimseyen kişilerden oluşuyor olsaydı Fransa’da olduğu gibi bu sorunun çözümü okul yöneticilerine bırakılabilirdi. Ancak buna prim veren bazı yöneticilere güvenilemediği için genel bir yasak konuldu.” Diyanet’in, bazı camilerin tarikatların eline geçmesini önleyemediğini ifa Türban yabancı basında ABD’nin ABC televizyonu Türkiye’nin hem tesettür hem de iç çamaşırı modasını haber yaptı. Televizyon, Tekbir Giyim’in sahibi Karaduman ve Ten şirketinin sahibi Orhan’ın açıklamalarına da yer verdi ANKARA (ANKA) ABD’nin önde gelen televizyon kanallarından ABC, Türkiye’nin hem tesettür hem de iç çamaşırı modasını haber yaptı. Televizyon, Tekbir Giyim’in sahibi Mustafa Karaduman ile “İç çamaşırı kralı” olarak ilan ettiği Ten şirketinin sahibi Deha Orhan’ın açıklamalarına da yer verdi. Haberde “Dünyadaki Müslümanlar için başörtüsü takmak dinsel bir tutum ama aynı zamanda Türk işadamı Mustafa Karaduman’a göre büyük para” denildi. ABC, Karaduman’ın başarısının sırrını İslami kıyafetleri modaya uygun şekilde tasarlamak olduğunu belirtirken Karaduman’ın tasarımlarında Kuran’ı klavuz olarak aldığını söylediğini aktardı. Karaduman ABC’ye yaptığı açıklamada, “Giysi kolları boyları bileğe kadar olmalı, şeffaf olmamalı ve vücut hatlarını göstermemeli” diye konuştu. Kadınların başörtüsü takması mecburiyeti bulunduğunu ifade eden Karaduman, “Benim misyonum, mümkün olan çok sayıda kadının başını örtmesini sağlamaktır ve ben bunu sopa ile değil tasarımla yapıyorum” dedi. İstanbul Tekbir mağazasını ziyaret eden ABC televizyonu muhabiri Ben Barnier, mağazadaki kadınların Tekbir tarafından satılan giysilere bayıldıklarına dikkat çekti. Zümrüt isimli bir bayanın “İslami kıyafetlerle rahat ve güzel hissediyorum” dediğini belirtti. ABC, haberinde “Türklerin yüzde 99’u Müslümandır” dedikten sonra ülkede radikallerin etkinlik kazandığını öne sürdü. Buna karşın ABC, Türkiye’nin laik bir ülke olmayı sürdürdüğünü belirterek devlet dairelerine ve okullara türbanla girmenin yasak olduğunu söyledi. ürün ürettiklerini söylediğinin belirtildiği haberde, “Ten şirketi sahibinin Türkiye’de çok modern iç çamaşırı satmanın zor olmadığını ve açık iç çamaşırı ürettiği için hiç tehdit almadıklarını anlattığı” ifade edildi. Hem modern hem de geleneksel insanların iç çamaşırına ihtiyacı olduğunu söyleyen Orhan, “Bu bir ihtiyaçtır ve bunu karşılamalıyız” şeklinde konuştu. Son dönemde modernler ve radikaller arasındaki gerilimin arttığını da anlatan Orhan, “Kimse bizi camiye gitmeye zorlamıyor, hiç kimse bize her gün dua etmemiz gerektiğini söylemiyor. Türkiye modern değil ancak geleneksel de değil” diye konuştu. Deha Orhan’ın portresi ABC’nin haberinde ayrıca, babasından milyonlarca dolar değerinde miras kalan Ten markasının sahibi Deha Orhan’ın da portresi çizildi. Orhan, bütün giysileri Türkiye’de ürettiklerini belirtirken “Sadece tayt ve çorapları İtalya’dan getiriyoruz” dedi. Orhan’ın klasik, genç ve seksi olmak üzere 3 tarzda CUMHURİYET 07 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear