02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 OCAK 2007 CUMA 2 YILLAR geçiyor ve insanlar ölüyor. Gidenler gittikçe, sık sık ağıt yakmaktan yorulduğunu bile hissedebiliyor insan. Evet, gidiyorlar ama ülke kalacak. Çocuklarımıza, torunlarımıza ve onların çocuklarına. Kalacak da, nasıl bir ülke olarak? Bizlerin ülkesi olarak mı, yoksa başkalarının sahiplendiği, sonuçta egemen olup yönettiği, kendi çıkarlarına göre biçimlendirdiği bir ülke olarak mı? aşkalarının reçeteleriyle uygulanan politikaların sonuçlarına bakınca görülen gidiş, gelecek kuşaklara bırakılacak miras açısından endişe vericidir. Şurda burda konut ya da otel türünden taşınmazların yabancılara satışı yine de pek endişe verici sayılmaz. Endişe verici olan, büyük arazi parçalarının, kritik kamu varlıklarının, ulusal ekonomi açısından kilit noktalardaki işletmelerin, toplumun düşünceleriyle duygularını etkileyecek medya kuruluşlarının ve en önemlisi, enerji ve iletişim ağları gibi ulusal çıkarları yakından ilgilendiren işletmelerin yabancı ellere geçmesidir. Yasama yılını açış konuşmasında Cumhurbaşkanı’nın da OLAYLAR VE GÖRÜŞLER AÇI MÜMTAZ SOYSAL söylediği gibi, “Toplumsal ya da stratejik önem taşıyan tüm kamu kuruluşlarının getirigötürüsü tartışılmadan özelleştirilmesi yönündeki uygulamalar özelleştirmeyi toplumsal, mantıksal ve hukuksal temelinden uzaklaştırmakta, sosyal devlet ilkesine zarar vermekte ve hızla yabancılaşmaya dönüştürmektedir”. Gerçekten, elden çıkarılan varlıklar, adlarında “Türk” sıfatı kalsa da artık ne kadar “Türk”tür? Örneğin, yüzde 55 hissesi beş taksitle satılan ve ilk ödeme yapılır yapılmaz yabancıların yönetimine geçen “Türk” Telekom? Şimdi sıra bankaların satışına gelmiştir. Yalnız yerli özel sermaye elinde bulunanların değil, devlet elindeki “sektör” bankalarından da öteye çok geniş vatandaş kesimlerini ilgilendiren köklü kamu bankalarının satışına. Son düzenleme, Ziraat Bankası ve Gidenler ve Gelecekler B Halkbank’ın 2010 yılı sonuna kadar satışını öngörüyor. Üstelik, sorumlu bakana göre, halka açılmadan, blok satışla. Çiftçinin, kamu çalışanlarının ve esnafın “Hayır!” diyerek ayağa kalkması, inanılmaz gidişi mutlaka durdurmak için örgütlenmesi gerekmez mi? Yalnız unutmayalım ki, konu siyasaldır ve birinci görev anamuhalefet partisine düşer. CHP bu gidişlere karşı çıkmayacak da nelere karşı çıkacak? Evet, İngilizlerin deyimiyle, “muhalefetin görevi muhalefet etmektir” ama muhalefet etmek, her hafta Başbakan’ın grup konuşmasını bekleyip ona lâf yetiştirmekten mi ibarettir? CHP, yalnız sıradan bir büyümenin değil, hatta şu konjonktürde iktidar bile olma yolunun da çok geniş halk kitlelerine ters gelen bu tür gidişleri önlemekten geçtiğini görmeyecek kadar miyop mudur? Yoksa, o kitlelere ve gelecek kuşaklara sunulacak bir “Türkiye vizyonu” yokluğunda “ezkaza” iktidar olmaktan mı korkmaktadır? Gecekonduda Yaşam İsmail ÇETİNKAYA PENCERE AKP’nin Suyu Isınıyor mu?.. AKP ustalıklı ve de kurnaz bir dış ve iç tasarımın üstüne kurularak seçim sandığına oturtulmuştu... Erbakan’ın partisi Amerika’ya karşıttı, düpedüz İslamcılık ve şeriatçılık yapıyordu... Oysa bu iş düpedüz ya da hotbehot olamazdı... Çare neydi?.. Takıyye!.. ? AKP’nin iktidar planı ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında hazırlandı... 2000’lere girilmişti; Ecevit’in Başbakanlığındaki koalisyonda Amerika’dan getirtilen Kemal Derviş marifetiyle Türkiye’nin ekonomisi IMF’ye bağlanmıştı... Peki, siyaset ne olacaktı?.. AKP , Başkan Bush’un BOP’una bağlandı, bu manevra Erbakan’ın ABD’ye karşıt iktidar siyasetini tasfiye ediyor, Türkiye’de İslamcı politikayı Beyaz Saray’ın kontrolü altına alıyordu... Erbakan’ın partisi AB’ye de karşıydı... Oysa AKP hem BOP’un denetimine, hem AB’nin şemsiyesi altına girmeyi benimsiyordu... AB en aşağı on yıllık bir sürecin sonundaki belirsizliğe bağlamıştı Türkiye’yi... Çıkmaz ayın son çarşambasında ne olacağı belli değildi... Takıyye Partisi AKP bu ortamda üç dış desteği arkasına almıştı: IMF.. ABD.. AB.. ? 2007 seçim yılıdır... AKP’nin dış destekçileri ne âlemdedir?.. IMF ile ilişkilerde bir sorun yok!.. Türkiye’nin başı ekonomide bağlı!.. Hiçbir siyasi parti bu konuda seçenek oluşturamıyor... Ancak ABD ile AB’de “durum vaziyeti” pek parlak görünmüyor... AB, elinin altında AKP gibi yumuşakça türünden bir iktidarı görünce, ivedilikle yararlanmak istedi ve Kıbrıs olayını öncelikle gündeme oturttu... Dedi ki: Ben Kıbrıs’ta Rum Devleti’ni tanıyorum; sen AB’ye girmek istiyorsan önkoşul budur!.. Peki, ABD cenahında ne oldu?.. Başkan Bush kesiminde de havalar meşhur tezkere yüzünden bozuldu... AKP verdiği sözü tutamadı, ABD’ye daha sonra da iyi servis yapamadı... ? Bugün, dışardan bakıldığında, boynu eğik, ama, ne yapacağını bilemeyen; dış güçler karşısında sürekli ellerini uğuşturan bir AKP iktidarı söz konusu... İçerde ise “teslimiyet” politikasını benimsemiş satılık bir kesim dış güçlerin taleplerini “makul” siyaset havasında AKP iktidarına öneriyor, dayatıyor, kakalamaya çalışıyor: Kürt sorununda PKK ile neredeyse masaya oturacaksın... Kıbrıs sorununda Rum devletini tanıyacaksın... Ermeni sorununda sınır kapılarını hemen açıp Erivan’la anlaşmaya bakacaksın... ? AB bozuk.. ABD ekşi.. İçerde AKP’yi destekleyen, ama İslamcı olmayan teslimiyetçi kesim de umduğunu bulamamış bir havaya girmeye başladı... Peki, bu durumda AKP gidici mi?.. AKP’nin gidiciliği, karşısındaki muhalefetin güçlü, rüzgârlı, etkili, ağırlıklı, umutlu bir hava oluşturmasına bağlı... Şimdilik muhalefet edilgin... Ama AKP’nin balonu da eninde sonunda patlayacak... Dış destekleri çekilirse, türban siyaseti AKP’yi iktidarda daha ne kadar tutabilir?.. H [email protected] ükümetin bugün uygulamakta olduğu siyasi ve ekonomik politikaların sonuçlarını anlamak için, İzmir’in gecekondu bölgelerindeki kahve köşelerinde oturan, babalarının verecekleri harçlıklarla geçinmeye çalışan 2030 yaş arasındaki gençlere sormak yeterli. Genci, emeklisi, esnafı, işçisi, memuru, kısacası vatandaşların büyük bölümü, patlamaya hazır bomba gibi. Gençler iş bulamamaktan, emekliler verilen yüzde 4 zamdan yakınıyor. Esnaf ise “Büyük balık küçük balığı yutar” örneğinde olduğu gibi büyük alışveriş merkezlerinin haksız rekabeti yüzünden sabahtan akşama kadar siftah bile yapamadan kepenk kapatmakta.. işçiler asgari ücretle çalışıyor. Bu da yetmediğinden ek iş yapmak zorunda kalıyorlar. Ankara’da koltuk dolduranlar, enflasyonun düştüğünü söylüyor ama sokak taki vatandaşlar cebindeki parasının giderek eridiğinden, alışveriş yaptığı pazarlarda pahalılığın aynı şekilde devam ettiğinden dertli. İzmir’in gecekondu mahallesindeki bir kahvede oturuyorum. Yanımda bulunan çok sevdiğim Hikmet Özaslan’la sohbet ediyoruz. Sohbete çevre masalardan da katılıyorlar. Orta yaşlarda biri, başlıyor anlatmaya: “400 YTL maaşla İzmir Çiğli Organize’de bir fabrikada işçi olarak çalışıyorum. Ev kirası 250 YTL, elektrik parası 30 YTL, su parası 20 YTL.. evimde telefonum bile yok. Okula giden bir çocuğum var. Günde 4 ekmek alıyorum, tanesi 35 Ykr’den ayda verdiğim ekmek parası 42 YTL. Toplam 4 kalem gider 342 YTL ediyor. Şimdi ben Başbakan’a soruyorum, kalan 58 YTL ile geçimimi nasıl sağlarım? Çocuğumu nasıl okutabileceğim?” ? Arkası Sa. 19, Sü. 1’de HOBİ AMAÇLI RESİM GÜZEL SANATLARA HAZIRLIK YAĞLIBOYA KARAKALEM KADIKÖY’ DE ATÖLYE ORTAMINDA RESİM DERSİ VERİLİR 0535 794 09 85 UMDER (UĞURMUMCU MAH. ÇEVRE KÜLTÜR VE DAYANIŞMA DERNEĞİ) EY VATAN GÖZYAŞLARIN DİNSİN YETİŞTİK ÇÜNKÜ BİZ BAŞKA BİR AŞK İSTEMEZ AŞKINLA ÇARPAR KALBİMİZ YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE LAİK, BAĞIMSIZ CUMHURİYET HÜKÜMETİ KURULANA KADAR VATANIMIZ, NAMUSUMUZ, ÇOCUKLARIMIZ İÇİN, İZMİR CUMHURİYET MİTİNGİ’NE GİDİYORUZ. İzmir’e Gidiş : 26.01.2007 Saat: 24.00 İzmir’den Dönüş : 27.01.2007 Saat: 16.00 Hareket Yeri : Uğur Mumcu Mah. Yunus Emre Cad. Karanfil Sok. 16/B Kartal İLETİŞİM: Ahmet Sevilmiş 0505 405 40 24 Çetin GÜRPINAR 0505 405 40 23 İsmail DÜZGÖREN 0216 475 86 10 CUMHURİYET 02 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear