24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 KASIM 2007 CUMARTESİ 14 KOBİ İSO’dan yeni eğitim programı İstanbul Sanayi Odası, KOBİ’ler için “Yeni İş Geliştirme Eğitim Programı” düzenliyor. Eğitim programının amacı, günümüzün küresel pazar koşullarında yeni iş geliştirerek rekabetçi ve sürdürülebilir olmak isteyen girişimcilere ve firmalara uygulamalı olarak yol göstermek. Eğitim programının hedef kitlesi, yeni iş geliştirmek ya da yeni sektörlere girmek isteyen girişimci sanayiciler, firma sahipleri, üst düzey yöneticiler, profesyoneller, iş geliştirme sorumluları, stratejik planlama sorumluları ve çalışanlarıdır. 58 Aralık 2007 tarihleri arasında TÜSSİDE Gebze Eğitim tesislerinde 4 tam gün konaklamalı olarak yapılacak eğitim programının kontenjanı 25 kişi. Kayıtlar 3 Aralık Pazartesi akşamına kadar sürecek. Katılmak isteyenler (www.iso.org.tr/egitim/yig) veya T: (212) 252 29 00 / 313, eposta: kobi@iso.org.tr adresine başvurabilirler. G üncel İlk organik battaniye Uşak’tan Hiçbir kimyasal madde kullanılmadan organik pamukla üretilen ilk organik battaniye, 2008 yılında piyasaya sunulacak. Bebekler için üretilen battaniyelerin, ilk etapta yurtdışında pazarlanması planlanıyor. Uşak’ta faaliyet gösteren Sesli Tekstil’in Genel Müdürü Mehmet Sesli, “Tarımla eş güdümlü çalışan ev tekstilinde çeşitli organik ürünler elde ediliyor. Sesli Tekstil olarak organik battaniye üretmeye karar verdik. Denizli’de de organik nevresim yapan firmaların olduğunu öğrendik. Şu ana kadar piyasada kimsenin organik battaniye kullanmadığını biliyoruz. Bebekler için üretilen organik battaniyeyi, Ocak 2008’den itibaren piyasaya sunacağız. İlk etapta yurtdışına pazarlamayı düşünüyoruz’’ dedi. Sesli Tekstil’in üretiminin yüzde 60’ını ihraç ettiğini kaydeden Genel Müdür Sesli, 2007’nin 10 aylık sürecinde 11 milyon 500 bin dolarlık ihracat yaptıklarını, yıl sonu için 15 milyon doları hedeflediklerini belirtti. Türkiye işlemcisini tasarlıyor Bilişim Sektörü Derneği (TÜBİDER), “Türkiye İşlemcisini Tasarlıyor’’ başlığıyla bir “işlemci birimi’’ tasarım yarışması düzenledi. TÜBİDER Yönetim Kurulu Başkanı Akif Şimşek, Türkiye’nin bilişim teknolojilerini ve yüksek teknolojiyi çok iyi kullanan bir ülke olduğunu belirterek “Ama sadece kullanıcı olmakla istenen artı değeri elde etmek de mümkün olmuyor. Biz üretici de olunabileceğini göstermek istiyoruz’’ dedi. Yarışma “Sanal İşlemci Tasarımı’’, “FPGA ile Fiziksel İşlemci Tasarımı’’ ve “Akademik Yenilikçi Gömülü Sistem Tasarımı’’ kategorilerinde. Yarışmaya 18 yaşından gün almamış lise veya üniversite öğrencisi ya da mezunu olan, herhangi bir teknoloji firmasında çalışan veya stajyer konumunda olmayan kişiler, her boyuttaki teknoloji şirketleri, Türkiye’deki devlet ve vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenler katılabilir. Projeye katılmak için “www.cputurkey.com/registration’’ adresinde yer alan online başvuru formunun eksiksiz olarak doldurulması gerekiyor. SANAYİÜNİVERSİTE İŞBİRLİĞİ ŞART ürkiye, biyoteknoloji alanında bir türlü sıçrama yapamayan bir ülke. Biyoteknoloji yalnızca ilaçla sınırlı değil, temel biyoteknoloji platform teknolojisini kullanan tıbbi cihaz, çevre, enerji, gıda ve tarım gibi birçok alanda varlık gösteriyor. Geçen hafta İlaç ve Kimya Endüstrisi Araştırma ve Geliştirme Vakfı (İKEV) “Türkiye için biyoteknoloji” konferansı düzenledi. Amaç, akademik kuruluşlarla bu alanda faaliyet gösteren KOBİ’leri bir araya getirmek ve biyoteknolojinin kullanılabileceği alanlarda yeni girişimlere önayak olmaktı. Toplantının bilimsel danışmanlığını yapan Doç. Dr. Talat Çiftçi ile bir sohbet gerçekleştirdik. Türkiye’de biyoteknolojinin çeşitli alanlarında 100’e yakın şirketin faaliyet gösterdiğini ancak bunların bir kısmının yalnızca ithalat yapan firmalar olduğunu söyleyen Çiftçi, Türkiye’nin bu alanda gerektiği ilerlemeyi kaydedememesinin nedenini “sanayi uygulamalarıyla akademik çalışmalar ayrı dünyalarda yaşıyorlar. Sanayici de geçmiş enflasyonist dönemden kalma alışkanlıkla sadece kısa vade kârlara odaklanıyor. Bu nedenle bazen sanayici kolayca emlak alanına girmeyi beceriyor. Buna karşılık teknoloji ağırlıklı konularda uzun vadede getiri sağlamak alışkanlığı ve sabrı yok” diye açıklıyor. Biosfer Danışmanlık Ltd. adlı bir şirketin kurucu ortağı olan Çiftçi, “Yerel birtakım stratejik avantajlara dayalı olarak bu yönde bir yol haritası oluşturulması gerekiyor. Burada yapılacak seyler aslında biliniyor. Bu adımları atmaya niyetli bir sanayi olması gerekiyor. Bu niyet varsa aslında TÜBİTAK ve AB 7. Çerçeve Programı ve kamu kaynakları da bu yönde kullanılmaya yeterli diye düşünüyorum” diyor. Türkiye’nin sipariş üzerine sentetik DNA üreten tek biyoteknoloji firması İontek yurtdışına açılmaya hazırlanıyor T Sıra biyoteknoloji ihracatında ULUSAL POLİTİKA OLDU ontek, Türkiye’nin sipariş üzerine sentetik DNA üreten tek firması. Merter’de 270 metrekarelik bir alanda faaliyet gösteren laboratuvar tarzı firmanın 4’ü doktoralı, 3’ü mastırlı, geri kalan 4’ü de üniversite mezunu, toplam 11 çalışanı var. İontek’i Dr. Can Bora Ünal 1996 yılı sonunda kurdu. DNA dizi analizleri de yapan İontek, genetik tabanlı tanı kitleri araştırmageliştirme ve üretiminde de Türkiye’de ilk ve hâlâ tek firma. Ünal 1966, İsveç doğumlu. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Amerika’da Missouri Üniversitesi Moleküler Biyoloji Bölümü’nde mastır yapmış. Sonra dönüp Uludağ Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde doktorasını yaparak farmakoloji felsefesi doktoru unvanını kazanmış... İontek’in kuruluşu ise hayli ilginç. Ünal, üniversitelerde ve hastanelerde kullanılan tanı kitlerinin tümünün ithal olması üzerine “Ben niye bunu Türkiye’de üretmeyeyim ki!” diye düşünüp bu işe soyunmuş. Ünal’ın ABD’de de bir şirketi bulunuyor. Orada morfinin yan etkilerini giderici bir ilaç üzerine çalışıyor. Şirketin Üretim ve ArGe Müdürü Onur Bilenoğlu yılda 60 bin genetik tabanlı tanı kiti ürettiklerini, Türkiye’nin toplam ihtiyacının 150200 bin kit olduğunu, dolayısıyla piyasanın yüzde 30’una hâkim olduklarını söylüyor. Şirketin cirosu yaklaşık 600 bin YTL. Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Biyoloji mezunu olan Bilenoğlu, ihracat sürecinin yeni başladığını, Ortadoğu ülkeleri, Rusya ve Uzakdoğu’dan ciddi ta İ G. Kore atılımı nasıl yaptı? üney Kore’de biyoteknoloji daima ulusal bir politika çerçevesinde yürütülerek desteklendi. BiyoGirişim Birliği Başkanı Doç. Dr. YounHee Choi ile yaptığımız söyleşide “Eğitimden araştırma enstitüleri ile sanayi işbirliğine, hatta ilk risk sermayesi şirketlerinin kurulmasına kadar her şey bir strateji doğrultusunda geliştirildi. Kore’nin biyo endüstri vizyonu; 2003’te hükümetin toplam ArGe harcamalarının içinde yüzde 5 olan biyoteknoloji payını 2010 yılına kadar yüzde 20’ye çıkarmak” diye anlattı. Choi, ülkelerinde 43 milyon nüfuslu 700 şirketin biyoteknoloji alanında faaliyet gösterdiğini, bunların 600’ünün KOBİ niteliğinde olduğunu vurgulayarak “Biyoteknoloji konusunda ülkeyi 3 bölgeye ayırdık ve toplam 16 küme oluşturduk. Şirketlerin geliştirdikleri ürünlerin patentlerini almaları için yakından destek veriyoruz. Ayrıca küçük şirketlerin en önemli sorunları finans kaynağı olduğunu bildiğimiz için risk sermayesi şirketlerine teşvikler verdik” diyor. G lep olduğunu belirtiyor. Bilenoğlu’na göre Türkiye’de biyoteknolojinin gelişmesi için öncelikle bir politika oluşturulması gerekiyor. “Bırakın politika oluşturmayı, işleri bile zorlaştırdılar” diyen Bilenoğlu, “2005 yılının sonuna kadar tüm tanı kitlerinin CE belgeli olması gerekiyordu. Ancak Türkiye’de o dönemde CE akreditasyonunu verecek bir kurum hâlâ yoktu. Öyle zorluklarla alabildik ki CE belgesini” diye anlatıyor. ÖDÜLÜ BİLE VAR İ ontek, Sağlık Bakanlığı hastanelerinin açtıkları ihalelerde belirtmiş oldukları talep doğrultusunda araştırma ve geliştirme çalışmaları yapıyor ve birtakım hastalıkların tanısına yönelik olarak genetik tabanlı tanı kitleri geliştiriyor. Vücut dışında kullanılan tanı kitlerinin Türkiye’de tek geliştiricisi ve üreticisi. Geçen yıllarda İstanbul Ticaret Odası Başarılı KOBİ Yarışması’nda Teknoloji Uygulama dalında birincilik ödülü aldı. TürkiyeAvustralyaABDG. Kore biyotek hattında bir Türk: Unutmaz İSTANBUL 2. İFLAS DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN BASİT TASFİYEDE ALACAKLILARI DA VET İLANI DOSYA NO: 2003/5 Eski 2007/22 Yeni MÜFLİSİN ADI SOYADI: KIRLANGIÇ GIDA MADDELERİ SAN. VE TİC. A.Ş. Yukarıda adı yazılı müflisin, iflas idaresince defteri tutulan mallarının bedelleri tasfiye giderlerini koruyamayacağı anlaşıldığından basit tasfiye usulünün uygulanması kararlaştırılmıştır. Bu sebeple alacaklıların bu ilan tarihinden itibaren 30 gün içinde (x) alacaklarını ve iddialarını bildirmeleri, bu müddet içinde alacaklılardan birinin giderleri 3.750.00 YTL peşin vermek sureti ile tasfiyenin adi şekilde yapılmasını isteyebileceği, İcra ve İflas Kanunu’nun 218. maddesi gereğince tebliğ ve ilan olunur. 12/11/2007 (x) Bu müddet iflas dairesince yirmi günden az ve iki aydan çok olmamak üzere tayin edilir. Basın: 61384 C üneyt Unutmaz, Güney Kore’de faaliyet gösteren bir biyoteknoloji firmasının proje direktörü. Ege Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olduktan sonra New South Wales Üniversitesi Avustralya bursu ile Master derecesini biyoteknoloji alanında tamamladı. 1994 yılında Türkiye’ye dönerek Pakmaya’da 2 yıl ArGe uzmanı olarak çalıştı. 1996 yılında ABD’deki biyoteknoloji merkezlerinden biri olan North Carolina’daki merkeze giden Unutmaz, Akzo Nobel’de Üretim Baş Mühendisi olarak görev yaptı. 2005 yılından beri Güney Kore’de Celltrion Teknoloji Transfer firmasında proje direktörü olarak çalışan. Unutmaz, Güney Kore’nin biyoteknoloji alanında akıl almaz bir hızla ilerlediğini, Japonlarla büyük bir yarış içinde olduklarını ve günde 16 saat çalıştıklarını anlatıyor. Kendi çalıştığı firmanın Kore’de yatırım yapma kararı doğrultusunda 146 milyon dolara Korelilerle ortak bir şirket kurduğunu ancak şimdi Korelilerin şirketin yüzde yüzüne sahip olduğunu belirtiyor. S A T I R A R A S I ‘İki Adım İleri, Bir Adım Geri’ Yürüyüşüne Devam... başka hiçbir sonuç doğurmaz... Ülkemizde sağduyunun hâkim olacağına inanarak, üretimi destekleyenlerin mutlaka haklı çıkacağına inananlardanım. Düşük kurun yarattığı sıkıntılara dönersek, Burdur da, Afyonkarahisar’da ve Denizli’de mermer ihracatı yapan firmalar 2007 yılı başında öngördükleri dolar kuru ile yıllık ihracat bağlantısı yaptıklarını, doların bugünkü değeriyle aradaki farkın kendilerini tam anlamıyla perişan ettiğini söylüyorlar. Dolar kurunun geldiği bu değerin yarattığı sıkıntılar sadece mermercilik sektörü ile sınırlı değil, dolarla iş bağlamış diğer sektörlerdeki ihracatçı işletmeleri duvara dayamış durumda... Merkez Bankası, çarşamba günkü toplantısında gecelik borçlanma faizini 0.50 puan, borç verme faizini ise 0.75 puan indirdi. İndirime rağmen hedeflenen enflasyona göre reel faizdeki yükseklik hâlâ devam ediyor. Düşük kur, enerjinin pahalılığı ve istihdam üzerindeki vergi ve sigorta primlerinin ağır yükleriyle KOBİ’ler, “Mehteran Bölüğü”’ gibi “iki adım ileri, bir adım geri” temposunda yürüyüşlerini sürdürüyorlar.. Bu yürüyüşle nereye mi gelinir ya da nereye mi gidilir dersek, önümüzdeki günlerde bunu hep beraber göreceğiz... HİLMİ DEVELİ Doların YTL karşısında giderek değer yitirmesi, reel faizlerin yüksekliği, ham petrolde bir varilin 100 dolara yaklaşması nedeniyle akaryakıtta, doğalgazda yükselen fiyat artışları, hükümetin, enerji KİT’lerinin finansman açığını kapatmak için uygulamayı planladığı elektrik zammı, reel sektörü, KOBİ’leri giderek köşeye sıkıştıracak. Hükümet 2008 yılı bütçesinde öngördüğü petrolün 71.2 dolarlık varil fiyatı daha şimdiden enerji ithalatında faturanın artmasına neden oldu. Ham petroldeki varil fiyatı 90 dolar olarak hesaplandığında bütçede öngörü ile şu andaki fiyatlar arasındaki 20 dolarlık fark, basit bir hesapla Türkiye’nin cari açığına da 7.4 milyar dolarlık ek yük getirecek. Bakanlar Kurulu’na sunulan ve Başbakan’ın onayı beklenen kararname, TEDAŞ’ın önerdiği gibi sanayiye yüzde 10, konutlara yüzde 15 oranında yük getiriyor. Kararnamenin 1 Kasım 2007’den geçerli olmak üzere hazırlandığı bilgisi doğru ise onay tarihinden sonraki faturalarda zamlı tarife geriye dönük olarak uygulanacak. Yılbaşından sonra da otomatik fiyatlandırma uygulamaya girecek. Doğalgazda ise zam oranı henüz belirlenmese de geçmiş yıllardaki zamlar dikkate alındığında bu kez ki zam oranının yüzde 5 ila 8 aralığında yapılması bekleniyor. Başta TOBB, TİM olmak üzere çeşitli meslek ve sivil toplum kuruluşlarının önerdikleri mikro reformlar arasında yer alan reel sektörün, KOBİ’lerin enerji giderleri üzerindeki yüklerinin azaltılması taleplerinin hiçbir anlamı kalmamış olacak... Dolar kurundaki düşüş bir yandan ithalatın artmasına neden olurken, diğer yandan zaten sıkıntı içinde olan ihracatçı firmaları yeni zamlar daha da zorlayacak. İhracatta ithal girdilerin yüzde 73’lere ulaşması KOBİ’ler açısından önemli sorun oluşturuyor. YTL’nin değer kazanması elbette çok önemli hatta sevindirici olmakla birlikte eğer üretimi destekleyen önlemler alınmaz ise bu kez olumsuzluklar doğurabileceğini de göz ardı etmemek gerekiyor. Sanayide hammadde girişleri yerine ara ürünlerin hatta nihai ürünlere doğru yönelen ithalat yaklaşımı, katma değerli ürün üretimi anlayışını yok edecek, bu da yerli üretim yapan işletmelerde ciddi sıkıntılar doğuracaktır. Seçim öncesi bazı çevrelerce dile getirilen “Bir dolar = Bir YTL” türküsü, üreten KOBİ’ler için ağıttan başka ne olabilir... Ülkemizde üretim yerine rant ekonomisini sürdürmek isteyenlerin işine gelen hatta ekmeklerine yağ süren üretimi bırak ithalata bak gibi öneriler ise ülkemizdeki ulusal sanayinin yok olmasına, bunca emeklerin, deneyimlerin heba olmasından BAKIRKÖY 8. AİLE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NDAN ESAS NO: 2007/169 Davacı Filiz Kaya vekili Av. Sevim ANİKTAR tarafından, davalı Aydın Kaya aleyhine açılan boşanma davasında verilen ara kararı gereğince, Yavuzselim mah. 1/3 sok. no: 10, D: 3 Bağcılar/İstanbul adresinde ikamet ettiği bildirilen davalının, bu adresine tebligat yapılamadığından ve zabıtaca yapılan araştırmada da adresi tespit edilemediğinden, ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Yukarıdaki adresinde bulunduğu bildirilen, Sivas ili, Hafik ilçesi, Alçıören, cilt no: 12, hane no: 81, BSN: 51, T.C. Kimlik no: 29708188698 de nüfusa kayıtlı, Raif ve Ayşe’den olma, 01.01.1975 Alçıören doğumlu davalı Aydın Kaya’nın, 29.01.2008 günü, saat 09.50 de yapılacak duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi takdirde HUMK.’nun, 213 ve 377. maddeleri uyarınca duruşmaya yokluğunda devam edileceği ve karar verileceği hususu, dava dilekçesi duruşma gün ve saati, tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. (Basın: 61549) NAZİLER KİTAPLARI SOKAKLARA YAKMAK İÇİN YIĞIYORDU. KORSAN, HAKSIZ KAZANÇ İÇİN YIĞIYOR. İKİSİNİN DE GÖRÜNÜMÜ İĞRENÇ! Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear