26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 2007 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur?cumhuriyet.com.tr DEFNE GÖLGESİ Avrupa Panoraması: Temizlikçi Kadının Düşleri Altın Kaz Yarışması: Duşka Uluslararası Gezici Film Festivali 225 Kasım tarihleri arasında yapılacak TURGAY FİŞEKÇİ Hayatın Tadı Var mıdır hayatın tadı diye bir şey? Ağzımıza alıp çiğneyemediğimiz, burnumuza yaklaştırıp koklayamadığımıza göre varsa da nedir bu tat? “Hayatın tadını çıkarıyor” derler, gönlünce yaşayan insanlar için. Dilediğince yaşayabilmek midir hayatın tadını çıkarmak? İngiliz şairi W. H. Auden (19071973), Can Yücel’in dilimize çevirdiği bir şiirinde aşkın ne olduğunu anlayabilmek için türlü yollar dener ama hepsinde de bilinmezlerle karşılaşıp aynı nakaratı yinelemek zorunda kalır: “Alla’sen söyle nedir aşkın aslı astarı!” ??? Kimi için cebindeki paradır hayatın tadı. Ama buna inandırmak zor insanları. Son beş yılda ulusal gelirimiz iki katına çıktı ama insanlarımızın yaşama sevincinde bir çoğalma gören var mı? Belki ulusça yarınından güven duyabilmek yaratıyordur hayatın tadı dediğimiz duyguyu. Yarınlarda özgür bir ulusun özgür bireyleri olarak yaşayacağımızı bilmek umutla dolduruyordur içimizi. Ama bugünlerde böyle bir duygu içinde olabilmek olanaklı mı? Toplumsal ve bireysel özgürlükler içinde yaşadığını bilmek uçurur insanı. Korkusuzca atılırsın hayat denizine. Yapmak istediklerin, yapamadıkların, türlü mücadeleler içinde yaşayabilmek, hayatın tadı olarak görünür. Bildiği yolda, tek başına savaşabilmiş nice düşünce ve sanat insanımız hemen geliyor aklıma. Yalnız kendi arkadaşları, yakın çevrelerine değil, dünyaya kafa tutabilmiş, hiçbir şeyden çekinmeden, yaşadıkları sürece her koşulda doğru bildiklerinin mücadelesini vermiş insanlar: Mehmet Ali Aybar, Nâzım Hikmet gibiler geliyor aklıma. Acı tatlı, yaşamlarının hangi dönemine bakarsanız bakın süzme bir hayatın tadının ışıdığını görürsünüz. ??? Çocukluğumda benim için hayatın tadı, Balıkesir’in bağlarında bahçelerinde meyve ağaçları arasında dolaşmak, bisikletin üzerinde uzak, bilinmedik yollar boyu rüzgârın peşi sıra gitmekti. Kırlar ne güzelmiş o yıllarda. Şimdi aynı yerlerden geçtiğimde tek tük ağaca bile zor rastlıyorum. Yerlerini kaba saba apartmanlara bırakıp nereye gitti onca bağ bahçe anlamak güç. Edebiyata merak saldığımda, hayatın tadı bana kitaplarda görünmeye başladı. Orhan Kemal’in her kitabını okuduğumda karşıma çıkan hayatlardaki o buruk tadın düşkünü oldum. Sonra filmler, oyunlar geldi. Şimdilerde televizyon dizilerine hükümlü oyuncuları sahnelerde izleyebilirdik. Ayla Algan’ı Genco Erkal’la birlikte ‘Rosenbergler Ölmemeli’de on dört yaşımda izlemiştim. Aynı yıl ‘Asiye Nasıl Kurtulur?’u da, ‘Abdülcanbaz’ı da yine Balıkesir’de. Sahnelerde, sinemada, iyi oyuncuların, iyi yönetmenlerin, iyi yazarların varlığıydı biraz da hayatın tadını duyumsatan. ??? Hayatın tadı, kişilerde ve toplumdaki mizah duygusuyla da ilgili. Mizahın güçlü olduğu dönemlerde toplumca daha renkli, eğlenceli oluyoruz. Kendiyle alay edebildiği ölçüde olgunlaşıyor birey de, toplum da. Mizah toplumsal yaşamdan çekiliverince asık yüzlü, karamsar bir toplum çıkıyor ortaya. Nelere güldüğümüz, hayatın tadını nerede bulduğumuzla ilgili. Mizah derken laf salatalarını önümüze koyanlardan değil, zekâ parlaklığından ve keskin eleştiri gücünden doğanını söylemek istiyorum elbet. İnsanın doğasına aykırı yaşam biçimleri, toplumsal gelişmeler, yönetim anlayışları, hayat dediğimiz o büyük güç karşısında gerilemek zorunda. Yalanlar ve çağlar öncesine özlem duymakla gerçek hayata ulaşılamıyor. turgay@fisekci.com Kars’tan Saraybosna’ya sinema Kültür Servisi 13. Avrupa Filmleri Festivali Gezici Festival’in 225 Kasım arasındaki yolculuğu bu yıl Ankara’da başlayıp Saraybosna’da sonlanacak. Film gösterimlerinin yanı sıra yan etkinliklerle zenginleşen festivalde politik bir duruşları olduğunu söyleyen Ahmet Boyacıoğlu’nun vurguladığı gibi “titizlikle belirlenen filmler gösterilecek ve yarışacak”. Festivalin merkezi Kars... Gösterimler 2 9 Kasım arası Ankara’da, 9 15 Kasım arası Kars’ta, 17 20 Kasım arası Samsun’da ve bu yıla özel olarak 21 25 Kasım arası Saraybosna’da yapılacak. Kars durağında NISI MASA işbirliğiyle düzenlenen uluslararası gençlik etkinliklerinin yanı sıra Avrupa’nın 19 ülkesinden genç sinemacıların katılacağı “Kar Film Atölyesi”nde Orhan Pamuk’un “Kar” romanından bölümler üzerine kısa filmler çekilecek. Konusu “Döngü” olan “Kısa Film Senaryo Yarışması”nda seçilen üç senaryonun yazarı, 2008’de Fransa’daki Clermont Ferrand Kısa Film Festivali’ndeki senaryo geliştirme kursuna yollanacak. “Kars’ta Sinema Konuşalım” diyerek sinema üzerine seminer verecek kişiler ise Prof. Dr. Tül Akbal, Serra Yılmaz ve Erkan Oğur. Gezici festivalde ikinci kez düzenlenen “Altın Kaz” ödüllü film yarışması da Kars’ta yapılacak. Yarışmaya “Tuzak”, “Karanlık Çökünce”, “Duska”, “Armin”, “Sınıf”, “Öteki Çocuk”, “Sonrası Sessizlik”, “Küçük Oyunlar”, “Yumurta” katılıyor. Kars sokaklarında ülkemizden ve Gürcistan’dan üç ayrı ekip belgesel çekimleri yaparken Macaristan’dan Mediawawe Uluslararası Film Festivali işbirliğiyle uluslararası filmfotoğraf atölyesinde kısa filmcilerin senaryoları filme çekilecek. Boyacıoğlu’na göre “Kars’ta her üç kişiden birinin elinde kamera olacak”... Bir de daha önce “Kars Öyküleri Kısa Film Senaryo Yarışması”nda seçilen üç yapıtın çekimine başlanacak. Yılmaz Güney’in “Yol” adlı filmi de “30 dakikalık bilinmeyen görüntüler” de eklenmiş olarak gösterilecek; gösterime filmin yardımcı yönetmeni Muzaffer Hiçdurmaz, İsviçreli yapımcısı Donat Keuch ve kurgucusu Elizabeth Waelchli de katılacak. Hiçdurmaz, Güney’in de filmi yeniden değerlendirmek istediğini, ancak sağlığının ve şartların buna elvermediğini anımsattı. Kaş’ta kitap şenliği... Karpuz Festivali başlıyor GÜRSU KUNT ANTALYA 7. Kaş Kitap Şenliği 22 Ekim’de başlıyor. Yalçın Küçük, Prof. Ali Nesin, tarihçi Kudret Emiroğlu, Dr. Gürbüz Evren, Mavisel Yener, Mevlana İdris, Savaş Ünlü, Hüseyin Yurttaş ve Müslim Çelik’in de aralarında bulunduğu çok sayıda yazar, çizer ve bilim insanı şenlik boyunca Kaş’ta olacak. Bu yılki izleği “Modernleşmeden Küreselleşmeye Türkiye’nin İkilemi” olarak belirlenen şenlikte, konferanslar, tiyatrolar ve sergiler yer alacak. AB, ABD ve Avrasya arasındaki çelişkilerin Türkiye’nin toplumsal ve siyasal yaşamına egemen olmaya başlamasından yola çıkılarak belirlenen izlek çerçevesinde çeşitli paneller düzenlenecek. “Batı Akdeniz Yörükleri”, “Gelenekleri ve Gündelik Yaşamlarıyla Akdeniz Tahtacıları” gibi söyleşilerin yanı sıra, ahşap ustası Veli Demir’in “Ceviz Ağacından Türküler Yakmak” başlıklı ahşap heykel sergisi ile Çocuk Vakfı üyesi 30 sanatçının resimlerinden oluşan “Masalımı Yazar mısınız?” başlıklı sergi de izleyicilerle buluşacak. Şenliğin düzenleyicisi Yusuf Yavuz, bugüne kadar binlerce çocuğa ulaştıklarını, TÜBİTAK, YKY ve İş Bankası yayınları gibi pek çok yayınevinin de desteğiyle okullara 7 bin kitap bağışlandığını söyledi. DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Diyarbakır’da uzun yıllardır yapılmayan Karpuz Festivali, bu yıl yeniden kentin gündelik yaşamına renk katacak. Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği’nin valiliğe sunduğu öneri olumlu karşılanınca, kentte birçok kesim bir araya gelip şenlik izlencesini hazırladı. Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Nedim Çizmeci, Karpuz Şenliği’nin yarın başlayıp 19 ve 20 Ekim günleri de süreceğini belirtti ve şenlikte, güvenlik endişelerinden kaynaklanan nedenlerle yıllardır yapılamayan fener alayı, folklor gösterileri, konserler, yemek ve Türk halk müziği yarışmaları, şenlik yürüyüşü, “Çayda Çıra” gösterisi gibi çok renkli etkinliklerin yer alacağını anlattı. Çizmeci, şu bilgileri verdi: “Tarihi Ongözlü Küprü’nün aydınlatıldığı alanda, Dicle’nin kıyısında toplanan halk, karpuzlardan oyularak yapılan meşaleleri gecenin karanlığında sulara bırakacak. Havai fişek gösterisi yapılırken sanatçılar Diyarbakır şiirlerini okuyacak. ” Ares’in taklidi yapıldı BEKİR ŞAHİN SAV AŞ KÜRKLÜ ADANA Adana Devlet Tiyatrosu (ADT), güldürü ustası Moliere’in başyapıtlarından biri olan “Tartuffe” ü sahneliyor. Döneme Necati Cumalı’nın “Derya Gülü” adlı oyununun Seyhan kıyısındaki 4 özel gösterimiyle giren ADT’nin, bu dönemde de tiyatro ile tiyatroseveri buluşturmayı, tiyatroyu sanatseverlerle paylaşmanın onur ve hazzını birlikte yaşamayı amaçladığını belirten ADT Müdür Vekili Ahenk Demir, “Bizi güldüren, güldü Perdeyi ‘Tartuffe’ açtı rürken de ‘Acaba dünya nereye dönüyor’ dedirten Molière’in bu ünlü komedyasını Adanalı sanatseverlerle birlikte uzun bir süre izleyeceğiz” dedi. Demir; “Bundan tam 334 yıl önce, yani 1673’te yaşamını yitiren Molière, bütün çağların en büyük güldürü yazarı olarak insanlığa, değeri ölçülemeyecek bir miras bırakıyordu; insanların zenginliklerini hiçbir zaman tüketmeyecekleri bir miras. Molière yalnız Fransız değil, evrenseldir; yalnız bir çağın insanı değil, bütün çağların insanıdır. Dünya, Molière’e borçludur, hepimiz ona borçluyuz” diye konuştu. Orhan Veli Kanık’ın çevirdiği oyunu Giorgi Antadze yönetiyor. Dekorları Ali Göktaş’ın, giysileri Esra Selah’ın, ışıkları H. İbrahim Karahan ile Hamdi Erkan’ın yaptıkları oyunda Esra Ülger, Evren Çağrı Turan, Burçin Börü, Ahenk Demir, Murat Aslan, Derya Keyf, Hakan Dülger, Hakan Elmasoğlu, Gökhan Doğan ve Şirin Çetinel oynuyor. GAZİANTEP Zeugma antik kentinde 2000’de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve halen Gaziantep Mozaik Müzesi’nde sergilenen Savaş Tanrısı (Ares) heykelinin Gaziantep Ritim Sanat Merkezi’nde taklidi yapıldı. Merkezin sahibi heykeltıraş İsmet Yavuz, izin alarak yaklaşık 1.5 ay süren çalışma sonucunda hazırladıkları heykelin aslından farkı olmadığını söyledi. Heykel yapımında mermer tozu kullandıklarını belirten Yavuz, heykelin 15x20x65 boyutlarında, sağ elinde mızrak bulunduğu, yüz mimikleri gerilmiş halde olup özgün ölçülerde olduğunu vurguladı. Ares heykelinin dünyada eşi bulunmayan tek heykel olduğunu belirten Yavuz, heykelin ilk kez bir taklidinin yapıldığına değinirken, sanata olan ilginin hızla azaldığından da yakındı. Yavuz, Mars heykelinin yanı sıra, yine Zeugma’nın simgesi olan Çingene kız ve bazı mozaiklerin de taklidini yaptıklarını açıkladı. Yeraltı kentinde sergi SELAHATTİN ŞAHİN NEVŞEHİR l997 yılında Nevşehir Valiliği’nin katkılarıyla gerçekleştirilen, Derinkuyu ilçesine bağlı Özlüce yeraltı kentinin temizlenmesi çalışmalarında bulunan ilk hıristiyanların yeraltı kent yaşamının izlerini taşıyan değirmen taşı, kapı koruyucu, cingitaştan yapılı bulgur değirmeni, küp ve cingitaştan yapılı güllerin yanı sıra, l8. yüzyılda bölgede yaşayan Rum azınlık ile Osmanlı döneminden kalma pencere kapağı, yağmur oluğu, tuvalet taşı, sütun taşı, at ve kağnı arabaları tekerlekleri Özlüce yeraltı kenti girişinde yerli ve yabancı turistlerin ziyareti için sergileniyor. Kapadokya bölgesinin en önemli yeraltı kentlerinden birine sahip olan Özlüce köyünün, turizmde tanıtımının yetersiz olduğunu söyleyen köy halkı, bu konuda yetkililerden katkı beklediklerini bildirdi. CUMHURİYET 14 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear