10 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 OCAK 2007 CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi?cumhuriyet.com.tr TÜSİAD’ı, PKK’nin siyasallaşmasına hizmet etmekle suçlayan MHP Başkanı’na yanıt sert oldu 13 NOT DEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL Siyasetçi düşünerek konuşmalı ? Ömer Sabancı, Bahçeli’nin “PKK’nin siyasallaşma stratejisinin amaçlarına hizmet etmek” suçlamasına yanıt verirken “Siyasetçilerimizden daha vakur, akılcı ve demokrasiyi yücelten söylemler bekliyoruz” dedi. Bahçeli ise “Vakur ve akılcı olmak kadar, dürüst ve namuslu olmak da vazgeçilmez erdemlerdir” diye konuştu. Ekonomi Servisi Türk Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) yeni başkanını seçtiği İstanbul’daki 37. genel kuruluna, hükümete 301 sitemi, MHP’nin suçlamalarına verilen yanıtlardaki siyasi mesajlar ve üyelerden TÜSİAD’ın seçim yöntemine eleştirisi damgasını vurdu. TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TÜSİAD’ı PKK’nin siyasallaşma stratejisine hizmet etmekle suçlayan sözlerini, “Bir siyaset adamı, sözlerinin nereye gideceğini, hangi dinamikleri etkileyeceğini düşünerek konuşmalıdır. Siyasetçilerimizden daha vakur, akılcı ve demokrasiyi yücelten söylemler bekliyoruz’’ diye yanıtladı. Konuşmasına gazeteci Hrant Dink’in ailesi ve tüm sevenlerine başsağlığı dileyerek başlayan Sabancı, “Bu cinayet, yaratabileceği sonuçlar dikkate alındığında, ilk planda ortaya çıkan görüntü ne olursa olsun, bireysel bir tepkinin eyleme dönüşmesi olarak değerlendirilmemelidir’’ dedi. 2007’ye ilişkin karamsarlığın derinleştiğini belirterek “Değişime ve gelişime set çekmeye çalışan bazı siyasi akımlar, yeniliklere direnen statükocu kesimler, 301’inci madde örneğinde olduğu gibi demokratik açılımlar lehine iradesini ortaya koymak yerine mevcut atmosfere kendini teslim edenler bu karamsarlığı besliyorlar” diye konuştu. Yeni Başkan Doğan TV’nin zirvesinde TÜSİAD’ın yeni Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, yönetim kurulunun ilk toplantısında, 2007 gündemini Yüksek İstişare Konseyi’ni 1 Mart 2007 tarihinde olağanüstü toplantıya çağırmayı kararlaştırdığını bildirdi. Yalçındağ, siyasete, partiler üstü bir konumdan yaklaşmanın, siyaset sahnesindeki tüm aktörlere eşit mesafede durmanın TÜSİAD için her zaman temel prensip olduğunu vurgulayarak başından beri çalışmalarında benimsenen esasların, siyasette yapıcı olmak, katılımcı demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve istikrarı kararlılıkla savunmak olduğunu söyledi. Profesyonel iş hayatına 1990 yılında Milpa bünyesinde başlayan Yalçındağ halen Doğan TV ve Radyolarda CEO ve Doğan Holding Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini sürdürüyor. Yalçındağ, Aydın Doğan Vakfı’nın kurucularından olup, yönetim kurulu üyeliği görevini sürdürüyor. Türk Petrol Kanunu Neler getiriyor ve Neler Götürüyor? (I) Geçen hafta, TBMM’de, temel kanun müzakere yöntemi ile, hızla ve tartışmaya yeterli zaman ayrılmadan, Türkiye’nin petrol ve doğalgaz gibi iki önemli yeraltı zenginliğinin işletilmesine yönelik kurallarda çok köklü değişiklikler yapıldı.Yasa onay için Cumhurbaşkanı’na sunuldu. Bugün “Not Defteri”ni, “Petropolitik”in yazarı Hikmet Uluğbay’ın bu “Yasa ile ilgili araştırma ve değerlendirmeleri”nden yaptığımız alıntılara ayırıyoruz. Araştırmanın tamamına www.hikmetulugbay.com adresinden ulaşılabilir. Sözü Hikmet Uluğbay’a bırakıyoruz. “1954 tarihli Petrol Kanunu çıkarıldığında dünyada tam anlamı ile bir petrol bolluğu yaşanmaktaydı. Bu yıllar, petrol üretimindeki artışın talep büyümesinden çok daha hızlı olduğu dönemdir. Bu dönemde Suudi Arabistan’ın petrol yataklarının işletilmesi ivme kazanmaya başlamış, İran’da Başbakan Musaddık’ın petrolleri millileştirme girişimini baltalamak için alınan diğer önlemlerin yanında Irak’ın petrol yataklarının işletilmesine hız verilmiştir. Bu yıllar aynı zamanda, dünyanın 7 dev petrol şirketinin Suudi Arabistan, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Venezüella, Meksika ve daha birçok ülkenin düşük maliyetli ve yüksek kâr marjlı petrol varlıklarını işletme hakkını ellerinde tuttukları bir dönemdir. Dolayısı ile bu dönem 7 dev petrol şirketinin yeni ülkelerde petrol araması yapmak için nazlı davrandıkları ve yasal kuralları geniş ölçüde dikte ettikleri bir zaman dilimidir. İşte Türkiye, 1954 tarihli Petrol Kanunu’nu böyle bir petrol dünyası gerçekleri ortamında çıkarmıştır ve o dönemde yasanın ABD’li uzmanlarca hazırlandığı yönünde eleştiriler yapılmıştır.” ??? 1954 tarihli Petrol Kanunu, çıkarıldığı .... petrol bolluğu ortamında .... şu ilkelere yer vermişti: “Kanun .... ‘Petrol kaynaklarının milli menfaatlara uygun olarak …. aranmasını, geliştirilmesini ve değerlendirilmesini’ amaç olarak öngörmüştür. ....Bu bağlamda 13’üncü maddenin birinci fıkrası şu hükmü içermekteydi; ‘Petrol hakkı sahipleri, 1 Ocak 1980 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham petrol ve tabii gazın tamamı üzerinden, kara sahalarında yüzde 35’ini ve deniz sahalarında yüzde 45’ini ham veya mahsul olarak ihraç etme hakkına sahiptirler, geri kalan kısım ile 1 Ocak 1980 tarihinden önce bulunmuş sahalardan üretilen ham petrol ve tabii gazın tamamı ve bunlardan elde edilen petrol mahsulleri, memleket ihtiyacına ayrılır.’ Bu hüküm, 1983 yılında çıkarılan bir yasa ile Petrol Kanunu bünyesine dahil edilmişti. Zira, Türkiye Kıbrıs Harekâtı sırasında uçaklarına akaryakıt ve yedek parça bulmakta, uygulanan ambargo nedeniyle çok zorlanmıştı. Bu deneyim dolayısı ile ulusal çıkarlarını korumak için böyle bir düzenleme yapmak gerekmiştir. Petrol Kanunu’nun 64’üncü maddesi, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne yeni petrol sahalarını açık arttırmaya çıkarmadan önce TPAO’ya bu sahaları işletmek isteyip istemediğini sorma ve talep etmesi halinde de o sahaları bu kamu şirketine tahsis etme yükümlülüğünü getirmişti. Petrol sahaları için verilecek işletme ruhsatlarının süresi 20 yıl idi ve 10’ar yılı geçmemek üzere en fazla iki defa uzatılabilirdi. 78’inci maddeye göre üretilen petrolün veya doğalgazın yüzde 12.5’i devlet hissesi olarak alınacaktı.” ??? Hikmet Uluğbay’ın yeni Türk Petrol Kanunu’nun temel kurallarına ilişkin değerlendirmelerine de gelecek hafta yer vereceğiz. İsmail Cem’in ardından: Ölüm haberin “Türk siyaseti zarafetini kaybetti” diye verildi. Hangisi daha üzücü, Türk siyasetinin zarafetini kaybetmesi mi, yoksa bir dostun kaybı mı? Yitirilen dost kitlelere mal olmuşsa üzüntüyü kişiselleştirmek olanaksız. Kitlelerin üzüntüsüne katılıyor, ayrıca güvenilir bir dostu kaybetmenin acısını sessizce çekiyorsunuz. Ancak beklenen bir şey de olsa, kaybı kabullenmek kolay değil. Neden siyasetin güvenilirleri, erken sayılabilecek zamanlarda gidiyor? Daha dün Aydın Güven Gürkan’ı andık. Aydın Hocamızı kaybedeli bir yıl olmuş. Yoksa siyaset, toplumsal sorumluluğu ağır bir biçimde hissedenleri, içten içe kemiriyor mu? “Filleri kuyruğundan çekerek tepeleri aşırtmak” yerine fillerin sırtına binerek tepeleri aşmak mı gerekiyor? Biz doğru tercihlerinle seni benimsedik. Ve seni çok arayacağız. Arzuhan Doğan Yalçındağ ile Rahmi Koç yan yana oturdu. Koç, Yalçındağ’a babası Aydın Doğan’ı sordu. Ömer Sabancı da Mustafa Koç’u yanına çağırdı. (AA) Bahçeli’den yeni yanıt Kongreden sonra Bahçeli, seçimden hemen önce TÜSİAD Başkanı sıfatıyla kendisini eleştiren Sabancı’ya bir kez daha yanıt vererek “Vakur ve akılcı olmak kadar, dürüst ve namuslu olmak da vazgeçilmez erdemlerdir” dedi. Bahçeli, yazılı açıklamasında, TÜSİAD’ın PKK’nin siyasallaşma stratejisinin amaçlarına hizmet edecek son girişimleri hakkındaki görüşlerinin açıklıkla düzenlenen basın toplantısında ortaya konulduğuna dikkat çekerek anayasanın 3. ve 42. maddelerinin Türkçeden başka dillerin eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamayacağı ve öğretilemeyeceğine amir olduğunu belirtti. Bahçeli, “Kürtçenin Türk eğitim sistemine bir şekilde girmesi, PKK’nin siyasi projesinin öncelikli hedefidir” dedi. ‘Emrivakiyi kabullenmek zor’ Doğan Grubu’nun TV ve radyolarında üst yönetici (CEO) görevini sürdüren Yalçındağ’ın başkan seçilmesinden önce genel kurulda konuşan TÜSİAD üyesi Tuğrul Erkin, “Bu yıl daha demokratik bir ülke, daha demokrat bir toplum söylemleri içinde yeni bir yönetim kurulu atandığını televizyon ve gazetelerde gördüm. Bir emrivakiyi kabullenmek zor’’ dedi. Erkin şunları söyledi: “Önümüzdeki zor günlerde, katılımcı, demokratik, etik kurallara uygun bir seçimle göreve gelmemiş bir yönetim hafife alınmaz mı? Üyelerine dayanmak zorunda kalacağı günlerde ne yapar? TÜSİAD’ın akil başkanlarının bütün bunları hesaplamaları lazımdı. Açıkça belirtmek isterim ki bu büyük hatanın sorumlusu, seçilecek yeni yönetim kurulu hiç değildir.’’ Genel kurulda söz alan üyelerden Recep Düzgit de TÜSİAD gibi ülkenin en önemli sivil toplum örgütlerinden birinin yönetim kurulu başkanının kim olacağının genel kuruldan 8 gün önce ülkenin en önemli basın organlarında ilan edilmesinden duyduğu rahatsızlığı paylaşmak istediğini söyledi. N O T L A R SEÇİM YÖNTEMİNE ELEŞTİRİ lislerde, Yalçındağ doğrudan hedef alınmasa da TÜSİAD’ın başkan seçimi yöntemi ilk kez eleştirildi. Güler Sabancı, 2007’nin seçim yılı olacağını, ama zorluk Yalçındağ. görmediğini kaydetti. Koç Holding Şeref başkanı Rahmi Koç, “TÜSİAD yoluna devam edecektir. Erkek de olsa hanım da olsa’’ dedi. 301’inci madde sitemi Bahçeli’nin önceki günkü açıklamasını ‘talihsiz’ diye değerlendiren Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç da, Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından TÜSİAD’ın 55 yeniyle üye sayısı 566 oldu. Ömer Aras ve Agah Uğur da yönetim kurulu üyeliğinden ayrılırken Sabancı Holding Gıda ve Perakendecilik Grup Başkanı Haluk Dinçer, Eczacıbaşı Topluluğu Üst Yöneticisi (CEO) Erdal Karamercan ile Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak da yeni yönetim kurulu üyelerini oluşturdu. Oylamaya katılımın düşük olması, “protesto” tartışmalarına neden oldu. Gerek kürsüde gerek ku CUMHURİYET 13 K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear